Bizim Ahıska Gürcistan, tarih boyunca çok milletli bir



Yüklə 499,65 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix16.08.2018
ölçüsü499,65 Kb.
#63450


19

Bizim Ahıska

Gürcistan,  tarih  boyunca  çok  milletli  bir 

ülke olmuştur. Burada çok sayıda halk ve etnik 

gruplar yaşamış, kültürler kaynaşmış, değişik 

dillerde kitaplar, dergiler ve gazeteler yayım-

lanmış, uzun süre eşi benzeri olmayan resim 

ve kostümlerle tiyatro eserleri sahnelenmiştir. 

En  eski  çağlardan  beri  Türkler  Borçalı’da, 

Gürcista’nın  diğer  bölgelerinde  oturmakta-

dırlar;  ayrıca  toplu  sürgünlere  (20.  yüzyılın 

40’lı  yıllarına)  kadar,  Adigön,  Ahılkelek, 

Abastuban,  Lagodeh,  Batum  ve  diğer  dağ-

lık  bölgelerde  Ahıska  Türkleri  yaşıyorlardı. 

Ahıska Türkleri, doğup büyüdükleri yerlerde, 

ulu ecdatlarının yurtlarında, gelişmiş bir tarım 

ekonomisi ve yüksek seviyede millî medeniyet 

yaratmışlardı.  Bazı  ilçelerde Azerî  Türkçe’siyle  ki-

taplar, gazeteler  yayımlanmış, 1934’te ise Adigön’de 

millî Türk tiyatrosu açılmıştır.

1

Adigön Türk Tiyatrosu’nun müdürlük ve yönet-

menlik görevi, Gürcistan’ın Emektar Sanatçı unvanlı 

tiyatrocusu  İbrahim  İsfahanlı’ya  verilmişti.  Çünkü 

İbrahim İsfahanlı, uzun süre Gürcistan’ın Türk nüfu-

su yaşayan ilçelerinde çalışmış, değişik türden tiyatro 

eserleri için dekor ve kostüm düzenlemeleri yapmış, 

çok sayıda roller oynamış, her zaman seyircinin sevgi 

ve rağbetini kazanmıştır. O, Ahıska Türklerinin psi-

kolojisini,  hayat  tarzını,  âdet  ve  geleneklerini,  halk 

edebiyatını derinlemesine ve yaratıcı yaklaşımla in-

celemişti.  İbrahim  İsfahanlı,  edebiyat  metni  seçer-

ken,  onu  uyarlarken,  aktörlere  rol  verirken  onların 

imkânlarını ve özelliklerini, zevk ve genel istekleri-

ni,  ayrıca  ilgi  alanlarını  dikkate  almıştır.  Provalara, 

aktörlerin  giysilerine,  sahne  dekorlarına  çok  önem 

vermiştir.  O,  şöyle  diyordu:  “Sahnenin  hükmü  ve 

gücü, akıl almaz derecededir. Sahneden herkes seni 

duymaktadır. Sözünü oradan doğruca söyle.”

2

Tiflis  Azerbaycan  Tiyatrosu’ndan  çok  tecrübeli, 



hayatın ve sahnenin çetin sınavlarından çıkmış, çok 

sayıda zor ve psikolojik roller oynamış, seyircilerin 

büyük  sevgisini  kazanmış  sanatçılar,  Esed  Helilov, 

İsmayıl Elekberov, Nureddin Rızayev, Rızabala Rı-



Prof. Dr. Abbas HACIYEV

Adigön Türk Tiyatrosu

zayev,  Firudin  Memmedov,  Ş.  Ardahanlı,  Hedice 

Aliyeva,  Kübra  Ceferova,  Sadık  Memmedov,  Kara 

Nezerli, Yusif  Elekberov,  Memmed  Hüseyin  Bahti-

yarlı,  Memmedbağır  Memmedov,  Nadir  Novruzov 

ve  başkaları,  daimî  olarak  çalışmak  üzere  Adigön 

Türk Tiyatrosu’na gönderilmişlerdi.

Adigön Türk Tiyatrosu’nun geniş, çağdaş, muh-

tevalı  ve  cazip  repertuarı  vardı.  Bu  tiyatronun  ken-

dine  özgü  sanat  havası  olduğu  gibi  tiyatro  ekibinin 

sanat  imkânlarının  genişliği  de  dikkat  çekiyordu. 



Adigön  Kolxozçusu  gazetesi,  sanatçılara  moral  ve 

özgüven hissi verdiği gibi, seyircilere de tiyatronun 

repertuarı hakkında devamlı bilgi vermiştir. Meselâ 

şu  haber  dikkat  çekmektedir:  “Adigön  Türk  Tiyat-

rosu, 1936-37 yılı sezonunu, Halk Sanatçısı İbrahim 

İsfahanlı’nın  yönetiminde  Hacı  Kara  komedisiy-

le açacak. Ardından şu eserler sergilenecektir: Keyf 

İçinde ve Sona (yeni sahne düzeniyle).”

3

Tiyatro, önce Türklerin yaşadığı şehir, kasaba ve 



köylerde siyasî-kültürel propaganda yapmış, vatana, 

halka ve millî toprağa bağlılık hislerini güçlendirmiş-

tir. Avrupa, Türk, Rus, Azerbaycan ve Gürcü klasik 

müelliflerinin  eserleri,  yeni  yorumla,  zengin  dekor-

larla sahneye aktarılmıştır. Özel ve çağdaş standartla-

ra uygun binası, geniş prova odaları olmasa da, Adi-

gön Türk Tiyatrosu her gösteriyle olgunlaşarak nüfuz 

kazanmış, 1935’ten itibaren çağdaş millî sanat muh-




20

Bizim Ahıska

tevasıyla  öne  çıkmış,  Transkafkasya’da  önemli  bir 

tiyatro olarak sanat alanında kendini tanıtmıştır. Bu 

sebeple Adigön Türk Tiyatrosu’nu aydınlar, işçiler ve 

köylüler, “Her yerde büyük samimiyet ve kardeşlik 

sevgisiyle karşılamışlardır.” Tiyatro, gösteri için sıkça 

Tiflis’e, Batum’a ve Borçalı’ya, Ahılkelek, Laqodeh, 

Aspinza ve Karayazı’ya, Azerbaycan’ın Gürcistan’a 

komşu  olan  ilçelerine  davet  edilmiştir.  1936  yılın-

da Adigön  Türk  Tiyatrosu  Borçalı’ya,  Lüksemburg 

(Bolnis) ve Karayazı’ya turneye çıkmıştır. Sanatçılar 

on üç gün (7 Ekim-20 Ekim arası) Borçalı’da kalmış, 

köylerde,  Sarvan’da,  Kaçağan,  Sadaxlı,  Kura  Üstü 

Kepenekçi, Kızılhacılı ve Kireç Muğanlı’da Hamlet

Kaçaklar,  Hint  Kızı,  Altunkale,  Keyf  İçinde,  Köhne 

Türkiye, Hacı Kara, Sona, Elmas, Sevil, Platon Kre-

çet ve Volkovlar Ailesi adlı eserleri göstermişlerdir.

4

Borçalılıların sahne oyunlarını seyretme, dekorla-



rı ve kostümleri, ayrıca aktör oyununu değerlendirme 

tecrübeleri  vardı.  Onlar,  XIX.  yüzyılın  son  çeyre-

ğinde  Tiflis  Azerbaycan  Tiyatrosu’nun  gösterilerini 

seyretmişlerdi. Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu da halkın 

beklentilerini, sahne ilgisini dikkate almış, Borçalı’da 

sıkça  turne  kapsamında  tiyatro  oyunları  göstermiş-

tir. Bu sebepledir ki Borçalılılar, Adigön 

Türk  Tiyatrosu’nu 

ve onun sanat başa-

rılırını  biliyorlardı; 

aktörlerin  oyunları 

büyük  ilgi  uyandırı-

yordu.  İlçe  gazetesi, 

Bakü  ve Tiflis Azerî 

basını,  oyunları  ta-

kip  etmiş,  Altunkale, 



Hint  Kızı,  Hamlet, 

Kaçaklar ve Sona’nın 

dekorları  ve  kostüm-

leriyle,  sahne  düzeni 

ve yorumlara, aktörle-

rin oyunlarına yüksek 

değer vermiştir.

5

  

Lüksemburg  (Bol-



nis)  ve  Karayazı’da 

Adigön  Türk  Tiyat-

rosu’nun repertuarı de-

ğişmemişti. Artistler ve 

oyuncular, bu ilçelerde 

daha çok sahne eserle-

rinden  parçalar  göster-

miş,  konserler  vermiş; 

monologlar,  yergi  ve 

mizah şiirleri söylemiş-

lerdir. Şunu da göz önünde tutmak gerekir ki, Adigön 

Türk Tiyatrosu, Tiflis ve Borçalı edebiyat ve kültür 

muhitlerinden kopuk değildi ve faaliyeti bu ortamla 

bağlıydı. Borçalılılar, Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu ve 

Tiflis’te yaşayan aydınlar, Adigön Türk Tiyatrosu’na 

her yönden yardımda bulunuyorlardı. Bu ilgi ve des-

tekler de meyvesini vermiş, tiyatro dinamik şekilde 

gelişmiş ve istikralı sanat ekibi oluşmuştur. Bunların 

sonucunda Adigön Türk Tiyatrosu’nun Tiflis turnesi 

daha  başarılı  olmuş,  şehrin  değişik  dilleri  konuşan 

seyirci kitlesi ve sanat adamları arasında yoğun ilgi 

uyandırmıştır.  Geniş  repertuarlı  bu  turne,  3  Aralık 

1936’da  başlamış,  26’lar  Tiyatrosu’nun  sahnesi,  Ş. 

Şahov’un  üç  perdeli  Altunkale  dramıyla  açılmıştır. 

Eseri,  Azerî  Türkçe’sine  Borçalı  Türklerinden  ga-

zeteci,  dram  yazarı  Rıza  Şahveled  tercüme  etmişti. 

Rıza Şahveled, Borçalı bölgesinin Kızılhacılı köyün-

de  dünyaya  gelmişti;  onun  faaliyetinin  önemli  kıs-

mı,  Tiflis  edebiyat  ortamıyla  bağlıydı.  O,  defalarca 

Adigön’e gitmiş, hem kendi eserlerinin, hem de diğer 

yazarların dramlarının sahne yorumunu izlemiş, on-

lar hakkında değerli makaleler yazmıştır.

Tiyatronun  kurucularından  biri  olan  Rıza 

Şahveled’in  söyledikleri-

ne  bakılırsa,  Adigön 

Türk  Tiyatrosu  ne 

Adigön’de, ne de kom-

şu ilçelerin köy ve ka-

sabalarında  seyircisiz 

kalmış,  onun  reper-

tuarı  gösteriden  gös-

teriye  daha  fazla  ilgi 

uyandırmıştır.  Çünkü 

bu  tiyatro,  hem  öğ-

retmiş, hem de öğren-

miştir.  Bu  sanat  oca-

ğı,  sadece  Adigön’de 

değil, 


Gürcistan’ın 

binlerle  Azerî’nin  ya-

şadığı  ilçelerinde  de 

yüksek  prestij  ve  ün 

kazanmıştır.

Gürcistan’da  çok 



büyük önemi ve anla-

mı  olan Adigön  Türk 

Tiyatrosu,  çok  deği-

şik konularda faaliyet 

göstermiştir.  Tiyatro 

mevsimi  bitince  ak-

törler ve ekip, gruplar 

halinde  köy,  kasaba 




21

Bizim Ahıska

ve şehirlerde küçük oyunlar, skeçler ve piyeslerden 

parçalar  göstermiş,  konserler  vermişlerdir.  Tiyatro 

sadece 1935 yılında ilçenin 30 büyük köyünde ve ka-

labalık yerleşimlerinde 70’in üzerinde oyun sahneye 

koymuş, eşsiz gösteriler yapmıştır.

7

Tiflis  Azerbaycan  Tiyatrosu,  sezondan  sezona 



Adigön  Türk  Tiyatrosu  ile  ilgilenmiş  ve  ilişkileri 

geliştirmiş, ihtiyaç duyulduğunda buraya kendi tec-

rübeli oyuncularını yardıma  göndermiştir. Şöyle ki, 

1935’te OtelloŞeyh San’anOd GeliniSevilElmas



Namus,  Sona  ve  başka  eserler,  Adigön’de  Abbas 

Kurbanov, Ali  Zeynalov,  Nuvard Alihanova  ve Ali 

Bayramov’un katılımıyla sahnelenmiştir.

8

 



Rıza  Şahveled  ile  verimli  danışma  ve  fikir  alış 

verişinden  sonra  Altunkale  oyunu  için  orijinal  sah-

ne dekorlarını İbrahim İsfahanlı hazırlamıştı. Roller, 

Adigön Türk Tiyatrosu’nun en yetenekli, en tecrübe-

li, Türk edebî dilini serbestçe konuşabilen aktörlere 

-İ. İsfahanlı, Necibe Hanım, E. Helilov, İ. Elekberov, 

S. Memmedov, A. Kapalov, İsmayıl Hakkı, Ş. Arda-

hanlı,  N.  Behbudova  ve  başkalarına  verilmişti.  İşte 

bu  piyesin  çok  başarılı  galasından  sonra  Rıza  Şah-

veled, Adigön  Türk  Tiyatrosu’nun  Sanat Yöneticisi 

görevine atanmıştır. 

Altunkale oyunu sahnelendikten sonra oyuna sa-

yısız kişi ilgi göstermişti. Çünkü bu piyesin konusu, 

bizzat Ahıska Türklerinin hayatından, onların kahra-

man tarihinden ve mücadelesinden alınmıştı. Sahne 

açılırken  kale, Altunkale  manzarası,  bütün  azameti, 

millî özellikleri ve muhteşemliği ile seyirciyi etkili-

yor,  insanlarda  kahramanlık  hissi,  insaniyet  duygu-

ları uyandırıyordu. Oyunda başrolü, Ali Sultan tipini 

İbrahim  İsfahanlı  oynamıştır.  İbrahim  İsfahanlı,  bu 

oyundan sonra: “Ali Sultan, benim bugüne kadar oy-

nadığım rollerin içinde, birkaçı hariç, en zorlarından 

biridir.” demişti.

Ali Sultan, karmaşık ve çelişkili karakterdi, psi-

kolojik tip olarak oyuncuları zorlamıştı. Üstelik millî 

özellikleri, davranış ve ilişkileri farklı ve benzersiz-

di. Onun kimliğinde Türklere özgü nitelikler, gurur, 

savaşçılık,  fikir  zenginliği  ve  sabır,  güven  ve  inanç 

bütünlüğü  bir  araya  getirilmiştir.  İbrahim  İsfahanlı, 

Ali Sultan rolünü oldukça tabiî, temkin ve güvenle 

yaratmış; Altunkale, bütün sahnelerde vatanseverlik, 

kahramanlık  ve  sarsılmazlık  sembolü  olarak  genel-

leştirilmiştir.

1936’da  Tiflis  turnesinde  Altunkale  oyunuyla 

birlikte,  Hamlet,  Kaçaklar,  Hint  Kızı,  Sevil,  Elmas 

ve Sona eserleri için sahne dekorlarını ve kostümle-

ri  İbrahim İsfahanlı hazırlamıştı. Tiflis turnesinde İ. 

İsfahanlı, K. Ceferova, H. Aliyev, K. Nezerli, Necibe 

Hanım, A.  Helilov,  İ.  Elekberov,  S.  Memmedov,  Y. 

Elekberov, H. Rüstemli, İ. Karayev ve N. Rzayev, gös-

terilerin hepsinde rol almışlardı. Tiflis’te, Adigön Türk 

Tiyatrosu  büyük  uğur  kazanmış;  seyircilerin  isteği 

üzerine kimi oyunlar tekrarlanmıştır. Çünkü İbrahim 

İsfahanlı, edebiyat metinlerini derinlemesine yorumla-

yabilen ve anlamını kavrayan sanatçıydı; esere yaratıcı 

yaklaşımı vardı, sahneye yeni hava katabiliyordu. O, 

Tiflis ve Adigön’de tiyatro alanında yetenekli, benzer-

siz stili olan yönetmen ve oyuncu olarak tanınmıştı. Bu 

sayededir ki, 1937’de Adigön Türk Tiyatrosu, Ahıska 

şehrinde seyirciler arasında her yönden büyük ilgi ve 

sevgiyle karşılanmış, destek görmüştü. Bu şehirde ol-

dukça özgün ve usta dekorlar ortamında tam on iki eser 

sahnelenmiştir (Kaçaklar, Hacı Kara, Şeyh San’an, Al-



tunkale, Hamlet, 1905 Yılında, Keyf İçinde, Volkovlar 

Ailesi, Platon Kreçet, Sona, Hint Kızı...).

9

 



Tiflis  Azerbaycan  Tiyatrosu,  bilindiği  gibi  

Kafkasya’nın  en  eski,  en  zengin  geleneklere  sahip 

tiyatrolarından  biriydi.  Bu  tiyatro,  yeni  tip  ve  tarza 

sahip  aktör  kuşağının  yetişmesinde  önemli  rol  oy-

namıştır.  Tiflis  Azerbaycan  Tiyatrosu,  1917  yılına 

kadar  sıkça  Türkiye’nin  değişik  bölgelerini  ziyaret 

etmiş, ciddî yorumlarla eserler sahnelemiş, turneler-

de  dekorlar  ve  kostümlerle,  aktörlerin  başarılarıyla 

ilgi odağı olmuştur. Tiflis Tiyatrosu’nun oyuncuları, 

Türk  hayatını,  Türk  yaşayışını,  Türk  âdet  ve  gele-

neklerini,  Türklerin  manevî  ve  psikolojik  dünyası-

nı, çok yönlü olarak benimsemiş ve yansıtmışlardır. 

Adigön Tiyatrosu’nun müdürü ve yönetmeni İbrahim 

İsfahanlı da birçok yetenekli ve profesyonel aktörle 

birlikte Türkiye turnelerinde yer almış, başarılı rol-

ler oyanmış sanatçılardan biriydi. Lâkin İbrahim İs-

fahanlı, bazen etki altında kalmış, klasik ve çağdaş 

Azerbaycan dramlarının hikâye çizgisini değiştirmiş, 

onlara yeni olaylar ve gelişmeler; monolog ve diya-

loglar eklemiş; hoşuna gitmeyen sahne ve perdeleri 

kesip  atmıştır.  Bilhassa Adigön  Türk  Tiyatrosu’nda 

onun  millî  tiyatro  eserlerine  serbest  yaklaşımı  çok  

derinleşmişti.  O,  sadece  Od  Gelini,  Şeyh  San’an, 

Elmas, Sevil ve Yaşar dramlarını, hatta 1935 yılının 

eylülünde Adigön’de sahnelenen M. F. Ahundov’un 



Hacı Kara komedisini, ekleme-eksiltme yoluyla yo-

rumlamış, ona yeni perde ilâve etmişti. Bu perdede 

sabık kaymakam, yüzbaşıları, ahaliden rüşvet alma-

ya mecbur etmiş, yaş günü partisi masraflarını rüşvet 

hesabından karşılamıştı! Beyler ise, sözde rüşvetçi-

liğe karşı direnmişler; daha sonra karaborsacılık ve 

kaçakçılık  etmek  için  kaymakamdan  izin  almışlar, 

resmî  kâğıtlarla  kaçak  mal  getirmeye  gitmişler  ve 

böylece, Hacı Kara’yı tuzağa düşürmüşlerdir.

10



22

Bizim Ahıska



Adigön  Türk  Tiyatrosu  ne  Adigön’de,  ne  de 

diğer  ilçelerde  seyircisiz  kalmış,  onun  repertuarına 

günden güne ve oyundan oyuna ilgi artmıştır. Çünkü 

bu tiyatro, hem öğrenmiş, hem de öğretmişti. Ve bu 

sanat ocağı, değişik dilli halklar arasında tabiî olarak 

prestij kazanmıştı.

11

 

Adigön Türk Tiyatrosu’nda ya İbrahim İsfahanlı 



ya da Tiflis Azerbaycan Tiyatrosu’ndan davet olunan 

sanatçılar, birçok esere yeni sahne dekoru hazırlamış, 

bazen bir rol birkaç artiste verilmiştir. Buna göre de 

Adigön Kolxozçusu gazetesi, provası yapılan oyunlar 

hakkında  yorumlar  yapmış,  oyunları,  onların  sanat 

ve fikir özelliklerini, aktörlerin oyununu kavrayabil-

meleri için, bir bakıma hazırlıksız seyirciyi önceden 

hazırlamak istemiştir.

12

 Genel olarak tiyatro sanatını 



yaygınlaştırmak  ve  sevdirmek,  aktör  oyununa  ilgi 

uyandırmak, zengin ve değerli repertuar için çalışmak 



Adigön Kolxozçusu gazetesinin daimî hedeflerinden 

biriydi:  Rıza  Şahveled’in  Sona  adlı  eseri  geçen  yıl 

yeni dekorlarla sahnelenmiştir.  

Sona,  konusu,  kolxoz  köylülerinin  hayatından 

alınmış orijinal bir eserdir. Aynı zamanda, kaydetmek 

gerekir ki, oyunun sahne dekorlarını İbrahim İsfahan-

lı üstlenmiş, formalizm ve natüralizm özelliklerinden 

uzaklaşmak için tamamen gerçekçiliğe odaklanmış-

tır... Adigön Türk Kolxoz-Sovxoz (kolektif ve Sovyet 

çiftlikleri) Tiyatrosu’nun en önemli başarısı, çok kısa 

bir süre içinde iki orijinal eser ortaya çıkarmış olma-

sıdır. 

Sona  eserini,  emekçi  kitleler  arasında  sahnele-

mek için oyunun yazarı Rıza Şahveled ve yönetmen, 

Cumhuriyet Halk Aktörü İbrahim İsfahanlı Yoldaşlar, 

oyun üzerinde ciddî şekilde çalışmaktadırlar ve bu yıl 

(1935  yılı-A.  H.)  şubat  ayında  yeni  dekorlarla  sah-

neleyeceklerdir.  “Sona  piyesini  yeni  düzenlemeyle 

sahnelemek ve seyirciye kavuşturmak için yönetmen 

Yoldaş  İsfahanlı,  bütün  varlığıyla  çalışmayı  üstlen-

mekle beraber, oyunda kendisi de rol almıştır.”

13

 



Adigön  Türk  Tiyatrosu  kolektifinin  rızasıyla 

Tiflis’te Sona piyesinin sahne düzenlemesi ve dekor-

larını aktör ve yönetmen E. Şahsabahlı hazırlamıştı. 

E.  Şahsabahlı’nın  düzenlemesi  profesyonel  sahne 

ustaları, seyirciler ve tiyatroseverler çok beğennmiş-

tiler. İbrahim İsfahanlı da konusu, çağdaş hayattan, 

köylülerin günlük aile meselelerinden, onların geliş-

miş  ekonomi  uğrunda  mücadelelerinden  alınan  bu 

piyese,  orijinal  dekor  ve  düzen  vermişti  ve  oyunu 

Tiflis artistleri sergilerken görmüştü. Lâkin İbrahim 

İsfahanlı’nın Sona eserine getirdiği yorum ve görün-

tü  düzeni,  E.  Şahsabahlı’nın  yönetmen  yorumuna 

benzememişti.  E.  Şahsabahlı’nın  yönetmenliğinde 

Sona’nın  fikir  ve  muhtevası,  gerçekçi  akışla  ifade 

olunmuştu. İbrahim İsfahanlı ise piyesin sanat muh-

tevasını, yazarın amacını, lirik ve romantik yönde yo-

rumlamaya çalışmıştır.



Sona, Rıza Şahveled’in ilk sahne eseriydi. Adigön 

Türk Tiyatrosu, bu oyunu değişik bölgelerde sıkça ve 

büyük  başarıyla  seyirciye  sunuyordu.  Burada  çağ-

daş dinamik tarım uğrunda mücadele, ayrıca cildini 

ve  savaş  usulünü  değiştiren  düşman  sınıfı  dahilden 

sarsmak,  ifşa  etmek  arzusu,  hareket  ve  ilişkilerde, 

düşünce ve davranışta, maneviyat ve karakterde ifa-

de edilmiş ve tabiî dramatik çatışma oluşturulmuştu. 

Tipler, Sona, Abdullah, Aslan, Mürsel Amca, Derviş, 

Halim Dayı ve Destan, hayatın zor tecrübelerinden 

geçmişlerdi. Sona’nın Halim Dayı’nın iğrenç muhi-

tinden  kopması,  yeni  dünyanın  romantik  ve  renkli 

ortamına  katılarak  onun  ahengini  tutabilmesi,  sanat 

mantığına  oturtulmuştur.  Bir  bütün  olarak  Sona  pi-

yesine ElmasYaşar ve Hayat gibi eserlerin kuvvetli 

etkisi  belirgin  şekilde  ortaya  çıkıyordu.  Yönetmen 

ve  aktör  İbrahim  İsfahanlı,  bunları  dikkate  almıştı. 



Sona’nın Adigön Türk Tiyatrosu’ndaki gösterisi için 

oldukça başarılı ve zengin dekorlar hazırlamıştı. Bu 

sebepledir  ki,  Sona  oyunu,  Tiflis,  Batum,  Borçalı, 

Başkeçid, Aspinza, Lagodeh ve Karayazı’da, ayrıca 

Azerbaycan’ın bazı ilçelerinde İbrahim İsfahanlı’nın 

dekorlarıylaa  defalarca  sahnelenmiştir.  Sonraları, 

İbrahim  İsfahanlı’nın  Hamlet,  Hint  Kızı,  Altunkale, 

Otello,  Kaçaklar  ve  Elmas  eserleri  için  hazırladığı 

yeni dekorlar da ilgi uyandırmış, özgünlüğü ve ben-

zersizliği ile dikkat çekmiştir. 

Adigön Türk Tiyatrosu halkın sevgisini kazan-

mış,  dünyanın  değişik  klasik  yazarlarının  karmaşık 

temalı,  dekor  yönü  zor  olan  birçok  eserini  çağdaş 

yorumla sahneye taşıyabilen yeni sanat ocağıydı. Bu 

tiyatro, vatanseverlik fikrini yaymış, insanlarda yeni 

ülkü  ve  düşünceler  uyandırmayı  hedeflemiş,  oyun 

sergilemesi  için  her  taraftan  davetnameler  almıştır. 

Türk lehçelerini konuşan birçok halklar Adigön Türk 

Tiyatrosu’nu  sevmiş,  Adigönlüler,  Hadice  Aliyeva, 

Müseyib Sultanov, İslam Dualidze ve başkaları, sah-

neye  halk  içinden  gelmişlerdi. Ama  istek  ne  kadar 

büyük, ne kadar tabiî olsa da, Adigön Türk Tiyatrosu 

ne Türkiye’ye, ne de Orta Asya’ya, yani Türk dünyası 

ülkelerine turneye gidememiştir.

Yıldan yıla Adigön Türk Tiyatrosu’nun repertua-

rı  zenginleşmiş,  aktörlerin  sanat  tecrübesi  artmıştır. 

Buna  rağmen,  hiçbir  gerekçe,  geçerli  sebep  olmak-

sızın 1937 yılının ortalarında Adigön Türk Tiyatrosu 

Tiflis’e nakledilmiş ve Adigön Seyyar Kolxoz-Sovxoz 

Türk  Tiyatrosu  adı  verilmiştir.

14

  Ancak  Tiyatro, 




23

Bizim Ahıska

Tiflis’te önceki prestiji ve  özgün sanat yönünü, ge-

lenek ve düzenini koruyamamış, birkaç oyun sergile-

dikten sonra faaliyetini tamamen durdurmuştur. 

Adigön  Türk  Tiyatrosu’nun  Tiflis’e  nakli,  boşu-

na ve tesadüfî değildi. Amaç, tiyatroyu kapatmaktı! 

Çünkü bu, Türkleri Gürcistan’dan toplu halde sürgün 

etme  hazırlıklarının  başlangıcı  ve  en  belirgin  işare-

tiydi.  Adigön  Seyyar  Kolxoz  Türk  Tiyatrosu,  çok 

kısa süre içinde, beklenmedik bir şekilde  kapatılmış, 

1944 yılının kasım ayında ise yaklaşık 150 bin Ahıs-

kalı Türk, yurtsuz, evsiz barksız, 200’den fazla köy 

sahipsiz kalmıştır! Hatta ön cephede Nazi ordusuyla 

savaşan  40  bin Türk  genci,  bu  görülmemiş  felâketi 

ve vatansız kaldıklarını, sadece savaş bitince ve ev-

lerine dönmek istedikleri zaman öğrenmişlerdir. Ne 

Türkiye, ne Azerbaycan, ne de Borçalı Türkleri, kan 

kardeşlerine,  Ahıska  Türklerine  destek  ve  yardım 

edememiştir. Lâkin bütün bunlar, görülmemiş facia-

lar, sayısız hesapsız kurbanlar, Ahıska Türklerinin az-

mini, millî gururunu yok edememiş, onların vatanse-

verliğini ortadan kaldıramamıştır. Belki yabancılık ve 

gurbet hissi, sürgün derdi, Türklerin mücadele azmini 

artırmış, onların hoşgörü ve sabrını artırmış, her gü-

nahsız Türk, mezarından nice Türk yeşermiş ve on-

lar, kendi kimliklerinde Adigön Türk Tiyatrosu’nun 

vatanseverlik ve millî kahramanlık geleneklerini ya-

şatmışlardır.

 

1.  Esger,  Teatr  sosializm  quruluşu  xidmetinde,  Tiflis,  1932,  s. 



34.

 2. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 20 Ocak 1937.

 3. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 30 Ocak 1937. 

 4. Abbas Hacıyev, Tiflis Azerbaycan Teatrı, Baku, 1984, s.139.

 5. Yeni Kend gazetesi, 1 Ocak 1931.

 6. Yeni Kend gazetesi, 21 Mart 1937. 

 7. Qızıl Rencber gazetesi, 28 Mayıs 1935.

 8. Qızıl Rencber gazetesi, 6 Haziran 1935.

 9. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 30 Ocak 1930.

 10. Yeni Kend gazetesi, 4 Eylül 1935. 

 11. Yeni Kend gazetesi, 18 Nisan 1936.

 12. Qızıl Rencber gazetesi, 28 Mayıs 1935.

 13. Adigön Kolxozçusu gazetesi, 30 Ocak 1937.

 14. Yeni Kend gazetesi, 15 Haziran 1937.



 ABBAS HACIYEV

Abbas    Mehemme-

doğlu  Hacıyev,  1933 

yılında Borçalı’nın Sar-

van  köyünde  (şimdiki 

Marnaul  kaza  merke-

zinde)  dünyaya  geldi. 

Orta  pedagoji  tahsilini 

Marnaul’da 

yaptık-


tan  sonra  1952  yılın-

da  Azerbaycan  Devlet 

Üniversitesinin  Filoloji 

Fakültesine girdi; 1957’de bu üniversiteden bü-

yük bir başarıyla mezun oldu.

Abbas  Hacıyev,  1958-1961  yıllarında 

Gürcistan’ın  Marnaul  şehrinde  önce  öğretmen, 

sonra de muhtelif resmî görevlerde çalıştı. 1961 

yılı  sonunda Azerbaycan  İlimler Akademisi’nin 

Nizamî Adına Edebiyat ve Dil Enstitüsü’nde bü-

yük  devlet  hadimi,  görkəmli  yazar,  âlim  Şıxəli 

Qurbanov’un yönettiği Edebî Alâkalar Şubesinde 

yüksek lisansa başladı. Burada görkemli âlim ve 

yazar Prof. Mir Celal’in ilmî rehberliği ile “Tif-

lis  Edebî  Muhiti”  konulu  tezini  tamamlamıştır. 

1965’te ona filoloji ilimleri alanında âlimlik de-

recesi verilmiştir.

Abbas Hacıyev, 1964 yılı aralık ayından iti-

baren M.  F. Axundov  adına  Azerbaycan Peda-

goji  Haricî  Diller  Enstitüsü’nde  muallim,  baş 

muallim  ve  kürsü  başkanlığı  görevleri  almıştır. 

Kendi  müracaatıyla  1979’da Azerbaycan  Peda-

goji Enstitüsü’ne geçmiştir. Burada önce profesör 

sonra kürsü başkanı olmuştur.

Abbas Hacıyev, 1970’te filoloji ilimleri dok-

toru,  1973’te  profesördür.  1983’te  Azerbaycan 

Yazıçılar Birliği’nin üyesidir. Birçok ilmî, edebî-

tenkidî makaleler kaleme almıştır. Başlıca eserle-

ri şunlardır: Tiflis Edebî Muhiti, Tiflis Azerbaycan 

Tiyatrosu,  Mirza  İbrahimov,  Yazıçı  Şahsiyeti  ve 

Bediî Kanunauygunluk, Edebiyatşinaslığın Esas-

ları, Sanaatkârın yaratıcılık Ferdîliği, Bediî Ese-

rin Strukturu, Edebî Növler ve Janrlar.

Aktaranın Notu:

 Bu makale, genelde konuyla ilgili literatürde hiç ele alınmamış bir mevzuya ışık tutmaktadır. Ahıska bölgesinin 

sürgün öncesi yıllarıyla ilgili araştırmaların yokluğunu düşünürsek Abbas Hacıyev’in ne kadar önemli bir çalışma yapmış olduğu 

kolayca anlaşılacaktır. Söz konusu dönemin Bolşevik kültür devrimi politikasının belirli boyutlarına işaret etmekle birlikte bu ma-

kale, Ahıska bölgesinde etkin bir Türk nüfusunun kültür hayatını, Meskh-Kartvel masallarıyla hiçbir ilgisi olmayan toplum hayatını 

ortaya koymaktadır. Makalenin bir başka dikkat çekici yönü de, o dönemde Ahıska ve Adigön’de Azerî lehçesiyle yayımlanan 

mahallî gazetelere atıfta bulunulmasıdır.



 

Azerbaycan Türkçesinden aktaran: Orhan Uravelli. 



Document Outline

  • +008- ABBAS HACİYEV.pdf

Yüklə 499,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə