114
CEYLAN TOKLUOĞLU
Kasım - 2012
Pantürkçülüğü ise daha fazla imkân dâhilinde görmüştür. Böylece “Üç Tarz-ı Si-
yaset” her zaman Türkçülüğün manifestosu olarak kabul edilmiştir.
39
Landau’ya
göre, Akçura, Türkçülüğü tüm Türk kökenli grupların ittifakı için tek gerçek
fırsat olarak görmüş ve bu ittifakın merkezine Osmanlı devletini oturtmuştur.
40
“Üç Tarz’ı Siyaset” makalesinde aynı zamanda Pantürkçülüğün özünü de tartış-
mış ve Gaspıralı ve arkadaşlarının
geliştirdiği kültürel vurgudan, siyasi vurguya
kaydırmıştır. Diğer bir ifadeyle Osmanlı ve Rusya İmparatorlukları’ndaki Türk-
lerin yanısıra başka ülkelerdeki azınlık Türklerinin tümünün siyasi anlamda
birleşmesini savunmuştur.
41
Landau bu fikirleri, irredantizmin, Pantürkçü ide-
olojinin temel siyasi teması olarak yerini bulması şeklinde yorumlamaktadır.
42
Georgeon’a göre, Akçura’nın çözümlemesi, onun kendi ifadesiyle “ırk te-
meline dayalı siyasal bir Türk milleti”ne tekabül ediyordu. “Üç Tarz-ı Siyaset”
makalesinde kullandığı “ırk” terimi Arapça kökenli bir sözcüktür ve “köken”
anlamına gelmektedir. Daha sonra kanın saflığını da ifade etmek üzere soy, sop
anlamında da kullanmıştır. Yine Georgeon’a göre, “cins” ve “kavim” sözcükle-
rini de Türk unsurunu Arap unsurundan ayırmak için kullanmıştır.
43
Özetle,
Akçura’nın; ırk, Türk milliyetçiliği ve İslamiyet arasında kurduğu ilişkinin bir
ilk olduğu düşüncesi Batı’lı kaynaklarda yaygın olarak paylaşılmaktadır. Öte
yandan İslamiyetle Türk milliyetçiliğinin uzlaştırılması doğrudan doğruya Ta-
tar modernleşme hareketinin etkisi ile gelişmiş bir düşünce akımı olarak değer-
lendirilmektedir.
44
Deniz, Akçura’yı, din ile ırk arasında kalmış mütereddit bir
düşünür olarak tanımlamaktadır.
45
Almanya’daki popüler Pancermenizm teorilerinin ardından Türkçülük ya
da Pantürkçülük olarak adlandırılan bu yeni doktrin çok kişi tarafından tehli-
keli ve gerçek dışı olarak kabul edilmiştir. Yukarıda tartışıldığı gibi, Pantürk-
çü ideolojinin giderek siyasi bir karakter kazanmasından ağırlıkla Akçura so-
39 Georgeon,
a.g.e.,
s. 508-509.
40 Ayrıca bk. Georgeon, a.g.e., s. 509.
41 Landau,
a.g.e.,
s. 14; Jacob M. Landau, Exploring Ottoman and Turkish History, Hurst &
Company, London 2004, s. 43. Ayrıca bk. Zenkovsky, a.g.e., s. 38-39.
42 Landau,
a.g.e.,
s. 43.
43 Georgeon,
a.g.e.,
s. 509, 514.
44 Georgeon,
a.g.e.,
s. 510.
45 Deniz,
a.g.m.,
s. 47.
115
ZİYA GÖKALP: TURANCILIKTAN TÜRKÇÜLÜĞE
Sayı: 84
rumlu tutulmaktadır. Akçura, Rusların bu fikre kesin olarak karşı koyacağını
bilmekteydi; çünkü Türklerin birleşmesi, Rusların Volga, Urallar, Kafkasya ve
Kazak bozkırlarında geniş topraklar kaybetmesi anlamına gelmekteydi.
46
Kı-
saca Akçura’nın
ortak kan, ırk ve ulusal farkındalık üzerine vurgu yaparak çok
daha kapsamlı olan Turancılığın temelini oluşturduğu düşünülmektedir.
47
Öte
yandan Deniz’e göre, Akçura’nın “Üç Tarz’ı Siyaset” makalesindeki fikirler “be-
lirsiz ve muhayyel”dir. Bu fikirleri belirginleştiren ve geliştiren, 1913 yılında
“Üç Cereyan” makalesini yazan Gökalp’tir. Ayrıca Gökalp, Akçura’nın işaret
ettiği Batıcılık ve Türkçülüğü daha belirgin olarak öne çıkarmıştır.
48
Berkes de
Akçura’nın hangi ideolojinin temsilcisi olduğunun zaman zaman belirsiz kaldı-
ğını, bu nedenle, oportünist bir düşünür olduğunu söyleyenlerin bulunduğunu
ifade etmektedir.
49
Bu noktada Landau, Gökalp’in Pantürkçülük içindeki ırk-
çı kavramları eleştirdiğini ve kültürel-eğitimsel ideali önemli gördüğünü, fakat
Akçura’nın ırkçı görüşlerinin Türk politikası üzerinde daha etkili olduğunu
iddia etmektedir. Bu etkinin bir sonucu olarak, 1912 yılında, sadece Türklere
açık olan (diğer Müslümanlara kapalı) ve Turancılığı benimseyenler için ortak
bir platform olarak kabul edilen Türk Ocakları’nın açılmasını göstermektedir.
50
Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından etkinlik alanı ancak Türkiye sınırları için-
de belirlenen Türk Ocakları’nın Mart 1931 tarihinde kapatılması, teşkilat içinde
artan Pantürkist taleplerin önüne geçilememesine bağlanmaktadır.
51
Deniz, Akçura’nın Türkçülük hareketinin öncüsü, kurucusu ve yayıcıların-
dan biri olarak gösterilmesini “bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir abartı”
olarak
görmektedir.
52
Akçura’nın, Gökalp’in yanında “unutulan adam” olduğunu ya-
zan Berkes bu tartışmaya açıklık getirmektedir. Berkes’e göre, Akçura, Gökalp’e
46 Zenkovsky,
a.g.e.,
s. 39. Ayrıca bk. Deniz, a.g.m., s. 45.
47 Landau,
a.g.e.,
s. 33-34.
48 Deniz,
a.g.m.,
s. 36.
49 Niyazi Berkes, Felsefe ve Toplumbilim Yazıları, İstanbul, Birinci basım 1931, 1985, s. 211.
Mardin, Akçura’nın “üç tarz-ı siyaset”ten birini seçmeyi okuyucularına bıraktığını, fakat ken-
disinin Türkçülük taraftarı olduğunu belirtmektedir. Bk. Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi
Fikirleri 1985-1908
, Toplu Eserleri: 1, İletişim Yayınları, İstanbul 1983, s. 202.
50 Landau,
a.g.e.,
s. 34. Ayrıca bk. Zenkovsky, a.g.e., s. 107.
51 Murat Kılıç, “Erken Cumhuriyet Dönemi Türk Milliyetçiliğinin Tipolojisi”, SDÜ Fen Ede-
biyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Sayı 16, Aralık 2007, s. 134.
52 Deniz,
a.g.m.,
s. 38.