Elektromanyetik spektrum



Yüklə 194,77 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix05.02.2018
ölçüsü194,77 Kb.
#25557


Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

 

 



Elektromanyetik spektrum, düşünülenden daha anlaşılır bir şeydir. Gözlerimizin gördüğü ışık, 

elektromanyetik  dalganın  gerçek  bir  parçasıdır.  Elektromanyetik  spektrumun  görünür  kısmı, 

gök kuşağının sahip olduğu portakal rengi ve kırmızıdan, mor ve maviye kadar bütün renkleri 

içermektedir. Bu renklerin her biri gerçekten ışığın farklı dalgaboylarıına karşılık gelmektedir.  

 

 

Dalga Nedir? 



 

Okyanusta  hiç,  bir  dalga  ile  karşılaştınız 

mı?  Okyanus  dalgaları,  suyun  yüzeyinde 

hareket  etmektedirler.  Onları  görebilir 

onları  hissedebilirsiniz.  Suyun  içerisinde 

yüzerken, 

hatta 

kendi 


dalgalarınızı 

oluşturabilirsiniz.    Ses,  göremediğimiz  bir 

dalga  türüdür.  Okyanus  dalgaları  gibi  ses 

dalgalarının  da  yayılmaları  için  bir  ortama 

ihtiyacı  vardır.  Ses,  bir  yerden  başka  bir 

yere  içinde  bulunduğu  hava  molekülleri 

nedeniyle 

hareket 


etmektedir. 

Bu 


moleküller,  bir  birleri  ile  çarpışmasıyla  ses  dalgalarını  taşıyabilirler.  Ses,  herhangi  bir 

moleküler  ortamda  hatta  su  moleküllerin  oluşturduğu  bir  ortamda  yol  alabilmektedir.  Boş 

uzayda  ses  dalgalarını  taşıyacak  her  hangi  bir  molekül  bulunmadığı  için  ses  de  olmaz. 

Elektromanyetik  dalgalar,  yayılmaları  için  herhangi  bir  ortama  ihtiyaç  duymadıkları  için  ses 

dalgalarından faklıdır. Elektromanyetik dalgalar, hava ve katı materyaller içinde yayıldığı gibi 

herhangi bir madde içermeyen boş uzayda da yayılmaktadır. 

 

 

Farklı Dalgaboylarına Sahip Elektromanyetik Dalgalar  

 

 



 

 

 



Radyo  dalgaları,  televiziyon  dalgaları 

ve 


mikro 

dalgalar, 

bütün 

hepsi 


elektromanyetik  dalga  tipleridir.  Onlar 

sadece  birbirinden  dalgaboyu  olarak 

farklıdır.  Dalgaboyu,  iki  dalganın 

ardışık tepeleri arasındaki uzaklıkdır. 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

Radyo  dinlerken,  TV  seyrederken,  mirodalga  fırında  yemek  pişirirken  hep  elektromanyetik 



dalga kullanmaktasınız. Elektromanyetik dalgalardaki dalgalar, çok uzun dalgaboylarına sahip 

radyo  dalgalarından,  atomun  boyutundan  daha  küçük  olan  kısa  dalgaboyuna  sahip  gamma-

ışınlarına kadar değişmektedir. 

 

 



 

 

Elektromanyetik  dalgalar,  sadece  dalgaboylarına  göre  değil,  aynı  zamanda  frekans  ve 



enerjilerine  göre  de  tanımlanmaktadır.  Bu  üç  nicelik  aşağıda  verilen  matematiksel  ifadelerle 

birbirlerine bağlıdır. 

 

 

 



λ

γ

ch



h

E

=

=



 

 

Bunu  şu  şekilde  açıklayabiliriz:  bir  radyo  dalgasının  frekansı  veya  bir  mikrodalganın 



dalgaboyu  veya  bir  x-ışınının  enerjisi  hakkında  konuşmak  doğru  olmaktadır.  Bir 

elektromanyetik  spektrumu  en  uzun  dalgaboyundan  en  kısa  dalgaboyuna  sırasıyla  ifade 

edersek,  radyo  dalgaları,  mikrodalga,  kırmızıaltı,  görünür  bölge,  morötesi,  x-ışınları  ve 

gamma-ışınları biçiminde sıralanmaktadır. 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 



RADYO  DALGALARI 

 

 



 

 

Radyo  dalgaları  elektromanyetik  spektrumun 



sahip oldukları en uzun dalgaboyuna sahiptir. Bu 

dalgalar,  bir  futbol  sahasından  büyük  olacağı 

gibi  bir  top  buyutundan  da  küçük  olmaktadır. 

Radyo dalgaları radyolarınıza müzik getirmekten 

çok  daha  fazla  iş  yapmaktadırlar.  Onlar  aynı 

zamanda  televiziyon  ve  cep  telefonu  sinyallerini 

de taşıma görevini yapmaktadırlar. 

 

 



 

 

 



Evlerinizdeki  televiziyon  üzerinde  bulunan  anten,  televizyon 

istasyonundan  yayılan  sinyali  elektromanyetik  dalga  biçiminde 

almaktadır  ve  bu  TV  olarak  isimledirdiğimiz  görüntü  cihazı 

tarafından işlenerek karşımıza görüntü olarak çıkmaktadır.    

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



Cep telefonlarında da bilgi iletişimi için, yani bilgi 

materyallerini  taşıyan  radyo  dalgalarıdır.  Bu 

dalgaların  dalgabooyları  TV  ve  FM’in  sahip 

olduğu dalgaboylarından daha küçüktür. 




Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 



Radyo Dalgalarının Kullanılması  

 

Gezegen  ve  kuyruklu  yıldızlar,  büyük  gaz 

bulutları,  yıldız  ve  galaksiler  gibi  uzaydaki 

cisimler,  çok  farklı  dalgaboylarında  ışık 

yayarlar.  Yayınlanan  ışığın  bir  kısmı  büyük 

dalgaboyuna sahip, hatta 1 mil kadar olabilir. 

Bu 

uzun 


dalgalar 

elektromanyetik 

spektrumun 

radyo 


dalgası 

bölgesini 

oluşturmaktadır.  

 

Radyo dalgaları görünür bölge dalgalarından 



daha  büyük  olduğu  için,  radyo  teleskopları, 

görünür  bölgede  yani  optik  bölge  olarak  da 

isimlendirilen çıplak göle gözlem yaptığımız 

teleskopların  çalışma  ilkelerinden  farklıdır. 

Radyo 

teleskoları, 



yansıyan 

dalgaları 

odaklamak  için,  dışı  iletken  metallerle 

kaplanan  çanaklardan  oluşmaktadır.  Radyo 

ışınımın  dalgaboyları  oldukça  büyük  olduğu 

için, 


kıyaslanabilir 

berrak 


resim 

ve 


görüntüler  elde  etmek  için,  bir  radyo 

teleskopu  bir  optik  teleskoptan  fiziksel 

olarak  daha  büyük  olmalı.  Buna  bir  örnek 

verecek 


olursak, 

yandaki 


resimde 

de 


gözlendiği gibi, Parkes radyo teleskopu 64 m 

büyüklüğünde bir çanağa sahip olup bundan daha küçük bir radyo teleskopundan daha net bir 

görüntü elde edilemez. 

 

Daha  net  ve  daha  iyi  (veya  yüksek  çözünürlüklü)  bir  radyo  teleskopu  yapmak  için,  radyo 



astronomisi  ile  uğraşanlar,  ya  birçok  teleskopu  birleştirerek  yeni  bir  teleskop  ağ  sistemi 

oluşturur  veya  alıcı  çanakları  belirli  bir  sıraya  dizilmesiyle  elde  edilen  çanaklar  sistemini 

oluştururlar. Bu çanakların uygun bir sıralanmasıyla oluşturulan sistem, çanakların sıralanmış 

biçiminin kapladığı yerin büyüklüğü kadar bir çanağa eşit olmaktadır.  

 

 

 



 

 

 



 

Çok  büyük  sıralama  (VLA),  Dünyanın  en 

büyük  radyo  astronomi  gözlem  evinden 

birtanesidir.  Yandaki  resimde  de,  yaklaşık 

36  km  büyüklüğünde  büyük  bir  Y 

düzeninde  27  çanak  anten  içeren  VLA  nın 

resmi gösterilmektedir. 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 



Radyo Dalgalarıyla Neleri Gözleyebiliriz? 

 

 



Samanyolu galaksisindeki karbonmonoksit (CO) gazının görüntüsü. 

 

Çoğu astronomik cisimlerin radyo dalgası yayınladıkları, 1932 yılına kadar keşfedilemedi. O 



zamandan  beri,  astronomlar,  astronomik  cisimler  tarafından  yayınlanan  radyo  dalgalarından 

resimler  oluşturmak  için  çok  karmaşık  sistemler  geliştirdiler.  Radyo  teleskopları,  kuyruklu 

yıldızlarda, çok büyük gaz bulutlarında,  yıldızlarda, galaksilerde ve  gezegenlerdeki olayların 

araştırılmasında  oldukça  fazla  kulanılmaktadır.  Bu  kaynaklardan  gelen  radyo  dalgalarının 

incelenmesiyle,  astronomlar,  yapılarını,  hareketlerini  ve  bileşimini  oluşturan  maddeler 

hakkında çok şey ortaya koyabilirler.  

 

 

MĐKRODALGA 



 

 

 



 

 

Mikrodalgalar santimetre mertebesinde ölçülen 



dalga  boylarına  sahiptir.  Uzun  dalgaboyuna 

karşılık  gelen  ve  mikrodalga  bölgesinin 

başlangıcını  oluşturan  dalgalar,  bir  mikrodalga 

fırınında 

bulunan 

yiyeceklerimizi 

ısıtan 

dalgalardır.      Bu  dalgalar,  maddeleri  oluşturan 



atom  ve  moleküllerle  etkileşerek  onların 

hareketlerinde  meydena  getirdikleri  sürtünme 

nedeniyle  ortaya  ısı  enerjisinin  çıkmasına 

naden olmaktadır. Bu şekilde de mikrodalgaya 

maruz kalan maddeler ısınmaktadır. 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

 

Mikrodalgalar,  bilgileri  içinde  bulunduran  sinyalleri,  bir  yerden  başa  bir  yere  taşımak  için 



oldukça  iyi  bir  taşıyıcı  görevleri  yaparlar.  Çünkü  mikrodalga  enerjileri,  sisli  ortamlara,  hafif 

yağmurlu  ve  karlı  ortamlara,  bulutlu  ve  sigara  dumanının  bulunduğu  ortamlara  çok  iyi  bir 

ş

ekilde nüfus edebilmektedir. 



 

Kısa 


dalga 

boylarına 

karşılık 

gelen 


mikrodalgalar, 

uzaktan 


algılamalarda 

kullanılmaktadır.  Bu  mikrodalgalar,  hava 

tahminlerinde 

kullanılan 

doppler 

radar 


sistemlerindeki 

gibi, 


radar 

olarak 


kullanılmaktadır.  Yine  bu  dalgalar,  yaklaşık 

boyları  birkaç  inç  boyutunda  olan  dalgalarla 

bildiğimiz 

radar 


sistemleri 

içinde 


kullanılmaktadır.  Yandaki  şekilde  gösterilen 

mikrodalga  kuleleri,  telefon  ve  bilgisayar 

verileri  gibi  bilgileri  bir  şehirden  başka  bir 

ş

ehre iletmek için kullanılmaktadır. 



 

 

 



Radar,  “radio  dedection  and  ranging”  yazılımının  bir  kısaltılmasıdır.  Radar,  kısa  mikrodalga 

atmalarının  iletilmesiyle  cisimleri  saptamak  ve  onların  konumlarını  belirlemek  için 

geliştirilmişlerdir.  Mikrodalganın  çarptığı  cisimlerden  gelen  yankının  orijini  ve  şiddeti,  alıcı 

tarafından  kaydedilir,  daha  sonra  kaydedilen  bu  dalgalar  cisimlerin  her  bir  birim  kesitinin 

özelliklerine  bağlı  olan  yüzeylerden  yansıtmış  oldukları  dalgaları  tanzim  ederek  bunları 

değerlendirmelerini  yapabileceğimiz  resimler  haline  getirirler.  Radar,  aktif  taşımayı  yapan 

dalgalara hassas olduğu için, aktif bir uzağa hassas sistem olarak göz önüne alınabilir. 

 

 



Mikrodalgayla Neler Gözlemleriz? 

 

Mikrodalgalar,  sisli  ortamlara,  hafi  yağmurlu  ve  karlı 

ortamlara,  bulutlu  ve  dumanlı  ortamlara  nufuz  edebilmesi, 

bu  dalgaları,  Dünyayı  uzaydan  gözlemleyebilmek  için 

oldukça  önemli  bir  duruma  getirmektedir.  ERS-1  uydusu 

yaklaşık 

7.5 

cm 


dalgaboyuna  buyuna  sahip 

(C-bandı) 

dalgalar 

gödermektedir.    Şekildeki 

görüntüde gösterildiği gibi, 

Alaska 


sahillerinde 

denizde 


bulunan 

parçalanmış buz kütlelerini göstermektedir. JERS uydusu, 20 

cm  uzunluğuna  sahip  dalgaboyunu  (L-bandı)  kullanarak 

yandaki  resimde  de  gösterildiği  gibi  Birezilyada  bulunan 

Amozon ırmağının bir görüntüsünü vermektedir. 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

Bu görüntü, uzaydan elde edilen bir radar görüntüsüdür. Bu, 



mikrodalganın L-bandındaki bir dalgaboyu kullanılarak elde 

edilmiştir. Bu görüntüde, Utah eyaletinin Salt  Lake şehrinin 

kenarındaki  bazı  dağların  bilgisayarla  geliştirilmiş  bir  radar 

görüntüsü verilmiştir. 

 

 

 



 

 

 



 

1960 yılında tesadüfen oldukça şaşırtıcı bir keşif yapılmıştır. Bell labaratuvarlarında iki bilim 

adamı,  özel  bir  düşük  gürültülü  anten  kullanarak,  bir  arka  plan  sesi  olarak  isimlendirilen, 

uğultu  keşfettiler.  Yaklaşık  gürültüye  benzeyen  bu  ilginç  şey,  bulunulan  yere,  bütün 

yönlerden  gelmekteydi  ve  şiddetinde  hiç  bir  şekilde  değişme  gözlenmemekteydi.  Eğer  bu 

uğultu Dünya üzerinde bulunan, örneğin yakın hava kontrol kulesinden gelen radyo sinyalleri 

gibi  bir  şeylerden  gelseydi,  bu  uğultu  sinyalleri  her  yönden  değil  sadece  bir  yönden  gelirdi. 

Bilim  adamları,  cok  geçmeden  evrenin  her  yönünden  gelen  ve  gürültü  ışınımı  olarak 

keşfedilen  esrarengiz  ışınımın  kozmik  (evrensel)  mikrodalga  ışınımı  olduğunu  keşfettiler. 

Bütün  evreni  doldurduğu  düşünülen  bu  ışınımın,  daha  sonra  ayrıntılı  olarak  tartışılacak  olan 

ve  Big  Bang  olarak  bilinen  Büyük  Patlamanın  başlangıç  anı  için  bir  ipucu  olduğuna 

inanılmaktadır.  Bir  başka  ifadeyle,  bu  kozmik  ışınımlar  Büyük  Patlama  anında  oluştuğu  ve 

evrenin her tarafına yayıldığı ve hala da yayılmaya devam etmekte olduğu düşünülmektedir. 

 

Yandaki  görüntü,  kozmik  mikrodalga 



arka  plan  ışınımının  Kozmik  Arkaplan 

Araştırmaları    (COBE)  için  oluşturulmuş 

bir görüntüsüdür. Burada, pembe ve mavi 

renkler 


evreni 

dolduran 

kozmik 

mikrodalga  arka  plan  ışınımın  hafif 



dalgalanmaları göstermektedir. 

 

 



 

Eğer  sizin  hassas  bir  mikrodalga  teleskopunuz  olsaydı,  evinizde  bulunan  mikrodalga 

fırınından  ve  insan  yapımı  olana  diğer  kaynaklardan  dışarı  sızan  hafif  ışınımları 

saptayabilirdiniz,  fakat  aynı  zamanda  da,  onu  rahatlıkla  saptayabileceğiniz  ve  belli  bir 

dalgaboyuna  sahip  olan,  her  yönden  gelen  sabit  kozmik  ışınlarıda  algılardınız.  Bu  ışınlara, 

Kozmik Mikrodalga Arkaplan Işınımları denilmektedir ve bundan sonra kolaylık olması için 

sadece kozmik ışınlar olarak ifade edilecektir. 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 



KIRMIZI  ALTI  BÖLGE

 

 



 

 

Kırmızı  altı  bölgeye  karşılık  gelen  elektromanyetik  dalga  ışınımı,  elektromanyetik 



spektrumun  mikrodalga  spektrumu  ile  görünür  bölge  spektrumları  arasında  kalan  bölgedir. 

Spektrumun bu bölgesine Infrared ışınımları olarakta isimlendirilmektedir.  Infrared ışınımını 

yakın  ve  uzak  infrared  olmak  üzere  iki  bölgede  tanımlayabiliriz.  “Yakın  infrared”  ışınımı, 

görünür  bölge  ışınımının  dalgaboyuna  çok  yakın  olurken,  “Uzak  infrared”  ise 

elektromanyetik  spektrumun  mikrodalga  bölgesine  çok  yakındır.  Yakın  infrared  ışınımın 

dalgaboyunun  uzunluğu,  yaklaşık  bir  toplu  iğnenin  başından  daha  küçük  olurken,  yakın 

infrared ışınımın dalgaboyu, bir hücre boyutu olan mikro boyuttadır. 

 

Uzak infrared dalgaları, 



ısısal  özelliğe  sahiptir. 

Diğer 


bir 

değişle, 

infrared  ışınımının  bu 

tipini,  ısı  biçiminde, 

günlük 

hayatımızda 



sürekli 

olarak 


karşılaşırız.  Güneşten, 

bir 


ateşten, 

 

bir 



radyotörden veya yaya kaldırımından hissettiğimiz sıcaklık infrareddir.  Derimizdeki sıcaklığa 

duyarlı sinir uçları, vucut içi sıcaklık ve dış deri sıcklığı arasındaki farkı saptayabilir. Đnfrared 

ışığı, fesfood restoranlarında sık sık kullanılmakta olan ısısal infrared dalgaları yayan özel bir 

lamba vasıtasıyla yiyeceklerin ısıtılmasında da kullanılmaktadır. 

 

Çok kısa yakın infrared dalgaları, hiç sıcak değildirler, hatta gerçekte onları hissedemezsiniz 



bile. Bu kısa dalgaboyları, TV uzaktan kumanda sistemlerinde kullanılmaktadır. 

 

 



Kullanılan Infrared Işınımlarını Nasıl Gözlemleriz? 

 

Đ



nfrared ışınımının temel kaynağı, ısı ve ısı ışınımları olduğu için, herhangi bir cisim, infrared 

olayında bir sıcaklık  yayar. Hatta  çok soğuk olarak düşündüğümüz cisimler, örneğin bir buz 

küpü  parçası,  infrared  yaymaktadır.  Bir  cisim  görünür  bölge  ışığı  yaymak  için  yeterli 

sıcaklığa  sahip  değilse,  onun  enerjisinin  çoğunu  infraret  ışınımı  olarak  yayacaktır.  Örneğin, 

mangal  kömürü,  görebileceğimiz  ışık  çıkarmayabilir  fakat  bizim  sıcaklık  olarak 

hissedeceğimiz bir infrared ışınımı yayabilir. Isıtılmış cisimler, çok daha fazla infrared ışınımı 

yayarlar. 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

Normal  vucut  sıcaklığına  sahip  insanlar,  yaklaşık  10  mikron 



büyüklüğündeki  bir  dalgaboyuna  sahip  olan  çok  güçlü  bir 

infrared 

ışınımı 

yaymaktadır 

(Bir 

mikron 


genellikle 

astronomide  kullanılan  bir  birim  olup,  metrenin  milyonda 

biridir).  Yandaki  görüntü,  elinde  yakılmış  bir  kibrit  çöpünü 

tutan  adamın  resmini  göstermektedir.  Görüntüyü  dikkatlice 

incelerseniz,  “bu  görüntünün  hangi  kısmı  en  fazla  sıcaklığa 

sahiptir?” ve “Bu adamın gözlüklerinin sıcaklığıyla, onun elinin 

sıcaklığı  karşılaştırıldığında,  sonucu  nasıl  yorumlarsınız?”  sorularının  cevabını  rahatlıkla 

verebilirsiniz.  Yan  taraftaki  adamın  resmini  infrared  ışınımlarıyla  oluşturmak  için, 

sıcaklıktaki  farkı  saptayabilen  özel  kamera  ve  filimler  kullanılmaktadır.  Sonra,  onlar  için 

farklı parlaklıkları veya niteliklerini sıraya koyarak bu resimler elde edilmektedir.   

 

Soldaki görüntü, infrared ışınları ile elde edilmiş bir 



kedinin  resmini  göstermektedir.  Portakal  rengine 

karşılık  gelen  bölge,  oldukça  sıcak  ve  beyaz-mavi 

renge  karşılık  gelen  burun  bölgesi,  oldukça 

soğuktur.  Bu  görüntü,  bir  görünür  ışık  resiminden 

elde  edilemeyen  bilgilerde  olduğu  gibi,  benzer  bir 

hayvanın farklı bir görünümünü verir. 

 

 

 



 

 

 



 

 

Đ



nsanlar  infrared  ışınımını  göremeyebilirler  fakat  çıngıraklı  yılan  ailesine  ait  olan,  engerek 

yılanları,    infrared  ışınımlarını  kullanarak  görüntü  oluşturmaktadırlar.  Bu,  yılanların  sıcak 

kanlı  hayvanları  saptamalarını  sağlar,  hatta  ortamın  gece  veya  gündüz  olmasına  bağlı 

olmaksızın  onların  sadece  vucut  ısısı  nedeniyle  infrared  bölgesinde  yaydıkları  ışınımı 

algılayarak sıcakkanlı avlarını kolaylıkla saptayıp avlarlar. 

 

Đ



nsan  ve  hayvan  vucutlarının  infrared  ışınları  yayması  yanında,  Dünya,  Güneş,  yıldız  ve 

galaksiler gibi uzak cisimler de infrared ışınları yaymaktadırlar.   

 

Bizim  üzerinde  yaşadığımız  gezegen  olan 



Dünyayı  gözlemleyebilmemiz  ve  Dünya 

dışı  gözlemler  yapabilmemiz  için,  Dünya 

yörüngesi  üzerine  yerleştirilmiş  olan 

yapay  bir  uydu  aracılığıyla  yapılması  çok 

daha  avantaj  sağlamaktadır.  GOES  ve 

Landsat 


gibi 


uydularla 

Dünyayı 


gözlemlemekteyiz.  Yandaki  şekilde  de 

modeli 


görüldüğü 

gibi, 


Landsat 

uydusuna  yerleştirilmiş  özel  sensörlerle, 



Dünya 

yüzeyinden 

yayınlanan 

veya 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

10 

yansıyan  infrared  ışınlarının  miktarına  bağlı  olarak  veriler  toplanmaktadır.  Đnfrared 



Astronomy  Satallite    (IRAS)    gibi  buna  benzer  diğer  uydularla  da,  galaksiler,  yıldızlar,  çok 

büyük  toz  ve  gaz  bulutları  gibi  uzak  cisimlerden  gelen  infrared  ışınımları  ölçülerek 

araştırmalar yapılmaktadır. 

 

 



Đ

nfrared Işınları Bize Neler göstermektedir? 

 

Yan 



tarafta 

verilmiş 

olan 

Dünya 


görüntüsü,  1986  yıllında  GOES  6 

uydusundan  alınan  bir  infrared  resmidir. 

Bir  bilim  adamı,  kara  ve  denizlerden 

gelen  ve  Dünyanın  çevresinde  oluşan 

bulutlardan  gelen  görüntünün  her  bir 

parçasını 

tanımlamak 

için 


sıcaklığı 

kullanmaktadır. 

256 


çeşit 

renk 


kullanarak  her  bir  bölgeyi  renklendirip 

Dünyaya uzaydan bakıldığında gerçek bir 

görünüşünü 

veren 


biçimi 

ortaya 


çıkarmaktadır.  

 

Dünyayı görüntülemek için niçin infrared 



ışınımlarını  kullanırız?    Görünür  bölge 

ışınımları 

ile 

karalar 


ile 

bulutları 

kolaylıkla  ayırt  edilmesine  rağmen, 

infrared  ile  daha  ayrıntılı  detaylar  elde 

edilmektedir.  Bu  durum,  bulut  yapılarını  çalışmak  için  büyük  önem  taşımaktadır  ve  Đnfrared 

ışınlarıyla oluşturulmuş Dünya görüntüsü, görünür bölge ışınları ile  yapılan çalışmalara göre 

daha  avantajlıdır.  Örneğin,  siyah  bulutlar  daha  sıcak  olurken  açık  bulutların  daha  soğuk 

olduğuna  dikkat  edin.  Güney  Amerikanın  batı  kesimlerinde,  okyanusa  yakın  olmaları 

nedeniyle  ısınan  alt  tabakadaki  sıcak  bulutlarla,  çoklu  bulut  katmanlarının  ayrışmış  olarak 

gözlenebildiği yerler görülmektedir. 

 

Bir  kedinin  infrared  görüntüsüne  baktığımızda,  infrared  ışığı  yayan  çok  şey  görürüz.  Fakat 



çoğu nesnelerde, özellikle yakın infrared ışığı olmak üzere infrared ışıgını yansıtmaktadırlar. 

Yakın  infrared  ışınımı,  cisimler  çok  çok  sıcak  olmadıkça,  cisilerin  fotografları  alınırken 

sıcaklığa bağlı olmamaktadır. 

 

 



 

Yandaki  görüntü,  bir  ağaçla  ve  cimenlerle  birlikte  bir 

binanın,  görünür  ışık  dalgaları  ile  birlikte  yakın  infrared 

dalgalarlının,  bitkilerde  bulunan  krolofiillerden  nasıl 

yansıdığını 

göstermektedir. 

Đ

nfrared 


dalgalarını 

göremesek  dahi,  onlar  daima  orada  vardır.  Bu  resim 

üzerinde görünür bölge ışık dalgaları yeşil ile gösterilmiş 

olup, infrared ışınım dalgalarının rengi ise, soluk kırmızı 

ile gösterilmiştir.  



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

11 

Bu  görüntü,  gözle  görülmeyen  infrared  dalgalarını 



dedekte  edebilen  (ortaya  çıkaran)  özel  bir  film  ile 

alınmıştır.  Bu  bir  kedininkinde  olduğu  gibi  gerçek 

olmayan  yapay  renkleri  ile  gerçekleştirilmiştir. 

Dünyanın  yapay  renkli  infrared  görüntüsü,  burada 

gösterildiği 

gibi, 


bir 

renk 


düzenlemesiyle 

oluşturulur.  Buradaki,  infrared  ışığı,  kırmızının 

görünür  rengi  için  haritalanmıştır.    Kızıl  gözüken 

bu  görüntüdeki  her  şey,  infrared  ışığını  kendisi 

çıkarır  veya  başka  cisimlerden  gelen  infrared 

ışınımını 

yansıtması 

ile 


oluştuğu 

anlamına 

gelmektedir.  Eğer  infrared  ışıklarını  algılayan  özel 

kameralarla doğaya baktığğımmızda çimen ve ağaçlarda olduğu gibi büyümekte olen bitkiler, 

kızıl olarak gözükecektirler. 

 

Yandaki görüntü, Landsat 5 uydusuyla yakın infrared 



ışınlarınından  elde  edilen  verilerin  toplanmasıyla 

Arizonadaki,  anka  kuşunun  görüntüsü  gösterilmiştir. 

Parlak  alanlar,  yakın  infrared  dalgalarının  yüksek 

yansımalarının  olduğu  alanlardır.  Karanlık  alanlar 

ise,  az  yansımaların  olduğu  bölgelerdir.  Bu 

görüntüde düşük parlaklığa sahip ızgara gibi görünen 

yerler hakkında ne düşünüyorsunuz? 

 

 



 

 

 



 

 

Bu  görüntü,  mavi  ve  yeşil  dalgaboylarındaki 



görünür 

bölge 


verileriyle, 

infrared 

verilerlinin  birleştirilmesi  ile  (bu  karışım 

ortaya 


kırmızı 

olarak 


çıkmaktadır) 

oluşturulmuştur. Eğer yakın infrared, sağlıklı 

bitkilerden  yansıdığında,  görüntünün  sol  alt 

tarafında  oluşan  kırmızı  kareli  alana  sahip 

kısımları hakkında ne düşünürsünüz. 

 

Uydular  üzerine  yerleştirilen  amaca  uygun 



aletlerle, 

uzaydaki 

cisimlerin 

resimleri 

çekilebilir. 

Aşağıdaki 

resim 

bizim 


galaksimizin 

merkez 


bölgesinin 

IRAS 


uydusu  tarafından  çekilen  resmidir.  Resmin 

bir  taraftan  diğer  tarafına  geçen  yatay  S 

bicimini almış sisli kısım Güneş sistemindeki 

gezegen  tozları  tarafından  yayınlanan  zayıf 

ısılardır.  Ortada  resmi  bir  taraftan  diğer  tarafa  geçen  dalgalı  kenarları  kırmızı  merkezi  sarı 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

12 

olarak  gözlenen  kısım,  yıldızlar  arası  gaz  ve  tozdan  gelen  düşük  yoğunluklu  infrared 



ışınımlarıdır. 

 

Galaksimizin panoramik infrared haritası 



 

 

GÖRÜNÜR  BÖLGE  IŞIK  DALGALARI 

 

 

 



 

 

Görünür 



ışık 

dalgaları, 

elektromanyetik 

dalganın 

sadece 

çıplak 


gözle 

görülebilen  kısmına  karşılık 

gelir.  Biz  bu  dalgaları,  gök 

kuşagında 

oluşan 

renkler 


olarak  görebiliriz.  Buradaki 

her 


bir 

renk 


farklı 

bir 


dalgaboyuna  karşılık  gelir. 

Kırmızı  renge  karşılık  gelen 

dalga,  görünür  bölgenin  en  uzun  dalgaboyuna  karşılık  gelirken,  mor  en  kısa  dalga  boylarına 

karşılık  gelir.  Görünür  bölgedeki  bütün  dalgaları  birlikte  gözlendiği  zaman  beyaz  ışığı 

oluşturur.  Bunun  terside  doğrudur.  Yani,  beyaz  ışığı  yandaki  şekilde  de  görüldüğü  gibi 

renklerine ayırabiriz. Burada gökkuşağı ile prizma fiziksel olarak aynı görevi yapmaktadırlar. 




Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

13 

Beyaz  ışık  bir  pirizmadan 



veya  yan  taraftaki  resimde  de 

gösterilen  gökkuşağı  gibi  bir 

su 

buharı 


ortamından 

geçirildiği  zaman,  beyaz  ışık, 

görünür  bölge  spektrumunu 

oluşturan 

renklere 

ayrılmaktadır.  

 

 

 



 

 

 



 

Görünür Bölge Işınları Nasıl Gözleriz? 

 

Gözümüzdeki  konik  biçimli  yapı,  görünür  ışık  dalgaları  için  bir  alıcı  görevi  yapmaktadır. 



Güneş,  görünür bölge dalgaları için doğal bir kaynaktır ve  gözlerimiz, bu Güneş ışınalarının 

çevremizdeki  cisimler  üzerinden  yansımasını  görmektedir.  Gördüğümüz  bir  cismin  rengi, 

görünür  bölgedeki  yansıyan  ışığın  dalga  boylarına  karşılık  gelen  renklerdir.  Evlerimizdeki 

veya sokak ampülleride bir başka görünür ışık kaynaklarıdır. 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

Uzay mekiğinden çekilen Arizonanın 

            Arizona Phoenix’in gerçek renklerle elde 

    Başkenti Phoenix’in görünümü 

 

                        edilmiş uydu görüntüsü 



 

  

Yukarıda,  uydudan  alınan  veriler  gerçek  renklendirilen  ve  zayıf  renklendirilen  renkli  iki  tip 



görüntü  verilmektedir.  Bunların  biri  gibi  gerçek  renklendirilmesi  yapılan  görüntüler,  Dünya 

yüzeyinden dışarıya doğru yansıyan kırmızı, yeşil ve mavi görünür bölge dalgaları cıvarındaki 

verileri  kaydetmek  için  uyduların  alıcıları  kullanılmaktadır.  Bu  veriler  daha  sonra  bilgisayar 

yardımıyla  birleştirilir.  Sonuç  olrak  gözlerimizle  görebileceğimiz  görüntüler  ortaya 

çıkmaktadır. 

 

 




Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

14 

Yan  tarafta  gösterilen  resimde  Phoenix’in  zayıf 



renklendirilmiş  bir  görüntüsü  verilmiştir.  Uzay 

mekiğinden 

alınmış 

görüntüleri, 

bu 

sayfada 


gösterilen  gerçek  renklerle  oluşturulmuş  olan  ile 

karşılaştırıldığında nasıl bir fark gözlenmektedir? 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

Dünya  yüzeyinden  dışarı  doğru  yansıyan  ışık  dalgalarının  parlaklıkları,  uydu  tarafından 

kaydedildiğinde,  bir  zayıf  renkli  görüntü  oluşmaktadır.  Bu  parlaklık,  sayısal  değerlerle  ifade 

edilmektedir  ve  bu  değerler  renk  kodlarına  dönüştürülür.  Bu  aynen  sayıların  boyanması 

anlamlına gelmektedir. Görüntüyü boyamak için renk seçimi, keyfidir fakat her cismin kendi 

gerçek değerlerine sahip renkler seçilebilir veya görüntüdeki, belli özellikler vurgulanmalıdır. 

Astronomlar,  bir  televiziyon  üzeirndeki  tam  kontrol  sistemi  gibi,  bir  resim  üzerindeki 

parlaklıklar  ve  kontrast  değişimleri  için  bilgisayar  programı  kullanarak,  ilgilenilen  bölgeyi 

istenilen  biçimde  görüntülemesini  yapabilirler.  Đki  yanda 

gösterilen  iki  farklı  resim 

için  seçilmiş  aynı  anda 

görülen  renk  grubundaki 

farkı  görebiliyormusunuz? 

Bu  resimlerden  ilki,  Crab 

Nebulası, diğeride, patlamış 

bir  yıldızdan  geri  kalan 

görüntüdür. 

 

 



 

 

 



 

Bir  başka  örnek  olarak, 

yan  tarafta  gösterildiği 

gibi, 


soldaki 

gerçek 


renklerle, 

sağdaki 


ise, 

zayıf  renkle  elde  edilmiş 

uranus 

gezegeninin 



resimleridir.  

 

 



 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

15 

ULTRAVĐOLE  ( MOR  ÖTESĐ )  DALGALARI 

 

 



 

 

Mor  ötesi  (ultraviole  UV)    görünür  bölgeden  daha  kısa 



dalga  boylarına  sahiptir.  Bu  dalgalar  her  ne  kadar  insan 

gözüyle görülemeseler bile, eşek arısı gibi, bazı böcekler 

tarafından görülebilir.  

 

Bilim  insanları  Ultraviole  (mor  ötesi)  spektrumu  üç 



kısma ayırmaktadırlar. Bunlar, yakın mor ötesi, uzak mor 

ötesi  ve  aşırı  mor  ötesi  olarak  isimlendirilmiştir.  Bu  üç 

bölge, mor ötesi ışığın dalgaboyuna ve mor ötesi ışınımın 

frekansına  bağlı  olarak,  bunların  enerjileri  ile  de  ifade 

edilmektedir.    NUV  olarak  kısaltılan  yakın  mor  ötesi,  görünür  bölgeye  yakın  olurken,  EUV 

olarak  kısaltılan  aşırı  (ekstrem)    mor  ötesi,  X-ışınlarına  yakın  bölgelere  karşılık  gelmektedir 

ve  en  enerjik  kısmıdır.  FUV  olarak  kısaltılan,  Uzak  mor  ötesi  bölge  de  yakın  ve  aşırı  UV 

bölgeleri arasında kalan kısımdır.  

 

Güneşimiz, 



elektromanyetik 

spektrumdaki 

farklı 

dalgaboylarının 



hepsinde 

ışık 


yaymaktadır fakat onun sadece mor ötesi ışıları 

brozlaşmamıza  neden  olmaktadır.  Yandaki 

görüntü,  171  Angstrom  dalgaboyuna  sahip  bir 

uç  mor  ötesi  ışınımıyla  alınan  güneşin 

görüntüsüdür.  (1  Angstrom  10

-10


m  lik  bir 

uzunluğa  sahiptir.  Bu  resim,  SOHO  olarak 

isimlendirilen bir uydu tarafından çekilmiştir.  

 

 



 

Güneşten  gelen  bazı  UV  dalgaları  Dünya 

atmosferine  nufus  etsede,  onların  çoğu 

atmosfere  girerken  ozon  gibi  çeşitli  gazlar 

tarafından tutulmaktadır.  

 

 



 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

16 

Kullanılan Mor Ötesi Işığın Gözlemlenmesi Nasıl Yapılır? 

 

Dünyanın  çevresinde  bulunan  ozon  tabakasının  insanları 



UV  ışınlarından  koruması  insanın  yaşamını  sağlıklı  bir 

ş

ekilde  sürdürmesi  için  çok  iyidir  fakat  astronomlar  için 



bu  evrenden  bilgi  toplamak  için  engel  teşkil  etmektedir. 

Bu  nedenle  astronomlar  yıldız  ve  galaksilerden,  hatta 

Güneş  gibi  çok  yakın  gök  cisimlerden  UV  ışınlarını 

ölçmek  için  ozon  tabakası  dışındaki  uydulara  UV 

teleskopları yerleştirmek zorundadırlar. 

 

UV astronomisi araştırmalarında araştırmacılara yardımcı 



olan  çok  çeşitli  yapay  uydular  bulunmaktadır.  Bunların 

çoğu,  UV  ışınlarının  sadece  çok  küçük  bir  kısmını 

dedekte  etmektedir.  Örneğin,  Hubble  uzay  teleskopu 

yıldız  ve  galaksileri  gözlemek  için  çoğulukla,  yakın  UV 

ışınımlarına 

karşılık 

gelen 

dalga 


boyunu 

kullanmaktadırlar.  



 

 

UV Işınları Bize Ne Gösterir? 

 

Yaymış  oldukları  UV  ışınımlarının  incelenmesiyle  yıldız  ve  galaksiler  hakkında  çeşitli 



araştırmalar  yapabiliriz,  bununla  birlikte  Dünyanında  incelenebileceğini  biliyor  muydunuz?  

Aşağıda garip bir resim gösterilmiştir. Bu ayda bulunan bir gözlem evinden alınan Dünyanın 

resmidir.  Bu,  suni  olarak  renklendirilmiş  resim,  Dünya  küresinin  UV  ışınları  ile  nasıl 

görüldüğünün  bir  resmidir.  Ay  üzerinde  Apollo  16  nın  mürettebatı  tarafından  bir  UV 

kamerası  ile  çekilmiş  olan  bu  resim,  çoğu  UV  ışınlarını  yansıtan  Dünyanın  Güneşe  bakan 

yüzüdür. Burada, UV ışınım bandları da görünmektedir. Bu bandlar, Güneş tarafından salınan 

yüklü  parçacıkların  neden  olduğu  auroraların  (Güneşteki  fırtınalar  sonucu  meydana  gelip, 

kutuplarda  geceleri  görülen  renkli  ve  hareket  eden 

ışıklar)  sonucudur.  Onlar  Dünyanın  manyetik  alan 

çizgileri  boyunca  Dünyaya  doğru  sipiral  bir  biçim 

almaktadırlar. Aşağıdaki şekildeki alt tarafta bulunan 

üç görüntü farklı üç galaksinin görünür ışıkta alınan 

görüntüleridir  ve  üstteki  üç  görüntü  de,  Astro-2 

misyon  üzerindeki  NASA’nın  UV  resimleme 

teleskopu 

tarafından 

alınmıştır. 

Galaksi 


görüntülerinde  gözlenen  farklılıklar,  onların  sahip 

olduğu  yıldızların  görünür  ve  UV  dalga  boylarında 

yaymış  oldukları  ışınımın  parlaklık  derecelerine 

bağlıdır.  

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

17 

 

 



 

X-RAYS 

 

 



 

 

Işığın  dalgaboyu  azaldıkça,  enerjileri  artmaktadır.  X-



ışınları, oldukça küçük dalga boylarına sahip olduğu için, 

bunların  enerjileri  ultraviole  (morötesi)  ışınlarından  daha 

büyüktür.  X-ışınları,  dalgaboylarından  daha  ziyade 

enerjileri  ile  temsil  edilmektedir.  X-ışınlarının  ışığı,  bir 

dalga  etkisinden  daha  çok  parçacık  etkisi  göstermektedir. 

X-ışını  ışığının  fotonlarını  toplayan  X-ışını  dedektörleri, 

dalgaları  odaklamak  için  dizayn  edilen  çok  büyük 

aynalara sahip olan radyo teleskoplardan çok farklıdır. X-

ışınları,  vakum  tüpleriyle  deney  yaparken  şans  eseri  onu 

bulan  Alman  bilim  adamı  Vilhem  Conrad  Roentgen 

tarafından  keşfedilmiştir.  Bir  hafta  sonra,  karısının 

parmaklarında  takılı  olan  nikah  yüzüğünü  ve  parmak 

kemiklerini  çok  açık  bir  şekilde  açıklayan  bir  X-ışını 

fotğrafını  çekti.  Bu  fotoğraf,  bilim  çevrelerlinde  ve  geniş 

halk  kitlelerinde  büyük  heyacan  yarattı.  Roentgen, 

bilinmeyen  ışınımın  bu  tipini  göstermek  için  onu  “X” 




Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

18 

olarak  isimlendirdi.  Bu  ismi  daha  sonra  kolej  ortamındaki  arkadaşları  Roentgen  ışınımları 



olarak  önerdiler.  Onlar  hala,  almanca  konuşulan  ülkelerde  Roentgen  ışınımı  olarak  refere 

edilmektedir.  Dünya  atmosferi,  oldukça  kalın  olduğu  için  uzaydan  dünya  yüzeyine  gelen 

hiçbir  X-ışını  Dünya  atmosferinden  yüzeyine  nufus  edemez.  Bu  bizim  yaşamımızı 

sürdürmemiz  için  oldukça  iyidir  fakat  astronomi  araştırmaları  için  kötüdür.  Bu  nedenle  X-

ışınnı  dedektör  ve  teleskoplarını,  yapay  uydulara  yerleştirerek  bu  ışınlar  atmosferin  üst 

kısımlarında  dedekte  edilmektedir.  Bu  nedenle  X-ışınları  kullanılarak  Dünya  yüzeyinde 

astronomi ile araştırma yapmak mümkün olmamaktadır.  

 

 



 

X-ışını Işınımlarını Nasıl Kullanırız? 

 

Eğer  biz  X-ışınlarını  görebilseydik,  X-



ışını  yayan  her  bir  nesneyi  görebilirdik 

veya onların iletimini duraklatabilirdik.  

 

Herhangi 



bir 

hastanede 

X-ışınları 

çektirilirken,  vucudunuzun  bir  yanı 

üzerine  X-ışınlarına  hassas  bir  film 

koyulur  ve  sonra  X-ışınları  sizin 

vucudunuzdan 

geçip 


film 

üzerine 


düşecek  şekilde  ayarlanarak  cıhaz 

çalıştırılır. Bir dişcide ise film ağzınızın 

içinde  dişin  bir  yanına  yerleştirilerek 

çenenizden  filme  düşecek  şekilde 

ışınlama  yapılır.  Hiçbir  zaman  maruz 

kaldığınız ışınları hissetmesiniz.   

 

Kemikler ve dişlerin yoğunluğu derinizden daha fazla 



olduğu  için  X-ışınlarını  derinin  soğurduğundan  daha 

fazla  soğurmaktadır  ve  deri  bu  ışınları  tamamıyla 

geçirirken,  kemikler  ve  dişler  çoğunu  soğurduğu  için 

film  üzerine  kemik  ve  dişlerin  bir  silüeti  düşer. 

Metallare  x-ışınllarını  çok  fazla  soğurduğu  için  diş 

içersinde 

bulunan 

dolgu 


maddeside 

rahatlıkla 

belirlenir. 

 

Güneş  ışınları  üzerimize  belli  açılarla  gelirse, 



arkamızda  yer  üzerinde  gölgemiz  oluşur.  Benzer  bir 

ş

ekilde,  X-ışıları  üzerimize  tutulduğunda,  dalgalar 



derimizden  kolaylıkla  geçer  fakat  kemiklerden 

geçemeyeceği için film üzerine onların gölgesi düşer. 

 

Yanda gösterilen resim, bir yaşındaki bir kızın X-ışını 



fotoğrafıdır.  

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

19 

X-ışınları  astronomisi  yapmak  için,  atmosferin  dışına  gönderilen  uydularla  X-ışını 



dedektörleri  yerleştirerek gerçekleştirilir.  Astronomide, X-ışını  yayan cisimler (örneğin kara 

delikler gibi) dişcinin X-ışını makinesı gibi dir ve uydu üzerindeki dedektör film yerine geçer.  

 

 

 



 

 

 



 

 

 



Yandaki resim gerçek bir X-ışını dedektörüdür. 

Bu  alet  PCA  olarak  isimlendirilir  ve  RXTE 

uydusu üzerine yerleştirilmiştir. 

 

 



X-ışınları Işığı Bize Ne Gösterir? 

 

Uzayda  bulunan,  kara  delikler,  nötron  yıldızları,  çift  yıldız  sistemleri,  süpernova  kalıntıları, 



yıldızlar, Güneş ve hatta çoğu gezegenler X-ışınımı yaymaktadırlar.  Dünya, X-ışınımı enerji 

bandını  içeren  ışığın  çoğu  türünü  salmaktadır.  Gerçekte  Dünya  kendisi  parlamaz,  sadece 

Dünyanın  atmosferinde  oluşan  auroradır.  Bu  aurora,  Güneşten  gelen  yüklü  parçacıklar 

tarafından oluşturulmaktadır.  

 

 

Sol  taraftaki  resim,  Mart  1996  da  kutup 



uydusuyla  alınan  Dünyanın  ilk  resmidir.  En 

parlak X-ışını salan alan, kırmızı ile gösterilen 

bölgedir.  Güneşten  gelen  yüklü  enerjik 

parçacıklar, 

aynı 

zamanda, 



Dünyanın 

magnetosferindeki 

enerjik 

elektronları 

auroraya  neden  olmaktadır.  Bu  elektronlar 

Dünyanın 

manyetik 

alanı 


doğrultusunda 

hareket  etmektedirler  ve  sonunda  Dünyanın 

iyonosferine  çarparak  X-ışınları  yaymasına 

neden  olmaktadır.  Bu  X-ışınları  tehlikeli 

değildir.  Çünkü  Dünya  atmosferinin  alt 

kısımları tarafından soğurulmaktadır.   

.  

 

 



 

 

 



 

 

 




Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

20 

Güneş  de  X-ışınları  yaymaktadır.  Yandaki 



ş

ekilde,  27  Nisan  2000  de  Yakoh  uydusundan 

X-ışınlarıyla  alınan  Güneşin  bir  görüntüsü 

verilmiştir.  

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

 

Uzayın derinliklerinde bulunan cisimlerin çoğu X-ışınımları yaymaktadırlar. Evrende bulunan 



çoğu  yıldızlar,  birbirinin  yörüngesinde  dolanan  ikili  yıldız  sistemleri  oluştururlar.  Bu 

yıldızlardan  biri,  Karadelik  veya  bir  nötron  yıldızı  olduğu  zaman,  bunlar  normal  yıldızdan 

madde  çekerek  normal  yıldızlaran  zaman  içerisinde  küçülmesine,  sonunda  da  tüm  yıldızı 

yutup  yok  etmesine  neden  olur.  Çekilen  bu  madde  karadelik  ve  nötron  yıldızları  çevresine 

yaklaştığında, bunların yörüngelerine girerek dönmeye başlar ve bu dönme, normal yıldızdan 

çekilen  madde  spiral  bir  konum  alarak,  çok  yüksek  sıcaklıklara  ulaşır.    Bu  sıcaklık  bazen 

milyon  derece  mertebelerine  ulaşmaktadır  ve  bu  mertebelerde  de  cisimler  X-ışını 

yaymaktadırlar.  

 

Yandaki  resim  ikili  yıldız  sistem  anlayışını  ortaya 



koyan  sanatsal  bir  çizimdir.  Burada  temsili  olarak 

merkezde  siyah  olarak  temsil  edilen  görünmeyen 

karadelik  eşinden 

çekip  kendi 

yörüngesine 

oturtduğu madde akışını göstermektedir. 

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

Yandaki  şekilde  spiral  duruma  sahip  bir  süpernova 

kalıntısını  göstermektedir.  Bu,  Küçük  Magallan  Bulutsusu 

olarak  bilinen  yakın  galaksimizdeki  bir  patlama  ile 

oluşmuş  yıldız  kalıntısıdır.  Zayıf  renkler,  Bu  süper  nova 

kalıntısında  görülen  soluk  renkler,  mavi  renli  kısımlar  X-

ışınlarını, yeşil görünür bölge ışınlarını ve kırmızı da radyo 

dalgası ışınlarını temsil etmektedir. 

 



Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

21 

GAMMA-IŞINLARI 

 

 



 

Gamma-ışınları, elektromanyetik spektrumun en fazla enerjiye sahip olduğu bölsesine karşılık 

gelmekle  birlikte,  en  kısa  dalgaboyuna  sahip  olduğu  kısmına  karşılık  gelen  bölgesidir.  Bu 

dalgalar,  radyoaktif  atomlar  veya  nükleer  patlamalar  sonucu  oluşmaktadır.  Gamma-ışınları, 

canlı  hücreleri  öldürebilir.  Bu  özelliği  tıpta,  kanserli  hüçreleri  öldürmek  için  tedavi  amaçlı 

kullanılmaktadır. 

 

Gamma-ışınları, evrenin çok uzak noktalarlından bizlere kadar gelebilmektedir. Bunlar sadece 



Dünya  atmosferi  tarafından  soğurulmaktadır  ve  bu  nedenle,  atmosferimiz  zararlı  gamma-

ışınlarına  göre  bizi  koruma  görevi  yapmaktadır.  Işığın  farklı  dalga  boylarına  karşılık  gelen 

kısımları Dünya atmosferinin farklı derinliklerine nufuz etmektedir. Kompton Gözlemcisi gibi 

sadece,  yükseklere  yükselmiş  balonların  ve  uyduların  içine  yerleştirilen  aletlerle  gökyüzü 

görüntüleri  alınabilir.  Aşağıdaki  şekil  elektromanyetik  spektrumun  belli  bölgelerine  karşılık 

gelen ışınımlarının Dünya atmosferine nufus etme derinlikleri gösterilmiştir. 

 

 

 



Gamma-ışınları,  ışığın  en  enerjik  biçimine  sahip  olup  evrenin  en  sıcak  bölgeleri  tarafından 

üretilmektedir.  Onlar,  süpernova  patlamaları  ve  atom  parçalanmaları  gibi  çok  şiddetli 

olayların  oluşmasıyla  da  meydana  gelmektedir.  Bunun  bir  başka  oluşma  yolu  ise  daha  az 

dramatik  olan  uzaydaki  radyoaktif  bozunmalardan  dolaylı  da  oluşmaktadır.  Süpernova 

patlamaları,  nötron  yıldızları,  pulsarlar  ve  kara  delikler,  bütünüyle  gökyüzünde  oluşan 

gamma-ışık kaynaklarını oluşturmaktadırlar. 

 

Gamma-ışını astronomisi, atmosferin çoğunun veya hepsinin üzerindeki balonların veya uzay 



araçlarına  yerleştirilen  dedektör  sistemlerinin  elde  edilmesine  kadar  geliştirilmesi  mümkün 

olmamıştır.  Đlk  gamma-ışını  teleskopu,  1961  yılında  atmosfer  üzerindeki  bir  yörüngeye 




Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

22 

oturtulan  Keşif  XI  uydusu  üzerine  kozmik  gamma-ışını  fotonundan  yerleştirilmiş  ve  100 



kozmik gamma-ışını fotonundan daha az bir ışın toplanabilmiş. 

 

Görünür ışık ve X-ışınımından farklı olarak, gamma-ışınları, aynalar tarafından yakalanamaz 



ve  yansıtılamazlar.  Gamma  ışınımı  bölgesine  sahip  yüksek  enerji  fotonları  böyle  aletleri 

doğrudan  rahatlıkla  geçebilmektedirler.  Gamma-ışınları  teleskopunda  Compton  sacılması 

olarak  isimlendirilen  bir  işlem  kulalanılmaktadır  ve  burada  gamma-ışınları,  aynı  bilardo 

toplarının  çarpışmasına  benzer  biçimde  bir  elektrona  çarparak  enerjisinde  bir  kayıp 

oluşmaktadır.  Gamma-ışınlarının  elektronla  çarpışmadan  önceki  ve  çarpışmadan  sonraki 

enerji  farkları  dedektörler  tarafından  algılanarak  belirli  işlemlerden  geçtikten  sonra  istenilen 

gamma-ışınımları görüntüleri elde edilmektedir.    

 

 



Yandaki  resimde,  atmosferin  üst  kısmında  bulunan 

bir  yörüngedeki  uzay  mekiğine  yerleştirilmiş  olan 

CGRO uydusunun bir görüntüsüdür.  

 

 



 

 

 

 

 

 

Gamma-Işınları Bize Neleri Gösterir? 

 

Eğer  gamma-ışınlarını  görebilseydiniz,  gece  gökyüzü 



çok  garip  ve  alışılmamış  biçimde  görünecekti.  Ayın 

gamma-ışınları  ile  görüntülemesi,  ayın  alıştığımız 

özellikleri  görünmeyip,  tam  yuvarlak  bir  damla  gibi 

gözükecekti.  Yüksek  enerjili  gamma-ışınları,  ayı 

Güneşten  daha  parlak  yapacaktır.  Bu  durum  yandaki 

görüntüde 

gösterilmiştir 

ve 


EGRET 

tarafından 

alınmıştır. 

 

 



 

 

 



 

Sürekli  olarak  parlayan  yıldız  ve  galaksilerin  bilinen  görüntüleri,  sürekli  olarak  değişen  bir 

ş

eyler  tarafından  oluşturmaktadır.    Sizin  gamma-ışınımı  görüşünüz,  Güneş  yüzeyindeki 



patlamalar,  süper  novalar,  nötron  yıldızları,  kara  delikler  ve  aktif  galaksiler  gibi  uzay 

cisimlerinin özlerini gözlemlemek olacaktır. Gamma-ışınımı astronomisi, bu egzotik cisimleri 

araştırmak  için  uzay  araştırmacılarına  fırsat  sunan  tek  yöntem  olma  özellikleri  taşımaktadır. 

Bu  yüksek  enerjideki  ışınlarla  evrenin  araştırılması,  bilim  insanları,  dünya  bağlantılı 

labaratuarlarda  mümkün  olmayan  deneylerin  performansını  ve  deneylerin  test  edilmesi  yeni 

fiziksel gelişmeler için büyük olanaklar sağlamaktadır.  




Elektromanyetik Spektrum 

gozlemevi@omu.edu.tr 

23 

Eğer  yanda  gösterilen  dönen  iki 



nötron yıldızı veya pulsarları gamma-

ışınlarıyla  görebilseydiniz,  bunlar 

gökyüzünde 

en 


parlak 

cisimler 

arasında  olacaktı.  Yan  taraftaki 

görüntüler,  Crab  Nebulası  olarak 

isimlendirilen 

görüntünün 

alt 

tarafında  ve  merkezin  sağında  olan 



pulsar 

ve 


Geminga 

olarak 


isimlendirilen  yukarıda  ve  merkezin 

solunda 


olan 

pulsarlar 

gamma 

ışınımlı  ışıkta  bilgisayar  yardımıyla 



oluşturulmuştur.  Crab  nebulasının 

1054 te, gece gökyüzünü parlatan bir 

süper  nova  tarafından  oluşturulmuş 

olan  görünür  bölge  görüntüsü  de 

gösterilmiştir.  1967  de  astronomlar, 

hızlı  bir  şekilde  dönme  gösteren  ve 

radyo  dalgasında  her  0.33  saniyede 

bir  parlayan  bu  yıdızın  kalıntısını 

dedekte ettiler. 

 

Belkide  gamma-ışını  astronomisindeki  en  göz  alıcı  keşifler  1960’ların  sonları  ve  1970’lerin 



başlarında  olmuştur.  Vella  uydu  serisi  üzerindeki  dedektörler,  temelde  askeri  amaçlı  olan 

uydulardır.  Bunlar,  dünyadan  gelen  gamma  ışınlarını  algılamak  için  yapılmalarına  rağmen, 

Dünya  dışı  ve  uzayın  derinliklerinden  gelen  gamma-ışınımlarını  kaydetmekte  şaşılacak  bir 

ş

ekilde rekor kırmışlardır. 



 

Uzayda  gamma-ışınımı  yapan  patlamalar,  Güneşin  tam  10  milyar  yılda  yayacağı  enerjiyi, 

hemen  hemen  10  saniyede  yaymaktadır.  Buradan  da  anlaşılacağı  gibi  gamma-ışınımı 

oluşturan patlamalar olağan üstü büyüklükte enerjiler açığa çıkarmaktadırlar. Şimdiye kadar, 

gözlenen  gamma-ışınımı  patlamaları  bizim  galaksimiz  olan  Samanyolu  galaksisinin  dışında 

oluşmuştur.  Bilim  adamları  Samanyolu  galaksisinde  gamma-ışınımı  patlamalarının  birkaç 

milyon yılda bir oluştuğunu tahmin etmektedirler. 

 

Sovyet  Verena  uzay  aracı  ve  Pioneer  Venüs  Orbiter  gibi  çeşitli  uydu  ve  uzay  sondalarına 



yerleştirilen aletlerle, bu alanda son 25 yıldır yapılan çalışmalar, bu anlaşılmaz yüksek enerji 

kalıntılarının gizeminin anlaşılmasını araştırmaktadır. 

 

Gamma-ışınımı  patlamalarının  sırlarının  çözülmesi  ile  bilim  insanları,  evrenin  başlangıcı, 



genişlemesi ve büyüklüğü hakkında daha ileri bilgilere sahip olacaklarını ummaktadırlar. 

 

 



 

 

Çeviri         : Prof. Dr. Hüseyin KALKAN 



Düzenleme : Ali ASLANTÜRK 

Kaynak      : http://science.hq.nasa.gov/kids/imagers/ems/index.html 

Yüklə 194,77 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə