152
olduğunu söylemeleri, kullanılan dil, paganizm, batıl inanç gibi konulardır. İslama
fanatik bir niteleme henüz yapılmamıştır ve Merkezi Asya ile tehlikeli bağları olduğu
tespit edilmemiştir. Araştırmaların çoğu vaftiz edilmiş Tatarların hıristiyanlığı
öğrenebilme olanakları ve Rus din adamlarının yasa dışı uygulamalarıyla ilgilidir.
Malov, 1860’da şunları söylerken oldukça haklıdır: “Eskiden yetkililer dinden dönüp
Muhammedan olan Tatarlarla ilgilenmişler, papazları bilgilendirmişlerdir, aynı anda
karşılığında islam huzur içindeydi.”
564
1840’larda islamiyet ve din adamlarının hareketleri bir “dinden dönme” sorunu
olarak nitelendirilmiştir. Bunun nasıl olduğunu anlamak için 1830’dan sonra islamiyete
geçmenin ne kadar zor olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. “1827’de devletin
bilgilendirilmesiyle vaftizli Tatarların müslüman olarak tanınmalarının mümkün
olabileceği üzerine dilekçeler yazılıyordu. Bu söylentileri engellemek zor olsa da
yetkililer bölgede düzen sağlamayı halkı bu dilekçelerin ret edileceğine inandırmayı
başarmıştır. Bundan etkilenen alanların çoğunda vaftiz edilmiş Tatarlar hıristiyanlığın
gereklerini yerine getirmeye başlamışlar ve islam 1865 yılına kadar ortaya çıkmamıştır.
Kazan Başpiskopos’u Grigoriy’nin de 1849’da gizli bir raporda belirttiği gibi ‘bu
çalkalanma derindeki kökleri etkilememiştir’.”
565
Kilise Meclisi Holiy Sinod 1841’de dinî topluluklar için yeni düzenlemeler
getirdi. Bunlar Kreşen toplumuna karışmak istemeyenlerin bölge yetkililerine rapor
edilmesiyle ilgiliydi. Bu yüzden 1843–44 yılında dinden dönme ile ilgili raporlar
artmıştır.
566
1844’te misyonerler dinden dönen 4448 Tatar olduğunu belirtmiştir.
567
Dinden dönen bu Tatarlar önce müslüman olduklarını açıkça beyan etmediler. Bunun
yerine islamın gereklerini gizlice yerine getirdiler ve misyonerler fark etmesin diye de
oyunlar oynadılar; kendilerini hıristiyan isimleriyle gizlediler, yeniden yerleşimden
kaçmak için müslüman Tatarların arasına saklandılar, kendi camilerini yaptılar ve
563
RGIA, f. 383, en. 26, d. 40826, s. 1.
564
Malov, Pravoslavnaya protivomusulmanskaya missiya, s. 41
565
Werth, a. g. e.,353
566
Polnoe Sabranie Zakonov, II 1841 cilt 16 no: 14409, Bölüm 17.
567
RGIA, f. 796, en. 125 d. 1518, s. 15.
153
buralarda molla olarak görev yaptılar. Misyonerler onların hıristiyanlığı bilmedikleri
iddialarının asılsız olduğunu söylediler.
568
Misyonerler din değiştirenlerle müslümanlar arasında bir ilişkinin olduğunu
devletin bu olaya göz yumduğunu söylemekte bir nevi devleti suçlamaktadırlar; Bir
misyonerin raporuna göre: “Niye hala bizi mesele yapıyorsunuz? Zaten 14 yıldır
müslümanız. Fakat devlet hala bir karar vermedi, diyordu”
569
Aile üyeleri farklı
dinlerden olunca daha da karmaşık bir hal aldı. Bunun üzerine Başpiskopos olayı şu
şekilde açıklamıştır: “iyi organize edilmiş bir devlette hoş görülemeyecek inatçılık,
gizlilik, küstahlık, itaatsızlık, açıkgözlülük, komplolar, yapmacılık, ihanet, halkta ve
ailede düzensizlik var.”
570
Ayrıca bu yapılanlardan müslüman din adamlarının etkisi ve müftü sorumlu
tutulmuştur. Kazan başpiskoposunun 1849’da belirttiği gibi: “Tatarların arasında
müftülerin yanı sıra gizli mollalar da vardı, bu mollalar hareketlerini gizlice yönettiler
ve fanatikliği (tutuculuğu) artırınca onları takip etmek imkânsızlaştı.”
571
Mollalar
“Dinden dönmelerden sorumlu tutuluyorlardı ve gözlemciler tutuculuğun veya
fanatikliğin ortaya çıkmasıyla okulların da ortaya çıktığını fark etmişlerdi.
572
Sonunda
1860’ların ortalarında bu faaliyetlere ek olarak, islamiyetin gayrı Ruslar üzerindeki
başarısını engellemek için islam karşıtı bir propaganda denenmeye başlanacaktır.
1860’larda yayınlanan Malov gibi misyonerlerin yazıları da bu propagandayı
desteklemiştir.
573
Son olarak, bu yüzyılda islamiyetle ilgili Rus devleti bir tespit daha yapmıştır
ki, bu da Tatar olmayan gayrı Rusların da ihtidâ hareketine müslümanlar vasıtasıyla
katılmasıdır. 1844’de başpiskopos Vladimir, “Tatarlarla birlikte dinden dönen 106
Çuvaş’ın olduğunu” rapor etmiştir.
574
Çuvaşların müslüman olmaya başlaması,
müslümanların gayrı Rus hıristiyanları müslüman olmaya teşvik ettiğini göstermektedir.
Gayrı Rusların durumlarından Ortodoks din adamları sorumlu olsa da, tek başlarına
568
RGIA, s. 22
569
RGIA, f. 796 en. 125, d. 1518, s. 17.
570
RGIA, s. 22.
571
RGIA, s. 22
572
RGIA, s. 34
573
Werth, a. g. e., s. 356
154
yetkililer din adamlarının gayrı Rusların dönmelerini engelleyemeyeceklerini ve bazı
önlemler alınması gerektiğini biliyorlardı. Devlet din değiştirmemiş paganları
islamiyetin etkisinden korumaya ve islamiyeti kabul etmelerini yasaklamaya
başlamıştır.
4.2. XIX. Yüzyıl İlk Yarısı Kreşen İhtidası ve Karşı Misyon Faaliyetleri
XIX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren Tatar reformcular, cahil, molla, derviş
ve sofi şeyhlerinin inançlarını nadiren irdelemişlerdir. Bu cahil öğretmenlerden dolayı
çocuklar öğrenmekten, okumaktan ve yazmaktan inançlarının temel değerlerinden eksik
yetişmişlerdir ki, bu durum Hz. Muhammed’in dedikleri ve Kuranın öğrettikleri ile
uyuşmamaktadır.
575
Ancak Tatar mollaları ve şeyhlerine inanan Kreşenler Rus
misyonerleri, propagandacı ve pedagoglar olarak etkili görmemiş, sanılanın aksine
molla ve şeyhler önünde başarısızlığa mahkûm olmuştur. Bu ilk bakışta okuyanlara zıt
bir görüş gibi gelecektir. Evet, zıt bir durum ihtidâ hareketinde vuku bulmuştur, cedidci
ve modernistlerin cahil ve pedagojik formasyondan uzak bulduğu geleneksel islamın
liderleri olan şeyh ve mollalar Rus misyonerlerin en büyük belalıları olmuştur.
Tatarların halk kesiminde hıristiyanlığın yayılmasında geniş ölçüde sorumludur.
576
Kazan ve çevresindeki Kreşenlerin islama yeniden dönüşleri devlete karşı
dirençlerini göstermesi bakımından önemli olmakla birlikte geleneksel dinî inançtan
başka bir dayanma gücü olmayan bu topluluğun modernistlerin görüşlerini de temelden
sarstığı görülebilmektedir. Modernistlere göre çağı yakalayamayan din toplumsal
alandan çıkmaya mahkûmdur. Yine islam kendi içinde modernleşmesini
tamamlamalıdır, görüşleri bu dönemde çok tartışılsa da hıristiyanlığın bu bölgede en
büyük düşmanı geleneksel islamın temsilcileri olan mollalar ve işanlardır.
Kreşen (çoğulu Kreşenler) Tatarca bir sözdür ve vaftizli anlamına gelmektedir.
Kreşen sözü kendi arasında da ikiye ayrılmaktadır; Kazan istilâ edildikten sonra
Kazan’a bizzat Çar İvan tarafından piskopos olarak gönderilen Keşiş Guriy (1555-63)
574
RGIA, f. 796 envanter (en). 125, dosya no. 1518, s. 14
575
Fatih Kerimi, Jihangir mehdimneng avıl mektebinde okuv, (Turnalı avılınıng mektebinde). Tataristan Neşriyatı,
Kazan 1979, s. 230-235-
576
Agnes-Kefeli Clay, Krashen Apostasy: Popular Religion Education and The Consest over Tatar Icentıty (1856–
1917), (Basılmamış Doktora Tezi), Arizona State University May 2001, s. 20
Dostları ilə paylaş: |