7
a.g.e.
a.g.m.
a.y.
AÜİFD.
Bkz.
c.
Çev.
DİB.
H.
had.no
Haz.
İA.
İst.
Ktp.
M.
MEB.
Neşr.
s.
sad.
Tdk.
TDV.
TDVİA.
Terc.
TTDS.
Yay.
KISALTMALAR
: Adı geçen eser.
: Adı geçen makale.
: Aynı yer.
: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi.
: Bakınız.
: Cilt.
: Çeviren.
: Diyanet İşleri Başkanlığı.
: Hicrî.
: Hadis numarası.
: Hazırlayan.
: İslâm Ansiklopedisi.
: İstanbul.
: Kütüphanesi.
: Miladî.
: Milli Eğitim Bakanlığı.
: Neşreden.
: Sayfa.
: Sadeleştiren.
: Türk Dil Kurumu.
: Türkiye Diyanet Vakfı.
: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi.
: Tercüme eden.
: Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü.
: Yayınları.
8
ÖNSÖZ
Semavî dinlerin sonuncusu olan İslâm dini, insanın hem bu dünyada hem
de âhirette mutlu olmasını hedeflemiştir. Rabbimiz; Hz. Peygamber‘e veda haccında
―Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için
din olarak İslâm‘ı seçtim‖ (Maide, 5/3) ayetini vahyetmiştir.
İslâm evrensel bir dindir. Bütün çağlarda, bütün insanlara hitap eder.
Donuk bir yapıya sahip değildir. Her zaman dinamiktir. Her dönemin ihtiyaçlarına
cevap verir. Yaşanmak için gönderilmiştir.
İslâm dininin temel kaynakları Kur‘an‘ı Kerim ve Sünnettir. Hz.
Peygamber döneminde, tasavvuf sistemli bir şekilde ortaya çıkmış değildi; ancak
Peygamberin yol göstericiliğinde ve kutsal kitabın öğretileri doğrultusunda sahabe
döneminde sürdürülen zahidâne hayat sonraki yüzyıllarda İslâm tasavvufunun
temelini oluşturmuştur.
İslâmiyet‘in geniş coğrafyalara yayılması farklı kültürlerle karşılaşması
neticesinde; İslâm toplumu ile diğer toplumlar arasında etkileşim kaçınılmaz
olmuştur.
Tezimizde Tasavvuf ve Yeni-Eflatunculuk hakkında bilgi verilerek İslâm
tasavvufunun kaynağı ve tasavvufun gelişim sürecinde İslâm dini dışında yabancı
unsurlardan biri olan Plotinus‘un Yeni-Eflatuncu felsefesinin İslâm tasavvufuna
etkileri incelenecektir. Konuyla ilgili İslâm düşünürleri ve müsteşriklerin görüşleri
zikredilecektir.
Çalışmalarımda bana yol gösteren, tashih ve katkılarıyla yardımını
esirgemeyen değerli hocam, Prof. Dr. Mustafa Aşkar‘a teşekkürü bir borç bilirim.
Hasan Rıza Özdemir
9
GĠRĠġ
Tasavvuf İslâmî hayatın ve kültürümüzün bir parçasıdır. Ortaya çıkışından
bu yana daima ilgi odağı olmuştur. Bugün de gerek düşünce sistemi olarak, gerekse
hayat tarzı ve tercüme biçimi olarak hem ilgi çekmekte, hem de çeşitli tartışmalara
konu edilmektedir.
1
İnsanın iç dünyasıyla, ruhî ve mânevî yönden kendini geliştirmesiyle ilgili
olarak Kur‘an‘ı Kerim‘de, Hz. Peygamber‘in hayatında ve sahih hadislerinde mevcut
olan bilgiler ve yönlendirmeler, ilk dönemlerden itibaren müslümanların dini daha iyi
anlama ve yaşama talep ve gayretlerine itikad ve fıkıh cephesinden ayrı olarak
tasavvuf adı altında özetlenebilecek üçüncü bir cephe ve zenginlik kazandırmıştır.
Tasavvuf kelimesi Kur‘an‘da ve hadislerde geçmez. Hicrî ilk iki yüzyılda kişinin
kendi iç dünyasındaki derinlik ve zenginliği, coşkulu dindarlığını ifade için genelde
zühd, rikak-rekaik takvâ, ibadet gibi kelimeler kullanılıyor, böyle kimselere de zâhid
ve âbid deniliyordu. Hicrî III. yüzyıldan sonra daha kapsamlı olarak tasavvuf, sûfî,
sûfiyye gibi terimler kullanılmaya başlandı ve bir dönemden sonra tasavvuf ayrı bir
ilim ve davranış biçimi olarak ortaya çıktı.
2
Tasavvuf, kalp temizliğini, güzel ahlâkı ve ruh olgunluğunu konu alır. Amaç
müminleri terbiye etmek ve mânen yükseltmektir. Bu amaca ulaşmak için dünyadan
1
H.Kâmil Yılmaz, Anahatlarıyla Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1994, s.9.
2
Komisyon, İlmihal İman ve İbadetler, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara
2006, Cilt.1, s.48.
10
çok âhirete önem vermek, maddî değerlerden fazla mânevî değerlere bağlanmak,
daha nitelikli ve daha çok ibadet etmek ve nefsi disiplin altına almak gerekir.
3
İslâm inanç sisteminin özünde ―Allah‘ın birliği‖ ilkesi vardır. Şehâdet
kelimesi, veya İslâm inancının sözlü ifadesi şunu ortaya koyar: ―Allah‘tan başka
tapınılacak tanrı yoktur.‖ Kelime anlamı birleme, tekleştirme demek olan tevhid, tek
yüce otorite olarak Allah‘ı kabullenme demektir. Allah tektir, mutlak, yüce, yaratıcı,
hiçbir şeye benzemez, her şeyin sahibi ve yaratıcısıdır. Kendisine tapınmaya ibadet
edilmeye layık tek varlık yüce Allah‘tır. Müslüman‘ın düşünce ve davranış
merkezinde yalnızca Allah vardır. Allah her Müslüman‘ın bilincini ve hayatını
bütünüyle doldurur. Allah‘a denk, benzer, ortak hiçbir varlık yoktur. O kendi varlığı
ve eylemleri bakımından eşsiz, gücü sonsuz, başka hiçbir şeye muhtaç olmayan
mutlak tamlık ve yetkinliğe sahiptir.
4
Bütün kâinat, yüce yaratıcının amacına hizmet eder ve belirli bir düzeni
gerçekleştirir. Bu düzeni Allah‘tan başka bozacak bir başka güç yoktur. İşlerin başı
da sonu da ona aittir. Yetki ve otoritesini kimseyle paylaşmaz; tek egemen güç ve tek
yetki sahibi odur. Bununla birlikte yüce Allah, insana belli ölçüde bir davranış
hürriyeti ve bunun sonucu olarak da sorumluluk yüklemiştir. İnsan bu dünyada
Allah‘ın vekilidir (halife); onun adına işleri yürütür. Güç ve yeteneklerini geliştirerek
yeryüzünde ahlâk merkezli, adaletli bir toplumsal düzen oluşturmaya çalışmak,
insanın temel görevidir. İnsan bunu yaparken en büyük güç ve desteğini Allah‘tan
3
Komisyon, a.y.
4
Hayati Hökelekli, “İslâm’ı Bilmek”, İslâm’a Giriş-Gençliğin İslâm Bilgisi, İstanbul
2008, s.199.
Dostları ilə paylaş: |