30
Delhi’nin herhangi bir kimseyi Jammu ve Kaşmir halkına dayatmak yönünde bir
eğilim geliştirmesine yol açtı. Bu eğilim eyalette on yıllar boyunca devam etti. Genel
olarak bunun Jammu ve Kaşmir halkının Hindistan hükümetinin eyalette
demokrasiye asla izin vermeyeceğine ikna olmasında önemli bir etken olduğu ve
böylelikle Kaşmir’de yabancılaşma duygusunun gittikçe ağır basmaya başlamadığı
iddia edilir (Sharma, 2002, s. 473). Daha duyarlı olan bir sınır eyaletinde, demokrasi
vazgeçilmezdi, ancak bu sınır eyaletinde ulusal birlik demokrasiye galebe çaldı.
Kaşmir siyaseti konusunda bir uzman olan Balraj Puri kitabında Nehru’nun sözlerine
yer verir, ‘Kaşmir üzerine uluslararası düzlemde bir kumar oynadık. Bunu
kaybetmeyi göze alamayız. Tam da şu zaman zor kullanma aşamasındayız. İlerleme
kaydedene kadar demokrasi ve etik bekleyebilir’ (Puri, 1981, s. 47). Muhalefet
partileri tehdit ediliyor ve gözleri korkutuluyordu; Bakshi Ghulam Mohammad
kişisel iktidarını kurmuştu ve kabinenin, yasamanın ve partinin liderliğini ele
geçirmişti. Düşmanlarının gözünü korkutan ve onları tehdit eden bir yapı olan
‘Barış
Tugayları’nı kurmuştu (Sadasivam, 1977, s. 118).
Hindistan hükümeti eyaletteki yozlaşmış eylemlerini aklamak için kendi
kanunlarını kullanıyordu; Hindistan Anayasası’nın 356 ve 357. maddeleri “merkeze,
yasanın ve düzenin bozulması halinde Hindistan eyaletlerinin seçilmiş hükümetlerini
görevden alma ve kendi yasama gücünü dayatma yetkisi veriyordu.” Hindistan
hükümeti bu maddeleri bir çok kez kötüye kullandı, demokratik bir şekilde seçilen
hükümetlerin geçersiz olduğunu ilan etti ve kendi çıkarları doğrultusunda
hükümetler
atadı, örnek olarak 2 Temmuz 1984’de, yeni vali Malhotra Jagmohan sonrasında
eyaletin ilk başkanı olacak olan Farooq Abdullah’a partisinin eyalette Yasama
Organı’ndaki 13 üyesininin (MLA’lar), NC (Ulusal Konferans) üyesi 12 kişinin ve