Tüketim, Postmodernizm ve Kapitalizm Örgüsü



Yüklə 176,96 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/8
tarix29.10.2017
ölçüsü176,96 Kb.
#7569
1   2   3   4   5   6   7   8

Songül Demirel ve Ceren Yegen • Tüketim, Postmodernizm ve Kapitalizm Örgüsü > 123

adeta parasal değerlere indirgenmekte ve metalaşmaktadır. İnsanlar arasın-

daki ilişkiler, paranın başrolü oynadığı metalar aracılığıyla kurulan ticari iliş-

kilere dönüşmektedir (Özcan 2007, s.40). Bu anlamda kamusal alan kavramını 

kent sosyolojisi temelinde ele alan Sennett de (1996) Kamusal İnsanın Çöküşü 

yapıtında kentlerin sunduğu yaşam tarzları ve bireyler arası ilişkileri salt bir 

alışveriş ilişkisine indirgemesi sebebiyle tüketimin bireyleri de tıpkı kendisi 

gibi anlamsızlaştırdığına vurgu yapmaktadır.

Tüm  bu  tüketim  çılgınlığının  sonucu,  gelişmiş  ülke  insanları  ve  çe-

şitli biçimlerde tüketmeye özendirilen gelişmemiş ülke insanları için farklı-

dır. Elde edilen gelirin yapılan harcamadan daha az olması baş edilemeyen 

borçlara neden olabilmektedir. Tüketici kredileri ve kredi kartları gibi bazı 

tüketim kolaylıkları ülkemizde 1990’lı yıllar ve sonrasında dikkat çekici bo-

yutlara varmıştır. Kapitalizmin aşamalarından biri olan üretim kalıplarının ve 

pazarlama faaliyetleri aracılığıyla gündelik yaşamımızın hızla dönüşmesi eş-

zamanlı olmuştur. Sonuç olarak; çok tüketerek kendini yeniden ürettiğini dü-

şünen insanlar yaratılmıştır (Çetiner ve Erdal 2009, s.13). Söz konusu kimseler 

için tüketmek bir yaşam tarzı ya da gündelik bir ritüel halini almıştır. Örne-

ğin bireyler nakit paraları olmasa dahi kredi kartı aracılığı ile tüketime teşvik 

edilmektedir. Günümüzde yaygın bir varsayımdır ki, kredi kartının cepten 

nakit para çıkmadan alışverişe olanak tanıması bireylere ürünlere hiçbir üc-

ret ödemeden sahip olma hissi verirken, tüketimin bir çılgınlık ve gündelik 

bir ritüel halini almasına da neden olmaktadır. Gelir düzeyi düşük olan alt 

sınıftan bireyler kendilerini orta sınıfın tüketim alışkanlıklarına ayak uydur-

mak zorunda hissetmekte, alışveriş merkezleri aracılığı ile tüketmekten haz 

almaktadır. Modern zamanlar ile birlikte oluşan, zamanını nitelikli biçimde 

kullanmayan ve Veblen’in “aylak sınıf” biçiminde nitelediği sınıf, tüketimin 

modernliğin bir parçası olduğu iddiasının bir göstergesidir. Bu sınıf “gösteriş-

çi tüketim” aşkı ile modaya uymak ya da başkalarının sahip olmadığı şeyleri 

alabilmek için para harcamakta ve yine başkalarını kıskandırmak veya biri-

lerinin gözünde saygı kazanmak adına “tüketmektedir” (Veblen 2005’ten akt. 

Hürmeriç ve Baban, 2012, s.92). Bu anlamda bireyler tüketim kültürü içerisin-

deki tüketim pratiğini bir statü göstergesi biçiminde yorumlamaktadır (Kaya 

ve Oğuz 2010, s. 147). Simmel’e göre (1996) ise, bireyler modern dünya içeri-

sinde tüketmek sureti ile var olmaktadır. Tüketme bilinci yaratan metropoller 

bütün kişisel yaşam aleyhine büyüyen bu kültürün gerçek alanını” nitelemekte ve 

yapay kimlikler yaratmak sureti ile bireylerde “farklı olma” arzusu uyandır-

maktadır. Tüketmeyi de bir farklı olma biçimi olarak gören insan, tüketerek 

var olmakta ve “öznel ruhunu” doyurmaktadır.



