Uluğ nutku’nun felsefesi



Yüklə 287,31 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/11
tarix06.02.2018
ölçüsü287,31 Kb.
#26069
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

                                                                              Çetin VEYSAL

insanı   belirleyici   özelliği   ile   ilişkisinde   sorumluluğa   değinmektedir 

Nutku.   Hayvanların   soysürdürüm   gereği   tür   içi   dayanıştıklarını   ama 

insandan   başka   canlı   türünde   olmayan   vicdan   denilen   yaşatıcı   değer 

kaynağına duyarlı olma, onu taşıma ve başkalarına sunma yalnızca onda 

vardır. Yalnız insan, seçmesiyle  sorumludur.  Memnuniyet,  nezaket ve 

utanç (ve bunların tersi; pişmanlık, küstahlık ve utanmazlık) bunlardan 

bir kaçıdır. Sorumluluğu insan türüne özgü ve doğaya karşı da (karşıt 

değil)   bir   sorumluluk   olarak   algıladığını   temellendirmeye   çalışır

46



Bilimin sorumluluğu ve kişi değeri de bu çerçevede ele alınır.  Füzenin 

kesin isabet gücüyle, bir hastalığa karşı aşının bulunmasını aynı gören 

anlayışı   eleştirir.   İlki   insanlığın   yıkımına,   ikincisi   ise   yaşatılmasına 

ilişkindir   ve   bunlar   birbirlerine   karşıt   işlevleri   nedeniyle;   ilki   bilimin 

yoldan   çıkmasına,   ikincisi   ise   temel   kaygısına   yöneliktir.   Bu   nedenle 

bilim, asıl anlamda aşı bulmaktır. Çünkü insan etkinliği ya da çalışması, 

bütün yıkımlara rağmen, makul olanı bulmaya yöneliktir. Bu anlamla da 

aşı bulmakla bağı vardır ama füzenin isabet etmesi onun yoldan çıkmış, 

yabancılaşmış   durumudur.   Bilimin   temel   amacı,   varolanı   olduğu   gibi 

bilmektir. Ama ‘bilinen her şeyin uygulanmayabilir’ olduğu ilkesinden 

hareket eden Nutku, bunun, ekolojinin bir ilkesi olarak bilim ethiğinin 

içinden geçmek zorunda olduğunu belirtmektedir. 

Bu   bağlamda   üniversiteleri   de   eleştiren   Nutku   (2006:89), 

üniversitelerin,  humanitas  kavramının içerdiği değerlerin çok gerisine, 

dost   -   düşman   ayrımının   bilinçleri   körelten   tuzaklarına   düştüğünü, 

araştırma   merkezlerinin,   büyüme   ekonomisinin   batağından   kurtularak 

liberal karcılığın doğayı talan etmesine ve hizmet olarak geri dönmeyen 

emeğin bu talan uğruna kullanılmasına karşı tavır koymaları gerektiğini 

savlamaktadır.   Savaş   ve   savaş   araçlarının   yıkıcılığına   karşı   durmanın 

zorunluluğuna   dikkat   çeken   Nutku

47

,   savaşın   kökeninde   insanlığın 



varoluşunu   olumsuzlayan   yıkıcı   saldırganlığın   durduğunu,   her   türden 

savaş ve savaş gereçleri kadar, bunların koşul ve olanaklarının da ortadan 

kaldırılması gerektiğini ileri sürer. 

46

 NUTKU, Felsefe ve Güncellik, s. 80, 81.



47

 NUTKU, … Daha Güncel Felsefe, s. 96, 97, 98.



93


  Uluğ Nutku’nun Felsefesi

İnsanın   bir   özü   olduğunu   savunan   Nutku

48

,   Marks’ın   6.   tezine 



karşın;   anlam   ve   değer   vermek,   amaç   edinmek   ve   amacı 

gerçekleştirmeye yönelmek, tarihselliği devşirmek nitelikleriyle insanın 

bir   öz   oluşturduğunu   varsaymaktadır.   Bu   düşüncesini  genel   varoluş 

olgularıyla anlatmaya çabalar. Genel varoluş olguları: Zaman, mekan ve 

toplumsal-kültürel   koşulların   farkları   ne   olursa   olsun,   iki   insan 

karşılaştığında,   ilk   bakışta   birbirlerinin   insan   olduklarını   anlıyorlarsa, 

genel varoluş olgularını anlıyorlar şeklinde dile getirilebilir. 

         İnanç Anlayışı 

İnanç sorununda onun aradığı, farklı inanma tarzlarında neyin özde 

ortak   olduğudur

49

.   İnanç   sorununda   temel   yanılgılardan   birinin, 



düzenlilik   ve   amaçlılığı   birlikte   anlamak   ve   eş   anlama   getirmek 

olduğunu   vurgulayan   Nutku

50

,   kendiliğinden   düzenliliğin   amaçlılığı 



içermediğini,   buradaki   yanılgının,   birbirini   içeren   iki   olgunun   doğaya 

taşınması olduğunu belirtir. Mantıksal görünen bir çıkarımın gerçekliğe 

uygun   düşmesi   zorunlu   değildir.   Bu   nedenle   bilim,   bu   tür   yanılgıları 

ayıklayarak ilerler.

Bilimin,   zamanın   ilk   ve   son   sayfalarını   okumaya 

kalkışamayacağını düşünen Nutku’ya

51

 göre, Bertrand Russell’ın, bilimin 



ilerlemesiyle  doğa-üstü güçlere inanmanın azalacağı savı, bu kestirme 

ters   orantı,   sorunu   yanlış   ortaya   koymaktır.   Sorun,   doğa-üstü   sanılan 

48

 a.g.e., s. 22. 



Bu noktada farklı tartışmalar vardır. Bu konunun başka bir tartışmayı (Nutku’ya 

karşı çıkan Özbek’in de sorunu tartışmaya daha önce açmış olması nedeniyle) 

burada   bu   tartışmanın   uzun   süreceği   düşünülerek   sorunsallaştırılmayacaktır. 

Ancak   okuyucuya   bir   ön   anlama   sunması   açısından     insanın   özü   ifadesini 

kullanan   Marx’ın   Feuerbach   üzerine   tezlerinin   6.sı   (Marx,   1979:73) 

aktarılmalıdır: “Feuerbach, dinsel özü insansal öze indirgiyor. Ama insansal öz, 

tek   tek   her   bireyin   doğasında   bulunan   bir   soyutlama   değildir.   Gerçekliği 

içerisinde, bu, toplumsal ilişkilerin bir bütünüdür. Bu gerçek özün eleştirisine 

girmeyen Feuerbach bunun sonucu olarak: 1. Tarihsel süreçten uzaklaşmak ve 

dinsel   duyguyu   [Gemüt]   kendi   başına   bir   şey   olarak   saptamak   ve   soyut 

-yalıtılmış-   bir   insan   bireyini   varsaymak   zorunda   kalmıştır.   2.   Dolayısıyla 

insansal   öz,   onda   ancak   bir   “tür”   olarak,   bir   çok   bireyi   salt  doğal   olarak 

birleştiren içsel, dilsiz bir genellik olarak anlaşılabilir”

49

 NUTKU, Uluğ., Felsefe ve Güncellik, s. 127.



50

 a.g.e., s. 51.

51

 NUTKU, Uluğ., İnsan Felsefesi Çalışmaları, s. 46.



94


Yüklə 287,31 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə