1
ALLAH YOLUNDA CİHAD
1
İnsanların dünyada güven, huzur ve barış içinde yaşayabilmeleri için üç rehbere
ihtiyaçları vardır:
Akıl, ilâhî vahiy ve peygamber.
2
Yüce Allah, kutsal kitapları ve peygamberleri insanlara rehber olsun diye göndermiştir.
Bu rehberden faydalanabilmek için aklın kullanılması, ilâhî vahyin ve peygamberin doğru
anlaşılması gerekir.
Akıl; doğru işlerde ve hakka uygun olarak kullanılmadığı; ilâhî vahiy ve peygamber,
doğru anlaşılmadığı zaman amaca ve hedefe ulaşılamaz; güven, huzur ve barış ortamı
sağlanamaz.
اَذٰهَو
َنوُمَحْرُت ْمُكَّلَعَل اوُقَّتاَو ُهوُعِبَّتاَف ٌكَراَبُم ُهاَنْلَزْنَا ٌباَتِك
"Bu (Kur'an), bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. Artık ona uyun ve Allah'a
karşı gelmekten sakının ki, size merhamet edilsin."
3
anlamındaki ayette beyan edildiği gibi,
rahmet olsun diye gönderilen Kitap ve Peygamber'in, doğru anlaşılması gerekir. Yüce Allah
da, Kur'an'ın anlaşılmasını istemektedir:
َنوُهَقْفَي ْمُهَّلَعَل ِتاَيٰ ْلْا ُفِّرَصُن َفْيَك ْرُظْنُا...
"...Bak anlasınlar diye ayetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz."
4
"Biz, anlayan bir toplum için ayetleri ayrı ayrı açıkladık."
5
anlamındaki ayetler ve
benzeri birçok ayet bu gerçeği dile getirmektedir. Yüce Allah, kâfir, müşrik ve münafıkları
gerçekleri anlamamakla yermektedir.
6
Bu itibarla dinimizi, onun ana kaynakları olan Kur'an ve Sünnet'i, dinî konu ve
kavramları çok iyi anlamamız ve öğrenmemiz gerekmektedir. Bu bağlamda, "Allah yolunda
cihad" konusunu anlatmaya çalışacağız.
Sözlükte; gayret etmek, bir işi yapabilmek için bütün imkânları kullanmak
7
anlamına
gelen "cihad" kavramı; Kur'an ve hadislerde; saldırı olduğunda Allah yolunda İslâm
düşmanlarıyla savaşmak anlamını ifade ettiği gibi, dini öğrenmeyi, dinin emir ve yasaklarına
uymayı, haram ve günahlara karşı nefis ile mücadele etmeyi, İslâm'ın bilinmesi, tanınması,
yaşanması ve yücelmesi için çalışmayı da ifade eder. Dolayısıyla cihad kavramının geniş bir
anlamı vardır. Ancak bu kavram, zihinlerde daha çok savaş (kıtal) kavramı ile özdeş hâle
gelmiştir.
8
Bu nedenle olmalı ki gerek İslâm dünyasında gerek batıda "cihad" kavramı hep
savaş ve saldırı söz konusu edildiğinde gündeme gelmektedir. Daha ötesi batıda "İslâm", terör
ile birlikte düşünülmektedir.
9
Maalesef bazı ülkelerde bir kısım insanlar cihad adı altında
terör yapabilmektedirler. Halbuki "cihad" kavramının terör ile asla ilgisi yoktur. Hatta cihad
deyince ilk akla gelecek kavramın terör ve savaş değil, "İslâm'ı tebliğ ve toplumda kötü-
lüklerle mücadele etme" olması gerekir.
"Cihad" kavramı; Mekke döneminde İslâm'ın bilinmesi, tanınması, yücelmesi ve
yaşanması için gösterilen çabayı ifade etmek için kullanılmıştır.
1
Doç. Dr. İsmail Karagöz, Din işleri Yüksek Kurulu Üyesi.
2
Bkz. Bakara, 2/7, 185; Mülk, 67/8, 11; Ra'd, 13/7; Şûra, 42/52; En'âm, 6/153.
3
En'am, 6/155.
4
En'am, 6/65.
5
En'am, 6/98.
6
Bkz. Nisa, 4/78; En'am, 6/25; İsra, 17/46; Kehf, 18/57; Fetih, 15; Haşr, 59/13.
7
Ankebut, 29/8; Lokman, 31/15.
8
Şibay, Halim Sabit, Cihad, İslâm Ansiklopedisi, III, 168, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1977.
9
Ömer Lütfi Mete, 10.03.2005 tarihli Sabah Gazetesi, s. 22.
2
"Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı çetin ol..."
10
anlamındaki ayette, Peygamberimize emredilen kâfir ve münafıklarla cihad, "kıtal" anlamında
cihad değildir.
11
Çünkü münafıklarla fiili bir savaş yapılmamıştır. Dolayısıyla ayetteki cihad kavramı;
münafıklarla hak uğrunda dil ile mücadele etmek, İslâm gerçeği ile ilgili delilleri anlatmak,
fitne ve fesatlarına engel olmak anlamındadır.
12
Mekke'de ve henüz fiili savaşa izin verilmeyen bir dönemde inen
13
َّمُث
ُفَغَل اَهِدْعَب ْنِم َكَّبَر َّنِا اوُُٓرَبَصَو اوُدَهاَج َّمُث اوُنِتُف اَم ِدْعَب ْنِم اوُرَجاَه َني ۪ذَّلِل َكَّبَر َّنِا
ٌمي ۪حَر ٌرو
"Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah yolunda
cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir."
14
anlamındaki ayette geçen cihad kavramı ile Furkan
suresinin,
َلَف
ا ًري۪بَك اًداَهِج ۪هِب ْمُهْدِهاَجَو َني ۪رِفاَكْلا ِعِطُت
"Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur'an ile büyük bir cihatta bulun."
15
anlamındaki ayette geçen "kâfirlere karşı büyük cihad", fiilen savaşmayı değil, onlara karşı
Kur'anî delillerle mücadele etmeyi ifade eder.
16
Müfessir Kâdî Beydâvî'nin (ö, 691/1292)
dediği gibi, gerçeği göremeyen ve aklını bu yönde kullanamayan kimselere karşı deliller
ortaya koyarak mücadele etmek, düşmanlara karşı fiilen savaşmaktan daha büyüktür.
17
Yine İslâm düşmanlarıyla fiilen savaşa izin verilmeden önce inen,
َني ۪ذَّلاَو
َني۪نِسْحُمْلا َعَمَل َ ٰٰاللّ َّنِاَو ۜاَنَلُبُس ْمُهَّنَيِدْهَنَل اَني۪ف اوُدَهاَج
"Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz.
Şüphesiz Allah, mutlaka yararlı işleri en güzel biçimde yapanlarla beraberdir."
18
anlamındaki
ayette geçen "Allah yolunda cihad", müfessir Ebu Süleyman ed-Darani'nin (ö. 215/830)
dediği gibi düşmanlarla fiilen savaşmayı değil, Allah'ın dinine yardım etmeyi, İslâm'a karşı
çıkanlara karşı koymayı, zulmü önlemeyi, emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker görevini
yapmayı ve Allah'a itaat edebilmek için nefisle mücadele etmeyi ifade eder.
19
Bu ayetler, cihadın İslâm'ın doğuşundan beri var olduğunun ve doğrudan savaş
anlamına gelmediğinin delilidir. "Cihad" kavramı Kur'an'da "savaş" anlamında da
kullanılmıştır. Meselâ Peygamberimizin ve ashabının savaşlarının söz konusu edildiği ayetlerde
20
geçen cihad kavramı savaş anlamındadır. Ancak savaş anlamındaki cihadın uygulamaya
konulabilmesi için, düşman tarafından fiili bir saldırının yapılmış olması gerekir. Meselâ,
َني ۪ذَّلَا
ِٰٰۜاللّ َدْنِع ًةَجَرَد ُمَظْعَا ْمِهِسُفْنَاَو ْمِهِلاَوْمَاِب ِ ٰٰاللّ ِلي۪بَس ي۪ف اوُدَهاَجَو اوُرَجاَهَو اوُنَمٰا
َنوُزُِآَُفْلا ُمُه َكَُِٰٓل وُاَو
"İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden kimselerin
10
Tevbe, 9/73; Tahrim, 66/9.
11
Yazır, Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 2591, Ensâr Neşriyat, İstanbul, 1971.
12
Beydâvî, Envaru't-Tenzil ve Esraru't-Te'vil, III 158, ilgili ayet.
13
Yazır, V, 3601.
14
Nahl, 16/110.
15
Furkan, 25/52.
16
Beydâvî, IV, 450.
17
Beydâvî, aynı yer.
18
Ankebut, 29/69.
19
Kurtubi, el-Cami' li Ahkami'l-Kur'an, Zili. 365, ilgili ayet.
20
Bakara, 2/218; Âl-i imran, 3/142; Nisa, 4/95; Enfal, 8/72, 74, 75; Tevbe, 9/16,19,20,24,41,44,81.86;
Muhammed, 47/31; Mümtehıne, 60/1.
3
mertebeleri, Allah katında daha üstündür, işte ancak onlar, başarıya erenlerdir."
21
anlamındaki
ayette sözü edilen cihad, fiilî savaş anlamındadır. Bu anlamda meselâ Peygamberimiz ve
ashabı, Bedir ve Uhud'da müşriklerin saldırılarına karşı cihad etmiş ve vatanlarını koru-
muşlardır. Milletimiz Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında yurdumuza saldıran düşmanlara
karşı büyük bir cihadda bulunmuşlar, vatanımızı düşman istilasından kurtarmışlardır.
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının, O'na yaklaşmaya vesile arayın ve
O'nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz."
22
ve "Allah uğrunda hakkıyla cihad edin..."
23
anlamındaki ayetlerde geçen "Allah yolunda cihad" emri, hem İslâm düşmanlarıyla meşru bir
harp çıktığında savaş araç gereçleriyle fiilen savaşmayı, hem İslâm'ın hükümlerini bizzat
uygulamayı, nefsi kötülüklerden ve haramlardan alıkoymayı, hem de İslâm'ın bilinmesi, yü-
celmesi ve hükümlerinin uygulanması için gösterilen sözlü, ekonomik ve her türlü çabayı
ifade eder.
24
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir
topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler, Onlar müminlere karşı alçak
gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir
kınayıcının kınamasından da korkmazlar, işte bu, Allah'ın bir lütfudur, Onu dilediğine verir.
Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir."
25
"İman edenler ancak, Allah'a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah
yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta
kendileridir."
26
"Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi?
Allah'a ve Peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz.
Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın,
sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun, işte
bu büyük başarıdır."
27
anlamındaki ayetlerde ve benzeri birçok ayette
28
geçen “Allah yolunda
cihad", Allah sevgisine mazhar olan, kurtuluşa eren, özünde, sözünde ve işlerinde dürüst olan
sadık müminlerin niteliği olarak zikredilmiştir. Allah'ın övdüğü bu kimseler; sadece Allah
yolunda fiilen savaşanlar değil, İslâm'ın bilinmesi, tanınması, yücelmesi ve hükümlerinin
hayatta uygulanması için çaba gösteren her Müslümanı ifade eder. Kur'an'da Allah yolunda
malları ve canlarıyla cihad edenler övülmekte, onlara Allah'ın rahmeti, mağfireti, mükâfatı ve
cenneti va'd edilmektedir. İmanları uğrunda hicret edenler ve bunlara yardım edenler, gerçek
müminler olarak nitelenmektedir:
"İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; şüphesiz bunlar Allah'ın
rahmetini umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
29
"Müminlerden özür sahibi olmaksızın (cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda
mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad
edenleri, derece itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (müminlerin)
hepsine de en güzel olanı (cenneti) va'd etmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat ile
kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara üstün kılmıştır.
21
Tevbe, 9/20.
22
Mâide, 5/35.
23
Hac, 22/78.
24
Hazin, IV, 328.
25
Maide, 5/54.
26
Hucurat, 49/15.
27
Saf, 61/10-12.
28
Maide, 5/35, 54; Hac, 22/78; Nahl, 16/110; Furkan, 25/52; Ankebut, 29/6, 69; Tahrim, 66/9.
29
Bakara, 2/218.
4
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
30
"İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp
(onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve
bol bir rızık vardır."
31
Hadis kitaplarının "cihad" bölümlerine baktığımızda, bu bölümlerde cihad kavramının
hem bir saldırı olduğu zaman fiili savaş yapma, savaş araç gereci hazırlama, Allah yolunda
infakta bulunma ve savaş hukuku ile ilgili hadislere yer verildiğini, hem de doğrudan fiili
savaş ile ilgili olmayan nefisle mücadele etmeyi, İslâm'ın bilinmesi, yücelmesi ve
hükümlerine uyulması için gösterilen çabayı ifade eden hadislere yer verildiğini görüyoruz.
Bu da "cihad" kavramının "harb, gaza ve kıtal" kavramları ile özdeş olmadığını, bunları da
içine alan ancak bunlarla sınırlı olmayan, İslâm'ın bütün hükümlerini öğrenme ve uygulama
çabasını da kapsayan bir kavram olduğunu ifade etmektedir. Meselâ,
اَزَغ ْدَقَف ِ َّاللّ ِليِبَس ىِف اًيِزاَغ َزَّهَج ْنَم
"Kim savaşa katılacak bir kimseyi savaş araç gereci ile donatırsa, o kimse bizzat Allah
yolunda savaşmış gibi olur."
32
"Kim Allah yolunda bir infakta bulunursa, o kimseye yedi yüz kat sevap yazılır."
33
َّلَجَو َّزَع ِ َّاللّ ِليِبَس ىِف َوُهَف ىَلْعَأ َىِه ِ َّاللّ ُةَمِلَك َنوُكَت ىَّتَح َلَتاَق ْنَم
"Kim Allah'ın kelimesinin yücelmesi için savaşırsa o, Allah yolundadır."
34
"Kimin Allah yolunda ayakları tozlanırsa, ona cehennem ateşi haram olur."
35
"Allah yolunda öldürülen kimse şehittir."
36
anlamındaki doğrudan savaş ile ilgili hadisler
ve benzerlerine cihad bölümünde yer verilmiştir. Aynı şekilde Allah'a itaat konusunda nefsi
ile mücadele etmeyi ifade eden, "Mücahid, nefsi ile mücadele eden kimsedir."
37
anlamındaki
hadis, İslâm'ı Müslüman olmayanlara tebliğ etmeyi ifade eden,
"Müşrikler ile mallarınız, canlarınız ve dilleriniz ile cihad edin."
38
anlamındaki hadis,
Oruç ibadeti ile ilgili,
َدَعاَب ِ َّاللّ ِليِبَس ىِف اًمْوَي َماَص ْنَم
اًفيِرَخ َنيِعْبَس ِهِهْجَو ْنَع َراَّنلا ِمْوَيْلا َكِلَذِب ُ َّاللّ
"Kim Allah rızası için bir gün oruç tutarsa, Allah onu cehennemden bin (yıllık) bir
mesafeye uzaklaştırır."
39
anlamındaki hadis cihad bölümlerinde zikredilmiştir.
Kadınların cihadı ile ilgili Hz. Aişe'den rivayet edilen şu hadis, formel ibadetlerin de
cihad olduğuna delalet eder:
"Hz. Aişe; ey Allah'ın elçisi! Biz amellerin en faziletlisinin cihad olduğunu görüyoruz.
Biz cihad yapmayalım mı?" diye sorar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Cihadın en faziletlisi
makbul bir hacdır"
40
buyurur.
30
Nisa, 4/95-96.
31
Enfal, 8/74.
32
Müslim, İmare, 135; Ebu Davud, Cihad, 20; Tirmizi, Fedailü’l-Cihad, 6.
33
Tirmizi, Fedailü’l-Cihad, 4.
34
Ebu Davud, Cihad, 24; Nesai, Cihad, 21.
35
Tirmizi, Fedailü’l-Cihad, 7.
36
İbn Mace, Cihad, 17.
37
Tirmizi, Fedailü’l-Cihad, 2.
38
Ebu Davud, Cihad, 17; Ahmed, III, 124; Nesai, Cihad, 3.
39
Buhari, Cihad, 36; Müslim, Sıyâm, 167.
40
Buhari, Cihad, 1.
5
Şu hadis de anne-babaya hizmetin cihad olduğunu ifade etmektedir:
Abdullah ibn Amr anlatıyor: Bir sahabi Hz. Peygambere geldi ve ondan cihada (savaşa)
katılmak için izin istedi. Bunun üzerine Hz, Peygamber ona, "Annen-baban var mı" diye
sordu,
Adamın "evet" demesi üzerine, "Sen onlara hizmet ederek cihad et" buyurdu.
41
"Zalim devlet başkanının/yöneticilerin yanında doğru sözü söylemek en büyük
cihattır."
42
“... Kim, (emredilmedikleri şeyleri yapanlar ve yapmadıkları şeyleri söyleyenler ile)
eliyle cihad ederse o mümindir. Kim onlarla diliyle cihad ederse mümindir, kim onlarla kalbi
ile cihad ederse mümindir, bunun dışında hardal tanesi kadar iman yoktur."
43
anlamındaki
hadisler, İslâm'ı tebliğ etmenin, hakkı ve doğruyu söylemenin ve anlatmanın en büyük cihad
olduğunu ifade etmektedir:
Yukarıda zikrettiğimiz ayet ve hadisleri birlikte değerlendirdiğimizde; cihadı; iman edip
salih ameller işlemek, hak dinde sebat etmek, nefsi kötülüklerden ve haramlardan alıkoymak,
İslâm'ı öğrenmek ve öğretmek, İslâm'ın bilinmesi, tanınması, yücelmesi ve hükümlerine
uyulması için çalışmak, Müslümanları her türlü tehlike ve saldırılara karşı savunmak, fitne ve
fesadı önlemek, güven ve huzuru sağlamak vb. İslâm toplumunun yararına olan kişisel ve
kurumsal bazda sözlü, yazılı, görsel, bilimsel ve ekonomik olarak yapılan her türlü çabayı
göstermek; Allah rızasına yönelik her türlü gayret; gerektiğinde İslâm düşmanlarıyla canı ve
malı ile savaşmak ve savaş araç gereci hazırlamak ve hazırlanmasına katkı sağlamak şeklinde
anlayabiliriz. Buna göre cihadı, üç kısma ayırmak mümkündür:
a) İslâm'ı anlatarak ve bizzat yaşayarak tebliğ etmek; Müslümanlara saldırı ve savaş
açıldığında mal ve canla fiilen savaşmak,
44
b)
Allah'a itaat konusunda nefisle mücadele etmek,
c)
Şeytanın hile ve tuzaklarına karşı koymak.
45
İnsanların en faziletlisi cihad eden mümin, cihad da en faziletli amellerden biridir.
Sahabeden Abdullah ibn Mes'ûd anlatıyor: Allah'ın Elçisine, "Ey Allah'ın Elçisi! Hangi amel
daha faziletlidir" diye sordum. "Vaktinde kılınan namaz" buyurdu. "Sonra hangisidir" diye
sordum. "Anne-babaya iyi davranmak / iyilik etmektir" buyurdu. "Sonra hangisidir" diye sor-
dum. "Allah yolunda cihad etmektir" buyurdu.
46
Sahabeden Ebu Said (r.a.)'in bildirdiğine göre, "Ey Allah'ın Elçisi! İnsanların en
faziletlisi hangisidir" diye sorulması üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), "Malı ve canı ile Allah
yolunda cihad eden mümindir" buyurmuştur.
47
Sonuç olarak; ilk insandan beri var olan tevhid esasına dayalı hak din İslâm'ın temel
amacı, yer yüzünün halifesi olan Âdem oğlunun; malının, canının, aklının, neslinin ve dininin
korunmasıdır. Bunların korunabilmesi için insanların; sulh ve sükun, güven ve huzur içinde
yaşamaları gerekir. Bu amaçla bütün peygamberler insanları, dünya ve âhiret mutluluğunu
sağlayacak ilâhî prensiplere davet etmişlerdir. Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) ve ona
41
Müslim, Birr, 5; Tirmizi, Fedeilü'l-Cihad. 2; Nesai, Cihad, 5, 6.
42
Tirmizi, Fiten, 13.
43
Müslim, İman, 80.
44
Buhari, Rikak, 34.
45
Bkz. Bakara, 2/44, 285; Âl-i imran, 3/173; Maide, 5/67; Yusuf, 12/108; Nahl, 16/125; Ankebut, 29/46; Sebe',
34/46.
46
Buhari, Cihad, 1.
47
Müslim, İmare, 123.
6
indirilen Kur'an da, insanlığın barış ve huzurunu amaçlamıştır.
Savaş; ancak saldırı olduğu zaman barışın korunması, baskının ve zulmün önlenmesi,
can ve mal güvenliğinin sağlanması amacına yönelik olarak meşru olur. Dolayısıyla
Kur'an'da "cihad", "harb", "mücadele" ve "kıtal" gibi savaşı ifade eden kavramların, bu
bağlamda değerlendirilip anlaşılması gerekir.
Yapılan kötü muameleye karşılık verilecekse ancak misliyle karşılık verilmesini, fakat
sabredip karşılık verilmemesinin daha hayırlı olduğunu
48
hatta kötülüğün iyilikle savılmasını
49
tavsiye eden bir din; canlara, mallara, nesillere ve ekolojik dengeye zarar veren savaşı esas
alamaz.
Hem savaş anlamını ifade eden kavramlar, hem de "kıtal" kavramının geçtiği ayetler,
savaş ortamı ile ilgilidir. Ayetlerde "savaşın" şeklindeki emirlerin uygulanması ancak meşru
bir savaş olması hâlinde söz konusudur. Bir anlamı da "barış" olan İslâm, savaşı değil barışı,
kavgayı değil uzlaşmayı, kötülüğü değil iyiliği esas alır, barışın korunmasını ister. Herkesi
Allah yoluna çağırır ama zorlamaz, davette baskıyı değil sadece tebliğ yöntemini tavsiye
eder. Fitne, zulüm ve baskının ortadan kalkmasını, toplumlara adalet, güven, huzur, barış ve
din özgürlüğünün yerleşmesini ister. Herkesi bu yönde çaba göstermeye çağırır.
İslâm'ın barışı esas aldığı, cihadın ancak saldırı olduğunda ve meşru bir savaş çıktığında
"kıtal" anlamına geleceği, "kıtal" ile ilgili ayetlerin savaş ortamı ile ilgili olduğu, dinde
zorlamanın yapılamayacağı, küfrün savaş ve öldürme gerekçesi olamayacağı şeklinde
zihinlere yerleşecek bir din anlayışının, ulusal ve uluslararası barışın varlığına ve devamına
katkı sağlayacağı, akl-ı selim sahibi herkesin kabul edeceği bir gerçektir.
48
Nahl, 16/126.
49
Fussılet, 41/34.
Dostları ilə paylaş: |