T. C. Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ arkeoloji (klasiK arkeoloji) anabiLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/51
tarix17.11.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#80361
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   51

Ama erdemli eylem insana dosdoğru öyle bir eğilim kazandırır ki, erdemli işe 
hayranlık duyar duymaz onları yapanlara öykünmeye çabalar”
41
… 
Gerçekte el emeğinin hor görülmesi, Eski Yunan dünyasında aristokratik bir 
gelenek olarak yalnız Sparta’da değişmeden kalmıştı. Platon, Aristoteles ve 
Ksenofon bu geleneği yansıtan fikirler öne sürmüş olsalar bile; örneğin Sokrates, 
zanaatkârın emeğinin değerini iyi biliyordu. Daha gerçekçi bir düşünür
42
 olduğundan 
Platon ile Aristoteles’in fikirlerine sahip olması beklenemez. Sık sık zanaatçı 
atölyelerini ziyaret eder, onlarla sohbet ederdi. Platon’un ve Ksenofon’un 
aktardıklarından,  bu sohbetlerde faydalı bilgiler edindiğini biliyoruz. 
Yine de tüm bu bilgiler ışığında, Eski Yunan dünyasında sıradan bir insanla, 
filozofun, zanaatkârı ve yaptığı  işi algılayış biçimleri arasında derin bir uçurum 
olduğu düşüncesi savunabilir. 
b. Yeni Çağ Düşünürlerinin Antik Dönem Sanatına Bakışı 
Yeni Çağ Avrupa’sının düşünür ve sanatçıları, Klasik Çağ kültürünü 
tanıyordu. Rönesans döneminde, Batı; yazılı kaynakları yorumlayarak Klasik Çağ’ı, 
yani eski Yunan-Latin kültürlerini yeniden anlamaya ve uygarlığını bu temeller 
üzerine kurmaya çalışıyordu
43
. Pompeii ve Herculanium’daki kazılar da, Batı’nın 
Eski Yunan-Roma kültürüne olan ilgisinin artmasına yardımcı olmuştu. 
                                                 
41
 Plutarkhos 2005, 98  
42
 Flaceliere 2002, 118 
43
 Uçankuş 2000, 11 
 
14


Yeni Çağ Avrupa’sında; düşüncenin yanında, sanatın her kolunda görülen ve 
adına “Klasisizm” adı verilen anlayış da; bu dönemin, Klasik Çağ düşüncesine 
duyduğu ilginin sonucudur. 
Burada vurgulanması gereken başka bir nokta daha var. Batı düşüncesinde, 
17.yüzyıldan beri ağar basan, kilisenin doğaüstü gerçeklik anlayışı ile savaşarak 
insan ve dünya konusunda usun özerkliğini temel alan bir akım
44
 vardı: 
“Aydınlanma hareketi”. Eski Yunan düşüncesinin uygarlık tarihinde sahip olduğu 
önem de; o dönem kültürünün nesnel gerçekliğe ulaşma çabasından 
kaynaklanıyordu. 
Yeni Çağ Almanya’sında eserlerinde aşırı klasik bir anlayışla Antik Grek ve 
Roma sanatına yaklaşan  şairlerden Johann Wolfgang Von Goethe (1749-1832) ve 
Friedrich Von Schiller’in (1759-1805)
45
 Eski Yunan Sanatı hakkında ilginç 
yorumlarda bulunduklarını görüyoruz. 
Goethe’ye göre; “Yunanlı sanatçıların hayvan tasvirlerinde doğayla eş tarzda 
değil ama ona üstün örnekler verdiklerini kanıtlayan çok sayıda malzemeye sahibiz. 
Dünya üzerinde, atlardan en iyi İngiliz’ler anlar. Fakat Parthenon’dan kalan iki at 
başının, bugünün örneklerinden bile daha mükemmel olduklarını kabul etmek 
zorunda kalmışlardır. Bu başlar, Yunan sanatının en iyi döneminden kalmadır. Fakat 
bizim merak ve hayranlığımız, o devrin sanatçılarının bugün varolan modellerden 
daha mükemmelleriyle çalışmış olabilecekleri sanısıyla açıklanamaz. Yunanlı’lar, 
                                                 
44
 Akarsu 1987, 26 
45
 Altar 1996, 83 
 
15


zamanın ve sanatın ilerlemesiyle, doğanın gözlemlemesinde daha büyük bir içgörüye 
sahip olmuşlardır”
46

Schiller ise; Yunan estetiğinde “ideal insan”ın güçlü bir görünümünü fark 
etmiştir: “Biçim ve içeriğin birleşiminde, felsefi ve yaratıcı, aynı zamanda hassas ve 
kuvvetli; Yunanlı’ların, hayalin gençliği ile mantığın yiğitliğini parlak bir insanlıkta 
birleştirdiğini görüyoruz”
47

Şairin, Alman düka Prens Augustenburg’a yazdığı ve estetikle ilgili 
düşüncelerini kaleme aldığı mektuplarında da Eski Yunan sanatı üzerine düşünceleri 
yer alır. 
Schiller; altıncı mektubunda, Yunan tabiatını  şöyle tanımlıyor: “...sanatın 
bütün çekiciliği ve bilgeliğin bütün şerefiyle birleşen Yunan tabiatı...” 
Ona göre; “Yunanlı’larda akıl ne kadar yükselirse yükselsin arkasından daima 
maddeyi istekle çekiyor, onu ne kadar ince ve kesin olarak ayırıyorsa da asla 
parçalamıyordu. Gerçi, o, insan tabiatını da unsurlarına ayırıyor ve her birini 
büyüterek o güzel tanrıların çevresine atıyor fakat hiçbir zaman parçalayarak değil 
aksine parçaları birbirine değişik şekillerde bağlamak suretiyle. Çünkü hiçbir tanrıda 
bütün bir insanlık eksik değildir”
48

Dokuzuncu mektupta ise şöyle yazmış: “Sanatçı, gerçi zamanının çocuğudur 
fakat aynı zamanda da onun talebesi olması ve hatta ondan himaye görmesi kendi 
için fenadır.  İyiliği seven bir tanrı, memedeki çocuğu zamanında annesinin 
                                                 
46
 Spivey 1996, 18 
47
 Mc Carthy 1990, 143 
48
 Schiller 1999, 25-26 
 
16


göğsünden almalı ve onu daha iyi bir devrin sütüyle besleyerek, uzakta kalmış olan 
Yunan kültürü içine sokarak, onun ergin ve olgun bir hale gelmesini beklemelidir. 
Gerçi o, malzemesini gününden alacaktır, fakat şekli, daha asil bir zamandan, 
varlığın mutlak, değişmeyen birliğinden alacaktır. Oradan, tanrı tabiatının temiz 
havasından güzelin kaynağı çıkar”
49

Onbeşinci mektubunda ise diyor ki: “Varolan gerçek güzellik, varolan gerçek 
oyun içtepisine layıktır. Aklın koyduğu güzellik ideali ise, insanın bütün oyunlarında 
gözönünde bulundurması gereken içtepisinin idealine de verilmiştir. Bir insanın 
güzellik ideali, onun oyun içtepisini tatmin ettiği yolda aranırsa hiç aldanılmaz. Eski 
Yunan kavimlerinin Olimpiyatlar’daki oyunlarda kan akıtılmaksızın, kuvvet, sürat, 
çeviklik, yarış için çarpışmalardan ve asil bir şekilde cereyan eden yeti oyunlarından 
hoşlanmaları, Roma halkının ise gladyatörlerin kanlı boğuşmalarından yahut bunların 
Libyalı düşmanlarını yere sermelerinden zevk almaları bize neden bir Venüs’ün, bir 
Juno’nun, bir Apollon’un ideal şekillerini Roma’da değil de Yunanistan’da aramak 
gerektiğini anlatır”
50

Klasik Alman felsefesini başlatan büyük Alman filozofu Immanuel Kant 
(1724-1804), yine klasik Alman idealizminin büyük filozoflarının sonuncusu olan 
Georg Wilhelm Friedrich Hegel (1770-1831)
51
 ve Romantik Alman filozof Arthur 
Schopenhauer (1788-1860)
52
; sanat eserine yaklaşımlarında, Klasik Çağ’ı yankılayan 
idealist bir tutum sergilerler. 
                                                 
49
 Schiller 1999, 36-37 
50
 Schiller a.g.e., 60 
51
 Marx, Engels 2001, 139 
52
 Altar 1996, 16 
 
17


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   51




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə