History Studies
Volume 3/3 2011
Anadolu Halkının Tahta Çıkacak Türkiye Selçuklu Hükümdarlarını
Karşılama Törenleri (İbn Bîbî Evreninde)
1
Welcoming Ceremonies By Anatolian People For The Rulers Of The Seljuk Of Turkey
(In The Universe Of Ibn Bibi)
Züriye Çelik
*
Özet
Türkiye Selçuklu Devleti’nde hükümdarlar, tahta çıkacakları şehre doğru hareket ettiklerinde, yol
üzerindeki şehir halkları, yeni hükümdarlarını karşılamak üzere yollarda beklemişler; tahta çıkış müjdesini şehrin
ileri gelenleri, müzisyenleri ve halk hep birlikte kutlamıştır. Nitekim I. Alâeddîn Keykubâd, kardeşi I. İzzeddîn
Keykâvus’un ölümü üzerine, tahta çıkmak için Konya’ya doğru hareket ettiğinde Kayseri ve Aksaray şehirlerinin
halkları onu karşılamış, eğlenceler düzenlemişlerdir. Konya halkı ise Obruk mevkiine kadar gitmiş; kendisine
Konya’ya kadar eşlik etmiştir. Bu karşılama törenlerinde belirli gelenekler uygulanmıştır. Hükümdarı yolda
karşılamak, eğlence düzenlemek, kurban kesmek, saçı saçmak, hediye sunmak bu geleneklerdendir.
Bu çalışmada, İbn Bîbî’nin “El Evamirü’l-Alaiyye Fi’l-Umuri’l Alaiyye” adlı eseri göz önüne alınarak
Anadolu halkının tahta çıkacak Türkiye Selçuklu hükümdarlarını karşılama törenleri ve bu törenlerdeki gelenekleri
konu edilecektir.
Anahtar Kelimeler:
Türkiye Selçuklu Devleti, hükümdar, tören, karşılama, İbn Bîbî.
Abstract
In the Seljuk State of Turkey, when a monarch was making his way to the city where he was to start his
reign, peoples of the cities on their way used to wait upon the monarch’s way to welcome them; the elites, musicians
1
Bu makale, 13-15 Ekim 2010 tarihleri arasında Afyonkarahisar’da düzenlenen Uluslararası Zeki Velidi Togan ve
Türk Kültürü Bilgi Şöleni’nde bildiri olarak sunulmuştur.
*
Arş. Görv.; Selçuk Üniversitesi – Konya
Anadolu Halkının Tahta Çıkacak Türkiye Selçuklu Hükümdarlarını Karşılama Törenleri… 86
History Studies
Volume 3/3 2011
and the common people celebrated the good news of the accession all together. As a matter of fact, when Alā al-Dīn
Kayqubad I set off to Konya to ascend after the death of his brother, Kaykaus I, people in the cities of Kayseri and
Aksaray greeted and entertained him on his way. Furthermore, people of Konya walked out of the city to Obruk
district and accompanied him to the city center. Certain traditions were followed in these welcoming ceremonies
such as greeting the monarch on his way, arranging entertainments, sacrificing, scattering valuables, and
presenting gifts.
In this study, the welcoming ceremonies by Anatolian people for the rulers of the Seljuk of Turkey as
presented in the work by Ibn Bibi are the subject matter.
Key Words:
the Seljuk State of Turkey, monarch, ceremony, welcoming, Ibn Bibi.
Giriş
“Bir toplulukta, üyelerin belli bir olayı, kişiyi veya değeri ayırt edip sembolleştirmesi,
bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi, merasim”
2
şeklinde tanımlanan tören; anma, kutlama, karşılama, evlenme ve ölüm gibi durumlarda
gerçekleştirilmektedir.
Eski Türklerin sosyal yaşamı içinde törenlerin önemli bir yeri vardır. Dede Korkut
Hikâyeleri’nde yemin, düğün, ad verme, yuğ, karşılama ve uğurlama isimleriyle verilen
törenler
3
sonraki dönemlerde de varlığını devam ettirmiştir. Ancak söz konusu hikâyelerdeki
karşılamalar bir oğlu, elçiyi ya da kardeşi karşılama şeklindedir. Nitekim bu hikâyelerde yeni
bir hükümdar başa geçmemekte olup Oğuzların en büyük hükümdarı “Hanlar Hanı Bayındur
Han”dır
4
.
Karşılama törenleri kendi içlerinde çeşitlilik arz etmekle birlikte, şüphesiz en önemli
olanı, hükümdarın bizzat kendisi için yapılan karşılama töreni idi. Bu törenler birçok sebep
veya müjdeden dolayı yapılabilirdi. Yeni hükümdarın tahta çıkma müjdesi, halk için
şenliklerin ve eğlencelerin tertip edilmesi demekti.
Türk devletlerinde hükümdarlar çeşitli yol ve yöntemlerle tahta çıkmışlardır. Prof. Dr.
Salim Koca söz konusu yöntemleri belirleyerek bunlardan Türkiye Selçuklu hükümdarlarının
tahta çıkış yöntemlerini beş madde halinde vermiştir. Bu yöntemler; devlet kurucusu olarak,
veliaht tayin etmek suretiyle, kuvvet ve mücadele ile, devlet adamlarının ve komutanların
seçimiyle ve metbu hükümdarın menşur ve onayı ile tahta çıkmaktır
5
. Hükümdarlar hangi yol
ve yöntem ile tahta çıkmış veya tahtı ele geçirmiş olursa olsun halk yeni hükümdarı daima yeni
2
Türkçe Sözlük 2, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1998, s. 2244.
3
İsmail Cansız, “Dede Korkut Hikâyelerine Göre Türklerde Tören Geleneği ve Tören Çeşitleri”, Bilig Türk
Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 11/1999, s. 55.
4
Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, Kabalcı Yayınları, İstanbul 2007, s. 839.
5
Salim Koca, tahta çıkış usullerini altı madde halinde belirlemiş, bunlardan beşinin Türkiye Selçuklu Devleti’nde
uygulandığını belirtmiştir. Salim Koca, “Selçuklu İktidarının Belirlenmesinde Rol Oynayan Güçler ve Alâeddîn
Keykubâd’ın Türkiye Selçuklu Tahtına Çıkışı”, Selçuklu Devri Türk Tarihinin Temel Meseleleri, Berikan
Yayınları, Ankara 2011, s. 303-304.
87 Züriye Çelik
History Studies
Volume 3/3 2011
bir başlangıç olarak görmüştür. Nitekim bu başlangıçları kutlu ve bereketli kılmak adına
kurbanlar kesilerek saçılar saçılmıştır.
Türkiye Selçuklu hükümdarları tahta çıkacakları zaman bazı âdet ve törenleri yerine
getirirlerdi. İlk olarak, kendisinden önce saltanat sürmüş olan babasının ya da kardeşinin
ölümü sebebiyle üç gün boyunca yas tutarlardı. Dördüncü gün yas kıyafetlerini çıkarırlar ve
saltanat işlerini yoluna koymaya girişirlerdi. Bununla birlikte Konya asıl tahta oturulan merkez
olduğundan, ilk tahta çıkılan yer başka bir şehir olsa bile mutlaka Konya’da da tahta çıkılır,
tören ve eğlenceler düzenlenirdi.
Hükümdarlar tahta çıkacakları Konya’ya doğru harekete geçtiklerinde takip ettikleri
istikamet üzerinde bulunan şehirlerde yaşayanlar, yeni hükümdarın tahta çıkışını kutlamak için
harekete geçerlerdi. Hükümdarı yol üzerinde karşılayan halk arasında şehrin ileri gelenleri ve
müzisyenleri de yer alır, bunlar hep birlikte eğlence düzenleyerek bu müjdeli haberi
kutlarlardı. Bu törenler için özenle hazırlanan halk, hükümdarın karşılanacağı mevkie seyyar
ya da sabit köşklerle ve hediyelerle gelirdi. Halktan ileri gelenler, hükümdarın çetrini
6
gördüklerinde el öpme şerefine kavuşurlardı. Tahta çıkma müjdesi, kurbanlar kesilerek ve
hükümdara pîşkeş
7
sunularak kutlanırdı. Bununla birlikte dinar (altın), dirhem (gümüş),
kıymetli mücevher ya da inci gibi saçılar
8
saçılırdı. Ardından yeni hükümdar tarafından emlak
ve ikta menşurları yenilenirdi.
İbn Bîbî, bu törenler içinde özellikle iki hükümdarın karşılanma töreni hakkında daha
geniş bilgi vermiştir. Bu hükümdarlar, devlete en parlak ve görkemli zamanlarını yaşatan
İzzeddîn Keykâvus (1211-1220) ve Alâeddîn Keykubâd (1220-1237)’dır. Nitekim İbn Bîbî’nin
ailesi ile birlikte Alâeddîn Keykubâd döneminde Selçuklu hizmetine girdiği düşünülürse bu
durum son derece normaldir. Bununla birlikte her hükümdar için bir karşılama töreninden
bahsetmemiz mümkün değildir. Payitaht Konya’dan uzakta bulunan ve tahta çıkma noktasında
bir şüphe bulunmayan hükümdarlar halk tarafından karşılanmıştır. Burada önemli olan
hükümdar olacak kişinin tahta çıkmak üzere mi yoksa tahtı ele geçirmek üzere mi hareket
ettiğidir.
6
“Anadolu Selçukîlerinde de saltanat alametlerinden biri رتچ Çetir idi. Hükümdarın bir yere gidişinde başı
üzerinde çetir denilen saltanat şemsiyesi tutulurdu; harbe gidişlerde de yine çetir istimal edilmekte idi. Çetir,
Şark’ta adet olduğu üzere bir mızrak üzeride hükümdarların başlarına açılan muhtelif renklerde güneşlik veya
şemsiyenin adıdır. Anadolu Selçukîlerinde çetrin rengi siyah idi.” İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti
Teşkilatına Medhal, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s. 70-71.
7
“Pîşkeş: Takdim; ikram, hediye; öne sürülen.” Mehmet Kanar, Farsça Türkçe Sözlük, Say Yayınları, İstanbul
2008, s. 399; “Pîşkeş genel bir terim olarak küçükten büyüğe verilen hediyeyi ifade eder. Uygulamaya bakıldığında,
çok eski zamanlardan beri, hükümdarlara veya yüksek yönetici sınıf mensuplarına hediye sunmanın bir gelenek
olduğu görülür” Ahmet Nezihi Turan, “Bir Pîşkeş Defteri İçin”,
Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma
ve Uygulama Merkezi
Dergisi, 13, Ankara 2002, s. 59.
8
“Saçı: Kimi düğün ve şenliklerde ortaya saçılması gelenek olan inci, para, şeker, tahıl gibi şeyler.” Yeni Tarama
Sözlüğü, (Düz.: Cem Dilçin), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1983, s. 176.
Anadolu Halkının Tahta Çıkacak Türkiye Selçuklu Hükümdarlarını Karşılama Törenleri… 88
History Studies
Volume 3/3 2011
I. İzzeddîn Keykâvus’un Karşılanma Töreni
Gıyaseddîn Keyhüsrev (1192-1196/1205-1211), İznik Rum İmparatoru I. Theodore
Laskaris (1204-1222) ile yaptığı savaşta şehit düştüğü zaman geride üç oğul bırakmıştı.
Bunlar; İzzeddîn Keykâvus, Alâeddîn Keykubâd ve Celaleddîn Keyferidun idi. Devlet
büyükleri bu üç kardeşten hangisinin tahta geçeceği konusunda istişare etmiş ve büyük oğul
olan İzzeddîn Keykâvus’un tahta çıkarılmasında anlaşmışlardı. Bunlar, hep birlikte Konya’dan
Kayseri’ye gitmişler ve melik sıfatıyla Malatya’da bulunan İzzeddîn Keykâvus’un huzuruna
bir komutan göndermişlerdi. Komutan Malatya’ya vardığında önce buranın devlet
büyükleriyle matem merasimini yerine getirmiş, ardından İzzeddîn Keykâvus’un huzuruna
çıkarak tahta çıkma sırasının kendisinde olduğunu haber vermişti. Taziyeleri kabul eden
İzzeddîn Keykâvus, Kayseri-Aksaray güzergâhıyla Konya’ya gitmek üzere harekete geçmişti.
Matem elbisesi giyen emir ve askerler İzzeddîn Keykâvus’u Kayseri-Gedük mevkiinde
karşılamışlar, buradan büyük bir törenle şehre varmışlardır. Burada tahta oturan Sultan’ın
üzerine dinarlar saçılmıştır. İzzeddîn Keykâvus önce babası Gıyaseddîn Keyhüsrev’in ölümü
sebebiyle üç gün yas tutmuş; ardından emlak ve ikta menşurlarını yenilemiş; onlara rütbelerine
uygun unvanlar vermiştir. Beyler de imkânları nispetinde hediyeler sunmuşlardır. Tüm bu işler
bittiğinde ise Konya’ya doğru yola çıkılmıştır
9
. Ancak, yolda kardeşi Alâeddîn Keykubâd’ın
Tokat’tan Kayseri’ye doğru ilerlemekte olduğu haberini alınca geri dönerek hazırlık yapmıştır.
Alâeddîn Keykubâd, Kayseri’de kardeşini kuşattıysa da başarılı olamayarak Ankara’ya
çekilmiştir
10
.
İzzeddîn Keykâvus, Kayseri’de işlerini yoluna koyduktan ve tahtını kardeşine
kaptırma tehlikesini bertaraf ettikten sonra tekrar Konya yolunu tutmuştur. Aksaray tarafına
geldiğinde, şehrin ileri gelenleri ve iğdişleri
11
Sultan’ın kafilesini karşılamak için yollara
düşmüşlerdir. Sultan’a çok miktarda hediye ( hakk-ı kudûm) sunarak bağlılıklarını
göstermişlerdir. Birkaç gün burada kalan Sultan, ardından Konya’ya doğru hareket etmiştir
12
.
Konya halkı ve ileri gelen devlet adamları hep birlikte Sultan’ı, Konya ile Sultanhanı
arasındaki Obruk mevkiinde karşılamışlardır. Buraya gelen kalabalık arasında şehrin ileri
gelenleri, ahileri ve müzisyenleri de vardır. Bunlar, mehter takımı ve seyyar köşklerle
gelmişler, Sultan’ı gördüklerinde büyük bir sevinç gösterisinde bulunmuşlardır. Sultan, halk ile
şehre girmiş, burada tekrar tahta oturmuştur. Tahta oturmanın müjdesi olarak kurbanlar
9
İbn-i Bîbî, El-Evâmirü’l-‘Alâiyye Fi’l-Umûri’l-‘Alâ’iyye, (Haz.: Adnan Sadık Erzi), I. Tıpkıbasım, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara 1956, s. 113; İbn Bîbî, El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye (Selçuk Name), I,
(Haz.: Mürsel Öztürk), T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1996, s. 134; İbn Bîbî, Selçuknâme, (Çev.:
Mükrimin Halil Yinanç), Kitabevi Yayınları, İstanbul 2007, s. 41; Yazıcızâde Ali, Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Selçuklu
Tarihi], (Haz.: Dr. Abdullah Bakır), Çamlıca Yayınları, İstanbul 2009, s. 248-249.
10
Alâeddîn Keykubâd, Ankara kalesine çekilmiş; buradan teslim alınarak Minşar (Masara) kalesine götürülmüştür.
11
İğdişler şehrin ileri gelen tabakasındandır. Faruk Sümer, bu kelimenin Anadolu ve İran’da iki farklı manaya
geldiğini söyler ve Anadolu’da “XII. ve XIII. yüzyıllarda bilhassa büyük şehirlerdeki maliye memurlarına” iğdiş
dendiğini ve bu kişilerin varlıklı olduklarını belirtir. Faruk Sümer, “Selçuklu Tarihinde İğdişler”, Türk Dünyası
Araştırmaları Dergisi, 35, 1985, s. 14,18. Tuncer Baykara ise şehrin iğdişbaşısını; “Devlet görevlilerinin dışında,
o şehir halkını temsil eden en yüksek görevli, yani bir tür belediye başkanı” şeklinde tanımlamıştır. Tuncer
Baykara, “Selçuklular Devrinde İğdişlik ve Kurumu”, Belleten, LX/229, Ankara 1997, s. 687.
12
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 120; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 140; Yazıcızâde Ali, Tevârîh, s. 256.
89 Züriye Çelik
History Studies
Volume 3/3 2011
kesilmiş ve Sultan’a ayakbastı vergisi olarak 100 bin dirhem, 5 bin dinar kızıl altın, 100 kat
altın işlemeli giysi, her cins ve renkten 50 kat elbise, her renkten 150 top tam boy atlas kumaş,
30 baş at, 20 baş katır ve 50 hörgüçlü deve sunulmuştur. Bu hediyeleri kabul eden Sultan,
kendilerinden bağlılık yemini etmelerini istemiş, ardından onların da emlak, ikta ve irad
menşurlarını yenilemiştir. Adet olduğu üzere tutukluları serbest bırakarak, önde gelen kişilere
hilat giydirmiştir. Konya halkı bir hafta Sultan’ın meclisinde yiyip içerek zaman geçirmiş
13
;
devlet merasimlerinin ve şenlik faaliyetlerinin yapıldığı meydanda
14
hafta boyunca bayram
havası yaşanmıştır. Akabinde sıra devlet işlerine gelmiştir.
İzzeddîn Keykâvus, ileri gelen devlet adamlarının istişaresi ile saltanata oturmuştur.
Malatya’dan Kayseri’ye gelmiş ve burada tahta çıkmış, ardından Aksaray yolu ile Konya’ya
gelmiştir. Sözü edilen üç şehrin halkı da kendisini aynı özveri ve istekle karşılamış ve sevinç
gösterisinde bulunmuştur.
I. Alâeddîn Keykubâd’ın Karşılanma Töreni
İzzeddîn Keykâvus hastalanıp öldükten sonra ileri gelen devlet adamları, tıpkı İzzeddîn
Keykâvus’un tahta çıkmasından evvel yaptıkları gibi, tahta çıkacak kişinin kim olacağı
noktasında istişarede bulunmuşlar, nihayetinde Alâeddîn Keykubâd’ın tahta çıkmasında karar
kılmışlardı
15
. Onun huzuruna gitmek görevini Emir Seyfeddin Ayaba
16
üstlenmişti. Bu sırada
Alâeddîn Keykubâd Malatya’da Kezirpirt
17
kalesinde tutuluyordu
18
.
13
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 120; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 140; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 44; Yazıcızâde Ali,
Tevârîh, s. 256-257.
14
XIII. yüzyılda Konya’da devlet merasimleri, şenlikler, bayramlar veya misafirleri karşılama ve uğurlama törenleri
meydan adı verilen geniş bir alanda yapılırdı. Tuncer Baykara, Selçuklular Devrinde Konya, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, s. 67-68.
15
İbnü’l-Esîr’in verdiği rivayetlerden birine göre İzzeddîn Keykâvus’un çocukları tahta çıkamayacak kadar küçüktü
ve bu yüzden devlet adamları Alâeddin Keykubâd’ın tahta çıkmasını uygun görmüşlerdi. Bir başka rivayete göre de
İzzeddîn Keykâvus, hastalığı artıp öleceğini anladığında hapiste bulunan kardeşini yanına getirterek ondan,
kendisinden sonra tahta çıkmasını istemiş; devlet adamlarından da bu yönde yemin almıştı. İbnü’l-Esîr, El Kâmil
Fi’t-Tarih Tercümesi, 12, Bahar Yayınları, İstanbul 1987, s. 312-313.
16
Emir Seyfeddin Ayaba, Alâeddîn Keykubâd’ı, kardeşi İzzeddîn Keykâvus ile yaptığı mücadeleyi kaybettiğinde
Minşar (Masara) kalesine götüren kişi idi. Alâeddîn Keykubâd’ın Sultan olduğunda bunun intikamını alacağından
korkuyordu. Bu sebeple de onu, ikinci olarak götürüldüğü Kezirpirt kalesinden çıkaran kişi kendisi olmak istiyordu.
Böylelikle canını ve malını garantiye almayı umuyordu. Nitekim yanına vardığında, ondan gerek yazı ile gerekse de
söz ile yemin almıştır. İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 204, 206-208; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 222, 224-225; İbn Bîbî,
Selçuknâme, s. 71-72; Yazıcızâde Ali, Tevârîh, s. 327-330.
17
Kale adı, kaynaklarda Güzerpit, Kuzerpit, Kezirpert veya Kezirpirt gibi farklı şekillerde geçer. Alâeddîn
Keykubâd, bu kaleden evvel Malatya yakınlarındaki Minşar (Masara) kalesinde tutulmaktaydı. Bununla birlikte
Câmiu’d-Düvel’de Alâeddîn Kekubâd’ın, kardeşi ölene kadar Minşar kalesinde kalmaya devam ettiği belirtilmiştir.
Müneccimbaşı Ahmed b. Lütfullah, Câmiu’d-Düvel. Selçuklular Tarihi II. Anadolu Selçukluları ve Beylikler,
(Yay.: Ali Öngül), Akademi Kitabevi, İzmir 2001, s. 46.
18
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 204-205; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 223; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 70-71; Yazıcızâde
Ali, Tevârîh, s. 328.
Anadolu Halkının Tahta Çıkacak Türkiye Selçuklu Hükümdarlarını Karşılama Törenleri… 90
History Studies
Volume 3/3 2011
Emir Seyfeddin Ayaba, İzzeddîn Keykâvus’un öldüğünü göstermek için onun
yüzüğünü ve destârçesini
19
alarak Kezirpirt kalesine varmıştı. Namazını kılmış ve dualar
okuyarak dışarı bakar haldeyken yaklaşmakta olan atları gören Alâeddîn Keykubâd,
öldürüleceği hissine kapılmıştı. Derhal kale muhafızının yanına giderek gelen atlıları
oyalamasını, gusül abdestini tazelemek istediğini söylemiştir. Kale komutanı Emir Seyfeddin
Ayaba’dan gelişinin hem acı bir haber vermek hem de müjde iletmek olduğunu öğrenince onu
ve bir kölesini içeri almış; durumu Alâeddîn Keykubâd’a iletmiştir. Böylece korkusu yok olan
Alâeddîn Keykubâd, vakit kaybetmeden yola çıkarak Sivas’a doğru harekete geçmiştir. Sivas
kalesine gelen Alâeddîn Keykubâd’a kale kapısı Emir-i Ahur Oğulbey tarafından açılmıştır.
Kaleyi açan Oğulbey, koşarak Sultan’ın yanına gelmiş; önce yeri ardından da Sultan’ın atının
üzengisini öpmüştür. Böylelikle şehre giren Sultan, kardeşinin naaşını gördükten sonra tahta
oturmuştur. Bununla birlikte şehrin ileri gelenleri ve imamları çağrılarak durumdan haberdar
edilmişlerdir. Gelenler Sultan’ın huzuruna çıkarak bağlılıklarını bildirmiş ve el öpmüşlerdir.
Ardından hep birlikte camiye giderek kadının telkiniyle bağlılıkları üzerine yemin
etmişlerdir
20
.
Alâeddîn Keykubâd, diğer bütün hükümdarların yaptığı gibi, üç gün boyunca matem
merasimine uymuş ve beyaz atlas giyerek yas tutmuştur. Emirler de külahlarını ters çevirerek
elbiselerinin üzerine beyaz örtü örtmüşlerdir
21
. Ardından Sultan, kendisine bağlılık yemini
etmeye ve hediyelerini sunmaya gelenleri kabul ederek onların emlak ve ikta menşurlarını
yenilemiş; daha sonra yolunu Konya’ya çevirmiştir. Yolda Gedük mevkiinde dinlenen Sultan,
sonra Kayseri’ye varmıştır. Burada kendisini, “Hokkabazoğlu” adıyla meşhur olan Kayseri
sübaşısı Emir Seyfeddin Ebu Bekir tarafından haberdar edilen, şehrin ve vilayetin bütün ordu
komutanları ve itibarlı kişileri, süslü arabalarla ve seyyar köşklerle; mehter takımları, şarkıcılar
ve meddahların bulunduğu arabalarla Çubuk mevkiinde karşılamışlardır. Kayseri ileri gelenleri
Sultan’ın çetrini gördüklerinde atlarından inmişler ve el öpmüşlerdir. Ardından tekrar atlarına
binerek Sultan’ın alayına katılmışlardır. Saltanat alayı ile Kayseri’ye giren Sultan, sokaklara
dökülen halk tarafından, mahşerî bir kalabalık halinde karşılanmış ve üzerine dinar, dirhem ve
inciler saçılmıştır
22
.
İbn Bîbî, Alâeddîn Keykubâd’ın Konya istikametinde ilerleyişini uzun uzadıya ve
oldukça gösterişli anlatmaktadır. Buna göre, Alâeddîn Keykubâd’ın Kayseri’deki karşılama
törenini şehrin sübaşısı Hokkabazoğlu Seyfeddin Ebu Bekir hazırlamıştır. Kendisi,
19
“Destârçe: Küçük destar, küçük sarık; küçük mendil, mendil; hediye.” Mehmet Kanar, Farsça Türkçe Sözlük,
s. 647. Destârçe, egemenlik sembollerindendir. Ahmet Çaycı, Selçuklularda Egemenlik Sembolleri, İz Yayıncılık,
İstanbul 2008, s. 258.
20
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 204-209; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 223-227; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 71-73;
Yazıcızâde Ali, Tevârîh, s. 328-332.
21
Türkiye Selçuklu hükümdarları Abbasi hilafetine bağlılıklarını göstermek üzere tıpkı onlar gibi yas tuttuklarını
ifade eder şekilde beyaz atlastan elbiseler giymişlerdir. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken
Yayınları, İstanbul 2005, s. 339.
22
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 212-213; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 230-231; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 73; Yazıcızâde
Ali, Tevârîh, s. 332-335.
91 Züriye Çelik
History Studies
Volume 3/3 2011
hazinesinden çıkardığı incileri Sultan’ın şehre girişi şerefine saçmış, Sultan’a kıymetli
hediyeler sunmuştur
23
.
Birkaç gün Kayseri’de kalan Alâeddîn Keykubâd, beraberindekilerle birlikte
Aksaray’a doğru yola koyulmuştur. Sultan, Kayseri-Aksaray yolu arasındaki Pervane
Kervansarayı’nda, büyük bir eğlence havası içinde, sazları ve renk renk kıyafetleri ile Aksaray
halkı tarafından muhteşem bir törenle karşılanmıştır. En güzel elbiselerini giyerek Sultanı
karşılayan Aksaray halkı saz ve nağmeleriyle yeri göğü inletmiş; ileri gelenler el öpme şerefine
kavuşmuşlardır. Şehre giren Sultanın atının ayağına ve tahtının dibine altınlar saçılmıştır.
Böylelikle gelişinin ve tahta çıkışının bereketli olmasını dilemişlerdir. Sultan, burada da birkaç
gün kalmış, ardından tekrar yola çıkmıştır
24
.
Aksaray’dan gelen haberciler vasıtası ile gelişini öğrendikleri Sultan’ı Obruk
mevkiinde karşılayan Konya halkı, buraya 500’ü seyyar ve 300’ü sabit olmak üzere 800 köşk
ile gelmiştir. Sultan Alâeddîn Keykubâd Obruk’a geldiğinde şerefine koç ve sığırlar kurban
edilmiş, çok miktarda dinar ve dirhem saçı ve pîşkeş olarak saçılmış ve sunulmuştur. Şehir
halkı Alâeddîn Keykubâd’ın tahta çıkacağı müjdesine ve gelişine çok önem vermiştir. Öyle ki,
Obruk’a gelmelerinden evvel şehir kalesinin şerefelerini dahi gelin odası gibi yaldızlı ve ipekli
kumaşlarla süslemişlerdir. Sultan, kendisini karşılamaya gelenlerle birlikte geceyi Rûzbe
ovasında geçirmiştir
25
. Ertesi gün Konya’ya doğru harekete geçilmiştir.
İbn Bîbî’nin verdiği bilgiye göre Alâeddîn Keykubâdın Ruzbe ovasından Konya’ya
ilerleyişi oldukça ihtişamlıydı. İlerleyiş sırasında bazısı yaya bazısı da süvari olduğu halde bin
kadar fityan (ahi genci) Sultan’ın etrafını sarmıştı. Büyük emirler onu “bir ok atımı
mesafesinde” biraz geriden ve saflar halinde takip ediyorlardı. Bundan başka, Sultan’ın
etrafında 50 silahdar, 60 camedar, 500 çavuş ve 120 candar bulunuyordu. Şehre
yaklaşıldığında emirler atlarından indiler. Kaftanının eteğini kemerine toplamış olan Emir
Seyfeddin Ayaba ise Sultan’ın atının dizginini çekiyordu
26
.
İbn Bîbî, Sultan’ın Konya’ya girişi sırasında saçılan saçıyı şöyle tarif etmektedir:
“O arada saçılan altın ve gümüş saçının (nisar) miktarı rahmet yağmurunun taneleri
ve Allah’ın lütfu gibi sınırsızdı ve haddi hesabı yoktu. Saçılanları toplayanlar ise, ölünceye
23
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 213; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 231; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 73; Yazıcızâde Ali,
Tevârîh, s. 335.
24
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 213-214; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 231; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 73; Yazıcızâde Ali,
Tevârîh, s. 336.
25
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 214-215; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 232-233; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 74;
Yazıcızâde Ali, Tevârîh, s. 337.
26
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 215- 216; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 233-234; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 74;
Yazıcızâde Ali, Tevârîh, s. 338-339.
Anadolu Halkının Tahta Çıkacak Türkiye Selçuklu Hükümdarlarını Karşılama Törenleri… 92
History Studies
Volume 3/3 2011
kadar geçimlerini garanti altına aldılar. Elde ettikleri servet ve sâmanla [zenginlik] kıyamet
gününe kadar sıkıntıdan kurtuldular.”
27
Şehre girdikten sonra büyük bir sofra hazırlatan Alâeddîn Keykubâd, ardından
eğlence meclisi (bezm) tertip ettirmiştir. Pîşkeş olarak kendisine kıymetli hediyeler sunulan
Sultan da onların emlak ve ikta menşurlarını yenilemiştir
28
.
Türkiye Selçuklu hükümdarlarından İzzeddîn Keykâvus ve kardeşi Alâeddîn
Keykubâd’ın karşılanma törenleri birbirine oldukça benzemektedir. Nitekim, devlet
adamlarının kararı ve onayı ile tahta çıkan her iki hükümdar da tahta oturacakları haberini
Malatya’da iken almışlar ve Konya’ya aynı güzergâhtan; Kayseri ve Aksaray üzerinden
ulaşmışlardır. Bu şehirlerin halkları ise yeni hükümdarlarını karşılamak için gereken her türlü
hazırlığı yapmışlar, can-u gönülden tahta çıkış müjdesini kutlamışlardır.
Sonuç
İbn Bîbî’nin El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye adlı eserinde Türkiye Selçuklu
hükümdarlarının Anadolu halkı tarafından karşılanma törenleri hakkında en geniş bilgi
İzzeddîn Keykâvus ve Alâeddîn Keykubâd’ın karşılanma törenlerinde görülmektedir. İbn
Bîbî’nin söz ettiği bu iki hükümdardan başka diğer hükümdarların karşılanma törenlerine
eserde neredeyse yer verilmemiştir. Ancak kısa birkaç cümle ile bahsedilmiş ve sadece şehre
girişlerindeki coşku ve gösterişten ötürü övünülmüştür. Bununla birlikte, her hükümdar için
aynı durum söz konusu değildir. Karşılanacak hükümdarın, hükümdar olacağı kesinleşmiş ve
karşısında bir güç kalmamış ya da rakibini bertaraf etmiş olması gerekmiştir. Nitekim I.
Alâeddîn Keykubâd öldüğünde veliaht tayin ettiği Melik İzzeddîn yerine büyük oğlu II.
Gıyaseddîn Keyhüsrev (1237-1246) tahta geçirilmek istenmiştir. Bu sebeple Keykubâdiye’den
alınarak bir ata bindirilmiş ve süratle Kayseri şehrine getirilmiştir
29
. Kayseri’de tahta çıkan
Sultan’ın yanına ona taraftar olan devlet büyükleri gelmiş ve el öperek saçı saçmışlardır.
Ardından Sultan tarafından tutuklular serbest bırakılmıştır. II. Gıyaseddîn Keyhüsrev, tahta
geçmek üzere değil, tahtı ele geçirmek üzere hareket ettiğinden her ne kadar tahta
oturtulduktan sonra saçı saçma, tutukluları serbest bırakma ve el öpme gibi adetler yerine
getirilmişse de kendisine halk tarafından bir karşılama töreni yapılmamıştır. İbn Bîbî, II.
İzzeddîn Keykâvus’un tahta çıkışını anlatırken de ayrıntıya yer vermemiştir. Buna göre devlet
adamları II. Gıyaseddîn Keyhüsrev’in üç oğlundan en büyüğü olan II. İzzeddîn Keykâvus’un
tahta çıkarılmasında anlaşmışlar ve kardeşlerin hepsini Borgulu (Uluborlu) kalesinden alarak
Konya Akşehir’inin Altuntaş köyüne getirmişlerdir. Burada II. İzzeddîn Keykâvus’un tahtının
iki yanına koydukları kürsülere melik sıfatıyla kardeşlerini oturtmuşlardır. Ardından Sultan’ın
27
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 217; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 235.
28
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 218-220; İbn Bibi, El Evamirü’l, s. 236-238; Yazıcızâde Ali, Tevârîh, s. 340.
29
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 464-465; İbn Bîbî, El Evamirü’l-Ala’iye Fi’l-Umuri’l-Ala’iye (Selçuk Name) II,
(Haz.: Mürsel Öztürk), T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1996, s. 20; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 153;
Yazıcızâde Ali, Tevârîh, s. 617.
93 Züriye Çelik
History Studies
Volume 3/3 2011
üzerine dinar ve kıymetli mücevherler saçılmıştır. Birkaç gün sonra Konya’ya büyük bir
ihtişamla varılmış ve burada bir tören düzenlenmiştir
30
. IV. Rükneddin Kılıç Arslan’ın ise
Borgulu (Uluborlu) kalesinden alınarak mahşerî bir kalabalık önünde tahta çıktığı anlatılmış;
ancak şehre girişi hakkında bilgi verilmemiştir
31
.
İbn Bîbî’nin tahta çıktığından bahsettiği son hükümdar III. Gıyaseddîn Keyhüsrev
(1266-1284)’dir. Ancak tahta çıktığında henüz iki buçuk yaşında olan Gıyaseddîn Keyhüsrev
bu sırada Konya’da olduğundan böyle bir karşılama söz konusu olmamıştır
32
.
Türkiye Selçuklu hükümdarları, Sivas, Kayseri, Aksaray ve Konya gibi şehir
halklarının karşılama törenleri ile ve büyük bir ihtişamla tahta çıkmışlardır. Halk tarafından
yapılan her türlü tören ve şenlik, yeni hükümdarın tahta çıkmasının verdiği sevinç
sebebiyledir. Zira, asayişin sağlanmış olduğu sağlıklı bir sosyal hayatın başlıca amili olan
hükümdarlar, halk için düzen ve dirlik demekti. Ayrıca halk, hükümdarına desteğini göstermek
ve tahta çıkışını bereketli kılmak istemiştir. Nitekim uzun bir süre hapis tutulan Alâeddîn
Keykubâd’ın tahta çıkışı ve Konya’ya gelişi esnasında halkın gösterdiği büyük sevincin ve
ilginin arkasında yatan nedenlerden biri de hiç şüphesiz sahiplenme ve desteğini gösterme
niyetidir.
Sonuç olarak, söz konusu törenlerdeki usul ve kaidelerin, bütünü itibariyle aynı olacağı
göz önüne alındığında, karşılama törenlerindeki âdetlerin; şehri süslemek, hükümdarı yolda
karşılamak, çetri görüldüğünde hükümdarın elini öpmek, kendisine biat ve bağlılık yemini
etmek, çalgılı eğlence düzenlemek, kurban kesmek, saçı saçmak, hükümdara çeşitli hediyeler
sunmak ve ona şehre kadar refakat etmek olduğu görülmektedir. Buna mukabil hükümdarlar
da tutukluları serbest bırakma, halka açık sofra kurma, eğlence düzenleme, emlak ve ikta
menşurlarını yenileme gibi adet ve uygulamaları yerine getirmişler; bir an evvel adalet dağıtma
işine girişmişlerdir.
30
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 549-550; İbn Bibi, El Evamirü’l, II, s. 89; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 186; Yazıcızâde
Ali, Tevârîh, s. 701.
31
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 624; İbn Bibi, El Evamirü’l, II, s. 149; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 214; Yazıcızâde Ali,
Tevârîh, s. 755-756.
32
İbn-i Bîbî, Tıpkıbasım, s. 650; İbn Bibi, El Evamirü’l, II, s. 170; İbn Bîbî, Selçuknâme, s. 227; Yazıcızâde Ali,
Tevârîh, s. 783.
Anadolu Halkının Tahta Çıkacak Türkiye Selçuklu Hükümdarlarını Karşılama Törenleri… 94
History Studies
Volume 3/3 2011
Kaynakça
BAYKARA Tuncer, Türkiye Selçukluları Devrinde Konya, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1985.
BAYKARA Tuncer, “Selçuklular Devrinde İğdişlik ve Kurumu”, Belleten, LX/229, Ankara
1997, s. 681-693.
CANSIZ İsmail, “Dede Korkut Hikayelerine Göre Türklerde Tören Geleneği ve Tören
Çeşitleri”, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 11, 1999, s. 55-65.
ÇAYCI Ahmet, Selçuklularda Egemenlik Sembolleri, İz Yayıncılık, İstanbul 2008.
GÖKYAY Orhan Şaik, Dedem Korkudun Kitabı, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2007.
İBN-İ BÎBÎ, El-Evâmirü’l-‘Alâ’iyye Fî’l-Umûri’l-‘Alâ’iyye, I. Tıpkıbasım, (Haz.: Adnan
Sadık Erzi), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1956.
İBN BİBİ, El Evamirü’l-Alaiyye Fi’l-Umuri’l Alaiyye (Selçuk Name), I-II (Haz.: Mürsel
Öztürk), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1996.
İBN BÎBÎ, Selçuknâme, (Çev.: Mükrimin Halil Yinanç), Kitabevi Yayınları, İstanbul 2007.
İBNÜ’L-ESÎR, El Kâmil Fi’t-Tarih Tercümesi, 12, Bahar Yayınları, İstanbul 1987.
KANAR Mehmet, Farsça Türkçe Sözlük, Say Yayınları, İstanbul 2008.
KOCA Salim, “Selçuklu İktidarının Belirlenmesinde Rol Oynayan Güçler ve Alâeddîn
Keykubâd’ın Türkiye Selçuklu Tahtına Çıkışı”, Selçuklu Devri Türk Tarihinin Temel
Meseleleri, Berikan Yayınları, Ankara 2011, s. 303-344.
MÜNECCİMBAŞI Ahmed b. Lütfullah, Câmiu’d-Düvel. Selçuklular Tarihi II. Anadolu
Selçukluları ve Beylikler, (Yay.: Ali Öngül), Akademi Kitabevi, İzmir 2001.
SÜMER Faruk, “Selçuklu Tarihinde İğdişler”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 35,
1985, s. 9-23.
TURAN Ahmet Nezihi, “Bir Pîşkeş Defteri İçin”,
Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi
Araştırma ve Uygulama Merkezi
Dergisi, 13, Ankara 2002, s. 59-74.
TURAN Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Yayınları, İstanbul 2005.
95 Züriye Çelik
History Studies
Volume 3/3 2011
Türkçe Sözlük 2, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1998.
UZUNÇARŞILI İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1988.
YAZICIZÂDE ALİ, Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Selçuklu Tarihi], (Haz.: Dr. Abdullah Bakır),
Çamlıca Yayınları, İstanbul 2009.
Yeni Tarama Sözlüğü, (Düz.: Cem Dilçin), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1983.
Dostları ilə paylaş: |