salonlarımızı çınlatmıyorsa ne çıkar? Hiç değilse dostların arasında, taze çimenlerin
üzerinde,
bir akarsu boyunda, büyük bir ağacın dalları altında zahmetsizce, bu hoş
şeylerle kendimizi tazelemek, hele hava gülümsüyorsa ve mevsim yeşil otların
arasına çiçekler serpiştirmişse bu bize yeter”
508
…
Karl Marx ise; Epiküros’u, tanrıların gökselliğine eleştirisi yüzünden Yunan
aydınlanmasının zirvesine koyar.
Hem de Prometheus
509
ile aynı çizgide Zeus’un
508
Lucrece 1935, 48-49
509
Hesiod 1974, 117-125( Iapetus, Okeanus’un kızı Klymene’yi eş olarak aldı ve onunla yatağa girdi.
O da cesur yürekli oğullar olan Atlas’ı; çok şerefli Menoetius’u ve zeki Prometheus’u doğurdu. Hepsi
de kurnazdı. Hele kafası dağınık Prometheus, başından beri ekmekle karnını doyuranlara zarar
vermişti. Çünkü ilk kez o, Zeus’un biçimlendirdiği kadını almıştı. Fakat Menoetius her zaman ölçüyü
aşardı ve uzağı gören Zeus onu fazla kibirinden ve küstahlığından dolayı cezalandırdı; korkunç
şimşeğiyle çarparak Erebus’a gönderdi. Atlas’ı ise dünyanın sınırlarına, berrak sesli Hesperid’lerin
önüne yolladı. O, burada yorulmak bilmeden dünyayı taşıyacaktı başı ve omuzlarıyla. Zeus bu bilgeye
böyle güçlü bir görev vermişti işte. Zeki Prometheus’u
ise çözülmez bağlarla, dayanılmaz zincirlerle
bağladı ve uzun kanatlı bir kartal saldı üstüne. Bu kartal onun ölümlü ciğerini gündüzleri didikliyordu.
Ama gece olunca ciğer yenileniyordu. Alkmene’nin cesur oğlu Herakles öldürdü bu kuşu ve kurtardı
Iapetosoğlu’nu eziyetten -yükseklerde hüküm süren Zeus’un rızasını almadan değil elbette-. Thebai’li
kahramanın zaferi o güne dek dünyada görülmemiş büyüklükteydi. Zeus, oğluna öfkelenmiş olsa da
herşeye gücü yeten Kronosoğlu’yla kendini aynı akla sahip gören Prometheus’a olan kızgınlığı bitti.
Bir zamanlar tanrılar ve ölülmlüler Mekone’de bir tartışmaya girmişlerdi. Burada Prometheus büyük
bir öküzü kesmiş, parçalara ayırmış ve Zeus’un aklıyla alay ederek kesilen et parçaları arasında seçim
yapmasını istemişti. Tanrıya yağla kaplı kemikleri sunarken, insanlara hayvanın midesine doldurduğu
etleri hazırlamıştı. İnsanların ve tanrıların babası ona dedi ki: Iapetosoğlu, hiç de adil olmayan bir
paylaştırma yaptın! Böyle dedi sonsuz akıllı Zeus ona, azarlayarak. Fakat akıllı Prometheus sırıtarak;
Zeus! dedi. Tüm ölümsüzlerin en şanlı ve büyüğü, seç istediğin parçayı! Böyle
dedi hilekarca
düşünerek. Sonsuz akıllı Zeus tuzağın farkında olarak üzeri yağla kaplı kemikleri aldı ama kendisi de
ölümlülere içi doldurulacak bir felaket düşündü. Kızgınlıkla iki eliyle aldığı beyaz yağla kaplı
kemikleri görünce öfkesini anımsadı.Bundan ötürüdür ki; dünya üzerindeki insan toplulukları, kokulu
altarlar üzerinde beyaz kemikler yakmaktadırlar ölümsüz tanrılara. Ancak bulutlara hükmeden Zeus
çok sinirlenmişti ve ona dedi ki: Iapetosoğlu, aklı herkesten üstün; görüyorum ki aldatma sanatını hala
unutmamışsın! Böyle dedi sonsuz akıllı Zeus öfkeyle. Bundan sonra bu tuzağı hiç unutmadı ve dünya
üzerinde yaşayan ölümlü Melos ırkından sönmez ateşin gücünü sakladı. Ama soylu Iapetosoğlu onu
kurnazlıkla aldattı ve ateşi bir rezene sapı içinde çaldı. Yukarılardan gürleyen Zeus, insanlar arasında
ateşin ışığını görünce ruhunda bir acı duydu ve yürekten öfkelendi. Ateşin bedeli olarak hemen bir
kötülük düşündü. Meşhur topal tanrı, Kronosoğlu’nun arzusuna göre topraktan utangaç bir genç kız
biçimlendirdi. Parlak gözlü tanrıça Athena ona parlak kıyafetler giydirdi ve baştan aşağı süslü bir
duvakla donattı. Ve yine o,
Pallas Athena, taze çiçeklerden oluşan bir çelenkle taçlandırdı. Çok ünlü
topal tanrının, Zeus’un isteğine göre kendi elleriyle biçimlendirdiği altın tacı da taktı. Çok süslü bir
taçtı bu; görmeğe değerdi. İçten dışa güzellikle parlıyordu. Tüm ölümsüz tanrıların ve ölümlü
insanların önüne çıkardı bu güçlü babanın parlak gözlü kızının süsleyip püslediği kadını. Onların
gördüğü; insanların dayanamayacağı bir kurnazlığa sahipti. Ondan, kadın ve dişi ırkı türedi. Onunki
ölümlü erkekler arasında yaşayan ölümlü bir kadın ırkıydı. Kadınlar, erkeklere büyük bir dert
olacaklar; darlıkta
ve yoklukta değil, bollukta ve zenginlikte erkeklerine zevcelik edeceklerdi. Nasıl ki
bir kovanda tüm arılar çalışır ve semeresini yalnız bir arı alır, işte böyle bir kadın ırkı yarattı Zeus
ölümlü erkekler için. Sahip oldukları iyi şeylerin bedeli olarak ise ikinci bir kötülük düşündü. Her kim
evlilikten ve kadınların neden olduğu dertlerden kaçacaktı, o, yaşlılık günlerinde yalnız kalacaktı ve
149
rakibi olarak. Bu mücadele, insanoğlunun kendi özerkliğini kazanması için tanrılara
ve kadere karşı olup her iki şahsiyeti birleştirmiştir
510
.
Marx; “Demokritos ile Epiküros’un doğa felsefelerindeki ayırım” başlıklı
doktora tezinin önsözüne, Aiskhilos’un “Prometheus” tragedyasından
511
satırlar
koymuştur:
(Benim bu berbat halimi senin uşaklığınla
hiçbir zaman değişmem, açıkça bil bunu.
Çünkü bence şu kayaya uşaklık etmek,
Zeus babanın sadık bir habercisi olmaktan daha iyi)
512
.
Diogenes Laertios’un aktardığına ve Epiküros’a
ait olan bir söze göre;
“Arzuların bir kısmı doğal ve zorunludur; bir kısmı doğaldır ama zorunlu değildir; ne
doğal ne de zorunlu olmayan arzular boşinançtan kaynaklanırlar. Epiküros, susayınca
su içmek gibi acı giderici arzuları doğal ve zorunlu sayar; pahalı yiyecekler gibi acıyı
gidermeyen, yalnızca hazzı çeşitlendiren arzular ise ona göre, doğaldır
ama zorunlu
değildir. Çelenk alma ve adına heykel dikilme gibi arzular da ne doğaldır ne de
öldüğünde malı mülkü akrabaları arasında paylaşılacaktı. Ve evliliği seçip kendine uygun bir eş bulan
içinse başka bir kötülük vardı onu bekleyen. Yaramaz çocukları olacak, ruhu ve kalbi azalmayan bir
kederle dolacaktı. Öyleyse diyebiliriz ki Zeus’u aldatmak ya da onun arzusuna karşı gelmek mümkün
değildir. Iapetosoğlu akıllı Prometheus da kaçamadı onun öfkesinden. Bir çok düzen bilse de güçlü
zincirlerle tutsak edildi.)
510
Mc Carthy 1990, 21
511
Aeschylus 1952, 303-304 (Oyunda, tanrı Hermes’le Prometheus’un konuşmasına şahit oluruz.
Hermes ona Zeus’un mesajını getirmiştir: Hangi evliliğin onu -Zeus’u- tahtından edeceğini söylerse -
Prometheus bunu bilmektedir- çektiği eziyet sona erecektir. Prometheus
bunu söylemeyi reddedince
tanrı ona alaycılıkla der ki: Herhalde şu kayaya hizmet etmek Zeus babanın habercisi olmaktan daha
iyi haa? Prometheus ise onun bu tavrını, hakaret eden bir küstahın tavrı olarak niteler ve der ki: Tek
kelimeyle bütün tanrılardan nefret ederim!)
512
Marx 2001, 11
150