DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
188
Giriș
*
B
u makalede Kindî’nin âlemin ezelîliği
hakkında sahip olduğu teorinin heyûlâ
kavramı bağlamında farklı
bir inceleme-
ye tabi tutulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda
öncelikle heyûlâ kavramının felsefe tarihinde kul-
lanımları incelerek Kindî’nin bu kavrama yükledi-
ği anlamlar tespit edilmeye çalışılacaktır. Deva-
mında ise kavramın âlemin Ezelîliği sorunundaki
konumu belirlenmeye çalışılacaktır.
1. Heyûlâ
1
Felsefe tarihinde filozofların en temel arayışla-
rı, varlığın meydana gelme şekli ve süreci hakkın-
*
Bu makale devam eden doktora tezinden üretilmiştir
1
Modern Batı dillerinde “hyle, hyl ” şeklinde yazılan
Grekçe “üle” kelimesinden Arapça’ya kazandırılmıştır.
Heyûlâ, Aristo felsefesinin İslâm dünyasına geçmesinden
sonra bu felsefedeki terim anlamıyla İslâm
düşüncesi
alanında da kullanılmaya başlanmıştır. Kelime Grekçe’de
önceleri “orman, ağaç, bunlardan çıkarılan ham madde”
yahut “ağaç yapı malzemeleri” mânasına gelirken daha
sonra “canlı cisimlerin maddî yapısı, bileşimi” anlamında
kullanılmıştır. Heyûlâ sözlükte özdek, tasarım, imge
anlamlarında kullanılmakla birlikte Yunanca
hyle
sözcüğünün Arapçalaştırılmış halidir. Bkz: Orhan
Hançerlioğlu, “Heyûlâ”,
Felsefe Ansiklopedisi Kavramlar
ve Akımlar, c. 2
(İstanbul: Remzi Kitabevi, 2000), 318.
İlkçağ Yunan Felsefesinde ilk defa Aristoteles tarafından
“madde” terimini ifade etmek için kullanılmıştır. Bu
kavram Aristoteles tarafından nedensellik teorisindeki
dört nedenden biri olan form veya biçim (eidos, morphe)
ile karşıtlık oluşturacak biçimde felsefi kullanıma dâhil
etmiştir. Genel olarak “
hyle” bir şeyin yapıldığı
malzeme
veya onun temelini oluşturan maddedir. Bkz: Arsitoteles,
Fizik, çev. Saffet Babür, (Ankara: Yapı Kredi Yayınları,
2011), 59-61, Aristotales,
Fizik II: 194b. Abdülbaki
Güçlü ve Erkan Uzun, “Heyûlâ”,
Felsefe S zlü ü,
(Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 2002), 215. Heyûlâ
kereste, odun ve madde olarak da tanımlanmıştır.
Kavrama bu şekilde verilen anlam,
onun cisimlere
kaynaklık etmesi bakımındandır. Heyûlânın kereste
olarak isimlendirilmesi onun sediri oluşturan malzemenin
kereste oluşunu resmetmesi açısındandır. Bu aşamada
kullanılması gereken en uygun kavram olarak tespit
edilmiştir. Aristoteles heyûlâ kavramını incelerken,
sıklıkla vermiş olduğu örnek sedir kereste ilişkisi yani
heyûlâ-suret ilişkisidir. Bkz: Aristotales,
Fizik 2, 3;
Fizik
. 2, 6.
KİNDÎ’YE GÖRE HEYÛLÂ KAVRAMI BAĞLAMINDA ÂLEMİN EZELİLİĞİ PROBLEMİ
189
da olmuştur. Bu bağlamda ilk dönem Antik
filozoflardan günümüze kadar
Tanrı-âlem ilişkisi üzerine birçok teori ortaya atılmıştır. Bu arayışın temel
noktası doğayı oluşturan şeyin veya ilkenin ne olduğunun tespit edilmesi-
dir. Tarihsel olarak ilk dönem filozoflar doğanın tek bir ilkeden meydana
geldiğini kabul ederek, o ilkenin ne olduğu hakkında farklı fikirlere sahip
olmuşlardır. Arkhe olarak da isimlendirilen bu ilke, Thales’e göre su
2
,
Anaksimandros’a
göre aperion
3
, Anaksimenes’e göre hava
4
, Pythagorasçı-
lar’a göre sayılar ve geometrik şekiller
5
, Herakleitos’a göre ateş
6
ve Empe-
dokles’e göre ise dört unsurun hepsinden meydana gelen şeydir.
7
Arkhe’nin
belirlenmesindeki amaç ise, varlıktaki çokluğun nereden geldiğini tespit
ederek, temel olana ulaşabilmektir. Doğa filozofları olarak da isimlendiri-
len bu düşünürlere göre âlem tek olan bir ilkeden
türer ve doğadaki tüm
nesnelerin özünde o ilke bulunur.
Arkhe, ilk madde, ana ilke olarak tanımlanan kavram arayışı Platon için
de söz konusudur. Fakat Platon İdealar Kuramını geliştirerek konuyu daha
farklı bir tartışma zemine taşımak ister. Platon’un felsefede insanı ve doğa-
yı bir arada ele almasındaki çaba bir anlamda bu iki kavramı felsefenin
merkezi saymasından kaynaklanır. Filozof maddi olan evrenin bilgisinin
gerçek olmadığı, asıl gerçekliğin görünenin ötesinde
görünmeyen tinsel bir
yapıda ve kalıcı bir şey olması gerektiğini savunmuştur. Çünkü bilgiye
konu olan şey bu özellikleri taşımak durumundadır. Bunun da yalnızca
akılla algılanabileceğini belirten Platon daha öncekilerin arkhe, ilk madde
veya ilk ilkeyi maddi olan bir şeyde aramalarına karşın, bu arayışı soyut
olan şeylere yüklemekle felsefi düşüncenin ciddi bir değişime uğramasına
yol açmıştır.
Platon’a göre duyusal kabul edilen âlemin yani maddi âlemin anlaşıla-
bilmesinin yolu ancak İdeaları anlamakla mümkündür. Platona göre evreni
oluşturan şeylerin toprak, hava, su ve ateş olduğunu belirtmiştir. Fakat
doğa filozoflarından farkı, bu dört unsuru oluş ve bozuluşa zemin hazırla-
yan bir takım maddeler olarak kabul etmekle
birlikte bu maddelerin ilke
olmaları bakımından bir belirleyici taraflarının bulunmamasıdır. Asıl olan
ve gerçek olan İdelalar’dır.
8
2
Ahmet Cevizci,
Felsefe Tarihi (İstanbul:Say Yayınları, 2015), 35.
3
ohn Burnet,
Early Greek Philosophy (İstanbul: A C Black, 1920), 45-48.
4
Aristoteles, “Metaphysics”,
The complete orks of Aristotle içinde, thk. onathan
Barnes (New jersey: Princeton University Press, 1985).
5
Aristoteles,
Metafizik, 987 a, 14-18, Aristoteles
Metafizik, 987 b 11.
6
Burnet,
Early Greek Philosophy, 102-103.
7
Burnet,
Early Greek Philosophy, 157.
8
Platon,
Timaios, çev. Furkan Akdemir (İstanbul: Say Yayınları, 2015), 48-51, Ahmet
Arslan,
İlk a Felsefe Tarihi sofistlerden Platon’a (İstanbul: İstanbul Bilgi
Üniversitesi Yayınları, 2016), 2: 235.