Uluğ nutku’nun felsefesi



Yüklə 287,31 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/11
tarix06.02.2018
ölçüsü287,31 Kb.
#26069
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

  Uluğ Nutku’nun Felsefesi

(koşulların)   ürünüdür   -   toplumsal   ilişkiler   (koşullar)   insan   yapısının, 

özünün   biçimlenişleridir”   savsözlerinde   (argümanında)   bulunduğunu 

belirtir.   Bu   savlardan   her   ikisi   de   Marx’da   görülmektedir.   Nutku, 

yalnızca   felsefe   değil,   bilim   dallarına   da   serpişmiş   antinomilerin 

sistematik   incelenmesinin,  propaideutike  (öneğitim   ya   da   hazırlık) 

hizmeti verebileceği düşüncesindedir. 

‘Felsefeyi   bilimlerin   bilimi’   olarak   nitelemenin   yanlış   olduğunu 

savlayan   Nutku

20

,   bilimleri   piramit   şeklinde   çizmek   ve   tepesine   de 



felsefeyi  yerleştirmenin  daha  da yanlış  olduğunu vurgulamakta,  ‘hele, 

bilimin teorik temelinin altına, sanki bu temeli taşımakla yükümlüymüş 

gibi,   felsefeyi   yerleştirmek,   daha   daha   yanlıştır’   düşüncesini   ileri 

20

 NUTKU, … Daha Güncel Felsefe, s. 110.



84


                                                                              Çetin VEYSAL

sürmektedir

21

. Nutku


22

, ‘soyut gibi görünen anlatım somut örneğini bulur 

bulmaz canlanır, ama elbette felsefenin işi, her felsefi deyişe bir örnek 

aramak   değildir.   Bu   bakımdan   Hegel’in   “baş   aşağı   duran   felsefesini 

ayakları üzerine dikmek (Marx, Engels)” gereksizdir, düşüncesindedir’

23



Felsefenin   idealizm   -   materyalizm   karşıtlığına   indirgenmesinin   bir 

anakronizm   olduğunu   ileri   sürerek   ilke   -   varlık   düalitesinin   halis 

21

  Bu   sava   itiraz   edilebilir   ve   edilmelidir   de.   Öncelikle   felsefe   anlayışı 



bakımından insani olanı öne çıkaran bir düşünce insanının bu tarz bir yaklaşımı 

benimsemesi, bu insanın da hocam olması ayrıca tartışmayı  gerektirmektedir. 

Ama burada hemen şu itiraz yapılmalıdır: Eğer felsefe, Nutku’nun dile getirdiği 

gibi   hem   bilimlerin   kuşatıcısı,   hem   de   onlara   temel   olan   bir   disiplin 

olamayacaksa hangi tür hareket noktasına sahip olabilir ve sorunlar karşısında 

nasıl yol alabilir? Felsefenin ne olduğu, ne işe yaradığı, ilke ve ölçülerinin neyle 

temellendirildiği   belirlenmek   zorundadır.   Bu   bağlamda   da   bilimlerle   ilişkisi, 

yeri, anlam ve önemi de tartışma sürecine girer kendiliğinden. Felsefe, tüm bilim 

ve disiplinlerin hem  hareket  noktalarının belirleyeni,  hem de ölçüsü olabilir, 

olmalıdır.   Bu   anlamda   demek   ki,   felsefenin   tanımından   ne   anlaşıldığı   da 

tartışmaya dahil edilebilir. Nutku’nun kendi ifadeleriyle yol alınabilinir burada. 

Yukarıda (sy. 1, 2, 3, 4), felsefeye hangi anlamlar yüklediği görülen Nutku; hem 

felsefenin   bilgelik   sevgisi   bağlamıyla   her   tür   insan   eyleminin   ona   yakışır 

olmasını sağlayacak bir temel olduğunu, hem bilmeye yönelmesi, bilmesinden 

kaynaklanan   erdemliliği   ve   sorumluluğu,   ama   aynı   zamanda   seçme 

özgürlüğüyle davranmasının bir olanağı olduğunu değişik yazı ve çalışmalarında 

ileri sürer ama aynı zamanda da nasıl olur da hem bilimler hem de her türlü bilgi 

ve varlık sorununda hareket noktası, ilke, ölçü ve belirleyen olarak hem en altta 

ama hem de en üstte olmasını ileri sürmez? Bu paradoksaldır ve çelişkili bir akıl 

yürütmedir. Kant’ın ‘el aklın uzantısıdır’ düşüncesi felsefeye uyarlanabilir. 

Tüm   bilimler   ve   disiplinler,   felsefenin   ortaya   koyduğu   insan   olgusu   ve 

kavramını, bütün - parça ilişkisi ile oluş içerisindeki maddi dünyayla ilgisinde 

ortaya koymadıklarından, kendi temelleri olan kaynaklarından, yani insanın (ve 

böylelikle doğanın da) genel iyiliği - güvenliği bağlamından uzaklaşmışlardır. 

Oysa   tüm   bilim   ve   disiplinler,   insani,   evrensel   ve   türsel   özniteliklerimizi 

geliştirici felsefi kavrayışlar üzerinde yükselmelidirler. Bu nedenle de her biri 

felsefenin   bir   uzantısı   olmalıdır.   Burada   dile   gelen;   olanın,   ‘olması   gerek’le 

karşıtlığıdır. Olan, reel gerçek,   felsefi olanla; ‘olması gereken, olacak’la yer 

değiştirmesi düşünülendir. Böylelikle felsefi  olan ‘olması gerek’i  dile getiren 

olarak,’   reel   gerçekliği   dile   getirene,   bilimsel   olana   öncül   ve   aynı   zamanda 

dayanak oluşturur’ (oluşturmalıdır) savına varılır. Burada anlaşılması gereken 

önbelirleme,   maddi   temelde   yükselen   düşüncenin,   bir   kere   maddi   kökten 

yükseldikten   sonra   düşünce   olarak   öne   çıktığı   ve   sürükleyici   olduğu   değil, 

felsefe   olarak   eylem   ve   düşüncenin   birliği   bağlamında   gittiğidir.   Teori   ve 

pratiğin birliğine vurgu yapan bu düşünce, bilimler (bilgi ve belgeler) üzerinde 

yükselen felsefe anlayışı yerine, onlardan ayrılmayan, onlara nereye gideceğini 



85


  Uluğ Nutku’nun Felsefesi

antinomi olarak Platon tarafından dile getirildiğini, çağlar üstü olduğunu 

vurgular (1998:16).

24

İnsan Anlayışı



İnsan   Felsefesi   Çalışmalarının   özetini   verirken,   insan 

felsefelerinin   tüketilemeyeceğini,   hep   olacağını   savlayan   Nutku,   bu 

tespitini   de   temel   sorunların   aynılığına   ve   bir   insan   görüşüne   olanak 

sağlamalarına bağlar. Ancak insan sorununa, sonradan kazanılan genel 

kavramlarla başlamayı değil, genelliği canlandıran, farklı yer ve dillerde 

yaşayan   insanların   sorunlarından   geçilerek   varılması   gerektiğini 

vurgular.

25

  İnsanı,  evren   (kosmos)   ile   insan   (anthropos)   kavramlarını 



birleştirerek oluşturduğu “kosmantropos” kavramıyla belirler.  Greklerin 

insanı doğayla birlikte ele alışları bu kavramda dile gelebilir ona göre.

26

Nutku,   ölüm   bilincine   ilişkin   düşüncelerine   şu   soruyla   girer: 



“Ölümün bilincinde olmak, ölümsüzlük isteğini ve büründüğü inançları 

neden   gerektirsin?   Cevabı   şöyle:   Bilincinde   olduğu   için   gerektiriyor. 

gösteren   bir   felsefi   yaklaşımı   benimsemektedir.   Böylesi   bir   yaklaşımın   öne 

çıkarılmasının   nedeni;   günümüz   özel   mülkiyetçiliğinin,   iktidar   ve 

egemenliğinden doğan çeşitli yok edici vahşete dönüşen hırsının insan ve doğayı 

tahrip etmeyi özleyen eğilim içerisinde devinmesidir denebilir.

22

 NUTKU, … Daha Güncel Felsefe, s. 110.



23

  Burada  da Nutku’ya  şu noktada itiraz edilebilir:  Felsefenin  işi, her felsefi 

deyişe bir örnek aramak olmadığı gibi, ters olanı düzeltmemek, yanlışa tepkisiz 

kalmak   da   değildir.   Nutku’nun   kendi   deyimiyle;   ‘yer   üstü   aşmacalar’ının 

yanıltıcı   yüzünü   ortaya   çıkarma   görevi   nasıl   yerine   getirilmesi   gereken   bir 

problem çözümüyse, varlık ya da ilke (arkhe) sorununa yaklaşımda ortaya konan 

‘felsefi   aşmacalar’da   ortaya   çıkan   problemlere   de   çözüm   bulunmalıdır.   Bu 

bağlamda Marx ve Engels, Hegel’in ortaya koyduğu yaklaşımı tersine çevirmek 

bu türden bir düzeltme girişiminden ibarettir. Gerçi Nutku, Marx ve Engels’in 

bu girişimin bir düzeltme değil, önyargılı bir yargılama olduğunda ısrar eder. Bu 

konuda Nutku’nun ifadelerine açık itirazlar felsefe tarihinde çok fazla olması 

sebebiyle  derinleştirilerek  ortaya  başka  bir  tartışma  alanı  açılmasının yerinin 

burası olmadığı düşüncesindeyim. Eleştirel bir değerlendirmede bu görev yerine 

getirilecektir.

24

 NUTKU, Uluğ., İnsan Felsefesi Çalışmaları, İstanbul: Bulut Yayınları, 1998. 



s. 16.

25

 NUTKU, Uluğ., İnsan Felsefesi Çalışmaları, s. 8.



26

 a.g.e., s. 12-13.



86


Yüklə 287,31 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə