KİNDÎ’DE ÂLEMİN MÜKEMMELLİĞİ
211
şüpheye düşmez.
Ancak his, duyusal bilginin bir yolu olmakla birlikte tek
yolu değildir; tek olarak yeterli de değildir. Ona eşlik eden başka yollar da
vardır. O da söz konusu vaki olan ve şahit olunan şeyleri aklın yorumlama-
sıdır. Çünkü bilgide iki yol vardır: Bunlar, his ve akıldır. His ve akıl birlik-
te bir ayrılık (infisal) olmadan bilgiyi gerçekleştirmektedir. Birincisi (his),
maddeyi getirirken, diğeri (akıl), getirilen şeyi
tahlil etmekte ve var olan
düzeni keşfederek hakkında hüküm vermektedir.
46
Kindî, marifet yollarını
bu şekilde izah etmek suretiyle âlemin mükemmelliğine; İbdâ’dan âlemde-
ki varlığın düzenine, tesadüflerin inkârına ve inâyetin kâinatta ve insanda
varlığına işaret etmektedir.
. lemin Hudusu
Kindî, âlemin sonradan meydana geldiğine, onun yoktan var edildiğine,
maddede harekette ve zamanda nihâyet sonluluk bulunduğuna vurgu yap-
mış, bu çerçevede maddenin kıdemi ve ezelî
olduğu düşüncesini reddet-
miştir. Âlem illetle maluldür ve onun illeti Allah’tır. Bu manada maddenin
kendi olması itibariyle illet olması mümkün değildir.
47
Öyleyse âlem, mah-
lûk ve hâdistir. Bu nedenle, âlem sonludur; zira cisim olanın nihâyetinin
olmaması mümkün değildir.
48
Başka bir ifadeyle, sıfat ve arazlarla irtibatlı
olan her şey sonludur. Yani arazi ve sonlu sıfatları olanın kendisi de nihai-
dir. Nitekim Kindî matematiksel yöntemlerle bunu ispat etmeye çalışmış-
tır.
49
Açıklamak gerekirse, cismin nihâyeti olmadığı
düşünülürse, cisim,
cüzlere ayrıldığında kalanlar ya sonlu ya da sonsuz olacaktır. Eğer sonlu
ise, ondan ayrılanlardan oluşanlar da ancak sonlu olabilirler. Fakat bölme-
den önce sonlu değildi; bir şeyin aynı zamanda hem sonsuz hem sonlu
olma ihtimali yoktur. Fakat kalan sonlu değilse, ondan ayrılan yeniden bir-
leştirildiğinde yeni bir tekvin meydana gelmiş olur.
Bu durumda meydana
gelen, öncesinden daha büyük olur ve tenakuz ortaya çıkar. Çünkü iki ci-
sim sonsuz olsa da biri diğerinden büyük olamaz. Maddenin sonluluğu ko-
nusuna hareket ve zamanın sonluluğu da dâhil edilebilir. Kindî’nin ifade-
siyle,
“Sonlu olan eşyaya yüklenen şeyler de zorunlu olarak sonludur,
cisme eklenen her şey kemiyet ve mekân a sından sonludur yahut hareket
ve zaman ki zaman hareketin miktarıdır ani cisme yüklenen her şey son-
ludur ünkü cirm cisim sonludur ”
50
Dolayısıyla cisim, hareket ve zaman
46
Merhaba, Muhammed Abdurrahman,
el Kindî felsefetuh -muntehabât (Beyrut:
Menşurat-ü Uveydat), 48-50.
47
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 123.
48
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 192.
49
Halit
Harbi,
el-Kindî ve’ l-Fârâbî rü’ya cedîde, (İskenderiyye: Menşeetü’l-Maarif,
2003), 24.
50
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 203.
DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
212
arasında varlıksal bir gereklilik bulunmaktadır;
eğer bu gereklilik olmasay-
dı, o zaman cismin hareketten ve zamandan önce bir varlığı olduğunu söy-
lemek gerekirdi. Ancak Kindî’nin belirttiği gibi, hareket ve zaman yoksa
cisimde yoktur.
51
Zira hareket ve zaman olmadığı takdirde maddenin varlı-
ğından söz edilemez. Bu bağlamda Kindî’ye göre,
“ isim a ısından, hare-
ket ve zamanın varlık olmak bakımından birbirlerinden ncelikleri yoktur,
yleyse onlar birliktedirler ”
52
O hâlde, âlemin bir mazisi bulunmasaydı o
zaman onun hâlihazırda var olduğundan yahut gelecekte de var olacağın-
dan bahsedilemezdi. Çünkü zaman, hareketin miktarıdır. Böylece Kindî,
âlemin hadis olmasını sonluluk fikri üzerinden inşa etmiştir. Zira zaman ve
hareket âlemin sonlu ve hadis olmasında ölçü ise, bu ölçü, âlemin
cisminin
bir bidâyeti ve bir nihâyeti olduğunu ortaya koymaktadır. Nihâyetinde
âlem, kendisinden önce bir varlık olmadan varlığa gelmiştir. Bu da sonra-
dan olmak veya hâdis olmak demektir. Bu durumda, her hâdisin bir muhdi-
si yahut onu kuvveden fiile çıkaran bir illeti vardır. Çünkü o, İbdâ’ yoluyla
meydana gelmiştir; bu suretle ona madde, mekân,
zaman ve hareket iliş-
miş; böylece mükemmel âlem ortaya çıkmıştır.
53
V. lemde üzenin Varlığı
Kindî yaratmayı tamamen Allah’a hasretmekle birlikte her şeyin bir ta-
biatı olduğunu ifade etmektedir. Buna göre,
“Tabiat, her müteharrik ve
sakin olanın ilk illetidir ”
54
Bundan maksat, tabiatta her mevcut olanın ha-
reketli olmasıdır. Bu hareket, o şeyin ya zatındandır ya da o şey hariçten bir
etki ile hareket etmektedir. Çünkü hareket değişimdir; değişim de bir hare-
ket ettireni gerekli kılmaktadır. Kindî’ye göre hareket altı çeşittir:
i. nti-
kal mekânsal hareket olup bir yerden
bir yere yer değiştirmeyi,
ii. ibe-
viyye artmayı,
iii. zmihlaliyye eksiklik ve noksanlığı,
iv. stihale bir
halden başka bir hale geçmeyi
v. Kevn neşeti ve
vi. Fesat yok olmayı ve
ölümü içermektedir.
55
Hareket, tüm çeşitleriyle bir cismin varlığını gerektirir. Zira cisim olma-
dan hareket olmaz. Cisim, madde ve suretten bir araya getirilmiştir. Cismin
tabii olarak bir mekâna ihtiyacı bulunmakta ve yine cisim bir zamanda
vuku bulmaktadır. Çünkü zaman -daha önce belirtildiği gibi- hareketin
miktarıdır. Kindî’ye göre, basit müteharrik cisimler dört tanedir. Bunlar:
Toprak, su, ateş ve havadır. Ve bunlarla ilgili dört keyfiyet durumu vardır:
51
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 197.
52
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 205.
53
Hüseyin Merve,
en-Nezaatü’l-madiyye fi’l-felsefeti’l-Arabiyyeti’l-İslamiyye (Beyrut:
Daru’l-Fârâbî, 1979), 2: 79.
54
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 111.
55
Kindî, Resailü’l-Kindî el-felsefiyye, 1: 216.