m ateryallerinin bulunduğunu görm ekteyiz. İşte bu
önemli herm eneutik vazifeyi Kazak felsefesi yerine
getirmek zorundadır. Son derece önemli misyonunu
yerine getirerek K azak felsefesi kendi fikrini ifade
etmek için bununla dünya felsefesinin dramatizmi alanı
içerisine girmiş olur. Öyleyse bu dramatizmin anlamı
nedir? Batı felsefesi postm odernizm aracılığıyla
kültürdeki objektif durumu onarır, gerçekleri algılama
kaybolm aya yüz tuttuğunda birçok yapay âlem ler
oluşturulur, “simgelerin mantığı yeniden monte edilir"
(J. Derrida) ve insan iletişimin, bilgi bombardımanının
k arm aşık ağ la rın a s ü rü k le n ir, b ö y lec e İn te rn e t
İm parato rlu ğ u n a bağlı o lu r. İnsan h içb ir zam an
görülm eyen daha karm aşık ve m obil olan farklı
ilişkilerin içerisine girmiş bulunur. Fakat sunî âlemlerin
korkunç lâbirentinde kaybolm a, gerçek dünyası ve
orijinali olmayan bir kopya olma tehlikesinin habercisi
olan kara bulutlar gökyüzünü kaplamış durumda. Ancak
bir tehlikenin olduğu yerde her zaman bir kurtuluş
yolu bulunur. Her zaman olduğu gibi tarihin en vahim
anlarında felsefeden yardım istenm ektedir. Bugün
felsefeden (M .M erlo-Ponti’nin terimiyle) “dünyanın
kurtuluşu" olm a, gerçeklerin, dünya varoluşunun,
hayatı geri getirme görevini yerine getirmesi bekleniyor.
İşte Doğu (Kazak) felsefesi bu ödevi çözüme ulaştırır.
D oğu ve B atı fe ls e fe le rin in z ıt istik a m e tle rd e
ilerledikleri söylenebilir: Batı felsefesi yapay âlemlere
doğru yol alm ış, D oğu felsefesi ise g erçeklerin
dizginlerini tutarak ve varlığın unutulması tehlikesini
önlemeye çalışarak karşı yönde ilerlemektedir. Çünkü
K azak felsefesi, kültür evrenselliklerine, dağlar ile
steplerin kokularına, bozkır medeniyetinin rüzgarlarına
daha yakındır.
NO TLAR
* Bu makete Canat Makaşeva tarafından Türkiye Türkçesine
aktarılmıştır.
1. L JV. Gumilyev, Drevnyaya R u s ’i Velikaya S tep' (Kadim Rusya
ve B üyük Bozkırlar), Moskova, 1989, s. 679.
2. Ç. Valihanov, Eserler M ecmuası, IV/50-51.
3. Alpamıs-batır A. Seydimbekov tarafından nakledilen Kazakların
kahramanlık destanı. Almatı, 1981, s. 15.
4. Ç. Valihanov Eserler Mecmuası, I V / 62; J. Abdildin - R. Adbildina
Velikaya Step’i Mirovospriyatiye Traditsiyonnogo Kazaha, (Büyük
Bozkırlar ve Geleneksel Kazakların Dünya Görüşü), Evraziyskoye
Soobşestvo Ekonom ika, Politika, Bezopasnost', 1997, sayı: 3, s.
16-17.
5. El-Farabî, Sosyalno- Etiçeskiye Traktatı Alman, 1973, s. 35.
6. S.G. Kliyaştornıy - G.l. Sultanov Letopis’ Triyoh Tısyaçeletiy,
Almatı, 1972, s. 162.
7. Abay, Slova Nazidaniy, s. 90.
8. M. Heidegger, Vremya i Bıtiye, (Varlık ve Zam an) Moskova,
1993, s. 320.
9. K. Begalinova,
Problema Çeloveka i Mira ve Kazahskoy Filosofii,
(Kazak Felsefesinde İnsan ve Dünya Meselesi), Almatı, 2000, s.9.
A ta tü r k K ültür Merkezi Yayını
“O rta A s y a Türkmen H a ltla rı ile
T a rih î Anadolu-Türle H altlarının
O rta k Ö z e llik le ri”
Nalân Türkmen
çıkıyor
B ilg e 8 — ----------------------------------------------------- f i ö g a -----------------------------------------------
2 0 0 1 / G ü z 3 0
Karakeçililer*
A nahtar Kelimeler: Karakeçililer, Tiirkmenler, Uluslar Arası
Karakeçililer Bilgi Şöleni.
Doç. D r. M ehm et  kif TU R A L
G.Ü. Fen-Edebiyat Fak. Öğretim Üyesi
ıym etli m ü lk î, a sk e rî, İd a rî, İlm î, erkân,
saygıdeğer konuklar,
H epinize “U luslar Arası K arakeçililer Bilgi
Şölenine” hoş geldiniz diyerek saygılar sunuyorum.
Merhum Kafesoğlu hocamız, “Tarih insanların zaman
ve mekân içinde geçirdikleri gelişmeleri ve bu insanların
psiko-fizik hareketlerini bu hareketlerin sebep sonuç
münasebetlerine dayanan O rtak Değerlerini araştırır
ve tasvir eder,” diyor.
İnsanlık üç boyut üzerinde yaşar. Dünden gelir.
Bu günü yaşar. Yarma gider. Bu zaman boyutunda
milletler, tarihte devletler kurmuş; bu devletler de dününü,
bu gününü ve yarını yaşam ışlardır. Türk milleti de,
tarihte çok devlet kurmuş ve tarihin devletler mezarlığına
çok taş bırakmıştır.
Bu şölen Karakeçili Türkm enleri’nin şöleni. Bu
şölen A tatürk’ün “yetişkinler yetişen nesillere her
şeyden evvel, en evvel millî ananelerine ve millî varlığına
düşman unsurları öğretiniz” talimatının, vasiyetinin de
yerine getirilmesidir.
N edir m illî k im liğ im iz e, m illî varlığım ıza
düşmanlık? Şu üç unsura düşmanlık millî varlığımıza
düşmanlıktın Türk Milleti,Türk Vatanı veTürk Devleti...
İş te ö ğ ü n e c e ğ im iz , k o ru y a c a ğ ım ız üç u n su r.
Atatürk direktif nitelikli sözünde, bu üç unsura
düşman olanlan da öğretin diyor.
Bu şölen Karakeçili Türkmenlerinin nereden, nasıl
geldiği, kimler olduğu ile ilgili ne yapması gerektiğinin
konuşulduğu bir şölen. Ben de kısaca, Osmanlı ve
Türkiye Cum huriyeti D evletlerinde Karakeçililerin
d u ru m u h a k k ın d a h a tır la tm a la r y a p a c a ğ ım .
B irincisi; Bu şölen bir bilinç sahipliğinin
sonucudur.
İkincisi: Karakeçili aşireti, Osmanlı D evleti’ni
kuran Kayı boyuna mensuptur. “Kayı,” sağlam, metin,
güçlü ve kuvvetli anlamlarına gelmektedir. Kayı boyu,
Oğuzların en büyük boyu olup, Bozoklara tâbidir.
D oğudan A n a d o lu ’ya g e lişe n g ö ç le rin önem li
nedenlerinden bir tanesi de, bilindiği gibi, Moğol
istilâsıdır. İşte Moğollann baskı ve saldırılan nedeniyle
Karakeçililer, bağlı bulunduklan Kayı boyu ile birlikte,
Türkistan-Horasan ve Anadolu çizgisinde göçe mecbur
kalmışlardır. Bu göç esnasında, reisleri Ertuğrul Bey
idaresinde, Anadolu’ya gelen Kayı boyu ve Karakeçililer
göçebe yaşayışını sürdürmüşlerdir.
Tarihteki D evletler; dirayet veya kahram an-
lıklanyla ön plana çıkmış bir önderin öncülüğünde bir
ç e k ird e k a ile d e n sü lâ le d e n m e y d a n a g e liy o r.
Anadolu’daki Türk iskan hareketleri yeterince
incelenmiş değildir; Türkistan’dan hangi yollardan, ne
zaman, hangi sülâleler gelip nerelere yerleşti? Bunlar
in celen d ik çe tarih d o ğ ru la rı o rta y a k o y acak tır.
Üçüncüsü; Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük
rol oynayan Karakeçililer, 11. yüzyıldan beri varlıklarını
hissettirmişlerdir. Öncelikle Keçilü cemaatleri, başta
Karakeçililer olmak üzere, Sankeçili, Teke Türkmenleri
vs. gibi değişik adlarla Anadolu’nun birçok bölgesine
yayılmışlardır. Doğudan batıya bu şekilde yayılan aşiretin
m uhtelif kolları şunlardır; Urfa, Siverek ve Suruç
Karakeçilileri ile Bingöl’ün Simsor Karakeçilileri, Doğu
Anadolu Zaza Türk aşiret gruplan. Siverek Karakeçilileri,
kendilerini Türkmen olarak kabul etmektedir. Bunların
yaşam akta oldukları köylerinin adları da tamamen
Türkçe’dir. Yüzyıllardan beri bu isimler değişmeden
günüm üze kadar gelm iştir. Söz konusu bu köyler
arasında, Ağaören, Deliktaş, Karahöyük, Karadibek,
Kurtini, Başıbüyük, Gollü, Mezra, Karacaviran, Mizar,
Çabukçur, Karafınik, Bozkaya, Kabasırt, Kabahaydar,
Sadıklı, Salur, Çepni, vs...1
Değerli bilim adamı, Prof. Dr. İsmail Özçelik
hocamız 1589 tarihli Ankara Şeriye Sicili’nde ve 982
tarihli Tapu Tahrir Defteri'nde bulunan Karakeçililerle
ilgili şu kıymetli bilgileri veriyor.
Bingöl’ün Simsor / Samsar köyü, Karakeçililer
tarafından kurulmuştur. Güneyde Karakeçililer Rakka’ya
kadar uzanmışlardır. XVI. yüzyıl Diyarbakır Tapu
Tahrir Defteri’m göre, günümüzdeki Millî aşiret gruplan
Karakeçililerdendir. Yine Gaziantep’e bağlı Körkün /
Karkın, Barak ve Hacıbayram köyleri Karakeçililer
tarafından kurulmuştur.
K ırıkkale ilinin K arakeçili ilçesinde yaşayan
Karakeçililer, Anadolu’nun diğer yörelerinde yaşayan
K arakeçililere akrabadırlar. K arakeçililer, Osmanlı
kayıtlannda “Ulu Yörük” şeklinde anılan ve diğer bazı
boylan da ihtiva eden birliğin bir koludur. Ankara şeri’ye
sicillerinde K arakeçililerle ilgili kayıtlarda geçen,
2001 / Güz 30
Bilge 9