T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk'nın 250. Maddesi İle Yetkili)



Yüklə 4,89 Mb.
səhifə121/278
tarix14.09.2018
ölçüsü4,89 Mb.
#68132
1   ...   117   118   119   120   121   122   123   124   ...   278

ABDULLAH TAYBOĞA: (28:12 – 28:27) Arkadaşları selamlıyorum, arkadaşın bir kelimesine devlet nerdeydi derken devlete haklı olarak çıkmasına neden oluyor, ben o görüşte değilim diye açıklama,

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (28:27 – 28:37) Hayır hayır o şey diyor



ABDULLAH TAYBOĞA: devlet nerede derken aslında halkın nerede olması gerektiği, şimdi devlet nerede derken göremediniz, çünkü devlet ordaydı zaten işleyen devletti

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (28:37 – 28:43) Yani ben devam ediyim, karşılıklı gelcez sonra arkadaş şunu dedi yani halk sormuyo bunu dedi



X10 ERKEK: (28:43 – 28:44) Evet halk anlamında

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (28:44 – 32:58) Ha evet arkadaşta onu zaten ben öyle algıladım halk niye sormuyo bunu diyoruz. Tüm topluluklar sonuç olarak baktığımız vakit bizim işte yöntem açısından bugün şuanda bunu biz şeyapıyoruz, bizim diğer Marksist gelenekle ilgili bir diğer farkımız da şudur, şu açıdan bakın tüm toplumsal isyanlar zihniyet ürünüdür. Yani meseleye açısından baktığımız vakit Marksizm açısından baktığımız vakit burda bir farklılık vardır. Bizim anlayışımızla, burda verdiğimiz anlayışla Marksist anlayış arasında çünki Marksist anlayışa göre her zaman ekonomik yapılar üst yapıyı belirler yani devleti zihniyeti belirler. Aslolan yani insanların hayatlarındaki ürettikleridir. Ve onlardan yola çıkarak bir zihniyet oluştururlar. Hani bizim açımızdan baktığımız vakit de şey daha önemlidir, hani özellikle kökene değindiğimiz vakit devletin ortaya çıkmasında olsun gibi zihniyet çok belirleyici bir faktörüdür ve o zihniyetin şekillendirdiği bir toplumsal yapı ancak devlete ulaşabilecektir denmektedir. Bugün açısından da baktığımız vakit yine sadece altyapıda da ve eğer zihinle dünya arasında pek bir ilişki yoktur. Yani tamamen dünya zihni belirler diğil, bugün baktığımız vakit insanın zihniyetinin de, talip olduğu zihniyet yapısının da en az dünyanın zihni belirlemesi kadar dünya üzerinde bir belirleyici olduğunu düşünmekteyiz ve bunu böyle bu şekilde kabul etmekteyiz. Şeylerin taktığı eller ve ayaklar toplumu inşa etmez. Öyle olsaydı karşımızdaki dünya bambaşka olurdu. Yani en önemli şey sadece ellerin ayakların bir inşası diğil aynı zamanda bir kafanın bir zihnin de bu inşası çok önemli bir faydası olduğu, hatta elleri ve ayakları belirleyen bir parçası olduğunu Marksist yöntemin en önemli hatalarından biri devrimi zihniyet anlamında yoğunlaştırmadan günlük baskı ve istismar altındaki proleterlerden beklemiştir, çünkü en önemli şeylerden biri de budur. Yani buradaki eleştirinin anlamı şu eğer siz her şeyi devrim sonrasına ertelerseniz yani bu kadın sorunudur devrimden önce söylentisi vardır kadın sorunu devrim olsun hedefi kadın sorununu da hallederiz, işte ulusal sorunlarda hele bi devrim olsun biz hallederiz, XYZ sorunu, hele bi çevre sorunu hele bi devrim olsun biz hallederiz anlayışı sakat bir anlayıştır, şunu göstermiştir ki, kim eğer devrimi yapıcak yapmadan önce, bu devrimi yapacak şeyi proleter deyin ne derseniz deyin onun zihniyetini değiştirmeden, onun zihniyetindeki kapitalist modernitenin çarpıklıklarını atmadan veya en azından belirli bir şekilde bunun bilincine vardırmadan bir devrim yaparsanız kimse kabul etmez bizim dediğimiz olguyu, çünkü siz bugün eğer proleterden, sokaktaki proleterden şimdi görüyoruz, mesela sosyalist modernite neyin üzerine birçok noktasında etkisi altındadır, yani hiçbirimiz bundan tamamen (anlaşılmıyor) tamamen kurtulduk diyemeyiz. Ama eğer biz bugün mesela bugün ulusal(anlaşılmıyor) eğitimin de amacı odur, bir zihniyet devrimi yaratmadan, biz doğrudan alanlara gitsek, insanlara işte insanlarla politika yapsak, yapacağımız politika da, zihniyet devrimi ol, olmadan yapacağımız politika da sonuç olarak gelip dönüp dolaşıp kapitalist modernitenin politikasından farklı olmayacaktır bugün birçok noktada bizde ilçelerde, ilde genel merkezde gördüğümüz temsilcilerin önemli bir kesmi bu zihniyet devrimi veya zihniyet sıçraması yapılmadan kotarılmış(bu kelime anlaşılmıyor) politikaların eleştirisidir. Yani ona göre meseleyi görün, o yüzden en önemli anlayış işte hiçbir şeyi ertelemeden tüm işçi değer ve zihniyetini değiştirmeden devrim yaparsanız devrimin sonunda kadın sömürü (bu kelime anlaşılmıyor) çözemezsiniz. Çünkü devrimi yapan kadro aynı erkek egemen zihniyette olacaktır. Söyliyin söyliyin

Y6 BAYAN ŞAHIS: (32:58 – 33:16) Şimdi biz şu anda Marksist diyebilir miyiz devrime mesela (anlaşılmıyor) gibi açıklamaları gösterip yani şu anda nası gelişiyo biz bi kaç ay içerisinde çalışmalarımızın sonucunu göstereceğimizi söylüyoruz yani kurum olarak. O zaman Marksist yöntemi mi uyguluyoruz ?

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (33:16 – 33:56) Hayır Marksist yöntemi kullanmıyoruz, zaten çok ciddi eleştirdiğimiz bir var, yöntemdir Marksist yöntemin anlayışı. Çünkü Marksist yöntem özellikle zenginleri tamamen son (anlaşılmıyor) devleti zorunlu saymasa bile, o son kominist yol topluma giden yerde devrimci bir zorunluluk olarak görülmüştür. Dolayısıyla biz de eğer ütopyalarımıza ulaşmak için devleti bir zorunluluk olarak görmüyoruz, devlet dışında da biz bu işi başarabiliriz bir iddasındayız. Ve devlet dışında da bu işi başarabiliriz iddasında olduğumuz için sadece bundan bile bu Marksist yöntemi kullanmamış oluyoruz. Buyrun;

X11 ERKEK: (33:56 – 34:08) Arkadaşları saygıyla selamlıyorum başkanın bi sorusu vardı, bu yarım sosyalizmi biz yenidin(anlaşılmıyor) tamamlayacağiz, kürtçü bir sosyalizmin temeli sağlam olmadığı için durum işte bu duruma gelmiştir, teşekkür ederim,

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (34:08 – 35:51) Yani arkadaşın dediği ama şu var önemli bi şey şunu yapmayalım yani muhtemelen onu şeyde vurgulanmıştım, felsefe şeyinde ama bi daha vurgulayım, bizimle marksiszm arasındaki ilişkiyi netleştirmemiz gerekiyo, biz yani sonuç olarak sosyalist bir haraketiz doğru, amacımız bizim sosyalizmde söylediğimiz gibi o sosyalizmi gerçekleştirmek bu doğru ama şuda diğildir, hem sosyalizm anlayışı bugün ortadoks Marksistlerle kabul edilmiş sosyalizm anlayışı diğildir, çok farklı sosyalizm anlayışları vardır ve bugün önderlik çatsında bizim geliştirmeye çalıştığımız sosyalizm anlayışı da bugüne kadar ki denenmiş veya denenmeye çalışılmış geleneksel sosyalizm anlayışlarından, geleneksel Marksist anlayışlardan farklıdır. Onların eleştirisi de ama bu eleştiri şu anlama da gelmez tamamen karşısına alıp biz marksizime tamamen reddetmiş olup bi kişileştirilmiş bir harakette değildir bu aradaki o ince çizgiyi de çok doğru görmek lazım ne tamamen bi eski diyelim ki paradigmadan alıdığı gibi bi Marksist harakettir, o anlamıyla bi Marksist harakettir ne de işte bir dönem içimizden çıkmış bazı bitmiş insaların iddaa ettiği gibi böyle bir liberalleşmiş bir harakettir. Biz sosyalizme olan inancımızı eskisi gibi korumakla orda hiç bir yer (anlaşılmıyor) birlikte sosyalizmin geçmişteki temel yöntemi olan marksiszme çok ciddi bir eleştiriyle karşı çıkıyor. Yani bizim eleştirdiğimiz sosyalizmin kendisi diğil ona giden yöntem olarak marksizmdir. Onu değiştirmeye ve geliştirmeye, buyrun;

ERDOĞAN BAYSAN: (35:51 – 36:34) Değerli arkadaşları saygıyla selamlıyorum, orda zaten önderlik beyaz rus devrimini eleştirirken yani bi diktatörlüğü yıkarken yeni bi diktatörlük kuruyosunuz diyo, yani bir işçi diktatörlüğü kurduğun zaman o da sonuçta bir diktatörlüğe dönüşüyor işte bilimsellikten uzaklaşıyor, yani sizin de belirttiğiniz gibi burda işte onun için doğa toplum ilişkisini ele alıyor ordan kadını anneerkil öne çıkartıyor veya orda bilimselliği daha çok özümsüyor yani öne alıyor yani ben öyle anlıyorum

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (36:36 – 39:40) Yani şudur ama marksizime eleştiri değil şunu parantez açıpta söyliyim de bu tam net anlaşılmış olsun yani çok önemli bişey Marksizme eleştiri sadce şeyle sınırlı diğildir Jozef Stalin yani veya sosyalist dönemin eleştirisiyle sınırlı diğildir. Marksizmin özündeki belirli kavimlerin önünde ciddi eleştiriler vardır mesela bi tanesi bu şurda olmak, ellerin ayaklarn toplumu inşa etmesi, yani altyapının üstyapıyı belirlemesi diye bir anlayış eleştiriy tabi tutulmaktadır onun içindeki zihniyet ürünü olması bu yüzden eleştiriye tabi tutulmaktadır Yani anl şeyin mer felissimer şurda da bir şey vardır marksizimin sosyalizimin bir bilimsel sosyalizmden, zaten orda o bilimselliği sorgulanmaktadır yani siz böyle olaylar bizim sosyalizmimiz bilmsel bir sosyalizmdir dediğiniz andan itibaren siz aslında niyetiniz hiç öyle olmasa da siz kapitalist modernitenin pozitivist yaklaşımını benimsemiş olursunuz. Ve buradan yola çıkarak varacağınız yer de kapitalist moderniteden farklı olmıycaktır der. Yeni bi örnek vereyim size, bu şey Türk düşünürdür. (anlaşılmıyor) Karl Marks der bu işte pozitivist emeğin çok önemli düşünürlerinden biridir. İşte değer ve olgu arasında ayrım yapmak bilim insanlarının (anlaşılmıyor) konuda hiçbir şekilde değerlere sahip olmadan nesnel bir şekilde çalışması gerektiğini söyleyen bir düşünürdür yani sizin örf Weber için söylüyorum bunu sizin siyasal sisteminiz ne olursa olsun siz kapitalizmde (anlaşılmıyor) aynı şeyi aynı yöntemi kullanıcaksınız, aynı şekilde kendinizden hiçbir şey katmıycaksınız, sadece o bakacaksınız ve yansıtacaksınız ka faşizimi de ele alırsak demokrasiyi de yani faşizm nası yansız ele alıyosak demokrasiyi de öyle yansız ele almamız gerekir der. Doğa aslında öyle dönüp dolaşıp aslında sonuç olarak mevcut rejimi kuracak bir (anlaşılmıyor) sağlamanın bir yoludur der ve nedir çok ciddi bir sosyalizm eleştirisi vardır. Bi dönem şeyi çok yakından takip eder, Sosyal Demokrat Partiyi Almanya’daki ve onları şunu uyarıyı yapar yani siz bir rejim değiştirmek istiyorsunuz ama öyle bir şeyler öneriyorsunuz öyle bir yaptırtınız var ki sizin, sizin gideceğiniz yerdeki bürokratlaşma bugünkü kapitalist modernitedeki bürokrokratlaşmadan çok daha fazla olacaktır der ve aslında Hegel ki o soyalist anlışındaki bürokratlaşma eğilimini dikkatle ü düşündürür yani Almanya’da bi sene önce yapılarda Sosyal Demokrat Partinin her şeyi bürokratlaşmıştır ve şu vardır o kapitalizmle,

X12 ERKEK: (39:40 – 39:41) Şimdi o (sonrası anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (39:42 – 39:44) Yani,(anlaşılmıyor) buyur

Y7 BAYAN ŞAHIS: (39:44 – 40:07) Hocam bide söylemek istiyorum, olayların değerlendirmesini (anlaşılmıyor) yani diyelim eleştiri özeleştiri sürekli kendimizi geliştirmek, sürekli eğitim süzgecinden geçirmek, özeleştirimizi yapmak, dünyaya eleştirel bak gözle bakmak

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (40:07 – 40:08) Tabi dünya içerisinde

Y7 BAYAN ŞAHIS: (40:09) (anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (40:09 – 41:15) Yani şunu bi kez bilicez, yani bizlere bizim anlayışımızda kesin nihai bir doğru yoktur. Yani en baştan birinci şurda altındaki (anlaşılmıyor) şimdi şurda şeyde yazıyor insanın en iyi, bir insan için söylüyorum en iyi başarısında ne zaman elde eder, ne zaman daha yükseği yapamaz o zaman ölünce yapamaz. Siz de öldüğünüz anda artık daha iyisini yapamazsınız ama, ölünceye kadar yaşadığınız her an orada o an potansiyel olarak yaptıklarınızdan daha fazlasını yapma imkanına sahipsiniz. Bilimde böyledir. İnsanlık var olduğu sürece sürekli yenmiycektir, en iyisini yapmıycaktır. Ve ona göre toplumu o yönden anlayışla öyle, bir de sürekli kendimi süzgeçten geçirmemiz gerekir ve ancak süzgeçten geçirirsek, şunu dediğimiz an biteriz yani bu demokratik özerklik demokratik konfederalizm için de geçerlidir. Demokratik konfederalizm nihai doktrindir bitti işte bundan sonra insanlığın ulaşabileceği en nihai noktadır dediğimiz an aslında onu bizim geri gönderme yaparız, geri bir şey yaparız artık,

X13 ERKEK: (41:16) Tüm dogmatizm mi (tam anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (41:16 – 41:39) Dogmatizim gibi aynen öyle, yani onun yerine şunu yapıcaksınız demokratik konfederalizmle insanlığın bugün ulaştığı aşama açısından en iyi rejimdir fakat kendi içinde sorunları vardır yaşıyarak siz su sorunların hepsinin üstesinden gelicez dediğimiz vakit o boğukluğu atarsınız ve yaşayan bir rejim, yaşayan bir sistem inşa etmiş olursunuz buyur, bu arada sabit perde yok işte,

X14 ERKEK: (41:39 – 41:40) Yaptık abi tamam.

X15 ŞAHIS: (41:41 - 42:59) Arkadaşları saygıyla selamlıyorum bu proleter rejimin yıkılması mesela Marksist kökenin en büyük hatalarından biri devrimi zihniyet alanında yoğunlaştırmadan önderliğin bir açıklamasından birisidir. Şimdi benim demek istediğim bugün baktığımız zaman Sovyetler Birliği 1987’de ve 90’a yakın yıkıldı ve önderlikte 1987’de kadın çözümlemelerini çıkardı hani komple 3. Genel kongrede bunu başlattı ve buna karşı alternatif bi rejim bir düzen ortaya koydu, özellikle Latin Amerikadaki gerilla hareketlerinden birçoğu hem Sovyetler Birliğinin çökmesiyle hem de zaten Doğu Avrupadaki çöküş ve benzeriu olaylar karşısında farklı bir yöntem arayışına girdiler ve liberalizmin kucağına düşmek zorunda kaldılar. Yani liberalizmin pençesi altına girmek zorunda kaldılar ama tam tersi PKK hareketi içinde özellikle önderliğin geliştirmiş olduğu o yöntem ve tarz sonucu liberalizmin ve hani beraberinde gelen reel sosyalizmin etkilerine o toplumu kendi toplumsal iddiasını yaratmak amacıyla ona karşı koyabildi. Yani ona karşı bir tavır almaya bir yöntem geliştirmeye önderlik tarafından tümal bir haraket olarak sağlamayı başardı.



KEMAL SEVEN: (42:59 – 43:08) Şimdi önderlik katındaki ayrişim hep kardeş… (bu cümle anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (43:08 – 44:37) Tamam onlar örgüte zarar vermiştir ama ben bi şey söylim onla ilgili bakın bu çok ciddi eleştiriyoruz ama şu önemli zihniyeti de belirleme açısından yani bugün Sovyetler Birliği yıkıl yıkıldığında ağlayanı yok o rejim içinde birkaç saate yetmiş, atmış yetmiş yaşındaki adam yaşında ağlayanı yok, herkes zil takıp oynadı. Ama mesela şu vardır, çünki bir zihniyet yaratmadılar, yani insanlarda sosyalizimi bi noktadan sonra henüz Sovyetler Birliği şu yönteme geçti, ben kominist partisi olarak başroldeyim hiç önemli diğil, insanlar kendi hallerinde yaşasınlar politika yapılaşmasınlar, ben yönetiyim onlar yönetilsinler, kendi aralarında takılsınlar ama muhalefet etmesinler, örgütlenmesinler ama fiilen bizim destekçimiz olmasınlar öyle bir zihniyet yapısı geliştirdiler bu zihniyet ve düzenin çöktüğü an daha doğrusu rejim çöktüğü anda da hiçbir şey olmadı, hiçkimse ağlamadı, bi tek yaşlılar dışında ve şu çok acı bişeydir bu zihniyet açısından, çarpıklığını göstermesi açısından bugün kapitalist modernitenin Orta Asya, şey Balkanlar artı Kafkaslar, tüm Sovyetler coğrafyasında kapitalist Modernitenin uygulayıcıları hepsi de kominist pakta üyeydi. Yani burda aslında şuraya (burası anlaşılmıyor)

Y8 BAYAN ŞAHIS: (44:40 – 44:41) (anlaşılmıyor) proleter nedir?

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (44:41 – 44:52) Şimdi profil de proleter aslında şeydir latince bir şeydir sözcüktür şey Latince bir,

Y8 BAYAN ŞAHIS: (44:53 – 45:00) siz bi ders boyu bizim arkadaşlarımızı şuan bizim arkadaşlarımızı demokratik yöntemin başlı başına (anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (45:03 – 45:04) Evet,doğru doğru evet

Y8 BAYAN ŞAHIS: (45:06 – 45:45) Şimdi demokratik (buradan sonrası tam anlaşılmıyor)

X16 ERKEK: (45:24 – 45:44) (arada konuşuyor) Yani akşam ben kalıyorum ya, mesela ne eksik onları hazırlıyorum sabahleyin diyelim onları gideriyorum tekrar çıkıyorum bizzat görüşüyorum ondan dolayı

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (45:44 – 46:15) O anlamıyla Tamam o anlamıyla şunu dersek daha yani bi zihniyet alanında çok ciddi önerilerimiz olmasına rağmen olması gerektiği kadar(anlaşılmıyor).

3. DERS
CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (00:00 – 00:42) Bu arkadaşı sizin dediğiniz gibi bende ordan başlıyım yani biz şunu yaparsak işte Marksist yöntemdeki şu hataya düşmüş oluruz. Eğer gerçekten bu demokratik özerkliği kurucak kanunları mesela bir zihniyet devrimi yaratmakla ve o zihniyet devrimini yaratmadan biz inşa edicez derseniz demokratik özerklikte bu Marksist yöntemdeki veya Marksizmdeki temel hataya biz de düşmüş oluruz. Eğer bugün bu zihniyet nedir nası bi gelişim göstermiştir. Yani zihniyet dediğimiz tüm dünyayı (anlaşılmıyor) dünyayı nasıl yorumladığınız diyo dünyayı nası anlamlandırdığınız demiyo

X17 ERKEK: (00:42 – 00:45) Mesela, bu yöntemden yola çıkarak olmaz mı?

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (00:45 – 01:42) Abicim bak şimdi birincisi şu iki yön vardır bir tamamen (anlaşılmıyor) dış dünyada bir bağ kurabilmen, yani sadece şey olur hani dış dünya ile uygun bir bağ üzerinden dini şekillendirmedir bu, ama bir de insanın kendini eğitmesi kendini özeleştiriye tabi tutarak kendini aşması olayı da vardır yani bir insanın siz olduğu gibi bırakırsanız kendiliğinden bir a şama yaratmaz ama insan kendine veya başka birisi o insanı oluşturu. Yani sonuçta eleştiri aslında veya özeleştiri de farklılığı da olabilir. Bu insanın müdahalesiyle de sıçrama yaratılabilir. Zihniyet devrimi diye kastettiğimiz burda odur yani bir insan kendisi de kitap okuyarak, yaşadığı dünyayı anlamlandırarak vesaire bu zihniyet devrimini geliştirebilir. İşte burda başkası veya mesela bu beraber burda paylaşık, karşılıklı paylaşımlarımızın olduğu gibi birbirimizde de bi zihniyet değişimi yaratabiliriz.

Y9 BAYAN ŞAHIS: (01:42 – 01:44) Mesela grafiğe de (anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (01:45) Tabi

X17 ERKEK: (01:45 – 02:13) Yani şimdi Kürdistan toplumu savaşın zaten Kürdistan toplumu kapalı bir toplumdur. Eğitimden uzak bir toplumdur. Yani şimdi müdahalelerimizle bunu beklemek biraz bilemiyorum, kendisini aşabilmesi için (anlaşılmıyor) lazım bu son süreçte de bir iki toplantısında da (anlaşılmıyor) yapıyor ama kendini aşması için bu kadar kapalı bir toplumdan bunu beklemek biraz şey olmaz mı?

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (02:14 – 02:17) şöyle söyliyim işin püf noktası

X17 ERKEK: (02:17 – 02:23) Zihniyetini dumura uğratacak pek çok şeydir bu. Filmlerde var, (anlaşılmıyor) e nebilim bir çok şey var.



CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (02:23 – 03:09) Ama hepsi bunların şey yapılmıştır sağduyusu eksik düzeneğiyle, bütün yetmezlikleriyle birlikte son 30 YILDIR görüş mücadelesinin içinde yani MÜCADELENİN içinde ne kadar olursa SAMİMİ GÖZÜKÜP KAHRAMAN Bİ ŞEKİLDE MÜCADELE EDERSENİZ BU MÜCADELENİN KAZANIMLARI OLACAKTIR, vardır. Bugün yani mesela şey var alternatif yüzde yüz Sünni, yüzde yüz Kürt ve erkek egemen zihniyetin öyle veya böyle hakim olduğu biyer ilçede, biz bugün Kürt olmayan bir arkadaşı, kadın bir arkadaşı ve o Sünnilerin içinde Alevi bir arkadaşı belediye başkanı seçebiliyoruz. İşte halkımız buna hayır demiyor ne demek benim belediye başkanım size göre Sünni Alevi olacak demiyor

X17 ERKEK: (03:09 – 03.15) Yani demek istiyo ki ben mücadele (anlaşılmıyor) yani demiyor, yoksa halk buna (anlaşılmıyor) inandığı için mi

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (03:15 – 03:52) Şöyle söylilyim hiçbir zaman özgürlük iradesyle diyor demiyor şöyle o başka bir tartışma yani ama şu vardır, kendi özgürlüğü en azından şu zihniyettir dışlanmışlığını yaratmıştır. ÖZGÜRLÜĞÜN MÜCADELESİNİN en azından doğru bir yönde ilerlediğine dönük bir inancıyla birlikte kendini sorgulayabilmektedir. Hani o şeyde yoktur öyle kimse hani devlet biçok yerde beceremediği bir şeydir o hani zorla gelip bi kürde bi şeyi kabul ettirmek o yüzden siz o, o Kürt ordakine inanmıyorsa şey yoktur orda buna inanmıştır

X17 ERKEK: (03:52 – 03:58) Hocam devam ederken bi şey aktarmak istiyorum Doğuda (anlaşılmıyor) yani diyorumki ilerlediklerini yoksa öncülerine inancıyla

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (03:58 – 04:07) Yani ikisiyle (bu ara anlaşlımıyor) yani özgür iradeleri ile yani özgür iradesi devlet inancı ilişkisi (anlaşılmıyor)

X17 ERKEK: (04:07 – 04:10) Tümüyle bir bir bilinç düzeyi olmalıdır.

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (04:10 – 04:23) Evet ama şöyle bi şey var bu bilinç düzeyi, bu zihniyet düzeyi bi anda ortaya çıkacak bi şey değilir. Bi anda anında sıçrama yapılacak olgu olabilir ama önemli olan şey şu bütün bu konuya eğilmemiz. Buyrun,

ABDULLAN TAYBOĞA: (04:23 – 05:15) Arkadaşları selamlıyorum tabi bu bizim haraketin tabi bu arada arkadaş üstümüzdeki (anlaşılmıyor) yığın bir hareketimizden işte otuz yıllık bundan bahsediyorum son bi yılda bunu algılamak ben şeyapmıştım çünkü zihniyetin gerçekten o zaman arkadaşlar en azından şimdi hebaalık, fedekarlık nedir kendi şahıslarında o dönemlerde de sosya haraketin ve tarz, mesa bunun altında mevkilerlen kalkan bir savaşmaktan ziyade kendi halklarını eğitim üzerine bilinçlendirdirilmesi diye düşünülür. O şeyin hareketin filan tabi geniş kapsamda çıkabilir diye, (anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (05:15 – 05:21) Ve bide tabi çok doğru bir şey buyrun,

X17 ERKEK: (05:21- 05:22) dinleyenlerin tekrardan

Y10 BAYAN ŞAHIS: (05:22 – 06:54) Zihniyet değişikliği dediğimiz gibi Marksist yöntemde derki bizim sürekli aramızda yoğunlaşmadan bizler bu zihniyet değişikliğini halkımızda yaptığımızda yıllardan beri yoğunlaştığımız o alıştığımız halkı kötü öyle bir zemin hazırladık ki birdenbire halkın yani kaosa düşüpte bugün varım dediği yani bu rediğim şey doğru değildir düşüncesi olmasın, bu plana alt zemin kurulsun yani zihinsel değişiklik biz yıllardan beri yapılan çalışma ile ortaya koyuyoruz. Şimdi Marksist yönetimin de az önce dediğim gibi demokratik özerklik bir zihni değişiklik, devrimdir, bi ortaya çıkıştır. Bu ortaya çıkışı biz dokuz ay, on ay bi kapsamda ortaya koyarsak, yoğunlaşmadan ortaya çıkarırsak tahribatlar demiyelim ama günlük baskılardan, işte demokratik özerklik şöyledir, böyledir, ortaya koyun böyledir nedir, yani bu tür şeylerle ortaya çıkartırsak bir alt zemin oluşturmadık, en az on yıl, mesela demokratik özerklik bir çaa lışmadır, çalışmaıdır, yoğunlaşmadır, ee bir zemindir, bi işleyiştir bu şekilde yalnızız. n’olcak Marksist zemini olabilr. Bizim şu anki sistemimiz Marksist yöntemimiz değildir, yoğunlaşmış yöntemimiz olay bu, zihniyet bu. Yani o arkadaşların belediye başkanıymış yönte, yönetimi şu bu bu değil, bi zihniyet değişikliği var halkta.

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (06:55 - 08:40) Evet zihniyet kavramı oldukça önemli bir kavram yani onu biraz (anlaşılmıyor) etmek durumunda kalmış olmama rağmen işte kanunen bir insan sosyalitesi (anlaşılmıyor) bunun dışında bir biçim olarak anlatmağa çalıştık konuşmağa çalıştık biz felsefede. Yani Tanrı merkezli bir düşüncede bir zihniyette belli bir insan düşüncesine yer yoktur. Burada bütün gün doğan insan onun beyinini onun beyninini ilişkin faaliyetlerde tanrının tanrının yaratılmışlığı içerisinde (anlaşılmıyor) olduğu için burda bir zihniyet yoktur, her şey yaratılmıştır. Şu anlamda tanrı merkezli ve insan merkezliliği ayırmış ve insan merkezli derken Kant’ın o özneyle asıl kavramından haraketle bir özne merkezliliği açmağa çalışmıştır. Hegel’de bu şeydir kindi veya Marks’ta kominist insandı bir noktada kaldırılan şey ama işte (anlaşılmıyor) zihne dönüp baktığımızda ortaya herhangi bir merkeze bağlı olmayan hükümet biçimi çıkıyor, yani burada ne tanı söz konusudur ne ekil özne söz konusudur. 20. Yüzyıl bilim algısında şey yoktur. Zihinsel tekil öznesi yoktur. Bu toplum algısı (bu ar anlaşılmıyor) yani bir anlamda bir tanrı insan merkezli düşünme biçiminin ötesinde sömürge topluma tekabül eden bir zihniyet biçimi ortaya çıktığından bahsedilebilir. Tarım krizi olduğunda zaten şey diyebiliriz, yani bir yaratılmışın düşüncesi zihniyeti olamıyacağı anlamında bir tanrı merkezli Kant’ın bahsettiği şekliylen bir insan merkezli, bunun dışında 20. Yüzyıl biliminin ortaya koyduğu şekliyle bir toplum merkezli, tümüyle topluma mal edilen farklı bir zihniyet, düşünme biçiminden bahsedilebilir diye,

X17 ERKEK: (08:40 – 11:29) Iı ben aslında biraz taraf gelmemiştim (anlaşılmıyor) başta eğer zihniyette zihniyet devrimi olmazsa dıştan devrim olmalı, dıştan devrim olmazsa insanın kendini sorgulama yetisi oluşan değerlerden zihinsel değerlerden uzaklaşır (anlaşılmıyor) şimdi önderlikte bu gerçekleşmiştir. Şimdi kendi silahları da vardır, orta Amerikanın tamamen geliştirdiği siyaset içinde entegre (anlaşılmıyor) bir yeni bi şampiyon solcu yeni bi paradigma dır. Bu iş önderlikte gerçekleşmiş fakat siz kendimizi sorgulanamıyoruz ve o bakımdan işte, bir de şey yapmamız işte arkadaş şunu diyor, ben iyi niyetli olduğunu söylediğine inanıyorum, işte zamana bağlı bir şiy daha işin anda, şu anda yönüyse biz ami çok doğru bir değerlendirmeliyiz ami çok gerçekçi bir teori ortaya koyduğu zaman yani kendi gerçeklerimizin temeline oturtmamız lazım onun için demokratik özerklik işte zamanının insanın tamam ölebilir, terk edilir, ordan sonra bi aşama kaydedilicek ondan sonra zaten bunun paradigması ortaya konulmuş biz kendimizi anında mal ediceksek, kendimizi zihniyette mutlaka çok güçlü bir şekilde vicdanımızla yeni bişi kuruluyo onu da söyliyelim çünki işte bir gardiyan bir mahkumu işkence ettiği zaman vicdanı rahattı şimdi bu vicdanı sorgulamamız lazım bir bu kadar emeğin karşısında vicdanımızı sorguluyoruz. Evet kardeşlerim burası bir emektir birçok şey gerçekleşiyor burda vicdanımızı yeniletip yeni zihniyet devrimine ulaşmada kendi değerlerimizi mesela kendimizi ne kadar sistemden koparmışız ne kadar sistemin dışına çıkmışız ne kadar önderlik çizgisiyle buluşmuşuz, burda buradaki yapılanmayı ne kadar sorguluyoruz, buradaki çatışmaları ne kadar sorguluyoruz ve bu çatışmalar ne kadar dönüşümümüzü sağlıycak burda derinleştirelim çünkü buraya geldiğim günden, ben kendi şahsıma söylüyorum kendi fikrimdir, buraya gelmemdeki dolayısıyla almamdaki şey beni güçlendirerek buradan çıkartır. Yoksa bildiğin tek sandığım veya söylemlerim kamuoyuna diğil onun için burası burası mutlaka düzelir. Zihniyet de bu yana katılır ama bu defa bilgi doğruyu öğrendi. Gerçekten doğruyu öğrenmiştir yani arkadaşların tahmin ettiğim düşüncesi işte devletin kastein düşünme merkezli bunlar da diğer kaçarsa bu bizim zihniyetimiz neye göre şekillenir, tamam biz burda şeyi söylüyoruz tamam paradigmaya ünyaş anlaşması gereği bi noktasında söylemlerde bulunuyoruz ama bu partimiz buna denk düşmüyorsa inancımız vicdanen gelişmemiş demektir. Burda kendimizi sorguluyabilmemiz için biraz daha bunları açarsak arkadaşlara da söylediğim

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (11:29 – 11:30) Belki de bunun içinde toplumlar tarihini

X17 ERKEK: (11:30 – 11:36) Zıy, zıy, zıyniyetlerle toplumların tarihinin gelişimini

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (11:36 – 12:30) Onların içinde zaten faaliyeti gör, görebilcez nası bi kemalettini duydun daha yöntem üzerine öyle olursa geçmiş şey olabilir ama arkadaşın demokrasi içersinde zihniyet dediğimiz şeyin kal, yani kısaca şunu belirtebiliriz arkadaşların laffı vardı biyerde tanrı merkezli bir başka yeniydin ve şey yar aslında oydu bir önceki anlattığımız mitolojik hayattaki bilimsel yaklaşım olsun bunların hepsi bu zihniyet şekillendirmede ve de veya şekillenmiş zihniyetlerin yansımalarıdır. İşte tanrı dinsel yaklaşımda ne dedik, hani söz tanrının sözü merkeze alınmıştır ve bütün kainatı doğayı insanı yönlendiren şey arıtk o sözdür. Mesela şey buu reddetmiştir bilimsel yöntem ve doğrudan insanı merkeze almıştır bir dönem, yani bir dönem o arkadaşın söylediği gibi yani o özneyi kaybetmiştir, orda kime ait olduğu belli değildir ama şey yüklenmiştir,

X17 ERKEK: (12:31 – 12:42) Hocam bi daha bi genel anlamıyla tüm ıı şu çalışmanın şimdi Kürdistan özgürlüğe ve özlerine inmemiz birez kendi özlerimize inmekte gerekir

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (12:42) Yan tamam, tamam

X17 ERKEK: (12:43 – 12:53) Bak ne diyorum genel toplumsal doku bu aşamada gelişmiş, fakat biz biraz kendi özlerimize inersek ve (anlaşılmıyor) toplumu yaşıyoruz demi

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (12:53 - 15:56) Yani mesela kürdistanda baktığız vakit o bi kere üretimli kişilerin o bi kere üreten zihniyet ve bizim açımızdan baktığınız vakit de şeyle şekillenmiştir, bugün çok yakından görülmeyen devlet iki yandan kürdü kuşatmıştır bir kendi içindeki Kürtlerle kuşatmıştır, yani hepsini değil ama bir kısmı açısından yani binlik alana dönen o kirlerle (anlaşılmıyor) bir kısmı kuşatmıştır. İki kendini bizzat kuşatmıştır okullarıyla yani bugün baktığınız vakit biz özellikle bölge yatılı ilkokulları vese vesaire hepsi kürdün yaşamını şey dinini şekillendirmektedir kürdün zihnini nası şekillendiririz iki şekilde şekillendiririz. 70’te tamamen kürde Kürt yoktur propagandası üzerinden yüklenilir ve kürdün kendisini inkârı temelinden getirilir kendisi o yüzden mesela neden yapılıcak çok düşürülmüş bir halk tabirini kullanılmaktadır bizzat özgürlük dergisinin yayınlarında bundan kaynaklıdır. Çünki kendisi kendi varlığını inkar etmiştir. Yani birçok insan veya şey olarak baktığımız vakit öyle bir devlet öyle bir iktidar ideolojisi dayatmak, dayatılmıştır ki mesela kimdi hatırlamıyorum ben da şey konusunda bir subay buraya elbisesini koyup gitse oraya bir üniformasını bıraksın çeksin gitsin biz onun önünde saygı duruşunu durmaya devam ederdik biz bir anlayış ya da bu nedir toplumsal evlat anlayışıdır bunu bu zihniyet nerden öğreniyo bir kısmı şeyimizden öğreniyo dediğim gibi doğrudan devletin kendisi öğretiyo ama bir de Kürdistan özgürlüğünde sizin söylediğiniz de doğru feodalizm veya devlet her yere girememiş durumda ama giremediği vakit de devlet kendi adamlarıyla beraber giriyor bi ilgi besleyem diy girmiyo ama kendi sisteminin çözdürücüleri yoluyla giriyo o bu sefer yine orda da üretmiyo nedir mesela dediğim gibi şey yani devlete itaatte öyle sisteme itaatte hiç kimse üretmiyo en son ilk kendileri aslında şuyu üretmiştir aile dedik, efenim kiriftlerin sözcüsüdür önderliğin mesela kadın sorunundaki duyarlılığı nerden yola çıkıyo, bakın o mesela bir zihniyet kırılması, zihniyet devrimidir, çünkü herkes o olayı görüyo, herkes kardeşinin 14 yaşında 13 yaşında veya XYZ nere önemli diğil tanımadığı bir insana verildiğini görüyo, zorl onunla evlendirildiğini görüyo ama işte bak görmek anlamak bakmak ayrı şeylerdir ama şimdi herkes onun bakıp gördüğünü görüyor ama bundan sonuç çıkaran kaç kişi işte insanları daha farklı kılan da, önderliği farklı kılan da bu, herkesin zaten gördüğü, zihninde doğallaştırdığı sapık zihniyet olayı şudur, gördüğünüz şeyi doğallaştırma onu sorgulamamak, yani siz buraya üniforma bırakıldığında bu üniformanın içindeki adam olmasa bile buraya o üniformanın önünde saygı duruşunda duruyorsanız bu aslında ba ba bazı şeyleri normalleştirdiğiniz bazı şeyleri zayıfsızça kabul ettiğinizin bir göstergesidir

X17 ERKEK: (15:56 – 15:58) Yani biz bugün o zihniyeti kapandığıdır

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (15:58 – 16:11) Tabiiki kabul ettim aynen ve bundan dolayı da akiki öznellik farkı da ortaya çıkıyo kendisi bak herkesin baktığı şeylere bakıyo yani farklı gözlük takmıyo ki hani şeyde yapmıyorum derken,

X17 ERKEK: (16:11 – 16:12) Yani ben (anlaşılmıyor)

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (16:13 - 16:52) Yani sonuç olarak şu, yani eleştirel yani herkesin gördüğünü görüyo yani kürdistana farklı bir gözlüklü bakmıyor, herkesin gördüğü herkesin günlük yaşamda gördüklerini görüyo ama bunu orda eleştirel gözle bakmak veya faklı bir zihniyet sıçraması yaratacak şekilde bakmak mesel şeyde bakıp bir kadının zorla evlendirilmesini normal kabul ederseniz, sizin çocuğunuz kız çocuğunuz da olursa o da o yaşta geldiğinde evlendirilecektir ve hiç itiraz etmiycektir ama siz bu işin normal olanını bi kez o zihniyete sahipseniz o zaman onu değiştirmek dönüştürmek için de mücadele edeceksiniz. Buyrun,

X18 ERKEK: (16:52 - 18:36) Arkadaşları sevgiyle selamlıyorum ee devletin hani düşünce şeyine baktığımız zaman hani idealizme diyebiliriz hocamın bahsettiği insan merkezli bir hanı merkezi, bugün iktidara baktığımız zaman TC’ye bugün hem insan merkezli hem kanun merkezli birbiri birbirine karıştırarak toplum merkezli bir anlayış yürütüyor. Bi taraftan hani Arap dünyasının İslam kamoynu güvenliğini güvenliğini kazanmaya çalışıyor kanun merkezli ve insan merkezi kullanarak diğer taraftan da Kürdistan coğrafyasında bunları da birbirine karıştırarak bir toplum merkezi içini ön planda tutuyor. Yani bugün en başta hani önderliğin saptamasıyla bugün kadın konusunda mesela devletin kendi toplumsal yaşantısını sağlamak amacıyla kendi zihniyetini kurmak amacıyla 80’lerde 90’larda imha inkar süreci başlattı. Örnek verirsek jitem mesela Bingöl’de kurulmuştur ee 93 yılında orda kımancikini kırmanci beraber kurmuş diyor alevi Sunni inancı beraber yaşanıyo ve mücadelenin hat safhada olduğu bi yer işte diğerlerin ordan başlatarak tüm Kürdistan coğrafyasında yayılmaya başlıyor. Yani onlan beraber dini AKP döneminlen berabe bu sefer dini ön planda tutuyor veyahut hani ee hocamızın dediği daha yeni dediği gibi katagori yaratıyor ve o katagori katagoride ki Kürdistan içindeki toplumu birbiriyle karşılaştırıyor ve devlet tarafından onu bir rol biçiliyor ee bir anlam yüklenmeye çalışılıyor hani biribiriyle çatıştırmak için ee o örgütünü birliğini kırmak için ve bu da direk açılıyo zaten hani nesnellikten öznelliğe geçişi direk ortaya çıkartıyor mücadele boyutuyla



CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (18:36 – 22:28) Şimdi bu şeyin o sitematiği önc devinim aslında önemli tabiki yani genel kültür sağ veya ülkücü dediğimizi tartışıyorum ama bide bütün tartışmalarımızın kesin (anlaşılmıyor) tarihini görücez, Kürdistan tarihini görücez, bak mesela şeyse işte geçerken belirtelim ama oradan bu o konu tartışma yönündekinse oralarda kalırsak sadece bu sefer şu beklentisi yüksektir sorularının yani (anlaşılmıyor) gerekiyor. Yani bunun daha yoğunlaşarak yani bi kürdistanda zihniyetin şekillenmesi vesaire gibi konuların Kürdistan tarihinde arzettiğim açıcaz veya oralarda sizlerin daha da fazla katkısı ne olacak şimdi tekrar nesnellik olayına dönersek, nesnelliğin çokça iddia edildiği gibi doğa ve toplum yasalarında olduğu gibi ifadesinin olmadığıdır. Nesnel yasalık derinliğine araştırılır ise eski tanrı sözü deyiminin modern ismi olduğu görülücektir. He nesnellikte şudur bugünkü budur diyip hal dışı söyleme ve olayın tefsiri vakfa bitirme işidir yani eskiden tanrı sözü şudur diyip her olay tartışma sonlandırılırken artık bugün mesela şey var birinin böyle dediği gibi deyip, birinin söyledikleri kesinmiş herhangi bir farklı olan herhengi bir yanlışlıktan tamamen uzakmış bir kabulle olaylara son sözü söylemek değildir yani mercii olarak görülmektedir. Daha sonra düşünceye hakim olan nesnel düşünce tarzı, duygusal zeka tanrı şey sistem düşüncelerle bağlantılı kırılmazsa tarihte ikinci bir dinazor rolünü oynuycaktır. Yani buradan şeye baktığımız vakit dün quatımda da görmüşünüzdür eğer yani şeylerde bile atom veya atom altı parçacıklarda bile bir şey vardır belirtisizlik ortası yani bir defter fırlattığımız vakit çünkü anlatılmıştır herhalde belki size hani karşı duvara aynı yere varmıyo her zaman bir şaşma oluyo, her zaman bir belirsizlik oluyo ki bu insan yaşamında veya söz konusu olduğu vakit bu belirsizlikler daha çok daha fazladır. İşte bu yüzden ne yapılması gerekiyo bu tabiki tamamen bilim bir kenara atılmalıdır hiç bir şekilde önemli diğildir ve gibisinden itelim diğil ama o yüksel, bilimsel yöntemin mutlaka bu sezgisel düşünceye veya o bizim düşün düşünsel zeka yanında duygusal zekayla da birleştirilmesi onunla harmanlanması gerekmektedir yani demin söylediğimiz o değer ve şey arasında kesin bir ayrım yapıp olgu arasında tamamen olgulara odaklanıp tamamen değerleri o duygusal zekaya ait olan yerleri ihmali etmememiz gerekmektedir, ihmal edersek bizi götürüceği yerler çok farklıdır. Burda ben arkadaş Kant dedi ordan yapıştırlacak şu anda iş bence olmalı sonunu bi sözüydü, hayır insanlara bi araç olarak davranmayın insanlara sir amaç olarak davranın yani ciden insana bi araç olarak davranırsanız yani insan o zaman Stalinin sözüne gelir işte bir kişinin ölümü cinayettir ama bir milyon kişiyi öldürürseniz istatistik cesareti yani cidden ama yani bu çok çıplak baktığınız vakit şu şöyledir cidden bir istatistik olayı olmuştur hani sadece veya onbinlerce kişinin ölmesi şey de vesaire. Yani bugün biçok şeyde bizde mesela şu şekilde görüyoruz mesela trafik kazaları heryıl söyleniyo ama o kadar şey olmuş ki sadece istatistik veya işte haberlerde gerillaların işi şeyani askerlerin ölmesi artık o kadar sıradan bişey gibi söyleniyoki sadece istatistik yani bugünkü Marks haberi nasıl veriyosa insan da aynı şekilde veriyo işte ama bu biz işte bu kötü bi sona götürür sadece olaylar bu kadar kısa bi olaylara bu kadar istatistik ve analitik zekayla bakmak,

Y11 BAYAN ŞAHIS: (22:28) Ama bişey,

CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (22:29) Buyrun,

Y11 BAYAN ŞAHIS: (22:29 – 22:36) Peki analitik zekâyla duygusal zekânın birleşmesinden ne oluyo ne olmuş, hani bu birleşmezse dinazordur, birleşirse yani



CİHAN DENİZ ZARAKOLU: (22:37 – 29:19) Ha birleşirse bizim yapmaya çalıştığımız en çok kabaca söyliycez işte e demokratik konfederalizimin ee oluşturacak kadronun zihinsel yapısı ortaya çıkar. Hani bi dersin ki şeyne bakmıyan bide sadece duyguyla bakmakta işte biçok noktada bizi geri yerlere götürür ama sadece tahmin edeceği neden sonuç benim buradaki karım de ne olur bunu yaparsam ne olur ve saire gibi çok büyük ve analitik bir veya şey sadece bu zekayla bakmakta sorunlu ortadan kaldırmaz o zaman şey olur biz mesela şey Sovyetler Birliğinin uygulattığı yere götürür. yani bir akıl son hedeflediğimiz yerden uzaklaştırılır. Öznellik ne kadar benlik o kadar da kişisel saplantısından (anlaşılmıyor) dediği içgörü olarak öznelliğin olumlu yanı duygusal düşünceye daha yakından bağlantılı olmasıdır hiç gözde gitmeseniz bile keşfetme gücü bir yandır. Kapitalist modernite de nesnelcilik, politiks okul üniversite kurumlarıyla öznelcilik her türlü ruhçuluk dincilik kurumlarıyla sağlam yer tutup iki öznel neslimiyet düzenidir. Şimdi kapitalist modernitedeki hiç yani şunu söyliyim düzen bozulmaz bırakan bi alan diğildir. Ie iktidar boş bulduğu her yana yayılan kaplıyan bir alandır mesela ordudan mesela üniversitesine bu kadar alana kadar iktidar her yerdedir. Cidden öyle baktığımız vakit en basit bir basit derken konuşma anlamında söylemiyorum çok günlük bir kadın erkek ilişkisinden, günlük bir komşuluk ilişkisinden başlayıp en ucuz ilişkilere kadar devletin vatandaşıyla kurduğu ilişkisine kadar iktidar heryerdedir yani öyle sadece iktidar şeyde diğil devletle vatandaşı arasındaki bir ilişki de diğildir iktidar vatandaşla vatandaş arasındaki ilişkidedir, anneyle baba aramsındaki ilişkidedir, anneyle çocuğu arasındaki ilişkisi içindedir, eşlerin birbiri arası ilişki içindedir bu anlamıyla tabiki de o yüzden her yerden kuşatıyo o yüzden de sadece nesnellikle bırakmıyo işi aynı zamanda bir öznelik işte aa olgusunu da yapıyo, nedir sonra nesnellik insanı içe döndürten bişeydir. Bu sefer tamamen toplumu baş başa bırakıp bu sefer tamamen toplumu bırakıp herkes kendiyle baş başa kendiyle düşünen bir anlayıştır bu da en basit en tipik örneği ruhçuluktur. Bu da mesela bi çok yerde bi çok sosyalist halklarda onun sadece dinsel diğil yani işte bu Uzakdoğu inanışları vesaire inanışları mesela tarikatlarda da çok görülür mesela manastıra kapatıp mutluluğu, kurtuluşu sadece kendisiyle başlatıp kendisiyle bitiren bir süreçtir bu iç güzelliğe iç huzura kavuşma vesaire gibi bu anda (anlaşılmıyor) tabiki o da şeyi koparttığı için bu bireyle toplum arasındaki ilişkiyi koparttığı için ve bireyi devletin tek başına yalnız bıraktığı için aynı zamanda ortadaki iktidarın meşruiyetinin ve iktidarının sürdürülmesinin başka bir nedenidir yani insanlar toplumsal bi şekilde rejimi sistemi iktidar ilişkilerini değiştirmek dönüştürmek yerine kendisiyle başlayan kendisiyle biten bir yaşam kurduğu için bu öznelcilik anlayışını tabi ki aynı şekilde devlet rejimini sürdürmenin bi başka yoludur. Özgürlük ve tipik ütopyaların inşa edilmiş toplumsal yapılanmalar halinde oluşum kazanmaları günlük pratik nedenlerin paylaşımıdır. Yani bu baktığımız şu anlama gelmektedir bu saptama ikinize karşı ya da birinize diğil birden anlık bişeydir bu şeye baktığımızda, bizim zihniyet yöntem dediğimiz hani Sovyet devrim öncesi vesaire Marksist veya sosyalist bir … (anlaşılmıyor) evet devrim olcak her şey halledilir çevre sorunlarıyla kadın sorunlarıyla ulusal sorunlarla ekonomik esnek zümre ilişkileri çözülecekse, böyle bir anlayış yerine, devrimci faaliyetin devrimci zihniyet inşasının bugünden başlayıp her gün tekrar eden bir süreç olduğu söylenmektedir gerekli olan gidilen yolun bilimsel değeri özgürlük iradesinin gücüdür. … (anlaşılmıyor) özgür yaşamaya karşı bir dönemden bahsediyodur özdeyişinin fakirlere karşı rahip özgür yaşamdır. Yani bu baskıları bizim ön öne almamız ve vurgulamamız gereken en önemli nokta bizim hakikat arayışımızın en önemli amacı bilimlerdeki gibi yani en özel toplumsal anlamda söylüyorum bilimlerdeki gibi bir teknik vesaire yapmaktan ziyade işte özgür bir yaşamı inşa etmek iradesini ortaya çıkarmaktır ve budur bizim yöntemden anladığımız şey. Ve bu yani şöyle söyliyelim işte hakikat aşktır ve aşk özgür yaşamdır tezisine … (anlaşılmıyor) bilimsel yöntemlere nesnel hakikat arayışı da şu şekilde ortaya çıkar. Araştırmamıza … (anlaşılmıyor) reddederek başlayalım yani değiştirmelere bizim napalım mesela felsefede gördüğümüz o birinci iktidar anlayışı insan ve doğayı nesne ve özne olarak ayıran anlayışı reddede rek başlıyalım. Özne nesne ve ruh beden üçgenini terk ettikten sonra insanı temel almak her bakımdan daha uygun bir başlangıç olabilir. İnsan merkezli bir dünyadan bahsetmediğimiz gibi hümanist bir yaklaşımı da kabul etmiyoruz. İnsanlığa, insanlığı yoğunlaşan gerçekçilerin toplamı yine kabul et edil edilmekteyiz. Yani şu anda beş taneli temel özellik ortaya konuluyor. Maddenin yapıtaşları olarak atomlar hem sarih hem düşmüş olarak insanlık evreninde varlığa … (anlaşımıyor) görüşüne sahiptir. Neden insanlığa yolda (anlaşılmıyor) cevabı bunlar. Biyolojik dünyanın tüm bitkisel ve hayvansal yapılarının kendi nesne ağının içine dahil bir insan ve bütün canlılığı temsil eder. Toplumsal yaşamın en büyük(anlaşılmıyor) bütün biçimlerini gerçekleştirmiştir ve burada önemlisi budur çok esnek ve özgür zihniyet dünyasının içerisinde esnekleşip metafizik yaşıyabilmektedir. Bu özelliklerinden kaynaklı olarak ıı hakikat arayışımızın merkezinde insan durmaktadır. Yani bugün kültür açıdan toplumu toplumsal yaşamın en gelişmiş biçimini gerçekleştirmiştir olarak anlıyoruz. Bu insanı kendine özgü bir toplum gerçekleştirmiş tür olarak araştırma konusu yapmak anlamlı bir yöntem ve hakikat arayışı rejimi açısından önemlidir. Toplumun kendisi ve laiklik üst bir insandır yani burda insandır derken Niçe var kendi kendine dururken var mı zamanımız var mı daha

Yüklə 4,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   117   118   119   120   121   122   123   124   ...   278




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə