DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
46
Çünkü “birlik”in anlamlarından biri, her mevcudu kendi dı-
şındakilerden ayıran hususi varlıktır ki,
her mevcuda kendine
has varlıkla var olması bakımından “bir” denmesi de onunla
(hususi varlık) olur. “Bir”in anlamları arasında bulunan bu
anlam, varlıkla eşdeğerdir. Şu halde İlk, bu bakımdan da
“bir”dir ve “bir” ismine ve onun anlamına kendi dışındaki her
“bir” olandan daha layıktır.
27
Bu pasajda da ifade edildiği gibi, mevcut olmakla bir olmak bir bakıma
aynı anlama gelmektedir. Bir şey hakkında onun “bir” olduğunu söylemek,
onun kendine has bir varlığa sahip olduğunu söylemekten başka bir şey
değildir. Buna göre, “ancak birlik vasfı taşıyan şeylerin varlığı
söz konusu-
dur; birlikleri varlıkları demektir”.
28
Bu bakımdan Tanrı, zatı ile aynı olan
bir birlik sayesinde bütün varlıklardan ayrılır. Böyle bir varlık, yani zat ile
birliğin identik olduğu yegâne varlık Tanrıdır. Dolayısıyla, Fârâbî’nin de
belirttiği üzere, O’nun varlığının mertebesinde asla (başka) bir şey olmadı-
ğı gibi, O’nun denginin ve zıddının bulunması da mümkün değildir. O,
başka bir şeyin kendisiyle asla paylaşmadığı bir varlığa tek başına sahibi
olması bakımından “bir” ve sahip olduğu varlık mertebesinde “tek”tir.
Kendi dışındaki şeylerden ayrı olmasını sağlayan varlığı zatı ile aynı olan
bir birliktir ve kendine has varlığı birliği ile aynıdır.
29
Kindî, zat ile özdeş olan birliğin sahibine, yani Tanrı’ya Gerçek Bir/
el-Vahidü’l-Hakk böyle bir özdeşliğe sahip olamayan birliklere de mecazî
anlamda bir demektedir. Gerçek Bir’in özelliği hiçbir bakımdan kesinlikle
bölünmez olmasıdır. Kategorilerden her birini ve onlara bağlı olarak cins,
tür, şahıs, fasıl, hassa ve genel araz gibi tümelleri ifade eden birlik zati de-
ğil, ârızîdir, dolayısıyla zorunlu olarak kendi dışında bir etki kaynağına
sahiptir.
30
Kindî çeşitli argümanlar getirerek Gerçek Bir’in dışındaki şey-
lerde birliğin zatî değil arazî
olduğunu, zira şahıs olsun külli olsun bunların
her birinde bir çokluğun bulunduğunu ispatlamaya çalışır. Ona göre, tabi-
atta çokluğun bulunmadığı bir birlik yoktur. Böylece tümel olan bir anlam,
örneğin insan kavramı bir birliği ifade eder, ama bu birlik zata ilişkin değil-
dir çünkü insan tanımına uyan bütün varlıkları kuşatır. Dolayısıyla burada
söz konusu olan birlik gerçek anlamda birlik değildir. Bütün şahıslar da var
olmaları cihetinden bir olarak nitelendirilmeyi hak ederler. Ama her şahıs
bir tanımın altına girmek suretiyle bir cinse ve
fasla sahiptir ve bu nedenle
de gerçek değil ancak arazî olarak bir olmakla nitelenir.
27
Fârâbî,
Kitabu Mebadii Arai Ehli’l-Medineti’l-Fazıla, 68.
28
Kindî, İlk Felsefe Üzerine, 247.
29
Fârâbî’den ödünç aldığımız bu ifadeler için bkz. Fârâbî,
Fusulü Mebadii Arai Eh-
li’l-Medineti’l-Fazıla, 80; Fârâbî,
Kitabü’l-Mille ve Nususun hra, nşr. M. Mehdi,
Beyrut: 2001 içinde.
30
Kindî, İlk Felsefe Üzerine, 188 vd.
KİNDÎ’NİN TANRI TASAVVURU ÜZERİNE
47
Bu saydıklarımızın hiçbirindeki birlik hakiki birlik değil-
dir; sadece bulunduğu şeyde isim olarak bölünmezliği ifade
eder. Bunlardaki birlik bir çeşit arazdır. Bir şeye ârız olan
onun zatına ait değildir. Ârızî olan başkasındandır Böylece
bunların hepsindeki birliğin araz olduğunu açıklamış bulunu-
yoruz. O halde eşyadaki birlik zati değildir.
Eşyada araz ola-
rak bulunan birlik, zati olandan gelmektedir. Sonuç: Burada
başka bir birliğin malulü olmayan Gerçek Bir’in varlığı zo-
runlu olarak söz konusudur.
31
Kindî’ye göre Gerçek Bir, mecazî veya gerçek olmayan birin bütün özel-
liklerini bünyesinden dışlar. Şöyle ki, Gerçek Bir zatı bakımından bir olduğu
için verilmiş veya göreceli olarak birliğe sahip
olan her şeyden tamamen
farklıdır ve onlarla kıyas kabul etmez. Tabiattaki birlerin/birliklerin her biri-
nin mürekkep olup çokluk içermesine karşın O, mutlak anlamda birdir, asla
bölünme ve çoğalma kabul etmez.
32
Kindî’nin bir ve birliğe dair açıklamala-
rında iki boyut tespit edebiliriz. İlki, Tanrı’nın varlığını, birliğini, tekliğini,
bölünmezliğini vs. ispatlamayı amaçlar. Bu boyutta söylenenlerle ezelî kav-
ramına ilişkin açıklamalar öz bakımından birbirinden çok farklı değildir.
O halde Gerçek Bir’in maddesi, formu, niceliği, niteliği ve
izafeti yoktur. Diğer kategorilerin hiçbiriyle de nitelene-
mez O hareket eden değildir. O Gerçek Bir olmanın ötesin-
de hiçbir şeyle nitelenemez. Yalnızca O salt birdir.
Yani O
birlikten başka bir şey değildir; O’nun dışındaki her birlik
çokluk sayılır Bütün eşyadaki birlik araz durumundadır.
Gerçek Bir zat itibariyle bir olandır ki, O’nda hiçbir yönden
çokluk yoktur.
33
İkinci boyut varlıkla birliğin eşdeğerliğinden hareketle var olan her şe-
yin zorunlulukla bir birliğe sahip olması gerektiğini ispatlar. Bu şu anlama
gelmektedir ki, eğer var olmak bir olmakla eşdeğerse ve Tanrı’nın dışında
hiçbir şeyde birlik zati olarak bulunmuyorsa, mümkün varlıklar
serisinin
bir zorunlu varlıkta son bulması gerektiği gibi, bu birliği veren bir varlığın,
bir Mutlak Bir’in bulunması kaçınılmazdır. Kindî varlığın ilkesi olarak
Tanrı’yı kanıtlamak için gerçek veya mutlak bir ile gerçek olmayan veya
mecazî bir’i ayırarak bütün varlıklardaki birliğin sebebinin İlk Gerçek Bir
olduğunu başarılı bir şekilde tesis etmektedir.
Birlikle nitelenen varlıklardaki birliğin ilk sebebi Gerçek
Bir’dir ki, O birliği başkasından almış değildir. Çünkü baş-
langıçtan itibaren sonsuza dek varlıkların
birbirinin sebebi
31
Kindî, İlk Felsefe Üzerine, 194.
32
Kindî, İlk Felsefe Üzerine, 242 vd.
33
Kindî, İlk Felsefe Üzerine, 245.