Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
1
ALEVİLİKTE ESKİ TÜRK DİNİ (GÖKTANRI İNANCI) VE ŞAMANİZMİN
ETKİLERİ
Orhan YILMAZ
1
ÖZET
Gerçekleştirilen bu derleme çalışması Alevilik ile Türklerin eski dini ve Şamanizm arasında
bir ilişki olup olmadığını araştırmak amacı ile yapılmıştır. Türkler uzun tarihleri boyunca birçok
dine inanmışlardır. Mani dini, Buda dini, Nesturilik, Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlık ve Musevilik
bunlara örnek verilebilir. Eski Türk dini Animizm, Şamanizm ve Totemizm’den kaynaklanmıştır.
Su, ocak gibi cansız varlıklar ile kurt, kaplumbağa ve dağ keçisi gibi hayvanlar kutsal idi.
Şamanizm bir din olmamasına rağmen, Bazı dinî kurallar Şamanlar tarafından uygulanmıştır.
Şamanların bazı üstün güçleri olduğuna ve bu güç ile bazı hastalıkları iyileştirmek, insanları
hastalıktan korumak için kullandıklarına inanılıyordu. Türkler Talas Savaşı (751)’ndan sonra
Müslümanlığı seçmeye başladılar, fakat eski dinlerinden de bazı yönleri muhafaza ettiler. Anadolu
Müslümanlığı içinde bazı mezhepler, tarikatlar ve yaşam tarzları bulunmaktadır. Alevilik bunlardan
birisidir. Sünni Müslümanlardan farklı olarak, Aleviler İslam içindeki Arap etkisini kabul
etmemişlerdir. Aleviler eski Orta Asya dinlerindeki bazı âdetleri İslamiyet içine katmışlardır. Sonuç
olarak Alevilik ile Eski Türk dini ve Şamanizm arasında sıkı bir ilişki olduğu söylenebilir.
Anahtar Kavramlar
: Kızılbaş, eski Türk âdetleri, Şamanizm, mezhep
1
Doç. Dr. ,Ardahan Üni.,
Teknik Bilimler MYO,
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
2
SOME İNFLUENCES OF OLD TURKISH RELİGON (SKY-GOD BELİEF)
AND SHAMANİSM İN ALAWİSM
ABSTRACT
This study was aimed to check whether there is a relationship between Alawism and Old
Turkish Traditions and Shamanism or not. Turks believed various kinds of religion in their long
history. Manichaeism, Buddhism, Nestorism, Orthodox and Catholic Christianity, Judaism can be
given as some examples. Old Turkish Traditions came from Animism, Shamanism and Totemism.
Some items were holy such as water, fireplace, and some animals were also holy such as wolf,
tortoise and mountain wild goat. Although Shamanism is not a religion, some spiritual rules are
applied by Shamans. It is believed that Shamans have superior power unlike other people and they
use this power to treat some disease and to keep people healthy. Turks started to become Muslim
after Talas War (751), but they have kept some beliefs from their old religions. In Anatolian
Mohammedanism some sects, orders or life styles have been created. Alawism was one of them.
Unlike Sunni Muslims, Alawi Muslims have rejected Arabian effects of Islam. Alawi Muslims have
integrated some of their old Middle Asian religion into Islam. As a result it can be said that there is
a close relationship between Alawism and Old Turkish Traditions and Shamanism.
Key Words:
Qizilbash, old religion of Turks, Shamanism, sect.
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
3
GİRİŞ
Türkler, binlerce yıllık tarihsel gelişim süreci içinde yeryüzündeki birçok din ile tanışmıştır.
Manicilik, Budacılık, Nesturilik, Ortodoks Hıristiyanlık, Musevilik ilk akla gelenlerdir. Günümüzde
Orta Asya’da halen Budacılığa inanan Sarı Uygur Türkleri vardır. Gagavuzlar, Çuvaşlar ve
Karamanlılar Ortodoks Hıristiyan’dır. Karaim ve Kırımçak Türkleri Musevi’dir. Türkler başlangıçta
Şamanizm’e inanmakta idi. Günümüzde Orta Asya ve Sibirya’da Şamanist inanca sahip Türkler
hâlâ yaşamaktadır. Alevilik genel olarak bir Türk inanışıdır. Türklerin tarihte geniş bir coğrafyaya
yayılmış ve sadece 16 imparatorluk kurmuş olması, birçok farklı kültür ile tanışması sonucunu
doğurmuştur. Bu nedenle Alevilik, birbirinden farklı inanışların harmanlandığı senkretik inanış
özelliği yönü ile birçok eski kültür ve din formlarının özelliğini sahiplenmiştir. Şamanizm, Budizm,
Mazdeizm (Zerdüştlük), Brahmanizm gibi doğu kaynaklı kültürler en baskın figürlerdir.
2
1-Alevilik Ekletik Değil Senkretik Bir İnanıştır
Senkretizm, birbirinden ayrı, çatışan ideoloji ve görüşlerin birlikli bir düşünce sistemi içinde
uyumlu hale getirilmesi, birbirinden tamamen farklı inanışların harmanlanması felsefesine verilen
addır.
3
Yusuf Ziya Yörükan’a göre Anadolu Aleviliği isteyerek, şuurlu bir şekilde seçilmiş
unsurların bir araya getirilmesi ile meydana gelmiş “ekletik” bir oluşum değildir. Çeşitli amaçlarla
veya bazı Dâilerin özel faaliyetleri sonucunda geleneksel Türk âdetlerine eklenmiş, bazen birbirine
aykırı unsurlardan meydana gelmiş, sonra da İslamî kisveye büründürülmüş bir senkretizmdir.
4
Bektaşilik, Anadolu’nun doğusunda, Kürtlerin “Ehl-i Hak” inancı ve İran Azerbaycan’ında görülen
ve mensuplarının büyük çoğunluğu Türk olan “Kırklar” ile ortaklık gösterir. Cebrail anlatısı ve bir
horoz biçiminde tasarlanan “Melik Tavus” ile ilgili olanlar başta olmak üzere, Yezidilerin inançları
ile de ortak çizgiler bulunmaktadır.
5
Bütün bu öğeler; kadınların törenlere katılmaları, alkollü içkilere hoşgörü gibi İslam öncesi
eski Türk geleneklerinin ve inanışlarının uzantılarına eklene gelmiştir. Bazı kuşlara ve özellikle
turnaya verilen önem, kendini semahlarda gösterir. Ayrıca güneşin doğuşunda yüzünü doğuya
çevirerek Hz. Ali’ye niyazda bulunmak, Hz. Ali ile kişileştirilmiş bir güneş kültü inanışı vardır ki,
2
Hilmi Ziya Ülken, Anadolu Örf ve Âdetlerinde Eski Kültürlerin İzleri, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:17, Ankara,
1969. Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, İstanbul: Tekin Yayınevi, 1978, s:80-82. Orhan Yılmaz, Sünni Gözüyle
Alevilik, Kızılbaşlık, Bektaşilik, (Elde Basım, ISBN: 978-605-89397-2-1), Veni Vidi Vici Yayınları, Zile, 2009b,
3
Anonim, Senkretizm, http://tdkterim.gov.tr/bts/senkretizm, Erişim tarihi: 13.12.2011) , 2011
4
Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s:465
5
Niyazi Öktem, Anadolu Aleviliğinin Senkretik Yapısı, İslami İlimler Araştırma Vakfı (Haz.), Ensar Neşriyat İstanbul
1999, s:221-223
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
4
Hz. Ali eski Türklerin Gök-Tengri inancının bir yansıması gibidir. Yıl içinde ölen birisi, doğal
olarak ülkenin geleneklerine göre toprağa verilir. Fakat cenaze merasimi eski Türk geleneklerine
göre ilkbaharda, yazın hemen başlarında yeniden yapılır. Tüm bunlar göstermektedir ki, Alevilik bir
inançlar karışımıdır, yani Senkretik bir inanıştır.
6
2. Alevilikte Eski Türk Âdetlerinin Etkisi
Eski Türkler; Budizm, Şamanizm, Lamaizm, Manizm, Zerdüştlük, Mecusilik, Sabilik,
Müzdekilik, Hurremilik, Merkunilik, Deysanilik, Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerini daha önce
yaşamışlardır.
7
Göktürkler zamanında Türkler tek bir tanrıya inanıyorlardı. İbn Fazlan’a göre eğer
Göktürklerden birisi bir zulme uğrar veya sevmediği bir şey görürse, başını gökyüzüne kaldırıp,
“Bir Tengri” der. Bu Türkçede “Bir Allah” demektir.
8
Türkler büyük topluluklar hâlinde İslamiyet’i kabul etmişlerdir; Fakat köy, kasaba ve
şehirlerde oturan Türkler, İslamiyet’in gereklerini titizlikle yerine getirirken, göçebe olarak yaşayan
bazı kabileler İslamiyet’i şeklen kabul etmiştir. Kendi asıl dinlerinin birçok âdet ve geleneğini yeni
dinlerine uydurmaya gayret etmiştir. Örneğin göçebe Türkler günün her saatinde erkek ve kadın bir
arada bulunmuştur. Aralarında Anadolu tabiri ile kaç-göç, yani haremlik-selamlık uygulaması
olmamıştır. İslamiyet’in haremlik-selamlık uygulaması ve “nikâh düşmeyen kadınlarla erkeklerin
birbirlerini mahrem olması” uygulaması göçebe Türklere çok ters gelmiştir. Türkler daha önce
ibadetlerini müzik ve dans eşliğinde yapmıştır. İslamiyet’in bu konuda getirdiği yeni kurallar da
onlara zor gelmiştir. Bu yüzden bazıları eski dinî inanış ve ibadet şekillerini muhafaza etmeyi tercih
etmiştir. Genellikle Irak’ta bulunan Rufai Tarikatı mensupları, vücutlarına çeşitli delici ve kesici
alet batırmaktadır. Ateşte yürür ve kızgın cisimleri tutmaktadırlar. Bunun gibi âdetler, Türkler
Irak’a gelinceye kadar yoktur. Tarikatın içine bu yenilikleri de Türkler sokmuştur.
9
Anadolu’ya Orta Asya Türklerinin akın akın geldiği dönemlerde kurulan Yeseviyye,
Safeviyye, Bektaşiyye, Haydariyye, Bayramiyye gibi tarikatların, Eski Türklerden inançlarından
kalma birçok benzer yanları vardır. Başlangıçta eski Türk inanç, yaşam ve törelerini koruyan bu
heterodoks yapıdaki tarikatlar; ocak, dedelik, Ayin-i Cem’de yapılan toplu, içkili, kadınlı erkekli
semahları hep eski Türk Kültüründen almıştır.
10
Eski Türklerin Gök Tanrı (Gök-Tengri)
dönemindeki ocak kültü, beylik kurumu, şaman merasimleri sırasında dairevi şekilde oturup, içki
içme ve Şaman danslarına bakıldığında, aradaki benzerlikler açıkça görülecektir. Eski Türklerde,
İslamiyet’e girmeden önce çok yaygın olarak, evli çiftlerin katıldığı ve çok sıkı disiplin kuralları
içinde cereyan eden, kımız içilen dinî törenler bulunmaktaydı. Eski Türklerin bu âdeti, Aşağı
Türkistan yani Maveraünnehir’de göçebe Türkmenler aracılığı ile Yeseviliğe sokulmuştur. Daha
sonra Yesevilik yolu ile Anadolu’ya gelen bu içkili ve kadınlı dinî tören âdeti, Babai çevrelerinde
uygulanmaya başlanmıştır.
11
6
Hüseyin Bal, Alevi-Bektaşi Kültürü Sosyolojik Araştırmalar, Isparta: Fakülte Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2002, s:114
7
Yaşar Kalafat, Kuzey Azerbaycan-Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta Eski Türk Dini İzleri-Dinî Folklorik Tabakalaşma,
Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,1998, s:34-46, Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s:196
8
Ramazan Şeşen, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul, 1975, s:84
9
Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s:10-11
10
Orhan Yılmaz, Sünni Gözüyle Alevilik, Kızılbaşlık, Bektaşilik, (Elde Basım, ISBN: 978-605-89397-2-1), Veni Vidi
Vici Yayınları, Zile, 2009b, s:132
11
Melikof,a.g.e., s:40
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
5
Yine Melikoff
12
’tan naklen Divan-ı Lügat-it Türk’te:
Ortak bolub bilişdi
Mening tavar satışdı
Biste bile yaraşdı
Kizleb tutar tayımı
dizeleri geçmektedir. Anlamı “Ortak olduğunu gösterdi, davarımı satmamda yardımcı oldu, biste
ile anlaştı, tayımı saklayıp korur” demektir. Buradaki “biste” sözcüğü, tüccarlar arasındaki bir
kardeşlik, bir ortaklık manasına gelmektedir.
Yeni doğan bebeğin ve loğusa annenin yanında üç gün üç gece beklemek âdeti ortak bir
özelliktir. Buna karşın Eski Türklerde melek kavramı yoktur. Alevilerde olduğu gibi, Eski
Türklerde de meleğe inanılmaz.
13
Çin Kaynaklarına göre “Eski Türkler su ve ağaçlara kurban verirler” yani su kutsaldır. Su
kutsaldır ve suya tapınma şeklinde meydana çıkan bu kült, aynı zamanda ondan korkma ve çekinme
şeklinde kendini gösterir. İbn Fazlan’a göre Oğuzlar küçük ve büyük abdestten sonra
temizlenmezlerdi. Cinsel ilişkiden sonra yıkanmazlardı. Bilhassa kış mevsiminde su ile hiç işleri
olmazdı. Oğuzların arasına tüccarlık ve diğer sebepler nedeni gelen yabancılar, onların yanında
yıkanamazlardı. Sadece geceleyin, onların görmeyeceği şekilde yıkanabilirlerdi. Çünkü Oğuzlar bu
yabancılardan birini yıkanırken görünce, ona kızarlar ve “Bu adam bize sihir yapmak istiyor, çünkü
suya giriyor” derlerdi. O kişiden tazminat almadan onu bırakmazlardı.
14
Alevilerde de buna benzer
âdetler vardır.
15
Eski Türklerde biri ölünce, hangi mevsimde ölmüş olursa olsun, cesedi tuza konarak
ilkyazın gelişine kadar bekletilirdi. İlkyaz geldiğinde ceset toprağa verilirdi. Bu âdet, ruhun bedene
dönmesi (ruh göçü) inancına bağlı idi. Nasıl gündüz geceyi, ilkyaz kışı izliyorsa, hayat da öylece
ölümün yerini almaktaydı. Alevilerde de yıl içinde ölen birisi, doğal olarak ülkenin geleneklerine
göre toprağa verilir. Fakat cenaze merasimi eski Türk geleneklerine göre ilkbaharda, yazın hemen
başlarında, yeniden yapılır.
16
Urenha-Tubalarda biri öldüğünde, ölüyü derhal çadıra çıkarıp, keçe veya deri ile örterler.
Çadıra bir koyun getirip, bağlarlar. Koyun meleyene kadar beklerler. Meledikten sonra koyunu
keserler. Bu âdet yine bazı cem törenlerinden kurban edilecek koyunun dedenin huzuruna
getirildikten sonra, bir işaret vermesi için beklenmesine benzemektedir. Koyun meleme, seğirme,
işeme, pisleme ve çırpınma gibi bir işaret vermedikten sonra, dışarı götürülüp kesilmez.
17
Hilmi Ziya Ülken’in bildirdiğine göre Baha Said, 1916 yılında İstanbul’da verdiği bir
konferansta, “Kapalı cemaatler ve mezheplerin Horasan Erenleri kanalı ile eski Türk dininden
geldiği” görüşünü savunmuştur.
18
Fuat Köprülü, 1919 yılında yayımlanan Türk Edebiyatında İlk
12
Melikof ,s:93
13
Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002, s:50
14
Mehmet Eröz, Eski Türk Dini (Gök Tanrı inancı) ve Alevilik-Bektaşilik, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını,
İstanbul, 1992, s:108
15
Yılmaz,a.g.e.,2009b, s:132
16
Melikof, s:119
17
Orhan Türkdoğan, Alevi Bektaşi Kimliği, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006, s:123
18
Ülken,s:14
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
6
Mutasavvıflar isimli eserinde, Bektaşiliğin eski Türk dinî inanışlarından kaynaklandığını delilleri
ile savunmuştur.
19
Göktürk Yazıtlarına göre, Türklerde insanın ruhu, öldükten sonra kuş yahut böcek şekline
girmektedir. Bu yüzden ölen kişi için “uçtu” derler. Batı Türklerinde, İslamiyet’i kabul ettikten
sonra bile “öldü” yerine “şunkar boldu” yani “şahin oldu” denir. Yakut Türklerine göre, insan
ölünce “kut” yani “ruh” bedeni terk ederek, kuş şeklini alır. Kâinatı kaplayan “Dünya Ağacı”nın
dalları üstüne konar. Yakutlarda ruh, hayvan şekline de girer. Moğol Şamanı’nın kuş şekline
girmesini sağlayacak kanatları vardır. Orhun Yazıtları ve Divanü Lügati’t-Türk’te cennet, “uçmak,
uçmağ” terimi ile açıklanır. Aleviler ise ölen kişi için “don değiştirdi”, “göçtü”, “Hakk’a yürüdü”
veya “kalıbı dinlendirdi” der, “öldü” demez.
20
Çepnilerde eğer ölen kişi kadın ise, elbiseleri ile gömülür. Düğün giysisi üç eteklidir.
Ahrette de aynı elbiseyi giyeceğine inanır. Bir daha o elbiseyi ölene kadar giymez. Ancak ceset
kefenlendikten sonra, üç etek elbise kefenin üstüne giydirilir ve ceset tabuta o şekilde yerleştirilir.
Hunlar ölülerini tabuta koyar, tabutun üzerini altın ve gümüş işlemeli kumaş ve kürklerle örterdi.
Oğuz boyları ve Göktürklerde de ölüye ceket giydirilerek gömülmesi âdet vardır. Göktürklerde
ölüye ceket giydirilir, kuşağı kuşandırılır, yayı yanına konur. Bütün mal ve eşyası çukura
doldurulup, ceset buraya oturtulurdu. Yine Moğollar sandukayı hoş kokulu ağaçtan yapar ve ölüye
de elbise giydirirlerdi.
21
Alevilikte kutsal sayılan bazı rakamlar, eski Türk Kültüründe de kutsal sayılan
rakamlardandır. 3, 5, 7, 12, 17, 24, 32 ve 40 sayıları, hem eski Türk inançlarına hem de Alevilere
göre de kutsal sayılmaktadır.
22
Ebülgazi Bahadır Han ünlü eserinde şöyle demektedir:
“Şimdi biz 12 çadırda kimlerin mevki işgal ettiklerini, kimin ne ülüş (kesilen hayvanın
etinden pay) aldığını, kimin et doğradığını ve kimin atlar yanında kaldığını söyleyelim.”
23
3-Alevilikte Şamanlığın Etkisi
Yusuf Ziya Yörükan, Rus entoloğu Barthold’un avcılıkla uğraşan ve ormanlık yerlerde
yaşayan kabilelerin Şamanlığa inandığını bildirmektedir. Türkler de çok eski tarihlerden beri
Şamanizm’e inanmaktadırlar. Yine Uygur Abidelerinden, Uygurların birçoğunun, aynen Oğuzlarda
olduğu gibi Şamanizm’e inandıkları görülmektedir. Çin kaynakları da bunu doğrulamaktadır. Bütün
bunlar, Türklerin çok eskiden beri Şamanizm’e inandıklarını ve bağlı kaldıklarını göstermektedir.
24
19
Fuat Köprülü, Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, Ankara, 1935, s:69
20
Mehmet Eröz, Eski Türk Dini (Gök Tanrı inancı) ve Alevilik-Bektaşilik, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını,
İstanbul, 1992, s: 68, Şener Cemal, Aleviliğe İslam Dışındadır Demek Mümkün Değil, Tanıttıran, H ve İşeri, G,
(Hazırlayanlar) Aleviler Aleviliği Tartışıyor, Kalkedon Yayınları, İstanbul, 2006, s:82, Mustafa Talas, Eski Türk Dini
Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri, http://www.eskitarih.com/?p=555 (erişim
22.12.2011), 2011, s:5
21
Türkdoğan,a.g.e.,s:228-229
22
Yılmaz,a.g.e., s:134
23
Abdulkadir İnan, Makaleler ve İncelemeler, I, Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1998, s:57
24
Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2005, s:8
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
7
Anadolu’ya akın akın gelen, eski inançlarına bağlı, özgür düşünceli, şeriatın katı kurallarına
karşı tepkili göçebe topluluklarının önderleri, halen Şamanlıktan kopmamış Türkistan ve Horasan
Erenleri idi. İşte Türk-İslam tarihinin ilk heterodoks akınları ve tarikatlarını meydana getiren bu
yüce insanlardır.
25
Barak Baba, Baba İlyas, Baba İshak, Geyikli Baba, Hacı Bektaş ve Saru Saltuk
gibi Alp Erenler, Türk tasavvuf tarihinde yeri ve önemi yeterince takdir edilmemiş ululardır.
Şamanist inanıştaki Kam ile Alevi-Kızılbaş-Bektaşi inanışındaki dede ve baba kavramları
arasında şaşılacak derece benzerlikler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
a. Kamlık ve dedelik soydan gelen bir özelliktir. Sonradan kam veya dede olunamaz. Kam ve
dede sülalesinin çocukları arasından uygun olanlar bu görevi devam ettirir.
b. Kamlar ve dedeler dinî ibadetler esnasında benzer tören kıyafetleri giyer.
c. Aleviler sadece dede önünde secde ederler. Eski Türkler ise sadece kam önünde secde
ederlerdi.
26
Şamanlık ve cem törenleri arasındaki bazı benzerlikler şunlardır:
a. Töreni yöneten dinî önder bir posta oturur. Şamanlar tören sırasında posta oturduğu
gibi, dedeler de maddi değerinden ziyade temsil ettiği makam kutsal olan posta oturarak töreni
yönetir.
b. Kurban kesilmeden önce, şaman ve dede hiç bir dinî tören aşaması gerçekleştirmez.
c. Kadınlar ve çocuklar da, törenlerde erkekler ile bir arada bulunur. Kaç-göç olmaz.
d. Şaman törenlerinde “arakı” (yani bildiğimiz rakı), cemlerde ise “dem” veya “dolu”
niyeti ile rakı (nadiren şarap) içilir.
e. Şamanlar evin içine üç kere arakı, dedeler canların üstüne “Saka suyu” saçar.
f. Şaman törenlerinde Şaman Dansı, cemlerde semah vazgeçilmez öğelerdir.
1
g. Şaman törenlerinde davul, cemlerde saz veya bağlama vazgeçilmez çalgı aletleridir.
h. Şaman törenlerinde ateş yakmak ve sürekli canlı tutmak, cemlerde ise çerağ (mum veya
kandil ) yakmak vazgeçilmez öğelerdir.
ı. Şaman törenleri ve cemler gece vakti, kapalı mekânlarda yapılır.
27
Alevi-Kızılbaş-Bektaşilerdeki Şamanist kalıntılara ilk dikkat çekenler Fuat Köprülü
28
ve
Besim Atalay
29
olmuştur. Köprülü; kuş inanışları ve Bektaşi velilerin kuş görünüşü altında
kerametleri ve taş inanışları, su kaynaklarının kutsallığı, sakal kesmek ve sarkık bıyıklar bırakmak
gibi noktalara dikkat etmiştir. Ayin-i Cem ve Şaman törenleri arasındaki ilişkilere de işaret etmiştir.
Ayrıca törensel şarkılar ve oyunlar, alkol ve uyuşturucu kullanmalar, kurban kesimleri, kadınların
merasimlere serbestçe katılmaları, Alevi dedeleri ile Şamanların ağızdan ağza dolaşan çok zengin
halk şiirinin ve sözlü halk geleneğinin taşıyıcıları olmaları gibi ortak noktalar da çok önemlidir.
30
25
Ahmet Yaşar Ocak, Aleviliğin Tarihsel Sosyal Tabanı ile Teolojisi Arasındaki İlişki Problemi, İslami İlimler
Araştırma Vakfı (Haz.), Ensar Neşriyat, İstanbul, 1999, s:388-391
26
Ramazan Şeşen, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul, 1975, s:35, Mustafa Talas, Eski
Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri, http://www.eskitarih.com/?p=555 (erişim
22.12.2011), 2011, s:4
27
Ülken, s:141-156: Mustafa Talas, Eski Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri,
http://www.eskitarih.com/?p=555 (erişim 22.12.2011), 2011, s:5
28
Fuat Köprülü, Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, Ankara, 1935, s:112-114
29
Besim Atalay, Bektaşilik ve Edebiyatı, Ant Yayınları, İstanbul, 1991, s:67-69
30
Yılmaz,a.g.e.,s:134
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.___Volume:1/Number:4/December/2014_12'>ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
8
Ziya Gökalp, kurşun dökme geleneğinin bize Şamanlıktan kalma bir alışkanlık olduğunu
söylemektedir. Kurşun su içine dökülünce meydana gelen bazı şekiller birer insan, sivri uçlar nazar,
düz parçalar ise yürek manasına geliyordu.
31
Şamanizm ile Alevilik karşılaştırılırsa, Şamanizmin’in en önemli tanrısı Ülgen Ata’dır.
Ülgen Ata’nın Alevilerde karşılığı Hz. Ali’dir. Ülgen Ata’nın oğulları ve yardımcıları, Hz. Ali’nin
oğulları ve 12 imamı temsil eder. Selman ve Kamber gibi Hz. Ali’nin yardımcıları, Ülgen Ata’nın
yardımcıları yerine geçmiştir. Gök Tanrılardan olan Sarı Kızlar, Alevi-Kızılbaş-Bektaşilerde aynen
bugüne kadar korunmuştur. Edremit’teki Sarı Kız Tepesi gibi yerler, Anadolu’da birçok yerde
bulunmaktadır. Büyük Tanrı Ülgen’in dört âdet yardımcısı vardır: Yayık, Suyla, Karlık ve Utkucu.
Bunların dördü de İyi Tanrılar grubundandır. Yayık, Şaman ayini sırasında gökyüzüne çıkmaya
çalışan “kam”a rehberlik eder. Yani 12 hizmetteki “rehber”in görevini yapar. Suyla bu esnada
gözcülük yapar ki, 12 hizmetteki “gözcü” görevlisine karşılık gelmektedir. Utukçu ise Tanrı
Ülgen’e kurban sunmakla görevlidir. Bu da 12 hizmetteki “kurbancı” görevlisine denk düşer.
32
Ayin sırasında “saçı” olarak “ arakı” (rakı) kullanılır. Rakı, kurbanın canını göklere
götürürken uygulanır. Bu bir çeşit kansız kurbandır. Cem ayini esnasında rakı (dem/dolu) içme
geleneği de buradan kaynaklanır. Şaman inanışında yer alan Ak Kızlar, Umay, Ana Maygıl, Ak Ene
ve Ayzıt gibi varlıklar, cem ayininde yer alan bacılardır. Şaman ayinlerinde kurban kesilmeden
hiçbir uygulamaya geçilmez.
33
Şamanlarda ve Alevilerde ocağa ve ateşe tükürülmez. Ocaktaki ateş söndürülmez. Ocağa
bakarken esneyen insan çarpılır. Çünkü ocakta “ocak anası” vardır ve kendisine saygı
gösterilmesini bekler.
34
Alevilerde dede soyundan olanlar eğer aynı ocağa mensup iseler, birbirleri
ile evlenemezler. Bu uygulama Şamanlarda da vardır. Şamanlarda da aynı boya mensup olanlar
birbirleri ile evlenemezler.
35
Burada Alevilikteki ocağın yerini, Şamanlıkta boy almıştır.
Erkânda kullanılan değnek ile talibin ikrar vereceği zaman boynuna takılan ve Horasan’dan
gelen ip, Şamanlıktan kalmadır. Babürname’de “Boynuna ip taktı ve Tanrı’ya şükretti”
denmektedir. Senelik merasim, kurban ve yoğ bugün de yapılmaktadır. Tahtacılar cenazeye
giderken, cenazenin arkasından “Yoğ, yoğ” diye bağırmaktadırlar.
36
Özbek saraylarında kımız içme törenlerinde hizmet eden görevliler arasında “pervaneci”
isminde bir görevli bulunur. Yine Buryatlarda şamanın ayini sırasında, şamanın göğe çıkışını temsil
eden törende, bir huş (kayın) ağacı, göğe giden yolun girişini temsil eder. Buna “udeşi burhan” yani
“kapı muhafızı, kapı ilahı” denir. Alevilikte uygulanan cemlerde 12 hizmetliden birinin adı “kapı
muhafızı, kapı ilahı’dır. Altay Türklerinde, Tanrı Ülgen için yapılan kurban töreninde şaman,
tanrılara yalvarır ve merasimin başında “kapı ruhu’na başvurarak, tören sırasında rahatsız
edilmemesini, kurban kesme işleminin hayırlı bir şekilde neticelenmesini ister.
37
31
Ziya Gökalp, Türklerde Totemizm, Animizm, Manizm ve Maturizm, Edebiyat Fakültesi Mecmuası, Cilt I, sayı 5,
İstanbul, 1917, s:457-458
32
Yusuf Ziya Yörükan, Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri-Şamanizm, Yol Yayınları İstanbul, 2005, s:94
33
Türkdoğan, s:33
34
Yörükan,a.g.e., s:98-100
35
Yörükan, s:321
36
Yörükan ,s:98-100
37
Yörükan ,s:98-100
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
9
Buryatlarda her yıl “manevi temizlenme töreni” yapılır. Bu tören, Alevilerin “görgü cemi’ne
benzer. Şaman kamı ve oğulları üç ayrı pınardan su getirir. Bunu bir kazana boşaltır. Kekik, ardıç
yaprağı, çam kabuğu ve kurban kesilecek tekenin kulağından birkaç tane kıl aynı kazana atılır. Su
kaynatılır, kesilen tekenin birkaç damla kanı suyun içine akıtılır. Manevi temizlenme için kullanılan
bu suya “Tarasun” denir. Belli işlemlerden sonra manevi temizlenme işlemi tamamlanmış olur.
Cemlerde ferraş (süpürgeci)’ın kullandığı süpürge ile Tarasun’daki manevi temizlenme sırasında
kullanılan süpürge birbirlerine çok benzer. Buryatlarda Şaman kurban keserken, 9 tane yardımcısı
vardır. Her yardımcının ayrı ayrı görevleri bulunur. Alevilerde ise dede veya babanın 11 yardımcısı
vardır. Pir, mürşit ve rehber makamlarını üst seviyede hizmetler olarak ayırınca, geriye 9 hizmetli
kalır ki, bu da Buryatlardaki sayının aynısıdır. Tatarlarda kemik kırmak, bir bıçağı veya baltayı
ateşe koymak, bir kamçıya dayanmak, yere süt dökmek ve çadırın eşiğine basmak yasaktır. Cemde
kesilen kurbanın kemiklerini kırmamak ve kapı eşiğine basmamak gibi yasaklar Alevilerde de
uygulanmaktadır.
38
Başkırtlar için turna kuşu kutsaldır ve düşmanla savaşırken turnanın kendilerine yardım
ettiğine inanırlar. Turna Alevilerde de kutsal sayılmaktadır.
39
Dokuz Oğuzlara göre Kayın Ağacı
kutsaldır. Kayın Ağacı erkek, Çam Ağacı dişi olarak 5 oğul doğurur. Alevilerde de Kayın Ağacı
kutsal olduğu gibi, “tarik değneği” gibi, dinî ayinlerde kullanılan bazı aletler de kayın ağacından
yapılırlar.
40
Oğuzlarda 24 boyu bulunduğu için, 24 sayısı kutsal sayılır. Alevilerde de 24 sürek, 24
nakip, 24 masum-u Pâk kavramlarında olduğu gibi, 24 sayısı kutsal sayılardandır.
41
Türklerin
Müslümanlığa girmeye başladıkları devirlerde, Aşağı Türkistan’daki Aklar ile Azerbaycan’daki
Kızıllar arasında, senenin belirli bir gecesinde toplu ayin yapılmakta idi. Eski Türklerde suçu itiraf
etmek gereklidir, yoksa fenalık bütün oymağa geçebilir.
42
Alevilerde de suç işleyenlerin Görgü
Cemi’nde itirafta bulunmaları zorunludur.
Eski Türkler dört mevsimde gerçekleştirdikleri dinî merasimlerde koyun, horoz, köpek ve
domuz olmak üzere dört farklı kurban keserlerdi. Alevilerde de dört mevsimde, dört büyük tören
yapılır ve kurban kesilir. Fakat köpek ve domuzun yeri değişmiştir. Fakir aileler bunların yerine rakı
ve yumurta kullanır. Anadolu Tahtacılarında cem töreninde içilen içkiye “dolu” adı verilir. Orta
Asya Şamanlığında da, Bay Ülgen’e “tolu” adı verilen kansız bir kurban sunulmaktadır.
43
Tahtacılar “ Musahiplik Töreni” sırasında “ Tercüman Kurbanı” keser. Bu kurban eski
Türklerde uygulanan “tayılga” kurbanına benzer. Tayılga kurbanında at kurban edilir. At, kesmek
sureti ile değil, kalbine bıçak sokulmak sureti ile öldürülür. Bu tören akşam vakti uygulandığı için,
Tahtacıların Tercüman Kurbanı uygulamasına benzerlik gösterir.
44
Hem Şamanlıkta hem Alevilerde kurban kesildiği zaman;
1-Kurban töreni sırasında dualar okunur,
38
Yörükan,s:16
39
Yörükan,s:17
40
Yörükan s:16
41
Yörükan s:20
42
Yörükan s:26-27
43
Yörükan s:29
44
Yörükan, s:233
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
10
2-Kurbanın kanı yere akıtılmaz,
3-Kurbanı sadece görevliler pişirir, başkası yaklaşamaz,
4-Kurbanı sadece o toplumun üyeleri yiyebilir,
5-Kurbanın kemikleri kırılmaz. Eklem yerlerinden kesilir.
6-Kurbanın kemikleri, sakatatı, artıkları ve derisi tenha bir yere gömülür.
45
Bulgaristan’da yaşayan Amucalarda uygulanan kurban ayini uygulaması, Şamanizm’de
yapılan kutsal kurban törenleri ile aynıdır.
46
Muğla yöresi Tahtacıları, ölü yıkanıp kefenlendikten sonra, ölünün elbiselerini bir torbaya
koyar ve tabutun içine bırakır. Bunun sebebini, öbür dünyadaki ölülerin kendisine “niye elin boş
geldin?” diye sormaları ile açıklarlar. Diğer bazı Alevi topluluklarının ölüyü elbisesi ile gömmeleri,
yine aynı sebepten kaynaklanmaktadır. Bunlar da yine eski Şaman âdetlerindendir.
47
Aydın yöresi
Tahtacılarında loğusa bir kadın ölürse, mezarı 40 gün açık bırakılır. Bu gelenek, Erzurum
yöresindeki bazı Alevilerde de vardır. Bu uygulama, eski Şamanist geleneğinden kalma bir âdettir.
Aydın Tahtacıları, loğusayı korumak için bir ip veya beze 20 düğüm atar ve daha sonra bu 20
düğümü tekrar çözerler. Ayrıca loğusanın başına kırmızı bir bez parçası bağlarlar. Böylece loğusayı
koruduklarına inanırlar.
48
Alevilikte düşkünlük cezası vardır. Belirlenmiş bazı ağır suçları işleyen kimseler düşkün
sayılır ve toplumdan dışlanır. Moğollarda da benzer âdet vardır. Kurban merasimine aynı kabileden
olanlar katılabilir. Ağır suç işleyenler bu kurban merasimine katılamaz. Bir kişiyi kurban
merasimine kabul etmemek, o kişiyi kabile topluluğundan kovmakla eşdeğerdir.
49
Oğuzlarda zina etmek yoktu. Eğer bu suçu işleyen birisi çıkarsa, onu iki parçaya bölerlerdi.
İdil Bulgarlarında erkekler ve kadınlar birbirlerinden kaçmazlardı. Hatta nehirde beraber
yıkanırlardı. Buna rağmen zina görülmezdi. Eğer içlerinden birisi zina edecek olursa, yere dört âdet
kazık çakıp, ellerini ve ayaklarını bu kazıklara bağlarlar, sonra o erkeği veya kadını boynundan
başlayıp, uyluklarına kadar iki parçaya ayırırlardı. Hırsızlık ve oğlancılık yapanları da aynı yöntem
ile öldürürlerdi.
50
Zina, Alevilerde çok ağır bir suçtur. Her ne şekilde olursa olsun, bu suçu işleyen kişi düşkün
sayılır. Tahtacılar zina edeni yakmak sureti ile cezalandırırlardı. Mersin Tahtacılarında bir babanın,
oğulları tarafından çam ağacına bağlanarak, yakıldığı çok meşhurdur.
51
İzmir’in Hortuna Köyü’nden ve Karatekeli Yörüklerinden Ahmet Ağa, gençliğinde böyle bir
olaya şahit olduğunu aktarmaktadır. Aydın Söke’ye bağlı Sofular Köyü’nde zina yapan bir kadın,
çifte tüfek ile vurularak öldürülmüştür. 1970’li yıllarda Aydın’ın Kızılcapınar Köyü’ne seyyar
45
Yörükan, s:69
46
Refik Engin, Aleviler-Alewiten Amucalar: Kimlik Köken (Aleviler/Alewiten), Cilt:1, Hamburg, 2000, s:30
47
Türkdoğan,
s:122- Orhan Yılmaz, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi Vici
Yayınları, Zile,2009
a
48
Türkdoğan, a.g.e.,s:144
49
Orhan Yılmaz, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi Vici Yayınları, Zile, 2009b,
s: 69
50
Ramazan Şeşen, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul, 1975, s:31, 34, 57
51
Atalay,a.g.e., s:20
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
11
sinema gelir. Alevi köy halkı “çıplak ve öpüşme sahneli filmlerle çoluk-çocuğumuzun ahlâkını
bozuyorsunuz. Hiç değilse bunu Ramazan Ayı’nda yapmayın” diyerek, sinemacıları köyden
kovar.
52
Yani Eski Türklerde toplumsal ahlak nasıl sağlam ise, Alevilerde de aynı şekilde
sağlamdır.
52
Eröz, a.g.e.,s:38-39
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
12
SONUÇ
Türkler uzun tarihleri süresince birçok din ile tanışmıştır. Nesiller geçtikçe, Türklerden bir
kısmı dinlerini değiştirerek, yeni dinlere yönelmişlerdir. Kültür, bir milletin hamurudur. Din
değiştirme sürecinde, Türk kültürü ile yeni dinler arasında sık sık çatışmalar olmuş, ama yeni din
üyeleri bu çatışmaları en alt düzeye indirmeyi bilmişlerdir. Kültür değerleri ile din kurallarını uygun
noktada kaynaştırıp, yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bu hareketin doğal bir sonucu olarak, yeni
dinlerinde eski dinlerinden veya kültür geleneklerinden kalan izler var olmuştur. Türkler Araplar ile
ittifak yaparak 751 yılında Çinlileri yenmişlerdir. Bu vesile ile İslam Dini ile tanışan Türkler yavaş
yavaş Müslüman olmaya başlamışlardır. Geçmişten gelen “Tek Tanrı” inancı sayesinde,
Müslümanlığa kolay uyum sağlamışlardır. Ancak, Müslümanlığa geçiş sürecinde, eski dinlerinden
ve din ile bağlantılı kültürlerinden bazı izleri de Müslümanlığa taşımışlardır. Bilhassa Alevi-Bektaşi
geleneğine bağlı Türklerde görülen bu kaynaştırmayı, Türk kültürü için bir zenginlik olarak görmek
yanlış olmaz.
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Academıc Journal of History and Idea
Cilt:1/Sayı:4/Aralık/2014
ISSN:2148-2292.
Volume:1/Number:4/December/2014
13
KAYNAKLAR
ANONİM, 2011, Senkretizm, http://tdkterim.gov.tr/bts/senkretizm, Erişim tarihi: 13.12.2011)
ATALAY, Besim, 1991, Bektaşilik ve Edebiyatı, Ant Yayınları, İstanbul
AVCIOĞLU, Doğan, 1978, Türklerin Tarihi, Tekin Yayınevi, İstanbul
BAL, Hüseyin, 2002, Alevi-Bektaşi Kültürü Sosyolojik Araştırmalar, Isparta: Fakülte Kitabevi
Yayınları, İstanbul
ENGİN, Refik, 2000, Aleviler-Alewiten Amucalar: Kimlik Köken (Aleviler/Alewiten), Cilt:1,
Hamburg.
ERÖZ, Mehmet, 1992, Eski Türk Dini (Gök Tanrı inancı) ve Alevilik-Bektaşilik, Türk Dünyası
Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul
GÖKALP, Ziya, 1917, Türklerde Totemizm, Animizm, Manizm ve Maturizm, Edebiyat Fakültesi
Mecmuası, Cilt I, sayı 5, İstanbul.
İNAN, Abdulkadir, 1998), Makaleler ve İncelemeler, I, Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara
KALAFAT, Yaşar, 1998, Kuzey Azerbaycan-Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta Eski Türk Dini İzleri-
Dinî Folklorik Tabakalaşma, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara
KÖPRÜLÜ, Fuat, 1935, Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, Ankara
MELİKOFF, Irene, 2006, Uyur İdik Uyardılar, Demos Yayınları, İstanbul
OCAK, Ahmet, Yaşar, 1999, Aleviliğin Tarihsel Sosyal Tabanı ile Teolojisi Arasındaki İlişki
Problemi, İslami İlimler Araştırma Vakfı (Haz.), Ensar Neşriyat, İstanbul
ÖKTEM, Niyazi, 1999, Anadolu Aleviliğinin Senkretik Yapısı, İslami İlimler Araştırma Vakfı
(Haz.), Ensar Neşriyat İstanbul
ÖZTÜRK, Ünsal, 2008, Damlanın İçindeki Gerçek Alevilerin Büyük Sırrı, Yurt Yayınları, Ankara
SELÇUK, Ali, 2004, Mersin Tahtacılarında Kurban Fenomeni, Engin, İ, ve Engin, H, (Haz,):
Alevilik, Kitap Yayınevi, İstanbul
ŞENER, Cemal, 2006, Aleviliğe İslam Dışındadır Demek Mümkün Değil, Tanıttıran, H ve İşeri, G,
(Hazırlayanlar) Aleviler Aleviliği Tartışıyor, Kalkedon Yayınları, İstanbul
ŞEŞEN, Ramazan, 1975, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul
TALAS, Mustafa, 2011, Eski Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin
Benzerlikleri, http://www.eskitarih.com/?p=555 (erişim 22.12.2011)
TÜRKDOĞAN, Orhan, 2006, Alevi Bektaşi Kimliği, Timaş Yayınları, İstanbul
ÜLKEN, Hilmi Ziya, 1969, Anadolu Örf ve Âdetlerinde Eski Kültürlerin İzleri, A.Ü. İlahiyat
Fakültesi Dergisi, Cilt:17, Ankara
YILMAZ, Orhan, 2009
a
, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi
Vici Yayınları, Zile
YILMAZ, Orhan, 2009
b
, Sünni Gözüyle Alevilik, Kızılbaşlık, Bektaşilik, (Elde Basım, ISBN: 978-
605-89397-2-1), Ankara: Veni Vidi Vici Yayınları, Zile
YÖRÜKAN, Yusuf Ziya, 2002, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları,
Ankara
YÖRÜKAN, Yusuf Ziya, 2005, Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri-Şamanizm, Yol Yayınları
İstanbul
Dostları ilə paylaş: |