______________________________________________________ART-SANAT 2014/1________________________________________________________
157
benimsenmeleri ve koruma politikalarının bu ilkeler doğrultusunda oluşturulması
eserlerin korunmasında hayati önem taşımaktadır.
ICOMOS, “Arkeolojik Mirasın Korunması ve Yönetimi Tüzüğü” Madde 6’da;
Arkeolojik miras yönetiminin genel hedefinin, sürekli bakım ve koruma sağlanarak,
anıt ve sitlerin yerinde korunması olduğu ifade edilir. Kültür mirasının bazı
öğelerinin taşınmasının, özgün ortamında koruma kuralının çiğnenmesi anlamına
geldiği vurgulanır. Yerinde koruma yapılamayacaksa kazı yapılmaması, kazı
yapıldığında, ortaya çıkarılan unsurların her türlü etkene açık bırakılmaması
gerektiği belirtilir.
Kazı koşulları ve kazı sonrasında yapılması gerekenler yasal düzenlemelerle
karara bağlanmışsa da, kültür varlıklarının korunabilmeleri için gereken
planlamanın doğru yapılmasında ve maddi kaynak bulunmasında sorunlar
yaşanmaktadır.
Arkeolojik alanlarda korumanın zorluğu ve ortaya koyduğu sorunlar
bilinmekle beraber, düzenli kontrol ve bakım yapılarak (Fig. 1), koruyucu çatı
oluşturularak (Fig. 2 ) veya iklim koşullarının sert olmadığı durumlarda açıkta
bırakılarak (Fig. 3) ya da uygun yöntem ve malzemelerle yeniden gömülerek yerinde
koruma sağlanabilmektedir
3
.
Buna karşın; koruma amacıyla müzelere taşınan eserlerin içinde bulundukları
elverişsiz teşhir ve depo koşullarından olumsuz yönde etkilendikleri, bu durumun
eserler açısından yeni konservasyon sorunları oluşturduğu ve bozulma sürecinin
devam ettiği gerçeği, genellikle göz ardı edilmektedir (Fig. 4-5).
Özellikle müzelere taşınmış olan mozaiklerin ortaya koyduğu sorunlar
taşımanın bir çözüm olmaktan çok çözülmesi gereken yeni sorunlara neden
olduğunu göstermektedir. Taşınmaları durumunda karşılaşılan sorunlar genel
olarak şunlardır:
• En hasarsız biçimde yapılan kaldırma işlemlerinde bile, yapılan kesmeler
ve uygulamanın getirdiği riskler nedeniyle çeşitli derecelerde kayıplar meydana
gelmektedir.
• Mozaikler kesilmeden, tek parça halinde, sadece tessera tabakası alınarak
kaldırıldığında yüzeye özgü, korunması gereken düzensizlikler, kaybedilip
muhtemelen hiç olmadıkları kadar düz ve ölü yüzeyler haline dönüşmektedirler.
• Tessera kayıplarının olduğu boşlukların, fazla müdahaleci bir biçimde,
“restorasyonun ayırt edilebilir olması” ilkesi gözetilmeksizin tamamlanması yanıltıcı
sonuçlar doğurmaktadır: Venedik Tüzüğü, Madde 12- Eksik kısımlar tamamlanırken,
bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır; fakat bu onarımın, aynı zamanda
3
Conservation and Management of Archaeological Sites, Special Issue on Site Reburial, Vol.6,
2004, UK.
______________________________________________________ART-SANAT 2014/1________________________________________________________
158
artistik ve tarihi tanıklığı yanlış bir şekilde yansıtmaması için, orijinalden ayırt
edilebilecek bir şekilde yapılması gereklidir.
• Alandan taşınmalarının ardından geride kalan yapı kalıntıları kaderlerine
terk edildiğinden bu arkeolojik unsurlar kaybedilmektedir.
• Ait oldukları alan ve mekânlardan ‘koparılan’ bu eserlerin ve alanın görsel
bütünlüğü zarar görmekte, özgünlükleri kaybedilmektedir.
• Müzelere getirilen ve müze mekânlarına göre oldukça büyük boyutlu olan
bu eserler için genellikle yer bulunamamakta ya da onarımları ve sergilenmeleri için
gereken para ve teknik yardım bulunamayışı gibi sorunlar nedeniyle gerektiği gibi
korunamayıp, uygun koşullarda sergilenip, depolanamamaktadırlar. Bu durumda da
daha iyi koruma amacıyla getirilmiş oldukları müzelerde zarar görmeye devam
etmektedirler.
• Taban
mozaiklerinin
zeminde
sergilenmeleri
geniş
mekânlar
gerektirdiğinden, ortaya çıkan yer sorunu nedeniyle duvar panoları haline
dönüştürülmekte dolayısıyla kendilerine ilişkin anlam ve bilgi aktarımı yitirilmekte
ya da değiştirilmektedir.
• Maddi kaynak yetersizliği ya da diğer nedenlerle pek çok eser müzelerde
yeniden ele alınmayı beklemekte, bir kısmı ise bu bekleyişe yenik düşerek tahrip
olmaktadır.
• Önceki dönem uygulamalarında çimento ve demir gibi orijinal malzemeyle
uyumlu olmayan malzemelerin kullanılmış olması özellikle iklim koşullarının
denetim altına alınmadığı ortamlarda tahrip edici olmaktadır.
• Özgün malzemeye zarar veren önceki restorasyon malzemelerinin
uzaklaştırılması ya da başka deyişle yeniden restorasyonu esere yeni müdahaleler
demek olup, yeni maddi kaynaklar gerektirmektedir.
Uluslararası Mozaik Konservasyonu Komitesi’nin
4
(ICCM VII.) sadece 1999
yılı konferans özetlerinden aldığım bazı örnekler, yerinden kaldırılmış olan
mozaiklerle ilgili, karşılaşılmakta olan sorunları ortaya koyması bakımından
çarpıcıdır:
Örneğin; Almanya, Trier’de, yerinden kaldırılarak müzeye getirilen mozaik
panoların giderek artan sayısının sergileme ve depolama sorunu yarattığı ve eski
restorasyonların yeniden ele alınması gerektiği, bu durumun müzeler için devam
eden bir maddi külfet yaratmakta olduğu ifade edilmektedir. Geçen yüzyılın ilk
yarısından beri yaklaşık 200 parça mozaik döşeme bulunmuş olduğu ve bunların
100 tane kadarının kısmen ya da tamamen koruma altına alınmış olduğu
belirtilirken büyük koleksiyonlar söz konusu olduğunda, eserlerin zarar görmeden,
4
The International Committee for the Conservation of Mosaics (ICCM) 1977’de Roma’da,
ICCROM tarafından organize edilen, mozaik konservasyonu ile ilgili toplantıda kurulmuştur.
Dostları ilə paylaş: |