142
ve İmparator Pavel Petroviç (1796–1801)
518
dikkatini
çekerek bu kurumun din
Akademisi olmasını sağlamıştır.
519
Ambvrosiy’den sonra gelen Kazan keşişleri de bu
başarıyı sürdürmüştür. Rahip Ambvrosiy’in seminarisinde yapılan faaliyetlerin tümü
yerel faaliyetlerin geliştirilmesi amacını taşımaktadır. 1803 yılında bu kurum Katehizisi
(Sorular ve Cevaplarla Hıristiyanlık) Tatarcaya çevirmiştir. Yine Metropolit Platon,
Çuvaşça ve Çeremişce Katehizisler çevirmiştir.
520
1816–1826 yılları arasında Kazan
İlâhiyat Akademisinde müdürlük
yapan Rahip Ambvrosiy Pratasov, ayrıca Tatar
grameri ve sözlüğü düzenletmiş ve bastırmıştır. Sözlük ve grameri hazırlayan Kazan
İlâhiyat Akademisinde çalışan Tatar dili öğretmeni Aleksandır Troyansk’tır. 27 Ocak
1817 yılında ise Akademide misyon amaçlı Çuvaş ve Çeremiş dillerinde sınıflar
açılması önerisini getirmiş ve bunun önemli olduğunu söylemiştir.
521
Bu teklif neticesinde Kazan seminarisinde Çuvaş ve Çeremiş sınıfları açılmış,
ancak sadece dil dersi verilebilmiştir. Bu tarihlerde adı geçen bu iki dilde dinî literatür
çevirisi henüz yapılmamıştır ancak 1775 yılında basılan gramer kitapları mevcuttur.
522
4.1. XIX. Yüzyıl Rusyasına Genel Bir Bakış
İslamiyeti ve ihtidâyı tartışmadan önce Rusların tarihsel süreçte islamı nasıl
gördükleri ve müslümanlara ne tür bir strateji uyguladıkları ortaya konulmalıdır.
Dünyada başlayan ayrılıkçı ve milliyetçi akımlar zamanla Rus devletini de etkilemiş,
ancak bu etki Rusların gayrı Ruslara karşı olan stratejilerini asla değiştirmemiştir.
Sadece hedef olan Ruslaştırmaya farklı yaklaşımlar getirmiştir. Bu doğrultuda XIX.
yüzyılın Rusyası ve bu yüzyılda gelişen fikir hareketleri önemlidir.
518
İmparator Pavel Petroviç II. Katerina’nın oğludur ve 42 yaşında imparator olmuştur. 11 Mart 1801 yılında suikast
sonucu öldürülmüştür. Geniş bilgi için bakınız Kurat,
a. g. e. s. 294–95
519
PSZ., C. XXIV, No:: 18,273.
520
İstorii Ruskoy Tserkvi, Bölüm V, St.
Petersburg, 1859, s. 19.
521
“Ambvrosiy Kazan yeparhiyasının en önemli Kreşenlerinin, Çuvaş ve Çeremişler olduğunu özellikle kadınların
Rusçayı da Slav dilini de bilmediklerini, bu nedenle köye gidecek keşişlerin bu dilleri bilmesi gerektiğini ve
hıristiyanlığı bu gruplara öğretmesi” gerektiğini söylemektedir. Ve şöyle devam etmektedir; “Bu nedenle Akademide
onların dillerinde sınıflar açmak gerekiyor. Onların
alfabesi, kitapları olmadığı için Akademinin yönetim kuruluna
yazıyorum. 1. Bu dilleri bilen keşişler toplayın, hususiyle Akademide okumuş olanları ve onlardan, Rus alfabesi bu
dillere uygun olabilir mi? Eğer bütün harfler söz ve heceler seslendirmeye yeterli ise ne olur yetersizse hangileri
yetersiz araştırın 2. Düşünün, eğer yetersizse hangi harflerle bu ekseklik giderilebilir ve yenilerini nasıl yapabiliriz? 3.
Yeni Alfabe oluşturacaksak kim nasıl ve hangi metodla Rus alfabesini bu dile uydurabilir
dualar değişmeden bu iş
yapılabilr mi? 4. Bu dillerin öğretiminde kullanılacak kısa gramerini kim yazabilir ve kısa sözlüğu kim
hazırlayabilir?” Mojarovski;
İzlojenie, s.109
522
Mojarovski;
İzlojenie, s.110
143
Türkiye’nin fikri alanda yetitirdiği önemli düşünürlerinden olan Cemil Meriç
XIX. yüzyıl Rusyasının genel durumunu özetle şöyle verir: “XIX. yüzyılın başlarında
Rusya geniş bir coğrafyaya sahiptir, ancak farklı etnik ve dinî kavimler sadece Çara
bağlılık fikriyle bir arada bulunmaktadır. Toplum köylüler ve soylular olmak üzere iki
büyük sınıfa bölünmüştür.
Alt tabaka olan köylüler, tüccarlar, papazlar ve keşişlerden
oluşmaktadır ve Ortodosluğa sıkı sıkıya bağlıdırlar. Aynı zamanda kültürel ve siyasî
hayatın dışındadırlar. Soylulara gelince onlar tamamen Batılılaşmış, şüpheci bir
topluluktur: Avrupa’nın modasına, dillerine ve siyasi fikirlerine açıktır. İki toplum
arasında hiçbir anlaşma zemini yoktur, hatta kullandıkları dil de farklıdır.”
523
Rus Çarlığının XIX. yüzyılında ilk olarak I. Aleksandr (1801-1825) tahta
geçmiş ve devleti “II. Katerina’nın (1762-96) koyduğu prensiple ve kurduğu idarî
teşkilat uygun yönetmeye başlamıştır.”
524
Aleksandr 1803 yılına kadar etrafındaki
liberal dostlarının etkisiyle reformlar yapmaya çalışmış,
özellikle toprak reformunu
denediyse de, başarılı olamamıştır. “Aleksandr’ın reform düşüncesi daha sonra 1808-
1812 yılları arasında Devlet sekreteri Speranki eliyle devam ettirilmiş, hatta bu yıllar
arasında hazırladığı projeyle serfliğin kaldırılması, Rusya ahalisinin serbest kalması,
eski kast usulü yerine dvoryanlar, orta halliler ve işçi zümresi olmak üzere üç sınıfın
oluşturulması planlanmıştır. Ancak 1812 yılında Fransa’yla girişilen savaş ve
Speranski’yi çekemeyenlerin girişimleri sonucunda Çar Aleksandr, reformları
durdurmuş, tamamen içine kapanarak müstebit bir rejim uygulamaya koymuştur.”
525
Çar I. Aleksandr’ın kararsız tutumu istibdat rejimiyle bütünleşince 1813-15
yılları arasında Avrupa’yı gören Rus subayları arasında husursuzluklar başlamış, bir
nevi kölelik olan toprak serfliğinin kaldırılması hareketi
içten içe organize edilmeye
başlanmıştır. Rus edebiyatçıları da bu hareket destek vermiştir. Kurat, I. Aleksandr’ın
despot rejimine rağmen gelişen fikri hareketleri şöyle ifade eder: “XVIII. yüzyıl
hürriyet fikirleri altında meydana gelen Avrupa sosyal müesseseleri, hele Alman
milliyetçiliği ve Alman açık görüşlü Ruslar tarafından benimsenmeye başlanmıştı…
523
Cemil Meriç,
Mağaradakiler, İletişim Yayınları, 13. Baskı, İstanbul 2006, s. 65-66
524
Kurat,
Rusya Tarihi, s. 297