Yahya Arıkan



Yüklə 204,65 Kb.
səhifə5/5
tarix25.06.2018
ölçüsü204,65 Kb.
#51709
1   2   3   4   5

- Tabii biz teşekkür ediyoruz. Aslında acılarınızı tazeliyoruz, doğru, ama bu gerçekleri de kamuoyunun bilmesi gerekiyordu. Sayın Büyükbalkan size,

- Ben bir şey yapsam,

- Vereceğim.

- Uğur Beyden sonra bir, iki dakika bize,

- Size en son sözü vereceğim. Çünkü odalarımızı dinleyip son toparlayıcı konuşma,

-Ben bir, iki şey söylemek istiyorum.

- Buyurun. Kısa olsun.

-Kısa. Birincisi, sayın milletvekilimiz ve genel başkan yardımcılığımızı yapmış olan sayın Masum Türker’in kaçak yapıların konut olarak kullanılması konusunda kesinlikle fikirlerine katılıyoruz ve bir şey daha söylüyoruz, altını da çiziyoruz, diyoruz ki buraları rant olmaktan çıkartılsın. Bazı insanlar bu bölgeleri rant bölgesi olarak görmesinler, bunun altını çiziyorum. Bilhassa kaçak yapıların kesinlikle böyle bir şeyde devreye sokulmasına biz de karşıyız ki devlet buna eğer şey tutarsa, o zaman devlet veya hükümetler bu kaçak yapıları desteklemiş olurlar. Sayın valimizin özel olarak bir çalışması var ve bu kayıplar ile ilgili. Buna sizlerden de ve bütün TÜRMOB kanalıyla bütün vilayetlerden destek istiyoruz. Bütün illere, Sakarya, çünkü mozaik olan bir yerdir, bütün illere giden Sakarya'dan götürülen kayıpların veya cenazelerin acilen tekrar Sakarya’ya valiliğe bildirilmesini burada ben duyuru yapmak istiyorum.



- Peki.

- En önemlisi sayın Ender Şenol ağabeyimizin ifade ettiği gibi Sakarya 17’sinden 1. gününden bu güne kadar başta TÜRMOB olarak bizleri yalnız bırakmayan oda başkanlarımıza ve örgütümüze huzurlarınızda bir şükran ve minnetlerimizi sunmak istiyorum. Bizleri çok duygulandırdılar, bizim acılarımızı paylaştılar, bizlere ulaşmak için var güçleri ile çalıştılar ki en son Pazar günü Nallıhan’dan bir meslektaşımın ailesi ile beraber 3-5 şeyi arabasının arkasına getirip bizlere teslim etmesi bizleri fazlasıyla duygulandırıyor. Ayrıca bütün Sakarya ve diğer illere bilhassa Sakarya’ya yardım yapan tüm kurum ve kuruluşlara , belediyelere huzurlarınızda bir defa daha şükranlarımı ve minnetlerimi sunuyorum. Bu ara fırsatta bana söz verdiğiniz için sizlere de teşekkür ediyorum.



- Biz teşekkür ediyoruz. Evet Sayın Kesemen, başkanlar bölgedeki sorunların çözümünün somut önerilerini sundular. Sizde İstanbul’da da kısmi anlamda bir deprem yaşandı Marmara’nın bir parçasıyız. Sizinde bu konudaki somut önerilerinizi alalım. Buyurun efendim.

- Sayın başkan, aklın yolu bir. Yani sayın başkanlar ne önermişlerse aynı şeyleri biz de söyleriz. Ama Türkiye’de yaşanan deprem ile birlikte İstanbul’da mesleksel de bir deprem yaşadık. Ben biraz da o taraflarına girmek istiyorum. Sayın Şenol dedi, Sayın Kocacık da dedi. Yani bizim ticaretimizi geliştirsinler, ticareti bizimle yapsınlar diyor. Ama bir tarafta bu ülkede 14 veya 15 kez imar affı çıkarıldığından, o imar afları sayesinde binaların yanlış veya hatalı yapıldığından bahsedenler bira tarafta, ben bir daha Kocaeli’de yatırım yapmam ancak mevcutları onarırım diyen bir sanayici. Ama bunun yanında sanayi odaları kalkıp sayın Masum Türker’in de dediği gibi gelin kaçak yapılardan bir defaya mahsus olmak üzere 20-30-50 milyon para alarak bu parayı deprem fonuna aktaralım diye bir şeyler söylemeye başladılar. Şimdi bir ek vergi çıkarıldı. Kimden alacaksınız bu ek vergiyi? Sakarya, Kocaeli ve Yalova’nın dışındaki esnaf ve kurumlar vergisi mükelleflerinden. Gelir vergisi mükelleflerinin hangi senesini alacaksınız? 1998 senesini alacaksınız. 98’de ne almışsınız bu insanlardan? Hayat standardı altında bir salma vergi koymuşsunuz, o salmaları almışsınız. Yine onun üzerinde o parayı o vergiyi ödemeyen, gerçekten ödemeyen, yani bunu düşünen arkadaşlarımızın yetkililerimiz gerçekten gelip şu bizim meslek örgütümüz ile çok ciddi bir çalışma yapması gerekiyor. Bu insanların bunu ödeme gücü yok. Zaten deprem onları psikolojikman vurmuş. Bu insanlar çığ gibi yardımlarla elinde avucunda her şeyini çığ gibi yardımlara aktarırken, bir yanda diyorsunuz deprem vergisini vereceksiniz yardımı jet gibi kesiyorsunuz. Bunun sonucunda 1.6.2000 tarihinde yeni çıkan sosyal güvenlik yasası ile birlikte tasarruf teşvik fonu kaldırılıyor, yerine işte işsizlik sigortası fonu geliyor. Peki ben şimdi sormak istiyorum, bu meslek örgütünün bir yöneticisi olarak. Tasarruf Teşvik Fonu’nda topladığınız paralar nerede? Şimdi bana bunun hesabını açık veremiyorsanız, yani Türk halkına veremiyorsanız o zaman biz bu deprem fonunda biriken paraların da nereye ve nasıl kullanıldığını bilememek durumunda kalacağız. Biz diyoruz ki gelin biz bu kaynakları doğru kullandığınızı meslek örgütü olarak başta TÜRMOB’umuz olmak üzere ve diğer meslek örgütlerimiz olarak bu doğru denetleyelim, halka bunun nasıl kullanıldığını anlatalım. Sayın Şenol söyledi yani bugün prefabrik konut yapmanın bu ülkeye hiçbir faydası yok, zararından başka. İşte Dinar depreminden sonra Dinar belediye başkanı açık açık söylüyor. Benim elimde binlerce prefabrik yapı var alın kullanın diyor. Maliyetleri sayın Şenol söyledi, 150 dolar prefabrik konutlar, 250 dolar gerçek konutlar. Bunun yanında devlet artık hükümet diyeyim daha doğrusu hükümet bizi cezalarla yönetmeye cezalarla bir şeyler çıkarmaya başladı. Bir sosyal güvenlik yasası çıktı bu sosyal güvenlik yasasından işte İstanbul’da hiçbir siyasi durum gözetilmeden yüz binlerce insan sosyal güvenliğimi geri verin diye yürüdü. Devlet bu konuda en ufak adım atmadı. Sayın cumhurbaşkanı bekletti bekletti, tam insanların artık depremdeki o korkuları, o heyecanları artık hiçbir şey düşünemeyecek olmaları hali gününde geldi, sosyal güvenlik yasasını onayladı.

Ben burada bizim mesleğimizi ilgilendiren bir yönüne gelmek istiyorum. Yasa 8.9.1999 tarihinde yürürlüğe giriyor. Yani bu ne hızdır ki, bu ne biçim bir iletişimdir ki, şimdi bizim meslek mensubumuz veya bu işi yapan insanlar buradaki 8.9.1999’daki en büyük espri sigortalının işe giriş beyanlarını sigortaya verilme süresi değiştiriliyor. Yani diyor ki siz işçi girmeden en az bir gün önce bu işbildirimini vermek zorundasınız. Şimdi 8 Eylül’de yasa çıkıyor. Bu deprem, bu korku, bu insanlık halinde siz 8.9’da derhal bunu ele geçireceksiniz, okuyacaksınız , uygulamaya koyacaksınız. Bunu yetiştiecek ben hiçbir şey göremiyorum, meslek mensubu da göremiyorum, bu işi icra edecek insan da göremiyorum. O anlamda biz dedik ki bunu genelge ile düzeltirler, en azından ek Eylül sonuna kadar bir süre tanırlar, o sürede geçiş süresi sağlanır. Ama o da sağlanmadı, genelgesi 17’sinde çıktı genelgede 8 Eylül’den bahsetti. Yani binlerce insan veya yüzlerce insan, şu anda 200 milyon lira maktu ceza ile karşı karşıya. Bir de şeyi söylemek istiyorum. Bizim yıllardır başımızda bir A,B,C formları belası var. Biz yıllarca bunları kaldırın, kaldırın hiçbir faydası yok dedik, ama Maliye Bakanlığı bu konuda herhalde kendisinde bir fayda gördü ki devam ettirdi. Ama A,B,C formlarının verilmesinin temel sebebi istatistiki bilgi, yani oradan bir takım istatistikler çıkarıyor. Şimdi bu sene ne yaptı deprem afet bölgesi ilan etmemesine rağmen Maliye Bakanlığı? 3 bölgeyi A,B,C formlarından muaf tuttu.

- Muaf tuttu, almıyorum, dedi.

- Almıyorum, dedi. Şimdi 3 bölgede almadı. Ne ki bunun yüzde 52’si sanayinin yüzde 52’si orada. Yani ticaretin kaynağı orada. Şimdi oradan almadığınız zaman İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den almışsın bu hangi istatistiki bilgi doğruluk olarak size gelecek vermeyecek. Madem bu cesareti gösterdin sayın bakanımız, biliyorum ki dinliyordur, gelin şu A,B,C formlarını toptan kaldırın, hem meslek mensubu size daha çok saygı duysun daha çok sevgi duysun ve bizde onun da birlikte yürüyelim. Sayın Şenol’un dediği gibi ben bugün Türkiye Mimarlar Mühendisler Odası Birliğinin de elimde var sayın Şenol da sanki kelime kelime aynı şeyi söylemiş. Ne demiş? Demiş ki işte prefabrik geçici yerleşmeler pahalı ve sürekli en tutarlı çözüm kış mevsimine uygun çadırlarla bu işi geçiştirmek sonra asıl konutlara girmek. Sonunda bir şey söylüyor Türkiye 7. planda yer alan toprak ve su çerçeve esasını hemen çıkarmak lazım. Bu yasa içerisinde çorak haritalarının hızla çıkartılarak nerelere konut alanı turizm alanı, sanayi alanı ve tarım alanı olduğu nerede yapılaşma olanağı olacağı kesin olarak ortaya konulmalı. Yani bu da bir grup başka meslek örgütü çok açık ve net ortaya koymuş. Yani bu anlamda çözümler net. Ama biz diyoruz ki gelin kaynakları doğru yerlere kullanın, bu doğru yerlere kullanırken de biz bu işin icracısı olarak bu işin denetimine sahibiz. Gelin biz bu denetimi yapalım halka bu kaynakların nasıl ve doğru olduğunu kullanalım, artık bu ülkede yeniden deprem zenginleri çıkarmayalım.

- Teşekkür ederim sayın Kesemen. Sayın Büyükbalkan izninizle sayın Kocacık tek bir cümlecik, Maltepe Mali Müşavirler Muhasebeler Birliği dernek başkanı Hayri Gürel’e bir soru soruyor. İzmit’e gittik diyor, oradan diyor kent komiteleri sayesinde yardımlarımızı yerine ulaştırmada çok rahatlık çektik, diyor. Ancak diyor Sakarya’da bunu göremedik diyor. Ulaşacağımız bir sivil toplum kuruluşu kent komiteleri var mıdır, diyor. Çünkü, elimizde yardım yapacağımız malzemeler var, diyor. Tek bir cümle ile bu konuda Sakarya’da bu tip komiteler var mı?

- Şimdi Sakarya’da bir sefer Mali Müşavirler Odası olarak birinci gününden bu güne kadar kesinlikle hizmet veriyoruz. Yani bu meslektaşımız eğer Sakarya’daki valiliğin karşısında defterdarlığın hemen bitişiğindeki çay bahçesi Atatürk çay bahçesindeki karavanımıza, hem telefonlarımızla hem kendileri bizi arayarak bu tür yardımları bizzat kendi elleri ile getirebilirler. Ben şunu da söyleyeyim, Muhasebeci Mali Müşavirler Birliği bizzat 13-15 araba ile gelerek onları biz yönlendirerek dağıtımlarını yaptılar. Kesinlikle de istedikleri gibi dağıtma olanağını bulacaklarını ve hak sahiplerine esas hak edenlere bunu vereceğimizi bir defa daha bilmesini istiyoruz.

- Peki, çok teşekkür ediyorum. Evet Sayın Büyükbalkan buyurun.

- Evet.


- Siz TÜRMOB olarak sayın başkanlarımızı dinlediniz. Çözüm önerilerinde tekrara girmeden, sizin öneriniz nedir, bu konuda ne yapılması gerekiyor, neye talipsiniz? Buyurun efendim.

- Teşekkür ederim sayın Arıkan. Sayın başkanları dinledik, gerçekten bölgemizdeki yaşanan, özellikle kendileri yaşadıkları sorunları daha yakından bitip çözüm önerileri getiriyorlar. TÜRMOB olarak ilk günden itibaren, oluşturmuş olduğumuz bir kriz masası ile o bölgedeki yaşanan sıkıntıları ve daha ileri boyutta ekonomiye yansıyacak sıkıntılar ne olabilir, çözüm önerileri nedir bu konuda bir, iki rapor hazırladık. Tabii sanayi açısından, iş açısından başkanların belirtmiş olduğu gibi, başta bir kere vergi ve SSK borçlarının kesinlikle silinmesi gerekiyor. O kısmı tamam. Çevre temizlik vergisi ve emlak vergisi alınmamalıdır, bunlarin da silinmesi gerekiyor. Diğer taraftan özellikle şu anda bir çok kişinin yaşamış olduğu ve sorduğu sorular da en başta geliyor. İşte cep telefonlarına gelen ücretler var. Ağustos ve Eylül aylarından kesinlikle borçlarının silinerek ve bundan sonra yüzde 50 indirimli bu bedellerin alınmasını talep ediyoruz. Diğer taraftan aynı şekilde prefabrik konutlara biraz sonra ben de başka bir boyutu ile geleceğim. İşyerlerini açmak isteyenler, bazı arkadaşlar, psikolojik olarak bu bölgelerde açmışlar biz de gittik gördük. Ama yürütmek isteyen insanlara bir an önce kredi verilmesi, teşvik edilmesi gerekiyor, o insanların heveslendirilmesi gerekiyor. Bir diğer boyutu maalesef Türk insanının kendi yapısal olgusu mudur, kültür yapımızdan mı kaynaklanıyor, nasıl ki yağma olduysa hırsızlık olayları ile karşı karşıya kaldıysak, o bölgelerde izlediğimiz, gördüğümüz bir başka bir sorun var ki, bu gerçekten sıkıntı verdi bize. Kira fiyatlarında fahiş bir artış var. Yani binası hasar görmemiş veya az hasarlı olan insanların bir şekilde barınmak istemiş oldukları bu yerlerde kira rakamları çok yüksek boyutlara gelmiş.

- Yani fırsatçılığımızı burada da göstermişiz.

- Fırsatçılık söz konusu.

- Evet.

- Burada muhakkak devletin bir şekilde el koyması gerekiyor. Bir olayı diğer tarafında ele alacak olursak, devletin yapması gereken ve sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının yapması gerekenleri de ikiye ayırmamız gerekir. Yani devletin yapması gerekenler, biraz önce söylediğimiz gibi acilen hemen yapması, bir genelge ile veyahutta valilik aracılığı ile yapması gerekenleri biraz önce kısaca belirttim. Diğer taraftan devletin öncelikle başlıklar ile söylemek istiyorum kamu yatırımlarında bütçeden faydalanması gerekiyor. Yani yardımlara bakmaksızın önce kendi bütçesini kendi olanakları ile ne yapabileceğinin üzerine gidilmesi gerekiyor. Alt yapının bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Yani alt yapı yatırımların da o biraz önce belirtmiş olduğu gibi yapı kontrol sistemlerini ya da imar yasasındaki değişiklikler ile bu verilecek ihalelerde enerji, ulaştırma, haberleşme gibi alt yapıların bu sisteme dayalı yapılması gerekiyor. Sadece geçmişe dönük üstün körü yapılırsa, yarınlarda yine başka felaketler ile karşı karşıya kalabiliriz.



Diğer taraftan sanayi olgusunu biraz önce dile getirdiler. Gerçekten bu bölgelerimiz sanayilerimizin belli bir can damarını oluşturuyor, imalat sektörümüz var özellikle tekstil sektörümüz de burada ağırlıklı. Yapabiliyorsak bunların fason üretimlerini başka yerlere kaydırarak bir miktar onları teşvik edebiliriz. Kredilerden yüzde 100 oranında yararlandırabiliriz. Biraz önce Halil Bey belirtti, enkaz altında kalan binlerce araba var. Bu bölgelerde, tarımda söz konusu olduğu için ticari araba almak isteyen insanlarımızdan traktör almak isteyen insanlarımızdan kesinlikle vergi alınmamalı, kredi verilmeli, teşvik edilmeli ve bu rakamlar oldukça cazip hale getirilmelidir. Diğer bir olgu tarım sektörü dedik. Gerçekten ilk bakışta sanayi ili geliyor, Kocaeli ama Adapazarı’nda, Yalova’da tarımcılık var, çiçekçilik var, hayvancılık var. Göz ardı edilen bu unsur bu dönemde çok yaşadık. Elbette ölülerimiz var, ama bir o kadar da hayvan telefimiz var. Hayvan telefleri hala enkaz altında duruyor ve bu hayvan teleflerinden dolayı müthiş bir salgın hastalık hayvan hastalıkları gündeme geliyor. O yüzden Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığı kontrol laboratuarları personel teşvik etmeli, malzeme göndermeli diyoruz.

Diğer bir olguya gelince eğitim konusu. Hızlı hızlı geçiyorum sayın Arıkan. Eğitim konusu o bölgede çok sıkıntı. Gerçekten üniversitesi olan, kampüsleri olan bir ilimiz. Bu ailesi tamamen ölmüş, ailesini yitirmiş olan çocuklarımız mutlaka belli yurtlara yerleştirilmelidir. Öğretmenlerimize beslenme, gıda, giyim, okul malzemesi, gibi ihtiyaçlar acilen sağlanmalıdır. Esas unsur olan özellikle üniversite kesiminde çok sıkıntı ve lise düzeyinde olan çocuklarımızda sıkıntı yatay geçiş hakkı verilmeli. Bugün üniversitede gerçekten çok sıkıntı yaşanıyor. Kocaeli Üniversitesi’nde, Sakarya Üniversitesı’nde bunlar yaşanıyor. Mutlaka üniversitelerimizde yatay geçiş sağlanmalı ve bu öğrencilerimizden kesinlikle ve kesinlikle üniversite harcı alınmamalıdır. Askerlik çağında olan gençlerimizin askerlikleri ertelenmelidir. Çünkü onlar şu anda ailelerine bakmak zorunda, ihtiyaçları var. Sağlık konusunda mobil ekipleri mutlaka biran önce kurulmalıdır.

Diğer bir konunun ben yine fazla üzerinde durmayacağım. Yapı kontrol sistemi. Şu anda bununla ilgili yönetmelik tasarısı Bayındırlık Bakanlığı’nda duruyor. Bir an önce 3194 sayılı bu yasanın gündeme alınması, kanunlaştırılması gerekiyor. Değerli Arıkan özellikle son günlerde devletin gündeme getirmiş olduğu, yardımları da bıçak gibi kestiği o deprem vergisi dediğimiz olgu var. Şimdi bakıyoruz, biz bir muhasebeci olarak, TÜRMOB yetkilileri olarak bir bilanço hazırladık. Özellikle tahmini harcamalarımıza tamamen Devlet Planlama Teşkilatı’nın ve şu andaki kriz masasının rakamlarından yürüdük. Yani gerçekçi rakamlardan yürüdük, hiçbir abartı yapmadan yürüttüğümüz rakamlar. Tahmini harcamaların şu anda acilen gündeme getirilmesi kısa ve uzun vadede yapacakları yatırımlara bakıyorsunuz alt yapı için Ankara-İstanbul oto yolu haberleşme için kısa ve uzun vadede 600 milyon dolar ihtiyaç var. Sanayi için özellikle Tüpraş, İgdaş ve Petkim için 700 milyon dolara ihtiyaç var. Tarımın iyileştirilmesi için özellikle devlet su işleri hizmetleri müdürlük ve hizmetleri Orman Bakanlığı’na ait binaların onarımı için 1 milyon dolara ihtiyaç var. Ben rakamları veriyorum, çünkü bir karşılaştırma yapacağım çok önemli olduğu için.

- Çok hızlı bir şekilde.

- Konut için 250 milyon dolar, bu konut için özellikle prefabrik konutlar biraz önce değinildi kesinlikle prefabrik konuta karşıyız. Neden? Çünkü israf olacaktır. 60 bin prefabrik konut yapılacağı söyleniyor. 1,5 milyar liradan belirlenmiş, ihaleler verilmiş. Bunun KDV’si ile beraber 200 milyon dolara gelecek bir rakam. Dönecekler uzun vadede mutlaka kalıcı konutlar yapacaklar 500 milyon dolar da bunlar için harcanacak, yani para israf edilecek, ikinci bir iş yapılmış olacak. Eğitime 50 milyon dolar, sağlık için 50 milyon dolar, tahmini harcamalar şu aşamada 2 milyar 151 milyon dolar ihtiyaç var. Peki gelirlerimize bakıyoruz, gelelim gelirlerimize. Yani bu kadar da yok muyuz, vergi almak için ihtiyaç mı var bir bakalım ona. Tahmini gelirlerimizde şu anda yurt içinden sağlanan bağışlar 1 milyon dolar bireysel yardımlar, yurt dışından sağlanan bağışlar 3 milyar dolar. Bu bireysel ve çeşitli uluslar arası kuruluşlardan sağlanan bağışladır. IMF’in bugün gündeme getirmiş olduğu ve kesinleştirmiş olduğu 1 milyar 50 milyon dolar verecekler. Bedelli askerlikten sağlanacak para var ki, benim rakamlarım 40 bin müracaat üzerinden ve 3,5 milyar lira alınacakmış gibi yaptığımız bir hesaptır, 300 milyon dolar gelir elde diliyor. Körfez İşbirliği Konseyi’nden elde edilen rakam 500 milyon dolar bağış olarak veriliyor. Gerçi yardım adı altında kredi anlamında veriyor, ama topladığımız zaman bu rakamları 4 milyar 150 milyon dolar harcamalarımız var. 4 milyar 851 milyon dolar devlet şu anda aslında bakarsanız fazlası olan bir durum. Yani ek bir lira alalım demeye de gerek yok. Çünkü ortada hesaplar. Bunun yerine ne yaparsınız? Bunun yerine ABD hazine destekli onun garantörlüğünde tahvil çıkarırsınız, döviz getirisi sağlayan bir tahvil çıkarırsınız ondan da buraya bir gelir elde edersiniz.

- Evet.


- Kısacası sayın başkan, devletin yapması gerekenler bunlar. Ek vergiye ihtiyaç yok. Devletin yapmış olduğu harcamalarda şeffaflık aranıyorsa, gerçekten hükümet bir şeffaflıktan bahsediyor, şeffaflık diyorsa o zaman yapılan her türlü harcamayı kamuya açması, kamuyu da temsil eden bizim gibi sivil toplum örgütü ve meslek odaları olan Türmob gibi denetim organları tarafından baktırılmalı, gözetlendirilmelidir. Biz kamuya bunları anlatırız. Kendi denetim elemanları var. Maliyenin kendi denetim elemanlarıyla bankaların murakıplarına denetletiyor, ama bu da sonuçta bir kamu yararına yapılan bir olaydır. Ben anlıyorum zamanımız dolduğu için,

- Evet.


- Kısa kesmiş olayım. Çok teşekkür ederim, sağ olun.

- Ben teşekkür ediyorum. Değerli konuklar, değerli izleyiciler bir programın daha sonuna geldik. Yaklaşık 3 saatten beri yayınımız sürdü . Özellikle bizi sabırla dinleyen değerli izleyicilerimize teşekkür ediyoruz ve bu akşam deprem bölgesinden aramıza gelen katılan değerli konuklarımıza, Yalova Oda başkanımız sayın İslam Doğan‘a, Sakarya Oda başkanımız sayın Halil Kocacık’a, Kocaeli Oda başkanımız sayın Ender Şenol’a, TÜRMOB Genel Sekreteri sayın Uğur Büyükbalkan’a ve İstanbul SMMM Odası Genel Sekreteri sayın Cahit Kesemen’e çok teşekkür ediyorum. Değerli izleyiciler yaklaşık asrın depremini yaşadık. 100 yıldan beri 75 bin kişi vefat ederken, oda başkanlarımızın verdiği ifadeye göre resmi açıklamalar 15 bin olmasına rağmen bu sayıların 45 - 50 bin gibi rakamlara ulaşması, bu depremin ne kadar büyük boyutlarda olduğunu gösteriyor. Sorunun çözümü demokrasiden geçiyor. Özellikle sivil toplum kuruluşları ile kent kurultayları ile onlara değer vermek, iş birliğinden geçiyor. Bildiğimiz kadarıyla yurt dışından yapılacak olan bir çok yardımların sivil toplum kuruluşları aracılığı ile yapılmaması nedeni ile durduğunu biliyoruz. Bu anlamda bu tip kuruluşlara değer verilmesi gerekiyor. Her meslek örgütünün kendi alanında denetim olgusuna ağırlık verilmesi gerekiyor. Yani toplanan paraların nereye harcandığı konusunda mali müşavirlerin denetim gücünden yararlanılması gerekiyor veya kaçak yapılar konusunda mimar mühendislerin göstermelik değil ciddi anlamda bir denetim olgusuna değer verilmesi gerekiyor. Tabii bu sorunların çözümü bir çok kesim görüşlerini dile getiriyor. Ama tek çözümü birbirimizi dinleyerek lafta kalan değil, görüşlerimize ciddi anlamda değer vermekten geçiyor ama değerli oda başkanlarımız bir şeyin altını çizdiler bu yaralar mutlaka sarılacak. ama lütfen bu bölgedeki insanlara bir ziyaret etmeniz, bir sevgi sunmanız, onlara vereceğiniz en büyük moral olacaktır. 3 saat boyunca bizi sabırla bu programda emeği geçen değerli yönetmenimize, değerli arkadaşlarıma teşekkür ediyoruz . Haftaya başka bir programda buluşmak dileği ile iyi akşamlar diliyorum efendim.







Yüklə 204,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə