Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə307/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   299   300   301   302   303   304   305   306   307

888

Milletin hayri için her ne düşünsen; bid ‘at,

Şer ‹ i tagyir ile terzil ise –haşa- sünnet.

H. Cavid, kurtuluşu ilim-irfan yolunda çalışmada bulur, bunu Azer’ in di-

liyle ifade eder.

 Ma ‘bedler ; kütüphane ve mektep olursa “ fezl ü me’ rifet güneşi “ bütün 

dünyayı aydınlatacaktır. İlim ve irfanla terakki olacağını belirten şair, “ ganlı, 

kinli guvvetler “ in zulmünden halas olup, şeref ve benliklerini çiğnetmeye-

ceklerini söyler.

“ şeyh Sen ‘an “da yapılacak mücadeleden vazgeçerek, Mekke ‘ de ibadet-

le meşgul olmak isteyen şeyhlere Sen ‘an : 

Kuru boş secdenin yok akibeti !

Hak sever yalnız ehl-i ma ‘ rifeti

( Şeyh Sen ‘an)

diyor.  Görüldüğü gibi H. Cavid, tevekkülü yalnış yorumlayanlara, tem-

belliğe çatmaktadır. M.Akif de tembelliğe, kaderciliğe hiddetle karşı çıkar :

“ çalış “ dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,

Onun hesabına birçok hurafe uydurdun !

Sonunda bir de “ tevekkül “ sokuşturup araya

Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya.

Verdiğimiz  bu  örneklerde  M.  Akif  ‘  le  H.  Cavid,  din  istismarcılığına, 

taassuba, cehalete, kaderciliğe ve « tevekkül « e karşı çıkarak ilim ve irfanla 

mücehhez  olmayı  savunmuşlardır.  Bu  yönlerden  M.  Akif  ‹  le,  H.  Cavid, 

dikkatlerden kaçan benzerlikler gösterirler.

H. Cavid, manzum hikâyelerinde kullandığı konuşma tekniği ve şiirlerinde 

“Şiir cümlesi özellikleri kullanarak, anlamın bir mısrada bitirilmeyerek daha 

sonraki mısralara sarkmasını sağlamıştır. H. Cavid’in şiirlerinde kullandığı 

bu teknik şiir dilinin nesre yaklaştırılması Servet-i Fünuncu’ların karakteris-

tik özelliklerindendir. H. Cavid’in bazı şiirlerinde bizzat konuşma cümleleri 

de yer alır. Bunun da M. Akif’ten etkilenmiş olmasına ve dramatog yönüne 

bağlayabiliriz.

19.Yüzyılın Sonu 20.Yüzyılın Başlarında Azerbaycan ve Türk Edebiyatı, 

 Hüseyin Cavit ve Türk Edebiyatı ile Etkileşimler.



889

Zhala BABASHOVA 

Sonuç

XX. yy’ın başlarında Azerbaycan ve Türkiye aydınları arasında sıkı bir 

münasebet teşekkül etmeye başlamıştır. Azerbaycan fikir ve sanat adamları 

Türkiye’deki siyasi, sosyal ve edebi sahalardaki faaliyetleri yakından takip 

ederek, bu karakterlerden ilham ve tesir almışlar. Ve bunları eserlerine akset-

tirmişlerdir.

H.  Cavid Azerrbaycan  teceddüt  devri  edebiyatı  yazarlarındandır.  1904-

1937 yılları arasında edebi faaliyetlerini sürdürmüştür.

1905- 1909 yılları arasında Türkiye’de eğitim almış ve bir dönem zarfında 

birçok ünlü Türk yazar ve şairlerin faaliyetlerini incelemiş, etkileri altında 

kalmıştır. 

H. Cavid, sanata, kişiliğinin oluşmasında, sanatında, şiirlerinde ister şekil, 

üslup, muhteva, yönünden türk yazar ve düşünürlerinin etkisi açık bir şekilde 

görülmektedir.   



Kaynakça

AKTAŞ, Prof. Dr. Şerif ; Yenileşme Dönemi Türk Şiiri Antolojisi 1, Axçağ 

Yayınları , Ankara : 1996 

AKTAŞ, Şerif , “ Mehmet Akif ve İnsan “ , Hece ( Mehmet Akif Özel Sa-

yısı ), S: 133, Ocak-2008.

AKTAŞ, Şerif , “ Milli Romantik Duyuş Tarzı ve Türk Edebiyatı – III , 

Mehmet Akif Ersoy, Tükiye Günlüğü, s: 40, Mayıs- Haziran 1996.

AKYÜZ  Kenan  ;  Modern  Türk  Edebiyatının  Ana  Çizgileri;  Ankara 

Üniversitesi Basımevi; 3. Baskı, Ankara 1979. S. 227.

İsmail Parlatır, Türk Dili Dergisi, Türk Şiiri Özel Sayısı IV, Sayı. 481-482, 

1992, S.35.

 Kaplan Mehmet; Tevfik Firket; İstanbul, 1987 ; S. 20 ; 120

Kaplan Mehmet; Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar, İstanbul, 1988

Baykara ; Hüseyin, Azerbaycanı İstiklal Mücadelesi Tarihi İsatnbul, 1975, 

S. 50-70-120.

Cavid Turan, Hüseyin Cavid- Seçilmiş Eserleri ; 4. Cild, Bakü; 1985

Elioğlu, Mesud, Hüseyin Cavid, Seçilmiş Şiirleri, Bakü, 1968

Ercilasun; A. B. “ Hüseyin Cavid ve Türkiye Türkçesi “ Erciyes Üniversi-

tesinde yapılan

 “ Azerbaycan Edebiyatı “ konulu sempozyom da sunucular tebliğ Mayıs, 

1990.



890

Turan azer, Cavid name “ elm ve Tehsil, Bakü 2010-S. 38-40.

Türkekul, M. Hakkı , Azerbaycan Türk Şairi, H. Cavid, İstanbul 1963.

Resulzade , M. emin , Çağdaş Azerbaycan Edebiyatı , Ankara, 1951

Tampınar, Ahmet Hamdi, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, 1982.

Hüseyin Cavid, Topal Teymur, Bakü 1926, Azerneşr.

Hüseyin Cavid, Peygamber Bakü 1925, Azerneşr.

İblis, Bakü 1924; Azerbaycan Devlet Neşriyatı 

Bütün Eserleri, Bakü 2005, Lideri Neşriyatı , S. 45 ;61;101;147;152.

M. Akif Ersoy ; Safahat, İstanbul 2009; Çevik Matbaaçılık, S.18,77, 180, 

198,199,340-341,206,425,474;

M. Cafer Azerbaycan Edebiyatında Romantizm ; Bakü 1963. S.31.

Ramazan Gülendamın, Mehmet Akif ‘in İDEAL İNSAN TİPİ I Uluslara-

rası MEHMET AKİF SEMPOZYUMU, Kafkas Üniversitesi, 19-21 Kasım 

2008; S. 687-692

Nurullah Çetin, Şiir Çözümleme Yöntemi; Ankara 2009, Öncü  Kitapevi

Nurullah Çetin, Mehmet Akif ‘ te Batı Emperyalizmine Karşı, Tavır Aliş; 

Ululararası M.Akif Sempozyumu, Kafkas Üniversitesi. 19-21 Kasım, 2008, 

S.660-669.

Nurullah Çetin, Şiir Tahlilleri, Ankara 2008, Öncü Kitap.

Mehmet Akif ‘ i Doğru Anlamak, İstanbul 2011.   

 Yaşar Karayev, Facia ve Kahraman, Bakü 1965, s.95.

Abdullah Şaig Eserleri (V. ciltte), “Azer Neşir”, C.IV, Bakü 1966 / 1978, 

s. 175.


Enver Uzun, Cavid’in Kişileri, “Varlık Dergisi”, Tahran 1995 , 75….82.

 Fevziye Abdullah Tansel, Namık Kemal’in Mektupları (Midilli Mektupla-



), C.II, Ankara 1967.

 T. Efendiyev, Edebiyat Dil ve İncesanat, Bakü 1973, s.46.

 Turan Cavid, Dört Ciltte Hüseyin Cavid’in Eserleri “Topal Teymur”, C. 

IV, Bakü 1984, s.150.

 A. Hamdi Tanpınar, IX. Yüzyıl Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1982, s. 

377.


19.Yüzyılın Sonu 20.Yüzyılın Başlarında Azerbaycan ve Türk Edebiyatı, 

 Hüseyin Cavit ve Türk Edebiyatı ile Etkileşimler.


Modern Başkurtça’da Eski Türkçe Hayvan İsimleri

Züleyha HABİBULLİNA

1

Sahasında birçok ırmak ve gölün, çayır ve otlağın, dağ ve bozkırın bulun-

duğu Güney Ural’ın elverişli doğa-iklim şartları eskiden Başkurtlarda hay-

vancılığın gelişmesini sağlamıştır. S.İ Rudenko, K.F. Smirnov, R.G. Kuzeyev, 

N.A. Majitov vs. gibi ünlü bilim adamları tarihî-etnografya ve arkeolojik bil-

gilere dayanarak Başkurtların bir millet olarak birleşme döneminde avcılık 

ve tarımcılıkla birlikte yerleşik yarım göçebe hayvancılıkla uğraştıklarını dü-

şünmektedirler.  Bunlar  hepsi  değişik  hayvan  isimlerinin  şekillenmesine  ve 

gelişmesine sebep olmuştur. Böylece Başkurtlarda, birçok başka Türklerdeki 

gibi, cins ve yaşına, bir de doğduğu zamana göre evcil ve vahşî hayvanların 

isimleri iyice işlenmiştir.

İnsan tarafından yiyecek ve ev eşyaları yapmak için ham madde almak 

amacıyla yetiştirilen at, deve, büyük ve küçük baş hayvanlar, domuz vs. hay-

vanlar evcil hayvan sayılmaktadır. İnsan tarafından daha milâttan önce ehlî-

leştirilen köpek, kedi vb. hayvanlar da onlardandır. Bu makalede Başkurt-

ça’daki atın isimleri incelenecektir.

Birçok Türklerdeki gibi Başkurtlarda da atlar çok popüler olmuştur. Onlar 

yıl devamında otlakta beslenmişler, o yüzden onlar için kışlık yemek hemen 

hemen hazırlanmamıştır. Onlar için sıcak ahırlar yapmak da gerek olmamış-

tır. Başkurtlarda atlar, çok asırlar devamında asıl binek, taşıt ve yük hayvanı 

olmuşlardır. Eskiden atcılık ürünleri halkın temel yiyeceklerinden olmuştur.

Asırlar devamında atlar Başkurtların günlük hayatında çok önemli rol oy-

namışlardır. Bu yüzden at tipleri destan, şarkı, masal, efsane, atasözü, deyim 

vs. gibi Başkurt halk eserlerinin tümünde yer almaktadır. Meselâ, At arımay 

tau mengəngə, arımay yurtıp kilgəngə, arıy karay belməgəngə “At yorulmaz 

dağa çıkmaktan, yorulmaz koşmaktan, yorulur bakmasını bilmedikleri için”; 

At saba tip et saba “At koşuyor diye it koşuyor”; Attıņ yakşıhı alģa sıģa, ye-

getteņ yakşıhı danģa sıģa “Atın iyisi öne çıkar, erkeğin iyisi şühret kazanır”; 

At aunaģan yeržə tük kala “Atın yattığı yerde tüy kalır”; Dürt ayaklı at ta 

hürünə “Dört ayaklı at da sürçer”; Yurtak atka yul kıška “Yorga atın yolu kısa 

olur”.

1  Doç. Dr., Baskurdistan (RF)




892 Modern Başkurtça’da Eski Türkçe Hayvan İsimleri

Modern Başkurtça’da atı adlandırmak için paralel olarak üç kelime kulla-

nılır: at, yılkı, alaşa. Ama bu kelimelerin kullanılış miktarı ve alanları deği-

şiktir.


Bunlardan en çok kullanılanı at kelimesidir. Bu kelime yardımıyla yeni 

kelimeler türetilmektedir: at karausı “seyis”, atlı, at harayı, atlıksa “at ahırı”, 

at zavodı “hara” vb. Binyıllarca Başkurtlar atı ev ve ticaret, spor ve askerî 

işlerde kullanmışlardır. O yüzden at kelimesi bazı kelimelerle birleştiğinde 

atları değişik türlere ayıran terimler oluşturmaktadır. Meselâ, yük atı, eş atı 

“iş atı”, bəyge atı “koşu atı”, meņge at “binek atı”, başkort atı “Başkurt atı”, 

ģərəp atı “Arap atı”, ala at “alaca at”, turı at “doru at” vs.

At (Eski Türkçe Sözlük (ETS), 65) kelimesi Eski Türkçe yazılı eserlerde 

aktif bir şekilde kullanılmıştır: Аntaү uluү ölüg barүu tüšti kim jüklämäkkä 

keltürmäkkä at qaүatïr ud azlïq boldï (LOK 313) “Ganimet o kadar çoktu ki, 

onu götürmek için atlar, katırlar ve öküzler bile yetmiyordu”. Eski Türkçe’de 

de at kelimesinden türetilmiş kelimelere rastlanılmaktadır: Аtлаt titim (TON 

25) “Ben dedim, bin ata”; Qаrluq atlantï (КЧ, 20) “Karluklar ata bindi”; Та-

bүаč аtlïү süsi (Mog, Ha, 1) “Tabçag at ekibi”; Eki ülügi atlïү erti (Тон, 4) 

“Onlardan iki kısmı atlıydı”.

Böylece, Başkurtça’da Eski Türkçe’deki at kelimesinin anlamı semantik 

ve fonetik değişikliklere uğramamıştır. At kelimesi asıl anlamında Modern 

Türk dillerinin çoğunda kullanılmaktadır: Türkçe, Gagauzca, Azerice, Türk-

mence, Kırım Tatarcası, K.-Balkarça, Kumıkça, Tatarca, Nogayca, Karakal-

pakça, Kazakça, Kırgızca, Uygurca at, Özbekçe ot, Çuvaşça ut. Bazı Türk 

dillerinde at kelimesi “iğdiş” anlamında kullanılmaktadır: Altayca, Hakasça, 

Tuvaca, Yakutça 1. burulmuş (meselâ, öküz); 2. eşek.

Modern Başkurtça’da atı adlanırmak için bu kelimeden başka aktif bir şe-

kilde yılkı kelimesi kullanılmaktadır: Ul sakta bežžeņ arteldə yılkı malı küp 

ine (N. Musin) “O zaman bizim artelde atlar çoktu”. Yılkı kelimesinden yıl-

kısı “at üretici”, yılkısılık “at üretimi” yılkı ite “at eti” kelimeleri türetilmek-

tedir. Bu kelime yıl ismi olarak da kullanılmaktadır: yılkı yılı “at yılı”.

Jïlqï kelimesi (ETS, 267) Eski Türkçe eserlerde topluluk anlamında, yani 

“büyük  baş  hayvan,  genelde  atlar”  anlamında  genişçe  kullanılmaktadır: 

Тujаүlïү jïlqï (MK III, 178) “Tırnaklı hayvanlar”; Jïlqïlаr kütäjä turur еrdi 

(LOK) “O atları güttü” vs. Jïlqï kelimesinin Eski Türkçe eserlerde geniş bir 

şekilde  kullanılması,  hayvanların  Eski  Türklerin  asıl  zenginliklerinden  ol-

ması hakkında söylemektedir. Meselâ, Jïlqïm sаnsïz еrti (C5) “Atlarım çok-

tu”;  Аүïlïŋtа  jïlqïŋ  bоlsun  (Ths  II  71)  “Ahırlarında  atlar  olsun!”.  Kutadgu 




893

Züleyha HABİBULLİNA

Bilik eserinde jïlqï kelimesi mecazî anlamda, yani insana hor bakmayı (cahil, 

hayvan herif) ifade etmek için kullanılmaktadır: Biligsiz kišilär tükäl jïlqï ol 

(QBH 6717) “Cahil insanlar – tam hayvan heriflerdir”, Biligsiz kišig bilgä 

jïlqï аtаr (QBH 821) “Cahil insana akıllı (insan) hayvan herif der”. Bu kelime 

Modern Türk dillerinin çoğunda genişçe kullanılmaktadır: Türkçe yılkı “yıl-

kı”, Azerice ilhı “yılkı”, Türkmence yılkı “yılkı”, Karaimce yılkı “yılkı”, Ku-

mıkça yılkı “yılkı”, Nogayça yılkı “at” (genel isim), Kazakça zılkı “at” (genel 

isim), Kırgızca zılkı “at yılı”, Altayca yılkı/yılģı “binilmeye alıştırılmamış at, 

yılkı”, Hakasça çılģı “at yılı”

2

 vs.


G.Vamberi  ve A.Şçerbak’a  göre,  yılkı  kelimesi  yıl-<*yıģıl  “toplamak”, 

“birleştirmek” kelimesinden türemektedir. Bundan ilerleyerek bu kelimenin 

ilk anlamı “yılkı, sürü” olmuş diye tahmin edilmektedir. Demek ki Başkurt-

ça’da bu kelimenin eski anlamı konkreleşmiş, yani daralmıştır.

Atın üçüncü ismi olan alaşa kelimesi genel “at” anlamından başka Baş-

kurtça’da daha sık kullanılan, daha dar anlama, yani iğdiş anlamına sahiptir: 

Poyezd  stantsiya  hayın  ožon-ožak  tuktap,  yonsoģan  kart  alaşa  şikelle,  kü-

nü-tünü baržı (Ģ.Lokmanov) “Tren, her istasyonda uzun süre durarak ihtiyar 

iğdiş gibi gece-gündüz gidiyordu”. Bu kelime mecazî anlamda, yani “kadı-

na şahvetle bakan ihtiyar erkek” anlamında da kullanılmaktadır: Kara unı, 

kart alaşa, üsünsü bisə tip hıyallana (İ Gizzatullin) “Şu ihtiyara bak, üçüncü 

kadın hakkında hayal ediyor”. Başkurt ağızlarında alaşa kelimesi aşağıdaki 

anlamlarda kullanılır: 1. “burulmuş aygır” (Ey ağzı); 2. “çirkin erkek” (Ey, 

Mias ağızları); 3. “kesmek için tayin edilen at” (Salyut ağzı); 4. “beceriksiz 

hayvan” (Kübelek ağzı)

3

.



E. Esin’in yaptığı araştırmalara göre, Türkçe alaşa “at” kelimesi Çin me-

tinlerinde Han’ devletinden itibaren yer almaktadır. O, Çin’in Asya’da aldığı 

“cennet” atları anlamına gelmiştir. Bazı yazarlar, alaça kelimesini Altay halk-

larına, ilk Türklere ve Alaşa ve Kansu dağlarına bağlamaktadır. Eskiden bazı 

Türkler ala atını beslemişlerdir

4

. Alaşa eskiden Türkçe’den Rusça’ya (loşad’) 



ve Ukraynalıca’ya (loşa, loşçuk) alınmış kelimelerdendir: Loşad’ kelimesine 

Vladimir Monomah’ın ünlü nutuğunda daha 1103 yılında rastlanılmaktadır

5

.

Böylece, Modern Başkurtça’da alaşa kelimesinin eski anlamı konkreleş-



miş, yani daralmıştır.

2 Sravnitel’no-istoriçeskaya grammatika tyurkskih yazıkov. Leksika, Moskva, 1997, s. 441.

3  Sravnitel’no-istoriçeskaya grammatika tyurkskih yazıkov. Leksika, Moskva, 1997, s. 444.

4  Başkort hüyleştereneņ hüžlege, 1. cilt, Üfü, 1967, s. 19.

5  E. Esin. The House in Tukie art “Central Asiatik Journal”, vol. X, № 3–4, 1965, s. 177–178.



894 Modern Başkurtça’da Eski Türkçe Hayvan İsimleri

Bu  kelime  bazı  Modern  Türk  dillerinde  korunmuş  ve  kullanılmaktadır: 

Azerice alaşa “lâgar beygir”, Türkçe alaşa “at”, Kırım Tatarcası alaşa “at”, 

Kumıkça alaşa “at”, K.-Balkarca alaşa “at”, Tatarca alaşa “at, iğdiş”, Nogay-

ca alasa “at, iğdiş”, Çuvaşça laşa “at, iğdiş”

 6

.



Başkurtça’da ve onun ağızlarında atları cinsine ve yaşına göre adlandıran 

birçok terim vardır. Halk arasında genelde atlar yaşına göre üç gruba ayrılır: 

bir yaşa kadar – kolon, iki yaşa kadar – tay, yabaģı, sonra – at. Cinslere böl-

mek için ayģır, irkek “aygır”, beyə, baytal “kısrak” kelimeleri kullanılır. Tayı 

adlandırmak için genelde türemiş ayģır kolon kelimesi kullanılır. Bir yaştan 

iki yaşa kadar olan tayın erkeğine tay ayģır, dişisine – tay baytal denir. İki 

yaştan üç yaşa kadar olan erkek ata konan, üç yaştan dört ayaşa kadar olanına 

dүnən, kısraklara ise konajın ve dүnəjen denir.

Cins özelliklerine göre at isimlerinden ayģır < Eski Türkçe adүïr/aδүïr/

ajүïr (ETS, 14) “aygır”, beyə < Eski Türkçe bi (ETS, 97) “kısrak”. Modern 

Türk dillerinde K.-Balkarca azır, Tatarca aygır, Kırgızca, Altayca aygır, 

Özbekçe, Uygurca aygir, Hakasça ayar, Tuvaca, Tofalarca askır, Yakutça, 

Dolganca  atwır,  Çuvaşça  ayar  –  “aygır”;  Kırım  Tatarcası,  K.-Balkarca, 

Nogayca, Karakalpakça, Kazakça, Tatarca biye/biyə, Kırgızca bə, Altayca 

rey, Özbekçe, Uygurca biyə, Hakasça pi, Tuvaca, Tofalarca be, Yakutça 

biə – “kısrak”.

Başkurtça evcil hayvan isimleri, Başkurt halk eserlerinin atasözü, deyim, 

şarkı, masal, destan vb. janrlarında yansıtılmıştır. Bu eserlerde ancak hayvan-

ların türlerine göre isimleri değil, onların cins ve yaşlarına göre değişik isim-

leri de bulunmaktadır. Meselâ, birçok epik eserde halkın yarım göçebe hayatı 

tasvir edilmektedir. Bu eserlerde evcil hayvanları tasvir etmeye de çok yer 

ayrılmaktadır. Akbuzat, Kara yurģa, Kongur buģa, Akhak kola gibi destan-

ların içeriği doğrudan doğruya hayvanlara bağlıdır. Meselâ, aşağıdaki Akhak 

kola destanından alınmış parçada atların değişik sıfatları tasvir edilmektedir.

6 Melioranskiy P. Zaimstvovannıye vostoçnıye slova v russkoy pis’mennosti, S.-Petersburg, 

1899, s. 122–124.




895

Züleyha HABİBULLİNA

Yetmeş yılkı arahında

Yelpenep torģan yete at yuk,

Yalbır yallı yerən yuk,

Neskə büyür dүnən yuk,

Yүgən halmaš ayģır yuk,

Yomoro toyak turı yuk,

Mundahı beyek burıl yuk,

Tırpak kolak konan yuk,

Yəyen koyrok beyə yuk.

Yetmiş yılkı arasında

Başı sert yedi at yok,

Gür saçlı al donlu yok,

İnce kalçalı dүnən yok,

Dizgin görmeyen aygır yok,

Yuvarlak tırnaklı doru yok,

Dik yeleli demir kırı donlu yok,

Sivri kulaklı konan yok,



Kabartılan kuyruklu kısrak yok

1

Yüklə 26,8 Mb.


Dostları ilə paylaş:
1   ...   299   300   301   302   303   304   305   306   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə