311
müslüman milletvekilleri de bu isteklere katılmış, müslümanların diğer unsurların tüm
hak ve hukukuna sahip olmalarını istemişlerdir. Onlar
müslümanlara koyulmuş bütün
yasakların kaldırılmasını talep etmişlerdir.
1101
Bu dilekçelerden başka özel müslüman
cemiyetlerinden gelen dilekçeler de kanıt olarak raporda yer almıştır.
1102
Rapor müslümanların amaçlarına ulaşmak için siyasal ve dinî birçok kurultay
yaptığını bu kurultaylarda hukuki durumlarını tartıştıklarını ve siyasal haklar elde etmek
için taslaklar hazırladıklarını belirtmektedir. Bu durum şöyle özetlenmektedir:
“Bütün kurultayların kararları aynı ruhtaydı. islamı geliştirmek, Rusya’da tek bir kurumda
toplanmak devlet içinde devlet olmak. Bu kurultaylardan en büyüklerden biri Nijniynovgorod’da
olmuştur. Buraya müslümanların yaşadığı her bölgeden temsilciler gelmiş,
yoğun olarak da Tatar
intelijensiyası katılmıştır. Tatar gazete redaktörleri, yazarları ve diğerleri… Kurultayın esas konusu islam
düşüncesi ve diğer dinlerle mücadeleydi. Bu mücadele benimsenmiş ve başarı yolu da mümkün
görülmüştür. Mescit, molla medrese, vakıflar devletin güdümünden çıkarılmalı,
geniş ve büyük haklar
verilmelidir. Bu kurultaylarda alınan kararların biri de Rusya’da reis’ul-ulema kurumunun teşekkülüydü.
Bu terim hıristiyan terminelojisinde Rusya’daki bütün müslümanların patriyarhı (başkanı) demektir.
Onun bütün bakanlar gibi imparatora rapor verme yetkisi var. Reis’ul-ulemaya dört şeyh’ul-islam
yardımcı tayin ediliyordu. Bu yardımcılara her yıl yerli mollalar ile toplantı yapma izni veriliyordu.
1101
“Şehirdeki cemiyetlerin idaresinin kendilerine verilmesini, yüksek tabakada olan hanlar, beyler, seyyidler ve
diyanetin üyelerinden doğanlara eğitim sistemi ve devlet dairelerinde hıristiyanlarda olduğu gibi çalışma izni verilsin.
müslüman cemiyetlere dindarlar seçilsin, köylere molla atamalarında, şehir ve bölgelere kadı atamalarında valilik
meclisi seçimleri Zakafkasya Müftüsü ve şeyh’ül islam yetkisinde olsun. Onlar da bölgedeki halk tarafından
seçilmiş
diyanet ve vatandaş milletvekilleri tarafından seçilsin. Eğitim alan tüm müslümanlara dinleri ana dili dersleri esaslı
bir şekilde verilsin ve bu dersler için diyanet öğretmen tayin etsin, tayin edilen öğretmene de diğerleri gibi haklar
tanınsın. müslümanlara okul ve cemiyet açılmasına izin verilsin, bu okullarda tüm etnik gruplardan öğrencilerin
okumasına
izin verilsin, müslümanlara öğretmen olabilmek için gerekli ilk orta ve yüksek öğrenim hakkı tanınsın,
müslümanlara ibâdet yeri yapmak için koyulmuş bütün yasaklar kaldırılsın. Vakıfların gelirleri ve onlara yapılan
bağışlar, hayır için mescitlere ve ihtiyaç sahiplerine verilsin.” (s. 285–286)
1102
Orenburg müftülüğünden gönderilen dilekçe şöyledir. “Bir müslüman Rus okullarında eğitim almış, ancak
müslüman olması nedeniyle bütün hakları elinden alınmıştır. Hıristiyanlara ders vermesi yasaklanmıştır ve
yasaklanma sebebi kendisine tebliğ edilmemiştir. Yine yüksek okullarda okuyan müslüman öğrencilerin yardım alma
hakkı yok,böylece müslümanların yüksek öğrenim hakkı engellenmektedir. Askerî hizmetteki müslümanlara dinî ve
örfî âdetlerini uygulamaya izin verilmemektedir, askerî birliklere molla gönderilmesi yasaklanmıştır.” Bu yasakların
ve isteklerin müslümanlara göre yeniden gözden geçirilmesi istenmektedir. Ayrıca mescitlerin yapımı için birtakım
ayrıcalıklar için de istekte bulunulmuştur. Bu dilekçeler gibi yaklaşık 500 adet dilekçe verilmiştir. Aynı tarzda
dilekçelerin Türkistan, Zakaspiya ve Zakafkasya bölgeslerinde de binlerce verildiği bilinmektedir. Bütün dilekçelerde
islamı kuvvetlendirme amacı var ve hatta bunun için uygun ortam ve şartı oluşturma isteği vardır. Özel toplantıda bu
dilekçeler tetkik edilip şu karar alınmıştır: “Bu dilekçelerde bulunan istekler Rusya müslümanlarının istekleri değil,
birkaç arabozucunun işidir. Buna kanıt: a. Birçok dilekçe özellikle de Orenburg müftülüğünden gelenler Remington
makinesinde yazılmış, ancak köyler ve kasabalar bu makinenin varlığından bile haberdar değildir. Ayrıca yazılan
kâğıtlar muntazam ve ölçütleri aynı ve formata uygundur. Önceden yazılmış sadece imzaya hazır dağıtılmıştır; b.
dilekçelerin hepsi birbirinin tekrarı, bölümler tekrar, yazı yanlışları bile aynı, manasız
bir rica bütün dilekçelerde
aynen tekrarlanıyor; mesela Rus okullarında “Ruslaştırma olmasın” dileği bütün köy dilekçelerinde
tekrarlanmaktadır. Fakat onların Rus alfabesinden haberleri bile yok. Dilekçelerin büyük bir kısmı anlamı
bilinmeden imzalanmış ve mühürlenmiştir. c. Dilekçelerin önemli bir kısmı ayrı ayrı cemiyetlerin vekilleri tarafından
yazılmış, ancak vekâletlerine dair bir kanıtları yok. d. Halkın isteklerine belli bir disiplin ve yaklaşımla yazılan
dilekçelerin tümü aynı karakteri taşımaktadır. Bunu şöyle ifadelendirebiliriz: “ her şey ve her şey dinî idare için ve
her şey aynı, bu da islam diyanetinden başkası değil.”( s. 286–87)
312
Reis’ul ulema Rusya’daki bütün müslümanların başıdır. Burada Tatarların Rus devleti içinde ayrı bir
devlet olma istekleri açıkça görülür. Aynı karakterde fakat daha kuvvetli siyasi yönü olan bir kurultay St.
Petesburg’da yapılmıştır. St. Petesburg’da olduğu gibi Nijniynovgorod’da da baş aktör Tatar
İbragimov’du. O, her yerde Rusya’daki müslümanların birleşme isteğini açık şekilde ifade ediyor,
özellikle
Ülfet gazetesinde... Tabii ki, İbragimov’un bütün müslümanların
birleşmesi fikri, Rus ahlaki,
vatandaşlık prensipleri içinde bir birleşme değildir. Bu birleşme tamamıyla başka bir birleşmedir.
Panislamizmin başarılı olması ümidiyle doludur ve bütün dindaşları aynı bayrak altında toplanmaya
çalışmaktadır. Ufa’da müslüman toplumun dinî temsilcisi olan müftü ile mollaların kurultayı yapılmıştır.
Toplantının en önemli konusu okul ve mescitlerdi, tabii ki, devlet kontrolüne karşı büyük itirazlarla ve
bölgeye devletin karışmaması isteği ile hatta dindar olmayanlar bile bu fikre sahipti.”
Bu konuya devamla rapor, 1906 yılı Ocak ayında Tobolski’de müslümanların
bir kurultay daha yaptığını, aynı isteklerin bu kurultayda da tekrarlandığını, diğer
kurultaylara ek olarak burada müslüman köylerin Rus vilayetlerden ayrılması fikrinin
de kabul gördüğünü yazmaktadır. Bu karar birleşmeyi önlemek amacıyla alınmış çok
açık bir karardı ve müslüman köylerin Rus şehirleriyle birleşmesini önlemek amacıyla
alınmıştı. Karara gerekçe olarak
müslüman ahalinin istekleri, ihtiyaçları hayat ve ahlakî
tarzlarının Ruslardan farklı olması gösteriliyordu. Bu nedenle müslüman köylerin bağlı
bulunduğu bir vilayetin kurulmasının gerekli olduğu savunuluyordu. Bu küçük
kurultaylar; raporun ifadesiyle en ücra Tatar köylerinde bile yapılmaktadır.
1103
Rapor, Devlet Duması kurulduktan sonra, müslümanlara ait bir müslüman
partisinin kurulduğunu, partinin müslümanlara özgü problemleri yanında genel
politikaya ait bir programı olduğunu haber vermektedir. Ancak yeterli bir
organizasyonu sağlayamadığını da belirtmektedir.
1104
1103
Mesela; 1906 yılının Ocak ayında müslümanların Tetuşi kazası, Taney-Tureyeva köyünde; “miting” yapılmıştır.
Toplantıya 400’ü aşkın insan gelmiştir. Sıcak tartışmalar yapılmış ve birçok kişi konuşma yapmıştır. Konuşmaların
umum mevzuu, siyasal ve liberal politikalar içeriyor ve islamî fikir düşüncesine paraleldi.( s. 289)
1104
müslümanların Duma’daki temsilcileri şu programı teklif etmiştir: 1. Dinî otonom
bölgesinin tamamen özgür
olmalıdır. 2. Okulların başlangıç sınıflarında Tatarca eğitim verilmelidir, Rusça sadece ders olarak okutulmalıdır. 3.
Tatarların yaşadığı bölgelerdeki hâkimler Tatar olmaldır. 4. Başkırt halkının toprak ihtiyacına çözüm ve verilecek
toprağın tarihî kullanım alanlarına uygun olması gözetilmelidir… Devlet Dumasındaki bu partiye Rusya’nın çeşitli
bölgelerinden mektuplar geliyor, özellikle müftü ve mollalar partinin kendi istekleri doğrultusunda çalışması için
çabalıyorlar, bazen de halkı zor durumda bırakma pahasına... bu durumu, Duma üyesi Mahmudov’a müftü ve
mollaların yazdıkları dilekçelerde görebiliriz. Bu dilekçelerde “nikâh” parasının artırılması rica ediliyor. Bu para dinî
idare toplantısında molla ve müftülerin ihtiyaçları için tayin edilmişti. (s. 290)