Fecr-i ati edebiyati (Geleceğin Aydınlığı) Oluşumu



Yüklə 49 Kb.
tarix26.05.2018
ölçüsü49 Kb.
#46278

FECR-İ ATİ EDEBİYATI (Geleceğin Aydınlığı)

Oluşumu:

24 Temmuz 1908'de ilan edilen II. Meşrutiyet'ten sonra ülkede canlı ve hareketli bir edebiyat hayatı başlamıştır. Edebiyatta ki bu canlılık aslında ülkede II.Meşrutiyet'in getirdiği özgürlük ortamı içinde her türlü fikrin serbestçe tartışılabilir hale gelmiş olmasındandır. II.Meşrutiyet'in ilanından sonraki devirde edebiyatımız biraz da Abdülhamid'in baskılı rejiminden kurtularak imparatorluğu çepeçevre saran siyasi olayların içine girmiştir.

Bu yılların edebiyat ortamında edebiyata hevesli İstanbul gençlerinden bir grup 1909 da Fecr-i Ati adında bir topluluk kurarlar. Ülküleri Servet-i Fünun topluluğuna benzeyen fakat onlardan daha ileri bir edebiyat topluluğu meydana getirmektir. Bu sanatçılar da tıpkı Edebiyatı Cedideciler gibi Servet-i Fünun dergisini kendi eser ve görüşlerini yazacak bir organ saymışlar, edebiyatta yapmak istediklerini de bir bildiri ile açıklamışlardır.

Bu bildiride yeni görüşün hangi prensiplere sahip olduğu ve çizilmiş bir hedefe benzer hususlar yoktur. Edebi bir görüşün belirtilmesinden çok ,genç edebiyatçıların birlikte hareket edecekleri ve topluca çalışıp yazacakları açıklanmıştır. Önemli bir prensip ortaya koyamayan ve Servet-i Fünuncular kadar etkili bir ekol olamayan Fecri Ati topluluğunun daha sonraları ortaya çıkan gaye ve prensibi şöyle özetlenebilir: "Sanat, şahsi ve muhteremdir."

Ne var ki topluluğun üyelerinin hem yaş olarak çok genç olmaları,hem kültür yönünden oldukça zayıf bulunmaları, hem de edebiyatımızda yeni bir çığır açacak önemli prensipler ortaya koyamamış bulunmaları yüzünden Milli Edebiyat Hareketi'ni savunanlarca çok kolay bertaraf edilmişlerdir. Zaten Fecri Ati topluluğu varlıklarını gösterebilmek için sık sık kendilerinden öncekileri hırpalayan eleştiriler kaleme almaktan, Edebiyatı Cedideciler'in dil anlayışlarını sürdürüp bazı batı örnekleri teklifinden başka önemli bir rol oynayamamışlardır.

Ali Canip Yöntem'in o zaman Selanik'te topluluğun muhabir azası olmasına rağmen, onların fikirlerini de eleştirmesi belli bir edebi görüş birliğinin Kurulmamış olduğunu gösterir. Bu yüzden Fecr-i Aticiler daha fazla dayanamayıp iki yıl sonra Balkan Savaşı içinde dağılmışlardır.



Fecr-i Ati topluluğunun yazarları şunlardır:

  • Ahmet Haşim,

  • Celal Sahir,

  • Emin Bülent,

  • Mehmet Fuat,

  • Tahsin Nahit,

  • Faik Ali,

  • Refik Halit,

  • Yakup Kadri,

  • Hamdullah Suphi,

  • Fazıl Ahmet,

  • Müfit Ratip,

  • Şahabettin Süleyman ...

Şu sanatçılar Fecr-i Ati Topluluğu dağıldıktan sonra Milli Edebiyat hareketine katılmıştır:

M. Fuat Köprülü, Refik Halit Karay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ali Canip Yöntem, Hamdullah Suphi, Şahabettin Süleyman.



ÖZELLİKLERİ:

  • 20 Mart 1909'da Hilal Matbaası'nda toplanan Şahabettin Süleyman, Yakup Kadri, Refik Halit, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Fuat, Tahsin Nahit, Emin Bülent, Ali Süha, Faik Ali ve Müfit Ratib gibi yeni bir hareket başlatmayı planlar. Ahmet Haşim de bu harekete katılır. Böylece Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi, 24 Şubat 1910'da yayımlanır. Fecr-i Ati edebiyatı, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir bildiriyle başlar.

  • Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (manifesto/ beyanname) yayımlayan topluluktur.

  • Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur.

  • Servet-i Fünûn edebiyatına tepki olarak doğmuştur.

  • "Sanat şahsi ve muhteremdir." (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar.

  • "Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır." görüşüne sahiptirler.

  • Batıdaki benzerleri gibi dil, edebiyat ve sanatın gelişmesine, ilerlemesine hizmet etmek; gençleri bir araya getirmek; seviyeli fikir münakaşalarıyla halkı aydınlatmak; değerli ve önemli yabancı eserleri Türkçeye kazandırmak; Batıdaki benzer topuluklarla temas kurmak, böylece Türk edebiyatını Batı edebiyatına yaklaştırmak, Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak amacındadırlar.

  • Servet-i Fünûn'a bir tepki olarak ortaya çıkmasına rağmen, şiir sahasında bu edebiyatın özelliklerini sürdürürler.

  • Şiirlerinde işledikleri başlıca temalar tabiat ve aşktır.

  • Tabiat tasvirleri gerçekten uzak ve subjektiftir.

  • Dil bakımından Servet-i Fünûn'un devamıdır. Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarla dolu, günlük dilden uzak ve kapalı bir şiir dili oluşturmuşlardır.

  • Aruz veznini kullanarak serbest müstezat türünü daha da geliştirmişlerdir.

  • Fecr-i Aticiler tiyatro ile yakından ilgilenmişlerdir.

  • Şiirde özellikle Sembolizmin etkisi söz konusudur. Hikâyede Maupassant, tiyatroda ise Henrich İbsen örnek alınır.

  • Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçüleri etrafında birleşmeyi değil, ferdi hürriyeti ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savundukları için kısa sürede dağılmışlardır.

  • Dağılmalarında özellikle Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in çıkardıkları Genç Kalemler dergisi etkilidir. Yani Milli Edebiyat hareketinin başlaması Fecr-i Ati'yi bitirir.

  • Fecr-i Ati, Edebiyat-ı Cedide ile Milli Edebiyat arasında bir köprü görevi görür.

  • Fecr-i Ati'nin en önemli temsilcisi Ahmet Haşim'dir.


Fecr-i Ati Beyannamesine imza atan sanatçılar:

  • Ahmet Haşim,

  • Ahmet Samim,

  • Emin Bülent (Serdaroğlu),

  • Emin Lami,

  • Tahsin Nahit,

  • Celal Sahir (Erozan),

  • Doktor Cemil Süleyman,

  • Hamdullah Suphi (Tanrıöver),

  • Refik Halit (Karay),

  • Şahabettin Süleyman,

  • Abdülhak Hayri,

  • İzzet Melih (Devrim),

  • Ali Canip (Yöntem),

  • Ali Süha (Delibaşı),

  • Faik Ali (Ozansoy),

  • Fazıl Ahmet (Aykaç),

  • Mehmet Behçet (Yazar),

  • Mehmet Rüştü,

  • Mehmet Fuat (Köprülü),

  • Müfit Ratib,

  • Yakup Kadri (Karaosmanoğlu),

  • İbrahim Alaattin.

Milli Edebiyat'ın başlamasıyla Hamdullah Suphi, Ali Canib ve Celal Sahir'in bu harekete katılmalarıyla topluluk 1912'de dağılmıştır. Yalnızca Ahmet Haşim Fecr-i Ati edebiyatının temel ilkelerine bağlı kalmış ve Milli edebiyat hareketine katılmamıştır.

Fecri Ati'nin görüşlerini, Yakup Kadri, Celal Sahir, Ahmet Haşim, Müfit Ratip, Mehmet Fuat ve Ali Canib Resimli Kitap adlı dergide; Mehmet Rauf, Hüseyin Suat ve Raif Necdet de eleştirilere Servet-i Fünûn'da cevap verdiler.



FECR-İ ATİ ŞİİRİ GENEL ÖZELLKLERİ:

  • Aruz ölçüsüyle aşk ve doğa konulu şiirler yazılmıştır.

  • Serbest müstezat kullanılmıştır.

  • Arapça ve Farsçanın etkisinde ağır bir dil söz konusudur.

  • Sanatçılar, Fransız sembolizmiyle daha sıkı bağlar kurmuşlardır.

  • Şiirde konudan çok söyleyiş önemlidir.

  • Gerçek şiir herkesin kendisine göre yorumlayabileceği şiirdir.

  • Şiiri duyulmak için yazılan sözden çok musikiye yakın bir türdür.

  • Bu dönem şiirleri “sanat için sanat” anlayışıyla yazılmıştır.

  • Fecr-i Ati döneminin en güçlü şairi Ahmet Haşim’dir. Sanatçı, topluluğun diğer üyeleri Milli Edebiyat akımına katılmasına rağmen kendi sanat görüşünden taviz vermemiştir

FECR-İ ATİ EDEBİYATININ DAĞILIŞI

Fecr-i Âtî topluluğuna bağlı sanatçılar, her ne kadar Servet-i Fünûncuları eski olmakla, Batı edebiyatını geriden izlemekle ve bu yolda olgun örnekler verememekle suçlamışlarsa da kendileri de edebiyata bir yenilik getirememişlerdir.

Ortaya koydukları yapıtlar, dil ve şiir anlayışları, Servet-i Fünûncuların açtığı yolda yürüme çabasında olduklarını göstermiştir. Çünkü hepsi de daha çok gençtir, topluluk kurulmadan önce aralarında kitabı çıkmış bir sanatçıları da yoktur. Doğal olarak Servet-i Fünûn sanatçılarının eserlerindeki olgunluğa ve sanat değerine ulaşmaları mümkün olmamıştır.

Bunların dışında, 20. yüzyılın bu ilk edebiyat kuşağı, kendilerini toplumdan tamamen soyutlamış, çöken bir imparatorluğun yarattığı siyasî ve sosyal kargaşayı uzaktan seyretmiş ve tüm bunlardan uzak bir edebiyat yaratmak istemiştir.

Genç Kalemler dergisi bunları “aşırı bireysellikle ve yapay bir dil kullanmakla” eleştirmiş, edebiyata hiçbir yenilik ve farklılık getirmediklerini öne sürmüştür.

Birinci Dünya Savaşı’na yaklaşılan bu dönemde kaynayan bir imparatorluk, kaybedilen Balkan ülkeleri, yokluk ve acı içinde kıvranan bir toplumda, böyle bir edebiyat anlayışını sürdürmek mümkün olmamıştır.



Fecr-i Âtî, üyelerini sanat anlayışı konusunda serbest bırakmış, ortak bir sanat anlayışından vazgeçilmiştir. Sonuçta topluluk üyeleri büyük oranda istifa etmişler, kimileri Milli Edebiyat hareketine katılmış, kimileri de bireysel bir sanat anlayışı içinde kendi eserlerini yayımlamaya devam etmişlerdir.

SANATÇILARI:

AHMET HAŞİM (1884 – 1933)

  • 1909’da Fecr-i Aticilere katılmıştır.

  • Fecr-i Ati topluluğu dağıldıktan sonra da yoluna devam etmiştir.

  • Fecr-i Ati topluluğunun ve modern Türk şiirinin en önemli şairlerindendir.

  • “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” başlığı altında şiir anlayışını açıklamıştır.

  • Saf şiir anlayışına bağlı kalmıştır.

  • Şiirde konudan çok, söyleyişi önemser.

  • Gerçek şiir ona göre herkesin kendisine göre yorumlayabileceği şiirdir.

  • Şiiri duyulmak için yazılan sözden çok musikiye yakın bir tür olarak görür.

  • Önceleri Arapça ve Farsçayla yüklü bir dili varken, zamanla Türkçe ağırlıklı bir dile yönelir.

  • Şiirlerinde aşk ve doğa, çocukluk anıları, gerçek hayattan kaçış konuları egemendir.

  • Güneşin doğuşu ve batışı, göl, kızıl renkler, akşam onun şiirlerinde sıkça yer bulur.

  • Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.

  • Sembolizmden ve empresyonizmden etkilenmiştir.

  • “Sanat için sanat” anlayışına bağlıdır.

  • Fıkra, sohbet gezi yazısı türlerinde de önemli eserler vermiştir.

Eserleri:

  • Şiir: Piyale, Göl Saatleri

  • Sohbet: Gurabahane-i Laklakan (Fıkra özelliği de gösterir)

  • Fıkra: Bize Göre (Bu kitaptaki bazı metinler deneme türü içerisinde değerlendirilmektedir.)

  • Gezi yazısı: Frankfurt Seyahatnamesi

TAHSİN NAHİT (1887 – 1919)

  • Fecr-i Ati topluluğu şairi ve oyun yazarıdır.

  • Bireysel konulu şiirler yazmıştır.

  • Şiirleri sanat gücü bakımından çok güçlü değildir.

  • Şiirleri Ahmet Haşim etkisindedir.

  • “Adalar, Kamer ve Zühre şairi” olarak tanınmıştır.

  • Genelde kadın ve aşk temalarını işlemiştir.

  • Tiyatroyla da yakından ilgilenmiştir. Tekniği zayıftır.

Eserleri:

  • Şiir: Ruh-i Bikayd

  • Tiyatro: Hicranlar, Jön Türk, Firar, Aşkımız, Sanatkârlar, Ben Başka, Talak, Kırık Mahfaza, Osman-ı Sani, Kösem Sultan

EMİN BÜLENT SERDAROĞLU (1886 – 1942)

  • Galatasaray futbol takımının ilk kaptanıdır ve kurucuları arasındadır. Fenerbahçe ile oynanan ilk maçta ilk golü atmıştır.

  • Fecriati Döneminde “destansı” yönü ağır basan epik şiirler yazmıştır.

  • Hem bireysel hem de toplumsal konularda şiirler yazmıştır.

  • Şiirlerinde benzetme ve istiarelere gereğinden çok yer vermiştir.

  • Victor Hugo’nun “Mavi Gözlü Yunan Çocuğu” adlı şiirine karşı yazmış olduğu “Kin” şiiriyle tanınmıştır.

Eserleri:

  • Şiir: Kin, Hatay’a Selam, Dev Şarkısı

MÜFİT RATİP (1887 – 1920)

  • Fecriaticiler arasında tiyatro türünde en başarılı sanatçıdır.

  • Tiyatroda teknik bakımdan en iyi eserleri, tiyatroyla ilgili eleştirileri o yazmıştır.

Eserleri:

  • Oyun: Sayfiyede, Zincir, Bir Buhran, Kadın Pençesi

ŞAHABETTİN SÜLEYMAN (1885 – 1919)

  • Tiyatroları teknik açıdan zayıftır.

  • Aşk temasını işlemiştir.

  • Konuşma diline yakın bir dil kullanmıştır.

  • Eleştiri yazılarıyla öne çıkmıştır.

  • Edebiyat tarihiyle ilgili eserler de yazmıştır.

Eserleri:

  • Oyun: Fırtına, Aralarında, Karun, Avdet, Aziz Katil, Kül ve Burgu, Çıkmaz Sokak, Yeni İzdivaçlarda

FAZIL AHMET AYKAÇ (1884 – 1967)

  • Hiciv geleneğini mizaha dönüştürmüştür.

  • İğnelemek, alay etmek onun özelliğidir.

Eserleri: Kırpıntı, Divançe’i Fazıl, Harman Sonu, Şeytan Diyor ki, Tarih Dersi

İZZET MELİH (DEVRİM) (1887 – 1966)

  • Roman ve öykü yazarıdır.

Eserleri: Leyla, Tezad, Sermed, Hüzün ve Tebessüm

CEMİL SÜLEYMAN (ALYANAKOĞLU) (1886 – 1940)

  • Hikâyelerinde özellikle halk arasından seçilmiş tiplere yer verir.

  • Teknik bakımdan kusurlu olmakla birlikte romanlarındaki psikolojik tahliller başarılıdır.

Eserleri:

  • Roman: İnhizam, Siyah Gözler, Kadın Ruhu

  • Öykü: Timsal-i Aşk, Ukde

BAĞIMSIZ SANATÇILARI

Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati döneminde yazdıkları halde bu topluluklara katılmayan sanatçılardır. Bu sanatçılar şunlardır:



AHMET RASİM (1864 – 1932)

  • Fıkra, makale ve anılarıyla tanınır.

  • Çocukluğunu, basın hayatını, İstanbul’un günlük yaşan­tılarını başarılı bir üslupla anlatmıştır.

Eserleri:

  • Fıkra: Eşkâl-i Zaman, Şehir Mektupları

  • Anı: Gecelerim, Falaka, Gülüp Ağladıklarım

  • Roman: Hamamcı Ülfet

  • Söyleşi: Ramazan Sohbetleri, Muharrir Bu Ya

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864 – 1944)

  • Servet-i Fünuncuların etkili olduğu bir dönemde bu toplulu­ğa girmemiştir.

  • Ahmet Mithat Efendi’nin “halk için roman” anlayışına uygun eserler vermiştir.

  • İlk romanı “Şık” ile tanınmış ve sevilmiştir.

  • Halkın diliyle (Özellikle mahalle kadınlarının dili) ve mizahi bir üslupla halkı aydınlatıcı romanlar yazmıştır.

  • Romanlarında İstanbul halkının örf, adet, gelenek ve göre­neklerini ve yaşayışını yansıtmıştır.

  • Romanlarındaki kahramanlarını yetiştikleri ortamın diliyle konuşturur, sosyal çevresiyle birlikte anlatır.

  • Alafranga yaşama özenen züppe tipleri, şöhret meraklıları­nı, batıl inançlara düşkün insanları mizahi bir üslupla eleş­tirmiştir.

  • Natüralizmden etkilenmiştir.

Eserleri:

  • Roman: Şık, Şıpsevdi, İffet, Mürebbiye, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Gulyabani, Nimetşinas, Metres, Ben Deli Miyim?, Mutallaka, Kaynanam Nasıl Kudurdu, Evlere Şenlik, Utanmaz Adam, Mezarından Kalkan Şehit

  • Hikâyeleri: Kadınlar Vaizi, Namusla Açlık Meselesi, İki Hödüğün Seyahati, Melek Sanmıştım Şeytanı, Meyhanede Hanımlar, Gönül Ticareti

  • Tiyatro: Hazan Bülbülü, Kadın Erkekleşince

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI

SANATÇILARI ÖZELLİKLERİ VE ESERLERİ

TEVFİK FİKRET (1867-1915)

  • Kendi akımının ve Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir.

  • Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır.

  • Fen, bilim, teknik onun kalemiyle şiirimize girmiştir.

  • Parnasizm akımından etkilenmiştir.

  • Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır.

  • Şermin adlı eserinde hece ölçüsünü kullanmıştır.

  • Servet-i Funun'dan sonra herhangi bir topluluğa katılmamış, bazı sosyal şiirler yazmıştır.

  • Türk edebiyatında ilk defa İstanbul'u eleştiren şair olmuştur.(Sis şiiri)

  • Mehmet Akif ile atışmışlardır. Oğlu Amerika'ya okumak için gider; ancak papaz olur.

  • Eserleri: Rubab-ı Şikeste, Haluk'un Defteri, Rubab-ın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe Doğru, Şermin

HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1866-1945)

  • Birçok edebi türde eser vermesine rağmen asıl ününü romanlarda bulmuştur.

  • Sanatlı bir söyleyişi, iyi bir gözlemciliği vardır.

  • Romanlarında üst tabakanın hayat özelliklerini işlemesine rağmen hikâyelerinde sıradan insanları işlemiştir.

  • Realizm ve natüralizmi benimsemiştir.

  • Eserleri teknik açıdan kuvvetlidir, bu yönüyle romancılığımızın üstadı sayılır.

  • Şiirleri düz yazıya oldukça yakındır.

  • Eserleri: Aşk-Memnu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Aşka Dair, Kâbus...

CENAP ŞAHABETTİN (1870-1934)

  • Sanat, sanat içindir görüşünü benimsemiştir.

  • Halk arasında birçok dizesi atasözü gibi kullanılmaktadır.

  • Dilini süslemiş, kelime oyunları bol, söz sanatları oldukça fazla kullanmıştır.

  • Şaire göre "şiir kelimelerle resim yapma işidir."

  • Eserleri: Hac Yolunda, Evrak-ı Eyyam, Tamat, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Afak-ı Irak Tiryaki Sözleri.

MEHMET RAUF (1876-1931)

  • İlk psikolojik romanımız olan "EYLÜL"ü yazmıştır.

  • Çok fazla bir edebi kimliği yoktur.

  • Halit Ziya'nın etkisinde kalmıştır.

SERVET-İ FUNUN DÖNEMİNİN BAĞIMSIZ İSİMLERİ

MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)

  • Sanatı toplum için kullanmıştır.

  • Mücadeleci fikir adamıdır.

  • Hayatı, olduğu gibi edebiyata yansıtmıştır.

  • Aruzu başarıyla kullanmıştır.

  • Epik -lirik şiiri ustaca kullanmıştır.

  • İslam birliği (ümmet bilinci) ni yerleştirmek için uğraşmıştır.

  • Tek eseri "SAFAHAT"tır.

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864-1944)

  • Realist-natüralist bir yazardır.

  • Toplum için sanat görüşündedir.

  • Hemen her şey onun eserlerine konu olmuştur.

  • Mizaha, günlük konuşmalara çok sık başvurmuştur.

  • Ona göre roman sokağın aynasıdır.

  • Yabancı hayranlığı, mürebbiye takıntısını, kadın dedikodularını eserlerinde sıkça işlemiştir.

  • Eserleri İstanbul merkezlidir. Anadolu yoktur.

  • Eserleri: Şık, Mürebbiye, İffet, Şıpsevdi, Gulyabani, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Ben Deli Miyim? Nimetşinas

AHMET RASİM (1865-1932)

  • Eserlerinde ele aldığı kişilerin geleneklerinden, göreneklerinden, inançlarından bahsetmiştir.

  • Yapıtlarında sohbet havası vardır.

  • Servet-i Fünundan uzak durmuştur, Ahmet Mithat Efendi'nin edebi çizgisini izlemiştir.

  • Eserlerinde yaşadığı döneme ait ayrıntılı bilgiler vermiştir.

  • Kadın-erkek ilişkileri konusunu eserlerinde katı ahlakçı bir tutumla işlemiştir.

  • Şarkı da bestelemiştir...

  • Başlıca eserleri: Hamamcı Ülfet (1922), Fuhş-ı Atik (1924), İki Güzel Günahkar, Afife, Kitabe-i Gam, Şehir Mektupları, Falaka, Muharrir Şair Edip, Ramazan Sohbetleri, Menakıbı İslam, Eşkali Zaman, Ciddü Mizah, Gülüp Ağladıklarım, Muharrir Bu Ya, Osmanlı Tarihi, İki Hatıra Üç Şahsiyet, İstibdattan Hakimiyeti Milliyeye, Romanya Mektupları

TEVFİK FİKRET (1867-1915)

Eserleri:

  • Rübab-ı Şikeste (1900)

  • Haluk'un Defteri (1911)

  • Rübabın Cevabı (1911)

  • Şermin (1914)

  • Tarih-i Kadim (1905)

CENAP ŞAHABETTİN(1870-1934)

Eserleri:

  • Şiir: Tâmât (1887)

  • Tiyatro: Körebe (1917)

  • Düzyazı: Hac Yolunda (1909),Evrak-ı Eyyam (1915),Afak-ı Irak (1917,)Avrupa Mektupları (1919), Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri (1918), Vilyam Şekispiyer (1932)

MEHMET RAUF(1875-1931)

Eserleri:

  • Roman: Eylül (1901-1946),Genç Kız Kalbi (1914-1946),Karanfil ve Yasemin (1924),Son Yıldız (1927),Kan Damlası (1928),Halas (1929)

  • Öykü: İhtizar (1909),Son Emel (1913),Bir Aşkın Tarihi (1915), İlk Temas, İlk Zevk (1922),Eski Aşk Geceleri (1927)

  • Tiyatro: Ferdi ve Şürekası (1909)Cidal (1911)Sansar (1920)

  • Düzyazı-Şiir: Siyah İnciler

HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1869-1945)

Eserleri:

  • Roman: Nemide (1889),Bir Ölünün Defteri (1890,)Ferdi ve Şürekası (1894),Mai ve Siyah (1895,)Aşk-ı Memnu (1925,)Kırık Hayatlar(1924),Sefile (1886)

  • Öykü: Bir İzdivacın Tarih-i Muâşakası (1889),Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889,)Küçük Fıkralar (3 Cilt) (1896),Bir Yazın Tarihi (1898),Solgun Demet (1901),Sepette Bulunmuş (1920,)Bir Hikâye-i Sevda (1922),Hepsinden Acı (1934),Onu Beklerken (1935,)Aşka Dair (1935-1986),İhtiyar Dost (1939),Kadın Pençesi (1939),İzmir Hikâyeleri (1950),Bir Şi'r-i Hayal (1914),Bir Hikaye-i Sevda (1922)

  • Anı: Kırk Yıl (1936),Bir Acı Hikaye (1942),Saray ve Ötesi (1942)

  • Deneme: Fransız Edebiyatının Numune ve Tarihi (1885),Hikaye ve Temaşa (1889),Yunan Edebiyatı (1912),Latin Edebiyatı (1912),Alman Tarihi Edebiyatı (1912),Fransız Tarihi Edebiyatı (1912),Sanata Dair (1938-1955)

  • Tiyatro: Kabus (1959),Fürüzan (adapte, 1918),Fare (adapte, 1919)

HÜSEYİN CAHİT YALÇIN(1874-1957)

Eserleri:

  • Roman: Nadide (1891),Hayal İçinde (1901)

  • Öykü: Hayat-ı Muhayyel (1899),Niçin Aldatırlarmış? (1922),Hayat-ı Hakikiye Sahneleri (1909)

  • Diğer: Kavgalarım (1910),Edebi Hatıralar (1935),Siyasal Anılar (1975),Talat Paşa (1943)T,ürkçe Sarf ve Nahiv (1908),Benim Görüşümle Olaylar (4 cilt, 1945-47,)Seçme Makaleler (1951)

BAĞIMSIZ SANATÇILARI:

  • HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR

  • MEHMET AKİF ERSOY

  • AHMET RASİM

SERVET-İ FÜNUN ŞİİRİ

  • Servet-i Fünun Şiiri İçerik Özellikleri

  • "Sanat için sanat" ilkesi benimsenmiştir.

  • Sembolizm ile parnasizmin etkisinde kalınmıştır.

  • Siyasal ortamın da etkisi ile toplumsal konular ele alınmamıştır.

  • En çok işlenen konular: günlük yaşam, aşk, doğa görüntüleri, karamsarlık, düş kırıklıkları, ölüm.

  • Nazım nesre yaklaştırılmıştır.

  • Konu birliğine bütün güzelliğine önem verilmiştir.

  • Konu ile vezin arasında ahenk ilgisi aranmıştır.

  • Şiirde musikiye önem verilmiştir.

  • Hayata karamsar bakmaları ve derin bir melankoli içinde kıvranmaları şiirlerine yansımıştır.

  • Yalnızca Tevfik Fikret "toplum için sanat" ilkesine bağlı, sosyal içerikli şiirler yazmıştır.

Servet-i Fünûncuların Kullandığı Nazım Biçimleri:

1. Divan Edebiyatından Alıp Geliştirdikleri: Serbest Müstezat

2. Batı Edebiyatından Aldıkları Şekiller: Sone, Triyole, Terzarima, Balad

3. Kendi Geliştirdikleri Şekiller



Servet-i Fünûn Hikâyeciliği

Servet-i Fünûn döneminde hikâyede büyük gelişme yaşanır. Tanzimat'la edebiyatımıza giren hikâyenin olgun örnekleri bu dönemde verilir. Şiirde olduğu gibi hikâyede de bireysel konular işlenir. Servet-i Fünûn neslinin "içe dönük, karamsar" bakışı bu hikâyelere de sinmiştir. Kimi hikâyelerde istanbul dışında geçen olaylara de yer verilmekle birlikte hikâyelerde mekân genellikle İstanbul'dur. Yazarlar realizmin etkisiyle yazdıkları hikâyelerde yaşadıkları dönemi işlemişlerdir.
Yüklə 49 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə