KİNDÎ’NİN DÜȘÜNCE SİSTEMİNDE MÜZİKAL SESLERLE ÂLEMDEKİ DÜZEN ARASINDAKİ İLİȘKİ
95
verse”
38
olup, Fransızca ordre,
39
Almanca ordnung ve befehl ile karşılık
bulmaktadır. Düzen kavramı, birçok öge arasında, çeşitli açılardan (zaman,
mekân, mantık,
estetik, ahlâk, varlık vb. bakımlardan) kurulan ahenkli
bağlantı ve bir şeyin, bir hiyerarşi veya dizi içindeki yerini ifade etmekte-
dir.
40
İslâm düşüncesinde düzen kavramı, “nazm, intizam, i’tilâf, irtibât,
tertîb, tersîf, te’lîf, tevâfuk ve muhkem”
41
gibi kelimelerle ifade edilmekte-
dir.
Kindî, âlemdeki düzeni ifade etmek üzere eserlerinde terkîb ve i’tilâf
kelimelerini kullanmıştır.
42
Zikredilen kavramlardan
hareketle filozof,
âlemdeki düzeni, âlemin yapısı, varlıklar arasındaki hiyerarşik ilişki, gök
küreleri, yeryüzü ve yeryüzünde bulunan elementler ile bunların bileşikleri
çerçevesinde ele almıştır.
Âlemin her zerresine etki eden bir düzen ve gayelilik bulunduğunu ileri
süren Kindî, söz konusu bu düzen ve gayeliliği de Tanrı’nın hikmetine bağ-
lamakta ve bunu da Tanrı’nın varlığının bir delili (isbât-ı vâcib) şeklinde
değerlendirmektedir.
43
Zaman içinde yoktan yaratmayı savunan Kindî’ye
göre İlk Sebep ve Gerçek Bir olarak Tanrı, âlemi yoktan yaratmış
ve gerçek
etkendir (fâil). Felsefî düşüncesine göre oluş ve bozuluşun, yani ay altı
âleminin uzak etken sebebi Tanrı, yakın etken sebebi ise canlı, düşünen,
oluş ve bozuluşa uğramayan gezegenlerdir. Ancak gezegenlerin söz konu-
su kozmik etkinliğinin kaynağı da yine Yaratıcı’nın iradesidir.
45
Kindî’ye göre varlığında hiçbir sebebe muhtaç olmayan Tanrı’nın varlı-
ğının öncesi olmadığı gibi, varlığını sürdürmek için de başkasına bağlı de-
ğildir ve O’nun hakkında da mutlak olarak yokluk söz konusu olamaz.
O’nun için konu (madde), yüklem (sûret), etkin (fâil) ve gaye sebep de
yoktur.
46
Tanrı’da eksiklikten yetkinliğe (tamâm) doğru bir geçiş söz konu-
su değildir. Zira geçiş (intikâl), bir dönüşümdür ki, eksiklikten yetkinliğe
de geçiş olabilir. Ancak Tanrı’da herhangi bir şekilde dönüşüm olmadığı
için yetkinliğe doğru bir geçiş de yoktur. Dolayısıyla Tanrı’nın,
kendini
38
Peters,
Antik unan Felsefesi Terimleri S zlü ü, 201.
39
A. alande, “ordre” md.,
Mevsuatu alande el-Felsefiyye, II, Arapça’ya trc. Halil
Ahmed Halil, (Beyrut: Menşuratu Uveydat, 1996), 917.
40
Ahmet Cevizci,
Felsefe S zlü ü (İstanbul: Paradigma Yayınları, 2005), 563.
41
Mehmet S. Aydın,
Din Felsefesi (İzmir İlahiyat Vakfı Yayınları, 2002), 64.
42
Kindî, “İlk Felsefe Üzerine”, nşr. ve trc.,
Mahmut Kaya,
Kindî Felsefî Risâleler için-
de (İstanbul: Klasik Yayınları, 2014), 141.
43
Kindî, “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine”,
nşr. ve trc., Mahmut Kaya,
Kindî Felsefî Risâleler içinde, (İstanbul: Klasik Yayınları, 2014), 208.
44
Kindî, “Gerçek ve Mecâzî Etkin Üzerine”, nşr. ve trc., Mahmut Kaya,
Kindî Felsefî
Risâleler içinde (İstanbul: Klasik Yayınları, 2014), 190.
45
Kindî, “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine”,
208.
46
Kindî, “İlk Felsefe Üzerine”, 135.
DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
96
üstün kılacak bir niteliğe intikali asla mümkün değildir. O, zorunlu olarak
tam ve yetkin Varlık’tır.
47
Esasen Kindî’nin sisteminde Tanrı, yaratıcı, et-
kin, değişikliğe uğramayan, ilk sebep ve her şeyin gayesi olandır.
48
Âlem, bütün olarak tam teşekküllü bir canlı gibidir. Kindî’ye göre
âlemin içinde hiçbir şekilde boşluk yoktur. Âlem bir tek canlı şeklinde, tam
kudret sahibi olan Tanrı tarafından
kudretinin büyüklüğü, cömertliği ve
hikmeti sayesinde yaratılmıştır. Nitekim filozof, âlemdeki mükemmel dü-
zeni insan organizması ile mukayese ederek açıklamakta ve bir tek insanda
âlemde bulunan her şeyin var olduğunu söylemektedir.
49
Ayrıca Kindî, oluş
ve bozuluşa tâbi cisimlerde düzenli hareketi sağlayan nefs kuvvesinden
bahsetmekte ve feleklerde de benzer durumu
vurgulayarak en son feleğin
sürekli ve düzenli hareket etmesini sağlayanın da canlılık (nefs) olduğunu
ifade etmektedir. Ancak o, feleklerde gerçekleşen hareketlerin oluşa tâbi
olan cisimlerdeki gibi olmadığına dikkat çekmekte ve dolayısıyla son fele-
ğin daima bilfiil canlı ve zorunlu olarak oluşa tâbi olan aşağı varlıklara
canlılık verdiğini söylemektedir.
50
Aristoteles gibi âlemi ay üstü ve ay altı şeklinde ikiye ayıran Kindî,
bunlardan ilkinin oluş ve bozuluşa uğramayan ideal ve mükemmel varlık-
ları, ikincisinin ise oluş ve bozuluş kanununa tâbi süreksiz varlıkları içerdi-
ğini belirtmektedir. Onun ortaya koyduğu bu kozmolojide âlemi dışarıdan
çepeçevre kuşattığı varsayılan, adına “felek”
51
denilen bir kürenin varlığı
kabul edilmektedir.
52
Kindî, bir organizma gibi tümüyle âlemin canlı ve
akıllı olduğunu, ay altı âlemdeki organik ve inorganik varlık türlerinin ha-
kikî fâilinin Tanrı, mecazî ve yakın fâilinin
ise felekler, yani gök cisimleri
olduğunu savunmaktadır. Bu konudaki görüşlerini de, “
ıldızlar ve a a -
lar secde ederler ”
53
meâlindeki ayeti yorumlamak üzere ele aldığı
G kle-
rin Allah’a Secde ve İtaat Edişi zerine adlı eserinde temellendirmektedir.
O, âyette geçen secdenin itaat anlamına geldiğini savunarak, itaatin de Tan-
rı’nın emirlerini yerine getirmek olduğunu dile getirmektedir. Filozof, bu
şekilde bir itaatin ancak canlı varlıklarda mümkün olacağı düşüncesinden
hareketle, feleğin canlı ve akıllı bir varlık olduğu sonucuna gitmektedir.
47
Kindî, “İlk Felsefe Üzerine”, 136.
48
Kindî, “Tarifler Üzerine”, nşr. ve trc., Mahmut Kaya,
Kindî Felsefî Risâleler içinde
(İstanbul Klasik Yayınları, 2014), 178.
49
Kindî, “Göklerin Allah’a Secde ve İtaat Edişi Üzerine”, nşr. ve trc., Mahmut Kaya,
Kindî Felsefî Risâleler içinde,
(İstanbul: Klasik Yayınları, 2014), 239.
50
Kindî, “Göklerin Allah’a Secde ve İtaat Edişi Üzerine”, 234.
51
Felek, madde ve sureti bulunan ancak ezelî olmayan varlık demektir. bk. Kindî, “Ta-
rifler Üzerine” 182.
52
Kaya, “Kindî ve Felsefesi”, 45; Kindî, “Göklerin Allah’a Secde ve İtaat
Edişi Üzeri-
ne”, 230-233.
53
Rahmân 55/6.