T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ arkeoloji (klasiK arkeoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə21/51
tarix17.11.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#80361
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   51

yandan aritmetik, geometri, astronomi ve müzik- gerçek bir içerik 
kazandırmışlardır
255
.  
Sofistler ayrıca, yasalar yanında ahlaki ölçütler ve ahlakın da doğal ya da 
tanrısal kökenli olmayıp insan eseri
256
 olduğu düşüncesini savundular. Platon’un 
“Gorgias”ında; sofist Kallikles, o dönemin “nomos” ile ilgili olumsuz yargılarını 
açıklamaktadır. “Physis” ile olan zıtlığına dikkat çekerken kanun ya da normların 
keyfiliğini belirterek önemsenmemesi gerektiğini söyler
257
. Ona göre; “…Tabiatla 
yasalar, genel olarak, birbirlerinden ayrı  şeylerdir… Kötülük görmek, tabiat 
kurallarına göre, en büyük mutsuzluktur… Ama yasalara göre, kötülük etmek daha 
çirkindir. Çünkü kötülük görmek, insana değil köleye yakışır; köle kendini de
sevdiklerini de, kötülüğe karşı koruyamaz, bu yüzden onun ölmesi, yaşamasından 
yeğdir. Bence yasaları yapanlar, güçsüz kimselerdir; onların yasaları yapmaları, 
yasaları övmeleri hep kendilerine, kendi çıkarlarına göredir. Onlar, daha çok 
kazanabilecek olanları, en güçlü olanları, kendilerinden daha çok kazanmasınlar diye 
korkuturlar, alçaklıktır bu derler… Oysa tabiata göre, en iyinin en kötüden, en 
güçlünün en güçsüzden daha varlıklı olması doğrudur. Tabiat bunu birçok örneklerle 
gösteriyor; hayvanlar arasında olduğu gibi insanlar arasında da, bütün devletlerde ve 
bütün ırklarda, düşkünleri yönetenler; onlardan daha çok varlıklı olanlar, üstünlerdir, 
çünkü doğrusu budur”
258
…     
Eski Yunan’da doğa ve kavram arasındaki ayrılık “physis” (bir bireyin ya da 
şeyin esas doğası) ve “nomos” (insan yapımı ya da insanlar arası anlaşmayla 
                                                 
255
 Capelle 1995, 79 
256
 Cevizci 1998, 62 
257
 Boardman, Griffin, Murray 1997, 230 
258
 Platon 1996a, 89 
 
72


belirlenmiş olan) sözcükleriyle ifade ediliyordu. Sofistler; mit, dogma ve katı 
geleneklerin bağını kesmeye yardım ederken aslında iki ucu sivri bir kılıç 
kullanıyordu. Çünkü nomos-physis ayrımı yüzyıllardır geçerlilikte olan ahlaksal 
değerlerin ve sosyal yapının üzerindeki kutsal perdeyi açmak olarak algılanıyordu
259

Başlıca sofistler arasında; Abdera’lı ya da Teos’lu Protagoras, Leontinoi’li 
Gorgias, Rhamnus’lu Antifon, Keos’lu Simonides ve yine Keos’lu Prodikos yer alır.  
İlk Grek gramercisi olan, ilk kez ücret karşılığı ders veren ve “Tanrılar” 
kitabının başlangıcı yüzünden Atinalılarca sürgün edilen Protagoras
260
; öğrenim 
olmadan sanatın, sanat olmadan öğrenimin bir hiç olduğunu söylemiştir
261
. Ona göre; 
“bütün şeylerin ölçüsü insandır”
262
.  
Empedokles’in öğrencisi olan, hitabet sanatını bulan Gorgias’a göre ise; 
“Duyularla algıladıklarımızın hoş bir düzene girmesi, parçaların güzel bir biçimde 
uyuşması, hem öz itibariyle hem de anlam olarak kulağa hoş gelmesidir. 
“Eurhytmia”, dilde uzun ve kısa seslerin ritmik hareketi demektir. Heykelde ise 
parçalar arasındaki ince orantı anlamına gelir”.  
Rhamnus’lu Antifon ise; “İnsan hayvanlardan çok kendisinin tanrıya 
benzediğine ileri sürüyor” diyor
263

Keos’lu Simonides’e göre; “Resim sanatı, susan bir şiir sanatı;  şiir sanatı 
konuşan bir resim sanatıdır” 
264

                                                 
259
 Colaiaco 2001, 51 
260
 Kranz 1984, 193 
261
 Capelle 1995, 94 
262
 Kranz 1984, 194 
263
 Capelle 1995, 126 
 
73


İ.S 3.yüzyılın başında yaşayan Yunanlı filozof Sekstos Empeirikos
265
; Keos’lu 
Prodikos için şöyle yazmış: “Keos’lu Prodikos, ilkçağda insanların güneşi ve ayı, 
ırmakları ve kaynakları, yaşamamıza yarayan her şeyi, tıpkı  Mısır’daki Nil gibi 
sağladıkları yarar yüzünden tanrı yerine koymuş olduklarını iddia ediyor ve bu 
nedenle ekmeğe, tanrıça Demeter; şaraba, tanrı Dionysos; suya, Poseidon; ateşe de 
Hefaistos denmiş ve insanlara yararlı olan her şeyde durum böyle olmuştur”
266
.  
Perikles’in “Hellas’ın okulu”
267
 olarak nitelendirdiği Atina’da doğan 
Sokrates’in (İ.Ö 470–399)
268
 annesi ebe, babası taş  işçisi -yontucu- idi. Bununla 
birlikte sonraları Sokrates’i tam bir zırhlı hoplit olarak hizmet ediyor gördüğümüz 
için zengin bir mirasa sahip olmuş olması gerekir
269
.  
Sokrates hiçbir şey yazmamış olduğundan onun hakkındaki fikirlerimizi her 
biri birbirinden oldukça farklı resimler çizen kaynaklardan ediniyoruz
270
. Bunlar; 
Ksenofon’un “Memorabilia” ve “Symposion”u, Platon’un diyalogları, Aristofanes’in 
“Bulutlar” komedyasıdır. Ksenofon’da; etik bir halk öğretmeni, Platon’da; en yüksek 
düzeyde bir metafizikçi, aşkınsal bir felsefenin temellerini atan, metafiziksel bir 
biçimler dünyası  öğretisiyle tanınan bir insandı
271
. Aristofanes ise; “Bulutlar” 
komedyasında Sokrates’i alaya alarak onu bir sofist olarak gösterdi. İ.Ö 423 yılındaki 
Dionysos festivalinde ilk kez sahnelenen ve yazarına üçüncülük ödülü kazandıran 
oyunda; sofistlerin eğitim sistemine saldırılıyordu. Oyunda; Sokrates, sofistik 
                                                                                                                                          
264
 Kranz 1984, 206 
265
 Seyffert 1957, 580 
266
 Kranz 1984, 204  
267
 Colaiaco 2001, 80 
268
 Speake 1994, 597 
269
 Copleston 1997a, 89 
270
 Speake 1994, 597  
271
 Copleston 1997a, 92  
 
74


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə