oynamıştır
232
. Belki de, Don’un sağ kıyısında yaşayan ve VII. yüzyılın sonunda
Orta İtil’e göç eden Bulgar boyları onlardan biraz daha erken buraya gelen ve etnik
açıdan yakın olan Türk nüfusunca çevrelenmiştir. Bu durum aynı dili yani Türkçe’yi
konuşan Türk boylarının çabuk kaynaşması sonucunu doğurmuştur
233
.
X. yüzyılın başlarında Bulgarlar tüm Orta İtil nüfusunu tabi kılmış ya da bu
nüfusla ittifaka girmiştir. Akraba Bulgarlara dayanarak bu bölgeyi kendi idaresine
tabi kılmak için Hazarların bu mücadelede Bulgarlara destek vermiş olma ihtimali
de bulunmaktadır. Nasıl gerçekleşmiş olursa olsun X. yüzyılın başında yazılı
kaynaklar Orta İtil’deki durumu tespit etmeye başlarken, Bulgarlar artık baştaki
soydur ve bölgedeki tüm nüfusun birleşme merkezidir. Hangi hükümdarın
yönetiminde bu birleşmenin gerçekleştiği net olarak bilinmemektedir ama artık
Almuş Şilki’nin babası zamanında bu tamamlanmış bir olguydu
234
.
Bulgarların öncülüğünde şekillenmekte olan devlet, İtil Nehri’nin orta akımı
kenarlarında ve onun kolları çevresinde çoktan beri yer alan birkaç halkın toplumsal
ve ekonomik olarak gelişimi sonucunda büyüyordu
235
. Bulgar Devleti’nin
şekillenmesinde en önemli etken ekonomik faktörlerdi. Bu çerçevede VIII. yüzyılın
sonundan itibaren oluşmaya başlayan İtil üzerindeki Slav-Fin ve Baltık yanı
topraklarına giden ticaret yolunun büyük önemi vardır. Ayrıca Bulgar boylarının
zenginleşmesine ve dolayısı ile devlet sisteminin oluşmasına yardımcı olan Orta
İtil’den geçen diğer bir ticaret yolu da doğudan başlayıp Hazar Denizi ve İtil
üzerinden Bulgar’a ulaşan yoldu. Bu yol VIII. yüzyıldan itibaren canlanmaya
başlamıştı. Bu hareketlilik neticesinde daha kuzeyde Baltık-İtil yolu da şekillenmeye
başlamıştır ki, bunda ana rolü kurulmakta olan İtil Bulgar Devleti oynuyordu
236
.
Bu ticari yollar sayesinde İtil Bulgarları çok kısa bir süre içerisinde oldukça
farklı bölgelerin arasındaki ticaretin arabulucusu konumuna gelmişlerdir. Bu durum
232
İzmaylov, Obrazovanie Bulgarskogo Gosudarstva, s.125.
233
V. F. Gening, Nekotorıe Voprosı Periodizatsii Etniçeskoy İstorii Drevnih Bolgar: Rannie
Bolgarı v Vostoçnoy Evrope, Kazan, 1989, s.13; Karimullin, Tatarı Etnos i Etnonim, s.29-30.
234
İzmaylov, a. y.
235
B. D. Grekov, İzbrannıe Trudı, T. II, Moskova: İzd. AN SSSR, s.519.
236
A. H. Halikov, “Voljskaya Bulgariya i Rus (Etapı Politiçeskih i Kulturno-Ekonomiçeskih Svyazey
v X-XIII vv.)”, Bulgariya i Rus (K 1000-Letniyu Russko-Bulgarskogo Dogovora), Otv. Red. A.
H. Halikov, Kazan, İzd. KFAN SSSR, 1986, s.6-7.
65
hiç kuşkusuz Bulgar yönetici tabakasının oluşmasını ve devletin ihracatında önemli
bir yer işgal eden çok sayıda ekonomik iş dallarının gelişmesini etkilemiştir
237
.
Bulgarlar, akraba grubu ya da hâkim boy konumundaydılar ve toplumun
askeri-idari elitini oluşturuyorlardı. Bulgar el’ine dâhil olma anı itibariyle diğer
etnik boy gruplarının temsilcileri bağımlı nüfus pozisyonundaydı. Hatta önceki boy
aristokrasisi de seviye olarak Bulgar soylularının aşağısında bulunuyor ve görünüşe
göre ancak Bulgarlarla akrabalık bağı ile elite girebiliyorlardı
238
. Tam da bu an
itibariyle Bulgar boyuna ait olmak daha yüksek bir sosyal statü anlamına gelmeye
başlıyordu.
Küçük ayrıcalıkları bulunan akraba grupların oluşturduğu ve hür toplum
kitlelerinden ayrılan askeri-boy zadegânı, etraflarında kendi boy mensuplarından
çok cesur ve sadık askeri kuvvetlerini bulmaları sonucunda güçlenmişlerdir. Bu
askeri güçlere dayanılarak komşu topraklara yapılan sık askeri seferlerin amacı
zenginleşmekti. Fakat bu seferlerin sonucunda başlayan nüfusu düzenli
zorunluluklar ve vergilendirme uygulamalarıyla devlet hâkimiyeti oluşturulmaya
başlanmıştır
239
. Böylece nüfusun farklı gruplarının sosyal statüleri hukuksal bir
boyut kazanmıştır.
X. yüzyılın başında Bulgar Devleti yoğun büyüme döneminden geçer;
ekonomik ve askeri-siyasi gücünü pekiştirir. Dış etkenler de buna yardımcı
olmuştur. Büyük ölçekli uluslar arası ticarete dâhil olma soyluların zenginleşmesi
için güçlü bir kaynak konumunda olup devamında boydan ayrılmasına şartlar
oluşturuyordu. Bu durum ticarette değerlendirilmeleri için yerel mal ihtiyacında
vergilerin rolünü güçlendirmişti. Fazla ürünün alınması iç tüketimin de gerekenden
çok daha fazla miktarda olmasını gerektiriyordu. Alınan vergi hacminin artışı
bölgedeki sosyo-ekonomik yapıların karmaşıklaşmasına ve de merkezi iktidarın
güçlenmesine neden olmuştur
240
. İtil Bulgar Devleti’nde merkezi otoritenin
sağlanması ticari çıkarlarla da bağlantılıydı. Ticaretin gelişmesi yalnızca devlet
237
R. M. Valeev, Torgovıe Sıvyazi Voljskoy Bulgari i Rusi v Domongolskiy Period, Voljskaya_Bulgariya_i_Rus_(K_1000-Letniyu_Russko-Bulgarskogo_Dogovora)'>Voljskaya
Bulgariya i Rus (K 1000-Letniyu Russko-Bulgarskogo Dogovora), Otv. Red. A. H. Halikov,
Kazan, İzd. KFAN SSSR, 1986. s.22-23.
238
İzmaylov, a. y.
239
Huzin, Voljskaya Bulgariya v Domongolskoe Vremya, s.40.
240
İzmaylov, Obrazovanie Bulgarskogo Gosudarstva, s.126.
66
ilgilenmiyordu. Bulgar ve yeni gelen tüccarlar da devletin merkezileşmesini
istiyorlardı. Böylece ticaretin, ticari yolların ve mal-para değişimi münasebetlerinin
gelişmesinin güvenliği garanti altına alınabilirdi
241
.
Sonuç olarak Bulgar Devleti’nin kuruluşundaki ekonomik unsur Büyük İtil
Yolu’nun işlevsel olması ve Harezm’e giden kervan yolu olmuştur. Bunun
neticesinde Bulgar boy aristokrasisi kısa sürede zenginleşmiş ve de Don çevresi,
Azak yanı ve Kuzey Kafkasya bölgelerinden akraba Türk nüfusu kitlesel olarak
buraya akmıştır. Bu iktisadi kalkınma şartlarında Bulgar Devleti’nin kurulması
gerçekleşirmiş, yönetim yapısı ve askeri idari soylular katmanı şekillenmiştir.
Tam da devletin kuruluş sürecinin işlediği X. yüzyıl başlarında İtil Bulgarları
yazılı kaynaklarda yer tutmaya başlamıştır. Eserini 903-913 yıllarında yazdığı
tahmin edilen ünlü coğrafyacı İbn-i Rüsteh onlardan şöyle bahsediyordu:
“Bulgar toprakları Burtasların topraklarıyla yan yanadır. Bulgarlar Hazar Denizi’ne
dökülen ve İtil olarak adlandırılan nehrin kenarında yaşamaktadırlar. Hükümdarlarının adı
Almuş olup bu zat İslama nispet edilir”
242
.
İtil Bulgar Devleti’nin kurucusu olarak Almuş Bin Şılki’yi göstermek
mümkündür. Zira ekonomi iktidarının ve askeri gücünün artması ile birlikte Hazar
Kağanlığı’nın gücünün azalması, kendisi onlara vergi ödeyip çocuklarını rehin
vermekle mükellef olan İlteber Almuş’un Hazar Kağanlığı’ndan bağımsızlığını
kazanma isteğini arttırmıştır. Henüz İbn-i Fadlan Bulgar ülkesine gelmeden önce
kendi adına hutbe okutması onun Müslüman bir Bulgar Devleti oluşumuna
giriştiğini açıkça göstermektedir
243
. Onun bağımsız bir devlet oluşumu içerisine
girdiğinin bir diğer delili ise kendi adına para bastırmış olmasıdır
244
. Araştırmacılar
tarafından 902-908 yıllarında bastırıldığı tahmin edilen bu paranın üzerinde Küfi
yazıyla Halife el-Muktafi (H. 289-295, M. 902-908), Samani Emiri İsmail Bin
241
R. M. Valeyev, Voljskaya Bulgariya: Torgovlya i Denejno-Vesovıe Sistemı IX –Naçala XIII
Vekov, Kazan, İzd. Fest, 1995, s.31.
242
Müslüman Coğrafyacıların Gözüyle Ortaçağ’da Türkler, s.293.
243
İbn Fazlan, Seyahatnâme, s.50.
244
Üzerinde Bulgar İlteberi Almuş’un Müslüman olduktan sonra aldığı Cafer Bin Abdullah adı yazan
bu para 1956 yılında Velikiy Novgorod’da yapılan kazılarda II. Nerevsk gömütü içerisinde bir adet
olarak bulunmuştur, S. A. Yanin, “Novıe Dannıe O Monetnom Çekane Voljskoy Bolgarii X v.”,
Trudı Kuybışevskoy Arkeologiçeskoy Ekspeditsii, T.IV, Materialı i İssledovaniya Po Arheologii
SSSR No:80, Otv. Red. A. P. Smirnov, Moskova, İzd. AN SSSR, 1962, s.181.
67
Dostları ilə paylaş: |