KİNDÎ’NİN DÜȘÜNCE SİSTEMİNDE MÜZİKAL SESLERLE ÂLEMDEKİ DÜZEN ARASINDAKİ İLİȘKİ
97
Zira Kindî’den önce göksel varlıkların canlı
olduğu fikri, Platon, Aristote-
les ve Stoacı filozoflarda bulunmaktadır.
54
Âlemde mükemmel bir düzenin var olduğunu söyleyen Kindî, söz
konusu bu düzende harikulade bir sebeplilik ilişkisinin varlığından söz et-
mektedir. Çünkü ona göre âlemde bazı varlıklar diğer bazılarının varlık
sebebi olmakta, bazıları diğer bazılarını etkilemekte ve bir kısım varlıklar,
bazı varlıklara boyun eğip onların egemenliği altında bulunarak, birbirleri-
nin dirlik ve düzenliğine neden olmaktadır.
55
Filozofun ifade ettiği bu mü-
kemmel düzenin sebebi, Tanrı’nın hikmetidir. Zira O, âlemde her bir varlı-
ğı en uygun ve ideal (el-emru’l-aslah) düzeyde, en sağlam (el-etkan) ve en
yararlı (el-enfa’) bir şekilde yerleştirmiştir. Zikredilen mükemmel düzene
göre, kuvve halinde bulunup imkânsız
olmayan her şey, ilâhî feyzden nasi-
bini alarak kendi fiilini gerçekleştirmektedir. Mükemmel âlem düzenindeki
varlıkların kendisine uygun en mükemmel fiili gerçekleştirmesi, aynı za-
manda her bir varlığın, cömert olan Tanrı’ya secdesi, yani itaati manasına
gelmektedir.
56
Buna bir örnek olarak, gezegenlerin Yaratıcı’sının iradesi
doğrultusunda hiç sapma göstermeden oluşan düzenli hareketleri ile O’na
itaat etmeleri verilebilir. Zira gezegenler, namaz secdesini yapacak organ-
lara sahip olmadıkları için
onlarda oluş ve başkalaşma, yani eksiklikten
mükemmelliğe doğru gidiş mümkün değildir. Onlar, sadece itaat eden var-
lıklardır ve onların bu gayeye yönelik hareketleri çok uzun zamandan beri
devam etmektedir. Bununla birlikte, gezegenlerin bu hareketleri sonucun-
da mevsimler değişmekte, mevsimlerin değişmesiyle de bütün hayatî faali-
yetler tamamlanarak, her çeşit oluş ve bozuluş meydana gelmektedir.
57
Dört
unsurdan oluşan ay altı âleminde
ise oluş ve bozuluş, fertlerin yetkinliğe
(bikemâli eşhâsıhâ) ulaşmasıyla gerçekleşir.
58
Görüldüğü üzere Kindî’nin düşüncesinde hikmet sahibi, her şeyi bilen,
güçlü ve cömert olan bir Yaratıcı, âlemdeki her varlığın en ideal düzeyde
olmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle var olan her şeyin, en sağlam ve
en yararlı bir şekilde düzene konulması, bazısının diğer bir kısmı için var-
lık sebebi olması ve her birinin diğerinin dirlik
ve düzenliliğine vesile bu-
54
Kaya, “Kindî ve Felsefesi”, 37.
55
Kindî, “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine”, 209.
56
Kindî, “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine”, 209, 227; Kindî, eksikten
mükemmele gidiş anlamında itaat (tâat) kelimesini kullanır. Ona göre, gelişip büyü-
yen bitki için, “Bitki itaat etti
.” denilmektedir. Bu bakımdan şairin, “Bahçedeki bakla
ona itaat etti
.” sözü de mahsul verdi, büyüyüp çoğaldı anlamına gelmektedir.
Benzer
şekilde, başka bir şiirde geçen “Parlak yıldız doğuş ve batışıyla ona itaat etti
.” ifade-
si de güç halinden fiil alanına geçti, eksikken tamam oldu ve yıldız itaat etti, mana-
sındadır. Bk. Kindî, “Göklerin Allah’a Secde ve İtaat Edişi Üzerine”, 229.
57
Kindî, “Göklerin Allah’a Secde ve İtaat Edişi Üzerine”, 230.
58
Kindî, “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine”,
213.
DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
98
lunması bu yönetimin mükemmelliğinin delilidir. Bütün bunlar ise Tan-
rı’nın inâyetine işaret etmektedir ki, Kindî, bu konuda eserinde şu ifadelere
yer vermektedir:
“Şüphesiz bu âlemin düzen ve tertibi, bazısının bazısını etki-
lemesi, ona boyun eğmesi ve egemenliği altında bulunması,
her oluş ve bozuluşun, her değişmezin
ve değişenin en uygun
ve ideal düzeyde olması gibi olaylar , kâinatta sağlam bir
yönetimin ve güçlü bir hikmetin varlığının en büyük delille-
ridir. Her yönetimin bir yöneteni ve her hikmetin bir hakîmi
bulunduğu da bir gerçektir. Zira bunların hepsi birbirine bağ-
lı kavramlardır.”
59
Bütün olarak âlemde gözlemlenen düzen ve gaiyyet, Kindî’ye göre, sağ-
lam bir yönetimin ve güçlü bir hikmetin varlığına işaret etmektedir. O, söz
konusu hikmet sahibi bu yöneticinin aynı zamanda her şeyi bilen (alîm),
güçlü (kavî), cömert (cevâd), yaptığını oldukça sağlam yapan (mütkin),
kudreti tam, gerçek bir, tüm varlığı mükemmel bir şekilde yaratan (müb-
diu’l-küll) ve ona süreklilik veren (mümsikü’l-küll) Yaratıcı olduğunu söy-
lemektedir.
Bununla birlikte filozof, âlemdeki güzellik ve mükemmelliğin
saf akıl gözüyle bakanlar için sanat eserlerinde görülen güzellik ve
mükemmellikten daha belirgin olduğunu da ifade etmektedir.
. Müzikal Seslerle lemdeki üzen Arasındaki lişki
Mûsikî kelimesinin kendi anlamı ve ilişkili olduğu katharsis ve harmo-
nia kelimelerinin de manaları incelendiğinde, insan ruhu üzerindeki tesir-
leri ortaya çıkmaktadır. İlişkili olduğu anlamlardan hareketle gerek sesler
arasındaki ilişki gerekse seslerin uyumlu kullanılışı düşünüldüğü zaman
kaçınılmaz olarak mûsikîyi kosmosun bir ifadesi
şeklinde de düşünmek
mümkündür. Zira düşünce tarihinde filozofların, âlemde bir düzenin varlığı
konusunda görüş birliği içinde oldukları, ancak var olan düzenin kaynağı
konusunda ise farklı fikirler ileri sürdükleri görülmektedir.
61
Bazı filozoflar
da âlemdeki söz konusu bu düzenin mükemmel bir uyum (harmonia) oldu-
ğu ve mûsikînin de seslerle âlemdeki zikredilen mükemmel uyumu yansıt-
tığı fikrine varmışlardır. Başka bir ifadeyle, kosmosdaki mükemmel uyum,
mûsikîdeki sesler arasında ortaya çıkmaktadır.
Kindî’nin ilimler sınıflamasında âlet ilimleri şeklinde zikrettiği matema-
tik ilimlerden biri sayılan mûsikînin aritmetik, geometri, astronomi ve mû-
59
Kindî, “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine”,
209.
60
Kindî, “Oluş ve Bozuluşun Yakın Etkin Sebebi Üzerine”,
226-227.
61
Âlemde hâkim olan teleolojik yaklaşımlarla ilgili olarak detaylı bilgi için bk. Hatice
Toksöz, “İbn Sina Felsefesinin Teleolojik Boyutları” (Basılmamış
Doktora Tezi,
M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2010).