Bu dosya bir taslaktır, siz de katkıda bulunabilirsiniz! AtaköYLÜ ÂLİmler abbas Efendi



Yüklə 72,32 Kb.
tarix04.02.2018
ölçüsü72,32 Kb.
#23992

Bu dosya bir taslaktır, siz de katkıda bulunabilirsiniz!
ATAKÖYLÜ ÂLİMLER
Abbas Efendi: 1145/1729 tarihinde doğdu, 1243/1827 tarihinde öldü. Yaklaşık yüz yıl yaşadı. Abbas Efendi genç yaşta Kayseri’ye gider. Orada uzun süre kalarak tahsilini tamamlar. İstanbul’da birkaç yıl vaiz ve müderrislik yapar. Kısa zamanda tanınarak dikkat çeker. Meslektaşları onu kıskanır. Zehirleyerek onu ortadan kaldırmak isterler. Aldığı zehrin etkisiyle derisi soyulur. Bu olaydan sonra Ataköy’e gelir. Kısa bir süre köyde kaldıktan sonra tekrar İstanbul’a döner. Bu kez de başarısını çekemeyenler onun aleyhinde türlü entrikalar uydurdular. Onu zamanın hükümetine şikâyet ederek İstanbul’dan sürülmesine neden olurlar. Abbas Efendi tekrar köyüne döner. Uzun yıllar dışarıda kaldığından köy halkı tarafından gerçek anlamda tanınmaz. Bir gün onu kalabalık bir halk topluluğu önünde kürsüye çıkarırlar. Yaptığı vaazla kendisinin bir âlim olduğunu ispatlar. Ataköy halkı kendisine büyük saygı duyar. Bundan sonra köyde medrese açarak ders okutmaya başlar. Yüzlerce kişiye “icazet” (diploma) verir. Of, Sürmene ve Rize yörelerinden gelen birçok kişi ondan “feyz” alarak yüksek derecelere ulaşır. Oğlu Mehmet Efendi de ondan icazet alanlardan biridir. Abbas Efendi büyük bir âlim olmasına karşın küçük bir Emsile (Arap gramerinde fiil çekim örneği bulunan birinci kitabın adı) kitabından başka yazılı ve basılı eseri yoktur.
Abdussamet Efendi (Bakkaloğlu): İsmail Hakkı Efendi’nin oğludur. 1305/1889 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. 1330/1914 yılında Babasından icazet aldı. Genç yaşta vefat ettiği için dini hizmet verememiştir.
Ahmet Efendi (Hızal): Ataköylüdür. Heybeliada Camii imamı olarak tanınır. Daha sonra Yalova’ya nakletti. 1999 depreminde vefat etti.
Ahmet Şükrü Efendi) Abbasoğlu: Ahmet Şükrü Abbasoğlu, 1296/1880 yılında Çaykara Ataköy’de doğdu. Babası Muhammed Bahaeddin Efendi'dir. Öğrenimini tamamlayamadan 18 yaşında iken babasını kaybetti. Köyün imam ve hatiplik görevini üstlendi. Bir süre Taşkıran Köyü'nden Hacı Muhammed Efendi'den ve bir müddet de Bakkalzade İsmail Hakkı Efendi'den ders aldı. Sarı İmam olarak isim yaptı. Sonra İstanbul'da Saraçhane, daha sonra da Fatih Medresesi'ne girdi. Burada ünlü Tokatlı Şakır Efendi'den öğrenim görerek 1325 / 1909'de icazet aldı. Ahmet Şükrü Efendi güzel Kur'an-ı Karim okur ve güzel yazı yazardı. İyi Arapça bilirdi. 1959 yılında vefat etti.
Ali İhsan Efendi (Binler): 01.09.2003 tarihinde yaptığım sohbette kendisini bana şöyle tanıttı: “20.10.1926’da Ataköy’de doğdum. Dokuz yaşında hafızlığı bitirerek icazet aldım. Ondan sonra uzun seneler Hacı Mustafa Efendi’den Arapça okudum. Sübhaneke’yi altı ay okuduk. Kıraatle okumak kolay değildi. Hamit Efendi Abbasoğlu’ndan feraiz (matematik) okudum. Bu sıradan askerlik çağım geldi. Sarıkamış ve Erzurum’da askerlik görevimi yaptım. Teskere aldıktan sonra Ataköy’e gelerek ders vermeye başladım. Bir yandan camide imam-hatip görevini yürütürken bir yandan da talebe okutmaya devam ettim. Bir ara derse katılanların sayısı 30-40’a yükseldi. Bu kadar talebeyle teker teker uğraşmak bana ağır geldi. Rahatsızlanarak doktora gittim. Doktor hastalığımın nedenini anlayınca bana talebelerle teker teker uğraşmak yerine grup halinde ders vermeyi önerdi. 1954 tarihinden buyana talebe okutuyorum. Şu anda bile okuttuğum talebe var. Bunlardan biri bu köyde diğeri Samsun’dadır. Kışın Samsun’a gidiyorum. Her cuma günü orada bir camide vaaz veriyorum.” Ali İhsan Hoca Trabzon’a geldiğinde cuma günleri Ataköy Camii’nde vaaz verirdi. Bir gün kürsüde konuşmasını bir ayetle pekiştirmek ister. Eğuzu besmeleden sonra duraklar, ayeti hatırlayamaz. O her zamanki olgun ve alçakgönüllü haliyle dudaklarından şu üç kelime dökülür. “Öğrendik, öğrettik, unuttuk!” der. Zaman zaman Hanırmak yaylasındaki camide vakit namazlarında imamlık ederdi. Her duadan sonra bir cümle söylerdi. O cümle yarım saat yapılacak vaazın bir özeti niteliğinde olurdu. 31.10.2012 tarihinde 86 yaşında vefat etti. Mezarı Ataköy’deki evinin önündeki aile kabristanındadır.
Bilal Efendi (Bakkaloğlu): 1187/1771-1270/1854 yılları arasında yaşadı. Arsin Gocaba Medresesinde Müderrislik yaptı. Mezarı Ataköy aile kabristanındadır.
Celal Efendi (Bakkaloğlu): Of Müftüsü Hüseyin Sabri Efendi’nin oğludur. 1284/1868 yılında doğdu. 1944 yılında vefat etti. Mezarı Ataköy aile kabristanındadır.
Cevdet Efendi (Dingil): Ataköylüdür. İzmit’te evlenerek oraya yerleşti. Uzun yıllar (40 yıl kadar) İzmit’te imam ve Kurra olarak görev yaptı. Çok sayıda hafız yetiştirdi. Çevresinde sevilen ve sayılan bir kişiydi. 1999 depreminde hakkın rahmetine kavuştu.
Dursun Efendi (Korkmaz): Dursun Korkmaz 1932 yılında Ataköy’de doğdu. Hafız Ahmet Dursun Binler Hoca’da okudu. Henüz 9 yaşında iken hafız oldu. Paçanlı Hacı İdris Efendi’den Arapça dersleri aldı. 1959-1960 yıllarında Maçka Müftülüğü, 1961-1962 ve 1965-1966 yıllarında olmak üzere iki dönem Akçaabat Müftülüğü, 1962-1964-1965 yıllarında Erzincan Refahiye İlçesi Müftülüğü, 1967 de Rize Çayeli müftülüğü görevlerinde bulundu. Daha sonra Sürmene İlçesinde vaiz olarak çalıştı. 1984 tarihinde 25 yıllık hizmetini tamamlayınca, kendi isteği ile emekli oldu. Emekli olduktan sonra fahri olarak, hiçbir maddi karşılık almadan, Of Bölümlü Beldesi Kur’an Kursunda ve Ataköy’de Arapça dersleri verdi. Dursun Korkmaz 05.05.2010 tarihinde vefat etti. Mezarı Ataköy’de aile kabristanındadır. Evli olan Dursun Korkmaz 4 çocuk babasıydı.
Futsi Ahmet Efendi (Bakkaloğlu): Mustafa Efendi’nin oğludur. Mezarı Ataköy aile kabristanındadır.
Hacı Mehmet Efendi (Abbasoğlu): 1202/1786-1292/1876 yılları arasında yaşadı. Babası Abbas Efendiden okudu. Abbas Efendi’nin ölümünden sonra yerine geçti. Babasından daha büyük bir şöhrete ulaştı. Senelerce talebe okutarak çok sayıda hoca yetiştirdi. Ahmet oğlu Mustafa Sıtkı’nın icazetnamesini (diplomasını) bizzat kendisi yazdı. Bu diplomadaki yazısı onun iyi bir “hattat” (güzel yazı yazma sanatı) olduğunu ispatlar. Hacı Mehmet Efendi, hükümet tarafından da saygı duyulan bir kişiydi. 1292/1876 tarihinde Canoğlu Süleyman Ağa, Trabzon valiliği tarafından idamını gerektiren bir suçla itham edilir. Süleyman Ağa hangi çareye başvurursa kendini affettiremez. En sonunda Hacı Mehmet Efendi’ye müracaat eder. Hacı Mehmet Efendi yanına birkaç hoca efendi alarak bir heyet halinde Trabzon Valiliği’ne gider. Konuya girmeden önce Hacı Mehmet Efendi, “Küçükte kusur sadır olursa büyükten affetmek, büyüklerin şanındandır” anlamında Arapça bir manzume okur. Bu manzume valinin dikkatini çeker. Süleyman ağanın affını rica eder. Bunu temin ederek köye döner. Bundan kısa zaman sonra 1293/1878 Rus harbi patlak verir. Süleyman Ağa 93 harbine iştirak için bayrak açıp gönüllü kaydına başlar. İlk gönüllü Hacı Mehmet Efendidir. Onu gören birçok kişi ve talebeleri gönüllü listesine kaydolur. Kısa zaman içinde yüzlerce kişilik bir gönüllü taburu oluşur. Bunlar Süleyman Ağa tarafından silahlandırılarak Erzurum’a gider. Harbe girmeden önce büyük bir camide içtima yapılır ve bu harbin taşıdığı büyük önemi anlatmak üzere, Hacı Mehmet Efendi’nin talebelerinden Kumlu köyünden Kâmil Efendi, halkı galeyana getiren bir konuşma yapar. Bu kişinin kim olduğu, nereden ve kimden tahsil gördüğü merakla sorulur. Of’tan gelen gönüllü kafilesinden, hocasının da bu içtimada hazır bulunan Hacı Mehmet Efendi olduğu anlaşılınca ona karşı büyük bir saygı ve hürmet gösterilir. Hacı Mehmet Efendi bu sırada yakalandığı bir hastalık sonucu savaşa katılmadan ölür. Erzurum’daki mezarlıklardan birine defnedilir. Mezarı büyük oğlu topal Mustafa tarafından yaptırılır. Erzurum Belediyesi daha sonra bu mezarlığı kaldırarak yerine binalar, meydan ve park yaptırmıştır. Hacı Mehmet Efendi tahminlere göre 80-90 yaşlarında ölmüştür. Yazılı ve basılı eseri yoktur.
Hacı Mustafa Efendi (Bakkaloğlu): Müderris Ahmet Efendi’nin oğludur. 1262/1846 yılında doğdu. 1325/1909 yılında vefat etti. Mezarı Ataköy aile kabristanındadır.
Hacı Tahir Efendi (Bakkaloğlu): Mehmet Efendi’nin en büyük oğludur. Şimdiki Köprübaşı-Beşköy’de müderrislik yapmıştır. Oradan hacca gitmiş fakat geri dönmemiştir. Hac yolunda vefat etmiştir. Bunun hakkında geniş bilgiyi aynı köylü Hacı Salih Efendi vermiştir. Hacı Salih Efendi, Ankara Müftüsü Ragıp İmamoğlu’nun babasıdır. Trabzon vaizliği ve Maçka müftülüğü yapmıştır. Bakkalzade’nin ders okutması ve İslam’a hizmetleri hakkındaki en sıhhatli bilgiyi o vermiştir. Bakkalzade Hacı Tahir Efendi, Hadi altındaki kemer taş köprünün yapılmasına ağabeyi İsmail Hakkı Bakkaloğlu ile birlikte önayak olmuş, imece usulüyle Yinoğlu Hacı Muhammet’e yaptırmışlardır. Bu köprü 1929 yılındaki sel felâketinde yıkılmıştır.
Hafız Efendi (Ahmet Dursun) Kurra: Hafız Efendi 1303/1887-1973 yılları arasında yaşadı. Asıl adı Ahmet Dursun olan Hafız Efendi, yetiştirdiği çok sayıda hafız nedeniyle bu isimle anılır. 01.09.2003 tarihinde kendisiyle yaptığım sohbette, Ali İhsan Binler (İhsan Hoca) babasını şöyle tanıttı: “On sene subay olarak askerlik yaptı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Hafız Efendi’nin alayı Kop dağında Ruslara karşı yapılan müdafaada esir düştü. Önce Erzurum’a, oradan Rusya’nın Kasrova şehrine, oradan da Sibirya’ya sürüldü. Sibirya’da -40 derece soğukta yaşam mücadelesi verdi. Yiyecek ve içecekler kendilerine buz halinde verilirdi. Bu maddeleri ısıtarak buzunu çözer, ondan sonra yerdi. Giyecekleri hayvan derilerinden hazırlanırdı. Güneş battıktan kısa bir süre sonra tekrar doğardı. Yılda 85 vakit yatsı namazı yoktu. Zaten kitabımız da öyle der. Kendisini Türkiye’ye atabilmek için her türlü sıkıntıya katlanmaya hazırdı. Bu amaçla esir kampından kaçarak Çin üzerinden sekiz aylık bir yolculuktan sonra Türkiye’ye gelebildi. Türkiye’ye geldikten sonra çocuk yetiştirmeye başladı. Geçirdiği olağan üstü yaşantıdan ötürü kendisine özel olarak çocuk okutma izni verildi. 60-70 sene Kur’an’ı Kerim ile uğraştı, talebe okuttu. Yalnız Ataköy’den 80 civarında talebeye icazet verdi. Bu sayı civar köylerle birlikte 300 civarındadır. Bu köyde öyle bir zaman vardı ki, Hafız Efendi’den Kur’an okumayan kadın yoktu. Evliyaullahtan Hacı Ferşat Efendi vardı. Bir gün onu ziyarete gitti. Babama ne yaptığını ne ile meşgul olduğunu sordu. O da: Kur’an ile uğraştığını, çocuk okuttuğunu söyledi. Hacı Ferşat Efendi: “Oğlum, Kur’an’ı Kerimi dinlemek yetmez, sen de okuyacaksın”, dedi. Ondan sonra talebelerle dersini bitirdikten sonra Kur’an’ı eline alarak okurdu. 60 sene burada ezan okudu. Ben iki üç defa okudum, nefesim kesildi, bıraktım. Yalnız burada değil, komlarda, yaylada, çayırda namaz vakti gelince işini bırakır, hiç çalışmamış gibi gür sesle ezan okur, sesi karşılardan duyulurdu. Allah ona öyle bir ahlâk verdi ki, bu ahlâk Kur’an ahlâkıydı.” Hafız Efendi 1973 yılında vefat etti. Mezarı, evinin avlusundaki aile kabristanındadır.
Hasan Efendi (Bakkaloğlu): Tahir Efendi’nin oğludur. Mezarı Ataköy kabristanındadır.
Hasan Fehmi Efendi (Kadıhasanoğlu): 1933 yılında Ataköy’de doğdu. Hafız Efendi’den 9 yaşında hafızlığı bitirdi. İhsan Binler Efendi’den Arabiyat tahsili gördü. İlkokulu Ataköy’de, ortaokulu Rize’de, İmam Hatip Lisesi’ni Trabzon’da dışarıdan bitirdi. 1960 yılında Rize Derepazarı’nda imam olarak göreve başladı. 1965 yılında kadroya geçti. 1977 yılında Murakıp olarak Akçaabat’ta 10 yıl süreyle görev yaptı. Aynı görevi Bursa İl Müftülüğünde devam ettirerek emekli oldu.
Hüseyin Sabri Efendi (Bakkaloğlu): Mehmet Efendi’nin beş oğlundan en küçüğüdür, İsmail Hakkı Bakkaloğlu’nun kardeşidir. 5 Haziran 1266/1850 yılında Ataköy’de doğdu. Köyünde Sübyan mektebini bitirip babası müderris Mehmet Efendi’den üç, Of’un Uğurlu Medresesinde 9 yıl tahsil gördükten sonra icazet almıştır. Bundan sonra aralıksız Rize Of medreselerinde 1326/1910 yılına kadar ders okutmakla meşgul oldu. Dört defa icazet vermiştir. 1323/1907 yılında Of Müftülüğüne tayin oldu. Of Müftülüğü görevini sürdürürken Rusların istila hareketinde, Of Müdafaası olarak tarihe geçen Birinci Dünya Savaşı yıllarında mahalli halkı silahlandırarak Ruslara karşı cansiperane gayret göstermiştir.

Hüseyin Sabri Bakkaloğlu’nun başarılarını duyan Lazistan havalisi kumandanı Mirliva Ahmet Avni, ona aşağıdaki yazıda geçen yetkiyi verdi:

Mirliva Ahmet Avni’nin Of Müftüsü Hüseyin Sabri Bakkaloğlu’na gönderdiği ferman

“Lazistan Havalisi Komutanlığı:

Bismillahirrahmanirrahim;

Mektup velai selahiyetimdir.

Bu kerre kazayı Of’ta mukim (ikamet eden) ve misafir harp ve darbe veya nakliyat veya inşaatı cerriyeye kudret-i vafir bilumum firarı bekaya ve tebdilhava efradının nezdi fazilanelerine ve emir ve kararınıza tefrik olunan Hacı Haşim Ağanın gayreti ve sizin din ve devlet uğrundaki fedakârane faaliyetiniz ile cem ve tarafıma sevk olunmalıdır.

Müfrezede ve kapısı önünde çalışmaktan ve emrimize itaat etmeyi reddedecek kimseleri cezalandırmak üzere sana yetki verdim.

Veminellahi tevfik.

28 Şubat 1331

Lazistan Havalisi Kumandanı

Mirliva Ahmet Avni (Jandarma)”

Diğer taraftan Paşa bütün resmi makamlara aşağıdaki emri göndermiştir: “Düşmana karşı mücadele etmek için orduya asker celbi ve sair tedbirlerin alınması için Of Müftüsü Hüseyin Sabri Efendiye her türlü salâhiyet verilmiştir. Bütün alakadar makamların suret-i kattiyede müzaheret göstermesini beyan eylerim.”

Hüseyin Sabri Efendi 1916’da yaş haddinden emekliye sevk olunması istenmişse de, Of’a bağlı köy idare heyetleri ve medrese müderrisleri tarafından tanzim olunan dilekçe, yetkili makamların da uygun görmesi üzerine, 2 yıl daha görevde kaldı. 1337/1921 yılında Ataköy’de öldü. Caminin yanında defnedilmiştir.


İslâm Sabri Efendi: Osmanlılar devrinde orduya din adamı yetiştirmek üzere bir sınıf tahsis edilmişti. Bu günkü levazım, sağlık ya da ilmiye sınıfı gibi. Bu bölüme daha çok İslam kültürü almış kişiler arasında imtihanla alınırdı. Ataköy’den iki kişi bu hizmete talip oldu. Bunlardan biri İslam Sabri Efendi (Cevdet Sunay’ın babası), diğeri İsmail Hakkı Bakkaloğlu’nun oğlu Mahmut Haşim Efendi’dir. Bunlar orduya Tabur İmamı olarak girmişlerdir. Tabur imamı, taburdakilere namaz kıldırır, ölen askerleri defneder, askerlerin savaşta ve barışta morallerini yüksek tutmak için konuşma yapardı. İslam Sabri Efendi bunlardan biriydi.
İsmail Hakkı Efendi (Bakkaloğlu): 1246/1830 yılında Ataköy’de doğdu. İlköğrenimine burada müderrislik yapan babası Mehmet Efendi’nin yanında başladı. Daha sonra yörenin tanınmış müderrislerinden Abbas Efendizade Mehmet Efendi’den okumaya başladı. 21 yaşında hocası Hacı Mehmet Efendi (Abbasoğlu) ile 1878’de Rus harbine katılmak üzere Erzurum’a gitti. Hocasının bu savaşta şehit düşmesiyle, savaştan sonra yarım kalan tahsilini Akdoğan köyü müderrislerinden Hafızzade İsmail Efendi’de tamamladı.

İsmail Hakkı Efendi müderrislik görevine sırasıyla Tonya’nın Kumyatak köyü İskenderli Medresesi, Vakfıkebir, Of-Uğurlu köyünde devam etti. Otuz yıla yakın kaldığı Uğurlu köyünde, Of müftülüğüne seçildiği halde, öğretim görevini aksatacağı gerekçesiyle bu görevi kabul etmedi. Rusların Trabzon’u işgali sırasında yaptığı etkili vaazlarla halkı cihada çağırdı. Topladığı milis kuvvetleriyle Rus ordusunun Baltacı deresinden geçmesini bir süre engelledi. 1902’de geldiği Ataköy medresesinde ve Maraşlı köyü medresesinde ders okutarak iki bine yakın talebeye icazet vermiştir.

45 adet el yazması kitabı vardır. Ne yazık ki bu kitapların birçoğu bir yangın sonucu kül olmuştur. 1337/1921 tarihinde öldü. Kabri Ataköy Camii yanındaki mezarlıktadır.

İsmail Hakkı Bakkaloğlu’nun 1330/1914’te Ataköy’de verdiği son icazetler

Ataköy Medresesi’nde ders okuttuktan sonra icazet almaya hak kazananların listesi:

1. Hoca’nın oğlu Abdussamet Efendi

2. Müftü’nün oğlu Numan Efendi

3. Zayifzade Mehmet Efendi (Kumlu)

4. Serdar Mehmet Efendi

5. Lemoğlu Hafız Mehmet Efendi

6. Bobaroğlu Mehmet Efendi

7. Kamaoğlu Mustafa Efendi

8. Hordoloşoğlu Dursun Efendi

9. Hacıyusufoğlu Süleyman Efendi

10. Ruşenoğlu Hacı İzzet Efendi

11. Dingiloğlu Mehmet İmam Efendi

12. Dingiloğlu Behçet Efendi

13. Canoğlu Muhammet Efendi

14. Sıvışoğlu Mehmet Efendi

15. Sofuoğlu Hacı Numan Efendi

16. Sofuoğlu Muhammet Efendi

17. Çakoçeroğlu Mehmet Efendi

18. Hacıabdullahoğlu Hafız Mehmet Efendi

19. Hacıabdullahoğlu Hüseyin Efendi


İsmail Efendi (Hamsici): 1937 yılında Ataköy’de doğdu. İlkokula Ankara Gölbaşı’nda başladı. İlkokul 3. Sınıfta okulu yarıda bırakarak hafızlığa başladı. 1948’de Hafız Efendi’den hafızlığı bitirdi. 1952’de Tayyip Dingiloğlu Efendi’den Arapça dersleri almaya başladı. Sarf, Nahif, Avamil, İzhar ve Fıkıh okudu. 1955 yılında Of’un Uğurlu Köyü’ne giderek Hacı Mehmet Rüştü Âşık Kutlu’dan Tashih-i Huruf (kıraat), Molla Cami ve Fıkıh dersleri aldı. Aynı yıl Trabzon Merkez Vaizi Sönmez Hoca’dan Nahif ve Fıkıh derslerine devam etti. 1956-1957’de Tosya Müftüsü Ahmet Serdaroğlu’ndan İlm-i Mani, İlm-i Beyan, İlm-i Beliğ ve İlm-i Kelam (Akaid) okudu. 1957’de askere gitti. 1959’da İzmir Kestane Pazarı’nda El Ezher mezunu Hacı Ali Tosun ile Hacı Salih Tanrıbuyruğu hocalardan iki yıl Mantık, Alaka, İlm-i Usul, İlm-i Hadis ve Tefsir dersleri okuyarak icazet aldı. İzmir’de bulunduğu süre içinde ilk, orta ve imam-hatip okullarını dışarıdan bitirdi. 16 sene Ankara Gölbaşı’nın Selametli köyünde 19 yıl, Ankara Merkez Ahi Elvan Camii’nde görev yaparak emekli oldu. Şu anda da fahri vaizliğe devam etmektedir. Ankara Elvanket’te ikame eden İsmail Hamsici üç çocuk babasıdır.
Kabak Ahmet Efendi (Abbasoğlu): Dr. Adnan Abbasoğlu dedesinin özgeçmişini şöyle anlattı: Kabak Ahmet Efendi olarak da tanınan dedem Ahmet Hamdi Abbasoğlu 1882 yılında Ataköy’de doğmuş ve ilk tahsilini sanıyorum Çaykara'da tamamlamış. Daha sonraki tahsilini Trabzon’daki Fatih Medreselerinde görmüş. Geçim sıkıntıları nedeniyle 1900‘lü yılların başında ailece Bayburt'a göç etmişler. Kısanta'ya (Demirözü) bağlı Püşke köyünde imamlık yapmış. Sanırım 1940‘lı yıllarda Erzincan ili Tercan ilçesi Mercan köyüne göç ederek bu köyün kuruluşunda bulunmuş. İlerleyen zaman içerisinde Tercan kazasında müftülük yaptıktan sonra 1940‘lı yılların sonunda Ankara'ya göç etmiş. Ankara'da Samanpazarı semtindeki tarihi Arslanhane Camii’nde uzun yıllar vaizlik yapmış. O zamanki eşraf kendisini iki sesli hoca olarak tanımlarmış. 1957 yılında geçirmiş olduğu beyin kanaması sonucu 75 yaşında hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Kasım Efendi (Bakkaloğlu): İsmail Hakkı Efendi’nin oğludur. 1271/1855yılında doğdu. 1329/1913 yılında vefat etti. Mezarı Ataköy kabristanındadır.
Mehmet Efendi (Abdurrahmanoğlu): Soyadı Kanunu çıkınca Yeni soyadını aldı. Mehmet Efendi, 1296/1880 yılında Ataköy’de doğdu. Devrin âlimlerinden dini eğitim aldı. Dini eğitiminin yanı sıra güçlü bir kaleme sahipti. Çok sayıda şiiri ve nazım şeklinde kendi el yazması üç eseri vardır. Eserleri 1940’lı yılların kış gecelerinde okunur, büyük ilgi ile dinlenirdi. Şiirlerinin bazıları 1929 sel felaketine ışık tutmaktadır. 1965 yılında vefat etti. Mezarı evinin yakınında aile kabristanındadır. Eserleri: Seyyid-i Battal, Kankalesi, Cimcime Sultan, Şiirler
Mehmet Efendi (Bakkaloğlu): Ahmet Efendi’nin oğludur. 1927 – 1955 yılları arasında yaşadı. Mezarı Ataköy aile kabristanındadır.
Mehmet Efendi (Bakkaloğlu): İsmail Hakkı Bakkaloğlu’nun babasıdır. Maraşlı köyünden Ataköy’e gelen Bakkaloğullarındandır. Celal Efendinin oğlu Ahmet Efendi’nin oturduğu bugünkü evde doğdu. Karısı Kumlu köyünden Zayıfoğlu Ahmet efendinin kızı Fatma hanımdır. Fatma Hanım Ataköy’e gelin geldikten sonra Ataköy’ün müderrisi ve imamı Bakkalzade Mehmet Efendi’ye beş oğlan bir kız verdi. Beş oğlanın beşi de icazetli müderristir. Bunların ikincisi olan İbrahim Hakkı Efendiye, Solaklı vadisindeki ulema, Ulemanın Reisi unvanını verdi. Mehmet Efendi Ataköy’deki müderrislik görevini bitirdikten sonra Of ilçesinin Kıyıcak nahiyesinin Kelali köyünde hizmet vermeye devam etti. Of Müftüsü Hüseyin Sabri Efendinin babasıdır.
Mehmet Efendi (Sivişoğlu): Molla Mehmet Efendi olarak anılır Mehmet Efendi Ataköy’de doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1889-1894 yılları arasında doğduğu tahmin ediliyor. 1914 yılında İsmail Hakkı Bakkaloğlu'ndan icazet aldı. Samsun'un Alaçam ilçesi Toplu köyüne yerleşti. Sivişoğlu sülalesinin bir kolu burada devam etti. Fehruz, Ahmet, Mehmet’ten ayrı olarak adları bilinmeyen üç çocuğu daha vardı. Ölüm tarihi bilinmiyor. Mezarı Toplu köyündedir.
Mehmet Efendi (Sönmez): Sönmez Hoca adıyla tanınan Mehmet Sönmez Efendi 1917 yılında Ataköy’de doğdu. İstanbul’da Kutrum Hafız İsmail (Kurra) Efendiden hafızlığını yaptı. Nuru Osmaniye Camii İmamı Hafız Hasan Akkuş’tan okuduğu sanılmaktadır. Trabzon Merkez Vaizliği yaptı. Okuttuğu talebeler arasında İsmail Hamsici, Hacı Ziya Habiboğlu, Ali Öztürk gibi daha birçok kişiye ders verdi. 1964 yılında vefat etti. Mezarı Ataköy’de aile kabristanındadır.
Mehmet Ziya Efendi (Zırh) 1928’de Ataköy’de doğdu. Ataköy’ün tanınmış kurralarındandır. İlkokulu Ataköy’de bitirdi. Hafızlık icazetini babası Hüseyin Hüsnü Efendi’den aldı. Akademik düzeyde Kuran talimini Of Vaizi Uğurlu Köyünden Hacı Mehmet Rüştü Âşık Kutlu’dan gördü. Ali İhsan Efendi’den Arabiyat dersleri aldı. Ataköy ve çevre köylerden gelen yüzlerce kişiye hafızlık icazeti verdi. 07 Şubat 2014 tarihinde vefat etti. Mezarı Ataköy’de aile kabristanındadır. Mehmet Ziya Zırh altı çocuk babasıydı.
Muhammet Bahaeddin Efendi: Muhammet Bahaeddin Efendi 1314/1898 tarihinde vefat etti. Müderrislik ve babasından intikal eden camii şerif imam ve hatipliğini devam ettirmiştir. Onun vefatından sonra imam ve hatiplik Mehmet Şükrü Efendiye ve müderrislik görevi de babasının amcası olan H. Ömer Efendi’ye geçmiştir.
Mustafa Efendi (Bakkaloğlu): Bilal Efendi’nin oğludur. 1262/1846-1304/1888 yılları arasında yaşadı. Mezarı Ataköy aile kabristanındadır.
Mustafa Efendi (Dingil): 1253/1837 yılında Ataköy’de doğdu. O dönemin âlimlerinden dini eğitim görerek müderris oldu. 1928 yılına kadar İskefiye’de (Çarşıbaşı) resmi olarak Müderrislik görevinde bulundu. Bu tarihten sonra Latin harfleriyle eğitim yapmayı kabul etmeyerek doğduğu köye döndü. 1938-1944 yılları arasında Ataköy’de talebe okutmaya devam etti. Okuttuğu kişiler arasında Dingiloğlu Tayyip Efendi, Ulufoğlu Ali İhsan Efendi, Şakir Efendi, Ustahasanoğlu Hasan Efendi, Mehmet Sönmez Efendi vardır. Mustafa Efendi 1945 yılında vefat etti. Üç çocuk babasıydı.
Mustafa Efendi (Kama): 1303/1887 yılında Ataköy’de doğdu. İsmail Hakkı Efendi ve Hacı Ömeroğlu’ndan eğitim gördü. Özellikle Feraiz (Matematik) ve Mantık derslerinde çok ileriydi. Talebelerine bu konuda ders vermiştir. Yedibela Hafız Ali Efendi, Ğırat Hacı Dursun Efendi, Koldere’den Kasım Trinkoğlu, Ahmet Kıral ve Mehmet Onat Efendiler ondan ders almıştır. Mustafa Sönmez Efendi Çanakkale Gazisidir. Ankara Polatlı ilçesinin Kuşçu, Bacı, Ücret ve Kargalı köylerinde imamlık yaptıktan sonra Of’un Hayrat nahiyesi Nefsikono ve Kireçli köylerinde görevine devam etti. Üç çocuk babası olan Mustafa Efendi 23 Nisan 1978 tarihinde vefat etti. Mezarı Ataköy’de aile kabristanındadır.
Numan Efendi (Bakkaloğlu) (Numan-ı sani): Mehmet Efendi’nin üçüncü oğludur. İcazetinden sonra fazla ders okutamadan kendisinde meydana gelen bir kan çıbanından zehirlenerek genç yaşta Ataköy’de vefat etmiştir.
Raif Efendi (Korkmaz): Trabzon’un Of ve Çaykara ilçeleri hem Osmanlı döneminde hem de cumhuriyet devrinde önemli alimlerin yetişmesine yataklık etmiştir. Uzun yıllar bölgede yaygın olan köy medreseleri, İslami ilimlerin her zaman el üstünde tutulmasına vesile olmuştur.

Merhum Müftü Raif Korkmaz Hoca o bereketli topraklarda doğup büyüyen ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde hizmetleriyle temayüz eden son dönem değerli alimlerden biriydi. 1938 yılında Çaykara ilçesine bağlı Ataköy’de doğan Korkmaz, 9 yaşında hafızlığı tamamladı. Osmanlı döneminde bölgede sayıları 60’ı bulan köy medreselerinin bir tür devamı sayılabilecek medresede, Paçanlı (Maraşlı) Hacı İdris Efendi’den ders okudu. Babası onun okumasına önem ve destek vermiş, o da bu desteği boşa çıkarmamıştı. Her gün iki saatlik yolu yürüyerek Arapça, mecelle, feraiz, fıkıh gibi İslami ilimlerin okutulduğu medresede 10 yıl kadar eğitim gördü.

Hafızasının kuvvetli olması daha o yaşlarda hocalarının dikkatini çekmişti. İcazetini aldıktan sonra bir müddet Kars ve Konya’da Ramazan imamlığı yaptı. 1961’de Diyanet İşleri Başkanlığı’na intisap etti ve Rize’nin Çayeli ilçesinde imam hatip olarak göreve başladı. Bu s ırada eğitim hayatına büyük bir şevkle devam etti. İmamlık yaptığı yıllarda dışarıdan ortaokulu bitirdi. Hayatının her döneminde kitapla arasını yakın tutan, kendini yetiştirmek için bir sınır, bir çerçeve belirlemeyen Korkmaz Hoca 1963-1964 yılları arasında Bilecik vaizliğine atandı. Bu sırada Rize Lisesi’ni yüksek başarıyla dışarıdan bitirdi. 1969-1971 yılları arasında Ankara Çubuk ilçe vaizliği görevinde bulundu.

Hitabeti kuvvetliydi. Kendisine verilen her göreve büyük bir titizlik ve ciddiyetle sarılırdı. 1971-1972 yılları arasında Konya ili Akşehir İlçe Müftüsü olarak görev yaptı. Okuma ve öğrenmeye hiç ara vermeyen Raif Korkmaz, 1972 yılında da Ankara İlahiyat Fakültesi’ni üstün başarıyla bitirdi.

1972-1976 yılları arasında Siirt Müftülüğü görevi yapan, 1976 yılında tekrar Ankara merkez vaizliği görevine dönen Raif Korkmaz, sırasıyla: 27 Nisan 1978-15 Ekim 1984 tarihleri arasında Trabzon İl Müftülüğü, 25 Ekim 1985-1989 tarihleri arasında Kütahya Müftülüğü, 2 Ekim 1989-3 Kasım 1994 tarihleri arasında ikince kez Trabzon Müftülüğü görevine atandı. Daha sonra Zonguldak ve Çanakkale Müftülüğü görevlerinde bulunan Raif Korkmaz, kendi isteğiyle 2002 yılında emekli oldu.

Görev yaptığı yerlerde Kur’an kurslarına büyük önem veren Raif Hoca, personeline karşı toleranslı ve anlayışlıydı. Çevresindekileri sürekli motive eder, gayretlere teveccüh gösterirdi. Camilerini ziyaret ettiği imamlara, “Kaç kişiye Kur’an öğrettin” diye sorardı. Din hizmetlerinin omurgasını Kur’an-ı Kerim olduğunu düşünen Raif Hoca, hayatı boyunca Kur’an’dan uzak kalmamış, emeklilik yıllarında da bu yakınlığı devam ettirmiştir. Genç olsun, yaşlı olsun bir kimseye nasihat ederken mutlaka sözünü Kur’an-ı Kerim’e dayandırmak isterdi. Çünkü dünya ve içindeki her şeyin fani, sadece Cenab-ı Allah’ın sözünün baki olduğuna yürekten iman etmişti.

Görev yaptığı yıllar boyunca doğup büyüdüğü memleketinden de kopmadı. Hemen her yaz Çaykaradaki köyüne giderek fındık toplar, çeşmeden su taşırdı. Bağ bahçe işleri Karadeniz bölgesinde ekseri kadınlar tarafından görülmesine karşın Raif Hoca eşini ağır işlerden korur, sepeti kendisi yüklenir, “Hocam, Müftü Efendi sepet taşır mı?” diye soran komşulara, “Dine göre bu” derdi. Komşularına bu yönde telkinlerde bulunur, kadınların Allah’ın emaneti olduğunu, onların ruhen ve bedenen zorlu işlerden korumak gerektiğini söylerdi.

Sözünde durur, kendisine verilen sözlere de riayet edilmesine çok önem verirdi. Hatta sosyal ilişkilerinin temelinde söz verme, sözünde durma titizliğini merkeze alırdı. Ömrünün sonlarında, “Hepimiz kuluz, hatalarımız olmuştur ama 80 yaşındayım tek bir kere sözümde durmadığım olmamıştır.” Deme bahtiyarlığına erebilmiştir. Hem komşuları hem de onunla uzun yıllar birlikte görev ve mesai arkadaşlığı yapan insanların şahitliği de bu yöndedir. Yine oğlu Arif Korkmaz’ın şahitliğiyle öğrendiğimize göre bir esnafa borcunu ödeme tarihi pazar gününe denk gelmiş, buna rağmen alelacele dışarı çıkıp zahmetli bir araştırmanın neticesinde esnafın evini bularak borcunu ödemiştir.

Toplam 13 yıl müftülük yaptığı Trabzon’da halkın gönlünde özel bir yer edinmiştir. Trabzon’da yalnız şehrin ileri gelenleri tarafında değil, cami cemaati ve farklı kesimlerce sevilmiş, sayılmıştır. Çok sayıda kursun ve caminin temelinde harcı bulunan Raif Korkmaz’ın hayatında hiç uzaklaşmadığı kitap Kur’an’dı. Sürekli hatim okurdu. Nüktedan bir kişiliğe sahipti. Mesajlarını latifeler eşliğinde verir, muhatabının yüz hatlarından ziyade zihninin içindeki kasları güldürürdü. Çevresine ve din görevlilerine sık sık, “Önder olmak için tek bir mesele vardır. Söylediğin sözün eri olacaksın” derdi. Çünkü rehberlik vasfıyla toplumun önüne geçen kimselerin en ufak hatadan bile korunması gerektiğini, bunun beyaz çarşafta daha çok belli olan siyah nokta gibi olduğunu söylerdi. Samimiyetle, iyi niyetle başlanan, bir yan hesap yapmadan, siyasi menfaat gütmeden yapılan işlerin önünde hiçbir engelin duramayacağını belirtirdi.

Arapça ve Almanca bilen Raif Korkmaz, Melahat Hanımla olan evliliğinden üçü kız, biri erkek dört çocuk sahibi olmuştur. 25 Aralık 2016 tarihinde Ankara Balgat’taki evinde vefat eden Raif Korkmaz Hoca doğduğu köyde, Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Ataköy’deki aile mezarlığında toprağa verilmiştir. Allah mekanını cennet eylesin. (Diyanet Aylık Dergi)


Sabit Efendi (Erdem): Hacı Tahir Efendi’nin oğludur. Doğum tarihi bilinmiyor. İstanbul’da Arapça ve Farsça ilimlerini tahsil etti. 1926 yılında vefat etti. Mezarı Ataköy kabristanındadır.
Süleyman Sırrı (Efendi) Gedik: Süleyman Sırrı Gedik Ataköylüdür. O dönemde ilçe Of olduğu için kayıtlarda Oflu olarak geçmektedir. Süleyman Sırrı Gedik’in Milletvekilliği sırasında yazdığı kısa özgeçmişi, değişiklik yapılmadan, yaşadığı yılların Türkçesiyle aşağıda verilmiştir. “Of’ta doğdum. İlk ve orta tahsilimi bitirdikten sonra 1290’dan 1295 tarihine kadar Mebadii Ulumu Arabiyeyi bu kazada tahsil ettikten sonra 1275 tarihinden 1300 tarihine kadar Erzincan sancağında müftü zade Tahir Efendiden Nahiv, Mantık ve Fıkıhtan beş sene kadar tahsilde bulunmuş ve 1300 tarihinde İstanbul’a gelerek Fatih dersiamlarından meşahihi ulâmadan İstanbuli el hac Ahmet Şakir Efendinin 2. defa başlamış olduğu Şerhi Akaitten dersine devamla beraber 1304 senesinde Mektebi Nüvabi Kuzlata bil imtihan ve bil müsabaka duhul ederek hem medrese hem de mektep derslerini takip etmiş ve tahsili mütat olan fünunu 1307’de ikmal ederek merhum müsarünileyh hafız Şakir Efendiden ahzı icazet ettim. Bundan sonra mektep tahsili de residei hizematım olarak 1308 tarihinde başahadetname ruusula âlâ dereceden mektebi kuzattan ve Nuvaptan neşet ederek 1309 tarihinde 1250 kuruş maaşla Halep vilâyeti dahilinde İskenderun kazası Niyabetine tayin edilmiş ve 2,5 sene ifayi hizmet ettikten sonra müddeti ürfiyemin hitamına mebni infisal etmiş ve 1312 senesinde 1500 ve badehu 500 kuruş zamla 2000 kuruş maaşla Diyarbekir vilâyetinde Ergani Madeni livası niyabetine tayin edilerek 2,5 sene orada bulunmuş ve hitamı müddete binaen 1315 senesinde 1125 kuruş maaşla Edirne vilâyeti Darıdere kazası niyabetine tayin edilmiş ve 2 sene müddetle orada ifayi vazife ettikten sonra 1250 kuruş maaşla 1317 ya da 1318 senesinde Hüdavendigâr (Bursa) vilâyeti Erdek kazası niyabetine ve inkizayı müddete binaen badehu 1250 kuruş maaşla yine Hüdavendigâr vilâyetinde Edremit kazası niyabetine, 1323 tarihinde tayin edilmiş 2 sene müddetten sonra hitamı müddet hasebiyle 1325 tarihinde tensikat mucibince evvela 1500 ve badehu 1750 kuruş maaşla İstanbul’da Mahmutpaşa niyabetinde 2 sene müddet bulunduktan sonra 1327 tarihinde 4500 kuruş maaşla Kastamonu merkez vilâyeti niyabetine tayin edilmiş ve müddeti örfiyesi olan 2 sene hitamından sonra 4000 kuruş maaşla Kudüsü şerif müstekil livası kadılığında 21 ay bulunduktan sonra terfian 5000 kuruş maaşla 1331 tarihinde Halep vilâyeti merkez kadılığına nakil edilmiş ve 3 sene orada memuriyet ettikten sonra 1334 tarihinde 5000 kuruş maaşla Edirne vilâyeti merkez kadılığına tayin edilmiş ve 17 ay hizmeti mezkürede bulunduktan sonra malûm ve meşûm işgal üzerine cebri mazuliyet âdadına dahil olarak 1336 senesi 21 Ağustosundan 25 Şubat 1339 tarihine kadar niyabet ve mazuliyet maaşı ile Dersaadette kalmış ve 1339 Şubatında 4,5 lira yevmiye ile Ayvalık tafiye komisyonu azayı adli vazifesinde bulunmuş ve 1339 Haziranında 5000 kuruş maaşla Ankara vilâyeti merkez kadılığına tayin edilmiş ve 11 Ağustos 1339 tarihinde Ankara’ya murasalatla işe başlamış ve 7 gün vazifeyi kazayı ifa ettikten sonra Trabzon livası Mebusluğuna intihap olunduğundan 19 Ağustos 1339 tarihinde vazifeyi kazadan istifa ve vazifeyi vataniye, yani vazifeyi umumiyeyi Vataniye olduğu kanaatında olduğum Mebusluğu tercih ile Meclisi Milliye devam ettim. Halen Trabzon Mebusuyum. Tercümeyi halim İstanbul mülga adliye nezaretinde ve müsveddeleri Dersaadette hanemdedir. Ziyade tafsilat anlarda muharrer. Trabzon Mebusu Oflu, Süleyman Sırrı”
Tahir Efendi (Bakkaloğlu): Hasan Efendi’nin oğludur. 1328/1912 yılında doğdu. Ölüm tarihi bilinmiyor. Mezarı Ataköy kabristanındadır.
Tayyip Efendi (Dingiloğlu): 1900 yılında Ataköy’de doğdu. Mustafa Efendi’nin (Dingil) oğludur. Eğitimini babasından gördü. 1928 yılında askere gitti. Maçka Jandarma Okulu’na er olarak girdi. Okuma yazma bildiği ve ilim sahibi olduğu için askerlere Osmanlıca ve Latince okuma yazma öğreterek askerliğini bitirdi. Erzurum Narman’da ve Kayseri Uzunyayla’da uzun yıllar görev yaptı, talebe yetiştirdi. Beş çocuk babasıydı. 1996 yılında vefat etti. Mezarı Ataköy’de ortaokulun yanındadır.
Topal Mustafa Efendi (Abbasoğlu): 1232/1816-1302/1886 yılları arasında yaşadı. Hacı Mehmet Efendi’nin oğludur. Hacı Mehmet Efendi öldüğünde topal Mustafa 55-60 yaşlarındaydı. H. Ömer Efendi, H. Sadettin Efendi ve Topal Abbas Efendi onun kardeşleridir. Of, Rize, Bayburt, Sürmene muhitlerinde büyük şöhret salmış birer âlim ve müderristiler. Özellikle Topal Mustafa Efendi ile H. Ömer Efendi kuvvetli hatiptiler. Topal Mustafa Efendi kardeşlerin en büyüğü ve ilimde daha üstün olduğu için babası H. Mehmet Efendi’den gelen müderrislik ile camii şerif imam ve hatiplik görevini yürütmüştür. Yüzlerce talebe okutmuş ve icazet vermiştir. Hacı Mehbup Efendi onun talebesidir ve ondan icazet almıştır. Trabzon Millet Vekili Süleyman Sırrı Bey Arapça tahsilinin önemli bölümünü onda yapmıştır. Topal Mustafa Efendi 1302/1886 tarihinde 65-70 yaşlarında vefat etmiştir. Caminin kuzeyinde, dedesi büyük Abbas efendinin hemen bitişiğinde yatmaktadır.
Zekeriya Efendi (Bakkaloğlu): Bilal Efendi’nin oğludur. Doğum tarihi bilinmiyor. 1296/1880 yılında vefat etti. Mezarı Ataköy aile kabristanındadır.
Fevzi Efendi (Abbasefendizade)
Behzat Efendi (Abbasoğlu)
Muhammet Efendi (Abbasoğlu)
Hacı Ömer Efendi (Abbasoğlu)
Hacı Abdulbaki Efendi (Kadıhasanoğlu)
ATAKÖYLÜ ÂLİMLERİN ÖZGEÇMİŞLERİ DEVAM EDECEK
Yüklə 72,32 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə