DȋVȂnu lugȃTİ’t- tüRK’ten güney siBİrya türk dillerine zaman kavrami ile iLGİLİ SÖZ



Yüklə 32,28 Kb.
tarix29.11.2023
ölçüsü32,28 Kb.
#141681
növüYazı
Sibitiya turk


DȊVȂNU LUGȂTİ’T- TÜRK’TEN GÜNEY SİBİRYA TÜRK
DİLLERİNE ZAMAN KAVRAMI İLE İLGİLİ SÖZ
VARLIĞI
Fatoş KARADAĞ
1. Giriş
Divanü Lügati’t-Türk, içerdiği bilgiler nedeniyle on birinci yüzyılın
olduğu kadar genel olarak Türk dünyasının da en önemli yapıtlarından
biri olarak görülür. Türk dilinin bilinen ilk sözlüğü olan Divanü Lûgat-itTürk, yazıldığı dönemin yalnızca dilini değil aynı zamanda kültürünü ve
tarihsel yapısını yansıtmaktadır. Türk dili alanındaki çalışmaların başvuru
kaynağı olup araştırmacılara kılavuzluk etmektedir. Eserin yazarı
Kaşgarlı Mahmud, Türk boylarını dolaşarak dilleri ve kültürleri
konusunda elde ettiği bilgileri eserinde işlemiştir. Bu da sözlüğü oldukça
ayrıntılı bilgiler veren bir başvuru kaynağı durumuna getirmiştir. Bunun
yanısıra Kaşgarlı’nın eserinde izlediği yoldan anlaşıldığı üzere Türk yazı
dillerini iyi bildiği görülmektedir. Bu da DLT’nin kıymetini artıran bir
başka noktadır. Bu sebeplerle eser Türk dilinin söz varlığının art zamanlı
incelemesinde eşsiz bir kaynak konumundadır.
Türk dili çeşitli topluluklar tarafından dünyanın pek çok yerinde
konuşulmaktadır. Bu yerlerden birisi de Güney Sibirya Bölgesidir. Güney
Sibirya Bölgesi’nde konuşulan Türk dilleri Altayca, Hakasça ve
Tuvacadır. Altayca, Dağlık Altay Özerk Cumhuriyetinde
konuşulmaktadır. Altay Özerk Cumhuriyetinin baş şehri GornoAltaysk’tır. 2003 yılına ait istatistiklere göre 202.903 Altayca konuşuru
bulunmaktadır (Güner Dilek, 2007, s. 1011). Altayca ilk olarak 1840’lı
yıllardan itibaren bölgeye gelen misyonerlerin çalışmaları sonucu yazı
dili olarak gelişmeye başlamıştır İlk yazılı metinler Teleüt lehçesi temel
alınarak Kiril alfabesiyle oluşturulmuştur (Baskakov, 1958: 49). Sovyet
devriminden sonra 1922 yılında en büyük grup olan Altay-kiji grubunun
dili ölçünlü dil olarak kabul edilmiştir (Baskakov, 1958: 14). Güney
Sibirya Türk dillerinden bir diğeri Hakasçadır. Hakaslar Rusya
Federasyonu içinde Hakasya Cumhuriyeti’nde Doğu Sibirya’nın
güneybatısında kuzey ve kuzeydoğuda Krasnoyarsk Bölgesi, batıda
Kemerovo Bölgesi, güney ve güneybatıda Altay Cumhuriyeti, güneyde
Tuva Cumhuriyeti ile çevrili bir bölgede yaşamaktadırlar 2002 nüfus
sayımı sonuçlarına göre Hakaslar’ın nüfusu 75.622’dir.(Killi Yılmaz,
2010, s.206-207). Hakasçanın ağızları konusunda farklı görüşler

Arş. Gör. Çukurova Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,


fatoskaradag@cu.edu.tr
82
bulunmaktadır. Genel olarak kabul edilen görüş Hakasçanın 4 ağzı
bulunduğu yönündedir. Bunlar: Kaç, Sagay, Kızıl ve Şor ağızlarıdır
(Killi, 2007, s. 105). Tuvaca ise Tuva Özerk Cumhuriyetinde
konuşulmaktadır. Tuva Özerk Cumhuriyetinin baş şehri kızıl’dır. 2010
yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre Tuvalıların nüfusu 251.155’tir (Killi,
2010, s. 173).
Bu çalışma kapsamında Divȃnu Lügȃti’t- Türk adlı eser ile ilgili
yapılan en son ve en kapsamlı çalışma olması sebebiyle Ahmet Bican
Ercilasun ve Ziyat Akkoyunlu tarafından 2015 yılında yapılan yayın
taranmıştır. Zaman ile ilgili kullanılan sözcüklerin Güney Sibirya Türk
dillerine ait sözlüklerinde karşılıkları taranmıştır.
Yapılan incelemeler sonucunda aşağıdaki madde başları tespit
edilmiştir.
1.1. öḍ / öd “zaman”
Eski Türkçede genel olarak zaman kavramını karşılayan sözcüklerden
birisi öḍ sözcüğüdür. Bu sözcük DLT’de “zaman” anlamıyla yer
almaktadır. Ayrıca DLT’de öḍlek de “zaman, felek” anlamında
gösterilmektedir (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 784). Kaşgarlı öḍ
sözcğünü açıklarken vav’da dudakları daraltarak söylenildiğini belirtip öḍ
keçer kişi tuymasyalŋuk oglı meŋgü kalmas (DLT 34/21) “ zaman geçer
insan onu hissetmez ve insan oğlu ebedi olarak yaşamaz” atasözü ile
örneklendirmiştir. Kaşgarlı bu ewke kirgü öḍ ol (DLT 303/251) “şimdi
eve girme zamanıdır” ibaresinde Oğuz lehçesinde zaman sözcüğü ile
ilgili kullanımları örneklendirmektedir. Öd küzerdi (DLT 308/254) “
zaman sonbahar olmaya yüz tuttu” örneğinde süreci anlatan bir sözcük
olarak kullanılmıştır. Öd soguştı (DLT 319/261) “zaman (mevsim)
soğumaya yüz tuttu” örneğinde mevsim anlamında kullanılmıştır.
DLT’de öd kıyıldı (DLT 528/429) örneği “zaman geçti” anlamında
kullanılmıştır. Öḍ yayıktı (DLT 529/ 430) örneğinde ise “zaman bahar
oldu” anlamında kullanılmıştır. DLT’de tüş öḍi (DLT 166/140) ibaresinin
de “mola zamanı” anlamında kullanıldığı görülmektedir. Kaşgarlı,
Türküzüm ödi (DLT 178/151) “üzümün olgunlaşma vaktinin ortası, Türk
kuyaş ödi (DLT 178/151) “gün ortası” örneklerinde türk sözcüğünün
zamanın ortasını bildiren bir edat olarak kullanıldığını belirtmektedir.
DLT’de “öğle vakti” anlamında tǖş ödi (497/399) ifadesi
kullanılmaktadır. Yine DLT’de yer alan aşağıdaki şiir parçasında da öḍ
sözcüğü yer almaktadır
köŋlüm için örtedi
yatmış başıg kartadı
keçmiş öḍüg irtedi
83
tün kün keçip irtelür (DLT 128/113).
Şiir parçasının anlamı “musibetin elemiyle gönlüm dağlandı, yaranın
kabuğunu soydu. Geçmiş günleri ararken gün ve gece geçip onu
yakaladı.” şeklindedir.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinden Altayca ve Hakasçada öd
sözünün kullanımının yaygın olduğu görülmektedir. Eski Türkçedeki söz
içi /-ḍ-/ ve söz sonu /-ḍ/ sesinin Altaycada /-y-/ ve /-y/ sesine dönüşmesi
sebebiyle sözcük Altaycada öy biçimiyle karşımıza çıkmaktadır.
Altaycada öy “zaman, an, süre” anlamlarında kullanılmaktadır. Altaycada
ol öydö “o zaman”, aydışkanöy “sınırlı zaman” ibarelerinin yanında
gramer terimi olarak öydin kojultazı “zaman eki”, öydin körgüzer
kubulbas “zaman zarfı” kullanımları da bulunmaktadır (Gürsoy NaskaliDuranlı, 1999, s. 145). Eski Türkçedeki söz içi /-ḍ-/ ve söz sonu /-ḍ/
seslrini koruyan Tuvacada da öy kullanımı ile karşılaştırmaktayız. Bu
durum şaşırtıcıdır. Bunda Moğolca “zaman” anlamında kullanılan üye
sözcüğünün etkisi muhtemeldir. Tuvacada öy “ zaman, an” anlamındadır
(Ölmez, 2007, s. 237). Hakasçada öy sözcüğü mevcut değildir. Bunun
yerine tus sözcüğü “vakit, zaman” anlamında kullanılmaktadır ( Çankov,
1961, s. 111).
1.2. ugur “zaman, vakit”
Eski Türkçede zaman kavramı için yapılan adlandırmalarda sık
kullanılan sözcüklerden birisi de ugur sözcüğüdür. Divȃnu Lügȃti’tTürk’te ugur sözcüğü “vakit, zaman” anlamında yer almaktadır
(Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 918). Kȃşgarlı’nın aktardığına göre
Türkler “kalkma zamanına” turgu ugur derler, Oğuzlar ise turası ugur
(DLT 28/31) ifadesini kullanırlar. “Ne vakit geldin” anlamında nē uğurda
keldiŋ (DLT 38/25) ifadesi kullanılmaktadır. Bu ugur ol böri ulıgu (DLT
80/69) “bu vakit, kurt vb. hayvanların uluma vaktidir” örneğinde ugur
sözcüğü vakit anlamında kullanılmıştır. Yine Kȃşgarlı’nın aktardığına
göre zaman mastarları örnekleri at közetgü ugur “ at vb.ni koruma
zamanı”, bitig bititgü ugur (DLT 425/333) “kitap yazdırma zamanı”
şeklinde olup, zaman yer ve alet isimlerindeki fark arkasından gelen
isimle belirlenir. Zaman istenirse öḍ ya da ugur sözcüğü zikredilir.
DLT’de hareket ettirme zamanı anlamında tepretgü ugur (DLT 443/347)
“acele etme vakti” anlamında tawratgu ugur kullanılırken Oğuzlarda
tepretesi ugur (DLT 444/347) “hareket ettirme zamanı” kullanımının var
olduğu bilgisi yer almaktadır. Yine DLT’de bu togragu ugur ol (DLT
583/478) “bu doğrama zamanıdır” bu togragu ugur ermes “bu doğrama
zamanı değildir” örnekleri yer almaktadır. Ayrıca “bir işin vaktinin
gelmesi” anlamında ugurlan- fiili ugurlandı nēŋ (DLT 149/129) “işin
vakti geldi” örneğinde olduğu gibi kullanılmaktadır. Yine Kȃşgarlı bir
varyantta “yatsı vakti” anlamında yatgaşık ugrı (468/372) sözünün
84
kullanıldığını belirtmektedir. Bu ugurnı tumluglandı (DLT 403/313) “ o
bu zamanı soğuk kabul etti” örneğinde de ugur sözü “zaman vakit”
anlamında DLT’de yer almaktadır.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerine (Altayca- Tuvaca- Hakasça) ait
sözlüklerde yapılan taramalarda ugur sözcüğünün varlığı tespit
edilememiştir. Bu söz yerine Tuvacada zaman anlamına gelen çay, duş,
öy, şag ve üye sözcükleri kullanılmaktadır (Ölmez, 2007, s. 389).
Altaycada zaman için kullanılan temel sözcük öy Hakasçada ise tüş
sözcüğüdür.
1.3. yıl “yıl”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te yıl zamanı ifade eden bir kavram olarak
“sene, yıl” anlamlarında yer almaktadır (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s.
971). Kȃşgarlı, DLT’de yıl sözüne dair pek çok örnek vermiştir. Yıl
sözcüğü yıl küzükti (DLT 327/266) “zaman (mevsim) güz oldu” ve yıl
yazıktı (DLT 476 / 381) “mevsim bahar oldu” örneklerinde “zaman,
mevsim” anlamlarında kullanılmaktadır. Saçıratgudın korkmış kuş kırk
yıl adrı yıgaç üzekonmas (DLT 430 / 336) “ Bu sıkıntıyı bir kere atlatan
kuş iki dalı olan ağaca kırk yıl boyunca konmaz” atasözünde yıl sözü
sene anlamında kullanılmaktadır. Küg sözcüğünün anlatıldığı kısımda bu
yıl küg keldi (DLT 500/401) “bu yıl bu güldürücü şey geldi” örneğinde yıl
sözü geçmektedir. Aşağıdaki şiir parçasında da yıl sözcüğü zamanı
belirten bir ifade olarak kullanılmaktadır
ündep ulug taparu tawrak kelip yügürgil
kurgak yılın boḍun kör kanda tüşer kodı il (DLT 473 / 379).
Şiirin açıklaması “bir yaşlı seni çağırırsa onun davetine koşarak git.
Kıtlık yılında kavim nereye iniyor, ona bak ve onlarla in. Yani onlarla
gelen her felakette onlara uy!” (Ercilasun- Akoyunlu, 2015, 379)
şeklindedir.
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te yer alan yıl adları da üzerinde durulması
gereken noktalardan birisidir. Eski Türkler tarafından kullanılan On İki
Hayvanlı TürkTakvimi’nde kullanılan yıl adları DLT’de yer bulmuştur.
Kȃşgalı’nın aktardığına göre doğum, savaş gibi olaylar bu yılların
devretmesiyle hesaplanır. Onların hakanlarından birisi birkaç yıl önce
gerçekleşen bir savaşı öğrenmek ister ve yılları şaşırırlar. Biz bu tarihi
şaşırdıysak bundan sonrakiler de şaşırır diye düşünerek 12 ay ve 12 burcu
dikkate alarak yılları adlandırmaya karar verirler. Bunun için hakan
avlanmaya çıkar yabani hayvanların Ila vadisine doğru sıkıştırılmasını
emreder. Av esnasında hayvanlar suya doğru yönlendirilir. Suyu 12
hayvan geçer. Her bir hayvanın adı bir yıla verilir. İlk geçen hayvan
faredir. Bu sebeple il kıyın adı sıçganyılıdır. Sırasıyla ud yılı “sığır yılı”,
bars yılı “pars yılı”, tawışgan yılı “tavşan yılı”, neg (lu) yılı “timsah yılı”,
85
yılan yılı “yılan yılı”, yund yılı “at yılı”, kōy yılı “koyun yılı”, bīçin yılı
“maymun yılı”,takaguyılı “tavuk yılı”, ıt yılı “köpek yılı”, toŋuz yılı
“domuz yılı” şeklinde yıl adları sıralanmaktadır. 12 yıl bitince tekrar başa
dönülür DLT 174/149). Türkler her yıl için bir inanış söylerler ve ondan
bazı sonuçlar çıkarırlar. Bu inanışlara göre, ud yılı savaşların
çoğalacağını, takagu yılında yiyeceğin çoğalacağını fakat insanlar arasına
karışıklık düşeceğini, yılan ve negyılında yağmur ve verimlilik olacağını,
domuzyılında soğuk, kar ve fitne olacağını ön görürler (DLT 175/ 150).
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinde yıl sözünün kullanımının
yaygın olduğu görülmektedir. Altaycada Eski Türkçedeki /y- / sesinin /c-
/ sesine değişmesi sebebiyle cıl kullanımı mevcuttur. Altaycada cıl sayın
“her yıl”, cañı cıl “yeni yıl”, cıl bajında “bir yıl başında” kullanımları
bulunmaktadır. Ayrıca Altaycada çıçkan cıl “fare yılı”, uy cıl “inek yılı”,
bar cıl “kaplan, pars yılı”, koyon cıl “tavşan yılı”, ulu cıl “ejderha yılı”,
cılan cıl “yılan yılı”, at cıl “at yılı”, koy cıl “koyun yılı”, meçni cıl
“maymun yılı”, takaa cıl “ tavuk yılı”, iyt cıl “köpek yılı” kaky cıl
“domuz yılı” olarak adlandırılmaktadır (Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999,
s. 61). Tuvacada çıl sözcüğü “yıl, sene” anlamlarında kullanılmaktadır.
Tuvacada çüs çıl “yüzyıl” anlamında kullanılmaktadır (Ölmez, 2007, s.
118). Hakasçada çıl “yıl, sene” anlamında kullanılmaktadır. Hakasçada
yeni yıl çin naa çıl, her yıl için çıl say, bir sonraki yıl için çıl azıra
ibareleri kullanılmaktadır (Gürsoy Naskali vd. 2007, s.90 ).
1.4. āy “ ay”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te āy sözcüğü “yılın 12 bölümünden biri”
anlamında kullanılmaktadır (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 565 ).
Zaman anlamında kullanılan āy sözcüğü aşağıdaki şiir parçasında şu
şekilde geçmektedir:
kışka itin kelse kalı kutlug yāy
tün kün keçe alkınur öḍlek bile āy (DLT 54 /39).
Şiir parçasının anlamı “ Kutlu yaz gelince kışa hazırlık yap. Gece ve
gündüz geçer zaman ile ay tükenir.” şeklindedir. Yine DLT’de yer alan
āy kǖn keçti (DLT 266/ 234 ) “ay ve gün geçti” örneğinde ay zaman
ifade eden bir sözcük olarak kullanılmıştır.
Yılın bölümlerinden birisi anlamında āy sözcüğü Orhon Yazıtlarında
da geçmektedir. Yazıtlarda geçen lagzın yıl bişinç ay yiti otuzka yog
ertürtüm (BK / G 10) “ Domuz yılının beşinci ayının yirmi yedisinde
cenaze töreni yaptırdım” ibaresinde āy sözcüğü zamanı ifade etmek
amacıyla kullanılmaktadır.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinde āy sözcüğünün zamanı
gösteren bir ifade olarak sıkça kullanılmaktadır. Altay Türkçesinde ay
86
sözcüğü hem zaman dilimini gösteren ay anlamında hem de dünyanın
uydusu olan ay anlamında kullanılmaktadır. Bizi ilgilendiren birinci
anlamıdır. Altaycada her ay anlamında ay sayın sözü kullanılmaktadır
(Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999, s. 30 ). Tuvacada da ay “yılın 12’de
biri” anlamında kullanılmaktadır ( Arıkoğlu- Kuular, 2003, s. 8 ).
Hakasçada da ay sözcüğünün aynı anlamla yaşadığı görülmektedir.
Hakasçada “ay başı” anlamında ay pazı “her ay” anlamında ay say,
“ocak ayı” anlamında çil ayı, “şubat ayı” anlamında azığ ayı, “mart ayı”
anlamında uluğ körĭk ayı, “nisan ayı” anlamında kĭçĭg körĭk ayı, “mayıs
ayı” anlamında tartcañ ay, “haziran ayı” anlamında pĭs ay, “temmuz ayı”
anlamında tos ayı, “ağustos ayı” anlamında ot ayı, “eylül ayı” anlamında
hıra kisceñ ay veya orğah ayı, “ekim ayı” anlamında çarıs ayı, “kasım
ayı” anlamında kĭçĭg hırlas ayı ve “aralık ayı” anlamında uluğ hırlas ayı
kullanımları bulunmaktadır ( Arıkoğlu, 2005, s. 56 ).
1.5. kün / kǖn “gün”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te kün sözü “ gün” ve “güneş” anlamlarında
yer almaktadır. Ayrıca kǖn kullanımı da mevcuttur (ErcilasunAkkoyunlu, 2015, s. 756 ). DLT’de geçen Sǖ ōnkǖn örüg boldı (DLT 47
/33) “ Askerler on gün kaldı ve gaza yapmadılar” cümlesinde 1 sözcüğü
zamanı ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Kȃşgarlı, imik
sözcüğünden bahsederken imik kǖn (DLT 49 /34) “ılık gün” örneğini
vermektedir. Oğuzlarda “sıcak gün” için ise isig kǖn(DLT 48 /34/
sözünün kullanıldığını belirtmektedir. DLT’de yer alan aşağıdaki şiir
parçasında da kǖn sözü geçmektedir:
kışka itin kelse kalı kutlug yāy
tün kün keçe alkınur öḍlek bile āy (DLT 54 /39).
Şiir parçasının anlamı “ Kutlu yaz gelince kışa hazırlık yap. Gece ve
gündüz geçer zaman ile ay tükenir.” şeklindedir. Yine kün sözünün
geçtiği şiir parçası şu şekildedir:
ıwrık başı kazlayu
sagrak tolu közlyü
sakınç koḍı kizleyü
tün kün bile sewnelim (DLT 63 / 49 ).
Şiir parçasının anlamı “ ibriğin başı kaz boynu gibi durdu. Kadeh göz
gibi doldu, hüznü onun altına gömerek gece ve gündüz sevinelim”
şeklindedir.
Kün sözcüğünün geçtiği bi ağıt parçası şu şekildedir :
köŋlüm için örtedi
87
yatmış başıg kartadı
keçmiş öḍüg irtedi
tünkün keçip itelür (DLT 128 /113).
Şiir parçasının anlamı “musibetin elemiyle gönlüm dağlandı, yaranın
kabuğunu soydu. Geçmiş günleri ararken gün ve gece geçip onu
yakaladı.” şeklindedir.
Kün sözcüğünün geçtiği bir diğer şiir parçası şu şekildedir :
yarattı yaşıl çeş
sawudı ürüŋ kaş
tizildi Kara Kuş
tünkün üze yörgenür (DLT 166/ 143)
Şiir parçasının anlamı “ Allah yeşil firuze rengini yarattı, beyaz taşları
da üzerine serpti. Kara Kuş dizildi, Gündüz ve gece birbiri üzerine
dönerler.” şeklindedir.
Kȃşgarlı, kün adının güneşe göre adlandırıldğını belirtip, bu kün bargıl
(DLT 171/147) “ bugün git” örneğini vermiştir. Kȃşgarlı’ya göre gün ve
aydınlığı güneş sayesindedir. DLT’de yer alan āy kǖn keçti (DLT 266/
234 ) “ay ve gün geçti” örneğinde kǖn zaman ifade eden bir sözcük olarak
kullanılmıştır. Tün kün birle karıştı (DLT 317/259) “gece ve gündüz
karşı karşıya geldi”. Kün sözcüğü DLT’de geçen aşağıdaki şiir
parçasında da yer almaktadır:
tün kün turup yıglayu
yāşım meniŋ sawrulur (DLT 382/300)
Şiir parçasının anlamı “gece gündüz ağlarım, gözyaşları gözümden
akar” şeklindedir
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te geçen aşağıdaki şiir parçasında kün
sözcüğü yer almaktadır.
Teŋri ajun törütti
çıgrı eḍiz tezginür
yulduzları çergeşip
tün kün üze yörgenür (DLT 417/ 327).
Şiir parçasının anlamı “Allah dünyayı yarattı, yüksek felek sürekli
dönmektedir, yıldızlar sıralanıp gece ve gündüz sıralanmaktadır.”
şeklindedir.
88
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te tuyuk kǖn (DLT 518/ 417) “kapalı ve sisli
gün” anlamında kullanılmaktadır. Kȃşgarlı, ol küyüm küyüm kǖn keçürdi
(DLT 519/418) “ o günü gafletle geçirdi, ne bir iş çıkardı ne de boşta
kaldı” ibaresinde de kün sözcüğünü örneklendirmiştir. Bu yeliŋ kün
(DLT 607 / 499) “rüzgarlı gün” anlamında kullanılmaktadır. Aşağıdaki
şiir parçasında da kün sözcüğü örneklendirilmiştir:
tünkün tapun Teŋrike boynamagıl
korkup aŋar eymenü oynamagıl
Şiir parçasının anlamı “Gece ve gündüz Tanrı’ya tapın ve isyan etme,
ondan kork ve ona karşı korku içinde ol oynama.” şeklindedir.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinde kün sözcüğünün zaman
dilimini belirten bir sözcük olarak “gün” ve “güneş” anlamında sıkça
kullanıldığı görülmektedir. Altaycada kün sözcüğü “gün”, “güneş” ve
“hava” anlamlarında kullanılmaktadır (Naskali- Gürsoy, 2009, s.129).
Tuvacada k- > h- değişmesi sonucunda hün kullanımı mevcuttur.
Tuvacada hün sözcüğü “güneş”, “güneşli”, “gün” anlamlarında
kullanılmaktadır (Ölmez, 2007, s. 176 ). Hakasçada da kün sözcüğü
“güneş”, “gün” ve “hava” anlamında kullanılmaktadır. Hakasçada pastağı
kün “birinci gün”, tügencĭ kün “son gün”, toğıncañ kün “çalışma günü”,
tınancañ kün “tatil veya pazar günü” alındağı kün “önceki gün”, kün çöre
“gün boyu, bütün gün”, pĭrsĭ kün “öbür gün” kullanımları mevcuttur
(Gürsoy Naskali vd. 2007, s. 280).
1.6. tün /tǖn “gece”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te tün sözcüğü “gece” anlamında
kullanılmaktadır. Tün sözcüğünden türemiş olan tüne- fiili de
bulunmaktadır (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s.909). Aşağıdaki şiir
parçasında tün sözcüğü yer almaktadır:
kışka itin kelse kalı kutlug yāy
tün kün keçe alkınur öḍlek bileāy (DLT 54 /39).
Şiir parçasının anlamı “ Kutlu yaz gelince kışa hazırlık yap. Gece ve
gündüz geçer zaman ile ay tükenir.” şeklindedir. Aşağıdaki şiir
parçasında da yāy sözcüğü “yaz” anlamında kullanılmaktadır. Yine daha
önce kün sözcüğünde değinilen aşağıdaki şiir parçalarında da tün sözcüğü
yer almaktadır:
ıwrık başı kazlayu
sagrak tolu közlyü
sakınç koḍı kizleyü
tün kün bile sewnelim (DLT 63 / 49 ).
89
Şiir parçasının anlamı “İbriğin başı kaz boynu gibi durdu. Kadeh göz
gibi doldu, hüznü onun altına gömerek gece ve gündüz sevinelim”
şeklindedir.
köŋlüm için örtedi
yatmış başıg kartadı
keçmiş öḍüg irtedi
tünkün keçip irtelür (DLT 128/113).
Şiir parçasının anlamı “musibetin elemiyle gönlüm dağlandı, yaranın
kabuğunu soydu. Geçmiş günleri ararken gün ve gece geçip onu
yakaladı.” şeklindedir.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinde tün sözcüğünün “gece”
anlamında kullanıldığı görülmektedir. Altaycada tün sözcüğünün “gece”
anlamında varlığı tespit edilmiştir. Altaycada tündük “geceleyin”, tüne-
“kuşlar için gecelemek”, tün ortozı “gece yarısı” anlamlarında
kullanılmaktadır (Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999, s.189). Tuvacada Eski
Türkçede söz başı /t- / sesinin /d-/ sesine dönüşmesi sonucunda dün
kullanımı bulunmaktadır. Ayrıca Tuvacada düne “gece, geceleyin, gece
vakti”, düne- “gece olmak, kararmak”, düneki “geceki” kullanımları
bulunmaktadır (Ölmez, 2007, s. 149). Hakasçada tün “gece” tünde
“geceleyin” kullanımları bulunmaktadır. Ayrıca Hakasçada “gece”
anlamında haraa sözcüğü de bulunmaktadır (Gürsoy Naskali vd. 2007, s.
538).
1.7. yāy /yāz “ilkbahar”
Zaman kavramı dendiğinde ilk akla gelenlerden birisi de
mevsimlerdir. Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te mevsimler geniş bir şekilde yer
bulmuştur. İlkbahar mevsimi için yay ve yāz sözcükleri kullanılmaktadır.
Bu sözcüklerin aynı zamanda “yaz mevsimi” için de kullanıldığı
görülmektedir. Bu anlamda bir ortaklık söz konusudur. Yāy sözcüğü
aşağıdaki şiir parçasında ilkbahar anlamında yer almaktadır.
yāy yarupan ergözi
aktı akın munduzı
togdı yaruk yulduzı
tıŋla sözüm külgüsüz (DLT 60/47)
Şiir parçasının anlamı “bahar sabahı ağardı, buzun erimiş suyuyla
gelen sel aktı ve parlaklık yıldızı doğdu, sözümü gülmeden dinle.”
şeklindedir. Yine aşağıdaki şiir parçasında da yāy sözcüğü ilkbahar
anlamında kullanılmıştır:
90
yāy körkiŋe ınanma
suwlar üze tayanma
esizlig anunma
tılda çıkar eḍgü söz (DLT 515/414).
Şiir parçasının anlamı “ baharın çiçeklerinden ve onların güzelliğine
güvenme, su üzerine dayanma. Kötülük için hazırlık yapma, dilinden iyi
sözler çıkar.”
İlkbahar anlamında yāy sözcüğü kǖzkeliği yayın belgülüg (DLT
515/414) “sonbaharın gelişi ilkbahardan belli olur” atasözünde de yer
almaktadır.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinden Hakasçada ças sözcüğünün
“bahar, ilkbahar” anlamında kullanılmaktadır (Gürsoy Naskali vd., 2007,
s. 83). Eski Türkçedeki söz başı /y-/ sesi /ç- /sesine dönüşmüştür. Söz
sonu /–z/ sesi /–s/ sesine dönüşmüştür. Tuvacada da aynı şekilde
“ilkbahar” anlamında ças sözcüğünün kullanımı mevcuttur (Ölmez, 2007,
s. 110). Altaycada ise cas sözcüğü “ilkbahar” anlamında kullanılmaktadır
( Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999, s. 55).
1.8. yāy /yāz “yaz”
İlkbahar anlamının yanında yaz anlamı için de yāyve yāz sözcükleri
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te yer almaktadır (Ercilasun - Akkoyunlu, 2015, s.
962). DLT’de yer alan aşağıdaki şiir parçasında da yāy sözcüğü “yaz”
anlamında yer almaktadır.
kışka itin kelse kalı kutlug yāy
tün kün keçe alkınur öḍlek bileāy (DLT 54 /39).
Şiir parçasının anlamı “ Kutlu yaz gelince kışa hazırlık yap. Gece ve
gündüz geçer zaman ile ay tükenir.” şeklindedir. Aşağıdaki şiir
parçasında da yāy sözcüğü “yaz” anlamında kullanılmaktadır.
kışyāy bile tokuştı
kıŋır közün bakıştı
tutuşkalı yakıştı
utgalı met ugraşur (DLT 95/88)
Şiir parçasının anlamı “kış yaz ile tartıştı ve savaştı öfkeli gözlerle
bakıştı yenmek için yaklaştı, biri diğerini yenmek için uğraşır”
şeklindedir. DLT’de yay sözcüğünün “yaz” anlamında kullanıldığı bir
diğer şiir parçası da şu şekildedir:
yaykış bile karıştı
91
erdem yāsın kuruştı
çerig tutup küreşti
oktagalı utruşur (DLT 317/260).
Şiir parçasının anlamı “yaz ile kış atıştı, her biri erdem yayını kurdu,
savaş yapıp güreşti, birbirlerini okladı.” şeklindedir.
Yāz sözcüğü de Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te “yaz” anlamında
kullanılmaktadır. Yāzın katıglansa kışın sewnür (DLT 514/413) “yazın
katlanılırsa kışın sevinilir” atasözünde de “yaz” mevsimi anlamı ile yer
almaktadır. Yāz sözcüğü kǖzkeliği yāzın belgürer (DLT 352/282 )
“sonbaharın gelişi yazdan belli olur” atasözünde de yer almaktadır.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinden Altaycada Eski Türkçedeki
söz başı /y-/ sesi /ç-/ sesine dönüşmüştür. Bu sebeple Altaycada “yaz
anlamında kullanılan sözcük çay şeklindedir (Gürsoy Naskali- Duranlı,
1999, s. 56). Hakasçada da “yaz mevsimi” anlamında çay sözcüğü
kullanılmaktadır (Gürsoy Naskali vd., 2007, s. 83). Tuvacada da çay
sözcüğü “yaz” anlamında kullanılmaktadır (Ölmez, 2007, s.112). Bu
örneklerden hareketle bahsettiğimiz dillerde kullanılan sözcüklerin
kökenini Eski Türkçe yāy sözcüğüne dayandırmak mümkündür.
1.9. kǖz / küz “sonbahar”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te kǖz ~ küz sözcüğü “güz” anlamında yer
almaktadır. (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 759). Güzsözcüğü kǖzkeliği
yāzın belgürer (DLT 352/282 ) “sonbaharın gelişi yazdan belli olur”
atasözünde yer almaktadır. . Benzer bir atasözü olarak yāy sözcüğü
kǖzkeliği yayın belgülüg (DLT 515/414) “sonbaharın gelişi ilkbahardan
belli olur” atasözü de yer almaktadır. Küz sözcüğünden türetilmiş fiiller
de DLT’de yer almaktadır. Küze- fiili “sonbaharı geçirmek” anlamında
kullanılmaktadır. Ol yaylagda küzedi (DLT 561/462) “o sonbaharı yazlık
yerlerde geçirdi.” cümlesi bu fiilin kullanımını örneklemektedir. Küzerve küzger- fiilleri de “ sonbahar olmaya yüz tutmak”( ErcilasunAkkoyunlu, 2015, s. 759). anlamında kullanılmakta olup öd küzerdi (DLT
308/254) “zaman sonbahar olmaya yüz tuttu” öḍlek küzgerdi (DLT 365/
289) “zaman güz mevsimine yüz tuttu” örneklerinde yer almaktadırlar.
Aynı şekilde küzük- fiili de “mevsimin sonbahar olmaya yüz tutmak”
anlamında DLT’de yer alan fiillerdendir. Yıl küzükti (DLT 327/266)
“zaman (mevsim) güz oldu” örneği bu fiilin kullanımını
örneklendirmektedir.
Güney Sibirya Türk dillerinden Altaycada Eski Türkçedeki söz sonu /-
z/ sesi /- s/ sesine dönüşmüştür. Bu sebeple “sonabahar” anlamında küs
sözcüğü kullanılmaktadır. Altaycada küskü ve küskide sözcükleri de
“sonbahar” anlamında kullanılmaktadır (Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999,
92
s. 130). Tuvacada da küs “sonbahar”, küskü “güz, güze ait, güzün olan”,
küze- “güzü geçirmek” kullanımları bulunmaktadır (Ölmez, 2007, s.212).
Hakasçada küs sözcüğü “sonbahar” anlamında kullanılmaktadır.
Sonbahar anlamında kullanılan bir başka sözcük küskü sözcüğüdür.
Ayrıca Hakasçada küsküzĭn “güzün, sonbaharda”, küste- “sonbaharı
geçirmek”, küsteg “güzlük yer” kullanımları bulunmaktadır (Gürsoy
Naskali vd., 2007, s. 284).
1.10. kış “kış”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te yer alan zamanla ilgili kavramlardan birisi
de “kış mevsimi” anlamında kullanılan kış sözcüğüdür (ErcilasunAkkoyunlu, 2015, s. 716). Kış sözcüğü DLT’de aşağıdaki şiir parçasında
mevsim anlamıyla kullanılmıştır
kış yāy bile tokuştı
kıŋır közün bakıştı
tutuşkalı yakıştı
utgalı met ugraşur (DLT 95/88)
Şiir parçasının anlamı “kış yaz ile tartıştı ve savaştı öfkeli gözlerle
bakıştı yenmek için yaklaştı, biri diğerini yenmek için uğraşır”
şeklindedir.
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te yer alan kış konukı ōt (DLT 167/144) “kış
misafiri ateş olur” atasözünde kış sözcüğü örneklendirilmiştir. Kış
sözcüğü bir karga birle kış kelmes (DLT 277/241) “ bir karganın
gelmesiyle kış gelmez” atasözü ile de örneklendirilmiştir. Aşağıdaki şiir
parçasında da kış sözcüğü örneklendirilmiştir:
yaykış bile karıştı
erdem yāsın kuruştı
çerig tutup küreşti
oktagalı utruşur (DLT 317/260).
Şiir parçasının anlamı “yaz ile kış atıştı, her biri erdem yayını kurdu,
savaş yapıp güreşti, birbirlerini okladı.” şeklindedir.
Kışsözcüğünün Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te yer aldığı şiir parçası şu
şekildedir:
kış yāygaru sawlayur
er at menin yawrayur
igler yeme sewreyür
93
et yin takı bekrişür (DLT 566/467).
Şiir parçasının anlamı “Adamların ve atların etleri bende sertleşir.
Hastalıklar da kışın azalır. İnsanların vücutları ve etleri de kışın sertleşir”
şeklindedir (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 467).
Kışsözcüğünün Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te yer aldığı bir diğer şiir
parçası şu şekildedir:
kışka itin kelse kalı kutlug yāy
tün kün keçe alkınur öḍlek bileāy (DLT 54 /39).
Şiir parçasının anlamı “ Kutlu yaz gelince kışa hazırlık yap. Gece ve
gündüz geçer zaman ile ay tükenir.” şeklindedir.
DLT’de yer alan bir diğer bilgiye göre kadır kış (DLT 183/156)
“zemheri, şiddetli soğuk” anlamında kullanılmaktadır. Aşağıdaki şiir
parçasında da kadır kış ibaresi bu anlamda kullanılmaktadır:
turgan ulug ışlaka
tirgi urup aşlaka
tumlug kadır kışlaka
koḍtı erig umduru (DLT 294/248).
Şiir parçasının anlamı “o her zaman büyük işlerin altından kalkardı,
kışın dondurucu günlerinde doyuran ve devamlı sofra seren idi. İnsanları
terk etti ve onları hayır ve cömertliğe hasret bıraktı” şeklindedir.
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te kış sözcüğünün yanında bu sözcükten
türeyen fiiller ve isimler de bulunmaktadır. Kışın sözcüğü “kışın, kış
mevsiminde” anlamında kullanılmaktadır (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015,
s. 716). Yāzın katıglansa kışın sewnür (DLT 514/413) “yazın katlanılırsa
kışın sevinilir” atasözü bu sözcüğün DLT’de yer aldığı örneklerdendir.
Aşağıdaki şiir parçasında da kışın ifadesi yer almaktadır:
öl kar kamug kışın iner
aşlık tarıg anın öner
yawlak yagı mende tınar
sen kelipen tepreşür (DLT 369/292).
Şiirin açıklaması “ kar ve nemlilik kışın iner. Bu sayede yiyecekler
biter, kötü düşman bende durur sen gelince saldırır” şeklindedir. Kış
sözcüğünden türeyen DLT’de yer alan fiillerden birisi kışla- fiili olup bu
fiil “kışı geçirmek” anlamındadır (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 716).
Beg kendde kışladı (DLT 16/8) “bey şehirde kışladı”, er ewinde kışladı
(DLT 575/ 473) “adam kışı evinde geçirdi” cümleleri bu fiilin yer aldığı
94
örneklerdendir. Kışlag sözü de “ kışlık yer” anlamında kullanılmaktadır
(Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 716) DLT’de yer alan ȫz közir
kışlag(DLT 234/203) “ insan kendi işini yaparsa kışlağı alır” ve er
kışlagdayazadı (DLT 481/385) “adam kışlakta baharı geçirdi” ibareleri
ile kışlak sözcüğü örneklendirilmiştir. Kış sözcüğünden türeyen filler
arasında kışlaglan- ve kışlat- filleri yer almaktadır. Bu fiiller sırasıyla “
(bir yeri) kışlak kabul edip orda kalmak” ve “(insanları) evinde
kışlatmak” anlamlarındadır (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 716 ). Ol bu
yirigkışlaglandı (DLT 403/313) “o bu yeri kışlık kabul etti ve orada
kışladı” ve ol anı ewindekışlattı (DLT 437/341) “ o, onu evinde kışlattı”
ibareleri de bu fiilleri örneklemektedir. Ayrıca kışlık “kışlık ev” ve kışlık
“kış için hazırlanan şey” (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 716) kış
sözcüğünden türetilen ve DLT’de yer alan sözcüklerdendir.
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinde kış sözcüğünün takibi
yapıldığında sözcüğün aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir.
Altaycada kış sözcüğü herhangi bir değişikliğe uğramadan
kullanılmaktadır. Altaycada cayı- kıjı “yazı kışı”, kışkı “kışa ait”, kışta-
“kışı geçirmek”, kıştu “kışlak” anlamlarında kullanılmaktadır ( Gürsoy
Naskali- Duranlı, 1999, s. 110). Tuvacada da kış sözcüğü “kış mevsimi”
anlamında kullanımını sürdürmektedir. Tuvacada kışkı “kışa ait olan”,
kışta- “kışı geçirmek”, kıştag “kışlak” anlamlarında kullanılmaktadır
(Ölmez, 2007, s. 200). Hakasçada hıs biçiminde karşımıza çıkan
sözcüğün hıshı kullanımı da olup daha yaygındır. Hakasçada sooh hıshı
“soğuk kış”, hatığ hıshı “sert kış”, hıshı iir “ kış akşamı”, hısta-
“kışlamak”, hıstağ “kışlama”, hıstat- “kışı geçirtmek” anlamlarında
kullanılmaktadır (Gürsoy Naskali vd., 2007, s. 174).
1.11. erte / irte “sabahın erken saati”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te “sabahın erken saati” anlamında erte/irte
sözcükleri kullanılmaktadır (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s. 642).
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerinde erte sözcüğünün kullanımının
mevcut olduğu görülmektedir. Altaycada erte “erken”, anlamında
kullanılmaktadır. Altaycada erte tur- “erken kalkmak”, ertezinde
“sabahleyin, yarın, ertesi gün” ertengi “erken, yarın”, ertengi kün “ertesi
gün” kullanımları bulunmaktadır (Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999, s. 85).
Tuvacada erte sözü “erken” anlamında kullanılmaktadır. “Sabah”
anlamında kullanılan sözcük erten’dir (Ölmez, 2007, s. 158). Hakasçada
irte sözcüğü “sabah, erken” anlamında kullanılmaktadır. Hakasçada irten
“sabahleyin, sabah”, irtengĭ “sabah, sabahki”, irtengĭzĭn “sabahleyin”
anlamında kullanılmaktadır ((Gürsoy Naskali vd., 2007, s. 230).
1.12. tǖş ödi “kuşluk, öğle vakti”
95
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te “öğle vakti, kuşluk” anlamında tǖş ödi
sözcüğünün kullanıldığı görülmektedir. (Ercilasun- Akkoyunlu, 2015, s.
913).
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerine (Altayca- Tuvaca- Hakasça) ait
sözlüklerde yapılan taramalarda tǖş sözünün kullanımının yaygın olduğu
görülmektedir. Tuvacada “öğle vakti” anlamında dü’ş sözcüğünün
kullanıldığı görülmektedir (Ölmez, 2007, s.150). Altaycada tüş
sözcüğünün “öğlen, öğle vakti” anlamında kullanıldığı görülmektedir
(Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999, s. 190).
1. 13. öyle /özle “öğle”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te “öğle vakti” anlamında Oğuzlarda öyle,
Kıpçaklarda ise özle sözcükleri kullanılmaktadır (Ercilasun- Akkoyunlu,
2015, s. 794 - 795).
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerine (Altayca- Tuvaca- Hakasça) ait
sözlüklerde yapılan taramalarda öyle sözünün kullanımına
rastlanmamaktadır. Tuvacada “öğle vakti” anlamında dü’ş sözcüğünün
kullanıldığı görülmektedir (Ölmez, 2007, s.150). Altaycada tüş
sözcüğünün “öğlen, öğle vakti” anlamında kullanıldığı görülmektedir
(Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999, s. 190).
1.14. köç “saat”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te köç zamanı ifade eden bir sözcük olarak
“saat, an zaman, süre ” anlamlarında yer almaktadır (ErcilasunAkkoyunlu, 2015, s. 733). Kȃşgarlı Mahmut bu sözcüğü bir köç küḍgil
“bir süre bekle” cümlesi ile örneklendirmiştir ( DLT 596/141).
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerine (Altayca- Tuvaca- Hakasça) ait
sözlüklerde yapılan taramalarda köç sözünün kullanımına
rastlanmamaktadır. Tuvacada “saat” anlamında şak sözcüğü
kullanılmaktadır. Bu sözün kökeni Moğolca çaġ sözcüğüdür (Ölmez,
2007, s. 258).
15. arkun “ gelecek yıl”
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te arkun sözcüğü “gelecek yıl” anlamında
kullanılmaktadır. Ayrıca arkun izi “gelecek yıl ve onu takip eden yıl”
anlamında kullanılmaktadır (DLT 67 /53).
Güney Sibirya Türk dil ve lehçelerine (Altayca- Tuvaca- Hakasça) ait
sözlüklerde yapılan taramalarda arkun sözünün kullanımına
rastlanmamaktadır. Altaycada “gelecek yıl” anlamında cıl bajında
kullanımı mevcuttur (Gürsoy Naskali- Duranlı, 1999, s. 61). Hakasçada
gelecek yıl anlamında çıl azıra sözü kullanılmaktadır (Gürsoy Naskali vd.
2007, s. 90 ).
96
2. Sonuç
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te tespit edilen kelimelerden bir kısmı Güney
Sibirya Türk dillerinde yaşarken bir kısmı varlığını koruyamamıştır.
Zaman kavram alanına dair sözcüklerden öd “zaman”, yıl “yıl”, āy “ay”,
kün /kǖn “gün”, tün “gece” yāy /yāz “ilkbahar”, yāy/yāz” “yaz”, kǖz /küz
“güz”, kış “kış”, tüş ödi “öğle, kuşluk vakti”, erte/irte “sabahın erken
saati” sözcüklerinin Güney Sibirya Türk dillerinde kullanımı tespit
edilmiştir. Ancak ugur “ zaman, vakit”, öyle /özle “öğle”, köç “saat,
zaman”, arkun “gelcek yıl” sözcüklerinin varlığı tespit edilememiştir.
Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te tespit edilen kelimelerin Güney Sibirya Türk
dillerinde ses bilgisi bakımından bazı değişikliklere uğradığı
görülmektedir. Öd sözcüğü Altayca, Tuvaca ve Hakasçada öy, yıl
“yıl”sözcüğü Altaycada cıl, Tuvacada çıl, Hakasçada çıl, kün “gün”
sözcüğü Tuvacada hün, tün “gece” sözcüğü Tuvacada dün,yāz “ilkbahar”
sözcüğü Hakasça ve Tuvacada ças, Altaycada cas , yāz “yaz”sözcüğü
Altaycada cay Hakas ve Tuvacada çay,kış “kış”sözcüğü Hakasçada
hıs,tüs sözcüğü “öğle vakti” sözcüğü Tuvacada dü’ş biçimlerine
dönüşmüştür. Divȃnu Lügȃti’t- Türk’te varlığını korumayan sözcükler
yerine Güney Sibirya Türk dillerinde kullanılan kelimelerin neler olduğu
da bu çalışmanın cevap aradığı sorulardan birisidir. Ugur “zaman”
sözcüğü yerine öd , “vakit”, öyle /özle “öğle” yerine Altaycada tüş,
Tuvacada dü’ş , köç “saat, zaman” yerine Tuvacada şak, arkun “gelecek
yıl” yerine Altaycada çıl bajında, Hakasçada çıl azıra sözcükleri
kullanılmaktadır. Ayrıca ödünçlemelerin Moğolcadan yapıldığı
görülmektedir. Tuvacada “saat” anlamında şak sözcü kullanılmaktadır.
Bu sözün kökeni Moğolca çaġ sözcüğüdür.
KAYNAKÇA
Arıkoğlu, E. (2005). Örnekli Hakasça- Tükçe Sözlük. Akçağ
Yayınları, Ankara
Arıkoğlu, E., Kuular K. (2003).Tuva Türkçesi Sözlüğü. Türk Dil
Kurumu Yayınları, Ankara.
Baskakov,N.A. (1958). Altayskiy yazık, Moskva.
Ercilasun, A. B., Akkoyunlu Z. (2015). Kȃşgarlı Mahmud Divȃnu
Lügȃti’t- Türk giriş- metin- çeviri- notlar- dizin. Türk Dil Kurumu
Yayınları, Ankara.
Gürsoy Naskali, E., Butanayev, V., İsina A. (2007) Hakasça- Türkçe
Sözlük. Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
Gürsoy Naskali, E., Duranlı, M. (1999) Altayca- Türkçe Sözlük. Türk
Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
97
Killi Yılmaz, G. (2010). Kuzey ve Gündeydoğu Sibirya Türklerinin
dil Durumu. Kök Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Yayınları, Ankara.
Lessıng, F. D. (2003). Moğolca- Türkçe Sözlük. ( Çev.: Günay
Karaağaç ). Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.
Ölmez, M. (2007). Tuwinisher wortschatz mit alttürkischen and
Mongolischen parallelen Tuvacanın söz varlığı eski Türkçe ve Moğolca
denklikleriyle. Wiesbaden, Harrasowıtz Verlag.
Yüklə 32,28 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə