112
CEYLAN TOKLUOĞLU
Kasım - 2012
okur yazarlığı yaygınlaştırmayı ve ortak bir dil (Türkçe) yaratmayı hedeflemiş-
lerdir. Diğer bir ifadeyle eğitim, dil reformu ve basın propagandası milliyetçi Ta-
tar aydınlarının odak noktası olmuştur. 19. yüzyılın sonlarına doğru ve 20. yüz-
yılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’na göç edenler arasında Tatarlar ve Orta
Asya ve Azerbaycan’dan gelen Türk kökenli gruplar
bulunmaktaydı. Rusya’dan
gelen iyi eğitimli
göçmenler Türk milliyetçiliğinin şekillenmesinde
ve siyasi bir
ideal olarak yayılmasında kilit rol oynamışlardır. Bu çerçevede Tatar milliyetçi-
lerinin önde gelen isimlerinden olan İsmail Bey Gaspıralı ve Yusuf Akçura’nın
düşünceleri özellikle önemlidir.
Kırımlı İsmail Bey Gaspıralı üç düşünce akımından etkilenmiştir. Bun-
ların ilki Fransa’da bulunduğu sırada tanıştığı Panslavizm hareketidir. İkincisi
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Genç Osmanlı hareketidir (Namık Kemal, Şinasi
Efendi ve Ziya Paşa etkisi). Sonuncusu ise 1860-1870 yılları arasında İstanbul’da
gelişen Panislamcı harekettir. Gaspıralı bu etkiler çerçevesinde Rusya Müslü-
manlarının ittifakı fikrini geliştirmiştir.
32
Gaspıralı, 1883 yılında çıkarmaya
başladığı
Tercüman gazetesinde belirgin bir Pantürkçü vurguyla laik milliyet-
çiliği savunmuştur. “Dilde, fikirde, işte birlik” Gaspıralı’nın sloganıdır. Bura-
daki birlik vurgusu tüm Rusya Müslümanlarının birliği anlamındadır, fakat
Müslümanların çoğunluğu aynı zamanda Türk kökenli halklar olduğu için,
Gaspıralı’nın dinî birlik çağrısı Rusya Türklerinin (Müslüman Türklerin) birliği
anlamına da gelmekteydi.
33
Bu slogan çerçevesinde Türkiye’nin ruhani önderli-
ğinde Rusya’daki tüm Müslüman Türklerin ortak bir dil temelinde birleşmesini
savunmuştur. Lisan-ı umumi olarak adlandırdığı bu ortak dil (Orta Dil), Kırım
Tatarcasının Rus, Arap ve Farsça kelimelerden arındırılıp yerine Türkçe keli-
melerin getirilmesiyle oluşturulacaktı. Yani Osmanlı Türkçesi ve Tatarcanın bir
karışımı olacaktı.
34
Özetle, Gaspıralı tüm Rusya Türklerinin dinî, kültürel ve
dilsel birliğini ve İslam dünyasının tamamının güçlenmesini savunmuştur, fakat
bunu yaparken Ruslar ve Türkler arasındaki tarihi bağlara işaret ederek temkinli
32 Zenkovsky,
a.g.e.,
s. 30-31.
33 Hakan Kırımlı, “İsmail Bey Gaspıralı, Türklük ve İslam”, Dogu Batı, Yıl 8, Sayı 31, Şubat-
Mart-Nisan 2005, s. 147-149, 156-158; Zenkovsky, a.g.e., s. 31-32.
34 Kırımlı,
a.g.m.,
s. 173-174; Landau, a.g.e., s. 10; Jacob M. Landau, Exploring Ottoman and
Turkish History, Hurst & Company, London 2004, s. 31, 42-43; Zenkovsky, a.g.e., 31-33.
113
ZİYA GÖKALP: TURANCILIKTAN TÜRKÇÜLÜĞE
Sayı: 84
davranmıştır.
35
Kırımlı, Gaspıralı’nın, siyasi temelde muhtemel bir Türk birliği
fikrinin ortaya konulmasını, Türklerin iç ve dış şartları altında tamamen gün-
dem dışı, mânâsız ve tehlikeli olarak değerlendirmektedir.
36
Pantürkçü bu görüşler dil reformu konusuyda birlikte, 1905 yılından son-
ra, başka Tatar dergilerinde ve aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen
önceki yıllarda Azerbaycan ve Özbek dergilerinde de savunulmuştur. Bu dö-
nemde Pantürkçü aydınların bir araya geldiği bir dizi kongre de yapılmıştır.
Bunların ilki 1905 yılının Ağustos ayında toplanmıştır. Birinci Bütün-Rusya
Müslümanları Kongresi olarak sunulan bu ilk toplantıda tüm Rusya Müslü-
manlarının ittifakı yolunda kararlar alınmıştır. Bu kararlar, Ocak 1906 yılında
gerçekleştirilen İkinci Bütün-Rusya Müslümanları Kongresi’nde bir kez daha
onaylanmıştır. 1906 yılının Ağustos ayında gerçekleştirilen Üçüncü Bütün-Rus-
ya Müslümanları Kongresi, sözü geçen bu ittifakı İttifak-ı Muslîmîn adı altında
siyasi bir partiye dönüştürme kararı almıştır. Her üç kongrede de Tatarlar çok
aktif rol oynamışlar, fakat sıkı hükümet denetimi sonucunda milliyetçi editörler
ve gazeteciler ya göç etmiş ya da sürgün edilmişlerdir. Bunların bazıları Osmanlı
İmparatorluğu’na göç etmiş, böylece Türkiye’deki Pantürkçü hareketin gelişimi-
ne ciddi katkıda bulunmuşlardır.
37
Gaspıralı’nın akrabası olan ve yukarıda sözü edilen her üç kongrede de son
derece aktif katılımı olan Tatar Yusuf Akçura,
Kazan Muhbiri (1906) dergisinin
editörü olarak Türkçülük konusunda daha net yazılar yazmıştır. Akçura Paris’te
bulunduğu süre içinde Ernest Renan’ın öğrencisi olmuş ve onun ulus fikrin-
den etkilenmiştir.
38
1904 yılında yazdığı “Üç Tarz’ı Siyaset” adlı makalesinde
Osmanlı ulusu yaratma fikrini, uygulaması imkânsız olduğu gerekçesiyle red-
dedmiştir. Panislamizm ve Pantürkizm ideolojileri arasında kesin bir tercih yap-
mamakla birlikte, Pantürkizme yönelmiştir. Panislamcılığı kısıtlı bir hareket,
35 Zenkovsky,
a.g.e.,
s. 33.
36 Kırımlı,
a.g.m.,
s. 154-155.
37 Kırımlı,
a.g.m.,
s. 160-162; Jacob M. Landau, Pan-Turkism: From Irredentism to Coope-
ration,
Hurst & Company, London, Birinci baskı 1981, 1995, s. 11-13; Zenkovsky, a.g.e., s.
41-51.
38 Zenkovsky, Akçura’nın ırkçı Alman teorilerinden de etkilendiği söylemektedir. Bk. Zen-
kovsky,
a.g.e., s. 38, 110-111. Ayrıca bk. Faruk Deniz, “İmparatorluktan Ulus Devlete Geçiş-
te Akçura, Gökalp ve Mustafa Kemal’in Yeni Siyaset Arayışları”, DÎVÂN İlmi Araştırmalar,
Sayı 21, 2006/2, s. 41.