Buşra İncirkuş Dr.Öğr.Üyesi, İstanbul Gelişim Üniversitesi, bincirkus(at)gelisim edu tr



Yüklə 301,51 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix23.08.2018
ölçüsü301,51 Kb.
#63848


idil, 2018, cilt / volume 7, sayı / issue 45

www.idildergisi.com

497

DOI: 10.7816 /idil-07-45-02



ÖZ

Mehmed Fuad Köprülü, 1913 yılında yazdığı “Türk Edebiyatı Tarihinde Usul” adlı maka-

lesiyle Türk Edebiyatı’nın Avrupa ilim ve metotlarıyla nasıl çözümleneceğini ortaya koy-

muştur. Bu makalede yer alan metot üç aşamalıdır ve bu aşamalar; şekil, konu ve öz’dür. İlk 

aşama olan şekil bölümünde, yazının hangi ölçüyle ve ne şekilde yazıldığı incelenmektedir. 

Konu bölümünde eserin konusu ayrıntılı bir şekilde ortaya koyulmaktadır. Son bölüm olan 

öz kısmında ise şekil ve konu bölümünde analiz edilen bilgiler sentezlenerek içerik bulun-

maktadır. Bu aşamalara bakıldığında Panofsky’nin üç aşamalı kuramı olan birincil veya do-

ğal anlam (ön ikonografik aşama), ikincil veya danışıklı anlam (ikonografik aşama) ve içsel 

anlam veya içerik (ikonolojik aşama) ile örtüştüğü görülmektedir. Birincil veya doğal anlam 

(ön ikonografik) aşamasında sanat yapıtında yer alan biçimsel öğeler incelenmektedir. Köp-

rülü’nün makalesindeki şekil başlığı ile aynı ifadeleri yansıtmaktadır. İkincil veya danışıklı 

anlam (ikonografik) aşamasında eserin konusu, semboller ve kimlikler yer almaktadır. Bu 

aşama ise Köprülü’nün konu başlığında incelediği bilgileri içermektedir. İçsel anlam veya 

içerik (ikonolojik) aşamasında ise birincil anlam ve ikincil anlamda analiz edilen bilgiler sen-

tez edilerek eserin içeriği ortaya koyulmaktadır. Her iki kuramın da sanat yapıtını incelerken 

aynı aşamalara sahip olması ilginçtir. Köprülü’nün Panofsky’den yirmi altı yıl önce böyle bir 

çalışma yapmış olması çağını aşan bir yazar olduğunu düşündürmektedir. 



Buşra İncirkuş

Dr.Öğr.Üyesi, İstanbul Gelişim Üniversitesi, bincirkus(at)gelisim.edu.tr

MEHMED FUAD KÖPRÜLÜ’NÜN VE ERWIN 

PANOFKSY’NİN SANAT YAPITI İNCELEME 

YÖNTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Buşra İncirkuş - Mehmed Fuad Köprülü’nün V

e Erwin Panofksy’nin Sanat 

Yapıtı İnceleme 

Yöntemlerinin Karşılaştırılma

COMPARISON OF MEHMED FUAD KÖPRÜLÜ’S 

AND ERWIN PANOFSKY’S ARTWORK ANALYSIS 

METHODS

Anahtar kelimeler: 

Mehmed Fuad 

Köprülü, 

Köprülü’nün 

Metodu, Türk 

Edebiyatı, Erwin 

Panofsky, Panof-

sky’nin Metodu.

Keywords: 

Mehmed Fuad 

Koprulu, Koprulu’s 

Method, Turkish 

Literature, Erwin 

Panofsky, Panofsky’s 

Method.

ABSTRACT

Mehmed Fuad Köprülü has presented how to solve Turkish Literature with European scienc-

es and methods by his article “Usul in Turkish Literature History” written in 1913. The meth-

od involved in this article is of three stages; shape, subject and essence. In the first stage of 

the shape section, it is examined the poem or the writing is written which measure and how 

it is written. In the subject section, the subject of work is presented in detail. In the essence 

part which is the last chapter, the information analyzed in the section of shape and subject is 

synthesized and content is present. From this point of view, it appears that Panofsky over-

laps with the three-stage theory of primary or natural meaning (pre-iconographic stage), 

secondary  or  convergent  meaning  (iconographic  stage)  and  internal  meaning  or  content 

(iconological stage). In the primary or natural meaning (pre-iconographic) stage is examined 

the formal elements in the work of art. It reflects the same expressions as the shape title in 

Köprülü’s article. In the secondary or convergent (iconographic) stage is located the subject 

of work, symbols and identities. This stage includes the information that Köprülü examined 

in the subject heading. In the inner meaning or content (iconological) stage, the information 

analyzed in the primary meaning and the secondary sense are synthesized and the content of 

the work is revealed. It is interesting that both theories have the same stages when examining 

the artwork. Köprülü makes you think that he is a writer who passed the age of sixteen years 

before Panofsky had done such a study.



www.idildergisi.com

idil, 2018, cilt / volume 7, sayı / issue 45

498

DOI: 10.7816 /idil-07-45-02



Giriş

Türk ordinaryüs profesör Mehmed Fuad Köprülü 

(1890-1966), 

Dışişleri Bakanlığı yapmış siyasetçi ve ede-

biyat araştırmacısıdır. Başta Türk edebiyatı olmak üzere 

pek çok alanda eser vermiş bir bilim adamıdır. Türki-

ye’de  modern  tarihçiliğin  öncüsü  ve  Türkiye’nin  mo-

dern anlamdaki ilk Türkoloğudur. Bu anlamda Osmanlı 

Edebiyatı  olarak  geçen  edebiyatımızı  Türk  Edebiyatı 

olarak değiştiren öncü bir edebiyat tarihçisidir. 

Köprülü’nün  de  aralarında  olduğu  Fecr-i  Ati, 

Türk edebiyatında ilk kez bir bildiriyle görüşlerini or-

taya koyan, okura duyuran edebiyat topluluğudur. Sa-

nat anlayışları “sanat kişisel ve saygıdeğerdir” şeklindedir. 

Dile,  edebiyata  ve  toplumsal  bilimlerin  ilerlemesine 

hizmeti  amaçlayan  bu  topluluk  yetenekli  sanatçıların 

bir  araya  gelmesiyle  oluşan  güçle  halkı  aydınlatmak 

istemiştir.  Bunun  için  topluluk  üyelerinin  kitaplarını 

yayımlamak ve bu kitaplardan bir kitaplık oluşturmak; 

batının önemli yapıtlarını Türkçeye çevirmek; herkese 

açık toplantılarla halkın edebiyat ve sanat konularında-

ki görüşlerini geliştirmek; batıdaki benzer topluluklarla 

kültür alışverişinde olmak da topluluğun amaçları ara-

sında  yer  almıştır.  Köprülü  de  bu  topluluk  içinde  yer 

alarak ilk sanatsal faaliyetlerini ve sonraki çalışmaları-

nın  temellerini  ortaya  koymuştur.  Köprülü  toplulukta 

Türk edebiyatının ilerlemesi için elinden geleni yapmış-

tır. Fecr-i Ati, Türk edebiyatında şair ve yazarları ortak 

bir amaç çevresinde ilk kez bir araya getiren ve edebiya-

tın çağdaşlaşmasında bir adım olmasıyla önemli bir ilke 

imza atmıştır. 

Köprülü, Avrupa ilim metotlarını öğrenip, milli 

değerlerle yoğrularak yapılan bir usulün taklit olmaya-

cağını ve varlığını koruyacağını söylemektedir. 1913 yılı 

Köprülü için bir dönüm noktası işlevi görmektedir. Bu 

yılda lise öğretmenliğinden İstanbul Darülfünunu Türk 

Edebiyatı Tarihi müdürlüğüne getirilmiş; şair ve öğret-

men kişiliğinden âlimlik mertebesine ulaşmıştır (Turan, 

1953: 13). Köprülü, ilk defa edebiyatımızı ilmi metotlar-

la ele alarak kronolojik bir biçimde objektif usullerle in-

celemiş ve edebiyatımızı dönemlere ayırmıştır. Köprü-

lü’ye göre edebiyat tarihçisi “nesnel-tarihçi” ve evrensel 

bakış açısına sahip olmalıdır. Edebiyat tarihimize getir-

diği bu yaklaşımla kendisinden sonra yapılacak edebi-

yat tarihi çalışmalarına da yön vermiştir (Okumuş, Şa-

hin, 2010: 398).

Erwin  Panofsky,  1892’de  Almanya’nın  Hanno-

ver  kentinde  doğmuştur.  Berlin,  Münih  ve  Freiburg 

Üniversitelerinde eğitim gördükten sonra, 1921 yılında 

Hamburg Üniversitesi’nde sanat tarihi dersleri vermeye 

başlamış ve 1926-1933 yılları arasında bu üniversitede 

profesör olarak görev yapmıştır. Çalışmalarında sanatı 

çağın insan eylemlerinin bütünü içinde ele almış ve dış 

görünüşlerin ötesinde, sanatın anlamsal yanıyla da il-

gilenmiş, sanat yapıtının yaratılmasındaki özel yanları 

bulup çıkarmaya çalışmıştır (Panofsky, 2012: 3). 



Köprülü’nün Metodu

1913  yılında  Bilgi  Mecmuası’nın  ilk  sayısında 

yer  alan  “Türk  Edebiyatı  Tarihinde  Usul”  adlı  maka-

lesiyle  edebiyatımızın  incelenmesinde  takip  edilmesi 

gereken  en  son  metotları  inceleyerek  dikkatleri  üze-

rinde  toplamaktadır  (Yılmaz,  2008:  173).  Köprülü’nün 

metotla ilişkin görüşleri ve yorumları, yüz yılı aşkın sü-

redir ülkemize ve toplum bilimlerine özgürleştirici etki 

yaptığı  çok  açık  bir  şekilde  görülmektedir.  Köprülü, 

Avrupa edebiyat metotlarını Türk edebiyatında uygu-

lamış; edebiyatımızın dünyaya ve diğer medeniyetlere 

tanıtılmasında katkıda bulunmuştur (Berktay, 1983: 81). 

Bu makaleyle Köprülü, ünlü Fransız edebiyat tarihçisi 

Gustave  Lanson’un  ana  fikirlerinden  yararlanıp,  ken-

di şahsi görüş ve fikirleriyle ilk ilmi yazısını yazmıştır. 

Köprülü,  makalede  Türk  edebiyatı  tarihinin  Avrupa 

ilim metotlarıyla fakat kendi milli bünyemize uygun bir 

şekilde  nasıl  incelenebileceğini  göstermeye  çalışmakta 

ve ileride yapacağı çalışmanın esaslarını tespit etmek-

tedir (Köprülü, 1987: 2). Türk edebiyatı tarihinde ciddi 

bir iş yapmak isteyen Köprülü’nün ilk yaptığı çalışma 

Avrupa ilim metotlarını öğrenip Avrupalıların bu konu 

hakkında  nasıl  bir  çözüm  bulduklarına  dair  inceleme 

yapmaktır.  Köprülü  makalesinde  Türk  edebiyatı  eleş-

tirisinin temellerini ve hedeflerini bütüncül bir şekilde 

ortaya koymaktadır. Köprülü’nün metoduna göre esas 

amaç, edebi metinleri tam olarak anlayabilmektir. Ese-

rin doğru anlaşılabilmesi için karşılaştırmalı bir metot-

tan yararlanılmalıdır. Bu karşılaştırmaların seçkisi itina 

ile yapılmalı ve sanat tarihinin özgün ve en güçlü eser-

leri  ele  alınmalıdır. Ayrıca,  eserleri  yaratan  sanatçının 

yaşam öyküleri ve sanat anlayışı daima göz önünde bu-

lundurulmalıdır. Edebiyat tarihinin başlangıçtan itiba-

ren gelişimini ve değişimini açıkça ortaya koymak ge-

reklidir. Bu yapılırken gelişimi ve değişimi belirleyen, 

onu şartlayan genel ortamın verileri dikkatle değerlen-

dirilmelidir. İlk devirdeki İslam öncesi ve İslam sonrası 

süreçlerdeki ve sanatta Batıya açılıştan günümüze tüm 

edebi  oluşumları  eksiksiz  tespit  edip  değerlendirmek 

esastır (Güneş, 2011: 168-169). Köprülü’ye göre edebiyat 

tarihçisinin  görevi,  disiplinli  ve  donanımlı  bir  şekilde 

hem kendi devir üslubunu hem de diğer medeniyetle-

rin üslup anlayışını kavrayarak geniş bir bakış açısına 

sahip olmaktır.

Buşra İncirkuş - Mehmed Fuad Köprülü’nün V

e Erwin Panofksy’nin Sanat 

Yapıtı İnceleme 

Yöntemlerinin Karşılaştırılma




idil, 2018, cilt / volume 7, sayı / issue 45

www.idildergisi.com

499

DOI: 10.7816 /idil-07-45-02



Köprülü, Türk edebiyatı tarihine getirdiği metot 

için  Lanson’un  tesirinin  yanı  sıra  Hippolyte  Taine’nin 

sanat görüşlerinden de yararlanmıştır. Bu yöntemlerin 

birleştiği nokta yazarın edebi eseri oluştururken; yaşa-

dığı devir, sosyal çevre, iktisadi şartlar ve gelenekleri ele 

almasıdır.  Köprülü  bu  metotları  özümsemiş  ve  kendi 

özgün kuramını oluşturmuştur. Bu metot, şekil (üslup), 

konu ve öz (esas, anlam) olarak üç aşamadan oluşmakta-

dır. Köprülü’ye göre edebi eseri şekille birlikte oluşturan 

asıl unsur “esas” veya “ruh” unsurudur (Yılmaz, 2008: 

178). İlk aşama olan “şekil” adı altında Köprülü, yazılan 

metinlerin düz yazı, şiir, koşma, gazel ya da destan vb. 

gibi hangi üslupla ve hangi aruz ölçüsüyle yazıldığını 

belirlemektedir. İkinci sırada olan “konu” aşamasında 

Köprülü,  eserin  konusunu  ayrıntılı  bir  şekilde  irdele-

mektedir.  Son aşama olan “öz»de ise biçim ve konuya 

dair analizler yapıldıktan sonra bunların sentezlenerek 

içeriğin tespit edilmesi gerekir. Bu yöntem Avrupa ilim 

ve metotlarından faydalanılarak oluşturulmuş, Köprü-

lü tarafından Türk edebiyatı çalışmalarına uyarlanmak 

üzere geliştirilmiştir. Bir sanat eserinin bu üç yöntemle 

çözümlenmesi eserin daha iyi anlaşılmasını sağlamak-

tadır. En önemli aşama olan öz’de, eserin şekil ve konu 

bakımından incelendikten sonra özünü kavramaya yö-

neliktir. Bu şekilde eserin özümsenmesi ve vermek is-

tediği mesaj anlaşılabilecektir. Bu yöntem, başta sadece 

edebiyat  çalışmalarına  uygulanmış  olmasına  rağmen 

resim sanatının örneklerine de uyarlanabilir. Bir resim 

çalışmasının şekil, konu ve öz bakımından incelenmesi 

o resmin daha iyi kavranmasına yardımcı olacaktır. 

Köprülü, “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı kapsamlı 

eserinde Yunus Emre’nin “Yunus Divanı” eserini kendi 

kuramına göre çözümlemiştir. Kitapta, Yunus Emre’nin 

hayatından, eserinden ve sanat kişiliğinden söz etmek-

tedir. Köprülü, ilk önce eserin mesnevi ve gazellerden 

oluşup hece vezniyle yazıldığını söyleyerek kuramının 

birinci  aşaması  olan  şekil  hakkında  bilgi  vermektedir. 

Daha sonra zamanının bütün ilmi felsefelerinden etkile-

nen şair için tabiatla ve dış alemle bütünleşip oluşturdu-

ğu divanını Yaradan’a sığınarak ortaya koyduğunu söy-

leyerek konu hakkında bilgi vermektedir. En son olarak 

da ilahilerinde, nutuklarında Bektaşi’nin tabiriyle “ne-

fes”lerinde Yunus’un  asıl  şahsi  görüşü  görülmekte  ve 

Celaleddin  Rumi’nin  Farsça  olarak  yazdığı  ilmi  felse-

feyle Yunus’un neşrettiği sade Türkçe ve hece vezniyle 

ortaya koyduğunu aynı değerde görerek eserin özünü 

ortaya koymaktadır (Köprülü, 2014: 343-344).

Panofsky’nin Metodu

Ülkemizin  aydın  kuramcıları  arasında  saygın  bir 

yeri  olan  ve  erken  yitirdiğimiz  Bedrettin  Cömert,  Alman 

asıllı  sanat  eleştirmeni 

Panofsky’nin  yöntemini  ülkemize 

tanıtması  bakımından  son  derece  önemli  bir  yere  sahiptir. 

Cömert, kuramın anlaşılmasında öncü rolü üstlenmiş ve bir 

eserin  doğru  çözümlenmesi  için 

Panofsky’nin  üç  aşamalı 

yönteminin  arı  ve  anlaşılır  bir  dille 

Türkçe’ye  çevrilerek 

sanat tarihi araştırmalarında kullanılmasını sağlamıştır 

(Cömert, 2010: 18). 

Panofsky’nin  yönteminin  aşamaları;  birincil  veya 

doğal  anlam  (ön  ikonografik  aşama),  ikincil  veya  danışıklı 

anlam (ikonografik aşama) ve içsel anlam veya içerik (

iko-

nolojik  aşama)›ten  oluşmaktadır  (Panofsky,  2012:  28-29). 



Yöntemin ilk aşaması olan “birincil veya doğal anlam” 

da sanat yapıtında yer alan biçimsel tüm öğelerin bel-

li bir düzene göre tanımlanmaktadır. İkinci aşama olan 

“ikincil veya danışıklı anlam” da eserin konusu veril-

mekte  ve  varsa  semboller,  atribüler  ve  kimliklerin  ta-

nımlanması yapılmaktadır. Son aşama olan “içsel anlam 

veya içerik” de metodun ilk iki aşamasında yapılan ana-

lizlerin sentezi yapılmaktadır. Eserdeki anlamlar, ana - 

yan anlam olarak verilmekte ve eserin mesajı belirlen-

mektedir (Akkaya, 2014: 82). 

Erwin Panofsky, 1939 yılında sanat çalışmaları-

nı çözümlemek amacıyla üç aşamalı bir yöntem geliş-

tirmiştir.  Bu  çalışmaların  anlam  boyutuna  önem  ver-

miştir. İlk aşama olan birincil veya doğal anlamda (ön 

ikonografik  aşama)  en  temel  bakış  açısıyla,  resimde 

görülen kişiler veya nesneler ifade edilir. Genel durum 

ortaya konularak sanat çalışmasına giriş yapılır. İkinci 

aşama  olan  ikincil  veya  danışıklı  anlamda  (ikonogra-

fik aşama) çalışmanın konusu ortaya konmaktadır. Bu 

aşamada  çalışmanın  vereceği  anlamın  belli  bir  kültür 

ve eğitimle çözülebileceği açıklanmaktadır. Örnek ola-

rak Leonardo Da Vinci’nin yaptığı “Son Akşam Yeme-

ği” adlı freskonun konusu, Batı kültürü ve Hristiyanlık 

eğitimi almamış birine belli bir anlam ifade etmeyecek-

tir. Bu sebeple bu aşama, çalışmanın konusundan yola 

çıkılarak anlamı bulmada son derece önemli olmakta-

dır. Son aşama olan içsel anlam veya içerikte (ikonolo-

jik aşama) sanat eserinin anlatmak istediği mesaj özümsenip, 

anlam  genişletilerek  eser;  sosyal,  kültürel  ve  tarihsel  bir 

bakış açısıyla değerlendirilmektedir. Böylelikle eserin vermiş 

olduğu  anlam  boyutunun  bütüncül  bir  yaklaşımla  ortaya 

konması sağlanmaktadır. 



Köprülü ve Panofsky’nin Metodlarının Karşı-

laştırılması

Köprülü ve Panofsky, sanat eserinin çözümlen-

mesinde  benzer  aşamaları  kullanmıştır.  Her  iki  yön-

temde  üç  aşamadan  oluşmakta;  içerik  bakımından  da 

Buşra İncirkuş - Mehmed Fuad Köprülü’nün V

e Erwin Panofksy’nin Sanat 

Yapıtı İnceleme 

Yöntemlerinin Karşılaştırılma




www.idildergisi.com

idil, 2018, cilt / volume 7, sayı / issue 45

500

DOI: 10.7816 /idil-07-45-02



benzerlikler  bulunmaktadır.  Köprülü’nün  ilk  aşaması 

olan şekil, Panofsky’nin ilk aşaması birincil veya doğal 

anlamla; Köprülü’nün ikinci aşaması olan konu, Panof-

sky’nin  ikincil  veya  danışıklı  anlamla  ve  yine  Köprü-

lü’nün  üçüncü  aşaması  öz,  Panofsky’nin  son  aşaması 

olan içsel anlam ve içerikle örtüşmektedir. Her iki yönte-

min birinci aşaması edebiyat alanında eserin (düz yazı, 

şiir  vb.)  hangi  türde  yazıldığını,  resim  çalışmalarında 

ise resimdeki öğelerin ne olduğunu ortaya koymakta-

dır. İkinci aşamada edebiyat ya da resim çalışmasının 

konusunun ne olduğu incelenmektedir. Üçüncü aşama-

da ise her iki türdeki eserinde anlatmak istediği anlam 

ayrıntılı bir şekilde çözümlenmektedir. Bu şekilde yapı-

lan yöntemle incelenen sanat eseri, ister edebiyat çalış-

ması ister resim sanatından bir örnek olsun, kapsamlı 

bir şekilde irdelenerek eserin daha tutarlı ve sağlam bir 

çözümlemesinin yapılmasını sağlamaktadır.   

Köprülü  metodunu  1913’te,  Panofsky  ise  yön-

temini 1939 yılında geliştirmiş ve yayınlamıştır. Panof-

sky’nin,  Köprülü’nün  metodunu  okuyup  okumadığı 

hakkında  bir  bilgi  bulunmamaktadır  fakat  bu  göster-

mektedir ki Köprülü, metodunu tam yirmi altı yıl önce 

oluşturarak ne kadar aydın ve çağını aşan bir kuramcı 

olduğu açıkça anlaşılmaktadır (Akkaya, 2014: 80). 



Sonuç

Sonuç  olarak,  Köprülü,  edebiyatı  sadece  kendi 

milli görüşlerimize göre değil evrensel bir bakış açısıyla 

da irdeleyerek tarih ve edebiyatın tek bir kaynaktan ya-

rarlanılmayacak kadar geniş bir olgu olduğunu ortaya 

koymaktadır. Ayrıca Köprülü’nün Panofsky’den yirmi 

altı yıl önce böyle bir çalışma yapmış olması ne kadar 

ileri  görüşlü  olduğunu  düşündürmektedir.  Köprü-

lü’nün metodu sadece edebiyatımızda değil diğer tüm 

alanlara uygulanabilirlik yönünden son derece yararlı 

ve bütüncül bir bakış açısıyla ortaya konulmuş bir me-

tottur. Ancak, Türkiye’de sanat tarihi Batılı kuramlara 

göre gelişmeye çabalarken hem ağır kalmış hem de kav-

ram  kargaşasına  sürüklenmiştir.  Sanat  tarihi  bölümle-

ri  kurulduğunda  Köprülü’nün  bu  metodunun  Görsel 

Sanatlara  uygulanabilirliği  fark  edilememiştir.  Halbu-

ki Köprülü’nün metodunun çağını da aşan gelişmişlik 

konumu ve sanat tarihinin kapsamına giren tüm alan-

lardaki yaklaşımlara olumlu ve hızlı bir ivme kazandı-

rabileceği anlaşılabilseydi sanat tarihimiz daha özgün, 

tutarlı, sağlam bir kuram ve metodoloji temelinde bir-

çok probleminden farklı bir çizgide gelişebilme imkanı 

bulacaktı. Bunun sonucu olarak bugün eksikliğini his-

settiğimiz kuramcılarımız ve onların açtığı yoldan sanat 

eserini  sağlıklı  ve  tarafsız  inceleyecek  bilim  adamları-

mızın sayıları artmış olacağından, sanat tarihi alanının 

gelişmişlik düzeyi mevcut durumunun daha ilerisinde 

olacaktır. 



KAYNAKLAR  

AKKAYA,  Tayfun.  Akademik  ve  Disiplinlerarası 



Yeni Sanat Eleştirisi Kuramı. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat, 

2014.


 

BERKTAY, Halil. Cumhuriyet İdeolojisi ve Fuat 



Köprülü. İstanbul: Kaynak, 1983.

 

CÖMERT, Bedrettin. Mitoloji ve İkonografi. Anka-



ra: De Ki, 2010.

 

GÜNEŞ, Mehmet. “Türk Edebiyatı Tarihçiliğinde 



Mustafa Nihat Özün ve Metinlerle Muasır Türk Edebiyatı 

Tarihi”. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları 

Enstitüsü Dergisi, 45. (2011): 168-169.

 

KÖPRÜLÜ, Mehmed Fuad. Türk Edebiyatı Tari-



hi. İstanbul: Alfa, 2014.

 

KÖPRÜLÜ, Orhan F.Fuad Köprülü. Ankara: Kül-



tür ve Turizm Bakanlığı, 1987.

 

OKUMUŞ, Salih, ŞAHİN, İdris. “Tanzimat’tan 



Günümüze Edebiyat Tarihi Yazarlığı ve Edebiyat Tarihleri 

Üzerine Bir İnceleme”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar 

Dergisi 14. (2010): 398. 

 

PANOFSKY, Erwin. İkonoloji Araştırmaları. Çev. 



Orhan Düz. İstanbul: Pinhan, 2012.

 

TURAN, Osman. 60. Doğum Yılı Münasebetiyle 



Fuad Köprülü Armağanı. İstanbul: Osman Yalçın Matbaa-

sı, 1953.

 

YILMAZ, Kadriye. “Mehmed Fuad Köprülü’nün 



Bugünkü Edebiyat Adlı Eserinden Hareketle Edebiyata Dair 

Görüşleri”.

 Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk 

Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 14. (2008): 173-

189.

Buşra İncirkuş - Mehmed Fuad Köprülü’nün V



e Erwin Panofksy’nin Sanat 

Yapıtı İnceleme 



Yöntemlerinin Karşılaştırılma

Yüklə 301,51 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə