Elmas savaşlari



Yüklə 49,65 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix11.04.2018
ölçüsü49,65 Kb.
#37797


ELMAS SAVAŞLARI 

Ferhat L. ŞAVL1 

Maden Mühendisi (ODTÜ 

TKİ Genel Müdürlüğü 

1988) 

National Geographie dergisinin Türkiye baskısının 

2002 yılı Mart sayısını okuyana kadar, kadınların 

takılarında gördüğümüz o gizemli taş "Elmas" 

hakkında bildiklerim oldukça sınırlıydı. Kimberlit, 

Güney Afrika, De Beers ve elmaslı matkap uçları gibi 

birkaç sözcük. Yazıyı okumaya başlayınca bu 

sözcüklerin aslında konuyu özetleyen anahtar 

sözcüklerden bazıları olduğunu gördüm. Bu 

sözcüklere sonradan " Savaş " sözcüğünü de eklemek 

zorunda kalacaktım. Çünkü elmas savaşları çok eski 

dönemlere dayanıyordu. 

Uzun zaman öncesinde ( bilinen ilk elmas üretimi 

M.Ö. 800 ) , Hindistan' m güneyindeki güçlü 

krallıkların elmas için yaptıkları savaşlar, 1970' 1er ve 

1980' lerdeki Lübnan iç savaşında tarafların Sierra 

Leone' deki elmas madenlerinden nemalanan tüccarlar 

ve kaçakçılar tarafından finanse edilmesiyle devam 

etmiş; Angola ve diğer Afrika ülkelerinde elmas 

gelirinin paylaşım kavgası iç savaşları körüklemiş; 

1990' lı yıllarda ise Sierra Leone' de elmas maden­

lerinin kanlı bir örgütün eline geçmesi ve bu örgütün 

halk üzerinde etkinlik sağlamak için çoluk çocuk 

demeden insanların kollarını, bacaklarını kesmeleriyle 

vahşet boyutuna ulaşmıştı. 

Sierra Leone' deki bu olaylar üzerine, Küresel Tanık 

örgütünün " Ölümcül Ticaret " adıyla 1999 yılı Noel 

döneminde, birçok örgütün katılımıyla, başlattığı 

kampanya , mücevher müşterilerini elmas işinin kanlı 

yanı hakkında uyarmayı hedefliyordu. Kasım 1999' da 

New York Post " O özel biri için , Beşinci Cadde'deki 

şık kuyumcudan aldığınız göz kamaştırıcı elmas kolye, 

Sierra Leone' deki bir yamyam çetenin faaliyetlerini 

besliyor olabilir." diyordu. Diğer yandan "Eğer bir 

elmas boykotu olursa diyordu Nelson Mandela, 

Botsvana ve Namibya ekonomileri çöker." 1967' de 

ilk kimberlit bacası bulunana kadar neredeyse hiçbir 

kaynağı olmayan Botsvana' ya bugün , elmas, Afrika' 

daki en yüksek yaşam standartlarından birini 

sağlamakta. 

Bu noktada biraz da, birçok savaşlara neden olan 

elmas hakkında, oluşum teorisinden pazarlanmasma 

kadar bazı kaynaklardan derlediğim kısa ve teknik 

bilgiler vermek istiyorum. 

Sertlik ölçeğinde en üstte yeralan elmasın oluşumu 

için yaklaşık 3000 MPa basınç ve 800 C° sıcaklığa 

ihtiyaç olduğu belirlenmiş olup, bu da kıtasal 

alanlarda en az 100 km derinliğe karşılık gelmektedir. 

Kabul gören bir teoriye göre, elmaslar yerin yukarıda 

belirtilen şartlarını sağlayan derinliklerinde eklogitler 

ve peridotitler içinde oluşmakta ve daha sonra 

akışkanca zengin kimberlit ve lamproitler tarafından 

yüzeye taşınmaktadır. Taşınma sırasında da elmaslar 

ayrışarak kimberlit yada lamproitin parçası olmaktadır. 

Birçok elmas oluşumunu yeryüzüne taşıyan kimberlit, 

ismini 1870 yılında ilk defa bulunduğu Güney Afrika' 

nm Kimberley şehrinden almıştır. Yüzeye yakın 

yerlere küçük volkan bacaları, dayk ve siller halinde 

yerleşen kimberlit " hibrit, akışkan ve potasyumca 

zengin, esas olarak olivin, daha az miktarlarda 

phlogopite, diopsit, serpantin, kalsit, gamet, ilmenit, 

spinel ve diğer minerallerden oluşan bir kayaç" olarak 

tanımlanmakta olup, her kimberlit oluşumu elmas 

içermemektedir. 

Kimberlitler tipik olarak derine gidildikçe daralan, 

dondurma külahı şeklinde oluşumlar meydana 

getirmiş olup, bilinen en büyük kimberlit bacasının 

çapı 1 km' den azdır. Daha önce belirtildiği gibi 

kimberlit oluşumlarından sadece bazıları elmas içer­

mekte ve ticari değer taşımaktadır. Kimberlit 

bacalarında elmas miktarı derine inildikçe azalmakta 

olup, Güney Afrika' da yüzeye yakın yerlerde 1 karat / 

ton' dan fazla (1 met. karat « 0,2 gram), derinlerde 

34 


Madencilik Bülteni 


0.4 - 0.2 karat / ton yada daha az olduğu ve ekonomik 

sınırın da 0.20 - 0.25 karat / ton olduğu 

belirtilmektedir. 

Kimberlit bacaları jeolojik yaş olarak aralarında 

farklılıklar göstermektedirler. Güney Afrika' da 

prekambriyen , Avustralya' da oligosen , Brezilya ' da 

mesozoyik ve Rusya' da permiyen gibi. 

Taşıma yatakların oluşumuna baktığımızda yüksek 

miktarda yağış ve sıcaklığın olduğu jeolojik 

dönemlere rastladığım görmekteyiz. Bu dönemlerde, 

elmas içeren kayaçlar şiddetli erozyona maruz kalmış 

ve o zamanki akarsu sistemlerinde nehir kenarlarına, 

deltalara ve kıyılara birikmiştir. Kimberlit ve lamproit 

oluşumlarının olduğu yerlerde genellikle taşıma 

yataklara rastlanmakta olup kaynağa yaklaşıldıkça 

elmas içerikleri de artmaktadır. 

Elmas sahalarının aranması havadan ve yerden 

yapılmaktadır. Yerden yapılan aramalarda, kimberlit 

oluşumlarının yan kayaçlara göre yüksek oranda 

manyetik mineraller içeriği nedeniyle manyetik 

yöntemler kullanılmaktadır. Aramalarda, ana kaynağın 

tespiti için, akarsular ve derelerde taşıma malzemeler 

incelenerek prope garnet, ilmenit, krom, ve spinel gibi 

belirteç minerallerin varlığı araştırılmaktadır. Bu 

noktada, ilginç bir örnek olarak, Botsvana' mn 

Kalahari Çölü kıyısında Jwaneng' de şu an çalışılan 

kimberlit bacasının 1973 yılında De Beers' m maden 

arayıcıları tarafından yerin 40 metre altından elmas 

tanelerine bağlı garnet ve ilmenit minerallerini yüzeye 

taşıyan " termitler " sayesinde bulunduğunu aktarmak 

isterim. 

Elmas madenciliği kimberlit oluşumlarının olduğu 

yerlerde koşullara bağlı olarak açık ocak yada yeraltı 

olarak yapılmaktadır. Örneğin, Güney Afrika' daki 

Premier Madeni başta açık ocak yöntemiyle başlamış, 

fakat sonradan bir gabro siline rastlanınca yeraltı 

olarak devam etmiştir. 2000' li yılların başında 

kapatılmadan önce, Rusya' daki Mir Madeni'nde açık 

ocak yaklaşık 600 derinliğe ulaşmıştı ve kamyonlar 

ocağın dibinden yukarıya ancak 90 dakikada 

çıkabiliyorlardı. 

Taşıma yataklarda ise, madencilik, sahanın durumuna 

bağlı olarak kazı-yükleme-taşıma çerçevesinde 

gerçekleşmekte ve buldozer/ekskavatör, yükleyici ve 

kamyon kombinasyonları kullanılmaktadır. Namibya' 

kıyılarında olduğu gibi bazı yerlerde ise dredging 

yapılarak okyanus tabanı taranmaktadır. Özel olarak 

hazırlanan gemilerle taranan deniz tabanı güverteye 

emilerek konsantrasyona tabi tutulmaktadır. 

Bu noktada, modern madencilik yöntemleri dışında bir 

sonraki sayfadaki fotoğraftan da görüleceği gibi 

Afrika' da çok ilkel koşullarda madencilik yapıldığını 

belirtmek isterim. 

Elmasın konsantrasyonunda esas olarak j iğler, döner 

yıkama tavaları, ağır ortam ayırıcıları ve yoğun ortam 

siklonları gibi gravite konsantrasyon sistemleri 

kullanılmaktadır. Örneğin, ilk konsantre jiglerde 

yıkama ile elde edilmekte, sonra ağır ortam yıkama 

bölümüne gönderilmekte ve genellikle öğütülmüş 

ferrosikondan hazırlanmış ortamda da kayaç oluşturan 

mineraller ayrılmaktadır. Bu işlemden sonra, 

konsantre elektromanyetik ayrıma tabi tutularak 

ilmenit ve garnet ayrılmakta ve ardından gres kaplı 

masalara beslenmektedir. Daha sonrasında masaların 

üzerindeki gresm yakaladığı elmaslar elle 

toplanmaktadır. 

Elmasın yapay olarak ilk defa üretimi , 1950 yılma 

kadar inmekte olup, bugün toplam dünya üretiminin 

yarısından fazlasına karşılık gelmektedir. Yapay 

elmas, grafitin metal katalizörlerle birlikte yüksek 

sıcaklık ve basınç altında işleme tabi tutulması ile elde 

edilmektedir.ABD, Güney Afrika, İrlanda, İsveç, 

Rusya ve Japonya' da üretimi yapılan yapay elmas 

küçük taneli olduğundan endüstriyel amaçh 

kullanılmaktadır. Rekabetin artması ve teknolojinin 

gelişmesiyle birlikte son 20 yıl içerisinde yapay elmas 

fiyatları düşüş eğilimine girmiş olup, gelecekte iri 

taneli elmas üretiminin yapılabilmesi ile piyasadaki 

payı da artacaktır. 

Elmas üretiminin geçmişine kısaca bir baktığımızda, 

M.Ö. 800 ve M.S. 1725 yıllan arasında dünya elmas 

üretimin Sri Lanka ve Hindistan' daki ocaklardan 

yapıldığı görülmektedir. 18. ve 19. yüzyıllarda 

Brezilya' nın ana üretici olduğu , 20. yüzyılda ise 

ağırlıklı olarak Güney Afrika, Zaire ve Rusya'da 

üretim yapıldığı görülmektedir. 1980' li yıllarda büyük 

çaplı üretimiyle Avustralya' da bu listeye katılmıştır. 

Günümüzde ise mücevher kalitesinde elmas 

Madencilik Bülteni 

35 



üretiminde 1995 yılı rakamlarıyla Avustralya başı 

çekmekte (18.312.000 karat) , Botsvana, Rusya, 

Güney Afrika, Zaire, Namibya, Brezilya ve Angola'da 

onu takip etmekte olup toplam dünya üretimi 53 

milyon karattır. 

Endüstriyel kalitede elmas üretiminde yine Avustralya 

ilk sırayı almakta (22.381.000 karat) Zaire, Rusya, 

Güney Afrika, Botsvana, Brezilya ve Çin onu takip 

etmektedir.Dünya toplam üretimi ise 58 milyon 

karattır. 

2000 yıldan daha uzun bir süreden beri devam eden 

dünya elmas üretimi toplam 400 ton 'dan az bir miktara 

karşılık gelmektedir. 

Dünyada Rusya, Avustralya ve bazı küçük üreticiler 

dışında, "De Beers" adı elmasla birlikte anılmaktadır. 

Üretim üzerindeki etkisi kısıtlı olmakla birlikte , De 

Beers, elindeki stoklarla ve kendi bünyesindeki 

Merkezi Satış Organizasyonu tarafından yapılan 

kontrollü satışlarla piyasayı istediği gibi 

yönlendirebilmektedir. Yıllık satış cirosu yaklaşık 4.5 

milyar ABD Doları olan De Beers' in, mücevher elmas 

piyasasının % 80' ini elinde tuttuğu söylenmektedir. 

Arz - talep dengesinin korunması ile elmas, stratejik 

bir yatırım haline gelmektedir. İran devriminde olduğu 

gibi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bazı 

muhalifler, servetlerini elmasa çevirerek yurtdışına 

çıkarma yolunu seçmektedirler. 

Dünya elmas pazarının kalbi sayılan Belçika' nın 

Anvers kentinde mücevher kalitesindeki ham 

elmasların % 80' inin alınıp satıldığı söylenmektedir. 

Bu kentin dünyanın birçok noktalarına uzantıları var : 

New York' un batı yakasındaki 47. Cadde , 

Londra'daki Hatton Garden , Tel Aviv'de Ramat Gan' 

daki çok katlı ofisler ve buna ek olarak Bombay' daki 

Opera Binası bölgesi ve Hindistan' m diğer "elmas 

kentleri ". Hindistan' in bu elmas kentlerinde, modern 

teknoloji ile ucuz emeğin bir karışımıyla, yaklaşık 

800.000 işçinin haftada ortalama 80 ABD Doları ücret 

karşılığında bir karattan daha az ağırlıktaki taşlan 

işleyip, parlatılmış mücevhere dönüştürmektedir. 

Mücevher kalitesindeki elmasların işlendiği dünya 

merkezlerini sıraladığımızda en öne çıkanlar; New 

York - ABD , Tel Aviv - İSRAİL , Anvers - BELÇİKA 

, Bombay - HİNDİSTAN , Bankok - TAYLAND ve 



36 

_

— — 

diğer bazı Güney Afrika ve Asya kentleridir. Bütün bu 

merkezlerde işler gizlilik içinde, kişisel bağlantılarla 

yürütülmekte ve milyonlarca dolarlık anlaşmalar bir 

tokalaşma ve İbranice'de " iyi şanslar " anlamına gelen 

mazal sözcüğüyle gerçekleşmektir. 

Bu noktada, elmas ticaretine örnek oluşturacak bir 

öyküyü kısaca aktarmak istiyorum. 2000 yılı ilkbaharı 

sonlarında Kongo Demokratik Cumhuriyeti' nin elmas 

bölgesinin kalbindeki Mbuji - Mayi kenti 

yakınlarındaki bir ocakta, balpeteğini andıran 

mezardan biraz büyük kuyulardan, bir gurup maden 

işçisi iplere bağlı kovalarla çamuru yüzeye çekip 

yıkayıp, eleyip , ayıklıyorlardı. Derken Mayıs sonun­

da, çamurun içerisinden inanılmaz boyutta tam 265,82 

karat çeken bir taş bulup çıkardılar. Sıkıntıları en 

azından bir süreliğine bitmişti. 

Kısa sürede, elması bulan ekip yerel bir tüccarla 

anlaşıp taşı sattı. Taşın 3 milyon dolara satıldığı 

söylendi ama, belki de kazıcılardan bazıları hak 

- Madencilik Bülteni 



ettikleri payı alamadıkları için gerçek rakam öğre­

nilemedi. 

Taşı satın alan tüccar onu 20 milyon dolara 

satabileceğini düşünüyordu. Ama, 2000 yılı 

Ağustos'una gelindiğinde , isyancıları bastırmak için 

deli gibi silah arayan Kongo' nun o dönemki başkanı, 

ülkedeki elmas alım imtiyazını 20 milyon dolara bir 

İsrail fımıasına satmıştı. Diğerleri gibi elindeki o 

meşhur taşı yurt dışına kaçıramayan tüccar, İsrail 

firmasının talimatıyla Anvers yerine Tel Aviv' e gitti 

ve karşılığında yalnızca 8 milyon dolar alabildi. 

Hindistan'ın elmas piyasasındaki rolü, Hint 

madenlerinin tüketilmesinden çok uzun zaman 

geçmesine rağmen halen devam etmektedir. Her yıl 

dünya elmas madenlerinden çıkarılan 800 milyon taşın 

çoğu küçük , bir karattan hafif taşlar olup, 30 yıl 

öncesine kadar yalnızca endüstriyel amaçlı 

kullanılabileceği düşünülüyordu. New York , Anvers 

yada Tel Aviv' deki geleneksel kesim merkezlerindeki 

emek maliyeti bu taşların mücevhere 

dönüştürülmesini pahalı kılıyordu. Ama, 1970' lerde 

bir gurup Caynacı , ( Hindistan' da İ.Ö. 6. yy.' da 

kurulan bir dinin mensupları) Bombay' da bir dükkan 

açtı ve çok küçük elmasları kesip parlatmaya başladı. 

Zamanla üretim işlerini Surat' a ve diğer birkaç eyalet 

kentine de kaydırdılar. Zayıf bir para birimi , vergi 

indirimleri , ucuz emek , birbirine bağlı aile şebekesi , 

hep birlikte Caynacı' ların yararına çalışıyordu. 

Böylelikle bol bulunan bir kaynak açığa çıkmış oldu. 

De Beers' la birlikte ABD yönetimi de Hint malları 

olarak anılmaya başlayan küçük taş stokunu 

boşaltmaya başladı. 1979' da Avustralya' mn 

kuzeybatısında keşfedilen Aryle madeninden elde 

edilen taşların hemen hemen tamamı küçük taşlardan 

oluşuyordu. 1996' da Boris Yeltsin, ikinci kez aday 

olduğu seçimleri finanse etmek için Rus stoklarının bir 

kısmını satınca yeni bir kaynak daha açılmış oldu. Bu 

elmasların pahalı olmayan tasarımlarda kullanılmaya 

başlanması küçük taş pazarını Hindistan'a kaydırdı. 

Afrika' da bir yanda elmastan başka geliri olmayan 

ülkeler, diğer yanda elmastan kazandığı paraları silah 

için harcayan, iç savaşın batağına 

düşmüş - düşürülmüş ülkeler. Arka planda her yıl 

elmas reklamlarına yaklaşık 200 milyon dolar 

harcayan ve piyasadaki tekel görüntüsünü silmeye 

çalışan bir firma, De Beers. Aynı film, aynı senaryo; 

başrollerde zengin uluslararası tekeller ve kıt 

kaynakları iç savaşlarla tüketilen fakir ülkeler. 

Kaynakça : 

(1) "Elmaslar", A. COCKBURN, National 

Geographic Türkiye, Mart 2002 

(2) " Global Geology ", P.W. HARBEN & M. KUZ-

VART, sayfa 150-160 , 1996 

Madencilik Bülteni 



37 

Yüklə 49,65 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə