ANTROPOLOJİNİN KONUSU VE ALANI*
Ralph Leon Beals - Harry Hoijer
Çev. Yrd. Doç. Dr. Gürbüz ERGİNER
Antropoloji Nedir ?
Antropoloji, fizik ya da biyolojik antropoloji ve sosyal / kültürel
antropoloji olmak üzere iki büyük bölüme ayrılabilir. Bu bölümlerden
birincisi, insanın fizik yapısının ve davranışının evrimi, eskinin ve
günümüz insan topluluklarının birbirlerinden farklı biyolojik özellik
leri ile ilgilenen biyolojik antropoloji; ikincisi, insan toplumlarını ve
kültürlerini araştıran bölümdür. Bu bölüm de kendi içinde iki ana
dala ayrılır. Bunlardan biri, toplumların ve kültürlerin tarihini ve
tarih öncesini araştıran bir bilim olan arkeolojidir. Arkeologlar örneğin:
Eski Yunan ve Mısır uygarlıklarında gün ışığına çıkartılanlara benzer
antik belgelerde bilgi bulabilirler. Çoğu durumlarda, yazılı belge yoktur,
hatta Mısır'da olduğu gibi yazılı belge bulunsa bile pek eskiyi aydın
latmaz. Sonuçta arkeolog, tarih öncesi yerleşim yerlerinin araştırıl
masından ve kazılarından sağlanan dolaylı kanıtlarla başvurmak
zorundadır. Geniş ölçüde özdeksel gereçleri içeren böylesine bilgilerle,
tarih öncesi sosyal grupların büyüklüğünü ve örgütlenmelerini belir
lemek, kısmen de tarih öncesi kültürleri yeniden kurmak olasıdır.
Bu yöntemlerle arkeolog, insanın toplumsal ve kültürel geçmişinin
öyküsünün büyük bir bölümünü yeniden kurabilir. Bu kurgu, insan-
' oğlunun doğa üzerindeki denetimini artırmasının, insanın kendisi için
değişik çevre koşullarına büyük bir yetenekle uyumunun, bilinmeyenle
ve doğaüstüyle başetme çabalarının, güzele ulaşma uğraşlarının, insan
lar arası çatışmaların, irili ufaklı kültürlerin zaman içinde yavaş geliş
melerinin karmaşık bir öyküsüdür.
* Bu çeviri An Introduction to Antropology, Second printiııg, 1972 New, York. The
Macmillan C o m p a n y " isimli kitabın 1.-18. sayfaları arasındaki " T h e N a t u r e and Scope of
Anthropology ' başlıklı birinci bölümünden yapılmıştır.
10
GÜRBÜZ ERGİNER
Söz konusu dallardan diğeri, sosyal /kültürel antropolojidir. Sosyal
ve kültürel antropologlar, g ü n ü m ü z ü n biribirinden oldukça farklı
toplumlarıyla ve kültürleriyle, özetle, t o p l u m l a r ı n y a ş a m biçimleriyle
ilgilenirler. Bu y a ş a m biçimleri ise, bireylerin, yaşadıkları t o p l u m
içinde nasıl eğitildikleri; birlikte yaşayacakları eşlerini nasıl seçtikleri;
nasıl evlendikleri; k e n d i toplumları ya da diğer t o p l u m l a r ı n üyeleriyle
nasıl örgütlü ilişkiler k u r d u k l a r ı gibi konuları içerir.
Sosyal ve kültürel antropolojinin ilk araştırıcıları çalışmalarını
aralarında Amerika kızılderilileri, Avustralya ve G ü n e y Pasifik yerli
leri gibi toplulukların da bulunduğu, ilkel (primitive) diye adlandırılan
topluluklar ve onların kültürleri üzerinde yoğunlaştırmışlardı. Ancak,
b u g ü n bu toplulukların ve kültürlerin Amerika kızılderili kabileleri
örneğinde olduğu gibi t a m a m e n y o k edilmeleri ya da bunların modern
uygarlıklarla t e m a s a geçmeleri sonucunda geniş ölçüde o r t a d a n kalk
mışlar, geride k a l a n ilkel kültürler de k ö k t e n değişime uğramışlardır.
Bu nedenle g ü n ü m ü z antropologları, toplumsal ve kültürel araştır
malarını b u g ü n k ü Meksika, G ü n e y Amerika ve güneydoğu Asya'nın
köy toplumlarını h a t t a , Avrupa, Asya, Afrika ve A m e r i k a ' n ı n şehir
toplumlarını içerecek biçimde genişletmişlerdir.
Sosyal ve k ü l t ü r e l antropolojinin önemli bir y ö n ü de dil antropo-
lojisidir. Bu bilim dalı, a d ı n d a n da anlaşılacağı gibi, b u g ü n d ü n y a d a
k o n u ş u l a n birçok dille ilgilenir. Dil antropolojisi h e m dillerin belirli
gruplarının t a r i h i n i ya da t a r i h öncesini h e m de b u g ü n konuşulan
dilleri inceler. Dil antropologlarının çoğu, İngilizce, Çince, Rusça gibi
bilinip t a n ı n a n dillerden geniş ölçüde farklı, Amerika kızılderililerininki
gibi yabanıl (exotic) dillerle de ilgilenirler.
Dil antopolojisi, sadece dillerin tarihsel ve betimsel incelenmesiyle
değil dilin, k ü l t ü r ü n diğer yönleriyle olan ilişkisiyle de ilgilenir. Örneğin:
Dil antropologlarının sosyal örgütlenmeye ve dilin t o p l u m d a oynadığı
özgül role olan ilgileri giderek a r t m a k t a d ı r . Bir b a ş k a deyişle dil a n t o
polojisi, dili yalnız dil adına incelemekle k a l m a z aynı z a m a n d a , dilin
t a m anlamıyla içinde yer aldığı sosyal ve kültürel o r t a m l a ilişkisini de
inceler.
Sonuç olarak denebilir ki, antropologlar p r a t i k sorunların çö
z ü m ü n d e diğer bilim a d a m l a r ı gibi bilgi ve bulgularını o r t a y a koyarlar.
Antropologlar, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde sosyal de
n e t i m , eğitim ve halk sağlığı sorunlarına y a n ı t b u l m a k için resmî hü-
ANTROPOLOJİNİN KONUSU VE ALANI
1 1
k ü m e t yetkilileriyle birlikte çalışırlar. Yine antropologlar, d ü n y a n ı n
çeşitli bölgelerinde yer alan çoğu şehir t o p l u m l a r ı n d a o r t a y a çıkan ırklar
ve kültürler arası sorunlar, ulusal nitelikteki sorunlar, endüstrileşmeden
k a y n a k l a n a n k a r m a ş ı k ve önemli sorunlarda; çocuk eğitimi, kişilik
gelişimi, çağdaş y a ş a m biçimine a y a k u y d u r m a y a çalışan yalıtılmış
t o p l u m l a r a y a r d ı m gibi k o n u l a r d a geliştirilmiş özel teknikler ve yön
t e m l e r uygularlar.
İ l k b a k ı ş t a antropolojik a r a ş t ı r m a l a r ve bu araştırmaların uygu
lamaları, birbirleriyle ilişkisi o l m a y a n girişimlerin bir karmaşası olarak
görünebilir. Oysa, Ojibwa kızılderilileri arasında kişilik ve k ü l t ü r , Avus
t r a l y a yerlileri arasında k a n gruplarının dağılımı, Navajo dilinin yapısı
ve o r t a Afrika Nuerlerinin kültürlerinin bir analizi gibi araştırmalar
arasında pek göze ç a r p m a y a n ilişkiler vardır. B u n u n l a birlikte, d a h a
ileri ve d a h a dikkatli bir inceleme bu araştırmaları ve bilimin geneli
içinde y e r a l a n p e k çok a r a ş t ı r m a y ı birbirine kenetleyen o r t a k bağı
açığa çıkarabilir. Antropolojide temel bir t e m a vardır. Bu, a r a ş t ı r m a n ı n
her bir biriminin k ü ç ü k ölçekle de olsa, a r a ş t ı r m a n ı n geri k a l a n bölüm
lerine eklenmesine yardımcı olduğu temasıdır. Bu t e m a n ı n elden geldi
ğince açık bir biçimde t a n ı m l a n m a s ı , antropolojinin ilk görevi olmalıdır.
Antropolojinin Temel Sorunu
Etimolojik olarak antropoloji kelimesinin kökü olan anthropos
-(insan) ve isim t a k ı s ı - logos (bilim) Y u n a n c a d a n gelir. Bu nedenle
o n u n gerçek a n l a m ı insanbilimdir. Y u k a r ı d a sıraladığımız çeşitli etkin
liklerden çıkan sonuç odur ki: Antropologlar, antropolojinin bu gerçek
t a n ı m l a m a s ı n a bağlı k a l a r a k insanı ve o n u n kültürlerini incelemeye
yönelmelidirler.
Antropolojiye ilişkin bu y o r u m doğrudur. Antropoloji temelde,
i n s a n ve o n u n kültürlerini ele alan belki en kapsamlı bir bilim dalıdır.
A n c a k o insanı ve o n u n kültürlerini inceleme alanında biricik değildir.
Biyoloji de insanı inceler. Örneğin, a n a t o m i h e m insanın k e n d i fizik
yapısını hem de o n u n karşısında olan diğer h a y v a n l a r ı n fizik yapısını
inceler. Fizyoloji, embriyoloji ve diğer p e k çok bilim de insan v ü c u d u n u n
çeşitli kısımlarının özel yönleriyle ilgilenmek zorundadırlar, i n s a n ı n
davranışı, a r a l a r ı n d a psikoloji, sosyoloji ve t a r i h i n de yer aldığı bilimler
t a r a f ı n d a n ele alınır.
Dostları ilə paylaş: |