305
kitapları okunuyor ve hıristiyan düşmanı yetiştiriliyor. Aynı zamanda her türlü
gizli propaganda da yeni
taraftar arasında etkisini gösteriyor. Burada tereddüde gerek yoktur; bu okullar kesinlikle hıristiyan
düşmanı yetiştiriyor. Yine açıkça bu okulların gayrı resmî olduğu ve hıristiyanlıktan islama dönenlerin
yoğun olduğu bölgelerde açılmaktadır. Bu okulları araştırmak çok zordur, zira hiçbir müslüman
tanımadığı kişilere okulla ilgili bilgi vermez. Aksine yabancı birini görünce öğretmeni uyarır, özellikle
devlet görevlisi görünce dikkatli davranır. Yabancı bir insan o okullarda duvardan ve yaşlı bir
öğretmenden başka hiçbir şey göremez. Ya da öğretmen misafirin karşısına öğretmen kimliğiyle değil,
burada tesadüfen bulunan biri gibi çıkar. Bu okulların bir diğer zararlı yönü, sadece müslümanların
çocukları değil müslüman olmayanların çocuklarının da okumasıdır. Bu çocuklar nasıl buradan
Ortodoks
hıristiyan olarak çıkacak? Bu azmış gibi okullarda sadece o köyün çocukları bulunmuyor, çevre köyün
çocukları, hıristiyanlıktan islama geçenlerin çocukları da okuyor. Hatta civar Kreşen köyü çocukları da
okuyor. Okulları olmadığı için fanatiklerin yanına gönderiyorlar. Ben Kutsal Guriy Kardeşliğinde görevli
biri olarak bir rapor halinde bu durumu merkeze bildirmiştim. Bu durum şimdi de aynen devam etmekte
hatta dinî özgürlük genelgesiyle de artmaktadır. Eski tip okulların yerine şimdi Tatarlar yeni metotlu
okullar açmaya başladılar. Yeni metotlu okullar diye adlandırılan bu okulların programında Rus eğitim
sistemi yanında müslüman Tatar sistemi de verilmektedir. müslüman Tatar ruhu verilirken gayrı Ruslara
islami duygular işlenmekte; bu düşünce de dinde birlik gibi bir ideayla savunulmaktadır. Bununla da
yetinmeyip siyasal birlikteliğin temelleri atılmaktadır. Hangi tip olursa olsun müslüman eğitim kurumları
Ruslar için zararlıdır.”
1086
Yine rapor, islamın kuvvetlenmesinden okulların yanında mescitleri de
sorumlu tutmaktadır. Ayrıca mescitlerin görevlileri olan molla
ve öğretmenlerin
toplumsal statülerinin islama güç kattığını birlikteliği kuvvetlendirdiğini iddia etmekte
ve müslümanların inatla yayılmasında etkili olduğunu söylemektedir.
1087
Rusya’daki
1086
Maşanov, a. g. r., s. 267-268.
1087
“Tatarlar görüldüğü üzere mescit yapmaya çok meraklılar. Hz. Muhammet onlara yaptıkları mescitler karşılığında
büyük ödül vaat etmiştir. Mescitler müslümanların sayıca az oldukları yerlerde de yapılmıştır, bu kanuna aykırıdır.
Yine de Tatarlar bu alanda sınırsız özgürlüğe kavuşmak için çabalıyorlar ancak zaten bu özgürlüğe sahipler hatta
Ortodokslardan daha özgürler. Kilise yapmak için devlet çok zor şartlar ileri sürmektedir. Önce planı tasdik ettirmek
sonra yeparhiya reisi ile Kutsal Sinod’un olur raporu, ibâdet yeri için toprak,
rahip için ev, kilise çalışanları, kilisenin
ısınması, bekçisi ve küçük birçok mesele zorluk olarak çıkmaktadır. Mescit yapan Tatarlar bu meselelerle
karşılaşmıyor; izin zor değil, plan özel bir ciddiyetten uzak, mescidin alanı büyük tutuluyor, molla için toprak
gerekmiyor, ev lazım değil, diğer masraflara gerek yok. Mescidin yapılması için nüfus
kilise için gerekli olandan
farklı; minimum 250 kişi bu da çevre köylerdeki isimleri sahte olarak yazıyorlar böylece rakam işi hallediliyor. Bunu
da yapamazlarsa genel kanunları kullanarak, izin almada başarılı oluyorlar. Tatarlar mescitleri sadece müslüman
köylerinde açmıyorlar; Ruslarla beraber yaşadıkları, dönenlerin ve karışık ahalili köylerde de açıyorlar. Köyün
Ortodoksları kiliseden 10 verst veya daha uzakta yaşarken müslümanlar cami molla ve okuluyla beraberler.
hıristiyanlar kilise ve rahiplerin uzağında zayıflamakta, müslümanlar mollalarıyla kuvvetlenmekteler. Birinciler
zayıflarken ikinciler güçlenmekte nihayet birinciler ikincilere karışmakta yani müslümanlaşmaktalar. Nerede mescit
varsa duaları yöneten bir molla var, artık resmîyette geçerlilik de kazanmışlardır. Mescitte molla duadan başka
müslümanın bütün sosyal hayatının içinde önemli rol oynar. Yeni doğanlara isim koyar, hastaya Kur’an okur,
cenazede dua okur, nikâh ve diğer işleri yapar. Mollaların bu dinî fonksiyonuna binaen Rus makamları dinî idarede
resmîyet vermiştir. Bu tamamen yanlıştır zira islamda dinî
teşkilat yoktur, nasihat verecek özel bir şahıs yoktur,
mucize gösterecek insanlar da yoktur. Çünkü müslümanlarda aydınlanma, mucize, yok; herhangi bir müslüman dua
okuyabilir. Mollaları özel statüye Rus kanunları yükseltmiştir, bu da Rusların aleyhine olmuştur. Ayrıca bu tabaka
306
müslümanların birliğinde bir diğer faktör olarak îşanları
1088
sorumlu tutmakta, Doğu
Rusya’da birçok dervişin bulunduğunu, Kırgız ve Merkezî Asya’da daha da yoğun
olduğunu bildirerek işanın etkisini şöyle vurgulamaktadır;
“Önce İşan, Kırgızların saygısını kazanır, ona sadakatle bağlanırlar, beden ve ruhlarını ona
teslim ettiklerini ilan ederler, sonra Kırgızlar arasında dinî kerametlerini göstermeye başlar, hastaları
iyileştirir, kötü ruhları kovar, ruhun kurtuluşu için nasihatler verir. Kırgızlara başlarına çalma sarmayı
(sarık) öğretir, mescitler yaptırır ve buralara mollalar gönderirler. Aynı zamanda onları fanatikleştirip,
devlete karşı ayaklanmaya ikna ediyorlar. 1868 yılında, işanlar Kırgızlara devletin gönderdiği görevlileri
tanımamalarını öğütlemişlerdi, muhtar ve bölge idaresini. Orenburg Kırgız göçebeleri idaresi hakkında
yayınlanan yeni kanunu ret etmelerinin nedeni de işanlardı. Hivinski bölgesinde işanlar anlamsız “hoca”
ismiyle faaliyet gösteriyorlar. İhtimal ki, bunlar yerli Karakalpak ve Özbektir,
Buhara medreselerinde
eğitim almışlardır. Eğitimlerini tamamlayınca göçebeleri toplamak için çöllere çıkıyorlar. Siyah kalpağın
üzerine beyaz bez saran bu dervişler, Kırgız ve Türkmen göçebeler arasına giriyor, ta ki Kızılkum çölüne
Mankışlak, Emba, Kazalinski eyaletlerine ulaşıyorlar. Zengin veya değil bu ağıllarda 2 veya 3 hafta
kalarak onlara islamı öğretiyor, sadece islamın adını duyan göçebelere ayinler yapıyor, başka dinden
olanlardan uzak durmalarını öğütlüyor ve nihayette kendilerine sonsuz bir saygı duyan kitle meydana
getiriyorlar. İşte bu işanlar çöllerimizde kanunsuzluğa sebep olmuştur. İşanlar Kırgızların fanatikleşmesi
için de özel faaliyet gösteriyor. Kırgızlar daha düne kadar çölün saf insanlarıydı ve islam hakkında hiçbir
şey bilmiyorlardı ve bu dinîn hiçbir gereğini yerine getirmiyorlardı. Bu fanatiklerin sayesinde, hevesli
müslüman olmuşlar ve gittikçe Ruslardan uzaklaşmışlardır.
1089
Maşanov, Tatarlar arasında da îşanların faaliyet gösterdiğini, bu bölgedeki işan
sayısının da az olmadığını ifade etmekte, özellikle KaraTatarların
üstünde etkiye sahip
daha fanatik ve Rus olan her şeye düşmandır. Molla üslümanların dinî otoritesi olmasa da üslümanlar için çok önemli
bir unsurdur. Ona Tatar bir din otoritesi olarak her işinde müracaat eder. Molla kişilerin sosyal hayatında islamî
kurallara göre rol alıyor, buna karşı gelenler baskı altına alınıyor, bazen de çok ciddi baskı yolları kullanılıyor.
Herkesin önünde tekfir ediliyor, dövülüyor, sokakta Tatarı sarhoş görürlerse, hiç acımıyorlar. Bu nedenle Tatarlar
mollalarına sadece saygı göstermiyor aynı zamanda korkuyorlar da. Mollalarda gördükleri saygıyı kaybedecek, onları
zor durumda bırakılabilecek duruma getirmiyor. Dış görünüşlerine bile dikkat ediyorlar. Molla insanların karşına
temiz ve ciddi çıkıyor, önemli ve meziyetlerinin olduğunu bilerek, yürüyüşü konuşması davranışı her şeyiyle ciddî
duruyor. Halkın arasında bulunuyor ve ihtiyaçlarını biliyor, sevdiklerini, ihtiyaçlarını nefretlerini maksatlarını sosyal
ve dinî düşüncelerini iyi biliyor. Onların hayatı için yaşıyor onların ilgilendiği her şeyi kalbinde taşıyor, insanlarla iç
içe ve dinî meraklarını idare ediyor. Köylüler onu kendileri gibi biliyor. Onlara göre o daha eğitimli ve daha
anlayışlıdır. Maaş almadığı için kazancını köylüler veriyor, dinî durumları onunu maaşını belirliyor, bu arada molla
onları dinî yaşantı için özendiriyor. Köylüler ne kadar dindar olursa o kadar eli açık oluyor, mollaya daha çok yardım
ediyor. Bu nedenle Tatarların fanatik olması molaların işine geliyor. Tatarlar mollaların
sözlerini kanun gibi görür, bu
da onların örfüne uygundur. Köylülere göre dinî en iyi bilen molladır. Ancak mollalar dinlerini derinliğine bilmez.
Buna rağmen sözünü herkes dinler hatta öyle durumlar vardır ki, mollanın bir sözü ile halk ayaklanmış ve bu
ayaklanma geniş bir alana yayılmıştır. Köylerde bulunan mescitlerin okullarında da molla öğretmen olarak görev
yapmaktadır. Bu da Tatarların daha küçük yaşlarda mollanın etkisiyle hayata başladığını gösterir, molla onu fanatik
olarak büyütür; kadınlar için eğitim faaliyetini ve aynı misyonu mollanın karısı yerine getirir, yani kadınları etki
altına alan da odur. Sonuçta okul ve mescitte molla ve karısı Tatarların fanatikleşmesini böylece islamın gayrı Ruslar
arasında yayılmasının en önemli faktörleri oluyor. (s. 269–270–271)
1088
İşan; bizdeki derviş anlamına gelmektedir.