TüRKÇE ÖĞretmenliĞİ(II. ÖĞretiM) 1090320153 HÜsne teyyare



Yüklə 1,42 Mb.
tarix01.07.2018
ölçüsü1,42 Mb.
#52853



  • TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ(II. ÖĞRETİM)

  • 1090320153

  • HÜSNE TEYYARE



HAYATI

  • HAYATI

  • ESERLERİ

  • EDEBİ GÖRÜŞLERİ

  • ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER



HAYATI

  • Ahmet Hamdi Tanpınar(23 Haziran 1901, 24 Ocak 1962, İstanbul)

  • İstanbul’da başladığı öğrenim hayatını, kadılık yapan babasıyla birlikte dolaşırken, Anadolu’nun çeşitli şehir ve kasabalarında sürdürdü. On üç yaşındayken Musul’da annesini kaybetti.



  • Bu ölüm ve iki yıl sonra babasının tayin edildiği Antalya, Tanpınar’ın iç dünyasında, eserlerine de yansıyacak derin izler bıraktı. Liseyi Antalya’da bitirdikten sonra üniversitede öğrenimi için İstanbul’a gelen Tanpınar 1919’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi.



  • Burada, başta derinden etkilendiği hocası Yahya Kemal olmak üzere geniş bir edebiyat çevresine katıldı. İlk şiirleri 1921’de Yahya Kemal ve etrafındaki gençlerin çıkardığı Dergah dergisinde yayımlandı.



  • 1923’te Şeyhi’nin Husrev ü Şirin mesnevi üzerine hazırladığı tezle mezun oldu. Aynı yıl Erzurum Lisesi’nde başladığı edebiyat öğretmenliği (1923-1924) Konya Lisesi (1925-1927), Ankara Lisesi (1927), Gazi Terbiye Enstitüsü (1930-1932) ve İstanbul Kadıköy Lisesi’nde (1932) sürdürdü.



  • 1933’te Ahmet Haşim’in ölümü üzerine boşalan Güzel Sanatlar Akademisi sanat tarihi hocalığına getirildi. 1934’te buna estettik ve mitoloji hocalığı da eklendi. Aynı zamanda Amerikan Koleji’nde Türk edebiyatı dersleri verdi.



  • 15 Kasım 1939’da Tanzimat Fermanı’nın 100. yılı dolayısıyla İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde açılan kürsüye Yeni Türk Edebiyatı profesörü olarak atandı. 1942’de Maraş milletvekili olarak meclise girdi.



  • Milletvekilliğinin 1946’da son bulmasından sonra bir süre MEB müfettişliği ve GSA’ da estetik hocalığı yaptı. 1949’da İstanbul Üniversitesi’ndeki kürsüsüne döndü. 1953’te Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İspanya ve İtalya’yı kapsayan altı aylık bir Avrupa gezisi yaptı;



  • 1955’te Filmoloji Kongresi azası olarak üç hafta için Paris’e gitti; 1957’de Münih’te yapılan 14. Müsteşrikler Kongresi’ne bir bildiri sundu;1959’da Fransa, İngiltere, İsviçre ve Portekiz’de bir yıl kaldı. Kalp krizinden ölünceye kadar İstanbul Üniversitesi’ndeki görevini sürdürdü.



Tevfik Fikret: Hayatı, şahsiyeti, Şiir ve Eserlerinden Parçalar (1937), Namık Kemal Antolojisi (1942), Abdullah Efendi’nin Rüyaları (hikaye, 1942), Beş Şehir (deneme, 1945; 2000, YKY), XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949).

  • Tevfik Fikret: Hayatı, şahsiyeti, Şiir ve Eserlerinden Parçalar (1937), Namık Kemal Antolojisi (1942), Abdullah Efendi’nin Rüyaları (hikaye, 1942), Beş Şehir (deneme, 1945; 2000, YKY), XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949).



  • Huzur (roman, 1949;2000, YKY), Yaz Yağmuru (hikaye, 1956), Şiirler (1961; 1999,YKY), Saatleri Ayarlama Enstitüsü (roman, 196; 2000, YKY), Yahya Kemal (monografi, 1962; 2001, YKY).



  • Sahnenin Dışındakiler (roman 1973, tefrika 1950), Mahur Beste (roman 1975, tefrika 1944; 2001,YKY), Aydaki Kadın (roman, 1987), İki Ateş Arasında (senaryo, 1998), Mücevherlerin Sırrı (deneme-söyleşi, 2002, YKY), Edebiyat Dersleri (ders notları, 2002, YKY).



  • Ahmet Hamdi Tanpınar, önce Yahya Kemal, Mustafa Şekip (Tunç) gibi şair ve düşün adamlarının çevresinde toplandığı felsefî düzeyde Bergsonluculuğu, yazınsal düzeyde ise saf sanat anlayışını benimsemiş Dergâh dergisinde yayımladığı şiirleri ile görünmüştür.



Edebi görüşleri(devam)

  • Daha sonra Millî Mecmua, Hayat, Oluş, Görüş dergilerinde de yazan Tanpınar, ilk şiirlerinde, dönemin genel havasına uymuş, Mehmet Kaplan'ın "santimantalizm ve sembolizm devri" diye nitelediği o dönemin estetik anlayışına bağlı kalmıştır ister istemez.



Edebi görüşleri (devam)

  • Ancak, daha o zamandan "kapalı âlemler olmasını" istediği olgunluk dönemi şiirlerinin hemen tüm izleklerini de şiirlerde görmek olasıdır.Örneğin 1922 yılında Dergâh'ta yayımlanan "Kalbim" adlı şiirinde, kalbini Kaplan'ın sözleriyle "inzivanın" 'korkudan kısık bir nefes gibi' dalga dalga ürperip eridiği "bakımsız, eski bir saray'a benzemektedir" ve "bu sarayın içi kadar dışı da harap ve melankolik bir hava taşımaktadır: 'dallarda inlerken rüzgârın neyi / Mehtabda yükselen bir fıskiyeyi / Beyhude düşünür viran bir bahçe".



Edebi görüşleri (devam)

  • Tanpınar, şiirindeki estetik kaygıları yaşamının sonuna kadar korumuş, Cumhuriyet döneminin toplumsal çalkantılarından, akımlarından uzak tutmuştur yapıtını. "Fırtına, sonsuzluk, esrarlı bitiş / Karanlık dağıtıyor meyvelerini / Yemyeşil bir ağaç, sarsıyor geniş / Kollarında ufkun dört duvarını" dizeleriyle başlayan "Defne Dalı" adlı şiirin Oluş dergisinde yayımlarken (23 Nisan 1939, sayı 17) Mustafa Nihat Ozan ile Halil Vedat Fıratlı şunları yazmışlardır.



Edebi görüşleri (devam)

  • "Büyük harf sonu edebiyatını yoğuran nesil arasında titiz bir estetik davasının bayrağını ısrarla omuzlarında taşımış olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Defne Dalı, uzun bir sanat çilesinin gayrı meş'ura açılmış kapısından sonsuzluğa ve esrarlı bitişe bir bakıştır.



Edebi görüşleri (devam)

  • Saf şiir yazma yolunda yirmi yıl beraber yürüdükleri arkadaşları, başka kanaatlerin arkasına takılarak Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yalnız bıraktı.Ve o, sökecek kanlı şafağı bekleyen bir gece kuşu gibi ölümün sarı dünyasında renkler, kokular, baharlar ve hayaller aradı".



Edebi görüşleri (devam)

  • Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirlerinin yanı sıra öyküleri ve romanları ile de dikkati çekmiş, özellikle Doğu / Batı sorunsalının aşılması çabasını yansıtan denemeleri ve düşün yazılarıyla etkili olmuş bir yazardır.19. Yüzyıl Türk Edebiyatı Tarihi onun edebiyat tarihçisi olarak da önemini ortaya koyan bir çalışmadır ve şu ana kadar aşılamamış durumdadır.



Edebi görüşü (devam)

  • Tanpınar, sanatçı kişiliğini, belki de en iyi biçimde "Antalyalı Genç Kıza Mektup"unda vermektedir:"Şiirlerimin anahtarlarını roman ve hikâyelerim verir. Mamafih roman anlayışım şiir anlayışımdan fazla ayrılmaz.



Edebi görüşleri (devam)

  • Orada da rüya kelimesi için söylediğim şeyler, hattâ rüyanın nizamı hakimdir.Şu farkla ki şiirde dolayısıyla kendimin, hikâye ve romanlarımda kendimle beraber mümkün olduğu kadar hayatımın ve insanların - kendimden başkaların - peşindeyim.Ve başkalarına ait zamanın peşinde".



SELAM OLSUN

  • SELAM OLSUN

  • Selam olsun bizden güzel dünyaya,

  • Bahçelerde hala güller açar mı?

  • Selam olsun sonsuz güneşe, aya,

  • Işıklar, gölgeler suda oynar mı?



Hepsi güzeldi. Kar, tipi, fırtına,

  • Hepsi güzeldi. Kar, tipi, fırtına,

  • Günlerin geçişi, ardı ardına.

  • Hasretsiz bir kanat şakırtısına,

  • Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?



Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,

  • Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,

  • Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan.

  • Dönmeyen gemiler olduk açıktan,

  • Adımızı soran, arayan var mı?

  • AHMET HAMDİ TANPINAR



Bir gül bu karanlıklarda

  • Bir gül bu karanlıklarda

  • Sükuta kendini mercan

  • Bir kadeh gibi sunmada

  • Zamanın aralığından



Başında bu mucizenin

  • Başında bu mucizenin

  • Sesler, kokular ve renkler

  • Ebediyete kadar derin

  • Bir anın vadiyle bekler.



Ve diyor fecirden berrak

  • Ve diyor fecirden berrak

  • Sesiyle her ürperişte

  • Geceyi yumuşatarak

  • Bütün gözyaşlarım işte.



Serinletmesin, ne çıkar

  • Serinletmesin, ne çıkar

  • Bu ümitsiz yalvarışı

  • Hiçbir meyve ve pınar

  • Ne de günlerin akışı



Yetmez mi bu müjde sana

  • Yetmez mi bu müjde sana

  • Aydınlatırsam alnını

  • Ben bir rüyayı zamana

  • Taşıyan yıldız kervanı

  • AHMET HAMDİ TANPINAR



Birden bir sanki çıplak

  • Birden bir sanki çıplak

  • Bir oyunuyla hafızanın

  • Bir kuş sesi çırpınarak

  • Düştü bağrına hazanın.



Her bahçenin yabancısı

  • Her bahçenin yabancısı

  • Ve her ümidin üstüne

  • Bir ses ki, sonsuz acısı

  • Güllerin üzüntüsünde.



Araştırdı bir baharın

  • Araştırdı bir baharın

  • Unutulmuş kokusunu.

  • Ay ışığında dalların

  • Rüya dolu uykusunu.



Bir akşamın beyaz fecre

  • Bir akşamın beyaz fecre

  • Gönderdiği kanlı haber:

  • Herkes ömründe bir kere

  • Bu zalim davetle titrer.

  • AHMET HAMDİ TANPINAR





Issız bir mezarlık, kimsesiz bir yer

  • Issız bir mezarlık, kimsesiz bir yer

  • Gölgesinde ulu, loş bir mabedin

  • Bir yığın toprakla bir parça mermer

  • Sırrıyla haşır, olmuş orda ebedin.



Bir yığın toprakla bir parça mermer,

  • Bir yığın toprakla bir parça mermer,

  • Üstünde yazılı yaşınla, adın;

  • Baş ucunda matem renkli serviler

  • Hüznüyle titreşir sanki hayatın.



Seni gömdük anne yıllarca evvel

  • Seni gömdük anne yıllarca evvel

  • Göz yaşlarımızla bu ıssız yere

  • Kimsesiz bir akşam ziyaya bedel

  • Matem dağıtırken hasta kalplere



Kimsesiz bir akşam, ezelden yorgun

  • Kimsesiz bir akşam, ezelden yorgun

  • Hüznüyle erirken Dicle de sessiz,

  • Öksüzlük denilen acıyla vurgun

  • Bir başka ölüydük bu toprakta biz.

  • AHMET HAMDİ TANPINAR



Ne içindeyim zamanın

  • Ne içindeyim zamanın

  • Ne de büsbütün dışında

  • Yekpare, geniş bir anın

  • Parçalanmaz akışında.



Bir garip rüya rengiyle

  • Bir garip rüya rengiyle

  • Uyumuş gibi her şekil,

  • Rüzgarda uçan tüy bile

  • Benim kadar hafif değil



Başım sükutu öğüten

  • Başım sükutu öğüten

  • Uçsuz bucaksız değirmen;

  • İçim muradına ermiş

  • Abasız, postsuz bir derviş.



Kökü bende bir sarmaşık

  • Kökü bende bir sarmaşık

  • Olmuş dünya süzmekteyim

  • Mavi, masmavi bir ışık

  • Ortasında yüzmekteyim.



Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde,

  • Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde,

  • Bir parça uzaklaş kederlerinden.

  • Bir ruh gülümsüyor gibi derinden,

  • Mehtabın ördüğü saatler nerde?



Varsın bahçelerde rüzgar gezinsin

  • Varsın bahçelerde rüzgar gezinsin

  • Yağmur ince ince toprağa sinsin

  • Bir başka alemden gelmiş gibisin,

  • Dalmış gözlerinde pencerelerde.

  • AHMET HAMDİ TANPINAR



  • Durgun havuzları islesin bırak

  • Yaprakların güneş ve ölüm rengi

  • Sen kalbini dinle, ufkuna bak





  • Yan yana sessizce mevsimle kader

  • Hicrana aldanmış kalbimde gezin

  • Esen rüzgarlara sen kendini var



  • Ağlama, gözleri kızarmış çocuk!

  • Tek damla yasın düşmesin yere.

  • Bak, tek güzelliğimiz yokluk,

  • Sana bir öğüt; ağlama boş yere,



  • N e olursa olsun hiçbir şey değmez,

  • Senin bir damla gözyaşına.

  • Ağlayana kimse boyun eğmez.

  • Kimse bakmaz kimsenin yasına.



  • Ne kadar kötülük, pislik varsa;

  • Sen her şeyi tertemiz öğren.

  • Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa;

  • Seni garip sanır her gören.



  • Ağlama sakın çocuk, ağlama!

  • Korkmayana zarar gelmez, bunu bil.

  • Sevgini hep söyle, sakın saklama.

  • Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil.



Bursa'da eski bir cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdayan su. Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinden gülüyor bana derinden. Yüzlerce çeşmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarilerin en ilahisi.

  • Bursa'da eski bir cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdayan su. Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinden gülüyor bana derinden. Yüzlerce çeşmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarilerin en ilahisi.



Bir zafer müjdesi burda her isim: Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın Hala bu taşlarda gülen rüyanın Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye, sabrın acı meyvası, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camileri eski bahçeler, Şanlı hikayesi binlerce erin Sesi nabzım olmuş hengamelerin Nakleder yadını gelen geçene.

  • Bir zafer müjdesi burda her isim: Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın Hala bu taşlarda gülen rüyanın Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye, sabrın acı meyvası, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camileri eski bahçeler, Şanlı hikayesi binlerce erin Sesi nabzım olmuş hengamelerin Nakleder yadını gelen geçene.



Bu hayalde uyur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınlıkta serviler, güller Serin hülyasıyla çeşmelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtısından Billur bir avize Bursa'da zaman,

  • Bu hayalde uyur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınlıkta serviler, güller Serin hülyasıyla çeşmelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtısından Billur bir avize Bursa'da zaman,



Yeşil Türbesini gezdik dün akşam, Duyduk Bir musikî gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur'an sesini. Fetih günlerinin saf neşesini Aydınlanmış buldum tebessümünle

  • Yeşil Türbesini gezdik dün akşam, Duyduk Bir musikî gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur'an sesini. Fetih günlerinin saf neşesini Aydınlanmış buldum tebessümünle



İsterdim bu eski yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumuzu, Bu hayal içinde... ve ufkumuzu Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk, Havayı dolduran uhrevi ahenk. Bir ilah uykusu olur elbette Ölüm bu tılsımlı ebediyette Belki de rüyası büyük cetlerin, Beyaz bahçesinde su seslerinin.

  • İsterdim bu eski yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumuzu, Bu hayal içinde... ve ufkumuzu Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk, Havayı dolduran uhrevi ahenk. Bir ilah uykusu olur elbette Ölüm bu tılsımlı ebediyette Belki de rüyası büyük cetlerin, Beyaz bahçesinde su seslerinin.

  • AHMET HAMDİ TANPINAR



  • “Bir Gül Bu Karanlıklarda” –TANPINAR ÜZERİNE YAZILAR-

  • YAŞADIĞIM GİBİ, AHMET HAMDİ TANPINAR

  • 19. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATI



Yüklə 1,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə