Yeni symposium 43 Özet



Yüklə 159,36 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix27.03.2018
ölçüsü159,36 Kb.
#35089


Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

43

ÖZET

Şizofreninin  klinik  görünümünün  homojen  olmadığı,  bu 

nedenle bu hastalığın birden fazla alt tipi olabileceği düşüncesi 

Kraepelin’den beri mevcuttur. Bununla beraber önde gelen tanı 

sistemlerinde yer alan şizofreni alt tiplerinin tanısal geçerliliği de 

hep  tartışma  konusu  olmuştur.  Bir  tanısal  sınıflandırmanın  ge-

çerliliğini güçlendirecek en önemli dayanakların biyolojik kanıtlar 

olduğu iddia edilebilir. 

 “Defisit sendrom şizofreni” terimi şizofreni tanısı almış hastalar 

içinde klinik belirti ve bulgular açısından göreceli olarak homojen 

bir grubu tanımlamak için ileri sürülmüştür. “Defisit sendrom şi-

zofreni” terimi bugün için şizofreni hastalığını alt tiplere ayırma 

konusunda  güçlü  sayılabilecek  bir  öneri  gibi  görülmektedir.  Bu 

gözden geçirme yazısında defisit sendrom şizofreninin tarihçesi, 

klinik özellikleri ve tanılandırılmasına kısa bir şekilde değinilecek, 

defisit sendrom şizofreni ile ilgili biyolojik çalışmaların sonuçları 

değerlendirilecek  ve  bu  sınıflamanın  biyolojik  açıdan  geçerliliği 

hakkında bilgiler sunulacaktır.

Anahtar sözcükler: Defisit, şizofreni, biyolojik kanıtlar, sınıflan-

dırma, alt tipler



ABSTRACT 

Deficit Syndrome Schizophrenia: A review about biological 

evidences

Especially  because  of  the  lack  of  clinical  homogeneity  within 

schizophrenia  patients,  opinions  claiming  that  there  should  be 

subtypes  of  schizophrenia  have  been  existing  since  Kraepelin. 

Nevertheless,  diagnostic  validity  of  schizophrenia  subtypes  in 

leading classification systems has been controversial. It can be 

asserted that the biological proofs are the most important refer-

ences to strengthen the validity of a classification system. 

The concept of “deficit syndrome schizophrenia” was introduced 

to  identify  a  relatively  homogeneous  group  within  the  schizo-

phrenia patients, in terms of clinical signs and symptoms.  This 

concept can be considered as a promising candidate for the at-

tempts to identify subtypes of schizophrenia. In this review, the 

history  of  “deficit  syndrome  schizophrenia”,  its  clinical  aspects 

and its diagnostic validity will be addressed shortly and then re-

sults of the biological studies about deficit syndrome schizophre-

nia will be evaluated, and by this way some information about the 

biological validity of this classification system will be presented. 



Key words: Deficit, schizophrenia, biological evidences, classifi-

cation, subtypes



Defisit Sendrom Şizofreni: Biyolojik Kanıtlara Dair Bir 

Gözden Geçirme

Murat Beyazyüz

1

, Yakup Albayrak

2

, Murat Kuloğlu



1

Yard. Doç. Dr., 



Doç. Dr., Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Tekirdağ 



Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Antalya

Yazışma adresi: Murat Beyazyüz, Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Tekirdağ

E-mail: beyazyuz@yandex.com - Tel: 0539 3974656 - Fax: +902822509950

Geliş Tarihi: 13 Aralık 2015 - Kabul Tarihi: 20 Aralık 2015

Gözden Geçirme

DOI: 10.5455/NYS.20151221071920



Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

44

GİRİŞ

Şizofreni  toplumda  %1  oranında  görülen,  önemli 

ölçüde  işlevsellik  kaybına  neden  olan  bir  hastalıktır.

1

 

Şizofreninin  tarihçesine  bakıldığında,  Kraepelin’in  “de-



mentia praecox” tanımından bu zamana kadar bu has-

talığın homojen bir bozukluktan ziyade, birden fazla alt 

tipi olan bir hastalık olduğu konusuna dikkat çekildiği 

görülebilir.

2

  Hastalığın  bu  heterojen  doğası  nedeniyle 



Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Mental Bozuklukların Ta-

nısal ve Sayımsal El Kitabının 4. düzenlenmiş baskısında  

(DSM-IV-TR)  şizofreni  hastalığı,  paranoid,  hebefrenik, 

katatonik, rezidüel ve ayrışmamış tipler olmak üzere sı-

nıflandırılmıştır.

3

 Ancak bu alt sınıfların tanısal geçerlili-



ğinin zayıf olduğu düşünüldüğü için DSM-5’te alt tiplere 

yer verilmemiştir.

4

 Alt tipler açısından süregelen karma-



şanın, DSM-5’te alt tiplerin yer almamasıyla aşılamadı-

ğı, bilakis tiplendirme konusundaki belirsizliğin daha da 

arttığı söylenebilir. 

Negatif  belirti  ve  bulguların  şizofreni  görüngüsünde 

önemli  bir  yere  sahip  olduğu  ile  ilgili  görüşler  ilk  kez 

1980’lerde dile getirilmiştir.

5,6

 Bununla beraber zaman 



içinde şizofrenideki negatif ve pozitif belirti ve bulgula-

rın ayrımı ile ilgili yapılan çalışmaların önemli kısıtlılık-

ları olduğu düşünülmüştür.

7,8


 Çeşitli çalışmalarda ağır-

lıklı  olarak  negatif  belirti  ve  bulgular  gösterdikleri  için 

negatif  belirtili  olarak  sınıflandırılan  hastaların  zaman 

içinde belirti ve bulgular açısından farklılık gösterebil-

dikleri  ve  bu  nedenle  önceden  belirlenen  tanısal  sını-

fa uymadıkları görülmüş, bu nedenle negatif ve pozitif 

belirtiler  esas  alınarak  yapılan  sınıflandırmanın  etkin 

ve işlevsel olmadığı düşünülmüştür. Bu çalışmalardan 

elde edilen bulguların tutarsızlık göstermesi, negatif ve 

pozitif kümeler için yapılan faktör analizlerinde bekle-

nen sonucun çıkmaması şizofreninin negatif ve pozitif 

şizofreni şeklinde ayrılmasının doğru olmayacağını gös-

termiştir.

9-12


  Bunun  yanı  sıra,  şizofrenide  hem  negatif 

hem pozitif bulguların bir arada olma ihtimalinin nadir 

olmadığı, şizofrenide görülen negatif bulguların pozitif 

bulgulara,  sosyal  izolasyona,  depresyona,  özellikle  ilk 

kuşak antipsikotiklerin kullanımı sırasında görülen yan 

etkilere ikincil olabileceği de bildirilmiştir. Bu sebepler-

le  “negatif  şizofreni”’  ve  “pozitif  şizofreni”  sınıflaması 

zamanla  geçerliliğini  yitirmiştir.

13

  Dolayısıyla  şizofreni 



ile ilgili sınıflama ihtiyacı tekrar ortaya çıkmıştır. Bu ih-

tiyaç doğrultusunda Carpenter ve arkadaşları 1988’de 

“defisit  sendrom  şizofreni”  (DS)  terimini  ve  bu  terim 

etrafında şekillendirdikleri yeni bir sınıflama sistemini 

psikiyatri literatürüne sunmuşlardır.

14

  



Günümüzde yeni bir tanısal sınıflandırmayı güçlü kıla-

cak  en  geçerli  dayanakların  sınıflamaya  dair  biyolojik 

kanıtların ortaya çıkarılması olduğu söylenebilir. Bu göz-

den geçirme yazısında DS’nin tarihçesi, klinik özellikleri 

ve tanılandırılmasına kısa bir şekilde değinilecek ve DS 

ile ilgili yapılan biyolojik çalışmalarla ilgili literatür tara-

ması yapılarak bu sınıflamanın biyolojik açıdan geçerli-

liği hakkında bilgiler sunulacaktır. 



DS’NİN TARİHÇESİ

DS’nin tarihçesinin göreceli olarak çok uzun olmadığı-

nı söylemek mümkündür. DS ilk kez 1988 yılında Car-

penter ve arkadaşları tarafından tariflenmiştir. Bu tari-

fe göre DS olarak kabul edilen hastalar şizofreni tanılı 

hastalar  arasında  göreceli  olarak  homojen  bir  grup 

olarak görülmektedir. Tanımlamaya göre negatif belirti 

ve bulguların hastalığın başlangıcından itibaren olma-

sı ve süreğen olması ön koşullardır. Bu koşulların var 

olup olmamasına göre şizofreni hastaları DS ve defisit 

sendrom olmayan şizofreni (non-deficit) (ND) olarak iki 

gruba ayrılabilmektedir.

13

Bu  tanımlama  yapıldıktan  sonra  sınıflandırmanın  ge-



çerliliği ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Epidemiyolojik ça-

lışmalara göre şizofreni popülasyonu içinde DS hasta-

larının ND olanlara göre daha düşük bir oranda olduğu 

bildirilmektedir. Şöyle ki, ilk epizod şizofreni hastaların-

daki DS oranın %15, klinik örneklemlerdeki oranın %25-

30 ve popülasyon çalışmalarındaki oranın %17 olduğu 

bildirilmektedir.

15

 DS ile ilgili daha geniş örneklem grup-



larını içeren yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.

TANI VE KLİNİK ÖZELLİKLER

DS’nin  tanılandırılmasında  altın  standart  hastaların 

Defisit Sendrom Skalasındaki (DSS) kriterlere göre de-

ğerlendirilmesidir.  DSS  psikiyatristler,  psikologlar  ve 

diğer  ruh  sağlığı  profesyonelleri  tarafından  şizofreni 

hastalarına uygulanabilecek yarı yapılandırılmış bir öl-

çektir.

16

 DSS kullanılarak DS ve ND ayrımının yapılması, 



hasta  ile  yapılan  görüşmeden,  hastanın  klinik  kayıtla-

rından, hasta yakınlarıyla yapılan görüşmelerden elde 

edilen  bilgilerle  mümkün  olur.  Bu  değerlendirmenin 

akut psikotik durumlarda yapılması uygun değildir, bu 

nedenle  değerlendirme  sırasında  hastanın  klinik  açı-

dan  stabil  olması  gerekmektedir.  Dolayısıyla  DSS’nin 

uygulanabilmesi  için  uygulayıcı  ruh  sağlığı  profesyo-

nelinin deneyimli ve bu konuda eğitimli olması da bir 

zorunluluktur.

13

Şizofreni  tanısının  konulmasının  güçlüğünün  yanında 



negatif  belirti  ve  bulguların  birincil  ya  da  ikincil  olup 

olmadığını belirlemek de kolay değildir. Ancak DSS’nin

Gözden Geçirme

DOI: 10.5455/NYS.20151221071920




Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

45

kullanımıyla  DS-ND  ayrımının  yapılmasındaki  test-tek-



rar  test  güvenirliğinin  0,73-1  arasında  değiştiği  ve  bu 

açıdan güvenilir olduğu söylenebilir.

13

 DSS’nin yanı sıra 



Kirkpatrick ve ark. DS tanısının konması için başka yön-

temler de ileri sürmüşlerdir. Bu yöntemlerin DSS kadar 

geçerli olmadığı, fakat yine de araştırmalarda ve klinik 

uygulamalarda kullanılabileceği düşünülmektedir.

13,17,18

 

DSS’nin Türkçe geçerlilik ve güvenirlik çalışması Çıtak ve 



arkadaşları tarafından yapılmıştır.

19

DS’nin  klinik  görünümünde  ND’ye  göre  önemli  bazı 



farklılıklar  olduğu  bildirilmektedir.

13

  Tahmin  edilebi-



leceği  gibi  DS’de  negatif  belirtilerin  ön  plandadır,  fa-

kat bu hastalarda şüphecilik, disfori, hostilite, özkıyım 

düşünceleri gibi belirtiler ve madde kötüye kullanımı eş 

tanısı ND hastalarına göre daha nadirdir. Yine iki grup 

arasında pozitif belirtiler açısından da önemli farklılık-

lar vardır.

20-25

DS hastalarında nörolojik bozukluklar ND’ye göre daha 



sıktır.  Bu  konuda  yapılan  çalışmalarda  nörolojik  de-

ğerlendirme  ölçeğine  göre  “duyusal  bütünleştirme” 

alt  ölçek  puanlarının  DS  hastalarında  ND  hastalarına 

göre  daha  düşük  olduğu  bildirilmektedir.  Bunun  yanı 

sıra «motor eşgüdüm” ve “karmaşık motor hareket se-

kansları” alt ölçek puanlarının DS’de ND’ye göre daha 

düşük olduğu gösterilmiştir.

26,27


 Yakın zamanda tarafı-

mızca  yapılan  çalışmada,  nörolojik  silik  işaretler  ölçe-

ğinin  toplam  puanlarının  ve  alt  ölçek  puanlarının  DS 

hastalarında ND hastalarına göre daha yüksek olduğu 

bulunmuştur.

28

DS  ile  ilgili  uzun  dönem  tanı  tutarlılığı  ve  sendromun 



uzun  dönem  seyri  ile  ilgili  de  çalışmalar  mevcuttur. 

Amador  ve  arkadaşlarının  yaptıkları  çalışmada  DS  ve 

ND hastaları ilk tanıdan ortalama 3.8 yıl sonra ilk tanıya 

kör  olan  bağımsız  uygulayıcılar  tarafından  tekrar  de-

ğerlendirilmişlerdir. Bu değerlendirme sonucunda tanı 

tutarlılığının DS için %83, ND için % 88 olduğu bildiril-

miştir.

29

 Galderisi ve arkadaşları da DS ve ND şizofreni 



alt tiplerinin beş yıl sonra tekrar değerlendirilmesi so-

nucunda uzun dönem tanı tutarlılığının önemli ölçüde 

korunduğunu bildirmişlerdir.

30

DS’nin seyri ile ilgili yapılan çalışmalarda DS hastaların-



da hastalığın ND hastalarına göre daha kötü seyrettiği 

bildirilmektedir.  DS  hastalarının  ND  hastalarına  göre 

daha  düşük  hayat  kalitesine  sahip  olmaları,  sosyal  ve 

mesleki  işlevlerde  daha  fazla  yıkım  göstermeleri  ve 

bu  hastalardaki  negatif  belirtilerin  daha  uzun  süreye 

yayılması  seyrin  kötü  olmasındaki  etkenler  olarak  be-

lirtilebilir.

31

  Ek  olarak  antipsikotiklerin-özellikle  birinci 



kuşak antipsikotiklerin- negatif belirtilere daha az etki 

göstermeleri kötü seyrin bir başka sebebi olabilir.

32 

Bu-


nunla  beraber  antipsikotikerin  etkileriyle  ilgili  güncel 

çalışmalar  ve  sosyal  ve  mesleki  işlevselliği  arttırmaya 

yönelik  rehabilitasyon  çalışmaları  DS›de  görülen  kötü 

seyrin değiştirilebileceğini düşündürmektedir. 

13

DS’DE BİYOLOJİK KANITLAR

Günümüzde tüm psikiyatrik bozukluklarda olduğu gibi 

şizofrenide  de  biyo-belirteçler  konusu  dikkat  çekmek-

te ve bu konuyla ilgili araştırmaların sayısı gün geçtikçe 

artmaktadır. Uzun zamandan beri psikiyatrik bozukluk-

ların tanılandırılmasında tanımlayıcı yöntemler kullanıl-

maktadır ve bu durum tanısal geçerlilikler ve güvenilirlik 

hakkında bazı şüphelere sebep olmaktadır. Özel olarak 

şizofreni  hastalığı  ve  hastalığın  heterojen  doğası  göz 

önünde bulundurulduğunda bu bozukluktaki biyo-be-

lirteç  çalışmalarının  hem  hastalığın  tanısının  geçerlili-

ğinde, hem de hastalığı alt sınıflara ayırmada önemli bir 

yer tutabileceği düşünülmektedir.

33

 DS’nin tanımlanma-



sından günümüze kadar bu konuda birçok çalışma ya-

pılmış ve bu çalışmalarda DS’nin ND’den farklı özellikler 

gösteren ve ayrı bir tanısal alt grup olduğu tezini güçlen-

diren sonuçlar elde edilmiştir.

34

 Günümüze kadar DS ile 



ilgili sosyodemografik, obstetrik, nörobilişsel özellikleri, 

premorbid  uyum  ve  işlevsellik  düzeylerini,  klinik  özel-

likleri araştıran çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Ancak bu 

belirtilen özellikler tam olarak biyolojik belirteç şeklinde 

tanımlanamayacağı için bu gözden geçirmenin kapsa-

mı dışında bırakılmıştır. 

Bu bölümde, DS’nin biyolojik altyapısına ilişkin genetik, 

nörofizyolojik, nörobiyokimyasal, nöro-görüntüleme ve 

diğer biyo-belirteçlerle ilgili literatür gözden geçirilecek-

tir. 


Genetik Çalışmalar

Şizofreninin genetik yönü uzun zamandır dikkat çeken 

bir  konudur.  Şizofreni  hastalığının  genetiği  ile  ilgili  ilk 

dikkat çeken bulgular ailesel geçiş ve ikiz çalışmaları ile 

elde edilmiştir. Çelişkili bulguların yanı sıra şizofreninin 

genetiği ile ilgili tutarlı bulgular da mevcuttur.

35

 DS’nin 


genetik yönüyle ilgili en temel saptama DS hastalarının 

ailelerinde  şizofreni  öyküsünün  varlığıdır.

13,34

  Çalışma-



larda  DS  hastalarında  ND  hastalarına  göre  ailesel  öy-

künün yüksek olduğu bildirilmektedir.

36,37

 Kirkpatrick ve 



arkadaşlarının çalışmasında aile öyküsü ile DS arasında 

önemli bir ilişki olduğu bildirilmiştir (OR:3,45).

38

 Bunun 


yanı  sıra  DS  hastalarının  yakınlarında  ND  hastalarının 

yakınlarına kıyasla daha ciddi sosyal izolasyon olduğu 

bildirilmektedir.

38

Gözden Geçirme



DOI: 10.5455/NYS.20151221071920


Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

46

Yukarıda bahsedilen ailesel özelliklerle ilgili bulguların 



literatüre sunumu sırasında ve sonrasında özgül gene-

tik çalışmalar da yapılmıştır. Wonodi ve ark. DS ve ND 

hastalarında katekol-O-metil transferaz (COMT) alel ve 

genotip frekanslarını incelemiş ancak her iki grup ara-

sında önemli bir farklılık olmadığını tespit etmişlerdir.

39

 



Başka  bir  çalışmada  nörogelişimden  sorumlu  olduğu 

düşünülen nöroglin-1 (NRG-1) geni DS ve ND hastaları 

ve sağlıklı kontrol grubunda incelenmiş, bu genin ND ile 

daha fazla ilişkili olduğu bulunmuş ve NRG-1’in ND’de 

nörogelişimsel  bozukluğun  bir  göstergesi  olabileceği 

bildirilmiştir.

40

 

Minoretti ve ark., GNAS-1 genindeki T393C fonksiyonel 



tek  nükleotid  polimorfizminin  şizofrenide  risk  faktö-

rü  olup  olmadığını  ve  bu  polimorfizmin  DS  ve  ND  alt 

grupları  arasında  fark  gösterip  göstermediğini  incele-

mişlerdir.  393TT  genotipinin  DS  hastalarında  ND  has-

talarına  göre  ve  sağlıklı  kontrol  grubuna  göre  önemli 

ölçüde yüksek olduğu bildirilmiştir.

41

 Pelka-Wysiecka ve 



arkadaşlarının  Polonyalı  şizofreni  hastaları  üzerindeki 

çalışmalarında rs4680 COMT genotip dağılımının DS ve 

ND  arasında  önemli  ölçüde  farklı  olduğunu,  homozi-

got val-val genotipinin ND’de DS’ye göre yüksek oldu-

ğunu bildirmişlerdir. Bu çalışmada hastalar BDNF gen 

polimorfizmi açısından da incelenmiş, ancak DS ve ND 

grupları arasında herhangi bir farklılık bulunmamıştır.

42

 



Çok yakın zamanlı bir çalışmada matriks metalloprotei-

naz-9 (MMP-9) gen polimorfizmi DS ve ND hastalarında 

kıyaslanmış,  MMP-9  geninin  fonkisyonel  polimorfizmi 

açısından gruplar arasında herhangi bir farklılık olma-

dığı  bildirilmiştir.

43

  Görüldüğü  üzere  DS’de  sınırlı  sayı-



da genetik çalışma vardır ve bu çalışmaların sonuçları 

birbirleriyle tutarlı değildir. DS ve ND ayrımı açısından 

daha ileri genetik çalışmalara ihtiyaç vardır. 

Elektrofizyolojik Çalışmalar

Elektrofizyolojik çalışmalar, elektroensefalografi (EEG), 

magnetoensefalografi  (MEG),  uyarılmış  potansiyeller 

(UPs) ve uyku çalışmalarını içermektedir. Şizofreni has-

talarında tutarlı fizyolojik değişiklikler olmasına rağmen 

bunların  hiçbiri  şizofrenide  tanı  koydurucu  değildir. 

Bunun en büyük sebeplerinden biri şizofreninin hete-

rojen  doğasıdır.

44

  Nörofizyolojik  çalışmalar  genellikle 



görüntüleme  çalışmaları  ile  birlikte  yapılmaktadır, 

ancak  tek  başına  nörofizyolojik  çalışmalar  da  klinik 

uygulama  ve  araştırmalar  için  değerlidir.

44 


Şizofrenide 

genel olarak delta ve teta yavaş dalgalarının artışı bildi-

rilmiştir.

13

 Spektral EEG çalışmaları negatif semptomla-



rın sıklığı ile artmış yavaş aktivite arasında ilişki olduğu-

nu göstermektedir. Her ne kadar şizofrenideki negatif 

belirti ve bulgular ve EEG parametreleri arasındaki iliş-

kileri  inceleyen  çalışmalar  olsa  da  bilgimize  göre  özel 

olarak DS hastalarını içeren bir EEG çalışması bulunma-

maktadır.

13

Okülomotor  disfonksiyonun  DS  ile  önemli  derecede 



ilişkili  olduğu  ve  DS’deki  okülomotor  disfonkisyon  ile 

serebral  kortikal  döngülerdeki  patofizyolojinin  aynı 

yolaklarla  ilişkili  olduğu  bildirilmiştir.

45,46


  Ayrıca  DS’de 

gözle  takip  etmenin  zayıflamasının  azalmış  duyusal 

integrasyonla  yakından  ilişkili  olduğu  gösterilmiştir.

47

 



Fonksiyonel  görüntüleme  çalışmaları  DS  hastalarında 

görülen belirti ve bulgularla bu hastalardaki gözle takip 

etmedeki bozukluğun aynı beyin bölgeleri ile ilişkili ol-

duğunu göstermiştir. Bunun yanı sıra DS hastalarında 

ND  hastalarına  göre  görsel  tepki  zamanında  anlamlı 

derecede  uzamalar  olduğu  saptanmıştır.

48

  Olay  ilişkili 



potansiyelleri  (Event  related  potentials  (ERPs))  araştı-

ran çalışmalarda DS hastalarında ND hastalarına göre 

M-1 amplitüdünde azalma, topografide azalma ve P-3 

amplitüdünde  artma  olduğu  saptanmıştır.  Buna  ek 

olarak  DS  ve  ND  hastaları  üzerinde  yapılan  ERPs  ça-

lışmasında  kortikal  kaynakların  incelenmesinde  ND 

hastalarında bazı farklar olduğu bildirilmiştir. Yukarıda 

bahsedilen çalışmalar göz önüne alınarak DS’nin başka 

bir klinik antite olabileceği iddia edilmiştir.

49

 Nkam ve 



ark., göz takip hareketleri açısından DS ve ND hastaları 

arasında  herhangi  bir  fark  bulamamışlardır.

50

  Hong 


ve ark. ise, ND ve DS hastalarını ve hastaların etkilen-

memiş  yakınlarını  incelemiş,  sadece  DS  hastaları  ve 

yakınlarında  azalmış  başlangıç  performansı  olduğunu 

bildirmişlerdir.

51

  Li  ve  ark.’nın  DS  ve  ND  hastalarında 



uyarılmış  beyin  potansiyellerini  inceledikleri  çalışma-

larında  şarta  bağlı  negatif  değişiklikler  açısından  ND 

hastalarında S2’-C latansında sağlıklı kontrol grubu ile 

karşılaştırıldığında  gecikme  görülmüş,  DS  hastaların-

da  bu  latans  sağlıklı  kontrol  grubuna  göre  daha  kısa 

bulunmuştur.  Aynı  çalışmada  sadece  DS  hastalarında 

sağlıklı  kontrol  grubuna  göre  şarta  bağlı  negatif  deği-

şikliklerdeki  A  noktasının  latansında  gecikme  olduğu 

bildirilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda yazarlar DS›nin 

şizofreni  hastaları  içinde  göreceli  olarak  homojen 

bir  grup  olduğunu  ve  bu  hastalardaki  patofizyolojik 

değişikliklerin özgün olduğunu iddia etmişlerdir.

52

Literatürdeki DS ile ilgili nörofizyolojik çalışmalar DS’in 



ve ND’nin ayrı birer klinik antite olabileceğini güçlü bir 

şekilde desteklemektedir. 



Nörogörüntüleme çalışmaları

Psikiyatrik  bozuklukların  hemen  hepsi  ile  ilgili  lite-

ratüde  nöro-görüntüleme  çalışmaları  önemli  bir  yer

Gözden Geçirme

DOI: 10.5455/NYS.20151221071920



Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

47

tutmaktadır.  Literatürde  şizofreni  ile  ilgili  nöro-



görüntüleme  çalışmalarının  yoğunluğu  da  dikkat 

çekmektedir. DS ile ilgili nöro-görüntüleme çalışmaları 

oldukça dikkat çekici sonuçlar vermiştir.

53

 DS’de yapısal 



magnetik rezonans görüntüleme çalışmalarının (MRG) 

sonuçları  birbirinden  farklılık  göstermektedir.  Bucha-

nan  ve  ark.  çalışmalarında  DS,  ND  ve  sağlıklı  kontrol 

gruplarının beyin yapılarını yapısal MRG ile incelemiş-

ler  ve  ND  hastalarında  sağlıklı  kontrol  grubuna  göre 

prefrontal  beyaz  cevher  hacminde  azalma  olduğunu, 

DS hastalarında ise prefrontal korteks hacminin sağlık-

lı  kontrollerdekinden  farklı  olmadığını  bulmuşlardır.

54

 

Pozitron  Emisyon  Tomografisi  (PET)  ile  yapılan  çalış-



malarda DS ve ND hastalarının incelenmesi sonucunda 

dorsolateral  prefrontal  korteks  disfonksiyonunun  DS 

hastalarındaki  semptomlarla  ilişkili  olabileceği  bildiril-

miştir.


55

  Tamminga  ve  ark.  yaptıkları  beyin  PET  çalış-

masında DS ve ND hastaları ile sağlıklı kontrol grubunu 

karşılaştırmışlar ve DS hastalarında talamusta, frontal 

ve pariyetal kortkeslerde glukoz kullanımının azaldığını 

göstermişlerdir. Bir başka PET çalışmasında DS hasta-

larında  ND  hastaları  ve  sağlıklı  kontrol  grubuna  göre 

dorsolateral prefrontal ve inferior parietal kortekslerde 

kan akımının azalmış olduğunu bildirmişlerdir.

56

  Lidd-



le  ve  ark.  süreğen  negatif  semptomları  olan  şizofreni 

hastalarında dorsolateral prefrontal kortekste bölgesel 

kanlanmanın azaldığını göstermişlerdir.

57

 Proton MRG 



ile DS hastalarında ND hastaları ve sağlıklı kontrollere 

kıyasla medial prefrontal kortekste nöron kaybının an-

lamlı  oranda  yüksek  olduğu  bildirilmiştir.

58

  Casella  ve 



arkadaşlarının DS, ND ve sağlıklı kontrolleri karşılaştır-

dıkları görüntüleme çalışmalarında, DS hastalarında bi-

lateral insula, medial temporal ve oksipital bölgelerdeki 

gri madde hacminde azalma olduğunu göstermişlerdir. 

Ek olarak üst frontal girus, bilateral üst temporal girus-

lar,  sol  suplementar  motor  alan,  sol  anterior  singulat 

alan  ve  sağ  putamendeki  gri  cevher  azalmalarının  DS 

hastalarında  önemli  ölçüde  daha  fazla  olduğunu  ve 

DS  ve  ND  hastaları  için  ayırıcı  olduğunu  bildirmişler-

dir. Takayanagi ve ark. DS hastalarında sağ ön singulat 

girus  hacminin  ND  hastalarına  ve  sağlıklı  kontrollere 

göre önemli ölçüde azaldığını göstermişler ve katego-

rik  nöroanatomik  değişikliklerin  DS  ve  ND  ayrımında 

önemli bir yere sahip olabileceğini iddia etmişlerdir.

59

 

Volpe ve ark. dorsolateral prefrontal korteks hacimleri 



açısından  DS  ve  ND  hastalarını  birbirleriyle  ve  sağlıklı 

kontrol grubuyla karşılaştırmışlardır. Bu çalışmanın so-

nucunda her iki şizofreni hasta grubunda dorsolateral 

prefrontal korteks hacim azalmasının sağlıklı kontrolle 

göre önemli ölçüde yüksek olduğunu göstermişlerdir. 

Ek  olarak  bu  hacim  azalmasının  DS  hastalarında  ND 

hastalarına nazaran daha fazla olduğunu ve DS hasta-

larında  görülen  ciddi  klinik  tablonun  ve  kötü  progno-

zun  bu  hacim  azalması  ile  ilişkili  olabileceğini  bildir-

mişlerdir.

59

  Lei  ve  ark.  yakın  zamandaki  görüntüleme 



çalışmalarında DS hastalarında ND hastalarına kıyasla 

serebellum, bilateral ekstranükleer ve frontotemporal 

alanlarda,  korpus  kallozumda,  posterior  superior  lon-

gitidunal  fasikül  ve  unsinat  fasikülde  beyaz  cevher  ile 

ilişkili  hacim  azalmasının  daha  fazla  olduğunu  ortaya 

koymuşlardır. Ayrıca DS hastalarının birinci derece ya-

kınlarında sağ ekstranükleer beyaz cevher hacim kaybı-

nın anlamlı olarak fazla olduğunu ve görülen bu beyaz 

cevher  değişikliklerinin  DS  için  bir  endofenotip  adayı 

olabileceğini bildirmişlerdir.

60

 Kitis ve arkadaşlarının ça-



lışmasında DS hastaları, ND hastaları ve sağlıklı kontrol 

grubu unsinat fasikül fraksiyonel anizotropisi açısından 

karşılaştırılmış,  fraksiyonel  anizotropi  değerlerinin  DS 

hastalarındaki  sol  unsinat  fasikülde  ND  hastaları  ve 

sağlıklı kontrol grubuna göre daha düşük olduğu gös-

terilmiştir.

61

DS  ve  ND  ayrımına  dair  yukarıda  belirtilen  çalışmalar 



göz önüne alındığında, görüntüleme çalışmalarının so-

nuçlarının  tutarlı  olduğu  ve  şizofreni  hastalarının  DS 

ve  ND  şeklinde  sınıflandırılması  için  bu  çalışmaların 

önemli kanıtlar sunduğu görülmektedir.



Nörobiyokimyasal Çalışmalar

Şizofreni ile ilgili nörobiyokimyasal çalışmalar uzun süre-

dir yapılmaktadır ve bu çalışma alanı halen güncelliğini 

korumaktadır.  Şizofreni  ile  ilgili  nörobiyokimyasal  ça-

lışmalara oldukça önem atfedilmekte ve bu çalışmalar 

dikkat çekmektedir.

62 

Çünkü nörobiyokimyasal çalışma-



lardan elde edilen sonuçlar günlük klinik pratiğe de yan-

sıyabilecektir.  Daha  da  önemlisi  bu  sonuçlar  şizofreni 

ile ilgili tanısal geçerlilik ve güvenilirliği güçlendirecektir.

Şizofrenideki  nörobiyokimyasal  çalışmalar  araında  DS 

ve  ND  ayrımı  üzerine  yapılan  nörobiyokimyasal  çalış-

maların sayısının önemli ölçüde az olduğu dikkati çek-

mektedir. Ribeyre ve ark. plasma homovalinik asit dü-

zeylerinin DS’de ND’ye nazaran önemli ölçüde azalmış 

olduğunu  saptamışlardır.  Thibault  ve  arkadaşlarının 

benzer yöntemle yaptıkları çalışmanın sonuçları da Ri-

beyre ve arkadaşlarının elde ettiği sonuçları destekler 

niteliktedir.

63

 Bunun yanı sıra Nibuya ve ark. ise cinsiyet 



ve yaş eşleştirilmiş DS ve ND gruplarındaki plazma ho-

movalinik asit düzeylerini karşılaştırmış ve DS grubun-

da  plazma  homovalinik  asit  düzeyinin  önemli  ölçüde 

yüksek olduğunu bildirmişlerdir.

64

 Özdemir ve arkadaş-



ları çalışmalarında DS, ND ve sağlıklı kontroller arasında 

N-Asetil  Aspartat  düzeylerini  karşılaştırmışlardır. 

Gözden Geçirme

DOI: 10.5455/NYS.20151221071920




Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

48

Çalışma sonucunda DS grubunda N-Asetil Aspartat dü-



zeyinin  ND  grubuna  ve  sağlıklı  kontrol  grubuna  göre 

önemli ölçüde düşük olduğu gösterilmiştir.

65

 Tarafımız-



ca yapılan çalışmada DS, NDS ve sağlıklı kontroller ara-

sında total antioksidan kapasite, total peroksit düzey-

leri  ve  oksidatif  stres  karşılaştırılmıştır.  Çalışmamızda 

DS  grubunda  diğer  gruplara  kıyasla  total  antioksidan 

kapasitenin  önemli  ölçüde  düşük  ve  oksidatif  stresin 

ise  yüksek  olduğu  gösterilmiştir.

66

  Valentia-Gomez  ve 



ark.’nın çalışmasında DS, ND ve sağlıklı kontroller ara-

sında  serum  beyin  kaynaklı  nörotrofik  faktör  (BDNF) 

düzeyleri  karşılaştırılmıştır.  Şizofreni  hastaları  bütün 

olarak  sağlıklı  kontrol  grubuyla  karşılaştırıldığında  se-

rum  BDNF  düzeyinin  sağlıklı  kontrollere  göre  önemli 

ölçüde  düşük  olarak  saptanmış,  fakat  DS  ve  ND  has-

taları arasında önemli bir farklılık olmadığı bildirilmiş-

tir.


67

 Yakın zamanda tarafımızca serum BDNF düzeyleri 

DS, ND ve sağlıklı kontroller arasında karşılaştırılmıştır. 

Çalışmamızda,  serum  BDNF  düzeyinin,  sağlık  kontrol 

grubu  ve  ND  grubunda  benzer  olduğu,  DS  grubunda 

ise her iki gruba göre önemli ölçüde düşük olduğu gös-

terilmiştir.

68

  DS  hastalarının  serum  kortizol  düzeyleri 



açısından ND hastaları ve sağlıklı kontrollerle karşılaş-

tırıldığı bir çalışmada DS hastalarının ND hastalarına ve 

sağlıklı kontrol grubuna göre dikkat çekici biçimde daha 

düşük kortizol düzeyleri olduğu saptanmıştır.

69

 Glukoz 


toleransı açısından DS hastaları, ND hastaları ve sağlıklı 

kontrollerin karşılaştırıldığı bir çalışmada plazma 2. saat 

glukoz düzeylerinin ND hastalarında DS hastalarına ve 

sağlıklı kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu, DS 

hastaları ile sağlıklı kontrol grubu arasında fark olmadı-

ğı sonucuna varılmıştır.

70

DS ve ND ayrımı açısından nörobiyokimyasal çalışma-



ların  sayısının  kısıtlı  olduğu  görülmektedir.  Bu  alanda 

nörobiyokimyasal açıdan bir kanaatin oluşabilmesi için 

daha  fazla  sayıda  çalışmaya  ihtiyaç  olduğu  düşünül-

mektedir.



Diğer Çalışmalar

DS’de yukarıdaki başlıklarda sunulan bilgiler haricinde 

biyolojik  olarak  değerlendirilebilecek  başka  sonuçlara 

ulaşan çalışmalar da mevcuttur. Waltrip ve ark. DS’de 

ND’ye kıyasla Borna hastalığı virüsüne karşı oluşan anti-

korların miktarının önemli ölçüde yüksek olduğunu bil-

dirmişlerdir.

71

 Başka bir çalışmada Borna virüs antikor-



ları ve şizofreninin negatif belirti ve bulguları arasında 

önemli  bir  ilişki  olduğu  saptanmıştır.

72

  Bir  diğer  çalış-



mada DS ile sitomegalovirüs antikorlarının varlığı ara-

sında  önemli  bir  ilişki  olduğu  gösterilmiştir  (OR:  2,01; 

p=0,06).

73 


Bir  çalışmada  ise  DS  ile  tardiv  diskinezinin 

varlığı arasında da önemli bir ilişki olduğu gösterilmiş-

tir  (OR:2,97;  p=0,009).

74 


DS  hastalarında  koroner  arter 

hastalığı ve metabolik sendrom riskinin ND hastalarına 

göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir.

75

 



Bu çalışmalar da DS’nin ND’den farklı bir patofizyolojik 

sürecin sonucu olduğunu veya DS’nin ND’den farklı bir 

patofizyolojik sürece sebep olduğunu düşündürmekte-

dir. 


SONUÇ

DSM-5 sonrasında önceki şizofreni sınıflandırması kal-

dırılmış, fakat yeni bir sınıflama sistemi sunulmamıştır. 

Bu  açıdan  bakıldığında  ve  şizofreni  hastalığının  hete-

rojen  doğası  göz  önüne  alındığında  yeni  bir  sınıflama 

sistemine  ihtiyaç  olduğu  aşikardır.  Bu  yazıda  sunulan 

çalışma sonuçları DS’nin sadece klinik görüngü olarak 

değil patofizyolojik olarak da ND’den farklılık gösterdi-

ğini kanıtlar niteliktedir. Bu farklılığın farklı klinik görün-

günün sebebi mi, yoksa sonucu mu olduğu sorusunun 

tam olarak aydınlatılabilmesi için daha ileri çalışmalara 

ihtiyaç vardır. 



KAYNAKLAR

1.  Eaton  WW,  Martins  SS,  Nestadt  G,  Bienvenu  OJ,  Clarke  D, 

Alexandre  P.  The  burden  of  mental  disorders.  Epidemiol  Rev 

2008; 30: 1-14. 

2. Kraepelin E. Psychiatrie: ein lehrbuch fur studierende und art-

ze. 5. Auflage, Leipzig: A. Abel; 1896.

3.  American  Psychiatric  Association.  Diagnostic  and  Statistical 

Manual of Mental Disorders. 4th ed. Washington, DC: American 

Psychiatric Association. 2000.

4.  American  Psychiatric  Association.  Diagnostic  and  Statistical 

Manual of Mental Disorders. 5th ed. Washington, DC: American 

Psychiatric Association. 2013.

5. Andreasen NC, Olsen S. Negative versus positive schizophrenia. 

Arch Gen Psychiatry 1982; 39: 789-794.

6. Crow TJ. The two-syndrome concept: origins and current sta-

tus. Schizophr Bull 1985; 11: 471-486.

7. Johnstone EC, Owen DG, Frith CD, Crow TJ. The relative stability 

of positive and negative features in chronic schizophrenia. Br J 

Psychiatry 1987; 150: 60-64.

8. McGlashan TH, Fenton WS. The positive-negative distinction in 

schizophrenia: review of natural history validators. Arch Gen Ps-

ychiatry 1992; 49: 63-72.

9. Galderisi S, Mucci A, Mignone ML, Bucci P, Maj M. Hemispheric 

asymmetry and psychopathological dimensions in drug-free pa-

tients with schizophrenia. Int J Psychophysiol 1999; 34: 293-301.

10. Liddle PF, Barnes TRE. Syndromes of chronic schizophrenia. 

Br J Psychiatry 1990; 157: 558-561.

11. Smith RC, Kadewari RP, Rosenberger JR, Bhattacharyya A. Non-

responding schizophrenia: differentiation by neurological soft sig-

ns and neuropsychological tests. Schizophr Bull 1999; 25: 813-825.

Gözden Geçirme

DOI: 10.5455/NYS.20151221071920



Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

49

12. Tandon R, DeQuardo JR, Taylor SF, McGrath M, Jibson M, Eiser 



A, ve ark. Phasic and enduring negative symptoms in schizophre-

nia: biological markers and relationship to outcome. Schizophr 

Res 2000; 45: 191-201.

13. Galderisi S, Maj M. Deficit schizophrenia: an overview of clini-

cal, biological and treatment aspects. Eur Psychiatry 2009; 24(8): 

493-500.

14.  Carpenter  Jr  WT,  Heinrichs  DW,  Wagman  AMI.  Deficit  and 

nondeficit forms of schizophrenia: the concept. Am J Psychiatry 

1988; 145: 578-583.

15.  Kirkpatrick  B,  Fenton  WS,  Carpenter  Jr  WT,  Marder  SR.  The 

NIMHMATRICS consensus statement on negative symptoms. Schi-

zophr Bull 2006; 32: 214-219.

16. Kirkpatrick B, Buchanan RW, McKenney PD, Alphs LD, Carpen-

ter Jr WT. The schedule for the deficit syndrome: an instrument 

for research in schizophrenia. Psychiatry Res 1989; 30: 119-124.

17. Goetz RR, Corcoran C, Yale S, Stanford AD, Kimhy D, Amador 

X,  ve  ark.  Validity  of  a  ‘proxy’  for  the  deficit  syndrome  derived 

from  the  Positive  and  Negative  Syndrome  Scale  (PANSS).  Schi-

zophr Res 2007; 93: 169-177.

18. Kirkpatrick B, Buchanan RW, Breier A, Carpenter Jr WT. Case 

identification and stability of the deficit syndrome of schizophre-

nia. Psychiatry Res 1993; 47: 47-56.

19. Citak S, Oral ET, Aker AT, Senocak M. Reliability and validity of 

the schedule for deficit syndrome in schizophrenia. Turk Psikiyat-

ri Derg 2006; 17(2): 115-127. (Turkish)

20. Fenton WS, McGlashan TH. Antecedents, symptom progressi-

on, and long-term outcome of the deficit syndrome in schizoph-

renia. Am J Psychiatry 1994; 151: 351-356.

21. Galderisi S, Maj M, Mucci A, Cassano GB, Invernizzi G, Rossi A, 

ve ark. Historical, psychopathological, neurological and neurops-

ychological aspects of deficit schizophrenia: a multicenter study. 

Am J Psychiatry 2002; 159: 983-990.

22. Kirkpatrick B, Amador XS, Flaum M, Yale SA, Gorman JM, Car-

penter WT, ve ark. The deficit syndrome in the DSM-IV Field Trial. 

I: alcohol and other drug abuse. Schizophr Res 1996; 20: 69-77.

23. Kirkpatrick B, Buchanan RW, Breier A, Carpenter Jr WT. Dep-

ressive symptoms and the deficit syndrome of schizophrenia. J 

Nerv Ment Dis 1994; 182: 452-455.

24. Danion JM, Rein W, Fleurot O, Amisulpride Study Group. Im-

provement  of  schizophrenic  patients  with  primary  negative  sy-

mptoms  treated  with  amisulpride.  Am  J  Psychiatry  1999;  156: 

610-616.

25. Kirkpatrick B, Ram R, Bromet E. The deficit syndrome in the 

Suffolk  County  Mental  Health  Project.  Schizophr  Res  1996;  22: 

119-126.

26. Buchanan RW, Kirkpatrick B, Heinrichs DW, Carpenter Jr WT. 

Clinical correlates of the deficit syndrome of schizophrenia. Am J 

Psychiatry 1990; 147: 290-294.

27.  Arango  C,  Kirkpatrick  B,  Buchanan  RW.  Neurological  signs 

and  the  heterogeneity  of  schizophrenia.  Am  J  Psychiatry  2000; 

157: 560-565.

28. Albayrak Y, Akyol ES, Beyazyüz M, Baykal S, Kuloglu M. Neuro-

logical  soft  signs  might  be  endophenotype  candidates  for  pa-

tients  with  deficit  syndrome  schizophrenia.  Neuropsychiatr  Dis 

Treat 2015; 11: 2825-2831.

29. Amador XF, Kirkpatrick B, Buchanan RW, Carpenter WT, Mar-

cinko L, Yale SA. Stability of the diagnosis of deficit syndrome in 

schizophrenia. Am J Psychiatry 1999; 156: 637-639.

30. Galderisi S, Bucci P, Mucci A, Kirkpatrick B, Pini S, Rossi A, ve 

ark. Categorical and dimensional approaches to negative symp-

toms of schizophrenia: focus on long-term stability and functio-

nal outcome. Schizophr Res 2013; 147(1): 157-162.

31. Tek C, Kirkpatrick B, Buchanan RW. A five-year follow-up study 

of deficit and non-deficit schizophrenia. Schizophr Res 2001; 49: 

253-260.

32. Breier A, Buchanan RW, Kirkpatrick B, Davis OR, Irish D, Sum-

merfelt A, ve ark. Effects of clozapine on positive and negative sy-

mptoms in outpatients with schizophrenia. Am J Psychiatry 1994; 

151: 20-26.

33. Razafsha M, Khaku A, Azari H, Alawieh A, Behforuzi H, Fadlal-

lah B, ve ark. Biomarker identification in psychiatric disorders: 

from  neuroscience  to  clinical  practice.  J  Psychiatr  Pract  2015; 

21(1): 37-48.

34. Grover S, Kulhara P. Deficit schizophrenia: Concept and vali-

dity. Indian J Psychiatry 2008; 50: 61-66.

35. Chen J, Cao F, Liu L, Wang L, Chen X. Genetic studies of schi-

zophrenia: an update. Neurosci Bull 2015; 31(1): 87-98.

36. Dollfus S, Germain-Robin S, Chabot B, Brazo P, Delamillieure 

P, Langlois S, ve ark. Family history and obstetric complications 

in deficit and non-deficit schizophrenia: Preliminary results. Eur 

Psychiatr 1998; 13: 270-272.

37. Fouldrin G, Jay M, Bonnet-Brilhault F, Menard JF, Petit M, Thi-

baut F. Concordance of deficit and non-deficit subtypes in siblings 

affected with schizophrenia. Psychiatry Res 2001; 102(1): 59-64.

38. Kirkpatrick B, Ross DE, Walsh D, Karkowski L, Kendler KS. Fa-

mily characteristics of deficit and nondeficit schizophrenia in the 

Roscommon Family Study. Schizophr Res 2000; 45: 57-64.

39. Wonodi I, Mitchell BD, Stine OC, Hong LE, Elliott A, Kirkpatrick 

B, et al. Lack of association between COMT gene and deficit/non-

deficit schizophrenia. Behav Brain Funct 2006; 2: 42.

40. Bakker SC, Hoogendoorn ML, Selten JP, Verduijn W, Pearson 

PL, Sinke RJ, ve ark. Neuregulin 1: Genetic support for schizophre-

nia subtypes. Mol Psychiatry 2004; 9: 1061-1063.

41. Minoretti P, Politi P, Coen E, Di Vito C, Bertona M, Bianchi M, 

ve ark. The T393C polymorphism of the GNAS1 gene is associa-

ted  with  deficit  schizophrenia  in  an  Italian  population  sample. 

Neurosci Lett 2006; 397: 159-163.

42. Pełka-Wysiecka J, Wroński M, Jasiewicz A, Grzywacz A, Tybura 

P, Kucharska-Mazur J, ve ark. BDNF rs 6265 polymorphism and 

COMT rs 4680 polymorphism in deficit schizophrenia in Polish 

sample. Pharmacol Rep 2013; 65(5): 1185-1193.

43.  Bienkowski  P,  Samochowiec  J,  Pelka-Wysiecka  J,  Grzywacz 

A, Skibinska M, Jasiewicz A, ve ark. Functional polymorphism of 

matrix metalloproteinase-9 (MMP9) gene is not associated with 

schizophrenia and with its deficit subtype. Pharmacol Rep 2015; 

67(3): 442-445.

44. Cermolacce M, Micoulaud-Franchi JA, Faugere M, Naudin J, 

Besson M, Vion-Dury J. Electrophysiology and schizophrenic vul-

nerability:  the  N400  component  as  endophenotype  candidate? 

Neurophysiol Clin 2013; 43(2): 81-94.

Gözden Geçirme

DOI: 10.5455/NYS.20151221071920



Yeni Symposium / Eylül 2015 / Cilt: 53, Sayı: 3

YENİ SYMPOSIUM

50

45. Ross DE, Thaker GK, Buchanan RW, Kirkpatrick B, Lahti AC, 



Medoff D, ve ark. Eye tracking disorder in schizophrenia is chara-

cterized by specific ocular motor defects and is associated with 

the deficit syndrome. Biol Psychiatry 1997; 42: 781-796.

46. Ross DE, Thaker GK, Buchanan RW, Lahti AC, Medoff D, Bart-

ko JJ, ve ark. Association of abnormal smooth pursuit eye move-

ments with the deficit syndrome in schizophrenic patients. Am J 

Psychiatry 1996; 153: 1158-1165.

47. Ross DE, Buchanan RW, Medoff D, Lahti AC, Thaker GK. Asso-

ciation between eye tracking disorder in schizophrenia and poor 

sensory integration. Am J Psychiatry 1998; 155: 1352-1357.

48.  Bustillo  JR,  Thaker  G,  Buchanan  RW,  Moran  M,  Kirkpatrick 

B, Carpenter WT. Visual information-processing impairments in 

deficit and nondeficit schizophrenia. Am J Psychiatry 1997; 154: 

647-654.

49. Mucci A, Galderisi S, Kirkpatrick B, Bucci P, Volpe U, Merlotti E, 

ve ark. Double dissociation of N1 and P3 abnormalities in deficit 

and nondeficit schizophrenia. Schizophr Res 2007; 92: 252-261. 

50. Nkam I, Thibaut F, Denise P, Van Der Elst A, Ségard L, Brazo 

P, ve ark. Saccadic and smooth-pursuit eye movements in deficit 

and non-deficit schizophrenia. Schizophr Res 2001; 48: 145-153.

51. Hong LE, Avila MT, Adami H, Elliot A, Thaker GK. Components 

of  the  smooth  pursuit  function  in  deficit  and  non-deficit  schi-

zophrenia. Schizophr Res 2003; 63: 39-48.

52. Li Z, Zheng B, Deng W, Liu X, Zheng Z, Li T. Multi-components 

of evoked-brain potentials in deficit and nondeficit schizophre-

nia. Asia Pac Psychiatry 2013; 5(2): 69-79.

53. Isobe M, Miyata J, Hazama M, Fukuyama H, Murai T, Taka-

hashi H. Multimodal neuroimaging as a window into the patho-

logical  physiology  of  schizophrenia:  Current  trends  and  issues. 

Neurosci Res 2015; 30. pii: S0168-0102(15)00203-5.

54. Buchanan RW, Breier A, Kirkpatrick B, Elkashef A, Munson RC, 

Gellad F, ve ark. Structural abnormalities in deficit vs non-deficit 

schizophrenia. Am J Psychiatry 1993; 150: 59-65.

55. Turetsky B, Cowell PE, Gur RC, Grossman RI, Shtasel DL, Gur 

RE. Frontal and temporal lobe brain volumes in schizophrenia: 

Relationship to symptoms and clinical subtype. Arch Gen Psychi-

atry 1995; 52: 1061-1070.

56. Tamminga CA, Thaker GK, Buchanan R, Kirkpatrick B, Alphs 

LD, Chase TN, ve ark. Limbic system abnormalities identified in 

schizophrenia using positron emission tomography with fluoro-

deoxyglucose and neocortical alterations with deficit syndrome. 

Arch Gen Psychiatry 1992; 49: 522-530.

57. Liddle PF, Friston KJ, Frith CD, Frackowiak RS. Cerebral blood 

flow and mental processes in schizophrenia. J R Soc Med 1992; 

85: 224-227.

58. Delamillieure P, Fernandez J, Constans JM, Brazo P, Benali K, 

Abadie P, ve ark. Proton magnetic resonance spectroscopy of the 

medial  prefrontal  cortex  in  patients  with  deficit  schizophrenia: 

Preliminary report. Am J Psychiatry 2000; 157: 641-643.

59.  Cascella  NG,  Fieldstone  SC,  Rao  VA,  Pearlson  GD,  Sawa  A, 

Schretlen DJ. Gray-matter abnormalities in deficit schizophrenia.. 

Schizophr Res 2010; 120(1-3): 63-70.

60. Lei W, Deng W, Li M, He Z, Han Y, Huang C, ve ark. Gray matter 

volume alterations in first-episode drug-naïve patients with de-

ficit and non-deficit schizophrenia. Psychiatry Res 2015; 234(2): 

219-226.

61. Kitis O, Ozalay O, Zengin EB, Haznedaroglu D, Eker MC, Yalvac 

D, ve ark. Reduced left uncinate fasciculus fractional anisotropy 

in deficit schizophrenia but not in non-deficit schizophrenia. Psy-

chiatry Clin Neurosci 2012; 66(1): 34-43.

62.  Kahn  RS,  Sommer  IE.  The  neurobiology  and  treatment  of 

first-episode schizophrenia. Mol Psychiatry 2015; 20(1): 84-97.

63. Thibaut F, Ribeyre JM, Dourmap N, Menard JF, Dollfus S, Petit 

M.  Plasma  3-methoxy-4-hydroxyphenylglycol  and  homovanillic 

acid measurements in deficit and nondeficit forms of schizophre-

nia. Biol Psychiatr 1998; 43: 24-30.

64. Nibuya M, Kanba S, Sekiya U, Suzuki E, Matsuo Y, Kinoshita N, 

ve ark. Schizophrenic patients with deficit syndrome have higher 

plasma homovanillic acid concentrations and ventricular enlar-

gement. Biol Psychiatry 1995; 38: 50-56.

65. Ozdemir B, Uzun O, Özşahin A, Battal S. Left frontal lobe N-a-

cetylaspartate levels in patients with deficit schizophrenia. Klinik 

Psikofarmakoloji Bülteni 2005; 15: 112-118.

66. Albayrak Y, Ünsal C, Beyazyüz M, Ünal A, Kuloğlu M. Reduced 

total antioxidant level and increased oxidative stress in patients 

with deficit schizophrenia: a preliminary study. Prog Neuropsy-

chopharmacol Biol Psychiatry 2013; 45: 144-149.

67. Valiente-Gómez A, Amann BL, Mármol F, Oliveira C, Messegu-

er A, Lafuente A, ve ark. Comparison of serum BDNF levels in de-

ficit and nondeficit chronic schizophrenia and healthy controls. 

Psychiatry Res 2014; 220 (1-2): 197-200.

68. Akyol ES, Albayrak Y, Beyazyüz M, Aksoy N, Kuloglu M, Has-

himoto K. Decreased serum levels of brain-derived neurotrophic 

factor in schizophrenic patients with deficit syndrome. Neuropsy-

chiatr Dis Treat 2015; 11: 865-872.

69. White RG, Lysaker P, Gumley AI, McLeod H, McCleery M, O’Ne-

ill D, ve ark. Plasma cortisol levels and illness appraisal in deficit 

syndrome schizophrenia. Psychiatry Res 2014; 220(3): 765-771.

70. Kirkpatrick B, Fernandez-Egea E, Garcia-Rizo C, Bernardo M. 

Differences  in  glucose  tolerance  between  deficit  and  nondeficit 

schizophrenia. Schizophr Res 2009; 107(2-3): 122-127.

71. Waltrip RW 2nd, Buchanan RW, Carpenter WT Jr, Kirkpatrick 

B, Summerfelt A, Breier A, ve ark. Borna disease virus antibodies 

and the deficit syndrome of schizophrenia. Schizophr Res 1997; 

23: 253-258.

72. Iwahashi K, Watanabe M, Nakamura K, Suwaki H, Nakaya T, 

Nakamura Y, ve ark. Positive and negative syndromes and Bor-

na disease virus infection in schizophrenia. Neuropsychobiology 

1998; 37: 59-64.

73. Dickerson F, Kirkpatrick B, Boronow J, Stallings C, Origoni A,-

Yolken R. Deficit schizophrenia: Association with serum antibo-

dies to cytomegalovirus. Schizophr Bull 2006; 32: 396-400.

74. Telfer S, Shivashankar S, Krishnadas R, McCreadie RG, Kirk-

patrick B. Tardive dyskinesia and deficit schizophrenia. Acta Psy-

chiatr Scand 2011; 124(5): 357-362.

75. Arango C, Bobes J, Kirkpatrick B, Garcia-Garcia M, Rejas J. Ps-

ychopathology, coronary heart disease and metabolic syndrome 

in schizophrenia spectrum patients with deficit versus non-deficit 

schizophrenia: findings from the CLAMORS study. Eur Neuropsy-

chopharmacol 2011; 21(12): 867-875.

Gözden Geçirme



DOI: 10.5455/NYS.20151221071920

Yüklə 159,36 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə