“Din nedir?” sorusuna cevap verirken bu açıklama ile ortaya çıkan vahiy, Tanrı, mucize, ibadet, iman, peygamber gibi diğer dini kavramları da açıklamaya çalışır



Yüklə 3,58 Mb.
tarix19.10.2018
ölçüsü3,58 Mb.
#74767



“Din nedir?” sorusuna cevap verirken bu açıklama ile ortaya çıkan vahiy, Tanrı, mucize, ibadet, iman, peygamber gibi diğer dini kavramları da açıklamaya çalışır.

  • “Din nedir?” sorusuna cevap verirken bu açıklama ile ortaya çıkan vahiy, Tanrı, mucize, ibadet, iman, peygamber gibi diğer dini kavramları da açıklamaya çalışır.



Din; genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlâki ögeler taşıyan çeşitli ibadet, ayin, uygulama, değer ve inançlar bütününe verilen ortak isimdir.

  • Din; genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlâki ögeler taşıyan çeşitli ibadet, ayin, uygulama, değer ve inançlar bütününe verilen ortak isimdir.



Felsefenin, dini problem alanı olarak görmesi felsefenin doğuşundan günümüze kadar gelen uzun bir süreci kapsar. Bu süreç içerisinde din ve felsefe ilişkisi, her dönemde farklılıklar göstermiştir. Bazen felsefe dini, bazen de din felsefeyi buyruğu altına almaya çalışmıştır.

  • Felsefenin, dini problem alanı olarak görmesi felsefenin doğuşundan günümüze kadar gelen uzun bir süreci kapsar. Bu süreç içerisinde din ve felsefe ilişkisi, her dönemde farklılıklar göstermiştir. Bazen felsefe dini, bazen de din felsefeyi buyruğu altına almaya çalışmıştır.



İlk Çağda Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi filozoflar felsefenin dinden farklı bir bilgi türü olduğunu savunmuşlardır. Sokrates’in bu konudaki ısrarlı tavrı onun “Var olan din anlayışına karşı çıkıyor.” suçlamasıyla, ölüme mahkum edilmesine neden olmuştur.

  • İlk Çağda Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi filozoflar felsefenin dinden farklı bir bilgi türü olduğunu savunmuşlardır. Sokrates’in bu konudaki ısrarlı tavrı onun “Var olan din anlayışına karşı çıkıyor.” suçlamasıyla, ölüme mahkum edilmesine neden olmuştur.



Orta Çağ Dönemi’nde ise din (Hıristiyanlık), felsefeyi buyruğu altına alarak inancı temellendirme görevini akla vermiştir.

  • Orta Çağ Dönemi’nde ise din (Hıristiyanlık), felsefeyi buyruğu altına alarak inancı temellendirme görevini akla vermiştir.

  • Dinin dogmatik özelliğinden dolayı felsefenin eleştirici ve sorgulayıcı tavrı ortadan kalkmıştır. Bu baskıcı zihniyetin bir sonucu olarak Bruno yakılmış,Galileo ise mahkemede dünyanın hareketiyle ilgili düşüncesini inkâr etmek zorunda bırakılmıştır.



Rönesans hareketiyle felsefe, dinin emrinden kurtularak eleştirici ve sorgulayıcı tavrını yeniden kazanmıştır. Ancak bu sefer de din; bilim ve felsefenin buyruğu altına girmiştir. Din adamları bilimin gelişmesine, yayılmasına engel oluyor suçlamasıyla kimi ülkelerde cezalandırılmıştır.

  • Rönesans hareketiyle felsefe, dinin emrinden kurtularak eleştirici ve sorgulayıcı tavrını yeniden kazanmıştır. Ancak bu sefer de din; bilim ve felsefenin buyruğu altına girmiştir. Din adamları bilimin gelişmesine, yayılmasına engel oluyor suçlamasıyla kimi ülkelerde cezalandırılmıştır.



Dine felsefe açısından yaklaşmak dini, felsefenin konusu yaparak onun üzerine eleştirel, akılcı, ve bütüncül düşünmektir.

  • Dine felsefe açısından yaklaşmak dini, felsefenin konusu yaparak onun üzerine eleştirel, akılcı, ve bütüncül düşünmektir.



Felsefenin dine bakışı kapsamlı olmalıdır. Dinin temel iddialarını açıklamaya çalışırken tek taraflı yaklaşım sergilemeden karşıt görüşlere de yer vermek gerekir.

  • Felsefenin dine bakışı kapsamlı olmalıdır. Dinin temel iddialarını açıklamaya çalışırken tek taraflı yaklaşım sergilemeden karşıt görüşlere de yer vermek gerekir.



Felsefenin dine bakışı tutarlı olmalıdır. Tutarlılık ileri sürülen bir düşünce ya da ortaya atılan bir görüşün kendi içinde çelişkisiz olması demektir. Örneğin; “Ruh var mıdır?”sorusuna başta “Yoktur.” deyip sonra reenkarnasyonu savunmak çelişkidir, yani tutarsızlıktır.

  • Felsefenin dine bakışı tutarlı olmalıdır. Tutarlılık ileri sürülen bir düşünce ya da ortaya atılan bir görüşün kendi içinde çelişkisiz olması demektir. Örneğin; “Ruh var mıdır?”sorusuna başta “Yoktur.” deyip sonra reenkarnasyonu savunmak çelişkidir, yani tutarsızlıktır.







Din felsefesi ise genel olarak din kavramlarını, anlamını, temel iddialarını ve insan yaşamındaki yerini, aklın sınırları içinde kalarak açıklamak, sorgulamak ve eleştirmek amacını taşır. Din felsefesi, dini inançları sorgularken insanları daha inançlı ya da inançsız yapmaya çalışmaz. Bütün dinlere eşit uzaklıkta durur. İnsan yaşamını düzenleyecek kurallar koymaz.

  • Din felsefesi ise genel olarak din kavramlarını, anlamını, temel iddialarını ve insan yaşamındaki yerini, aklın sınırları içinde kalarak açıklamak, sorgulamak ve eleştirmek amacını taşır. Din felsefesi, dini inançları sorgularken insanları daha inançlı ya da inançsız yapmaya çalışmaz. Bütün dinlere eşit uzaklıkta durur. İnsan yaşamını düzenleyecek kurallar koymaz.



1) Ortaçağda ………. felsefeyi buyruğu altında tutmuştur.

  • 1) Ortaçağda ………. felsefeyi buyruğu altında tutmuştur.

  • 2) Felsefe dinin emrinden kurtulmayı ………………… hareketleriyle tekrar kazanmıştır.

  • 3) Din felsefesinin dine bakışı akla dayalı olduğundan ………………………….

  • 4) Felsefenin dine bakış tarzı …………… olmak zorundadır.

  • 5) ………………. Tanrı’nın varlığını, niteliklerini konu alan bilgi dalıdır.





Tanrı: Zâtı itibariyle doğa ve evrenin ötesinde olan ve varlığını doğa ve evrenden almayan, her şeyin yaratıcısı olduğuna inanılan, zamandan ve mekândan bağımsız olarak var olduğuna inanılan sonsuz ve yüce varlıktır. Tanrı genel isimdir. Tapılan her şeye denir. Allah özel isimdir. Sadece Yüce Yaratıcının adıdır.Allah Tanrıdır ama her Tanrı Allah değildir.

  • Tanrı: Zâtı itibariyle doğa ve evrenin ötesinde olan ve varlığını doğa ve evrenden almayan, her şeyin yaratıcısı olduğuna inanılan, zamandan ve mekândan bağımsız olarak var olduğuna inanılan sonsuz ve yüce varlıktır. Tanrı genel isimdir. Tapılan her şeye denir. Allah özel isimdir. Sadece Yüce Yaratıcının adıdır.Allah Tanrıdır ama her Tanrı Allah değildir.







Evren yaratılmış mıdır? Yoksa ezeli ve ebedi midir? Bu sorular evrenin yaratılış sorunu ile ilgili başka sorularla temellendirilerek ele alınır. Örneğin, “Tanrı ile evren arasında nasıl bir ilişki vardır? Tanrı evrenin kendisi midir yoksa ondan ayrı mıdır? gibi sorular gündeme gelir.

  • Evren yaratılmış mıdır? Yoksa ezeli ve ebedi midir? Bu sorular evrenin yaratılış sorunu ile ilgili başka sorularla temellendirilerek ele alınır. Örneğin, “Tanrı ile evren arasında nasıl bir ilişki vardır? Tanrı evrenin kendisi midir yoksa ondan ayrı mıdır? gibi sorular gündeme gelir.



Tanrı, buyruklarını bir insan ile nasıl bildirebilir? Bu mümkün müdür? Tanrı ile peygamber arasında iletişim nasıl gerçekleşmektedir? gibi sorulara cevaplar aranır.

  • Tanrı, buyruklarını bir insan ile nasıl bildirebilir? Bu mümkün müdür? Tanrı ile peygamber arasında iletişim nasıl gerçekleşmektedir? gibi sorulara cevaplar aranır.



Dünyada her şey bir değişme içindedir. İnsan bedeni de değişir ve ölür. İnsanın ruhu da bedeniyle beraber ölür mü? Yoksa ruh, bedenin ölümünden sonra da yaşar mı? Ruh ölümsüz müdür? Eğer ölümsüz ise bu nasıl kanıtlanabilir? gibi sorular akla gelir.

  • Dünyada her şey bir değişme içindedir. İnsan bedeni de değişir ve ölür. İnsanın ruhu da bedeniyle beraber ölür mü? Yoksa ruh, bedenin ölümünden sonra da yaşar mı? Ruh ölümsüz müdür? Eğer ölümsüz ise bu nasıl kanıtlanabilir? gibi sorular akla gelir.









Evrenin ve evrende var olan her şeyin bir Tanrı tarafından yoktan yaratıldığını ve bu Tanrı’nın evrenin mutlak hakimi ve koruyucusu olduğunu kabul eder. Bu anlayışa göre Tanrı, işiten, gören, bilen, mutlak güce sahip, ezelî ve ebedî olan yüce bir iradedir. Teistler, Tanrı’nın varlığını nedensel olarak kanıtlamak isterler. Her bir olayın ve nesnenin bir nedeni vardır, her neden bir başka nedenin sonucudur. Teizm, bütün var olanların ilk nedeni olarak, mutlak varlık Tanrı’yı görür. Bu anlayışa göre Tanrı, var olma nedeni bulunmayan temel varlıktır.

  • Evrenin ve evrende var olan her şeyin bir Tanrı tarafından yoktan yaratıldığını ve bu Tanrı’nın evrenin mutlak hakimi ve koruyucusu olduğunu kabul eder. Bu anlayışa göre Tanrı, işiten, gören, bilen, mutlak güce sahip, ezelî ve ebedî olan yüce bir iradedir. Teistler, Tanrı’nın varlığını nedensel olarak kanıtlamak isterler. Her bir olayın ve nesnenin bir nedeni vardır, her neden bir başka nedenin sonucudur. Teizm, bütün var olanların ilk nedeni olarak, mutlak varlık Tanrı’yı görür. Bu anlayışa göre Tanrı, var olma nedeni bulunmayan temel varlıktır.



1- Ontolojik Kanıt: Bu kanıtın temelinde Tanrı “Kendisinden daha mükemmeli tasarlanamayan varlıktır”, düşüncesi vardır. Bu kanıt,Tanrı’nın var oluşunun en yüksek varlık olarak Tanrı tanımından zorunlu olarak çıktığını kabul eder.

  • 1- Ontolojik Kanıt: Bu kanıtın temelinde Tanrı “Kendisinden daha mükemmeli tasarlanamayan varlıktır”, düşüncesi vardır. Bu kanıt,Tanrı’nın var oluşunun en yüksek varlık olarak Tanrı tanımından zorunlu olarak çıktığını kabul eder.







Deizm, dünyayı akla dayanarak açıklamayı amaçlayan aydınlanma çağının (18. yy.) Tanrı anlayışıdır. Tanrı’yı akla dayanarak açıklamaya çalışır. Tanrı’nın varlığını kanıtlamak için vahiylere ihtiyaç yoktur.Peygamberi kabul etmeyen bir din anlayışıdır. Bu görüşe göre Tanrı dünyayı yaratmış ve bir daha müdahale etmemiştir.Aslında deizm, kılık değiştirmiş ateizmdir.

  • Deizm, dünyayı akla dayanarak açıklamayı amaçlayan aydınlanma çağının (18. yy.) Tanrı anlayışıdır. Tanrı’yı akla dayanarak açıklamaya çalışır. Tanrı’nın varlığını kanıtlamak için vahiylere ihtiyaç yoktur.Peygamberi kabul etmeyen bir din anlayışıdır. Bu görüşe göre Tanrı dünyayı yaratmış ve bir daha müdahale etmemiştir.Aslında deizm, kılık değiştirmiş ateizmdir.

  • Bu görüşün en önemli temsilcisi J.Locke, Newton, Voltaire ve Rousseau’dir.



Tanrı ile evreni bir, aynı ve özdeş olarak kabul eden görüştür. Yani Tanrı evrenden ayrı değildir. Bruno, Spinoza ve Hegel bu görüşün en önemli savunucusudur. Spinoza “Tanrı ve doğa bir ve aynıdır.” der. Bunun için tek bir töz vardır. O da Tanrı’dır. Ruh ve madde ise Tanrı tarafından yaratıldıklarından töz olamazlar.

  • Tanrı ile evreni bir, aynı ve özdeş olarak kabul eden görüştür. Yani Tanrı evrenden ayrı değildir. Bruno, Spinoza ve Hegel bu görüşün en önemli savunucusudur. Spinoza “Tanrı ve doğa bir ve aynıdır.” der. Bunun için tek bir töz vardır. O da Tanrı’dır. Ruh ve madde ise Tanrı tarafından yaratıldıklarından töz olamazlar.



Her şey Tanrı’dadır diyen ve Tanrı ile evreni bir saymayan Tanrı görüşüdür. Bu görüş Tanrı’yı soyut, mutlak ve değişmez gibi yönleriyle evrenin üstünde; somut, göreli ve değişen yönleriyle de evrenin içinde görür. İbnü’l Arabî ilâhi olanın akıl yoluyla tam olarak bilinemeyeceğini ileri sürmüş, evrende ne varsa hepsini Tanrı’nın kendini gerçekleştirmesi ve ortaya koyması olarak yorumlamış, tek olan Tanrı’nın kendini çoklukta gösterdiğini ileri sürmüştür. Böylece insanın yapması gereken bu çokluğun arkasında bulunan birliğe ulaşmak olarak tanımlamıştır.

  • Her şey Tanrı’dadır diyen ve Tanrı ile evreni bir saymayan Tanrı görüşüdür. Bu görüş Tanrı’yı soyut, mutlak ve değişmez gibi yönleriyle evrenin üstünde; somut, göreli ve değişen yönleriyle de evrenin içinde görür. İbnü’l Arabî ilâhi olanın akıl yoluyla tam olarak bilinemeyeceğini ileri sürmüş, evrende ne varsa hepsini Tanrı’nın kendini gerçekleştirmesi ve ortaya koyması olarak yorumlamış, tek olan Tanrı’nın kendini çoklukta gösterdiğini ileri sürmüştür. Böylece insanın yapması gereken bu çokluğun arkasında bulunan birliğe ulaşmak olarak tanımlamıştır.



Tanrı’nın birden fazla olduğunu savunan din anlayışıdır. Eski Yunan dini, Hinduizm ve Şintoizm (Japon Dini) politeist dinlerdir.

  • Tanrı’nın birden fazla olduğunu savunan din anlayışıdır. Eski Yunan dini, Hinduizm ve Şintoizm (Japon Dini) politeist dinlerdir.



Tanrı’nın varlığını reddeden bir görüştür. Ateizm evrende ve doğada yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmeyip evrenin kendiliğinden var olduğunu öne sürer. Bundan dolayı ruhun ölümsüzlüğünü ve âhiret hayatını da kabul etmez.Ateizmin felsefî temeli materyalizmdir. Karl marks, Niçe, Jean Paul Sartre en önemle savunucusudur.

  • Tanrı’nın varlığını reddeden bir görüştür. Ateizm evrende ve doğada yaratıcı bir gücün varlığını kabul etmeyip evrenin kendiliğinden var olduğunu öne sürer. Bundan dolayı ruhun ölümsüzlüğünü ve âhiret hayatını da kabul etmez.Ateizmin felsefî temeli materyalizmdir. Karl marks, Niçe, Jean Paul Sartre en önemle savunucusudur.



3- Toplum Kanıtı: Hayata düzen veren Tanrı değil, toplumun kendisidir, şeklindeki düşünceyi kabul ederek Tanrı’yı reddeden anlayıştır.

  • 3- Toplum Kanıtı: Hayata düzen veren Tanrı değil, toplumun kendisidir, şeklindeki düşünceyi kabul ederek Tanrı’yı reddeden anlayıştır.



Tanrı’nın varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunan görüştür. Bu görüş, Tanrı’nın varlığı veya yokluğu karşısında şüpheci bir tavır alır. Tanrı’yı reddetmez. Bilinemeyeceğini iddia eder. Agnostikler sadece Tanrı’nın varlığından değil aynı zamanda onun yokluğundan da şüphe ederler.

  • Tanrı’nın varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini savunan görüştür. Bu görüş, Tanrı’nın varlığı veya yokluğu karşısında şüpheci bir tavır alır. Tanrı’yı reddetmez. Bilinemeyeceğini iddia eder. Agnostikler sadece Tanrı’nın varlığından değil aynı zamanda onun yokluğundan da şüphe ederler.



Agnostisizm resmi olarak ilk defa 1800’lü yılların sonunda İngiliz düşünür Thomas Huxley tarafından ortaya atılmıştır.

  • Agnostisizm resmi olarak ilk defa 1800’lü yılların sonunda İngiliz düşünür Thomas Huxley tarafından ortaya atılmıştır.

  • Bu görüşün temsilcileri Protagoras, Hume, Comte ve Pascal’dır.











Yüklə 3,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə