19
Bizim Ahıska
Gürcistan, tarih boyunca çok milletli bir
ülke olmuştur. Burada çok sayıda halk ve etnik
gruplar yaşamış, kültürler kaynaşmış, değişik
dillerde kitaplar, dergiler ve gazeteler yayım-
lanmış, uzun süre eşi benzeri olmayan resim
ve kostümlerle tiyatro eserleri sahnelenmiştir.
En eski çağlardan beri Türkler Borçalı’da,
Gürcista’nın diğer bölgelerinde oturmakta-
dırlar; ayrıca toplu sürgünlere (20. yüzyılın
40’lı yıllarına) kadar, Adigön, Ahılkelek,
Abastuban, Lagodeh, Batum ve diğer dağ-
lık bölgelerde Ahıska Türkleri yaşıyorlardı.
Ahıska Türkleri, doğup büyüdükleri yerlerde,
ulu ecdatlarının yurtlarında, gelişmiş bir tarım
ekonomisi ve yüksek seviyede millî medeniyet
yaratmışlardı. Bazı ilçelerde Azerî Türkçe’siyle ki-
taplar, gazeteler yayımlanmış, 1934’te ise Adigön’de
millî Türk tiyatrosu açılmıştır.
1
Adigön Türk Tiyatrosu’nun müdürlük ve yönet-
menlik görevi, Gürcistan’ın Emektar Sanatçı unvanlı
tiyatrocusu İbrahim İsfahanlı’ya verilmişti. Çünkü
İbrahim İsfahanlı, uzun süre Gürcistan’ın Türk nüfu-
su yaşayan ilçelerinde çalışmış, değişik türden tiyatro
eserleri için dekor ve kostüm düzenlemeleri yapmış,
çok sayıda roller oynamış, her zaman seyircinin sevgi
ve rağbetini kazanmıştır. O, Ahıska Türklerinin psi-
kolojisini, hayat tarzını, âdet ve geleneklerini, halk
edebiyatını derinlemesine ve yaratıcı yaklaşımla in-
celemişti. İbrahim İsfahanlı, edebiyat metni seçer-
ken, onu uyarlarken, aktörlere rol verirken onların
imkânlarını ve özelliklerini, zevk ve genel istekleri-
ni, ayrıca ilgi alanlarını dikkate almıştır. Provalara,
aktörlerin giysilerine, sahne dekorlarına çok önem
vermiştir. O, şöyle diyordu: “Sahnenin hükmü ve
gücü, akıl almaz derecededir. Sahneden herkes seni
duymaktadır. Sözünü oradan doğruca söyle.”
2
Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu’ndan çok tecrübeli,
hayatın ve sahnenin çetin sınavlarından çıkmış, çok
sayıda zor ve psikolojik roller oynamış, seyircilerin
büyük sevgisini kazanmış sanatçılar, Esed Helilov,
İsmayıl Elekberov, Nureddin Rızayev, Rızabala Rı-
Prof. Dr. Abbas HACIYEV
Adigön Türk Tiyatrosu
zayev, Firudin Memmedov, Ş. Ardahanlı, Hedice
Aliyeva, Kübra Ceferova, Sadık Memmedov, Kara
Nezerli, Yusif Elekberov, Memmed Hüseyin Bahti-
yarlı, Memmedbağır Memmedov, Nadir Novruzov
ve başkaları, daimî olarak çalışmak üzere Adigön
Türk Tiyatrosu’na gönderilmişlerdi.
Adigön Türk Tiyatrosu’nun geniş, çağdaş, muh-
tevalı ve cazip repertuarı vardı. Bu tiyatronun ken-
dine özgü sanat havası olduğu gibi tiyatro ekibinin
sanat imkânlarının genişliği de dikkat çekiyordu.
Adigön Kolxozçusu gazetesi, sanatçılara moral ve
özgüven hissi verdiği gibi, seyircilere de tiyatronun
repertuarı hakkında devamlı bilgi vermiştir. Meselâ
şu haber dikkat çekmektedir: “Adigön Türk Tiyat-
rosu, 1936-37 yılı sezonunu, Halk Sanatçısı İbrahim
İsfahanlı’nın yönetiminde Hacı Kara komedisiy-
le açacak. Ardından şu eserler sergilenecektir: Keyf
İçinde ve Sona (yeni sahne düzeniyle).”
3
Tiyatro, önce Türklerin yaşadığı şehir, kasaba ve
köylerde siyasî-kültürel propaganda yapmış, vatana,
halka ve millî toprağa bağlılık hislerini güçlendirmiş-
tir. Avrupa, Türk, Rus, Azerbaycan ve Gürcü klasik
müelliflerinin eserleri, yeni yorumla, zengin dekor-
larla sahneye aktarılmıştır. Özel ve çağdaş standartla-
ra uygun binası, geniş prova odaları olmasa da, Adi-
gön Türk Tiyatrosu her gösteriyle olgunlaşarak nüfuz
kazanmış, 1935’ten itibaren çağdaş millî sanat muh-
20
Bizim Ahıska
tevasıyla öne çıkmış, Transkafkasya’da önemli bir
tiyatro olarak sanat alanında kendini tanıtmıştır. Bu
sebeple Adigön Türk Tiyatrosu’nu aydınlar, işçiler ve
köylüler, “Her yerde büyük samimiyet ve kardeşlik
sevgisiyle karşılamışlardır.” Tiyatro, gösteri için sıkça
Tiflis’e, Batum’a ve Borçalı’ya, Ahılkelek, Laqodeh,
Aspinza ve Karayazı’ya, Azerbaycan’ın Gürcistan’a
komşu olan ilçelerine davet edilmiştir. 1936 yılın-
da Adigön Türk Tiyatrosu Borçalı’ya, Lüksemburg
(Bolnis) ve Karayazı’ya turneye çıkmıştır. Sanatçılar
on üç gün (7 Ekim-20 Ekim arası) Borçalı’da kalmış,
köylerde, Sarvan’da, Kaçağan, Sadaxlı, Kura Üstü
Kepenekçi, Kızılhacılı ve Kireç Muğanlı’da Hamlet,
Kaçaklar, Hint Kızı, Altunkale, Keyf İçinde, Köhne
Türkiye, Hacı Kara, Sona, Elmas, Sevil, Platon Kre-
çet ve Volkovlar Ailesi adlı eserleri göstermişlerdir.
4
Borçalılıların sahne oyunlarını seyretme, dekorla-
rı ve kostümleri, ayrıca aktör oyununu değerlendirme
tecrübeleri vardı. Onlar, XIX. yüzyılın son çeyre-
ğinde Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu’nun gösterilerini
seyretmişlerdi. Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu da halkın
beklentilerini, sahne ilgisini dikkate almış, Borçalı’da
sıkça turne kapsamında tiyatro oyunları göstermiş-
tir. Bu sebepledir ki Borçalılılar, Adigön
Türk Tiyatrosu’nu
ve onun sanat başa-
rılırını biliyorlardı;
aktörlerin oyunları
büyük ilgi uyandırı-
yordu. İlçe gazetesi,
Bakü ve Tiflis Azerî
basını, oyunları ta-
kip etmiş, Altunkale,
Hint Kızı, Hamlet,
Kaçaklar ve Sona’nın
dekorları ve kostüm-
leriyle, sahne düzeni
ve yorumlara, aktörle-
rin oyunlarına yüksek
değer vermiştir.
5
Lüksemburg (Bol-
nis) ve Karayazı’da
Adigön Türk Tiyat-
rosu’nun repertuarı de-
ğişmemişti. Artistler ve
oyuncular, bu ilçelerde
daha çok sahne eserle-
rinden parçalar göster-
miş, konserler vermiş;
monologlar, yergi ve
mizah şiirleri söylemiş-
lerdir. Şunu da göz önünde tutmak gerekir ki, Adigön
Türk Tiyatrosu, Tiflis ve Borçalı edebiyat ve kültür
muhitlerinden kopuk değildi ve faaliyeti bu ortamla
bağlıydı. Borçalılılar, Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu ve
Tiflis’te yaşayan aydınlar, Adigön Türk Tiyatrosu’na
her yönden yardımda bulunuyorlardı. Bu ilgi ve des-
tekler de meyvesini vermiş, tiyatro dinamik şekilde
gelişmiş ve istikralı sanat ekibi oluşmuştur. Bunların
sonucunda Adigön Türk Tiyatrosu’nun Tiflis turnesi
daha başarılı olmuş, şehrin değişik dilleri konuşan
seyirci kitlesi ve sanat adamları arasında yoğun ilgi
uyandırmıştır. Geniş repertuarlı bu turne, 3 Aralık
1936’da başlamış, 26’lar Tiyatrosu’nun sahnesi, Ş.
Şahov’un üç perdeli Altunkale dramıyla açılmıştır.
Eseri, Azerî Türkçe’sine Borçalı Türklerinden ga-
zeteci, dram yazarı Rıza Şahveled tercüme etmişti.
Rıza Şahveled, Borçalı bölgesinin Kızılhacılı köyün-
de dünyaya gelmişti; onun faaliyetinin önemli kıs-
mı, Tiflis edebiyat ortamıyla bağlıydı. O, defalarca
Adigön’e gitmiş, hem kendi eserlerinin, hem de diğer
yazarların dramlarının sahne yorumunu izlemiş, on-
lar hakkında değerli makaleler yazmıştır.
Tiyatronun kurucularından biri olan Rıza
Şahveled’in söyledikleri-
ne bakılırsa, Adigön
Türk Tiyatrosu ne
Adigön’de, ne de kom-
şu ilçelerin köy ve ka-
sabalarında seyircisiz
kalmış, onun reper-
tuarı gösteriden gös-
teriye daha fazla ilgi
uyandırmıştır. Çünkü
bu tiyatro, hem öğ-
retmiş, hem de öğren-
miştir. Bu sanat oca-
ğı, sadece Adigön’de
değil,
Gürcistan’ın
binlerle Azerî’nin ya-
şadığı ilçelerinde de
yüksek prestij ve ün
kazanmıştır.
6
Gürcistan’da çok
büyük önemi ve anla-
mı olan Adigön Türk
Tiyatrosu, çok deği-
şik konularda faaliyet
göstermiştir. Tiyatro
mevsimi bitince ak-
törler ve ekip, gruplar
halinde köy, kasaba
21
Bizim Ahıska
ve şehirlerde küçük oyunlar, skeçler ve piyeslerden
parçalar göstermiş, konserler vermişlerdir. Tiyatro
sadece 1935 yılında ilçenin 30 büyük köyünde ve ka-
labalık yerleşimlerinde 70’in üzerinde oyun sahneye
koymuş, eşsiz gösteriler yapmıştır.
7
Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu, sezondan sezona
Adigön Türk Tiyatrosu ile ilgilenmiş ve ilişkileri
geliştirmiş, ihtiyaç duyulduğunda buraya kendi tec-
rübeli oyuncularını yardıma göndermiştir. Şöyle ki,
1935’te Otello, Şeyh San’an, Od Gelini, Sevil, Elmas,
Namus, Sona ve başka eserler, Adigön’de Abbas
Kurbanov, Ali Zeynalov, Nuvard Alihanova ve Ali
Bayramov’un katılımıyla sahnelenmiştir.
8
Rıza Şahveled ile verimli danışma ve fikir alış
verişinden sonra Altunkale oyunu için orijinal sah-
ne dekorlarını İbrahim İsfahanlı hazırlamıştı. Roller,
Adigön Türk Tiyatrosu’nun en yetenekli, en tecrübe-
li, Türk edebî dilini serbestçe konuşabilen aktörlere
-İ. İsfahanlı, Necibe Hanım, E. Helilov, İ. Elekberov,
S. Memmedov, A. Kapalov, İsmayıl Hakkı, Ş. Arda-
hanlı, N. Behbudova ve başkalarına verilmişti. İşte
bu piyesin çok başarılı galasından sonra Rıza Şah-
veled, Adigön Türk Tiyatrosu’nun Sanat Yöneticisi
görevine atanmıştır.
Altunkale oyunu sahnelendikten sonra oyuna sa-
yısız kişi ilgi göstermişti. Çünkü bu piyesin konusu,
bizzat Ahıska Türklerinin hayatından, onların kahra-
man tarihinden ve mücadelesinden alınmıştı. Sahne
açılırken kale, Altunkale manzarası, bütün azameti,
millî özellikleri ve muhteşemliği ile seyirciyi etkili-
yor, insanlarda kahramanlık hissi, insaniyet duygu-
ları uyandırıyordu. Oyunda başrolü, Ali Sultan tipini
İbrahim İsfahanlı oynamıştır. İbrahim İsfahanlı, bu
oyundan sonra: “Ali Sultan, benim bugüne kadar oy-
nadığım rollerin içinde, birkaçı hariç, en zorlarından
biridir.” demişti.
Ali Sultan, karmaşık ve çelişkili karakterdi, psi-
kolojik tip olarak oyuncuları zorlamıştı. Üstelik millî
özellikleri, davranış ve ilişkileri farklı ve benzersiz-
di. Onun kimliğinde Türklere özgü nitelikler, gurur,
savaşçılık, fikir zenginliği ve sabır, güven ve inanç
bütünlüğü bir araya getirilmiştir. İbrahim İsfahanlı,
Ali Sultan rolünü oldukça tabiî, temkin ve güvenle
yaratmış; Altunkale, bütün sahnelerde vatanseverlik,
kahramanlık ve sarsılmazlık sembolü olarak genel-
leştirilmiştir.
1936’da Tiflis turnesinde Altunkale oyunuyla
birlikte, Hamlet, Kaçaklar, Hint Kızı, Sevil, Elmas
ve Sona eserleri için sahne dekorlarını ve kostümle-
ri İbrahim İsfahanlı hazırlamıştı. Tiflis turnesinde İ.
İsfahanlı, K. Ceferova, H. Aliyev, K. Nezerli, Necibe
Hanım, A. Helilov, İ. Elekberov, S. Memmedov, Y.
Elekberov, H. Rüstemli, İ. Karayev ve N. Rzayev, gös-
terilerin hepsinde rol almışlardı. Tiflis’te, Adigön Türk
Tiyatrosu büyük uğur kazanmış; seyircilerin isteği
üzerine kimi oyunlar tekrarlanmıştır. Çünkü İbrahim
İsfahanlı, edebiyat metinlerini derinlemesine yorumla-
yabilen ve anlamını kavrayan sanatçıydı; esere yaratıcı
yaklaşımı vardı, sahneye yeni hava katabiliyordu. O,
Tiflis ve Adigön’de tiyatro alanında yetenekli, benzer-
siz stili olan yönetmen ve oyuncu olarak tanınmıştı. Bu
sayededir ki, 1937’de Adigön Türk Tiyatrosu, Ahıska
şehrinde seyirciler arasında her yönden büyük ilgi ve
sevgiyle karşılanmış, destek görmüştü. Bu şehirde ol-
dukça özgün ve usta dekorlar ortamında tam on iki eser
sahnelenmiştir (Kaçaklar, Hacı Kara, Şeyh San’an, Al-
tunkale, Hamlet, 1905 Yılında, Keyf İçinde, Volkovlar
Ailesi, Platon Kreçet, Sona, Hint Kızı...).
9
Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu, bilindiği gibi
Kafkasya’nın en eski, en zengin geleneklere sahip
tiyatrolarından biriydi. Bu tiyatro, yeni tip ve tarza
sahip aktör kuşağının yetişmesinde önemli rol oy-
namıştır. Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu, 1917 yılına
kadar sıkça Türkiye’nin değişik bölgelerini ziyaret
etmiş, ciddî yorumlarla eserler sahnelemiş, turneler-
de dekorlar ve kostümlerle, aktörlerin başarılarıyla
ilgi odağı olmuştur. Tiflis Tiyatrosu’nun oyuncuları,
Türk hayatını, Türk yaşayışını, Türk âdet ve gele-
neklerini, Türklerin manevî ve psikolojik dünyası-
nı, çok yönlü olarak benimsemiş ve yansıtmışlardır.
Adigön Tiyatrosu’nun müdürü ve yönetmeni İbrahim
İsfahanlı da birçok yetenekli ve profesyonel aktörle
birlikte Türkiye turnelerinde yer almış, başarılı rol-
ler oyanmış sanatçılardan biriydi. Lâkin İbrahim İs-
fahanlı, bazen etki altında kalmış, klasik ve çağdaş
Azerbaycan dramlarının hikâye çizgisini değiştirmiş,
onlara yeni olaylar ve gelişmeler; monolog ve diya-
loglar eklemiş; hoşuna gitmeyen sahne ve perdeleri
kesip atmıştır. Bilhassa Adigön Türk Tiyatrosu’nda
onun millî tiyatro eserlerine serbest yaklaşımı çok
derinleşmişti. O, sadece Od Gelini, Şeyh San’an,
Elmas, Sevil ve Yaşar dramlarını, hatta 1935 yılının
eylülünde Adigön’de sahnelenen M. F. Ahundov’un
Hacı Kara komedisini, ekleme-eksiltme yoluyla yo-
rumlamış, ona yeni perde ilâve etmişti. Bu perdede
sabık kaymakam, yüzbaşıları, ahaliden rüşvet alma-
ya mecbur etmiş, yaş günü partisi masraflarını rüşvet
hesabından karşılamıştı! Beyler ise, sözde rüşvetçi-
liğe karşı direnmişler; daha sonra karaborsacılık ve
kaçakçılık etmek için kaymakamdan izin almışlar,
resmî kâğıtlarla kaçak mal getirmeye gitmişler ve
böylece, Hacı Kara’yı tuzağa düşürmüşlerdir.
10
22
Bizim Ahıska
Adigön Türk Tiyatrosu ne Adigön’de, ne de
diğer ilçelerde seyircisiz kalmış, onun repertuarına
günden güne ve oyundan oyuna ilgi artmıştır. Çünkü
bu tiyatro, hem öğrenmiş, hem de öğretmişti. Ve bu
sanat ocağı, değişik dilli halklar arasında tabiî olarak
prestij kazanmıştı.
11
Adigön Türk Tiyatrosu’nda ya İbrahim İsfahanlı
ya da Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu’ndan davet olunan
sanatçılar, birçok esere yeni sahne dekoru hazırlamış,
bazen bir rol birkaç artiste verilmiştir. Buna göre de
Adigön Kolxozçusu gazetesi, provası yapılan oyunlar
hakkında yorumlar yapmış, oyunları, onların sanat
ve fikir özelliklerini, aktörlerin oyununu kavrayabil-
meleri için, bir bakıma hazırlıksız seyirciyi önceden
hazırlamak istemiştir.
12
Genel olarak tiyatro sanatını
yaygınlaştırmak ve sevdirmek, aktör oyununa ilgi
uyandırmak, zengin ve değerli repertuar için çalışmak
Adigön Kolxozçusu gazetesinin daimî hedeflerinden
biriydi: Rıza Şahveled’in Sona adlı eseri geçen yıl
yeni dekorlarla sahnelenmiştir.
Sona, konusu, kolxoz köylülerinin hayatından
alınmış orijinal bir eserdir. Aynı zamanda, kaydetmek
gerekir ki, oyunun sahne dekorlarını İbrahim İsfahan-
lı üstlenmiş, formalizm ve natüralizm özelliklerinden
uzaklaşmak için tamamen gerçekçiliğe odaklanmış-
tır... Adigön Türk Kolxoz-Sovxoz (kolektif ve Sovyet
çiftlikleri) Tiyatrosu’nun en önemli başarısı, çok kısa
bir süre içinde iki orijinal eser ortaya çıkarmış olma-
sıdır.
Sona eserini, emekçi kitleler arasında sahnele-
mek için oyunun yazarı Rıza Şahveled ve yönetmen,
Cumhuriyet Halk Aktörü İbrahim İsfahanlı Yoldaşlar,
oyun üzerinde ciddî şekilde çalışmaktadırlar ve bu yıl
(1935 yılı-A. H.) şubat ayında yeni dekorlarla sah-
neleyeceklerdir. “Sona piyesini yeni düzenlemeyle
sahnelemek ve seyirciye kavuşturmak için yönetmen
Yoldaş İsfahanlı, bütün varlığıyla çalışmayı üstlen-
mekle beraber, oyunda kendisi de rol almıştır.”
13
Adigön Türk Tiyatrosu kolektifinin rızasıyla
Tiflis’te Sona piyesinin sahne düzenlemesi ve dekor-
larını aktör ve yönetmen E. Şahsabahlı hazırlamıştı.
E. Şahsabahlı’nın düzenlemesi profesyonel sahne
ustaları, seyirciler ve tiyatroseverler çok beğennmiş-
tiler. İbrahim İsfahanlı da konusu, çağdaş hayattan,
köylülerin günlük aile meselelerinden, onların geliş-
miş ekonomi uğrunda mücadelelerinden alınan bu
piyese, orijinal dekor ve düzen vermişti ve oyunu
Tiflis artistleri sergilerken görmüştü. Lâkin İbrahim
İsfahanlı’nın Sona eserine getirdiği yorum ve görün-
tü düzeni, E. Şahsabahlı’nın yönetmen yorumuna
benzememişti. E. Şahsabahlı’nın yönetmenliğinde
Sona’nın fikir ve muhtevası, gerçekçi akışla ifade
olunmuştu. İbrahim İsfahanlı ise piyesin sanat muh-
tevasını, yazarın amacını, lirik ve romantik yönde yo-
rumlamaya çalışmıştır.
Sona, Rıza Şahveled’in ilk sahne eseriydi. Adigön
Türk Tiyatrosu, bu oyunu değişik bölgelerde sıkça ve
büyük başarıyla seyirciye sunuyordu. Burada çağ-
daş dinamik tarım uğrunda mücadele, ayrıca cildini
ve savaş usulünü değiştiren düşman sınıfı dahilden
sarsmak, ifşa etmek arzusu, hareket ve ilişkilerde,
düşünce ve davranışta, maneviyat ve karakterde ifa-
de edilmiş ve tabiî dramatik çatışma oluşturulmuştu.
Tipler, Sona, Abdullah, Aslan, Mürsel Amca, Derviş,
Halim Dayı ve Destan, hayatın zor tecrübelerinden
geçmişlerdi. Sona’nın Halim Dayı’nın iğrenç muhi-
tinden kopması, yeni dünyanın romantik ve renkli
ortamına katılarak onun ahengini tutabilmesi, sanat
mantığına oturtulmuştur. Bir bütün olarak Sona pi-
yesine Elmas, Yaşar ve Hayat gibi eserlerin kuvvetli
etkisi belirgin şekilde ortaya çıkıyordu. Yönetmen
ve aktör İbrahim İsfahanlı, bunları dikkate almıştı.
Sona’nın Adigön Türk Tiyatrosu’ndaki gösterisi için
oldukça başarılı ve zengin dekorlar hazırlamıştı. Bu
sebepledir ki, Sona oyunu, Tiflis, Batum, Borçalı,
Başkeçid, Aspinza, Lagodeh ve Karayazı’da, ayrıca
Azerbaycan’ın bazı ilçelerinde İbrahim İsfahanlı’nın
dekorlarıylaa defalarca sahnelenmiştir. Sonraları,
İbrahim İsfahanlı’nın Hamlet, Hint Kızı, Altunkale,
Otello, Kaçaklar ve Elmas eserleri için hazırladığı
yeni dekorlar da ilgi uyandırmış, özgünlüğü ve ben-
zersizliği ile dikkat çekmiştir.
Adigön Türk Tiyatrosu halkın sevgisini kazan-
mış, dünyanın değişik klasik yazarlarının karmaşık
temalı, dekor yönü zor olan birçok eserini çağdaş
yorumla sahneye taşıyabilen yeni sanat ocağıydı. Bu
tiyatro, vatanseverlik fikrini yaymış, insanlarda yeni
ülkü ve düşünceler uyandırmayı hedeflemiş, oyun
sergilemesi için her taraftan davetnameler almıştır.
Türk lehçelerini konuşan birçok halklar Adigön Türk
Tiyatrosu’nu sevmiş, Adigönlüler, Hadice Aliyeva,
Müseyib Sultanov, İslam Dualidze ve başkaları, sah-
neye halk içinden gelmişlerdi. Ama istek ne kadar
büyük, ne kadar tabiî olsa da, Adigön Türk Tiyatrosu
ne Türkiye’ye, ne de Orta Asya’ya, yani Türk dünyası
ülkelerine turneye gidememiştir.
Yıldan yıla Adigön Türk Tiyatrosu’nun repertua-
rı zenginleşmiş, aktörlerin sanat tecrübesi artmıştır.
Buna rağmen, hiçbir gerekçe, geçerli sebep olmak-
sızın 1937 yılının ortalarında Adigön Türk Tiyatrosu
Tiflis’e nakledilmiş ve Adigön Seyyar Kolxoz-Sovxoz
Türk Tiyatrosu adı verilmiştir.
14
Ancak Tiyatro,
23
Bizim Ahıska
Tiflis’te önceki prestiji ve özgün sanat yönünü, ge-
lenek ve düzenini koruyamamış, birkaç oyun sergile-
dikten sonra faaliyetini tamamen durdurmuştur.
Adigön Türk Tiyatrosu’nun Tiflis’e nakli, boşu-
na ve tesadüfî değildi. Amaç, tiyatroyu kapatmaktı!
Çünkü bu, Türkleri Gürcistan’dan toplu halde sürgün
etme hazırlıklarının başlangıcı ve en belirgin işare-
tiydi. Adigön Seyyar Kolxoz Türk Tiyatrosu, çok
kısa süre içinde, beklenmedik bir şekilde kapatılmış,
1944 yılının kasım ayında ise yaklaşık 150 bin Ahıs-
kalı Türk, yurtsuz, evsiz barksız, 200’den fazla köy
sahipsiz kalmıştır! Hatta ön cephede Nazi ordusuyla
savaşan 40 bin Türk genci, bu görülmemiş felâketi
ve vatansız kaldıklarını, sadece savaş bitince ve ev-
lerine dönmek istedikleri zaman öğrenmişlerdir. Ne
Türkiye, ne Azerbaycan, ne de Borçalı Türkleri, kan
kardeşlerine, Ahıska Türklerine destek ve yardım
edememiştir. Lâkin bütün bunlar, görülmemiş facia-
lar, sayısız hesapsız kurbanlar, Ahıska Türklerinin az-
mini, millî gururunu yok edememiş, onların vatanse-
verliğini ortadan kaldıramamıştır. Belki yabancılık ve
gurbet hissi, sürgün derdi, Türklerin mücadele azmini
artırmış, onların hoşgörü ve sabrını artırmış, her gü-
nahsız Türk, mezarından nice Türk yeşermiş ve on-
lar, kendi kimliklerinde Adigön Türk Tiyatrosu’nun
vatanseverlik ve millî kahramanlık geleneklerini ya-
şatmışlardır.
1. Esger, Teatr sosializm quruluşu xidmetinde, Tiflis, 1932, s.
34.
2. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 20 Ocak 1937.
3. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 30 Ocak 1937.
4. Abbas Hacıyev, Tiflis Azerbaycan Teatrı, Baku, 1984, s.139.
5. Yeni Kend gazetesi, 1 Ocak 1931.
6. Yeni Kend gazetesi, 21 Mart 1937.
7. Qızıl Rencber gazetesi, 28 Mayıs 1935.
8. Qızıl Rencber gazetesi, 6 Haziran 1935.
9. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 30 Ocak 1930.
10. Yeni Kend gazetesi, 4 Eylül 1935.
11. Yeni Kend gazetesi, 18 Nisan 1936.
12. Qızıl Rencber gazetesi, 28 Mayıs 1935.
13. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 30 Ocak 1937.
14. Yeni Kend gazetesi, 15 Haziran 1937.
ABBAS HACIYEV
Abbas Mehemme-
doğlu Hacıyev, 1933
yılında Borçalı’nın Sar-
van köyünde (şimdiki
Marnaul kaza merke-
zinde) dünyaya geldi.
Orta pedagoji tahsilini
Marnaul’da
yaptık-
tan sonra 1952 yılın-
da Azerbaycan Devlet
Üniversitesinin Filoloji
Fakültesine girdi; 1957’de bu üniversiteden bü-
yük bir başarıyla mezun oldu.
Abbas Hacıyev, 1958-1961 yıllarında
Gürcistan’ın Marnaul şehrinde önce öğretmen,
sonra de muhtelif resmî görevlerde çalıştı. 1961
yılı sonunda Azerbaycan İlimler Akademisi’nin
Nizamî Adına Edebiyat ve Dil Enstitüsü’nde bü-
yük devlet hadimi, görkəmli yazar, âlim Şıxəli
Qurbanov’un yönettiği Edebî Alâkalar Şubesinde
yüksek lisansa başladı. Burada görkemli âlim ve
yazar Prof. Mir Celal’in ilmî rehberliği ile “Tif-
lis Edebî Muhiti” konulu tezini tamamlamıştır.
1965’te ona filoloji ilimleri alanında âlimlik de-
recesi verilmiştir.
Abbas Hacıyev, 1964 yılı aralık ayından iti-
baren M. F. Axundov adına Azerbaycan Peda-
goji Haricî Diller Enstitüsü’nde muallim, baş
muallim ve kürsü başkanlığı görevleri almıştır.
Kendi müracaatıyla 1979’da Azerbaycan Peda-
goji Enstitüsü’ne geçmiştir. Burada önce profesör
sonra kürsü başkanı olmuştur.
Abbas Hacıyev, 1970’te filoloji ilimleri dok-
toru, 1973’te profesördür. 1983’te Azerbaycan
Yazıçılar Birliği’nin üyesidir. Birçok ilmî, edebî-
tenkidî makaleler kaleme almıştır. Başlıca eserle-
ri şunlardır: Tiflis Edebî Muhiti, Tiflis Azerbaycan
Tiyatrosu, Mirza İbrahimov, Yazıçı Şahsiyeti ve
Bediî Kanunauygunluk, Edebiyatşinaslığın Esas-
ları, Sanaatkârın yaratıcılık Ferdîliği, Bediî Ese-
rin Strukturu, Edebî Növler ve Janrlar.
Aktaranın Notu:
Bu makale, genelde konuyla ilgili literatürde hiç ele alınmamış bir mevzuya ışık tutmaktadır. Ahıska bölgesinin
sürgün öncesi yıllarıyla ilgili araştırmaların yokluğunu düşünürsek Abbas Hacıyev’in ne kadar önemli bir çalışma yapmış olduğu
kolayca anlaşılacaktır. Söz konusu dönemin Bolşevik kültür devrimi politikasının belirli boyutlarına işaret etmekle birlikte bu ma-
kale, Ahıska bölgesinde etkin bir Türk nüfusunun kültür hayatını, Meskh-Kartvel masallarıyla hiçbir ilgisi olmayan toplum hayatını
ortaya koymaktadır. Makalenin bir başka dikkat çekici yönü de, o dönemde Ahıska ve Adigön’de Azerî lehçesiyle yayımlanan
mahallî gazetelere atıfta bulunulmasıdır.
Azerbaycan Türkçesinden aktaran: Orhan Uravelli.
Document Outline
Dostları ilə paylaş: |