16
Tönel, Müzenin kubbelerinde bir aksiyon katarak dolaşır
ve avluya atlayarak mekana gelir. Eflatun renkli kostü-
münü bu happeninge özel Naz Erayda hazırlamıştır.
“ Şnorkel ve paletleriyle seyircileri selamladıktan
sonra su dolu soğuk havuza girer. Bu durumu paylaş-
mak isteyen Bedri Baykam’da havuza girer ve düelloya
başlarlar....” (
Yansıma Happeningi
Adnan Tönel’in kurduğu happening grubu Karga, (Adnan
Tönel, Burçin Özdemir, İlhan Babaoğlu Sevan Ataoğlu,
Cem Çaltuluoğlu) İstanbul İstiklal caddesinde Büyük-
parmakkapı sokağa bir kitapçının açılacağı haberini alır.
Tönel ve Karga grubunun elemanları, Pandora kita-
bevinin açılışının olacağı aynı gün, İstiklal caddesinin
zeminine 3x10 metre ölçüsünde beyaz bir kumaş branda
sererler. Ne olduğunu anlamaya çalışan Beyoğlu’nun
günlük ziyaretçileri yani aylaklığa eğilimli olanları bu
kumaşın üzerine bir anda yatmaya başlarlar, Karga’nın
elemanları ve Tönel brandaya yatan her bireyin siluetini
markör kalemle brandaya çizerler. Keith Haring çalış-
malarını andıran bu renkli görüntüler daha sonra açılışı
yapılan kitabevinin duvarına asılır ve 1 hafta boyunca
sergilenir.
Film Çekimi Happeningi
Tönel’in Karga grubuyla yaptığı bu eğlenceli happening
“Film Çekimi” İstiklal caddesinin merkezi sayılan eski
Vakko’nun önünde cereyan eder. Karga grubu üyeleri-
nin bir film kamerası, merdiven ile mekana gelmesiyle
başlar. Toplanan seyircile kendini bir film setinde zan-
nedecek kadar kalabalıktır. Büyük metal film makara
kutularından çıkan filmleri bir ucu Fransız Kültir’e diğer
ucu Galatasaray’a uzanacak şekilde çekmeye başlar-
lar...” Film kopmadan son karesine kadar başarıyla çe-
kilir. Mekana kolluk güçlerinin gelmesiyle Karga grubu
üyeleri Vakko Sanat Galerisine sığınır. Filmin (+) süresi
orada sonlandırılır. (1 Nisan 1990)
Etkileşim Happeningi
Happening grubum Karga ile happeningler İstanbul Hızlı
Tramvay Ulubatlı yeraltı İstasyonunda bu kez 7 Nisan
1990 tarihinde devam eder. Zabıtadan alınan azami bir
izin ile Ulubatlı istasyonuna iç duvarına beyaz bir branda
gerilir. Yolculuk trenlerden indikten sonra hayretle olan
biteni seyrederler.
Saksafonuyla İlhan’ın caz ezgileri metronun karanlı-
ğında etkileyicidir ve Sevan pantomim yapmaya başlar,
Adnan balonları şişirip istasyonda bekleyen yolculara
dağıtır, Burçin ip atlamaya başlar, Cem ise gerili olan
brandaya resim yapmaya devam eder. Bir tren yanaşır
ve Cem sprey boya kutularını vagonlardan içeri atar.
İşte happeningin direnç noktası burada sona erer ve
istasyonda sirenler çalmaya başlar, herkes kaçışır,
vagona atılan sprey kutuları yolcular tarafından farklı
bir obje olarak algılanırmıştır...”
Karga Topluluğu adına açıklama yapılır:
“İstanbul’da tramvayın yeniden gündeme geldiği bugünler-
de, bizler de en azından bu mekanı kullanarak bir happe-
ning yapalım istedik. Bu gösterimizde bir kişi saksofon
çalarken, bir kişi resim yaptı, bir kişi pantomim yaptı, bir
kişi ip atladı, başka bir kişi de balonları şişirip şişirip pat-
lattı” (Adnan Tönel)
“Otomatik Tiyatro” Happeningi
İstanbul İtalyan Kültür Merkezi - 27 Kasım 1992 Saat
18.00
Olayın gerçekleşeceği gün davetliler İstanbul İtalyan
Kültür Merkezi’nin birinci katında camlı kapının iç
tarafında bir masanın üzerinde duran oy sandığının
süslenmiş ve hazırlanmış olduğunu görmüşlerdir.
Loş bir ışıkla donatılan salondaki koltuklar, katılanla-
rın birbirlerini görebilecek şekilde aydınlatılmasıyla
ve hem sahneyi hem de birbirlerini görebilmelerine
olanak verecek şekildedir. Oylama kutusunun hemen
yanında kalemler ve kağıtlar bulunmaktadır. Üçüncü
zil duyuluncaya kadar salona girenler bu kağıtlara
seçtikleri kalemlerle bir kavram ya da sözcük yazacak
ve kağıtları oylama kutusuna attıktan sonra koltukla-
rına geçeceklerdir. Sahnede bulunan Banu Erözü ve
Telga Südor tarafından gizli bir sandık gözlem denetim
merkezi de kurulmuştur. Perdenin arkasında oylama
kutusunun güvenliği sağlanmaktadır. Her ziyaretçiye bir
program broşürü ve happeningin başlangıcının kutudan
(oylama sandığı) alınarak açılacak kağıt parçacıkların-
daki sözcüklerin okunmasıyla gerçekleşeceği bilgisi
bildirilmiştir. Otomatik oyunun, okunacak sözcüklerle eş
zamanlı gerçekleşeceğini duyuran küçük bir konuşma
yapılmıştır. İzleyici programda belirtilen hareketlere
uyarak sırayla önce ilk sıradaki koltuklara ardın-
dan ikinci sıradaki koltuklara oturmaya başlamıştır.
Adnan Tönel askeri adımlarla yürümüş, sonra bir süre
hareketsiz kalmış, pencerelerdeki storları kapatmış,
afişleri okumuş, sahneye oylama kutusunu çıkartmış ve
75 dakikalık bir süre içinde birbirini izleyen 48 sözcüğü
okuyarak birbiriyle ilişkilendirerek canlandırmış, eylemi
sahne üzerine aktarmıştır.
Happening esnasında sürpriz bir olay daha yaşan-
mış ve motosikletiyle salona gelen bir PTT’nin telgraf
memuru olay anında salonun giriş kapısının camlarına
belirgin bir sesle bozuk parasıyla vurduktan sonra
içeri girmiş, adeta sahneye fırlamış ve Erdal İnönü’nün
etkinliğe gelemeyeceğini bildiren telgrafını yüksek sesle
okumuştur. Süre sona erdiğinde “kırmızı” ve “bitti” gibi
sözcükler mırıldanan ve birbirinden ayrı gruplaşan ka-
dın ve erkekler arasında sahnenin yukarısındaki demir
merdivenden Adnan Tönel tarafından seyirciye doğru
4 tane portakal fırlatılmış ve bu portakallar seyirciler
tarafından yendikten sonra tekrar sahneye atılmıştır.
Adnan Tönel “yaşadığımız çağın kaotik yapısını sandık-
tan çıkacak sözcüklerle teatral bir şekilde oluşan şiirde
göstermek istemiştir. Ne olacağı ne yaşayacağı belli
olmayan toplumların demokratik eylem olarak halk