T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ arkeoloji (klasiK arkeoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə33/51
tarix17.11.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#80361
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   51

niteliği yoktur
404
. Saf formdur
405
. Mutlak yetkinliktir, zekâdır, iyiye eğilimli yüce 
varlıktır
406
. Aristoteles için; “...Hayat, tanrıdır. Çünkü aklın fiili hayattır ve tanrı bu 
fiilin ta kendisidir. Tanrının kendi kendisiyle kaim olan fiili en mükemmel ve ezeli-
ebedi bir hayattır. Bundan dolayıdır ki; biz tanrıyı ezeli-ebedi, mükemmel bir canlı 
olarak adlandırmaktayız. O halde hayat ve sürekli ezeli-ebedi ömür, tanrıya 
aittir”
407
... En uzak atalarımızdan kalan ve bir efsane şeklinde daha sonraki kuşaklara 
aktarılmış olan bir gelenek, bize ilk tözlerin tanrılar olduklarını ve tanrısal olanın tüm 
doğayı içine aldığını söylemektedir. Bu geleneğin tüm geri kalan kısmı, daha 
sonraları efsane biçimi altında kitleleri ikna etmek ve yasalara ve kamu çıkarına 
hizmet etmek amacıyla eklenmiştir. Böylece tanrılara insan biçimi verilmiş veya 
onlar hayvanlara benzer olarak temsil edilmişler ve onlara bu türden her çeşit 
belirlenimler eklenmiştir”
408
… 
Benzer bir ifadesinde de şöyle söylüyor: “...İnsanlar başlangıçta kendileri 
kralların yönetimi altında yaşadıkları için -hâlâ birçokları öyle ya-, tanrıların da bir 
kralları olduğunu söylerlerdi”
409
… 
Aristoteles’e göre; tanrılarla ilgili bu efsanenin “...başlangıç temeli bu 
eklentilerden temizlendiğinde ve bu başlangıç yalnız başına, yani ilk tözlerin tanrılar 
oldukları  şeklinde ele alındığında bu görüşün gerçekten tanrısal bir ifade olduğu 
düşünülmelidir. Çeşitli sanatlar ve felsefenin muhtemelen çoğu kez mümkün olduğu 
kadar ileri götürülüp geliştirmelerine, ancak daha sonra tekrar kaybolmalarına 
                                                 
404
 Timuçin 2000, 282 
405
 Ross 2002, 87 
406
 Timuçin 2000, 282 
407
 Aristoteles 1996, 508 
408
 Aristoteles ag.e., 518 
409
 Aristoteles 1993, 9 
 
115


karşılık bu görüşler adeta eski bilgeliğin zamanımıza kadar devam eden kalıntıları 
olarak korunmuşlardır. O halde babalarımızın ve daha eski öncellerimizin 
düşüncelerini bu kayıtlar altında kabul ediyoruz”
410

Kimi otoritelerce Aristoteles’e ait kabul edilen ve görünüşte  İskender’e 
yazılmış bir mektup olan “Evren üstüne” (Peri kosmoi) adlı kitapta; düşünür, tanrının 
evren üzerindeki egemenliğini şöyle betimliyor: “...Tanrı, teşbihte hata olmaz tonos 
kemerindeki sonuncu tuğlaya benzer. Yerinin tam ortada ve her iki tarafa bağlantılı 
olmasıyla kemerin biçimini sarsılmaz  şekilde düzen ve simetri içinde tutar. 
Heykeltraş Phidias da Akropolis’teki Athena heykeli üzerinde çalışırken, tanrıçanın 
kalkanının tam ortasına kendi portresini yerleştirmiş ve bununla heykeli gizli bir 
mekanizma vasıtasıyla o şekilde birleştirmiştir ki; kim bu portreyi yerinden 
uzaklaştırmak isterse kaçınılmaz olarak heykeli parçalamak ve yıkmak zorunda 
kalacaktı. Tanrıyla evren arasındaki ilişki de böyledir ve tanrı, evrenin uyumunu, 
varlığını, sürekliliğini güven altına alır ama yeryüzünün ve çevremizdeki soluk
puslu bölgenin bulunduğu yerde yani ortada değil tersine en yukarıda, sözcüğün ilk 
anlamında gökyüzünün üstü dediğimiz saf, arı bir yükseklikte yer alır... Bu yüksek 
yere Olimpos da deriz; tamamen aydınlıktır, ışık saçar, karanlıktan ve bizde fırtına 
ile rüzgârların gücü nedeniyle süregelen her çeşit kuralsız hareketten uzaktır”
411
… 
Gerçekten de Aristoteles’in ayüstü ve ayaltı olmak üzere iki bölgeye ayırdığı 
evrenin ayüstü dünyasında oluşum ve bozulma olmaz. Burada bütün varlıklar -hem 
canlı hem ölümsüz olan yıldızların dünyasıdır- hiçbir engele uğramadan tam bir 
                                                 
410
 Aristoteles 1996, 518  
411
 Aristoteles 2003, 92 
 
116


belirlenim düzeninde devinirler. Onların devinimi, en yetkin devinim olan dairesel 
devinimdir. 
Evren içiçe kürelerden oluşmuştur. En dışta, ilk devindiricinin devindirdiği 
sabit yıldızlar küresi yani “İlk gök” vardır. Onun altında gezegenler, güneş ve ay yer 
alır. Tüm yıldızlar, tanrısal nitelikli varlıklardır. En ortada bulunan yer devinmez. 
İçinde bulunduğumuz ayaltı dünya; değişimin varolduğu, oluşumun ve bozulmanın 
varolduğu, ölümlü varlıkların bulunduğu dünyadır. Burada yetkinlikler yoktur, 
burada doğru çizgi boyunca devinim vardır. Ayaltı dünyada, şeyler, bu çizgisel 
devinimle kendilerine en uygun yerleri alırlar. Ağır olan, merkeze doğru inmek ister; 
hafif olan, merkezden uzaklaşmak ister
412

Aristoteles’in yazınsal faaliyetinin son dönem ürünlerinden olan Poetika 
kitabının, başlı başına sanat üzerine yazılmış bir eser olduğunu belirtmiş; sanat 
felsefesinden izler bulduğumuz bu yapıtı yanında; diğer kuramlarını açıklamaya 
giriştiği başka çalışmalarında da, başta heykeltraşlık ürünleri olmak üzere sanat 
yaratılarından faydalandığını vurgulamıştık.  
Kıbrıs kralı Themison’a ithaf ettiği “Protreptikos” (Felsefi düşünmeye çağrı) 
adlı eserinde düşünür diyor ki: “...İnsanın yeteneğine doğa değil bu yetenek doğaya 
öykünür ve yetenek, doğaya destek vermek, onun bitirmeden bıraktıklarını 
tamamlamak için var olur... İnsanın yeteneği doğaya öykünüyorsa, o zaman bu 
yetenekten doğan ürünlerin amaca uygunluğunun da doğaya dayandığı açıktır... 
Doğanın tamamında düzen egemen olduğu için, hiçbir şeyi rastlantıya bırakmaz; 
tersine herşeyi belirli bir amaç doğrultusunda yapar. Rastlantısal olanı  dışlayarak 
                                                 
412
 Timuçin 2000, 290 
 
117


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə