TüRKİye diyanet vakfi 4 İSLÂm ansiklopediSİ (28) 4



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə4/38
tarix22.10.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#75385
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   38

el-HİLÂL

Ebü'l-Kelâm Âzâd'ın 1912-1914 yılları arasında Hindistan'da yayımladığı gazete.

İngiliz hâkimiyeti altındaki Hindistan'­da dinî-kültürel varlıklarını Osmanlı Dev­leti ve hilâfetle irtibatlandıran müslü-manlar. XIX. yüzyılın ikinci yarısından iti­baren Osmanlılarla sıkı bir ilişki içerisine girmişler ve Osmanlı Devleti'nin sıkıntıya düştüğü milletlerarası krizler ve savaşlar sırasında maddî-manevî destek sağla­mışlardır. Bu İlgi ve destek XX. yüzyılda daha da artmış ve Osmanlı Devleti'nin ya­şaması Hint müslümanları için en önemli mesele haline gelmiştir. Özellikle Trablus-garp, Balkan, 1, Dünya ve Kurtuluş savaş­ları sırasında Hindistan'da büyük bir ha­reketlilik yaşanmış. Türkiye'ye sağlık ekip­leri gönderilmiş. Türkler için bağış kam­panyaları açılarak önemli miktarlarda ma­lî destek sağlanmıştır. Diğer taraftan İn­giliz işgali altındaki müslümanların dinî-kültürel varlıklarını koruyabilmeleri ve içinde bulundukları olumsuz şartlardan kurtulabilmelerinin gerçek İslâm'a dön­mek ve inançlarını hurafelerden arındır­makla mümkün olacağına inanan aydın­lar bu konuda da büyük bir çaba içerisine girmişlerdir.

Hindistan'daki bu faaliyetler sırasında önemli bir görev üstlenen müslüman ba­sının en etkili gazetelerinden biri de Ebü'l-Kelâm Âzâd'ın yayımladığı Urduca el-Hi-lâl'dır. Kalküta'da haftalık olarak 13 Tem­muz 1912'de neşir hayatına giren gazete, ilk sayısından itibaren İngiltere'nin İslâm ve Osmanlı politikasını şiddetle tenkit et­meye ve bu meseleler için özel bölümler ayırmaya başlamıştır. el-HiIâl"m bir baş­ka hedefi de Hindistan müslümanlarının din anlayışlarını düzeltmeye yardımcı ol­maktı. Gazetenin çıkış sebebini Ebü'l-Ke­lâm Âzâd şöyle açıklamıştır: "Ortadoğu'­ya yaptığım seyahatler sırasında Arap ve Türk ihtilâlcileri ile vuku bulan görüş­melerimde Hindistan'ın istiklâli için çalış­mak ve bu amaçla yeni bir hareket baş­latmak gerektiğine inandım. Önce bu hususta kamuoyu oluşturmak, bunun için de bir gazete çıkarmak lâzımdı.126

Orta boy on sekiz-yirmi sayfa hacmin­de yayımlanan el-Hilâi özenli bir biçim­de basılırdı ve hemen her sayısında Os­manlı ülkesine ve devlet adamlarına ait birkaç resim ihtiva ederdi. Gazetenin ya­yımlanması Hindistan'daki Urdu basının­da bir dönüm noktası oldu ve çok kısa sü­rede tesirini hissettirerek büyük bir ta­leple karşılaştı. Bu yüzden hem İngiliz yö­netiminin hem de İngiliz taraftarı çevre­lerin tepkisini çeken Ebü'l-Kelâm Âzâd ölümle tehdit edildi. Bu durum el-Hilâl'e olan talebi daha da arttırdı ve iki yıl içe­risinde tirajı 25.000'i geçti; bu, o güne kadar Urdu gazeteciliğinde görülmemiş yükseklikte bir tirajdı. Durumdan rahat­sız olan İngiliz-Hindistan hükümeti gaze­teyi sindirmek amacıyla önce 2000, son­ra 10.000 rupi teminat yatırılmasını ta­lep edip arkasından bu paralara el koydu. 1. Dünya Savaşı başlayınca eî-Hilâl daha sert yazılar yayımlamaya başladı ve hükü­metin bütün yasaklamalarına rağmen Os-manlılar'dan yana bir tavır sergiledi; an­cak çok geçmeden kapatıldı (1914). Ebü'l-Kelâm Âzâd bu defa aynı gazeteyi el-Be-iâğ adıyla çıkarmak istediyse de birkaç sayı sonra hükümet Hindistan'ın güven­liği gerekçesiyle buna imkân tanımadığı gibi Ebü'l-Kelâm'ı sürgüne gönderdi ve arkasından da savaş süresince hapse attı. Genelde Ebü'l-Kelâm Âzâd'ın dinî-siya-sî görüşlerini yansıtır şekilde yayın yapan el-Hilâl sık sık okuyucu mektuplarına da yer veriyor, tartışmalar açıyordu. Gazete asıl etkisini İngiliz sömürgeciliğine yöne­lik yayımları ve Osmanlı taraftarlığı ile yapmıştır. İngilizler'e karşı bütün Hintli-ler'i ortak mücadeleye çağırması. İngiliz­ler kadar Hindûlar'ın kendilerini kabulle­neceğine inanmayan bazı müslümanlar tarafından da tepkiyle karşılanmıştır, el-Hilâl'\n tam koleksiyonu Türkiye Diya­net Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi Kü-tüphanesi'nde mevcuttur.

Bibliyografya :

Mahadev Desai, Maulana Abul Kelam Azad, Agra 1946, s. 47, 54; Mushirul Haq, Müslim Po-liücs in Modern India, Lahore, ts., s. 54, 72-74; I. Husain fjureshi. Ulema in Potitics, Karachi 1974, a. 234-236, 244, 307; Abul Kalam Azad, India Wins Freedom, hew Delhi 1988, s, 7-10; Azmi Özcan, "Ebü'l-Kelâm Âzâd", DİA, X, 335.



HİLÂL es-SÂBÎ 127

HİLÂL B. ÜMEYYE

Hilâl b. Ümeyye b. Âmir el-Ensârî el-Vâkıfî İhmalleri yüzünden Tebük Seferİ'ne katılmayan üç sahâbîden biri.

Medine'deki Vâkıfoğullan'ndan olup ilk müslümanlar arasında yer alır. Annesi, Hz. Peygamber'in Medine'ye hicret ettiği gün evinde konakladığı Külsûm b. Hidm'in kız kardeşi Üneyse bint Hidm'dir. Kabile­sinin putlarını kırmasıyla tanınan Hilâl. Bedir ve Uhud savaşlarına katılmış, Mek­ke'nin fethinde kabilesinin bayrağını taşı­mıştır. Onun adı daha çok İki önemli olay­daki davranışı sebebiyle bilinmektedir. Bunlardan biri. 9 (630) yılında yapılan Te­bük Gazvesi'ne mazeretsiz olarak katıl­maması, diğeri de yine aynı yıl meydana gelen mülâane olayjna sebebiyet verme­sidir.128

Müslümanlar Tebük Seferİ'ne çıkarken Hilâl b. Ümeyye maddî durumu İyi oldu­ğu halde ihmali yüzünden orduya katıl­madı. Bir müddet sonra da hazırlanmak­ta geç kaldığını düşünerek sefere gitmek­ten vazgeçti ve evine kapandı. Resûlullah seferden dönünce, savaşa katılamayıp Medine'de kalanlar yanına giderek özür dilediler ve mazeretlerini yeminle desteklemeye çalıştılar. Hilâl ile onun durumun­da olan iki kişi ise 129 herhangi bir mazeret uydurmak yerine ayrı ayrı zamanlarda Hz. Peygam­berdin huzuruna gelerek hallerini arzet-tiler. Resûl-t Ekrem de her birine Allah'ın bu konuda vereceği hükmü beklemeleri­ni söyledi 130 ve diğer müslümanların bunlarla konuşmasını ya­sakladı.

Elli gün devam eden bu boykot süresin­ce evine kapanıp ağlayan, sudan veya bir miktar sütten başka bir şey yiyip içme­yen, geceleri namaz kılan Hilâl b. Ümey-ye. hiç kimseyle karşılaşmamak ve başka­larını zor durumda bırakmamak için bu süre zarfında dışarıya çıkmadı.131 Kırkıncı gün Resûlullah ona ha­nımından ayrı durması gerektiğine dair haber gönderdi. Hilâl'in karısı Hz. Pey-gamber'e gelerek kocasının ihtiyar oldu­ğunu, hizmetçisinin de bulunmadığını söyleyip ona hizmet etmek İçin izin iste­di. Resûlullah da onun kendisine yaklaş­maması şartıyla buna izin verdi. Elli gün­den sonra Hz. Peygamber bu üç kişinin tövbelerinin Allah tarafından kabul edil­diğini açıkladı. Bunu öğrenen Hilâl secde­ye kapandı ve çok zayıfladığı için Resûl-İ Ekrem'in yanına ancak bir merkebe bi­nerek gidebildi.132 Hi­lâl ile diğer iki arkadaşının durumunu tas­vir eden âyette bunca genişliğine rağ­men yeryüzünün onlara dar geldiği, vic­danlarının kendilerini rahatsız ettiği. Al­lah'ın azabından yine O'na sığınmaktan başka çare olmadığını anladıkları, bu se­beple de Allah'ın kendilerini bağışlayıp tövbelerini kabul ettiği belirtilmektedir.133

Hilâl b. Ümeyye ayrıca, Hz. Peygam-ber'in huzurunda karısını zina etmekle suçladığı için tefsir, hadis ve fıkıh kitap­larının ilgili bölümlerinde sıkça anılmak­tadır. Resûl-i Ekrem ona iddiasını dört şa­hitle ispat etmesi gerektiğini, aksi halde iftiracı durumuna düşeceğini ve cezalan­dırılacağını söyledi. O sırada nazil olan âyetler gereğince 134 Hilâl bu konuda doğru söylediğine, karısı da onun yalan söylediğine dair yemin ettiler. İddi­asını ispat etmek üzere dört şahit geti­remeyen Hilâl bu şekilde iftira cezasın­dan, karısı da zina cezasından kurtulmuş oldu. Ancak hadiseler bu konuda Hilâl b. Ümeyye'nin haklı olduğunu göstermek­tedir.135 Hilâl b. Ümeyye'nin ne za­man vefat ettiği bilinmemektedir.



Bibliyografya :

Müsned, 111, 458-459; Buhârî, "Meğâzî", 81, "Talâk", 28, "Şehâdât", 22, "Tefsir", 24/3;Müs-lim. "Li'ân", 11; Ebû Dâvûd. "Talâk". 27;Tirmi-zî. "Tefsîr", 10; Vâkıdî, el-Meğazî, II, 451; 111, 896, 996, 997-998, 1052, 1053-1054; İbn Hi-şâm. es-Sîrez, IV, 519, 534; İbn Kuteybe. el-Ma-cân7(Ukkâşe), s. 343; Kâdî Abdülcebbâr. Teşbî-tü deiaVİ'n-nübüuüe (nşr. Abdülkerîm Osman), Beyrut 1966, II, 476-477; İbnü'l-Esîr. üsdü'l-ğâ-be, II, 522-523; V, 406-407; a.mlf.. el-Kâmil, II, 278; Nüveyrî. Mhâyetü't-ereb, XVII, 361-368; İbn Kesîr, Tefsirü'l-Kur'ân, IV, 170; VI, 12-17; İbn Hacer. e(-/şâbe,]ll, 606-607; Diyarbekrî. 7a-rîhu'l-hamîs, II, 131-134; Mübârekfûrî. Tuhfe-tü't-ahuezi (nşr. Abdurrahman M. Osman), Me­dine 1387/1967, VIII, 506-511; Sehârenpûri. Bezlü'l-mechûd, X, 414; Fahreddin Atar. İslâm Adliye Teşkilâtı, Ankara 1979, s. 39-40; Koksal, İslâm Tarihi (Medine), IX, 170-172, 258, 261, 263-268; Mehmed Sofuoğlu, Sahîh-i Buhârî ueTercemesİ, İstanbul 1988, X, 4590-4591.




Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə