Yahya Arıkan



Yüklə 204,65 Kb.
səhifə4/5
tarix25.06.2018
ölçüsü204,65 Kb.
#51709
1   2   3   4   5

- Peki size şu anda bir kredi veriyorlar mı?

- Yok şu anda hiçbir şey verilmiyor bize, bir şey de almadık, Yalova’da da kimsenin bir şey aldığını duymadık şu ana kadar. Ben şimdi hemen şeye giriyorum meslek ile ilgili olan bir önerime, şimdi bu insanlara canlanmaları için yaşamaları için bir kredi aranırken, bir kaynak aranırken hemen bir kaynağın hemen bir kaynağın kullanılması aklıma geliyor benim. Mesela SSK primleri şu anda erteleniyor, bu bilahare istenilecek veya istenilmeyecek onu da bilmiyorum. Bir kere bunların bütün esnaf istenilmemesi bir daha yani kazanca bağlı olan bir şeylerin kazanç elde edilmeden tahakkuk ediyor olmasından dolayı istenilmemesi talep ediyor. Eğer istenilecekse de işçi payının anında işçiye yansıtılması, mesela diyelim ki netine yansıması, işçiden kesilen SSK primi kesilmeden verilmesi, işverenden kesilen işverende bırakılması az da bir kaynak anında yansıyan. KDV için de aynı olay düşünülebilir. Katma değer yaratan iş yerlerinden belli koşullarda belki akla geliyor, çalıştırdığı işçi sayısını düşünmeden sende bırakıyorum, bir kaynak anında yansıyan bir kaynak olabilir diye aklıma geliyor. Yine bölgenin, tabii bizim bölgenin biraz önce de baştan anlattığım gibi canlanabilmesi hemen olması çok zor. Yani bu açıdan bize hemen yansıyacak kaynaklar hemen görmemiz gerekiyor bizim çünkü. Yani şimdilik aklıma gelen meslek ile ilgili olarak bunlar ilk.

-Peki sayın başkanım teşekkür ediyorum. Peki sayın Kocacık, buyurun efendim. Şimdi sizinle daha önceki sohbetimizde çok önemsediğim için bir konunun altını çizmenizi istiyorum özellikle. Şimdi bu deprem esnasında bildiğimiz kadarıyla toplumun büyük bir kesimi sigortalı değildi. Sigortalı olmayan bir kesim var, aslında bu sadece Sakarya için değil Yalova, Kocaeli içinde geçerli. Herkes sigortalı olmuş olsaydı bu kadar mağduriyet olmayacaktı. Ama bana anlattığınız bir de sigortalı olanların yaşadıkları mağduriyetler var. Bunlar da olmak üzere vergisel sorunlarınız ve diğer yaşam sorunlarınız ve çözüm önerileriniz sayın Kocacık. Buyurun efendim.

- Teşekkür ediyorum sayın başkan. Ben Sakarya’daki, en son Pazar günü yaptığım meclis toplantısında da dile getirdim. Burada da Sakarya’nın sorunlarının çözümü ile ilgili dile getirmek istiyorum. Sakarya, yine tekrarlıyorum diğer illere nazaran çok sorunu olan ve tahmin ediyorum 5 yıl veya 10 yılda toparlanması mümkün olmayan bir yapıda. Biz bu açıdan Sakarya’nın sorunlarını kısa vadede çözümler, orta vadede çözümler ve uzun vadede çözümler olarak sayın meclis toplantısında sayın valimiz huzurunda ve bakanımızın huzurunda bunları anlattık burada da tekrar etmek istiyorum. Şimdi Sakarya’da kısa vadede çözülecek sorunlardan bir tanesi vatandaşın durumu ne olacak? Yani vatandaş kışa giriyor , evi yok demin arz ettiğimiz çadırlarda ve bu çadırlarda kışı nasıl geçirecek? Sağlam evleri olanlar dahi şu anda hepsi dışarıda buna bir çözüm önerisi nedir, bize iletilen prefabrik konut 5 bin 388 adet prefabrik konut ki burada da adaletli bir dağıtım yapıldığını ben söyleyemiyorum.

- Bu konutlara başlandı mı şu anda?

- Şu anda başlamadı. Sadece ihale edildiği söylüyorum, ama hem Kocaeli, Yalova başkanımızdan özür dileyerek şöyle söylemek istiyorum, 20 bin konut ihale edilmiş 20 bin konutun 20 bin mi 25 bin mi tam kesin rakamı da veremiyorum ama burada var, 3 aşağı 5 yukarı 24 bin 25 bin konut ihale edilmiş.

- Evet.


- Bunların dağılımı aynen şöyle, 16 bin 336’sı Kocaeli ve Gölcük, 5 bin 388’i Sakarya, 3 bin 156’sı da Yalova’ya dağıtılmış. Şimdi bu dağıtımın bir sefer adaletli yapılması lazım, kaldı ki prefabrik konutlara karşı olan bir insanım. Yani benim şahsi görüşüm Sakarya’da devamlı dile getirdiğim için söylüyorum. Örnekleri de mesela bir Erzincan’da prefabrik konutların ahır olarak kullanıldığı, Adana’da da çürümeye yüz tutarak terk edildiği ve buralara insanların yerleştirilmesinin söz konusu olmadığı bir konu.

- Yani geçiş döneminde bu yapılan konutlar iş görüyor, ama büyük rakamlarla harcanacak olan meblağları başka bir konutlarla direkt kalıcı konutlara çevrilmesinden yanayız. Eğer bir vatandaşımızı 5 - 6 ay gibi bir sürede dışarıda tutacaksan, kışa dayanıklı çadırlarla da bir çözüm üretileceği kanısındayım gibi geliyor bana. Ama bu 5 bin prefabrik konut da Sakarya için yeterli değil, 10 bin de yapsalar yeterli değil. Biz bir sefer kesinlikle bu prefabrik konutlara ikinci bir öneri getirdim yani ille prefabrik konut geçici olarak yapılacağı için prefabrik konutların kullanımını ve denetimini üniversiteye bırakalım dedik. Bu prefabrik konutlardan kalıcı konutlara geçildiği zaman bu prefabrik konutlar üniversitede yurt olarak kullanılabilir. Bu teklifi de meclise getirdim ve teklifte orada kabul gördü. Çünkü 5 bin 388 konutun 1’er buçuk milyardan bunların ihaleleri yapılmış. Yani büyük bir rakam ile karşı karşıyayız burada. Kışa dayanıklı 4 bin 120 çadır şu anda Adapazarı için öngörülmüş. Diğer çadırlarımız zaten kışa dayanıklı mümkün değil, yani Kızılay çadırı ve diğer dağıtılan çadırlar kışa dayanıklı değil. Bunlar da kamu kurum ve kuruluşlarının çabaları ile dile getirilen çadırlardı. Şimdi birinci aşamada kesinlikle Sakarya’daki vatandaşımızın yerleşim konusunun çözülmesi lazım. Bunun içinde prefabrik ve kışa dayanıklı çadırların yanında 6 - 7 ay gibi kısa sürede konutların yapılması ve konutların hak sahiplerine teslim edilmesi gerekli inancını taşımaktayım.

- Peki ekonominin canlanması ile ilgili neler söyleyeceksiniz.

- Ekonominin canlanması ile ilgili bir de şunu söyleyeyim.

- Buyurun.

- 35 gün geçmiş hala afet bölgesi ilan edilmedi Sayın Arıkan. Yani afet bölgesi ilan edilmememizin sebebi nedir? 35 gün geçmiş.

- Sadece bu konuda Maliye Bakanlığı’nı kutlamak lazım.

- Evet 277 nolu tebliğ yeni,

- Evet önlemler aldı.

- Yani mücbir sebep olarak başlangıç tarihi koydu, bitiş tarihini koymadı.

- Hem onu yaptı hem de bir de bağışları teşvik etmek için,

- Kurumlar vergisinin mükelleflerinin bağış sınırını kaldırdı. O büyük bir aşama kendilerini kutlamak lazım. Şimdi ekonomik olarak Sakarya’da 7 bin ile 10 bin civarında esnafın, ufak esnaf ve sanatkarın veya ufak orta ölçekli iş yerlerinin göçtüğünü söyledik. Bunun yanında 380’e yakında orta ölçekli ve büyük sanayilerden de tahmin ediyorum 25-30 tanesi de büyük hasar görmüştür. Demin arz ettim. Mesela bunlar da bir şeker fabrikasının şu anda pancar ki Adapazarı’nın belli bir kaynağı olan pancar ekicileri şeker fabrikasına verilecek ama Sakarya’da işlenmeyecek. Burada geçici işçilerin sorunları meydana çıkacak. Vagon fabrikasının tamamen imalattan dışarı çıkması, yine oradaki 1000-1500 işçi veya 2000’e yakın memurun da ne olacağı endişesini taşımaktadır.

- Bu tabloyu anlattınız biliyoruz. Neler yapılması lazım?

- Şimdi ekonominin canlanması için neler yapılması lazım. Birincisi, bu ufak ölçekteki esnaf ve sanatkarımızın tekrar hayata geçirilmesi için, devletimizin bugün buraların inşası konusunda prefabrik konutlarında diğer yerlerin de kesin ve net şekilde Sakarya’daki ufak ölçekli esnaf ve sanatkarı desteklemesi lazım. Yani merkezi sistemle ihalelerin Ankara’dan yapılıp işte dayatmacı bir güçle bunları ihale yaptık. Bunlar yapılacak. Peki benim Sakarya’daki ufak esnaf ve sanatkarımı ne yapacaksınız? Bu ihalelerden esnaf ve sanatkarımıza bir pay verilmesi lazım yani iş karşılığını işlerin bir kısmının bunlara aktarılması lazım. Mesela prefabrik konutlar yapılıyor örnek vereyim, camının Sakarya’da yapılması lazım, Sakaryalı iş adamının yapması lazım bunu. Mesela Tırsan var Tırsan gibi yan kuruluşlar var. Prefabrik konutların bir kısmını bunlara ihale edeceksiniz. Nasıl olsa 1’er buçuk milyardan demiştiniz, yani bir limit koymuşsunuz bunları da bu işin içine katarsanız bu ekonomik pastadaki payı da bir kısmını Sakarya’ya aktarmış olacaksınız. Birincisi bu yapılmıyor.

- Yani yavaş yavaş oradaki esnafta işler verecek ekonomiyi canlandırmaya,

- Canlandırma yapalım. Bakın ben size bir biz daha 15. gün Ticaret Odası ve Sanayi Odası başkanı ile 3 gün gezerek sağlam olan iş yerlerinin tek tek açılması konusunda rica ettik ve o iş yerleri insanlara moral versin dedik. Yani bir mal satıp da bir kar etmeleri amacıyla bunları açtırmadık. Şimdi biz bunu yaparken Sakarya’ya bir canlılık getirilmesi için bu çabayı sarf ettik. Ticaret ve Sanayi Odamız bir çalışma yapıyor, şu anda Ticaret ve Sanayi Odamızın organize sanayi bölgesindeki 60 fabrikanın ne yazık ki 18-20 tanesi tamamen göçtü. İnşaası bitip faaliyete geçen en aşağı 12 fabrika şu anda durmuş vaziyette, büyük hasarlar var. Bunlarda 3 - 5bine yakın insan çalışıyor ve bunları hayata geçirmek lazım, ekonomiye katkılarını sağlamak lazım. Bunlardan bir tanesi Amerika’ya ihraç yapıyor, kot pantolonunun üretimini yapıyor. Yani bunlar bir sefer bir an önce hayata geçmesi lazım. Esnaf ve sanatkar kredilerle güçlü halk bankası kredileri ile güçlendirilmeli, zararları karşılanmalıdır. Bir de devamlı dile getiriyoruz, yani afetten önce de dile getirdiğimiz için burada tekrar dile getiriyorum. Sakarya’daki büyük kuruluşlar ne yazık ki vergilerini kurumlar vergisini merkezleri İstanbul, Ankara veya Eskişehir olmak kaydıyla Sakarya’ya ödemiyorlar. Aynı durum Kocaeli içinde geçerli. Mesela büyük en az 10 taneye yakın fabrika var, bunların kurumlar vergisi niye Sakarya’ya ödettirmesin? Hemen şimdi, bu afetten sonra tekrar çıkartılacak olan kamu hükmündeki kararnamelerde Maliye Bakanlığı yasal düzenlemelerin yapılarak bunların vergilerinin Sakarya’ya ödenmesini sağlamalarını biz buradan bir defa daha dile getirmek istiyorum. Vergi konularında Maliye Bakanı’mıza teşekkür ediyorum. Yani hakikaten 277 nolu tebliğ ile ve kurumlar vergisi mükelleflerindeki yardım sınırını aşarak istediği kadar yardım edenler vergiden düşme konusunda büyük bir atılım yaptılar. Yalnız yanlış bir şeyi düzeltmeleri de bizi memnun eti. İlk başta ek vergiler Sakarya’ya ve diğer illerimize gelen afet yardımlarını bir yanda kesti. Orada geri adım attılar bunu bir daha gündeme getirmeleri yanlıştır, buradan bir defa daha sesleniyoruz. Başka ad altında bu işleri arkadaşımın dile getirdiği işte 10’ar milyon lira 20’şer milyon lira herkes hem işçi hem memur bir katkı sağlarsa, bu bana göre daha 36 milyon kişiye bir yerde yaymış olursunuz, bu daha mantıklı gelir diye düşünüyorum. Vergi konusunda acil olarak diğer yasal düzenlemelerin çıkartılmasını arzu ediyoruz. Sakarya’da iki tane vergi dairesi tamamen yok, hiçbir tane evrak ve kayıt kurtarılamadı Bulvar ve Cebesoy vergi dairelerinden. Bir tek Gümrükönü Vergi Dairesi ayakta. Bunun için Sakarya’nın miladi vergi takviminin ilan edilmesi lazım, bunun altını bir kez daha çiziyorum. Yani Sakarya her şeye yeniden başlamak zorundadır. 1.1.2000 miladi takvim olarak ilan edeceksiniz ve vergi almak konusunda da 2 yıl mı muafiyet getireceksiniz, 3 yıl mı getireceksiniz, 1 yıl mı getireceksiniz bunu da orada belirtmeniz lazım.

- yani orada şunu söyleyebiliriz sayın Kocacık. Ödeme güçlüğü içerisinde bu bölgeler bu ödeme güçlüğü kalkıncaya kadar bu bölgeden vergi alınmamasını önermek daha doğru değil mi ?

- Daha doğru. Yani miladi takvim dediğimiz o. Çünkü biz zaten mecburuz Sayın Arıkan. İki tane vergi dairesi yok. Mükelleflerin tekrardan baş vurularını mecburuz yapmaya. Bunun için miladi takvimi getirin bir de 2 tane vergi dairesi olmadığına göre buradaki borçları vergi borçları olan mükelleflerin bütün Sakarya’yı kapsayacak şekilde borçları telkin edilmelidir. İki tane vergi dairesinden hiçbir evrak alınmadığına göre Sakarya’daki vergi borçlarının telkin edilmesi lazım.

- Peki birde sayın Kocacık, bir de şu sigorta ile ilgili yaşanan sıkıntılara değinirseniz tekrar size vaktimiz olursa geri döneceğim.

- Bana sonradan söz verirseniz bir daha bir tur daha yaparsak.

- Bilmiyorum vaktimiz kalır mı bilemiyorum.

- Ben burada bir de özel bankalara değinmek istiyorum, buna kimse değinmiyor. Şu anda devlet bankaları bazı konularda, mesela Ziraat Bankası çiftçileri olan, Halk Bankası diğer ufak sanatkara olan kredi borçlarını 1 yıl süre ile erteledi. Ama özel bankalara buradan seslenmek istiyoruz. Özel bankalar ne yazık ki kredi kartlarının dahil Ağustos ayındaki Eylül ayındaki ödemelerine faiz alıyorlar. Peki bu özel bankalar Sakarya’da bu güne kadar hep Sakarya’nın esnaf ve sanatkarı ile memur ve işçisi ile desteklenen bu bankalarımız, böyle afette hemen bir araya gelip hükümetin de bu konuda duyarlı olarak Bankalar Birliği’ne bir müracat ederek özel bankaların bu kredi faizlerini banka kartlarının ödemelerinde bir kolaylık sağlamalarını buradan dile getirmek istiyorum. Sigorta konusunda 2 tane genelge çıktı. Bir tanesi 195 nolu genelge, bu genelgede de az önce arkadaşımın ifade ettiği gibi Sakarya için zarar gören iş yerleri diğer aynı şeyler içinde aynı. Zarar gören iş yerleri dediğimiz zaman Sakarya’da ben zarar görmeyen iş yerini göstersinler ban. Burada çok büyük sıkıntılar doğuyor.

- Yani zarar görmemiş iş yerlerini tespit ederse daha kolay olur.

- Daha kolay olur. Bunun Maliye Bakanlığı’nın yetkisi çıkartmış olduğu 277 No’lu mücbir sebebin başlangıç tarihini koysunlar. Bitiş tarihini de mücbir sebebin kalkacağı tarihe kadar belirlemelerini arzu ediyoruz. İşte şimdi Eylül ayı geldi. Yönetim kurulu kararı ile Temmuz ayının aylık bildirgelerini vereceğiz, sadece orada idari para cezalarını kaldırıyor gecikme zamlarını kaldırmıyor. Prim aylık bildirgeyi verdikten sonra gecikme zammı uygulanacak biz bu konuda çalışma yapıyoruz Sakarya Odası olarak, Pazartesi Ankara’daydım. Kanun hükmünde kararname çıkartılması lazımdır, 506’nın 80. maddesine göre. Bunun kesinlikle kanun hükmündeki kararnamede yer alması için çalışma yapıyoruz. Bunun da bu ay sonuna kadar çıkartılıp meslek mensupları ve işverenlerimizin bu konuda rahatlamalarını ben arzu ediyorum. Bir de bir arkadaşımız sordu, merkezler ne olacak diye. Adapazarı merkezi kesinlikle yerinden kalkmıyor. Ama Adapazarı merkezi bundan sonra bir iş merkezi olacak kesinlikle. Bundan sonraki yapılanmada alt yapısının ben 2 veya 3 katı geçeceğini tahmin etmiyorum ki konuşulanlarda bu, ama 20 bin konutun yapılacağı kesin yapılacağı yerlerde alt yapısı araştırılmış ve tamamen şehir merkezinin uzağında köyler veya mahalleler türünde olacaklardır ve ulaşımı da sağlayacak biçimde oluşacaklardır. Bir de sizin sormuş olduğunuz,

- Evet son onu da alayım sayın Kocacık.

- Özel sigortalar konusunda ne yazık ki çok bilinçli olarak hareket ettiğimizi tahmin etmiyorum. Bugün özel sigortalarda full sigorta dediğimiz zaman bütün hepsini taşıyor manası taşıyor, biz sigortacılık yapmadık.

- Deprem de riskler arasında var biliyorsunuz.

- Var biliyoruz. Mesela eğer full sigorta dediğiniz zaman yangını terörü, su baskını gibi konuları koyduğunuz zaman deprem de bunun içinde diye mütala ediyoruz. Ama ne yazık ki Sakarya’da şu görüldü ki, bilhassa kasko sigortalarında ve diğer sigortalarda depremin özel olarak yazılması gerekiyormuş. Tabii bu sigortayı yaptıran insanlarda full dediğiniz zaman bu algıyı aldıkları için şu anda Sakarya’da 5 bin araç tamamen bu binaların altında kalmıştır tahmini olarak söylüyorum ve bunların çoğunun kasko sigortası deprem yazılmadığı için yüzde 10’u ancak sigortadan istifade ettiler. Aynı zamanda konut ve iş yeri için de benim bu söylediğim geçerlidir. Çok vatandaşımız bilinçsiz bir şekilde hem iş yerini içindeki malı ile beraber sigorta yaptırırken depreme karşı kelimesini kullanmadığı için ne yazık ki bugün 10 milyar dolar olarak mütala ettiğimiz zaman eğer sigorta kapsamına yüzde 80’ini alsaydık 3 katrilyonu bugün yabancı sigortalar ödeyecekti ve Türkiye’miz de en aşağı 7-6 milyar dolar civarında da bir rakamı almış olacaktır. Ben teşekkür ediyorum.

- Teşekkür ediyorum. Değerli izleyiciler şimdi kısa bir ara veriyoruz. Değerli izleyiciler Mali Çözüm programı devam ediyor. Bu haftaki değerli konuklarımla Marmara Bölgesi’nde yaşadığımız depremin ekonomik ve toplumsal boyutlarını tartışmaya ve ele almaya çalışıyoruz. Şimdi sayın Ender Şenol’da kaldık, Kocaeli SMMMO. Çözüm önerilerini konuşuyoruz. Sizin bu konudaki bölgedeki yaşanan sorunlara çözüm önerileriniz nelerdir sayın Şenol? Buyurun efendim.

- Sayın Arıkan teşekkür ederim. Değerli arkadaşlarımın söylediklerini tekrarlamamaya çalışacağım.

- Lütfen, tekrara girmeden ortak şeyler olabilir.

- Bir not ile başlamak istiyorum. Rağmen bir konumuz var. Bizde bir büyük şehir yapılanması var. Biliyorsunuz büyük şehrin kaynakları ve kullandığı bir takım materyeller büyük şehir belediyesi yapılanması var. Dolayısıyla onu da dikkate alarak bazı önerilerimi sıralayacağım.

Depremin doğurduğu sorunlardan birincisi kamu düzeninde ön planda tuttuğu barınma ise, barınmanın çözümlenmesi kış şartlarında ön gördüğü koşullar çerçevesinde mutlaka bitirilmelidir. Bizce geçici prefabrik konutlar yapılması atlanarak doğrudan doğruya kalıcı konutlar mantığıyla çözümlenmeli ve kış şartlarına dayanıklı çadırlarla sistem geçmelidir. Rakamsal verileri elimizde var. Dolar bazında metrekare maliyetlerini burada söylemeye gerek yok. Şehirlerin yeniden yapılanması ve arsa üretimiyle bu planlamaların bir imar düzeni çerçevesinde hızlı sanayileşmenin doğurduğu sonuçların sürdürülebilir sanayileşme Kocaeli’ndeki yapılanmayı da göz önünde tutarak söylüyorum sürdürülebilir sanayileşme ve bilgi toplumunun ön gördüğü koşullar çerçevesinde bilgi işlem sistemlerine de kanalize edilmiş coğrafi sistemlerin kayıt altına alındığı depremin öngördüğü koşullara göre söylüyorum bunu, mutlaka planlanması gerektiğini başlık halinde söylüyorum. Bölgenin bir master planı yapılmalıdır. Master planının yapılması konusunda kentimizde ciddi bir çalışma var onu sivil toplum örgütlerinin çalışması söylemeye çalışacağım. Bu çalışma İstanbul Boğazından Sakarya bölgesine kadar öngörüldüğü havza planı mantığında öngörülen bir master plan yapılanmasıydı. Depremden önce gündemimizde olan bir düzenlemeydi. Kocaeli’nde İzmit’de kent kurultayı diye bir yapılanma var. Bu kent kurultayını çok kısa ifade etmek gerekirse sayın Arıkan, çatısı altında merkezi yönetimin, yerel yönetimlerin, üniversitenin, siyasi partiyi tercih eden milletvekillerinin ve sivil toplum örgütlerinin tamamı meslek odaları, sendikalar, derneklerin vs. tamamını temsilcilik esasına göre seçimli bir sistem ile oluşturduğu bir yapılanmayla hemen hemen 2,5 yıldan beri faaliyette bulunuyor. Bu yapılanma ve bu yapılanma kentle ilgili çok ciddi sorunların tespitini yapmış bunlar için projeler üretiyor. Bunlardan bir tanesi master planıdır. Eğer bu yapılabilmiş olsaydı çözümler vardı. Ama hali hazırda yapılanmanın üzerine master planı monte etmenin çok mümkün olmadığını biliyoruz.

- Peki bu yerel kurultayların yaptığı çalışmalara siyasetçiler sahip çıktılar mı?

- Şimdi şöyle söylemek mümkün. Yeniden değişen, siyasi seçimle yenilenen bir yapılanma içersinde eski arkadaşlarım bu sistemin içerisindeyken, yeniden seçilebilen arkadaşlarımız milletvekili arkadaşlarımız bunu algılayabilmesi ve çatısı altın girmesi mümkün olmadan çok yoğun bir çalışma içersinde şey oldular. Ama temel felsefesini çok kısa ifade etmek gerekirse karar vericiler ve uygulayıcıların bunlara muhatap olanların bu kararı uygulamaya muhatap olanların aynı çatı altında ve aynı masa etrafında bu yapılanmadır sanıyorum bu geleceğin yapılanmasıdır.

- Demokratik bir toplumun temel özelliği anlattığınız olay.

- Çok ciddi uluslar arası topluluk tarafından da çok da ciddi bulundu. Çok fazla vaktinizi almamak için,

- Rica ederim. Başlıklarla devam edelim sayın Şenol.

- Ama bu şu anda bu yapı depremle ilgili, yönetimle ilgili, deprem alanlarındaki çadırların yönetimi ile ilgili, sağlık sistemlerinin nasıl işlemesi konusuyla ilgili. Çünkü sağlık odaları da var bunun çatısının altında. Akla gelen bütün alanlarda bir takım üretimler yapıyor ve bunlar raporlar halinde getiriyor. Sayın Gemici, bakan başta olmak üzere bir takım kurum ve kuruluşlara aktarıyor. Yeni afet yönetimi sistemi düşünülmeli, yaratılmalı ve uygulamaya konulmalıdır. Bunun çatısı altında böyle bir şeyi söylerken ben bunun çatısı altında afet yönetiminin mantığını sadece yardım, sadece enkaz kaldırma, sadece sağlık yardımı falan algılamıyorum, çok ciddi bir modelle bunların hepsinin AKUT modeli de dahil olmak üzere hepsinin çatısı altında bulunduğu aklımdaki modeli söylemeye çalışacağım. Bu bir yerde yapılmış, devamlı eğitimi devamlı çalışan işleyen bir mekanizma olarak burada böyle model bulunmalıdır. Böyle bir hadise olduğu zaman da afet hali oraya intikal etmelidir. Bütün yönetim karar verme erkini eline geçirmelidir, almalıdır. Daha objektif, daha sağlıklı daha süratle karar verebilecek işleme koyabilecek bir mekanizma olacaktır. Bunu şunun için söylüyorum, görüldü ki afet yasasındaki düzenlemeler aslında kötü değil eski 7262 sayılı düzenlemede. Fakat bunların işlemesinde kamu yöneticilerinin görevleri, bütün görevleri onlarda tek mazeretleri bence kabul edilebilir mazeretleri bu sistemin içersinden çıktılar. Kriz yönetimi ve bununla ilgili eğitim başka bir şey, bunun yöneticilerimize verildiği kanaatinde değilim. Dolayısıyla sıkıntı oradan kaynaklanıyor. Eğer o alanda eğitilirse, bu sistemde genişleyebilir, bu da bir başka tartışma konusu olabilir diye düşünüyorum Sayın Arıkan.

- Evet başlıklarla sayın Şenol.

- Evet sağlık ve bölgedeki sağlık ve rehabilite mekanizması mutlaka işlemeye alınmalıdır bütün bölgelerde. Çocuktan eğitim çağındaki öğrenciye, anne, babaya, aileye ve çadırda yaşayan insanlara kadar çok ciddi bir rehabilitasyon çalışması mutlaka yapılmalıdır bu psikiyatrik ve psikolojik alanda düzenlemedir. Sivil toplum örgütleri ile ilgili önerilerime kent kurultayı projesini söylemiştim. Bölgede yok, deprem konseyi, yok sosyal konseyi vs. gibi bir takım yapılanmalar öngörülüyor bunun bir mantığı yok. Bence bu önerdiğimiz kent kurultayı ya da işlemekte olan sistem eğer istenirse, çatısı altında gerçekten çok ciddi boyutlarda şeyler üretebilmektedir. Bölgedeki destekler ve teşviklere gelince, mutlaka Sayın Kocacık’ın da dediği gibi mutlaka gündeme alınmalı, gerek vergisel, gerek ekonomik, gerekse kredi anlamında uzun vadede kısa az faizli gerekse ticari kredilerin düzenlemesi ve boyutlarına kadar bütün düzenlemeler yeniden gözden geçirilmeli ve yapılmalıdır. Belki de bölgedeki insanların kaçışı teşvik edici düzenlemeler ile ve kamu personeline yeniden teşvik edici ekonomik boyutlarda teşvik edici düzenlemeler ile durdurulmalı ondan sonra da yerinde kalması sağlanmalıdır. Son bir şey, hedefler 16Ağustos’tan çok daha ilerde hedeflenmelidir. 16 Ağustos’taki hedefler varlık bu bölge ve bu ülke için yeterli değildir. Çok daha ileri hedefler tespit edilmelidir. Sonuç olarak sanayicilere bir çağrım var sayın Arıkan. Sayın Kocacık’ın önerisine katılıyorum, biz kimsenin cebinden bir sanayiciler odasında biz bölgeye şu kadar para verdik, şu kadar yardım yaptık vicdanen de rahatız şeyinde değiliz. Ama bir şey yapmalıdırlar, bir ticari alış verişlerini bu bölgeden yaparlar. Sanayiciler bölgede olan bu güne kadar kirlenmesine her türlü şeyine katkı koydukları çok sıkça tartışılan çevre sorunlarıyla katkı koyan sanayiciler bundan sonra hiç olmazsa belli bir zaman dilimi içersinde ticaretlerini yapmalıdırlar. Artı kurumlar vergilerini de bu bölgede ödemelidirler. Eğer bu paylarımızı yeteri kadar devlet kasasından alırsak, onların cebinden çıkartarak bir takım paralar ödemelerine gerek yok. Kendi işimizi kendimiz görürüz. Son olarak ancak bunların hepsinin kabul edilebilmesi için bizim birilerinin dinlenmesi gerekiyor. Hem bu söylediklerimizi, hem oralarda ürettiklerimizi, bizi birilerinin dinlemesi ve tartışabilinir kabul etmesi gerekiyor.

En son olarak da sayın Arıkan o bölgede yaşayan insanlar olarak bir dost sesinin o tablodan sonra bir dostumuzun, bir insanımızın birlikte orada olmasını görmek sizin ziyaretlerinizi kastediyorum. Bunu söylerken orada sizler ile görüşebilmiş olmak bugün burada olabilmenin bize ne tür duygular ne tür şeyler verdiğini bilemezsiniz. Ben hem bu bölgelerde Bolu’dan Yalova’ya kadar İstanbul’a kadar bu bölgelerde hayatlarını kaybetmiş insanlarımız için çok üzgün olduğumuzu ve onları rahmet ile daima hatırlayacağımızı geride kalanlara baş sağlığı dilediğimizi ifade ediyorum. Bu yapı sadece ölenler ile sadece yaralılar ve onların tedavileri ile bitmiyor sayın Arıkan. Nereye kadar gidiyor biliyor musunuz? O yaralıların çoğunun kolu yok, ayağı yok, bacağı yok, eli yok, protez teminine o insanlara bir takım düzenlemeler yapılmasına kadar iki tane insana tekerlekli sandalye temin ettiğimiz zaman ortaya çıkan tabloyu kelimelerle ifade edebilmek mümkün değildir. Son tarafı biraz duygusal oldu ama kusura bakmayın. Tablo bu, size bir defa daha teşekkür ediyorum, arkadaşlarıma saygılar sunuyorum.


Yüklə 204,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə