KİNDÎ VE ANTİK YUNAN FELSEFE GELENEĞİ
77
haberdar olduğunu düşünürsek onun Aristoteles’in
düşüncesini Yeni Efla-
tuncu öğelerle bağdaşır olarak görmesi ardılları için önemli bir adım olarak
değerlendirilebilir.
Öte yandan Kindî’nin buradaki tutumu onun felsefesinde Aristotelesçi,
Yeni Eflatuncu ve yaratıcı Tanrı tasavvurlarının üçünü de belli ölçülerde
kabul ettiğine dair bir algıya sebebiyet verir.
42
Yaratmanın Aristotelesçi,
büyük oranda Plotinus ve Proclus’a dayalı Yeni Eflatuncu ve Kindî’de ol-
duğu gibi Philoponus geleneğine dayalı yorumu İslâm felsefe geleneğinde
sonraki dönemlerde büyük yankı bulacaktır. Bu yorumun boyutları
elbette
geç Antikiteye mensup filozoflar tarafından üretilmiş ve onların istikame-
tiyle İslâm düşüncesine dâhil olmuştur. Tanrı’nın her şeyin kaynağı olarak
İlk Prensip ya da İlk İlke olarak tasavvuru Plotinus ve Proclus tarafından
işlenmiştir. Bununla birlikte varlığın ilkesi olarak Tanrı tasavvuru Ploti-
nus’tan ziyade Aristoteles’e nispet edilen iki eser
s l cyâ Arist tâlîs ile
Fi’l- ayri’l-Mahz üzerinden İslâm düşüncesine intikal etmiştir.
43
Burada çok kısa da olsa Helenistik dönem felsefî okulların Kindî üzerin-
deki etkileri tartışmasına da değinmek yerinde olacatır. Geleneğin Helenis-
tik felsefe okullarından Stoacılar, Septikler ve Epikürcüler’in, Kindî üze-
rindeki tesiri oldukça sınırlı olup belki bu grup içerisinde kısmen
de olsa
Stoacı ahlâkın etkisinden söz edilebilir.
44
Nitekim
züntüyü enmenin a-
releri adlı eserinde Kindî, Epictetos’un
Elkitabı’nda yer verdiği, insanın
hareket etmeyen sebep olarak görmüş olması Arapça felsefe geleneğinin tarihi açı-
sından oldukça önemli bir katkıdır. Böylece o rakip iki teolojiyle Aristoteles’in Tan-
rı’sını bağdaşır kılmıştır. Bkz. Adamson,
“Kindî ve Yunanca Felsefe Geleneğinin
Kabulü”, 42.
42
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bkz. Adamson, “Kindî ve Yunanca Felsefe Gele-
neğinin Kabulü”, 42.
43
Gerçekte bu akımın sembol isimlerinden Plotinus ve Proclus’a ait olduğu bilinen
Enneadlar ve
Teolo inin nsurları adlı bu iki eser, Fârâbî ve İbn Sînâ
gibi filozofla-
rın da aralarında bulunduğu bir zümre tarafından
s l cyâ Arist tâlis ve
ay-
ru’l-Mahz adlarıyla Aristoteles’e isnat edilerek Arapça literatürde yerini almış ve
kabul görmüştür. Plotinus’un
Enneadlar’ının son üç kitabının bir şerhi olan
s l cyâ
Arist tâlis, Süryânice’den Arapça’ya tercüme edilen ilk felsefî metinlerdendir. Bu
şerhin Yunan müellifi tam olarak bilinemese de, son dönemdeki araştırmalar onun
büyük ihtimalle Plotinus’un öğrencisi ve
Enneadlar’ın editörü olan Porphyry’ye ait
olabileceğini göstermiştir. 31 önermeden oluşan
ayru’l-Mahz ise,
s l cyâ
Arist tâlis ile birlikte Ortaçağ’da yanlışlıkla Aristoteles’e isnat edilen diğer bir eser-
dir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Yaşar, Aydınlı, “el-İzah fî’l-Hayri’l-Mahz ( i-
ber de Causis) ve Onun Tesirini Yansıtan Bir Grup Risale”, U.Ü.İ.F.
Dergisi, sy.5
(1993), 5:189-217. Eyüp, Şahin, Sudûr- Köken ve Süreç Açısından Karşılaştırmalı
Bir Yaklaşım (Ankara: Yayınevi Yayınları, 2017), 157-167; Üsûlûcyâ- Aristoteles’in
Teolojisi, İnceleme ve Çeviri. Cahit Şenel (Ankara: TÜBA Yayınları, 2017).
44
Adamson, “Kindî ve Yunanca Felsefe Geleneğinin Kabulü”, 41;
Philosophy n The
ellenistic Roman orlds (O ford: O ford University Press, 2015), 24-93.
DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
78
dünyadaki yaşamını bir deniz gezisi sırasında verilen kısa süreli bir molay-
la karşılaştıran bir benzetmeyi kullanmaktadır.
45
Aristoteles’e ilave olarak Kindî üzerindeki asıl etki, Plotinus’tan başla-
yarak Atina’da son Eflatuncu okulun kapandığı m. 529 tarihine kadar süren
Yeni Eflatuncu geleneğe aittir. Bu geleneğin, varlıkların Tanrı’dan sudûr
ederek meydana geldiğini felsefesinin merkezine oturtan Plotinus’a sahte
Aristocu iki önemli eseri de ilave ederek oldukça zengin ve etkili bir tartış-
mayı miras bıraktığı aşikârdır. Bu düşüncenin Kindî şahsında ne derece
kabul gördüğü ayrıca tartışmalı
bir konu olmakla birlikte onun, sözü edilen
bu iki eserden haberdar olduğuna dair kanaat, ardılları Fârâbî ve İbn
Sînâ’ya nazaran daha kuvvetlidir. Bu iki eserin Aristoteles’e ait olup olma-
dığının Kindî tarafından bilinip bilinmediği tartışması bir yana, Kindî’nin
Aristoteles ve Yeni Eflatuculuğun birbiriyle bağdaşır olduğunu düşündüğü
de açıktır. Çünkü Kindî tüm Antik düşünceyi tutarlı
ve tek bir sistem olarak
görme eğilimindeydi. Nitekim bu tavrı
İlk Felsefe zerine adlı eserin he-
men girişinde de gözlenmekteydi. Burada da olduğu gibi hem Aristoteles
felsefesinin hem de Yeni Eflatunculuğun hakikati temsil ettiğine inandığın-
dan, bu ikisinin birbiriyle bağdaşmayacağını doğal olarak düşünmüyordu.
46
Başta
Nefs zerine Kısa S z olmak üzere zaman zaman Kindî, Platon ve
Aristoteles’in görüşleri arasında bir fark olmadığını ve bu ikisinin görüşle-
rinin birbiriyle uyumlu olduğunu da söylemektedir.
47
Nitekim bu tutum ar-
dılı el-Fârâbî tarafından ayrıca müstakil bir esere de konu olmuştur.
Akıl Üzerine
Eski Yunanlılardan olup düşüncesi beğenilenlerin akıl hakkında
ne söylediklerine dair meseleyi anlıyorum. Onlar arasında en
çok takdir edilenler Aristoteles ve hocası Platon’dur.
Bu konuda
Platon’un düşüncesi talebesi Aristoteles’in düşüncesi ile aynıdır.
45
Kindî, “Fi’l-Hîleti li-Def‘il- Ehzân”
, Felsefî Risâleler içinde, ss. 306-310; Adamson,
“Kindî ve Yunanca Felsefe Geleneğinin Kabulü”, 41. Kindî’nin Üzüntüyü Yenmenin
Çareleri’nde uzun uzadıya anlattığı hikâyenin son kısmı, içinde yaşanılan dünyanın
geçiciliğine ve Ahiretin ebedîliğine vurguyla başlar: “Yeryüzündeki çakıl taşlarına,
sudaki istiridyelere, ağaçlardaki çiçeklere ve kısa süre sonra yük haline dönüşecek
olan kuruyacak otlara kapılıp aldanmamız bizim için ne kadar kötüdür. Görüyoruz ki
bu şeylerin verdiği sıkıntılardan kurtulmamız ancak onları uzak yerlere,
denizlerin
dibine ve alevli ateşe atıp kendimizden uzaklaştırmakla olur Eğer üzüleceksek,
gerçek vatanımızdan ayrıldığımıza ve geminin bizi gerçek vatanımıza ulaştırmasına
engel olan bir yükü yüklediğimize üzülelim. Zira orada yokluklar, özlemler ve
kayıplar bulunmadığı için sıkıntı ve üzüntüler de yoktur ” (Çeviri Mahmut Kaya’ya
aittir. Bkz. 309). Epictetos’un düşüncesi için ayrıca bkz. Adamson,
Philosophy n
The ellenistic Roman orlds, 87-93.
46
Adamson, “Kindî ve Yunanca Felsefe Geleneğinin Kabulü”, 42.
47
Kindî, “Fi’n-Nefs-i Muhtasar”, 251.