124 < 

ilef dergisi

Aydoğan’a  göre  (2009,  s.213),  Türk  insanı  da  hafta  sonlarını  ya 

“AVM’lerdeki  tüketim  ürünlerini  izleyerek”  ya  da  “kredi  kartı  taksitlendir-

mesi vasıtası ile söz konusu ürün ve hizmetleri “sahiplenerek geçirmekte” ve 

böylelikle tüketim kültürünün bir parçası olmaktadır. Üniversite gençliğinin 

tüketim alışkanlıkları bağlamında ise moda, alışveriş merkezleri ve reklamla-

rın etkisinin büyük olduğu göze çarpmaktadır (Kaya ve Oğuz 2010, s.154-162).

Gündelik yaşam içerisinde tüketimin finansmanını sağlayan bazı ge-

lişmeler olmuştur. Emek kesiminin ücretlerini banka kanalıyla alması, müş-

teriyi finans kesiminin ayağına getirip kendine bağlamasını kolaylaştırmıştır. 

İstihdamın kayıt altına alınması adına emekçilerin ücretlerinin banka kana-

lıyla ödenmesi, insanların mevcut gelirlerinin üzerinde harcama yaparak ge-

lecekte alacakları geliri şimdiden tüketmelerini kolaylaştırmaktadır. Yöntem 

zorda kalındığında ihtiyaçların borçlanarak sürdürülebilmesine imkân sağlar. 

Finansal kesimin borçlanmanın kolaylığı karşısında, ödenmeme riskine karşı 

iki farklı çözümü bulunmaktadır: Birincisi; yüksek faiz oranı uygulamaları, 

ikincisi; hukuksal anlamda güçlü avukat kadrolarıdır (Çetiner ve Erdal 2009, 

s.13). Ancak finansal kesimle bireyler arasındaki bu hukuksal mücadele süre-

ci çoğunlukla tüketicilerin kaybetmesiyle sonlanmaktadır.

Tüketmek aşırı borçlanma dışında bazı toplumsal sıkıntılara da neden 

olabilmektedir. Örneğin; çoğu Amerikalı her istediği mal ve hizmete sahip 

olmasına rağmen bunlarla yetinmeyi aklına bile getirmez. Her şey elimizin 

altındayken hiçbir şey mücadele ile kazanılmış olmaz; mücadeleyle kazanıl-

mayan hiçbir şey kişiyi tatmin etmez. Tatminsizlik yaşamımızı sığ ve anlam-

sız kılar. Her şeyin devleştiği çağımızda, “az” görünen yaşamları telafi etmek 

amacıyla sürekli “daha çok”un peşine düşülmektedir (Lasn 2004, s.11). Do-

layısıyla refah seviyesi artan toplum eksik kalan bu yönüyle mutsuz olabile-

cektir. Bu bağlamda tüketim ve sosyo-ekonomik durum arasındaki ilişki, tü-

ketimciliğin düzeyi ve toplumsal boyutu içinde bir belirleyici niteliğindedir.

Tüketme ihtiyacını ortaya çıkaran etmenler         

Batılı  kapitalist  toplumsal oluşumlar,  ekonomik durgunluğun  yaşanmadığı 

yıllarda tüketim mal ve deneyimlerini satın alabilecek güçtedirler. Tüketicilik 

kültürünün çekiciliğine gittikçe daha fazla kapılan ve nüfusun üçte ikisi ile 

dörtte üçü kadar bir bölümünü oluşturan bir insan çoğunluğuna sahip olan 

kapitalist oluşumlar, geniş kitleleri kapsamaktadır. Bunun anlamı, daha çok 

reklâm  ya  da  televizyon  programlarında  izlediklerinin  sonucu  olarak  arzu 

ettikleri  ve  zevk  alacakları  tüm  deneyimleri  karşılamaya  ekonomik  güçleri 

yetmese de, birçok insanın alıcı ya da tüketici olmayı istemeye devam etti-



Yüklə 176,96 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə