133
1
Araş Gör., 7. Psikiyatri Birimi.,
2
Doç., Adli Psikiyatri Birimi, Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, İstanbul.
ÖZET
Bazı insanlar sevişme ve cinsel ilişkiden oluşan olağan cinsel
davranıştan doyum sağlayamazlar, sıra dışı cinsel davranış
ve nesne seçimini tercih ederler. Bu tür eylemler psikiyatrik
terminolojide parafilik eylemler olarak tanımlanır. Bir para-
fili türü olan fetişizm, kişinin cansız nesnelere, belirli vücut
bölümlerine güçlü ve tekrarlayıcı cinsel çekim duymasıdır.
Çoğu fetişist diğer insanlara zarar vermek istemez ama bu
davranışlarla karşılaşan ve tedirgin olan diğer insanlar işin
içine karıştığında sorunlar yaşanabilir.
Etiolojide, genellikle altta yatan ve kökenleri çocukluğa kadar
uzanan bazı kişilik bozuklukları olduğu düşünülür. Genellikle
davranışlarını değiştirme isteği içinde değillerdir ve bir tera-
piste başvurmayı düşünmezler. Psikolojik konular, parafili
tipinin ve cinsel davranışın altında yatan anlamın belirlenme-
sinde önemlidir. Bu nedenle, psikodinamik yaklaşımlar (obje
ilişkileri, kendilik psikolojisi ve dürtü teorisi) parafilik eylemin
anlamına ışık tutabilir.
Bu yazıda 22 yaşında, erkek, bebek bezi fetişizm olgusu su-
nulmaktadır. Aile dinamikleri açısından oğlundan psikolojik
olarak uzak bir anne göze çarpmaktadır. Fetiş nesnesi ço-
cuklukta fark edilip (4 yaş civarı) ergenlikte de cinsel olarak
uyarıcı hale gelmektedir. Benzer şekilde Bay B’nin bu davra-
nışa 6 yaşında başladığı, sonra durdurabildiği ve 12 yaşında
bu davranışının cinsel olarak uyarıcı hale geldiği dikkat çek-
mektedir. Bu olgu sunumu bağlamında bebek bezi fetişizm
olgusu hastalık öyküsü ve özgeçmiş bilgisi çerçevesinde ele
alınmakta, adli ve dinamik açıdan tartışılmaktadır.
Anahtar Sözcükler: Fetişizm, bebek bezi, parafili, adli psi-
kiyatri
SUMMARY: A Case of Diaper Fetishism
Some people cannot obtain satisfaction from ordinary sexual
relationships; instead they prefer alternative methods. They
are referred to in psychiatric terminology as paraphiliacs.
Fetishism is a type of paraphilia in which a person is sexually
attracted to objects and some body parts. Most fetishists
do not intend to cause harm to other people, but may have
problems when others become involved in the problem.
Underlying personality disorders extending through childhood
are thought to be the source of the etiology. Perverted people
do not wish to change their behavior pattern. They never seek
treatment from a therapist. Psychological issues obviously
play a crucial role in determining the choice of paraphilia and
the underlying meaning of the sexual acts. Psychodynamic
models (object relations theory, self psychology, drive
theory) can shed light on the meaning of a perversion.
In this case report, a 22- year-old man with diaper fetishism
is presented. When family dynamics are considered, the
mother has been described as psychologically distant
from her son. The fetish object was recognized during
childhood at around the age of four. During puberty,
the fetish object became sexually attractive. Our patient
exhibited his first perverted behavior when he was six
years old. Later, he could control this behavior. At the age
of twelve, the perverted behavior became sexually arousing.
This paper emphasizes the diaper fetishism case through
the patient’s past psychiatric and medical history. Diaper
fetishism is discussed in the light of forensic, cognitive and
psychodynamic theories.
Key Words: Fetishism, diaper, paraphilia, forensic
psychiatry
Bir Olgu Nedeniyle Bebek Bezi Fetişizmi
Dr. Nihan OĞUZ
1
,
Dr. Niyazi UYGUR
2
Türk Psikiyatri Dergisi 2005; 16(2):133-138
134
GİRİŞ
Fetişizm, kişinin cansız nesnelere, belirli vü-
cut bölümlerine duyulan cinsel istek durumudur.
(Juninger 1997). Bu durum ICD-10 cinsel seçim
bozuklukları altında, DSM-IV parafili kategori-
sinde kodlanmıştır. ICD-10’a göre bozukluk, fe-
tiş nesnenin cinsel uyarıda ve yanıtta önemli hale
gelmesidir (Mason 1997). Fetişizm çoğunlukla
erkeklerde görülen bir bozukluktur. Fetişizmi
olanlar, sapkın istekleri günlük yaşamlarını etki-
leyinceye kadar tedavi arayışına girmezler. Psiki-
yatrik bozukluklar içinde fetişizm oranı % 0.8’dir
(Chalkley ve Powell 1983). Fetiş nesneler çoğun-
lukla iç giyim, sentetik giysiler, ayak, ayakkabı, ço-
rap ve benzeri giyim malzemeleridir. Fetişistlerin
% 35.4’ünde bir fetiş nesne, % 45.8’inde üç veya
daha fazla fetiş nesne saptanmıştır. Fetiş nesneler
ve davranışlar seks forumunda incelenmiş; burada
fetiş nesneler iç giyim (külotlu çorap, bebek bezi,
sutyen, ipek çoraplar, ipek kombinezon), kauçuk
emzik gibi eşyalar, vücut bölümleri, deri giysiler,
kateter, ipek mendil, bebek karyolası gibi nesneler
olarak sıralanmış; davranışlar ise giyme, bakma,
okşama, istifleme, uzanma, rektuma sokma, sür-
tünme, emme, çalma, altında yatma, oturma ve
içinde uyuma olarak belirtilmiştir (Juninger 1997).
Fetişistler, cinsel olarak uyarılmak için cansız
nesneleri kullanırlar. Freud, fetişizmin kastrasyon
anksiyetesinden kaynaklandığını öne sürmüştür.
Fetiş olarak seçilen nesneler kadın penisini simge-
ler. Böylelikle kastrasyon hem reddedilir hem de
doğrulanır. Fetişizmin kökeninde yaşamın ilk bir-
kaç ayında oluşmuş travmatik yaşantıların olduğu
düşünülmektedir. Bu nedenle, kendilik bütünlüğü-
nün bozulduğu, bütünlüğün cinsellik yoluyla sağ-
landığı öne sürülmektedir (Gabbard 2000).
Bu yazıda, ender görülen, adli psikiyatri açısın-
dan da incelenmiş olan bebek bezi fetişizmi olgu
sunumu yapılmaktadır.
Olgu
Bay B hastanemize ilgili Cumhuriyet Başsav-
cılığı tarafından sevk edildi. 22 yaşında, bekar,
İskenderun doğumlu, ilkokul mezunu, çalışmıyor,
ailesiyle yaşıyordu. Bebek bezi hırsızlığına girişim
nedeniyle adli psikiyatri biriminde yatırılarak in-
celenen Bay B bebek bezi çalmak için girdiği evin
balkonunda, yorulduğu için elinde bebek bezleri
ile uykuya dalmış olarak ev sahibi tarafından ya-
kalanmış ve psikolojik sorunları olduğu için bebek
bezlerini çaldığını ifade etmesi üzerine ilgili mah-
keme tarafından psikiyatrik yönden incelenmesine
karar verilmiştir.
Özgeçmiş: 1981 yılında on bir kardeşin ye-
dincisi olarak doğmuş, doğumu normal olmuş, bir
yaşına kadar anne sütü ile beslenmiş. Geçmiş kişi-
sel öyküsünden motor-mental gelişiminin normal
olduğu, bir yaşından sonra bakımı ile ablasının il-
gilendiği, annesinin kendisinden birer yaş küçük
kardeşleriyle ilgilendiği, altı yaşına kadar sadece
erkek olan yaşıtlarıyla oynadığı öğrenilmiştir. Altı
yaşında arkadaşlarıyla oyun oynuyorken çatıdan
düşmüş. Ailesi tarafından hastaneye kaldırılan
Bay B’de düşme sonrası yaralanma ve bilinç kay-
bı olmamış. Ancak bu olaydan sonra komşularına
ait kullanılmış bebek bezi (kumaş veya naylon ve
her renk olabilir) bağlama davranışı başlamış. Bay
B’nin bu bezleri iki-üç saat kendi bedeniyle ten te-
ması olacak şekilde anne ve babanın yatak odasın-
da bağladıktan sonra yatağın altında biriktirdiği,
kimsenin atmasına izin vermediği, iki-üç ay sonra
bu davranışını terk ettiği öğrenildi. Yedi yaşında
ilkokula başlamış, okulda sıklıkla kız çocuklarıyla
sorun yaşarmış, kardeşlerine kötü davrandığı için
babasından sıklıkla dayak yermiş. On iki yaşında
kendi tanımıyla “kırmızı elbiseli turist bayanı”
gördüğünde kendiliğinden penis sertleşmesi ve
meni boşalımı yaşamış. Bu olay tekrar komşula-
ra ait kullanılmış bebek bezi bağlama davranışını
tetiklemiş. Kendi altını bağlama yoluyla mastür-
basyon yapmaksızın iki kez orgazm olduğunu ve
beraberinde “kırmızı elbiseli turist bayanı” hayal
ettiğini, her gün sürdürdüğü bu davranışını 3-4
ay sonra kendi iradesi ile engelleyebildiğini ifade
etmiştir. Daha sonra on yedi yaşında bu davra-
nışı tekrarlayıp 4-5 ay sürdürdükten sonra kendi
iradesi ile engelleyebilmiş. Bu davranışını asker-
lik sırasında da engelleyebilmiş, askerlik dönüşü
tekrar bebek bezi çalma ve bağlama davranışına
başlamış, ancak hırsızlık nedeniyle tutuklanmış ve
bir ay cezaevinde kalmış. Bu davranışı nedeniyle
başvurduğu özel doktor tarafından kendisine pi-
mozid 4 mg/gün başlanmışsa da bu uygulamadan
bir yarar görmediğini bildirmiştir. Bay B bu ilgi-
sinden kurtulamadığı için iki kez öz-kıyım girişi-
minde bulunduğunu belirtmiştir. Ayrıca, on iki ya-
şından itibaren sinirlendiği ya da istekleri yerine
getirilmediğinde bayılmalarının yaklaşık ayda bir
kez olduğu, bayılma anında tam bilinç yitimi ol-
madığı, askerlik yaptığı sırada bayılma şikayetleri
nedeniyle anksiyete bozukluğu tanısını aldığı ve
EEG’sinde “beta disritminin” (anksiyete bozuklu-
ğu ile uyumlu) olduğu öğrenildi.
135
Sünnet yaşı ailesinden ve kendisinden öğreni-
lemedi. Sünnetle ilgili bir anısının olmadığını ve
hiç cinsel ilişki deneyiminin olmadığını bildirdi.
Fizik ve nörolojik muayenesinde patolojik bul-
gu saptanmadı.
Psikiyatrik muayenesinde yaşında gösterdiği,
orta boylu, esmer tenli, öz bakımının yeterli oldu-
ğu, yöneliminin tam, psikomotor etkinliğinin do-
ğal olduğu saptandı. Hastanede bulunma ve ince-
lenme nedenini tam olarak değerlendirebiliyordu,
sözlü iletişim ve göz teması kuruyordu. Konuşma-
sı amaca uygundu, duygulanımı ötimik, duygudu-
rumunu kendisi “iyiyim” şeklinde ifade etmektey-
di. Bilişsel işlevleri yeterli, çağrışımları düzgündü,
varsanı ve sanrı tanımlamadı. Test yargılaması ve
soyutlaması yeterli idi. İç görüsü vardı. Cinsel
dürtülerinin toplum içinde uyumsuzluklara sebep
olduğunu kabul ediyordu. Madde yoksunluk veya
entoksikasyon bulgusu saptanmadı. Servis içinde
uyumluydu. EEG’leri (uyku deprivasyonlu dahil)
ve kafa manyetik rezonans görüntülemesi normal
bulundu.
Psikometrik incelemesinde, Weschler Yetişkin
Zeka Testinde (WAIS) sözel IQ: 89 “donuk nor-
mal” olarak belirlendi. Rorschach protokolüne
göre kartları reddetme eğilimi gösterdiği, üretime
dönük bir çaba içerisinde olmadığı, katı bir dü-
şünce tarzına sahip olduğu, genellemelere sığınıp
ayrıntılara girmediği, toplumsal düşünceye katılı-
mının yeterli olduğu, ancak uyum yeteneğinin iyi
olmadığı, çocuksu bir yapı taşıdığı, gerçeği değer-
lendirme yetisinin korunduğu, anksiyetesinin be-
lirgin olduğu tespit edilmiştir.
Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri
(MMPI): Hastanın test yönergesini kavrayamadı-
ğı ve bu nedenle tam olarak değerlendirilemediği
belirtilmiştir.
DSM-IV Eksen I Bozuklukları için Yapılandı-
rılmış Klinik Görüşme Klinik Versiyon (SCID-I):
Hafif derecede depresif olduğu, SCID-II’de obse-
sif-kompulsif, pasif-agresif, paranoid, şizoid, nar-
sisistik, sınır, şizotipal kişilik özellikleri olduğu
tespit edilmiştir. Hamilton Depresyon Ölçek puanı
8 (hafif dereceli depresyon ile uyumlu), Hamilton
Anksiyete Ölçek puanı 0 olarak saptandı.
Klinik izlemde alkol ve madde kullanmadığını
bildirmesine karşılık idrar incelemesinde tetra-
hidrokannabinol (THC-50) pozitif bulundu. Ertesi
hafta yapılan idrar incelemesinde THC-50 negatif
ancak kan testinde etil alkol pozitif bulundu.
Bay B’nin stresli ortamlarda ortaya çıkan ba-
yılmalarına yönelik yapılan nöroloji konsültasyo-
nunda epileptik bir durumun düşünülmediği, tüm
EEG’lerinin normal olduğu, bayılmalarının kon-
versiyon bozukluğuna bağlı olarak değerlendiril-
diği, bebek bezi bağlama davranışının ise bebek
bezi fetişizmi (parafili) olduğu düşünülmüştür.
Bay B’nin adli psikiyatrik değerlendirilmesin-
de bilinç bozukluğu olmadığı, fetişizminin do-
yuma yönelik olduğu, davranışını seçme yetisini
etkilediği ve bu davranışını iradesinin denetimi
altına alma çabalarının yetersiz kaldığı göz önü-
ne alınarak TCK.47 maddesinden azami derecede
faydalanabileceği belirtilmiştir.
TARTIŞMA
Sapkın fanteziler, erişkin cinsel davranışında
görülebilir, ancak zorlantı olarak yaşanmadığın-
dan sorun olarak algılanmazlar (Gabbard 2000).
Parafili, erotik olarak uyarılma durumunu başlat-
mak, sürdürmek, orgazma ulaşmak için obsesif şe-
kilde garip bir uyarana bağlı olduğundan sapıklık
olarak kabul edilir. Otuz farklı parafili tipi tanım-
lanmıştır (Money 1984). Fetişizm, seksüel çeşit-
lilik sınıflandırılmasında, cinsel olarak uyarılmak
için eşe ihtiyaç duymayan parafili grubunda sınıf-
landırılmaktadır. Cinsel uyarı için genellikle kadın
iç-çamaşırı, kadın ayakkabısı ve kadın vücudunun
cinsel olmayan bölümleri kullanılır. Fetişizmde
normal bir ilişkiden elde edilen doyuma fetiş nes-
nesi ile ulaşılır (Brandon 1980, Gabbard 2000).
Çoğunlukla erkeklerde rastlanır. Kadınlarda cinsel
tercihler erkeklerden daha kısıtlıdır. Bu durum fe-
tişizm için de geçerli olduğundan kadın fetişistlere
seyrek rastlanır (Mason 1997).
Fetiş parafililerden bebek bezi fetişizmi (auto-
nepiophilia) erken yaşta gelişir (Money 1984).
Chalkey ve Powell’ın 1983’teki çalışmasında
olguların % 43.8’inin fetiş kıyafeti giydikleri, %
22.9’unun fetiş kıyafetini başkasının üzerinde gör-
mekten hoşlandıkları, % 12.5’inin kauçuk nesne-
yi rektuma soktuğu, % 21’inin okşadığı, emdiği,
yaktığı belirtilmiştir (Juninger 1997, Money 1984,
Brandon 1980).
Bay B’nin bu bezleri 2-3 saat kendi bedeniyle
ten teması olacak şekilde anne ve babanın yatak
odasında bağladığı dikkat çekmektedir.
136
Fetiş nesnenin çalınması sık görülen bir dav-
ranıştır. Fetişistlerin % 25’i fetiş nesneyi çalarlar.
Genellikle de iç giyim eşyaları, ayakkabılar çalı-
nır. Nadiren de fetişist, fetiş nesneyi giyen insanı
izler ve gözetler veya fetiş beden bölgeleri ile te-
mas kurmak için saldırabilir. Fetiş nesneye yönelik
zorlantı benzeri dürtü, bozukluğun özelliğidir. Bu
yönüyle obsesif kompulsif bozukluğa benzer (Ma-
son 1997) .
Fetişizmde yasal sorunlar çoğunlukla hırsız-
lık nedeniyle olmaktadır (Juninger 1997, Mason
1997). Bay B’nin de bebek bezlerini çalarak elde
ettiği, evde kendi kardeşlerine ait bebek bezleri de
bulunmasına rağmen komşulara ait bezleri çaldığı
dikkat çekmektedir.
Fetişistlerde fetiş olan nesneye tek başına sahip
olma itilimi çok belirgindir. Bu kişilerden bazıla-
rı koleksiyoncu olarak bilinirler (Fenichel 1945).
Bay B’nin de bebek bezlerini benzer şekilde bi-
riktirmesi ve kimsenin atmasına izin vermemesi
fetişistlerde görülen koleksiyonculuk özelliği ile
uyumlu görünmektedir.
Fetiş, kendi değeri önemsiz bir nesne olabi-
lir, fakat fetişistin aşırı değerlendirmesiyle büyük
önem kazanır. Koku, çoğu kez bu değerlendirme-
de belirleyici bir etmendir (Fenichel 1945). Bay
B’nin tercih ettiği bebek bezlerinin kullanılmış
olması kokunun önemini ve normalde kendi değe-
ri önemsiz olan kullanılmış bebek bezlerinin aşırı
değerlendirildiğini göstermektedir.
Bay B’nin verdiği bilgi ve test sonuçlarının
çelişmesi, Rorschach kartlarını reddetme eğilimi
göstermesi, MMPI uygulamasında test yönergesi-
ni kavrayamadığını öne sürmesi ve kendisini hafif
depresif sunması ile güvenilirliğini azalttığı görül-
mektedir. Nitekim böyle bir adli sorun yaşayanlar-
da genelde savunucu tutumun gözlendiği ve güve-
nilirlik sorununun yaşandığı dikkat çekmektedir.
Genital uyarı ve bebek eşyaları ile erken ço-
cukluk deneyimleri, bebek bezi ve emzik türünde
eşyalar gibi fetiş nesnelerin oluşmasına yol açabil-
mektedir. Fetişizmin, klasik koşullanma sonucu
öğrenilmiş bir davranış olduğu öne sürülmektedir.
Çalışmalarda fetiş nesnenin çocuklukta fark edilip
(4 yaş civarı), ergenlikte de cinsel olarak uyarı-
cı hale geldiği dikkat çekmektedir (Mason 1997,
Wilson 1981). Bay B’de bebek bezi bağlama dav-
ranışının 6 yaşında başladığı ve 12 yaşında da cin-
sel olarak uyarıcı hale geldiği görülmüştür.
Freud, fetiş nesnenin seçiminin çocuklukta olan
travmatik deneyimlerle ilgili olduğunu belirtmiştir
(Fenichel 1945). Başka bir ifade ile sapkınlıkta,
çocukluk travmasının erişkin başarısına dönüştü-
rüldüğü belirtilmektedir. Hastaların, çocuklukta ol-
muş küçük düşürücü travmaların öcünü alma ama-
cıyla fanteziler kurdukları düşünülmektedir. Bu öç
alma, sapkın davranış sırasında eşi küçük düşürme
ve ilişkiden uzak durma şeklinde olabilmektedir
(Gabbard 2000). Freud’a göre fetiş nesne penisi
temsil eder, erkeği kastrasyon korkusundan korur
ve penisi olmayan kadının inkarıdır. Fetişist, kadın
genitalini reddeder ama gerçekte kadının penisinin
olmadığını bilir. Dolayısıyla ego-bölünmesi geli-
şir. Fetiş nesne oluşumunda, anneden ayrılma ve
prefallik fazda oluşan anksiyetenin önemli olduğu
belirtilmektedir. Fetişistlerin düşük öz güven ve
yetersizlik duygusunu aşabilmek için cansız nes-
nelere yöneldikleri öne sürülmektedir. Fetiş davra-
nışın erken yaşta ebeveynin kötü tutumlarının yol
açtığı travmaya yönelik oluştuğu belirtilmektedir.
Fetiş nesne oluşumunda 1) birey çocukluğunda
ona zarar vermiş olan kişiyi (nesneyi) cezalandırır,
2) nesneyi insandan ayırır, 3) cansız nesneyi çalı-
nan insanla birleştirir, 4) fetişi bir zamanlar sevi-
len, ihtiyaç duyulan ve travmatize eden kişi yerine
tercih eder (Mason 1997).
Kastrasyon anksiyetesi penisi olmayan kadı-
nın keşfine yol açar. Fetiş nesnesi yer değiştirme
mekanizması ile oluşur. Burada bölme, nesneyi in-
sandan ayırma, aşırı değerlendirme savunma me-
kanizmaları rol oynar. Başka bir ifade ile yetişkin
cinselliği yerine çocuk cinselliği tercih edilir. Bu,
gelişimdeki bir duraklamaya ya da bir regresyona
bağlı olabilir. Ancak çocuk cinselliğinin belirgin
bölümleri bastırılmıştır. Çocuk cinselliği öğesinin
hipertrofisi bu bastırmayı pekiştirmek için kulla-
nılmaktadır. Fetiş nesne çocukluktan gelen kendi
değeri önemsiz bir nesne olabilir. Ancak fetişistin
aşırı değerlendirmesiyle büyük bir önem kazanır.
Kadın penisini temsil eden bir nesne, ancak kadın
vücuduyla ilişkili olmadığı sürece cinsel heyecan
uyandırır. Başlangıçtaki obje bastırılır ve sadece
onun bir bölümü olan fetiş, abartılmış bir şiddette
bilinçli kalır (Mason 1997, Wilson 1981, Fenichel
1945).
Bay B’nin bakımı, 1 yaşından sonra annenin
hamileliği nedeniyle abla tarafından yapılmıştır.
Bu durum, annenin hamileliğinin ayrılma-birey-
selleşme evresinde oluşabilen normal seperasyon
anksiyetesini daha da artırdığını; onu terk eden
137
(kötü) annenin cezalandırılıp yerine bebek bezinin
geçtiğini düşündürmektedir. Böylelikle bebek bezi
bir zamanlar sevilen, ihtiyaç duyulan anne yerini
almaktadır. Pek çok fetişist, annelerinin içsel tem-
silinden tam olarak ayrılıp bireyleşememişlerdir.
Bu nedenle, ayrı bir birey olarak içsel ve dışsal
nesneler tarafından yok edilme tehlikesi hisseder-
ler. İçselleştirdikleri ezici anne figürü sapkın cin-
sel davranış olarak ortaya çıkabilir. Diğer yönden,
sapkın cinsel davranış yoluyla içselleştirdikleri
anne üzerinde kontrol sağlıyor olabilirler (Gab-
bard 2000) .
Fetişizm a) fetiş, kadın bedeninin bir parçasıdır,
b) kadın kıyafetinin bir parçasıdır, c) fetiş özel bir
materyaldir, d) hayvan fetişizmi olarak sınıflandı-
rılmıştır (Mason 1997) .
Fetiş nesnelerin rahmi ve vajinayı temsil eden
kap veya oyuk eşyaların olduğu öne sürülmüştür.
Bazı yazarlar da fetiş nesneleri, nesnenin maddesi
(kauçuk, deri) ve şekli (ayakkabı, kemer) gibi iki
ayrı gruba daha kategorize etmişlerdir. Fetiş nesne-
ler parlaklığı, yapısı, şekli, kokusuna göre incele-
miş ve algısal tercihe göre sınıflandırılmıştır. Ona
göre bu özelliklerle anne veya önemli biri arasın-
da bağ olduğuna dikkat çekilmiştir. Nesne, arzula-
nan kişi ile özdeşleşmeyi temsil eder ve gelişimde
kritik bir dönemi belirtir. Örneğin ayakkabının,
dişi pubik bölgesine benzediği öne sürülmektedir
(Mason 1997).
Bay B’nin de sadece bebek bezi tercih etmesi
bu bezin kullanılmış olmasının önemli olduğu, do-
layısıyla bebek bezinin annesi ile arasındaki bağı
temsil edebileceğini düşündürmektedir. Bebek be-
zinin kendisinin de vajinayı temsil edebileceğini
düşündürmektedir. Yine bebek bezi geçiş nesnesi
olarak düşünüldüğünde, empatik kendilik nesne-
lerinin yokluğunda hatalı içselleştirme sürecinin
sapkın cinsel etkinliğe yol açabileceği düşünül-
mektedir. Böylelikle cinsellik, acı veren ve kendi-
likte travmatik hasara yol açan deneyimleri kontrol
etmeyi sağlıyor olabilir (Gabbard 2000).
Parafililerle kişilik bozukluğu, psikiyatrik
hastalıklar ve suç işleme, sıklıkla birlikte görülür
(Wilson 1981). Nörotik organizasyondaki hasta-
ların parafilik etkinliği cinsel üstünlük sağlamak
için, psikotik sınırda olan hastaların ise kendiliğin
dağılmasını engellemek için kullandıkları düşünül-
mektedir (Gabbard 2000). Bay B’de fetişistlerde
gözlenen sınır kişilik organizasyonu ile şizotipal
özellikler dikkat çekmektedir. Buradan Bay B’nin
bebek bezini kendiliğin dağılmasını engellemek
için kullandığı düşünülebilir. Bebek bezinin bir
geçiş nesnesi olduğu ve bu nesne yoluyla, annesi-
nin kendi bakımını bırakmasıyla oluşan travmatik
deneyimi kontrol altına aldığı düşünülebilir.
Sapkın erkeklerin çoğunluğunun cinsel olarak
kısıtlayıcı ailelerden geldikleri ve bu erkeklerin
pornografiyi çocukluklarında görmedikleri be-
lirtilmektedir (Wilson 1981). Bay B’nin ailesi de
benzer yapıdadır. Kalabalık ve özensiz ortamda
olan arka arkaya doğumlar Bay B’nin uygunsuz
ve yaşına uymayan biçimde uyarılmasına sebep
olmuş olabilir. Öte yandan, cinselliğin ayıp, günah
olarak tanımlandığı aile ortamı da Bay B’ye cin-
sellikle ilgili çelişkili mesajlar vermiş olabilir. Bü-
tün bu çelişkili mesajlar Bay B’de suçluluk duygu-
su uyandırmış olabilir.
Ayırıcı tanıda, psikiyatrik öykü ve muayene-
sinde sanrılar, varsanılar, dezorganize konuşma,
dezorganize davranış olmadığından psikotik bo-
zukluklar; depresif, taşkın, kabarmış ya da öfkeli
duygudurum olmadığından duygudurum bozuk-
lukları dışlandı. Bay B’nin psikiyatrik öyküsün-
de askerlik yaptığı sırada bayılma şikayetleri ne-
deniyle anksiyete bozukluğu tanısı konduğu ve
EEG’sinde “beta disritminin” (anksiyete bozuk-
luğu ile uyumlu) olduğu öğrenilmişse de serviste
bulunduğu süre içerisinde hiçbir anksiyete, korku,
kaçınma ya da artmış uyarılma belirtileri olmadığı
ve çekilen tüm EEG’leri normal olduğundan ank-
siyete bozuklukları dışlandı. Bütünleşmiş bilinç,
bellek, kimlik, çevrenin algılanmasında bozukluk
olmadığından disosiyatif bozukluklar dışlandı. Li-
teratürde fetişizm ve temporal lob epilepsisi bir-
likteliği hakkında olgu sunumları dikkat çekmekle
birlikte Bay B’nin çekilen tüm EEG’lerinin nor-
mal olduğu görülmüştür; ancak, bebek bezi bağla-
ma davranışının 6 yaşında çatıdan düştükten sonra
başlaması şüpheli de olsa bir temporal lob patolo-
jisini düşündürmektedir. Ancak, Bay B’nin çatıdan
düştükten sonra hastaneye götürüldüğü, herhangi
bir yaralanma ve bilinç kaybının olmadığı, izle-
minde de herhangi bir sorun olmadığı belirtilmiş-
tir. Bu durum da bizi temporal lob patolojisinden
uzaklaştırmaktadır. Bay B’nin klinik izleminde
alkol ve madde kullanmadığını bildirmesine kar-
şılık idrar incelemesinde tetrahidrokannabinol
(THC-50) ve kan testinde etil alkol pozitif bulun-
du. Bay B’de serviste bulunduğu süre içerisinde
entoksikasyon ve yoksunluk bulgusu gözlenmedi.
Yine ailesinden 12 aylık bir dönem içinde klinik
138
Fetişizm, klinik psikiyatride nadir görülen, daha
çok da adli sorun yaşandığında karşılaştığımız bir
durumdur. Genellikle fetişistler bozukluklarına
uyum sağlarlar ve bu davranışlarından şikayetçi
olmazlar. Bireyin cinsel arzuları aşırı olduğunda
ve toplumsal uyumunu bozduğunda yardım gere-
kebilir.
açıdan belirgin bozulma ya da sıkıntıya yol açan
uygunsuz bir alkol-madde kullanımının olmadığı
öğrenildi. Her ne kadar laboratuvar bulguları pozi-
tif olsa da bu, tek başına alkol-madde kötüye kul-
lanımı ve bağımlılığı tanılarını koymak için yeterli
değildir. Bu nedenle de alkol ve madde ile ilişkili
bozukluklar dışlandı.
KAYNAKLAR
Brandon S (1980) The range of sexual variations. Clin Obstet
Gynaecol, 7: 345-361.
Chalkley AJ, Powell GE (1983) The clinical description of forty-
eight cases of sexual fetishism. Br J Psychiatry, 142: 292-295.
Fenichel O (1945) Nevrozların Psikoanalitik Teorisi (Çev. Tuncer
S). Ege Üniversitesi Matbaası, Bornova-İzmir, 1974.
Gabbard GO (2000) Psychodynamic Psychiatry in Clinical
Practice, 3. baskı, Washington, American Psychiatric Press, s.299-
307.
Juninger J (1997) Fetishism: Assessment and Treatment. Sexual
Deviance Theory, Assessment, and Treatment, 1. baskı, D.Richard
Laws, William O’Donohue (Ed), New York. Guilford Publications,
s.92-110.
Mason FL (1997) Fetishism: Psychopathology and Theory.
Sexual Deviance Theory, Assessment, and Treatment, 1. baskı,
D.Richard Laws, William O’Donohue (Ed), New York. Guilford
Publications, s. 75-91.
Money J (1984) Paraphilias: Phenomenology and Classification.
Am J Psychother, 38: 164-179.
Wilson G D (1981) Sexual deviations. Br J Hosp Med, 8-15.
Dostları ilə paylaş: |