Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkish
World Studies
16/1 Yaz-Summer 2016
Ahıska Türkleri: Bitmeyen Bir Göç Hikâyesi
The Ahiska Turks: An Unending Migration Story
İbrahim HASANOĞLU
∗
Özet
Yüzyıllar boyu yaşadıkları anavatanlarından 1944 yılında sürgün edilen Ahıska Türkleri,
hâlihazırda dünyanın farklı coğrafyalarına dağılmakla birlikte anavatanları hariç
ağırlıklı olarak sekiz farklı ülkede yaşamaktadırlar. Ahıska Türklerinin anavatanlarına
dönüş konusu, Sovyet döneminde başlayıp günümüze kadar devam eden Sovyetler
Birliği’nin dağılmasının ardından uluslararası boyut kazanan fakat hâlâ çözülmemiş
somut bir sorun olarak kalmakta, buysa onları dünyanın farklı coğrafyalarına göç
etmeye zorlamaktadır. Sürgün edildikleri topraklarda huzur bulamayan Ahıska Türkleri,
kimi zaman toplumsal baskılara, kimi zaman da yerel yöneticilerin baskılarına maruz
kalmaktadırlar. Defalarca muhacerete düşmüş, Sovyet coğrafyasının ücra köşelerine
savrulmuş, bazıları Türkiye'ye, bazılarıysa ABD'ye göç etmek zorunda kalmıştır. Bu
bağlamda çalışmada XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu'ya göçle başlayan
süreçle göç olgusunun her türlü biçimini yaşayan Ahıska Türklerinin Orta Asya'ya
sürgün edilmesi, 1950'li yılların sonlarından itibaren Orta Asya'dan Azerbaycan ve
Gürcistan'a, 1989 Fergana Olaylarını takip eden süreçte Özbekistan'dan Kazakistan,
Rusya ve Azerbaycan'a göç nedenleri ve süreçleri incelenmektedir. Bununla birlikte
1990'lı yılların ilk yarısından itibaren başlayıp günümüze kadar devam eden post
Sovyet coğrafyadan Türkiye'ye doğru gerçekleşen göçlerin nedenleri araştırılmaktadır.
Son olarak ise 2004-2007 yıllarında Rusya'dan ABD'ye yapılan göçe sebep olan insan
hakları ihlalleri üzerinde durulmakta, Ahıskalıları göç etmeye zorlayan nedenler tespit
edilmektedir.
Anahtar kelimeler:
Ahıska Türkleri, sürgün, göç, insan hakları, entegrasyon
Abstract
The Ahiskan Turks, who were expelled from their homelands in 1944 where they had
been live in throughout the centuries, live mainly in 8 several countries excluding
their homelands in spite of being dispersed to different regions of the world. The
return of the Ahiskan Turks’ to their homeland has gained an international aspect
after the collapse of the USSR but has remained as an concrete open question yet
and this has compelled them to migrate to the World’s several countries. Ahiskan
Turks, who have not felt at peace in the countries where they were deported to, have
been exposed sometimes to the social pressures and sometimes to the oppressions of
the local governments. They have got into the migrations heaps of times and been
dispersed around at the backs of the beyond of the Soviet zone, some of them were
obliged to migrate to Turkey and some to the USA. In this context, the study deal
with the deportation of the Ahiskan Turks, who have lived through all the kinds of the
∗
Akdeniz Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü doktora öğrencisi, ibrasu116@yandex.com
İbrahim Hasanoğlu
2
migration phenomenon with the migration process to the Anatolia since the second
half of the 19th century, to the Central Asia, the causes and processes of migrations
from the Central Asia to Azerbaijan and Georgia since the end of 1950 and from
Uzbekistan to Kazakhstan, Russia and Azerbaijan in the process following the events
of Fergana in 1989. In addition to this, the reasons of the migrations, which started in
the first half of 1990 and have continued until the present day and have taken place
from the post-Soviet geography towards Turkey- are investigated. Finally, it is
focused on the human right abuses causing migration from Russia to the USA in
2005-2007, and the factors compelling the Ahiskan Turks to migrate are identified.
Keywords:
the Ahiskan Turks, exile, migration, human right, integration
İnsanların farklı coğrafyalar arasındaki hareketi bireysel ya da küçük topluluklar hâlinde
olabildiği gibi, özellikle savaş durumlarında kitlesel düzeyde de olabilmektedir. Göç kısaca,
ekonomik, toplumsal veya siyasal nedenlerle insanların bireysel ya da kitlesel olarak yer
değiştirme eylemi olarak tanımlanmaktadır. Daha kapsamlı bir tanıma göre göç, çalışmak ve
kendine daha iyi yaşam olanakları bulmak umuduyla insanların oturdukları yeri bırakıp başka
yörelere giderek orada kesin ya da geçici olarak yerleşmeleridir. Bu tanımlar, göç olgusunu
yer değiştirmekten öteye taşıyan bir unsur olarak “yerleşme” eylemini de vurgulamaktadır.
Dolayısıyla göç, insanların belirli bir süreyi veya tüm yaşamlarını geçirmek için farklı bir
yörede yerleşmelerini kapsamaktadır
[Aksoy 2012: 293]
.
Göç gibi çok boyutlu bir sosyal olayın birçok sebebi olduğu kabul edilmekle birlikte göçün
sebeplerini incelerken daima iki faktörü göz önünde tutmak gerekir. Birincisi göçmenin ilk
bulunduğu mekân, ikincisi de göçten sonra vardığı mekân ile ilgili sebepler. Kişiyi göçe
zorlayan asıl yurdundaki sebeplere “itici sebepler”, yeni yerleştiği bölge ile ilgili sebeplere ise
“çekici sebepler” denebilir. Bu konuda asıl dikkate alınması gereken husus göçün, göçmen
gönderen memleketteki değişikliklerden mi, yoksa göçmen çeken yerdeki değişikliklerden mi
kaynaklandığıdır. Göçmeni bunlardan hangisinin daha fazla etkilediği hususu, bize göçe yol
açan sebeplerin aydınlatılması imkânını verir
[Saydam 2010: 5]
. İleride de görüleceği üzere
Ahıska Türklerinin göç hareketlerinde daha çok itici sebepler ön plana çıkmaktadır. Bunda da
tabii ki, onların defalarca yer değiştirmek zorunda kalmaları ve göç ettikleri yerlerdeki
toplumsal düzen ve kültüre yabancı olmaları etkili olmaktadır. Bilindiği gibi günümüzdeki
kitlesel nüfus hareketleri kaynaklı iki merkezi konudan biri uluslararası göçün düzenlenmesi,
diğeriyse artan etnik farklılığın göç ülkeleri toplumları üzerindeki etkisidir. Yerleşimciler sıklıkla
göç kabul eden ülke nüfusundan farklıdırlar: Gelenekleriyle, dinleriyle, kurumlarıyla, farklı olan
toplumlardan gelebilirler. Genellikle farklı dilleri konuşurlar ve kültürel pratikleri farklıdır.
Fiziksel görünüş veya kıyafet tarzı olarak gözle görünür biçimde farklı olabilirler. Bazı göçmen
grupları belirli iş kollarında yoğunlaşırlar ve düşük gelir grubundaki insanların yaşadığı
yerlerde ayrı bir yaşam sürerler. Farklılıklar genellikle etnik köken ve ırk kavramlarıyla
özetlenir. Göç, çoğu durumda, etnik azınlıkları uzun bir süredir var olduğu toplumlardaki
ayrımları ve çatışmaları daha da karmaşıklaştırır
[Castles vd. 2008: 27-29].
Ahıska Türkleri 1944 yılında Orta Asya'ya sürgün edildiklerinde kendileri gibi Müslüman
halkların arasında yaşamak zorunda kaldılar. Hatta gelenek ve görenek farklılıkları olsa da
birlikte yaşadıkları topluluklar da kendileri gibi Türk kökenliydiler. Fakat gerek 1989'da
yaşanan Fergana olayları gerekse de 2010'da yaşanan Mayevka olayları, etnik ve dinî
mensubiyetin aynı olmasının yerel halkla göçmenler arasındaki bağları yeteri kadar