KİNDÎ’DE ÂLEMİN MÜKEMMELLİĞİ
207
şeye izafe edilen değildir.”
16
Allah, bunlardan hiçbiriyle vasıflanamaz. Bü-
tün bu sayılanlar açısından bakıldığında, Kindî, maddeyle alakalı
her şey-
den Allah’ı tenzih etmektedir. Kindî’ye göre, Allah, mevcuttur ve mükem-
meldir. Allah’ta bulunan her şey fiil halindedir ve O, herhangi bir yönden
ikmal edilmiş veya yetkinleştirilmiş değildir. Çünkü maddeyle alakası olan
her şey yetkinleştirilmeye muhtaçtır.
Dolayısıyla bunların Allah için kulla-
nılması düşünülemez.
Sübûtî sıfatlara gelince, bu sıfatlar, Allah’ın kemâl,
cemal ve celalini ispat etmek maksadıyla kullanılmaktadır. Bunlardan en
önemlisi de O’nun
ir olmasıdır (vahdet). Bunların dışında O’nun hikmet,
kudret, adalet, hayr ve hak gibi zati sıfatları bulunmaktadır.
17
Allah’ın mutlak sıfatları arasındaki ilişki,
yani ilim, kudret ve irade ile
bu sıfatların diğer sıfatlarla olan ilişkisi, âlemin mükemmelliğinin anlaşıl-
ması açısından önem taşımaktadır. Zira âlemin üzerinde bulunduğu mü-
kemmellik, Allah’ın sıfatlarının kemâliyle ilgilidir. Bu hususu Kindî şu
şekilde açıklamaktadır:
“ u âlem , lim, akîm ve
mert olanın eseri-
dir u âlemdeki tedbir, en iyi şekilde yerine etirilmiş Allah her şeyi aslah
en uy un şekilde var etmiştir ”
18
Bu nedenle mevcut olan bu âlem, en
mükemmel âlemdir. Çünkü O’nun ezelî ilminin suretidir. İlim ise kavram-
sal olarak “
ir şeyin suretinin akılda hâsıl olmasıdır ”
19
Allah’ın ilmi, kud-
reti gibi küllidir, aynı zamanda ezeli ve sermedidir.
20
O,
olan ve olacak her
şeyi bilir. O’nun ilmi, tüm eşyayı, bâtını, zahiri, incelik ve açıklıkları (tüm
boyutlarıyla) tam bir imkânla kuşatıcıdır.
21
Allah’ın ilmi sınırsız âlemleri
içine almaktadır. Bu durumda, başka âlemlerin var olup olmadığı sorusu
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Allah, başka âlemleri değil de niçin bu âlemi
seçmiştir Cevabı Kindî şu şekilde vermektedir: Allah, hakîm ve iyilik sa-
hibidir; çünkü hikmet:
“En kâmil yetkin şeyin en yetkin şekilde bilinmesi-
dir ”
22
Ve ya “
ir şeyi uy un olan yerine koymaktır.”
23
Ve ya Hâkim, “
Eş-
yaya hükmeden ve onu en üzel kılandır ”
24
Bu manada Allah
hükmedenlerin en hâkimidir. O, en geniş anlamda iyiliğe sahip olarak âle-
mi var ettiğinden, bu âlemin en mükemmel âlem olması gerekmektedir. En
iyi ve en uygun âlem ise, “mutlak hakikat”e işaret etmektedir. O da ilahî
ilmin hakikatidir ve içinde bulunduğumuz âlemde tecelli etmektedir. Bu
16
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 160.
17
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 275.
18
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 236.
19
Mahmud Abdurrahman Abdu’l-Mun m,
Mu’cemu’l-
mustalahati’
l-fıkhiyye (Kahire:-
Darü’l-Fadile, 1999), 1: 534.
20
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 374.
21
İbn Manzur,
isanü’l-arab, 3082-3083.
22
İbn Manzur,
isanü’l-arab, 951.
23
Abdu’l-Mun m, Mu’cemu’l-
mustalahati’l-fıkhiyye, 1: 584.
24
İbn Manzur,
isanü’l-arab, 951.
DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
208
âlem, en güzel âlemdir; hayr, hakikat ve cemal
ile birliktedir yani nerede
hayr varsa orada hakikat ve cemal; nerede hakikat ve cemal varsa da orada
hayr vardır.
Bunların dışında başka bir husus daha vardır ki bu da âlemin dört illete
dayandırılmasıdır: Madde, suret, fail ve gaye illetleri. Allah, maddeye ga-
yesi tahakkuk etsin diye suret vermiştir. Bu gaye, hayrdır/iyiliktir. Çünkü
iyilik, “
Mevcut olan her şeyin, kendine z ü yetkinlikle vası andırılması-
dır ”
25
Allah ki Cömert (Cevad) ve Hayr’dır. Bu nedenle Zat’ı için hayrı
irade etmektedir. Hayr ise,
“Karşılıksız ihsan etmek ve iyilik yapmak ” de-
mektir.
26
Yine hayr, “
Kendinden başkası i in irade edilmeyen” demektir.
27
Binaenaleyh hayr açısından bakıldığında da âlem
en iyidir yahut en mü-
kemmel âlemdir. Âlemin sureti, Allah’ın ilminin suretidir ve Allah’ın ilmi
kâmil ve tamdır. Zat’ı ise Mutlak Kemâl’dir. Bu nedenle âlemin Allah’ın
İbdâ’sının gereği olarak en kâmil surette olması gerekir. Bu da ilahî tedbir
anlamına gelmektedir ki âlemin ve içinde var edilenlerin en iyi ve en akli
surette olmalarıdır. Çünkü tedbir, akıbetine bakarak işlerin en kâmil cihette
gerçekleşmesidir.
28
Kevnin/Oluşun böylece en güzel ve itkan üzere olduğu
ortaya çıkmaktadır.
Çünkü itkan, “
Delillerin illetleriyle bilinmesi ve külli
kaidelerin cüzleriyle birlikte zapt edilmesidir ” Ayrıca itkan, “
Sebeple se-
bepliler arasında irtibat kurmak, cüz olanı akli kanunlar ile küllide tanzim
etmektir ”
29
Buradan yola çıkarak Allah’ın iradesi, bu âlemin varlığıyla alakalıdır
diyebiliriz. Çünkü bu husus, evvela, aklen mümkündür, ezeli ilmin gereği
olarak mümteni değildir.
30
İkinci olarak ise, âlem en iyi, en faydalı ve en
uygun (aslah) olduğundan mükemmeldir. Nitekim
salah ve aslah kavram-
ları Mutezile tarafından geliştirilmiş, Kindî de bu kavramlarla vurgulan-
mak istenen hususu benzer bir muhteva ile
“nizamü’l-kevn oluşun düzeni”
olarak tarif etmiştir. Manası da Allah’ın mevcut, kâmil, adil, hakîm, diri
olduğu ve yarattığı varlıkların iyiliği için fiil işlediğidir. Bu bağlamda, Al-
lah’ın fiilleri maslahat, iyi/hayr ve doğru (savab) üzeredir. O’nun hükmün-
de zulüm ve haksızlık olduğu düşünülemez.
31
Kindî’nin
bu ifadeleri bağla-
mında ele alındığında, onun Mu’tezile’den etkilendiğini söylemek
mümkündür. Zira Mu’tezile’ye göre de Allah hayr ve doğru dışında bir fiil
25
Sıleyba,
el-Mu’cemu’l-felsefi, 1: 550.
26
Muhammed Ali Neccar, vd.
Mucemu’l-vasît, Kâhire: Mektebetu’ş-Şuruk ed-
Devliyye, 2004 146.
27
Kindî, Resailü’l-Kindî el-Felsefiyye, 1: 364.
28
Abdul-Mun m, Mu’cemu’l-
mustalahati’l-fıkhiyye, 1: 451.
29
Abdul-Mun m, Mu’cemu’l-
mustalahati’l-fıkhiyye, 1: 54.
30
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 259.
31
İbrahim Medkur,
fi’l-Felsefeti’l-İslamiyye, (Kahire: Daru’l-Kitabi’l-Mısri, 2015), 2:
144.