27
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ VE
TDKB AJANSI YÖNETİM KURULU ÜYESİ
SAYIN PROF. DR. HASAN GÖNEN’İN SEMPOZYUM
AÇILIŞ KONUŞMALARI
Sayın Valim, Eskişehir’imizin kıymetli bürokratları, değerli öğretim
üyeleri, ülkemizin içinden ve dışından ülkemize ve şehrimize teşrif eden de-
ğerli akademisyen, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hoşgeldiniz, sefa getirdi-
niz efendim.
Türk Dünyası Kültürel Değerleri Sempozyumu’nun maziden geleceğe,
bilgiden değere olan kendi konumunu belirlemiş Eskişehir Osmangazi Üni-
versitesi’nde yapılmış olması bizim için ayrıca bir övünç ve gurur kaynağıdır
ayrıca bunu da belirtmek istiyorum. Çünkü sadece verilerden, bilgilerden, an-
siklopedik bilgilerden analiz ve sentez yamadığımız müddetçe elbette eskilerin
deyişiyle “malumatfuruşluk” yapmış oluruz. Halbuki biz bu bilgileri, üretilen
yeni bilgileri değerlendirerek analiz ve sentez yaparak bir kanaate ulaşmalıyız.
İşte bu ulaştığımız kanaate biz değer diyoruz. Bu milletin, büyük Türk Dün-
yası değerlerinin, kanaatlerinin elbette bütün dünyayı ve bütün dünya millet-
lerini kucaklayacak kıymette ve zenginlikte olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bir milleti halen ve onu sonsuza kadar yaşatacak olan elbette değer-
leridir. Değerlerini kaybeden bir millet milli kimliğini de elbette kaybetmiş
olacaktır. Her milletin olduğu gibi biz Türk milletine de iyiyi, kötüyü, güzeli,
çirkini, ne için yaşanıp ne için ölüneceğini gösteren değerlerimiz olmuştur.
Tarih bilinci, tarih şuuru, ahlak, din, dil, vatanseverlik, misafirperverlik, yar-
dımseverlik, saygı, namus gibi sıralayabileceğimiz bu değerler şimdiye kadar
bizi biz yapagelmiştir.
Kültürünü koruyup geliştiremeyen toplumlar başka toplumların kültürü
içinde eriyip yok olmuşlardır. Köklü bir tarihe ve çok güçlü kültürel değerlere
sahip olan Türk milletinin en zayıf taraflarından birisi de yaşadığı toplumla-
rın içerisinde asimile olma tehlikesidir. Şimdiye kadar zaman zaman bunu
yaşadık ve gördük. Nitekim Orta Asya’da yani Türkistan’da Çinlilerin, İran’da
Farslıların, Arap Yarımadası’nda Arapların, Avrupa’da da çeşitli kavimlerin
kültürlerini benimsenerek kültürümüz yok olduğunu zaman zaman biliyoruz.
İşte bu yüzden biz eğitimcilerin görevi, yeni nesillere kültürümüzü öğretmek
olmalı. Toplumun değerlerini bilirsek, bu değerleri olumlu anlamda geliştirir-
sek güçlü, kalkınmış bir ülke haline geliriz. Aksi halde toplum çok olumsuz
yönde gelişir ve ahlak, hukuk ve ekonomik olarak çökerek başka toplumların
kölesi durumuna düşeriz.
28
Toplumun üstün tuttuğu ahlak, değer ve yargıları, dünya görüşünü öğ-
rencilerimize ve gençlerimize aktararak milli ve manevi değerlerin muhafaza-
sını ve geliştirilmesini sağlamak, toplumsal değer yargılarını korurken zama-
na ve teknolojiye entegre olarak bu değerleri geliştirmek ancak iyi bir eğitimle
mümkündür.
Atatürk’ün dediği gibi, “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı
ve yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da onu köleliğe ve yoksulluğa sürükler”
Bizler de bu bilinçle çalışmaya devam edeceğiz.
Bugün bizleri bu önemli konu çerçevesinde bir araya getiren herkese ve
ayrıca değerli çalışmalarını ve birikimlerini bizlerle paylaşmak üzere burada
bulunan bütün katılımcılara çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Prof. Dr. Hasan GÖNEN
ESOGÜ Rektörü
29
TÜRK DÜNYASI KÜLTÜREL DEĞERLERİ ULUSLARARASI
SEMPOZYUMU KOORDİNATÖRÜ YRD. DOÇ. DR. BURHAN
SAYILIR’IN KONUŞMASI
Türkler, üç kıta üzerinde ve kadim coğrafî sınırlar içinde yaşamışlardır.
Bu geniş coğrafyada ortaya koydukları kültürel değerler çevre kültürler ile olan
etkileşimleriyle zenginleşmiştir. Türk kültürünün göç sürecinde orta Asya’dan
Ön Asya’ya ve şimdi Avrupa’ya taşınması oldukça uzun bir sürecin ürünüdür.
Bu sempozyumun amacı oldukça geniş bir coğrafyada oluşmuş bu kadim
kültürün yeni bir değerlendirilmesinin yapılması ve çevre kültürlerle olan
etkileşiminin değerlendirilmesidir. Türklerin göç sürecinde karşılaştıkları
diğer kültürlerden etkileşimle kültürlerine kattıkları değerlerle kültürünü
genişletmiş, çeşitlendirmiştir. İçinde barındırdığı farklı kültürlerin korunması
noktasında da oldukça hassas davranan Türkler farklılıkları ayrışma olarak
değil, kültürel zenginlik olarak algılamış ve bu şekilde de hareket etmişler-
dir. Türkler insanlık âlemi birikimine birçok saysız eser, bilim ve ilim adamı,
kültürel değer katmışlardır. Bu değerler zaman zaman insanlığın içinde bu-
lunduğu bunalımlı dönemlerden yaşadığı dönemlerde insanlığı da ışık tut-
muş ve insanlığı sarmalamıştır.
Sempozyumun düzenlenmesi ile ilgili uzun bir süremiz yoktu. Kısa süre
içinde konularında uzman birçok bilim insanı ile temasa geçildi. Bunların
içinden bugün ve devam eden üç gün boyunca bizimle birlikte olacak yüzü
aşkın katılımcı yoğun işleri arasında zaman ayırıp sempozyumumuza iştirak
ettiler. Bundan dolayı kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Bu sempozyumda, Türk Kültür Coğrafyası’nda Türklerin insanlığa ar-
mağan ettiği değerler ile kendi kültürel değerlerinin gelişimi ve değişimi gö-
zler önüne serilecek, yeni bilgiler ışığında değerlerimizin tanınması ve yeni
nesillere öğretilmesi ve ileriki zamanlara taşınması sağlanmaya çalışılacaktır.
Sempozyum konuları olarak, her birisi ayrı bir sempozyum veya kongre olabi-
lecek konulardan daraltılarak ana başlıklar halinde konular seçildi. Amacımız
Türk Dünyası kültürel değerlerini sadece bir yönüyle almamak farklı alanların
bilim insanlarını da bir araya getirerek kültürel değerleri çeşitli alanlarda bir
araya getirmekti. Bu nedenle sempozyum konularını, Dede Korkut, Destan-
lar, Yazıtlar, Türkoloji Çalışmaları, Nasreddin Hoca, Edebiyat-Dil, Ekonomik,
Siyasal İşbirliği, Eğitim İlişkileri, Tarih (Göç Ve İskan), Sosyoloji, Sanat, San-
at Tarihi, Din/İnanç/Felsefe olarak belirledik. Eskişehir Türk Dünyası Kültür
Başkenti’nin ana teması olan göç olgusunu tarih başlığı altında tek başına al-
dık.