T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ arkeoloji (klasiK arkeoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə39/51
tarix17.11.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#80361
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   51

ortaya çıktı ve aralarında çekişmeler yaşandı. Okullar arasında sürtüşmeler oluyordu 
ise de, bu sürtüşmeler kuramsal eğilmezliklere kaymadı. Bu mezhepler, özel gruplara 
özgü biçimde de değildi. Okuldan okula geçmek mümkündü
458
.  
Hellenistik Çağ felsefesinin törel alan üzerinde yoğunlaşması, okulların 
metafiziksel kavramları kendi başlarına kurgular üretmeksizin başka düşünürlerden 
ödünç almalarına sebep oldu. Stoacı’lık, Herakleitos’un fiziğine; Epikürcü’lük, 
Demokritos’un atomculuğuna başvuruyordu. Bundan da öte, Aristoteles sonrası 
okullar, en azından belli bir düzeye gidene dek, giderek törel düşünce ve eğilimleri 
için bile Ön-Sokratikler’e döndüler. Stoacı’lar, Kinik törebilimden ve Epikürcü’ler 
Kirenikler’den ödünç aldılar
459
.  
Bireyi, birey olarak alan ve onun evrendeki yerini belirlemek isteyen
460
 
Hellenistik felsefe okullarından biri, Kition’lu Zenon (İ.Ö 333-262)
461
 tarafından 
Atina’da kurulan Stoa okuludur. 
Okul, adını, düşünürün derslerini verdiği yer olan ve ünlü ressam 
Polygnotos’un (İ.Ö 480-450)
462
 betileriyle süslü revaktan (Stoa Poikile) almıştı. 
Filozof, burada üçlü bir öğretim sistemiyle dersler vermiştir. Bu sistem; mantık (bilgi 
teorisi) ile fizik ve etikten oluşmaktaydı
463
. “Stoacı’lar felsefeyi canlı varlığa 
benzetirler: Mantık kemik ve sinirlere karşılıktır, ahlak etli kısımlara, fizik de ruha… 
                                                 
458
 Boardman, Griffin, Murray 1997, 360 
459
 Copleston 1996, 8 
460
 Timuçin 2000, 352 
461
 Speake 1994, 682 
462
 Speake a.g.e., 510 
463
 Seyffert 1957, 483 
 
135


Ve bazı Stoacı’ların söylediği gibi hiçbir parçası ötekinden ayrılmış değildir, tersine 
hepsi iç içedir”
464
.  
Zenon’un ve ardıllarının oluşturduğu ilk dönem, Eski Stoa olarak adlandırılır. 
Orta Stoa, İ.Ö 2. ve 1. yüzyılların ve Geç Stoa da Roma İmparatorluk döneminin 
ürünüdür
465
.     
Zenon’un yerini, öğrencisi Assos’lu Kleanthes (İ.Ö 331-251) aldı. Fizik gücü 
su çekmek gibi en zahmetli işleri yapmasına olanak tanıdığından, bazıları çekiştirme 
yoluyla onu Kleanthes yerine Phreantles (su çekicisi) diye adlandırırken; diğerleri de 
ikinci Herkül diye adlandırırdı. Tabletler alamayacak kadar fakir olduğundan, 
Zenon’dan duyduğu herşeyi, kırık çömlekler ve sığırların kürek kemikleri üzerine 
yazarmış
466
. Üçüncü büyük Stoa’cı, Soloi’lu Khrysippos’tur (İ.Ö 280-206). 
Pergamon’lu fizikçi Galen’e( 129-204)
467
 göre; o, güzelliğin vücut elementlerinden 
(sıcak, soğuk, kuru, ıslak) oluştuğunu kabul etmiyordu. Ona göre; güzellik, vücut 
parçalarının uyumlu oranlarındadır
468
. Stoacı’ların kusursuz iyiyi güzel diye 
tanımlamalarının nedeni de; doğanın gerektirdiği bütün sayılara ya da kusursuz bir 
orana sahip olmasıdır
469
.   Eski Stoa’nın son temsilcileri arasında; Babil’li Diogenes 
ve Seleukis’li Apollodoros vardır. Bu dönemden bize hiçbir yapıt ulaşmamıştır. 
Okulun Orta Stoa diye bilinen ikinci gelişim evresinde iki önemli adla karşılaşırız. 
Rodos’lu Panaitios (İ.Ö 180-110) ve Apameia’lı Poseidonios (İ.Ö 135-51). Panaitios, 
Roma’da ünlü komutanlardan Scipio’nun çevresine girmiş ve bu yolla Stoa 
                                                 
464
Laertios 2003, 316  
465
 Timuçin 2000, 357 
466
 Brun 2003, 18 
467
 Speake 1994, 274 
468
 Spivey 1996, 40 
469
 Laertios 2003, 335 
 
136


felsefesinin Roma’da yayılmasını sağlamıştır
470
. Poseidonios ise budunbetimsel 
sorunlarla ilgilendi ve bir halkın karakteri ve yaşam yolu üzerinde iklimin ve çevre 
koşullarının etkisini vurguladı
471
.      
Stoa’cı düşünceye göre; evrenin düzeninin ve güzelliğinin görünümü, bizi, 
düzenleyici bir tanrı fikrine götürür. Stoalı’lar; insanların tanrı kavramlarını çekip 
çıkardığı nedenlerin araştırmasına yönelmişlerdi. Öncelikle, kehanetin olanaklı 
olması için hedeflerini bizden bütünüyle saklamayan tanrıların varolduğunu içeren, 
geleceğin öncelenmiş bilgisinden doğan neden. Sonra, yeryüzünün bize sunduğu 
bütün nimetler, bu zenginliklerin bir paylaştırıcısının varolduğunu içerir. Ardından, 
şimşeğin, fırtınaların, bulutların vb.nin neden olduğu korkuyla insanlar, kendilerini 
aşan göksel bir kuvvetin varolduğu fikrini çıkarırlar. Son olarak da dünyanın düzeni, 
gökyüzünün, güneşin, ayın ve yıldızların kurallı devinimi, dünyada hiçbir şeyin 
rastlantıya bırakılmadığını ve her şeyin, keskin bir planının varoluşunu içerdiğini 
bize gösterir
472

“Zenon, tanrının özünü tüm dünya ve gökyüzü olarak tanımlar. Khrysippos ve 
Poseidonios da Tanrılar Üzerine adlı eserinin birinci kitabında öyle. Antipatros ise 
Kozmos Üzerine adlı eserinin yedinci kitabında bu özün havaya benzediğini söyler. 
Boethos’un Doğa Üzerine adlı eserinde söylediğine göre; tanrının özü, sabit yıldızlar 
kümesidir”
473
. Ama her durumda, öncelik verilen hangisi olursa olsun, tanrı dünyadır 
ve dünyanın ilkesidir
474
. “Tanrı ölümsüz bir varlıktır, akıllıdır, mutluluk içinde 
kusursuz ya da zekidir, ona hiçbir kötülük bulaşmaz. Dünya ve dünyadaki şeylerle 
                                                 
470
 Timuçin 2000, 358 
471
 Copleston 1996, 48 
472
 Brun 2003, 65 
473
 Laertios 2003, 351 
474
 Brun 2003, 67 
 
137


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə