317
Misyonerlik bölümünün masaya yatırdığı islamın yayılması ve
müslüman
Tatarların buna etkisi meselesi, dünyadaki hıristiyan-müslüman mücadelesiyle de
bağdaştırılmaya çalışılmıştır. Hindistan’da İngilizlerin hâkimiyeti altında yaşayan
müslümanlar, son yıllarda birleştiği, böylece İngiliz hâkimiyetini tehlikeye düşürdüğü,
Türkler Ermenilerle yaptığı mücadele ve Hintli müslümanların
Türkleri desteklemesi de
tartışılmıştır. Türklerin ilan ettiği kutsal savaşların daima müslümanlar arasında
heyecana neden olduğu dile getirilmiştir. Ancak Türklerin Ruslara açtığı savaşlarda bu
durumun görülmediğini de söylemekten geri durmamışlardır. Fakat gelecekte bu
tehlikeye dikkat çekmişlerdir.
1114
Rapor, Kafkasya’daki Ermeni-Türk mücadelesine de yer vermiş, bu bölgedeki
Ermeni isyanlarını doğal bir hak gibi göstererek, suçu müslüman Tatarların üzerine
atmıştır. Ancak bölgedeki müslümanların yapılan hıristiyanlaştırma
faaliyetine tepki
olarak ayaklandığını, bu saldırıların tamamıyla halkın kendi çabasıyla
hıristiyanlaştırılma korkusuyla yaptığını dile getirmiştir. Ermeni çetelerinin
müslümanları öldürmesine değinmemiştir.
1115
Yine rapor dünyadaki müslümanların beraber hareket etme nedenlerinden biri
olarak yapılan hac ibadetini göstermektedir. Her hacının kendinî kutsal olarak
gördüğünü ve dönüşte panislamist olarak döndüğünü iddia etmiştir. Ayrıca vatanlarına
dönen hacıların büyük bir saygı gördüğü de belirtilmiştir. Rusya’dan her yıl Kafkas,
İdil-Ural, Kırım, Buhara ve diğer müslüman bölgelerden yaklaşık 25 bin kişinin hacca
gittiği bilgisi de bu raporda yer almıştır.
1116
6.3.2. İslam Propagandasında Basın, Sivil Kuruluşlar ve Türkiye
Rapor basınında islamı yayma hususunda gayretlerinden bahsetmektedir ve
şunları içermektedir. “Rusya’da dinî özgürlüğün ilanıyla Tatar gazeteleri gayrı Ruslar
arasında islamın gelişmesini
dikkatle izlemişler, islam konulu haberler yaparak ve
pasaportu yoksa Kaziyevler’den Tatar oğlu olarak pasaport alıp gelsin. Allah büyüktür. Böyle bir insan kâfirlerin
zulmüne gelemez. O Ruslardan korkmasın, gazilerden ve Tatar çocuğu olduğuna dair kâğıdı olursa ona bir şey
olmaz. Veya kendinî Taşkentli diye tanıtsın. Böyle bir kişinin Petrapavlosk’da olması önemlidir, zira onsuz irşad
karanlık gibidir.” (s. 298-99)
1114
Maşanov, a. g. r., s. 302.
1115
Maşanov, a. g. r., s. 303.
1116
Maşanov, a. g. r., s. 303.
318
sayılarını da olduğundan fazla göstererek islamın üstünlüğünü kanıtlamaya
çalışmışlardır. islam hakkında geniş malumatlar veren bu gazeteler, ayrıca islamın daha
da ilerlemesi için nerede neler yapılması gerektiğini de yazıyorlar. Nerede başarılı
olunabilir! nerede olunamaz!, müslümanların çoğunluk
olduğu yerleri göstererek
merkezî çalışma yerlerini tespit etmişler. Tatarlar yüksek bir bilinçle, kanunlara uygun
da olsa kendilerine karşı yapılan her türlü harekete müslümanların gözünde aşağılanmış
olarak görüyor, hemen gazetelerde şikâyet vari yazılar yayınlıyor, güya kendileri baskı
altında ve haksızlık yapılıyor diye savunma yapıyorlar. Bu fikirlere daha çok okumuş
Tatarlar sahiptir.” Eski kafalı Tatarların ise Rus kültürü ve Rus yakınlaşmasını takip
ettikleri ve buna karşı reaksiyon gösterdiği belirtilmektedir.
1117
Ayrıca rapor, müslüman cemiyetlerinden mollaların Rusça bilmesi
zorunluluğunu kaldırmak için verilen dilekçelerden de bahsetmektedir. Rapora göre;
Kazan ve diğer şehir cemiyetleri şu isteği iletmişlerdir.
“Öyle insanlarımız var ki,
dindarlıkta ve dinî bilgide yetişmiştir, mollalığa en layığı onlardır. Fakat yaşlı oldukları
için Rusça ve onun gramerini öğrenemezler. Bu eksiklik, dinî anlamda önemsizken
molla olmalarına etkendir. Rusça bilen genç mollalardan bu kişiler daha bilgililer.”
1117
“Bundan üç yıl önce Kazan Aytuganov medresesi şakirtleri arasında bir olay olmuştur. Bu medrese ders ve bina
durumuna göre en iyi medreselerinden biri sayılır. Fanatik müslümanlar, bu medresenin liberal şakirtlerini mescitte
toplantıya davet etmişler. Toplantıda Rus kıyafeti giyen, Rusça konuşup yayın takip eden üç öğrencinin atılması
konuşulacaktır. Bu toplantının nedeni öğrencilerin kulağına gidince toptan katılmama kararı almışlar.
Bir süre sonra
Aytugan medresesine kimliği belirsiz bir sürü (tahminen 50) müslüman girip Ruslara yakın davranmaları sebebiyle
öğrencilere bağırmaya başlamışlar. Özellikle mollalar hayatın getirdiği hıristiyanlıktan alınan her türlü yeniliğe karşı
geliyor, Tatarlar tarafından da destekleniyor. Eski âdetlerin dışında yapılan işlere ayaklanıp ölümlere sebep oluyorlar.
Mesela; Eski İbraykin köyünde, iki molla kendilerine karşı gelen Tatar Husnitdinov’u öldürmüşler. Özellikle fanatik
Tatarlar Rus âdetlerine yakın olan her şeyi hıristiyanlıkla alakalı şeyleri yok etmeye çalışıyorlar. Ahmerov okumuş
bir Tatar, Tatarların âdetlerini araştırmış, sabantoyunu yazmıştır. Sabantoy onlara putperest dönemden kalmış, onun
ifadesiyle; eski Tatarların âdetlerini yok etmek değil, bilakis korumak gerekir;
“kendi âdetlerini unutan halk zamanla
milli benliğini de yitiriyor, diğer halklara karışıp yok oluyor. Tatarlar geleneklerini korumaz ise başlarına her şey
gelebilir. Sabantuy bayramı gibi bayramları unutmamak gerekir.” Aynı Ahmerov Rus bayramlarına kuvvetle karşı
çıkıyor. Mesela Sviyajski eyaleti Utyak köyleri Kutsal Ana gününü kutluyorlar. Indırçak köyünde müslümanlar
Petrovka bayramını kutluyorlar. Teteuşinsk eyaletinde 20-30 köy Pakrov bayramını kutluyor. Alabuga kazası Biktav
köyü müslümanları yıl başında birbirlerine misafir gidiyorlar. Bu bayramlarda büyük pazarlar kuruluyor, pazarlarda
Ruslar ve Tatarlar birlikte oluyorlar ve Rus âdetlerini de müslümanlar burada öğreniyor. Adi ruhlu Tatar Ahmirov’un
bu zararsız yakınlaşma dahi hoşuna gitmiyor. Aslında müslümanların bu yakınlaşması sadece alkışlanır. O, bu
durumda Tatarların eski âdetlerinden uzaklaştığını görüyor ve inatla müslümanların Rus bayramlarını kutlamasına
karşı geliyor. Ahmerov’un davranışından sadece molla ve eski fanatik Tatarlar değil okumuş Tatarlar da etkileniyor
ve Ruslardan uzak durulmasına neden oluyor, onların birliğinde Rus olan hiçbir şey bulunmuyor. Okumuş
Tatarlardan bazıları Rus ve Arap kültürünün bazı ögelerini Tatarlar arasına sokmaya hazırlar, ancak şartları
yeniliklerin islama uygunluğudur. Tercüman’da Ahmet Beg Agayev’in şu sözleri yayınlanmıştır:
“Avrupa hayatının
bütün yenilikleri müslümanların hayatına girebilir, ancak bir şartla onlar islamlaşırsa..“ Tercüman, 1893, n=24,
XX; Maşanov, a. g. r., s. 309